14. Bölüm
Slytherin queen / Kraliçe felâket devri / 13 .bölüm :ejdahaların geçmişin maskeli tiyatrosu

13 .bölüm :ejdahaların geçmişin maskeli tiyatrosu

Slytherin queen
slytherinqueen

 

" bak sakin ol ve beni dinle tamammı her şeyi anlatacağım herşeyi açıklaya bilirm "
"tamam dinliyorum" draco derin bir nefes verdi ve anlatmaya başladı
" ben yıllarca sır katili yiminde görev aldım ve bir çok şey yaptım afet" derin bir nefes aldı gözlerini kapattı sonra devametti
" ben bir katilim afet insan öldürdüm ben sen bir katili sevebilecekmisin ?"
o an herşey durdu zaman saat herşey durdu kalbim bile durdu sanki ama aynı zamanda kalbim son surat atıyordu
" bundan dört yıl önce hayatımı değiştriecek bir karar aldım ozamanlar hayatta olan kardeşim gibi olan dostumla" o an kendimi toparladım zorlukla konuştum
" dört yıl önce ne oldu draco..."
" dört yıl önce ..." gerinlik büyün bedenimi sarmıştı ellerim titiryordu hatta bütün vücudum az önce sevdiğim adam ba bnir katil olduğunu söylemişti ama hayır sadece buna odaklanmamlıydım sakin nolmalıydım beynindeki çok düşünen o şeytanı susturmalıydım şimdi sakince dört yıl önce ne oldu onu öğrenmeliydim derin derin nefes alıyordum draco onu yargılamdan dinlememi istiyordu herşeyi açıklıtya bilirim diyorsa herşeyi açıklaya bilirdi şimsi tek yapmam gereken sakin kalmak olanları öğrenmekti

4 yıl önce
odamdaydım camdan dışarı bakıyordum yeni doğmuş güneşe bakıyordum ve büyük valerion malikanesinin bahçesine bir çok insan bu malikanenin ne kadar güzel olduğunu düşünür keşke orada yaşasam derler ama bazı yerler vardırki bakınca malikane bir ev yuva görünür taki içine girene kadar içine girince cehennemi görürsün hiç bir şey göründüğü gibi değildir ben bunu çocuk ken öğrendim çocuktum eğlenmeye gülmeye hakkım vardı doğal hakkım olarak ailemin ihtiyaçlarımı karşılamısna ihtiyacım vardı ama onlar bunu yapmadı hemde hiç bir şekilde ne maddi ne manevi en azından bana sevgi gösterebilirlerdi beni on üç yaşımda kendi paramı kazanmaya zorladılar bende isterdim eğlenmek ama bana bu seçeneği sunmadılar evet ailem bana baktı belki babam bana büyük bir ev vermiş olabilir bana eğitim aldırmış olabilir yiyecek giycek gibi ihtiyaçlarımı sağlamış olabilir ama zaten bu çok uzuın sürmedi ve bu bir baba olarak onun sorumluluğuydu zaten yapması gerekiyordu ama eğer evinize tek bir kişi gelir sağlıyorsa ve bunu yüzünüze vuruyorsa tek isteğiniz kendinizi kurtarmak oluyor bu onun sorumluğu yapması gereken şey olsa bile insanda çok ağır iz bırakır
kalbim ağrıyordu bazen geceleri özellikle çocukken ağlayarak uyudum bu gece yine düşünmekten uyuyamamıştım dün çok şiddetli kavga etmiştik gözüme uykular girmemişti annemin bababım bana olan tavırlarından sonra onüç ondört yaşından beri para kazanıyorum zamanla bir şirket kurdum ve büyümeyede devam ediyor şuanlık güzel evim ve arabam vardı tabiki bunlardan hiç kimseninb haberi yoktu belirli güvenilir tanıdıklarım dışında kimseye söylememiştim ve evet aileme güvenmiyordum ve bunu onlarda bilmiyordu biz o kadar anormal bir aileydik ki
şimdi aşaya inecektim ve herşey normalmiş gibi davranacaktım bazen bu oyunlarımıza miğdem bulanıyordu ama bugün içimder bir ses kıyametim kopacağını söylüyordu çünkü bu gün yani dün bir karar almıştım sır katili timine katılacaktım ailemden uzaklaşmak için artık ona katlanamıyordum yatakta outuruken aşağa elimden geldiğince geç inemek için telefonla oyalanıyordum internette gezinirken bir şiir çıktı karşıma merak ettim dikkatimi çekti

bilinmez sonbahar

neden herkes üzülür
sonbahar geldiğinde yaprakları
dokülen ağaç için ?
solduğu için mi? dalları kırıldığı için mi?
yaprakları dokülünce çirkinmi görünür?

