18. Bölüm
Slytherin queen / Kraliçe felâket devri / 17.bölüm: kader mühürü

17.bölüm: kader mühürü

Slytherin queen
slytherinqueen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

sene 1999 aralık 20 saat 12:00

 

sır katili timi marcus bora elserin ve can dostu carlos velarian ikisi birlikte kurduğu adaletsizliğe karşı direnmek için kurduğu sır katili timi bu gün nerdeyse bitmişti şuan marcus bora ve carlos sır katili timinin en karanlık zindanında duruyorlardı karşılarında ise altmışlı yaşlarda bir kadın

" söyle bakalım kadın bu kitabın sende ne işi var bunu sana kim verdi "

" çok fazla soru soruyorsun çocuğum " dedi kadın sinir ile hızla ileri atıldı marcus bora lakin carlos kolundan tuttu " sakin ol bora gerçeği öğreneceğiz ve isteğimizi alacağız"

"neymiş sizin istekleriniz ?" dedi kadın marcus bora tamam manasında kafasını salladı carlosa ve kadına döndü

" benim annemin kitabının sende ne işi var be kadın bu kitab sende ne arıyor"

marcus bora elindeki kitabı göstererek konuştu sonra elindeki kitabı masaya sertçe koydu fırlatır gibi kadını karşılarında masanın diğer ucuna oturtmuşlardı onlarda kadının karşısına oturdular kitap ne çok fazla değil ama kalı bir kitaptı koyu zümrüt yeşili cildin üzerinde solmuş yılan derisi dokunuşu vardı ortasında ise eski slytherin ailesine ait iç içe gelmiş iki yılanın oluşturduğu sonsuzluk ve kan mührü vardı kitabın ismi ise

KADER MÜHRÜ : YASAK KEHANETLER CİLDİ I

 

kadın elini kitaba attı ve bakarak konuştu " bu kitap ne biliyormusun?"

" yani annemin kitabıydı ama tam değil "

" bu kitap asırlar önce elserin volderth kızı carol elserin soyundan gelen bir varis yazmaya başladı yani senin soyundan elserin volderth türk kanın karıştığı soyundan gelen bir kadın senin babanın annesinin annesi yazmaya başladı büyücülük kanunları sevgili çocuğum asırlar asırlar öncesine dayanır salazar slytherinden bile öncesine dayanır bu kitapta büyücülük dünyasının hatta fanilerinde dünyasını korumak için yasaklanmış büyüler yazılı " dedi kadın

" eee yani sadade gel bu kitap annemdeydi sende ne işi var bana onu söyle " kadın kitabı eline aldı başka biri olsa sonu kötü olurdu ama yaşlı bir kadın olduğu için intisna gösteriyorlardı " bu kitap seneler önce yılllarca nesilden nesile kaldı en büyük korkumuz başka soydan gelen bir vârissin yada daha kötüsü varzelin yolundan giden birinin "

"varzel de kim ?" dedi merakla carlos

" kitabı okunuzmu" dedi kadın

" ben çocukken gizlice okumuştum annemle babam ölmeden önce"

" kitapta bir efsane var yani gerçek zamanın başınıdaki atalarınızı anlatan bir gerçek " kadın kitabın başını açtı kitap zamanın başındaki efsane ile başlıyordu

 

KADER MÜHRÜ : yasak kehanetler cildi I

                           

elserinvelarian zamanından bile önce yılan soyunun ataları olan ikiz

kardeşler doğdu varzel ve vealeria biri gözlerinde karanlığı

diğeri aydınlığı içinde taşıyordu

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VELARİAN ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

 

ve efsanenin sonuna geldiklerinde bir uyarı kehaneti ile karşılaştılar

 

"VE BU İKİZ SOY YENİDEN BULUŞTUĞUNDA YA KARANLIĞI GÖMECEKLER YA KARANLIK ONLARI!"

 

carlos ve marcus bora birbirlerine baktılar ve ikisi tekrar kadına döndü

 

" bu efsane gerçek mi yani ?" dedi carlos

" şüphen mi var evladım" dedi kadın

" tamam şimdi artık konuşacakmısın kadın!" dedi marcus bora

" ah çocuğum nedir seni böyle öfkeli yapan " dedi kadın

" bak kadın tolerans gösteriyoruz diye sabrımızı zorlama!" dedi carlos

" demek acelecisiniz peki senin" dedi marcus borayı parmağıyla göstererek kadın

" ben ne ?" dedi marcus bora

" senin annem ve babam ruhları huzur bulsun ölmeden önce bana onlar getirmişti anneni hatırlıyorumda babanı okdar çok seviyorduki onu için masum güzelliğinden vaz geçmişti " dedi kadın marcus boranın o gözüne annesi ile babasının ölümü geldi elini sıkı bir yumruk yaptı

" annemle babam hakkında ne biliyorsun onlarla ne alakan var ?"