sevilemezmi ? güzel olamaz mı?
kırılan dalları kopan yaprakları onu acındırmı ?
ağacı görenler onu sevmek yerine acırmı?
çirkinmi bulur artık halbuli ağaç
böyle daha güzel değilimdir?

aslında Allah'ın bir canlıya yaşattığı herşey
onu daha güzel kılmazmı?
bilinmezmiki ağaç bu haliylede özeldir göz alıcıdır
bilinmezmi ağacın kopan her bir yaprağı
her bir dalı onun için yeni bir başlangıç demektir
dokülen her bir yaprak umuttur

bilinmezmiki ilk baharda çiçekleriyle
yeşil yapraklarıyla göz alan ağaç
son bahar geldiğinde yaprakları döküldüğünde
dalları kırıldığında düştüğünde daha güzel değilmidir

ağacın kusur görünen herşeyi
bir başarıyı temsil eder
evet belki bilmez insanoğlu anlamaz belki ,
ama ağaç bu haliyle
çok daha güzeldir göre bilene...

kalbimde bişey hissetim o an yüreğime dokundu deriz ya hani ani öyle sanki içimi gördü şiir o kadar iyi hissettirdiki bana beni anlamışlar beni
görmüşlerdiki sanki benimde kolum kanadım kırıldı çünkü dökülen yaparaklar benim düşen biten umutlarım hayellerimdi sanki sanki benimde içimdeki ruhum bir ağaç gibi sonbahar girmişti dallarım sert rüzgarlara dayanmamış kırılmış
yapraklarım umutlarım olrak tek tek dökülmüş hergün biri gitmiş dökülmüş kendimi aynı bu şiir gibi hissediyordum

oysaki her mevsim bitmezmi? her ilkbaharın kışı her sonbaharın yazı olmazmı ?
gündüz ardından gece gecenin ardından gündüz gelmezmi? hayat dediğimiz
ay ile güneş gibi yada birbirlerini kovalayan mevsimler gibi değilmidir? her zamanın güneşi ayı son baharı ilk baharı olmazmı? benim hayatım son baharda takıldı kaldı da yada ben sonbahar oldum ilk baharım ne zaman gelecekti benim mutluluk huzur uzak bana son bahar mahkumuyum ben ellerime ayaklarıma zincirler vuruldu...

baş ucumdaki deftere gülüğüme okuduğum şiiri yazdım ve kendi kendime içimden geçirdiklerimi saate baktım saat yediyi çeyrek geçiyordu blaithin gelişi yaklaşıyordu şimdi yüzüme sahte bir gülümseme takınıp dün nerdeyse birbirimizi boğazlamyacak duruma gelmemiş gibi mutlu mutlu aşağı inecektim ne okursa olsun işin içinde annem vardı ona kıyamıyordum ama o bana kıyıyordu her zaman beni değil kocasını umursardı ya neyse... günlüğümü odamda yaptığım gizli bölmedeki küçük kasaya koydum çok küçük kasaydı pasoportum kimliğim belirili özel şeyleri koyuyordum ama bu kasa benim tasarladığım sadece benim yöntemini bildiğim bir kasaydı teknolaji şirketinin olmasının faydaları bu kasyı çok seviyordum ismini
"DEVŞE" koymuştum bu kimsenin bilemeyeceği bir sırdı çünkü kimse türkçe bildiğimi bilmiyordu evet bildiğim on dil arasında türkçede vardı bunu neden öğrendim bilmiyorum ama öğrenmem gerektiğini düşündüm çünkü eveleneceğim insan türktü müstakbel karım yani onu önce tanımaya karar verdim çünkü merek ediyordum ve eğer ben istemezsem beni hiç bir güç onunla evlendiremezdi ğer onunla evlenirsen bu isteğimle olacaktı zoraki değil o ingilizce biliyordur yani ingilterde yaşıyor illaki biliyordur bende türkçe öğrenme ihtiyacı hissetim o benim dilimi konuşuyor ben neden onun dilini öğrenmeyeyim değilmi kendini kötü hissetsin istememiştim evet daha yüzünü görmediğim sesini duymadığım bir kadını düşünüp onu için yeni birdili ana dilim gibi öğrenmmiştim ne garipti onu aklımdan çıkarmaya çalıştım neyse işte o yüzden kimse bilemesin diye ürettiğim ürnlerede o ismi koyuyordum DSVŞE yani draco elserin valerion şah eseri ilk başta saçma geldi ama sonra hoşuma gitti herkes bunu sorguladı ama ben kimseye söylemedim herkes deli gibi merak ediyordu çünkü ş harfi ingilizcede yoktu istemsizce suratıma bir gülümseme geldi hoşuma gidiyordu kasamı kapatıp kitaplığımın arkasındaki gizli bölmeye sakladım kasamı ardından sakladıktan sonra odadan sahte gülümsememle çıktım merdivenleri inndim amerikan mutfaklı bir salonumuz vardı merdivenin karşısında kalıyordu mutfak ikiside ordaydı bana doğru döndüler
" günaydın erkese günaydın" dedim takındığım mutlu sesle burdan çıkana kadar boğazlarım ağrıyacaktı sanırım
" günaydın oğlum bu ne neşe" dedi annem söylemek istediklerimi yuttum
"bu gün arkadaşım blaise gelecek ya anne unuttunmu ?" o lafa atladı
"unuturmu hiç kahvaltı sofrasına baksana sanki kraliçe ağarlıyacağız"
" abart abart sanki sizi aç bırakıyorum" yüzümde alaycı bir gülümseme oluştu
"ne abartması senden sağdece bir ay önce kek yapmanı istedim şimdi blaith geliyor diye yapmışsın" keşke gerçekte böyle olsaydık...
" anne kıyamam şu garibana bi kek yap yoksa senin iş zor " ortama ayak uyduruyordum ama miğden ve boğazım ağrımaya başlamıştı
" aman sen annenin tarafını tut bi kerede beni savunsan ölürsün zaten kendi elimle kendime düşman yetiştirmişim"
" aman baba acıtasyon yapma ya "

arka planını gördüğünüz gerçekleri bildiğiniz tiyatroda rol yapsanızda gerçek kalbinizi deler yüzünüzdeki maske oynadığınız rol hiç bir şeyi değiştiremez her nekadar umut etsenizde kader değişmezdi ...

işte tam şuan o durumu yaşıyordum gerçeğini bildiğim için şuan canım yanıyordu cennet görünümlü cehennemi yaşmakla lanetliydi bizim hayatımız
" aman oğlum boşver her zamanki baban işte abartıyor yine" acı ile alayın karışımı bir gülüş takındım cidden neolursa olursa olsun annemi mutlu görmek ve ikisini bu şekilde görmek içimdeki zindandaki o çocuğun hoşuna gidiyordu ama o çocuğun acı ruhu büyümüş yetişkin adamı canını yakıyordu
" niye öyle güldün ?" dedi o yani babam bazen ona babam demek canımı yakıyordu ama ne yapalım gelmişiz bu dünyaya cezamızda cekmek ödülü kazanmak zorundayız
" hiç sadece... sadece siz güzelsiniz" annemin yüzünde bir gülümseme oluştu duygulandı sanki
" tam ne demek istiyosun küçük valerionum..." bana iyi hissetirmek istediğinde bana yumuşak davrandığında ve bazende kendisi kötü hissetiğinde bana sevgi göstermek istediğinde yada sanki zor zamanlarımda küçük malfoyum derdi bana
" yani nasıl desem siz güzelsiniz işte ilişkiniz güzel yani yakışıyosunuz atışmalrınız hani vardır ya hani filimlerde o mükemmel bir biri için ölen ama atışmaktan vazgeçmeyen o çift iltifat ettim yani" ikiside güldü
" annen sayesinde onun güzelliğiyle adam oldum ben ondan başkasını sevemezdim herhalde"
" yalancı " dedin annem ona gülerek hoşuna gitmişti belki ikiside iyi bir ebeveyn olamadı ama sanırım onlar birbirini seviyordu ve babam en azından annemi mutlu ediyorda iyice kötüleşmeye başlamıştım
" aman siz cilveleşin ben hava limanına gideceğim "
"tamam oğlum ilk eve gelin yemek yiyin tamam sen söyle bak başka bişey yemeyin küserim "
" tamam anne sen merak etme söz eve gelicez önce zaten kahvaltıyı şimdiden hazırlamışsın mecbur gelicez harbi anne sofrayı kurmak için fazla geç kalmışşınsın gece dörtte hazırlığa başlamalıydın aaa "
" aman aman insanda haves bırakmıyorsunuz sizde!"
" ama karıcım eğleniyoruz şurda "
" benimle eğlenmeyin!" elimi yukarı kaldırdım
"ben gidiyorum" sonkez artık gü le güle dedikten sonra yanlarından ayrıldım arabalardan birini aldım mağlum mal varlığım on altı yaşımda olsamda fazlaydı ama bizimkilerden saklıydı o yüzden onun arabalarından birini almak zorundaydım zaten bu gün akaşam sabahki halimizden eser kalmaycaktı çünkü bu gün akşam evde kıyamet kopacaktı öyle bi herşey dağalacaktıki bu sabah malfoy ailesinin yaşadığı en güzel sakin gün olarak kalacaktı uçağın inmesine yarım saat kalmıştı bok vardı herşey bir araya geliyordu derin bir nefes verdim ve havalimanına doğru yola çıktım havalimanına vardıktan sonra hemen blaise aradım muhtemelen inmiş olmalıydı çünkü telefonu açtı
" blaith nerdesin?" derken sırtımda bir el hissetim
" naber sarı kafa?" arkamı döndüm ve gülümsedim
"ooo kardeşim benim " sıkıca sarıldık o benim hiç sahip olamayacağım kardeşim eksik parçam gibiydi seviyordum onu tabiki diğer arkadaşlarımıda seviyordum blaise benim kardeşim gibiydi
" ben iyiyimde sen iyi değilsin oğlum zoraki evilik filan" dedi gülerek bu konuyla alay etmeye bayılıyordu hatta evleneceğim kadın türk olduğu için onları araştırmış gelinin beline bağlanan kırmızı kuşak adetini öğremiş evlenir senin luşağını ben bağlayacağım diyordu MANYAK!
" blaith siktir git belanı arama "