" bu kitap carol slytherin soyundan bir kadın yazmaya başladı ve asırlarca nesillere aktarıldı her sahibin kitabı emanet ettiği bir koruyuıcusu oldu kitap babana geçtiğinde koruyucusu ben oldum annenle baban kitabın son sahipleriydi ve bende son koruyucusu her koruyucu kitabın sahibi öldüğünde onu sonraki sahibe teslim eder "

" sen kimsinki annemle babam kitabın koruyucusu olarak seni seni seçiyor "

"annenle ve babanla çok yakın bir dostuydum annenin babanla tanıştığını ve heycanla bana nasıl anlattığını gayet net hatırlıyorum babanda annen için herşeyi yapardı tabi yalan yok deli gibi aşıktı ben annenin çocukluk arkadaşı, dostu sırdaşıydım kardeş gibi büyümüştük babanda beni kardeşi gibi görmüştü "

" sana neden inanayım ?" kadın elini cebine ve bir mektup çıkardı bu sıradan bir mektup değildi

" bu ne ?"

" annenle baban bunu senin için bırakmıştı bana zamanı gelince sen beni bulacaktın bende sana teslim edecektim " marcus bora mektubu aldı carlos merakla ve şaşkınlıka marcus boraya baktı

" bora bu şey değil mi ?"

"evet bu özel büyü ile yapılan sadece yazılın kişi için açılan o mektuplardan" bu mektubun özel olduğunu nasılmı anladılar kağıdından bu mektuplar için seneler önce büyücüler özel bir kağıt geliştirmişti

"bu mektubu nasıl okuyacaksın bora " dedi carlos

" kanla" diye cevap verdi marcus bora ve cebinden bir çakı çıkardı zarfı açtı içinden kağıdı aldı zarfın içinde sadece mektup yoktu elinde çakıyla küçük bir çizik attı ve çıkan kanı mektubun üstüne damlattı mektubun üstüne dökülen kan kısa sürede yok oldu mektup içine çekti çekti yada buhar oldu gibi ve bir iki saniye sonra mektuptaki yazılar ortaya yavaşça ortaya çıktı ve marcus bora okumaya başladı

 

canım oğlum ilk göz ağrım biriciğim hayat okadar acımasızki beni, bizi sana bu mektubu yazmak zorunda bıraktı bu mektubu şuan babanla beraber yazıyoruz bu yazarken şuan sen küçücük bir çokcuksun ve gözlerimin önünde koltukta masum bir melek olarak uyuyorsun baban yanımda ikimiz sana bakıyoruz keşke hep böyle kalabilseydik keşke hep senin yanında olabilseydik keşke hep böyle küçük kalsaydık keşke hep seni güvende tutabilseydik keşke herzaman kokunu içine çekelbilsem