"aman be sende hemen ağlıyosun ne güzel oğlum işte kuşak bağlayacağız! "
"lan amına kodumun piçi!" buda bana daha görmediğim müstakbel karımdan armandı çünkü ortak arkadaşlarımız vardı birbirimiz görmesekte onun hakkında bir ik şey öğreniyordum çok değil ama lafla türk olduğu için bizimkilere öğretmiş bizimkilerinde çok hoşuna gitmiş kullanıyorlardı onlardan da bana geçti
" sakin kardeşim sakın"
"birincisi o kadınlara yapılıyor ! ikincisi şerefsiz kardeşim BİZ KURBANLIK KOYUNMUYUZ AMK ! " bağırdığım ama fazlada çok bağırmadığım cümnlemle ikimizde kahkaha atmaya başladık bazı insanlar bize garip garip bakıyordu e bide normal hava limanı olunca mağlesef büyücülere özel bir havalimanı yoktu napalım yani gerçi bunun büyücülükle alakası yoktu
" aman kardeşim neyse gel söyle yürüyelim " elimde bavulunu süreklerken konuşmaya devam ettik
"şaka maka zorla evleniyorsun amk "
" gerçekten zorla evleniyoruz ama neymiş efendim vakti gelene kadar tanışamazmışız bildiğin bizim aile b elli atlmış hatta bir asır geri gittiler AMK!"
"harbi ya"
"ve hiç bi şekilde göreniyorum sadece bir kaç kelime okadar yani sadeece isim çirkinmi mesela onu bile bilmiyorum"
"lan senin derdini sikim senin derdin kızın güzelliğimi merak etme lunaria kızın güzelliği öve öve bitiremedi "
" sorunda o ya zaten gerizekalı benim derdim güzellik değil ha evet görünüşünü merak ediyorum ama sıl sorun onu benden beni onun dışında herkesin görmesi dün zaten bu konuda birbirimize girdik"
"gene ne oldu amk "
"boş ver haytımda bir gün normal geçmediği için alıştım artık arabaya geçince konuşalım"
" haklısın arabaya geçince konuşuruz ama gerçekten normal bir günümüz yok biz büyücüğüz kardeşim " cümlesiyle birlikte durdu ve bende durdum bir elini omuzuma koydu ve fısıldıyarak konuştu
" bunu şurdan geçen bir insana söylesek bize bunlar deli der amk! tımarhaneye atarlar amk!" söylediği cümleyle ikimizde gülmeye başladık gerçekten
biz gerçekten büyücüydğük ama bunu burdaki bir insana söylesek bize kesin deli derdi en sonunda durduk çünkü insanlar bize bakmaya başlamıştı " aynen ama onu önce tanımaya karar verdim akışına bırakacağım baktım elektirik yok ülkeyi terk ederim" dedim gülerek oda gülerek cevap verdi
" yok kız etini falan yer zorla gerdeğe sokar seni sen direk dünyayı ter et!"
" iki dakka göt göt konuşma yada siktir git geldiğin yere"
" iyi tamam amk"
"sen küfürü noktalama işareti gibi kullanmaya başladım amk"
" bana diyene bak amk" ikimizde güldük
" ama hadi artık arabaya binelim "
"iyi hadi son on dakikadır arabaya gidicez ama hadi bakalım " ,
"sus bi amk"
"bu arda maria eğer senin küfürü noktalama işareti gibi bu kadar çok kullandığını duysaydı küfürü arkadaşlarına öğrettiğini pişman olurdu amk"
" harbiya bende sana öğrettiime pişmanım amk!" ikimiz en sonunda arabaya gittik arabya bindik ben arbayı çalıştırdım,
" ee nereye gidiyoruz"
"önce eve gidiyoruz çünkü annem senin için şafak opersyonu gibi kalkıp kahvaltı hazırlamış yer kaçararız tamam "
"e iyi hadi öyle olsun "
" bu arada sır katili timine katıldığını biliyorum"
" bak gene on altı yaşında asker olunurmu diye başlama"
"hayır gerizekalı bende sır katili timine katılacağım "
" NE? HASSİKTİR SEN MANYAKMISIN LAN NE ALAKA ŞİMDİ" diye bağırdı biri bana bağırması en çok nefret ettiğim şeydi
" ÖNCE SAKİN OL O SESİNİ ALÇAT YOKSA BEN O SES TELLERİNİ ÇIKARIR GÖTÜNE SOKARIM TAMAM!"
" TAMAM şimdi sakince konuşalım sır katili timine katılmak nerden çıktı amk"
" vatan aşkı geldi amk!"
"saçmalama lan dün ettiğiniz kav ilemi alakalı? lan sırf babana inat böyle bişey yapılırmı amk"
" sırf babama inat yapmıyorum amk ve dediğimde ciddiydim baksen alya aldığıma cidiyim ülkemi babam gibi şerefsizlerin elinden kurtarmak istiyorum babam görev yapıyor ve okadar eminimki pis işler döndüğüne hem kendim hem annem hemde ülkem içim yapacağım bunu hem ne fark eder ha iki sene sonra askere gitmişim ha şimdi ne fark eder"
"çok şey far eder bi kere sır katili normal bir yer değil normal görevler yapmıyoruz biz "
"sikerim normalliği ben çokmu normalim sanki "
" iyi ama en azında parsı güzel ama"
" ha şöyle bana destek ol biraz "
" ama şirketin"
"ben şirketimi her şekilde yönetirim"
" ve merak etme benim gelecek için planlarım var"
"neymiş o"
" birincisi artık kendi evime çıkacağım anldığım evi biliyorsun zaten aliemle bağlarımı koparacağım artık "
" sanırım artık tiyatro bitiyor ha valerion"
"evet ama yeni bir oyun başlayor kardeşim "
"başka yok artık kara ölüm için gerekenleri mi yapacaksın"
" aynen öyle artık kara ölümün vakti geldi "
" pisliğe batıyoruz farkındasın değilmi normal insanlarla tanışamaycağız gittikçe batklığa batıcaz "
" batıyoruz zaten şimdi yapcağımız şey sır katili timine girip
askerlik görevini yapmak"
" artık bu gece tüm ipleri koparıyorsun değilmi draco "
"aynen öyle bu gece ipler kopuyor"
" keşke normal olsaydık be kardeşim "
"keşke ama biz cennet görünümlü cehennemi yaşamakla lanetliyiz "
" lanet bu lanet ne zaman biter "
" ilk bahar hayatımıza bir gün ilk bahar gelirse işte ozaman o lanet bitecek..."
son normal sabahı yaşamak üzere son kez o lanetli o evet girdim her şey normalmiş gibi kahvaltı yaptık sonra biraz bahçede orturduk sonra blaith kalacağı otele gitti otellede kalmak ta ısrar ettiği için tamam diyip geçtim zaten kalmamsı iyi olacaktı çünkü bugün küçük bir kıyamet kopacaktı
şimdiki zaman
bu maskeli tiyatro er yada geç sona erecekti kalbi delen gerçek gün yüzüne çıkacaktı tiyatroda takılan maskeler oynan roller gerçeği değiştiremezdi ne maskeler ne roller kalbi delen gerçeği değiştiremezdi ne kadar umut etsekte kader değişmezdi ...
insanlar hayatıda böyle oynardı işte , hayat tiyatro gibi sahne bize gelir maskemizle sahneye çıkar herşey normalmiş gibi rolümüzü oynarız ama işte içimizdeki gerçek öyle kalırdı... dracoda kendine bir maske takmıştı hayatını o maskeyle devam ettirmeye çalışıyordu tıpkı benim gibi onu anlıyordum tabi ben onun kadar ailevi sorunlarım yoktu yani vardı aslında ama ben hala annemle babamla konuşabiliyordum ama bu onun için bir ceza gibiydi pisikolojik şiddet yaraları belki iyileşsede izi herzaman kalırdı o yaralar hiç bir zaman yok olmaz size kendini hatırlatırdı draco yaşadıklarını anlatırken gözü dolmuştu hani küçük kız çocukları babalarını ağlarken gördüğün şaşırırdı ya hani sanki babaları süper kahranmışta asla ağlayamaz gibi sonra babası için üzülür aynı öyle hissediyordum yaşadıklarına bir bir anlatıyor ama daha sanırım asıl olaya gelmemiştik gerginlik acı korku endişe hepsini yaşıyordu "sonra ne oldu draco?" elimi onu elinin üstüne koydum o iyi değildi şuana kadar yaşadığılarını anlatırken çektiği acı beni maf ediyordu sesi titriyordu