ama demekki yapamamışız oğlum yapamamışım üzgünüm oğlum sanırım biz senin büyüdüğünü koca bir delikanlı olduğunu göremeyeceğiz belki evleneceksin ilerde güzel bir kıza gönlünü vereceksin hatta belki çocuğun olacak ama sanırım biz bunu göremeyceğiz canım oğlum mağlesef eğer sen bu mektubu okuyorsan biz artık bu dünyada yokuz demektir hatta belkide ölümümüzün üstünden yıllar geçti mağlesef oğlum kader bize acımadı oğlum benim boram annesinin bitanesi şunu bilki biz senin için senin geleceğin için her şeyi yaptık oğlum biz sadece bu dünyada hayatta kalmaya seni korumaya çalıştık oğlum bizim suçumuz bu acımasız dünyada sesimizi çıkarmak iyi olmaktı biz sadece kötülere boyun eğmemeye çalıştık ama zalimlerin kanlı elleri bizim peşimizi bırakmadı şimdi bu sözlerimi akılından çıkarma oğlum şuan kaç yaşındasın nerede ne yapıyorsun neler yaşadın bilmiyorum ama sen güçlüsün bunu aklından çıkarma ne olursa olsun pes etme zalimlere boyun eğme bir anne olarak en zor kabullendiğim şey bu hayatın herkese yaptığı gibi sanada acımasız ve adaletsiz olacağı karşına kötüleri çıkarcağı ama oğlum sen hiç birine yenilmeyceksin hep güçlü olucaksın ve büyüyeceksin kendine hayat kuracaksın belki çocukların olacak senden ricam bizi unutma oğlum ve torunlarıma bizi anlat olurmu? bizi yaşat ve üzülme oğlum bu mektubun içine özel bir eşya koydum gül şeklinde bir broş baban sana hamile kaldığımda bunu özel olarak yaptırtmıştı güleri çok sevdiğim için ve en güzeli oğlum seni kucağıma aldığımda sende bir gül gibi kouyordun hatırlarmısın bilmem ama senini gül kokulu oğlum diye severdim gül kokulu oğlum benim bu broş babanla benim ruhum ikimizin aşkının bir simgesi ve sana olan sevgimizin bir simgesi biz her zaman yanın da olacağız bu mektubu sana veren kadına güvenebilirsin o benim can dostum asla sahip olmadığım kız kardeşimdir şimdi kağıdı kalemi babana bırakıyorum gül kokulu oğlum seni herşeyden çok sevenem annen

 

canım oğlum aslan parçam anneninde dediği gibi şuan karşımızda masum bir şekilde uyuyorsun keşke hep böyle olabilseydik ama annenin dediği gibi hayat acımasız şuan nerede nasılsın bilmiyorum ama bildiğim bir şey var sen güçlüsün oğlum çok güçlüsün bizden bile bizim yapamadığımızı sen yapacaksın

hatırlıyormusun bilmem ama sen küçücük bir çocukken bile güçlüydün sana bisiklet sürmeyi öğretiyorum 4 tekerlekli mavi siyah bir bisikleti çok hevesliydin öyleki benim haberim olmadan arkadaşlarının yanında sürmeye çelışmıştın düşünce arkadaşların seninle dalga geçmiş sende çok üzülmüştün sonra yanıma geldin kolun ve dizin yaralanmıştı ama sen canımın acısı umrumda bile değil demiştim bana hata ben olurmu öyle şey dediğimde bana " baba ben bu basit yaralarla ağlamam canım acımaz hem hayat acılardan ibarettir benim canım acımaz yaralanmazsam nasıl güçlü olurum " demiştin o an anladım sen çok güçlü bir çocuktn ve zeki seninle herzaman gurur duydum duyduk bunu bil unutma asla kim olduğunu damarlarında akan kanı unutma mektubun içindeki broşu annen sana hamile olduğunu söylediğinde yaptırtmıştım gül şeklinde annenin en sevdiği çiçek güldü zira anneninde dediği gibi gül kokulu oğlum bu broş annenle ikimizin ruhundan bir parça ikimizin aşkının ve sana olan sevgimizin bir sembolu senin herzaman yanında olamaycağız belki affet bizi ama sevgimiz herzaman baki kalacak ruhumuz seninle olacak bu mektubu veren kadına güvene bilirsin can dostumuz koruyucumuzdur seni canından çok sever baban

 

marcus bora kalbinde öyle bir acı hissettiki ölümden beterdi sanki ama kendini hızla toparladı ve konuştu " mağdem sana güvene bilirim bir büyü yapmamda yardım edeceksin ve anladığım kadarıyla bu kitabın yeni sahibi benim"

" evet yeni sahip sensin ve bende son koruyucu olarak bu kitabı sana veriyorum ve annenle babana nasıl yardım ettiysem sanada yardım ederim " o an carlos ve marcus

birbirine baktı ve gülümsedi

" ozaman o büyüyü yapmamıza yardım edeceksin" dedi carlos

" hangi büyü ?" dedi kadın marcus bora kitabı aldı ve o sayfayı açtı ve kadına gösterdi

" vadem ın tempora zamanın yarığını açma Büyüsü" kadın donuklaştı ve korktu

" demek geleceğe bakmak istiyorusun bu tehlikeli "

"evet biliyoruz" kadın kitabı biraz kendine çekti ve büyü hakkında okumaya başladı

 

bu öyle bir büyüdürki çok tehlikelidir bedeli ağırdır zamanı yarıp geçmek

tehlikeli ve bedeli ağırdır !