" sonra o akşam blaith gittikten sonra o akşam gerçekten kıyamet koptu o akşam o evde geçirdiğim son gündü ama zaten önceki gün ben herşeyi bitirmiştim benim için tiyatro çoktan bitmişti artık onların oyununa devam etmek isteniyordum "
"draco okadar kötümüydü?"
" en az bir lanet kadar kötüydü o akşam yemeğinde kırılan sadece camlar tabaklar olmadı benim umutlarım kırıldı içimdeki son umut gitti o akşam yemeğinde bir aile yok oldu gerçi biz aile olabildikmi onu bilmiyordumya " derin bir nefes aldı ve devam etti " babam bana el kadırdı o akşam okadar şiddetli kavga ediyordum gözlerim sanki hiçbir şey görmüyordu içimdeki yıllardır biriken öfke acı çaresizlik hayel kırıklığı o an herşey çıktı babam bana el kadırdığında onun elini tuttum o anki öfkey düşünmeden ona karşılık verdim çok sert bir yukru attım hem yumruğum etkisiyle hemde bunu hiç beklemediği için sarsılmıştı arkasındaki koltuğa yaslanmıştı elini dudağına götürdü dudağından kan kan eline bulaşmıştı hiç unutmuyorum daha doğrusu unutamıyorum ama sonra ne oldu afet biliyormusun ?"
" ne oldu?"
"annem feryat etti tabiki babamın yanına koştu tabi ama o bana vursaydı hiç böyle tepki vermezdi ne yaptın sen diye bağırmıştı bana babam parmağını bana doğrultup sallamıştı bunun bedeli ödeyeceksin dedimişti bana tabiki paradan bahedyordu ama bir zeki o değildi ben zaten ekonomik özgürlüğümü elime almıştım ondan korkmuyordum işte o gece bizim sonkez yüz yüze gelişimişti annemin ebeveynliği babamınkine kıyasla daha iyi gibiydi ama iyi bir anne değildi babam zeten hiç birkey bile yani baba gibi değildi ikisi birbirine belki iyi eşti ama ne annem anne olabildi ne babam baba olabildi ikside bana yara dışında hiç bişey bırakmadı sonra sır katili timine katıldım çok uzun bir süre ikisylede konuşmadım ama anneme dayanamadım anne işte konuştum onunla sonra bir zaman sonra babamla bir iki kelime konuştuk okadar"
"sonra sır katili timi tam olarak ne?"
" sır katili timi ingilterenin özel bağımsız ama herşeyden bağımsız tek başına bir tim askeri yani hemiranın anlatığı gibi bakanlığın kötü işlerini çokertmektir görevimiz masum insanları kurtarırız kaç tane uyuşturucu kaçakçılığı ve insan ticareti gibi pis işler yapan insanları geberttik biliyormusun o kadar kötü şeyler gördümki bu dünyanın görüp görebileceği en pis en kirli şeyleri gördüm öyleki artık hiç bir şey beni şaşırmıyor 3 yıl böyle geçti aslında hep kalmayı bile düşünüyordum mutluydum bi yandan her nekadar çok zor olsada iyiydi taki o güne kadar "
"ne oldu seni bu kadar üzen ne oldu sürekli ne oldu diyorum ama kusura bakma ama anlatmak istiyorsun dimi?"
"evet istiyorum belki hafiflerim son kez sana anlattığım en yakın arkadaşım blaise ile göreve katıldık timden bir kaç kişiyle tabi o kadar kötü bir hal aldıkı insar ölmeye başladı bir yeri bastık kaçak işler yapılan bir yeri çocukları küçük yaşta kaçırıp eğittikleri bir yer pis işleri için çocukları kullanıyorlardı biaraya gittiğimiz ortada çocukla öldü afet küçük küçük çocuklar her yer kandfı sanki heryer kırmızı ortalıkta pis maddeler masum kullanılmış insanlar okadar kötü bir çatışmaydıkı blaise ile yan yanaydık ama bişey oldu havlarda uçuşan mermiler onada isabet etti" nefesim kesildi sanki kalbimde ağrı hisetim anlattıkları çok ağırdı dahada ağır olan onun gözünden düşen yaştı bir söz vardı erkek ağladığında her şey bitmiştir erkeğin göz yaşları çaresizliğin lanetidir

" sorun değil benim yanımda ağlaya bilirsin" elimi yüzüne koydum baş parmağımla akan göz yaşını sildim " biliyorum,biliyorum ama ben..." elimi tuttu ve avuç içlerimden tuttu
" devamını anlatmak zorunda değilsin..."
" hayır bunu anlatmam gerek blaise köşede duruyordu bende çok az uzaklaşmıştı çatışma bayağı sakinleşmişti hareket edebildiğimden onun yanına gittim ama yetişemedim " derin bri nefes aldı sanki yıllardır nefes alamıyomuş gibi sonra gözlerini kapttı bir ik saniye kaldı öyle sonra gözünü açtı konuşmaya devam etti
" o orda tam bitti derken kucağımda kardeşim dediğim insan öylece gitti uçtu timin baş askerlerinden biriydim ben o gün emir yönetim bendeydi ben timi yönetemedim ben en yakın arkadaşımı koruyamadım afet ben kardeşimi koruyamadım " o an öyle kaldım ne diyeceğimi bilemedim
" ben bir katilim afet anlıyormusun belkide o çatışmada yanlışlıkla hiç fark etmeden çocuk öldürdüm ben kardesşim dediğim insanı koruyamadım " sessice kaldım düşünmeye çalışıyordum
" sessiz kalma ne olursun çocukken annemde babamda beni sessizliğiyle cezalandırırdı sende beni sessizliğinle cezalandırma ne olur afet yapma bunu bana bana pislikde katilsin de sende nefret ediyorum de ama sessiz kalma benle evlenmek
zorunda değilsin bir yolunu bulur halediris illaki benim gibi bir katille evlenmemlisin zaten ben seni haketmiyorum " derin bir nefes aldım ve iki alime hafif yukarı kaldırdım dur der gibi
" öncelikle sakin ol ve yine öncelikle sen pislik bir katil değilsin şu lafı kendine söyleyip durma sen harika bir insansın " gözlerimin içine dikkatle bakıyordu gözlerini gözlerime kitlemişti adeta konuşmaya devam ettim
" sen benim müstakbel kocamsın sen beni bırakmadığın sürece ben seni bırakmam şunu bir aklından çıkar ve" dedim durdum biraz o ağlamaklı hali gitmişti iyi görünüyordu devam ettim
" o imsanları durduk yere öldürmedinya sen bi askerdir askerlerin insan öldürmemesi gibi bir ihtimal yok zaten ve o insanlar seni öldürmeye çalışıyordu çatışmadaymışsınız dinde bile askerlerin yada nefsi müdafa olarak birini öldürmek normaldir yani ve bir sen şerefli bir askerin yapması gerekeini yaptın bende olsam onu yapardım " yüzünde küçük bir gülümseme oluştu
" doğru söylüyorsun o insanların hepsi kötü insanlardı bir insanın canını almak tarifailemez bi bişey geceleri uyuyamazdım sen geldiğinden beri gözüme uyku giriyor biliyormusun" gülümsedim aynı şeyi bende yaşamıştım çünkü
"aynı şeyi bende yaşadım ve draco bunu asla unutmu bir inasanın ölüm vakti gelmişse ne yaparsan yap değiştiremezsin kader değişmez arkadaşın blaith in ömrü okadarmış senin yapa bileceğin hiç bir şey yoktu ölüme çağre yok mağlesef "
" haklısın ama bazen insan öyle bi kötü oluyor işte"
" sorun değil böyle hissetmen normal bişey söyliyim mi?"
"söyle "
"yani öyle bi konuştun ki ben dedim heralde bu çocuk gidip zevkine insan doğruyor dedim pisikopat seri katilsin sandım " dedim gülerek gülümsemesi genişledi
" ya gülme ya ne biliyim ben kendimi öyle hissediyorum"
" ozaman o hislerini düzelt valerion çünkü hislerin bu konuda yalnış düşünüyor "
" peki öyle olsun "dedi gülerek
" peki draco sonra ne oldu" konuşmaya başladı am aynı anda elini saçıma götürdü saçımı yavaşça okşarken konuşuyordu ve sesi o etkileyi tonu almıştı evet çok fena etkileniyordum
" sonra timden ayrılma kararı aldım ondan sonra bunu kaldırmadım bildiğin depresyona girdim pisikolajik destek aldım nerdeyse bir yıl sürdü artık kendimi iyi hissetiğimde bıraktım çünkü artık onun ölümünü kabullendim " dayanamadım ve ona sarıldım oda biraz şaşırdı anlık ama hızlıca bana karşılık verdi " merak etme yıldızım ben senin herzaman yanında olacağım"
" sağol afetimde müstakbel karıcım sen neden ağlıyorsun" dedi biraz gülerek
" tanış canım ben maria afet sevdiğim insanların hissetiği duyguların iki katını hissederim bu huyumu fazla sevmiyorum " önüme düşen saç telini geriye doğru attı
" niye öyle dedin sevdiklerine değer verdiğini belli ediyorsun"
" öyle sevmiyorum işte "
"niye bu konuda bi olay yaşadın dimi "
"yani evet"
"anlat ne oldu merak ettim"
" herkes senin düşündüğün gibi düşünmüyor işte herkes anlamıyor insanlar genelde abarttığımı dikkat çekmeye çalıştığımı falan düşünüyorlar bir gün türkiyede bir okula gidiyordum bir arkaşımın sevgilisi vardı kavga etmişlerdi kız çok üzülüyordu ve çok sinirlenmişti sonra bende arkadaşım olduğu için çocuk sınıfın otasın bağırıyordu bende onaa bağırma falan diye onu savundum sonra o neyaptı biliyormusun?"
"ne dedi?"
" sevgilimle aramımı bozmak istiyorsun dedi bana inanabiliyormusun hatta sevgilisinde gözüm olduğunu ima etti"
" yok artık insanlara iyiylik yaramıyor boşver sen takma kafana sonra ne oldu"
" sonra tartışımca okul müdürünün yanında odasına gittik ben onu sevdiğim için sadece savunduğumu söyledim ama o bana hakaretler savurmaya küfürler etmeye devam etti en sonunda dayanamadım dövnek istedeim bayağa o raddeye geldik ama önce onun bana vurmaya kalkmasını bekledim o bana vurmaya kalkınca ben onu dövdüm o kendini çok zeki sanan bir aptaldı salak okulun ortasın beni dövmeye kalakacak kadar maldı ben sadece kemdimi savunmuş oldum o suçlu bulundu şahitlerde olunca olaydan temiz çıktım zaten örnek bir öğrenciydim zaten sicilim temizdi pek zor olmadı"
" çok şaşırdım seni tebrik ederim seni birini döverken düşündümde çok hoşuma gitti ama bu tavsiyede aklımda kalsın bundan sonra birini döveceğim zaman önce onun hamle yapmasını bekleyeceğim " ikimizde güldük
"neyse bu arada şimdi sen askermi oluyorsun eski asker yani " gülümsedi
"yani evet öyle denebilir "
"hmm etkilendim seni şoyle asker kıyafetleri içinde düşündümmde çok hoşuma gitti baya yakışıklı olurdun çok yakışır böyle elinde " güldü eliyle çenemi tuttu baş parmağı dudağımda gezdiriyordu
" hmm çokmu etkilendin bu kadar hoşuna gideceğini bilseydim daha önce söylerdim"
" yani evet askerleri hep havalı bulmuşumdur "
" hmm baksen" yüzlerimz iyice birbirne yaklaştığında bu sefer ben önce davranıp dudapına hızlıca öpücük bıraktım çok şaşırmıştı e bazen şaşırmak iyidir hoşuna gitmiş olucakki ağzı kullaklarında gülüyordu ağzını açıcaktıki hızlıca lafa girdim
" draco "
"efendim afetim" dedi gülümseyrek "
"ben silah kullanmak istiyorum " yüzüme dikkatle baktı düşünür gibi
" bencede kendini savunmayı bilmen iyi olur ben seni korurum ama bilmekten zarar gelmez eğer gerçekten isitorsan ben sana öğretirim tamammı? "
" tamam olut sen öğretirsen daha iyi asker müstakbel kocam varken yararlanmayalımmı?"
"bak ya sen beni delirtirsin"
" neyse hadi çok geç oldu hadi uyuyalım mı ? ben çok yoruldum "
"aman hemen kaç bi gün elimden kaçamayacaksın ama haberin olsun"
" ay ayçok uykum geldi ama önce ben duş alacağım orda giyinir çıkarım tamam "
" iyi hadi bakalım öyle olsun git al duşunu "
" hadi bakalım afet kaçar" pijamalarımı alıp duşa girdim saçımı kurutup cilt bakımı yaptım ve banyodan çıktım draco yatğın üstünde uzanmıştı üstü açılmıştı sanırım uyuyordu yavaşça yatağa uzandım yavşça yorganı üstüne örttüm
" hmm müstakbel karım beni düşünüyor " aniden konuşunca korkmuştum hahif irkildim ve küçücük yalandan cimcirdim
"seni gidi küçük oyuncu uyumuyormuydum sen bu kaçıncı " gözlerini açtı bana baktı ve sesli kıkırdadı
" valla müstakbel karıcım yanımda olmadığında uyuyamıyorum bebğim " çapkınca göz kırptı güldüm
" ya salaksın ya "
" bende seni seviyorum yavrum" güldüm delisin sen
" evet deliyim sen delirtin beni" üstüne örtüğüm yorganı koluyla yukarı kaldır kucağında benim için yer açtı gel diye işaret etti tabiki hemen bir kedi gibi kucağına sindim sırnaştım ve ona sarıldım ve yorganı ikimizin üstüne kapattı
"iyi geceler güzelim afetim sevi seviyorum" saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu gülümsedim bende onu yanağından öptüm " iyi geceler yıldızım okyanus gözlüm bende seni seviyorum" gözlerimi kapattım gülümsediğini hissetim ve onun kollarında güvenli limanımda kendimi uykuya bıraktım
🔥🌊

 

 

Bölüm : 21.01.2025 19:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...