 

uyarı ile başladı ve bir kehanet vardı

 

zamanın yarası kehaneti

iki kalp... biri alev biri buz doğmamış bir kaderin zinciri ile bağlanacak zamanın yırtığında yalnız biri kalabilir aşkları doğmadan lanetlenecek ve biri diğerine varamadan dünya kan ile yıkanacak

 

carlos sordu " bu kehanette kimden bahsediyorlar ?"

"bunu ancak gören zamanın yarığını geçen bilir ve onun soyundan gelense biriyse öyle görür yılanın soyunu iki başı birleşecek bir gün işte ya o gün karanlık bitecek yada ebedi olacak"

" Yani boranın soyundan gelecek?" Dedi Carlos

" Evet bir gün iki baş soyda tekrar birleşekcek "

" Bu çok zor ozaman benim çocuğumla diğer varis Alex'in soyundan gelen şuanki Alex ile evlenmesi lazım"

" Bunu bilemeyiz evladım aklına bile gelemeyecek şeyler olur şaşarsın "

" Tamam kadın uzatma! Ozaman şu büyü yapmamaza yardım edecekmisin onu söyle"

" Tamam yardım edeceğim malzemeler varmı?"

" Ne malzemesiymiş onlar" dedi Carlos kadın kitapta yazan büyü için gerekli malzemeleri okumaya başladı

"iki damla elserin varis kanı

mühürlü kehanet taşı

bir adet zaman saati kırığı

ay tutulmasında toplanmış "ölüm çiçeği " yaprağı

ve sesislikte edilen yemin bir kez yemin bozulursa büyü geri teper"

" bu malzemlerin hepsi bizde var"

"eminimisiniz "

" evet zmanında kitap annemdeydi ve ben ozaman gizlice okumuştum malzemeler aklımda " marcus bora kapıda bekleyen adamına işaret verdi ve adam odadan çıktı ve kısa süre sonra elinde malzemelerle geri geldi

" demek hafızan güçlü şimdi evladım unutma bu kitaptada yazdığı gibi ..." kadın defteri marcus boraya çevirdi ve büyünün bedellerini yazan kısmı onu gösterdi

 

geleceği gören seçme hakkını kaybeder gördüğüyle lanetlenir

 

eğer seçilmişler birleşirse ya dünya kurtulur yada sonsuza dek yok olur

 

" tamam herşey kabul"

"madem öyle söylediklerimi yapın "

"tamam" dedi carlos kadın kitabın ilk sayfasınuı açtı

" şimdi söylediklerimi tekrar edin vardem in tempora " üçü bir ağızdan söyledi

 

VARDEM İN TEMPORA

 

" şimdi marcus bora kalp hizandan kitabın üstüne kanını damlat" marcus bora dediğini yaptı ayağa kalktı ve kalp hizasından zaten demin kestiği elinden kan damlattı ve o anda kitap sayfaları hızlıca dönmeye başladı kendiliğinde ve büyünün yazdığı o sayda açıldı kadın mühürlü kehanet taşını aldı ve kitabın üstüne koydu

ve ölüm çiçeğinin yapraklarını taşın etrafına dizdi

" şimdi üçümde elimizi taşın üstüne koyucağız ve benim yemini tekrarlayıp"

üçü birlikte ellerini taşın üstüne koydu ve kadın yemini etmeye başladı onlar

tekrar ettiler

" elserin soyuna yemin olsun geleği gören biz asla kaderle şavaşa girmeyeceğiz

kaderi koruyacağız ve bilmemesi gerekenlere sessiz kalacağız "

carlos ve marcus bora kadının bire bir tekrar ettiler ve yemini ettiler

ve o an herkes durdu ve zaman kırıldı ve üçü birlik zamanın yarığını açtılar ve zamanda geleceğe çekildiler gördüleri şey ise başta masumiyet sevgiş sonrası ise kan ve gördüklerinden sonra dünyayı ve ailerini korumak için yeminlerine sadık kalarak korumak zorundalardı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

dersten çıkalı bir dakika ya olmuştu ya olmamıştı magistar elenya veylen bizi bianda gelmiş çağırmıştı tabiki biz biliyorduk ama yinede o odada ne konuşucağımızı bilmiyorduk yürürken içim ürperiyordu koriforlar sessizdi mermer duvar soğuktu mermer duvarlara çarpan ayak sesleri yankılanıyor valserin aevra akedemisi'nin kadim taşlarında zamanın izleri gibi dolaşıyordu magistar elenya önden yürüyordu

biz draco ile bir iki adın geriden geliyorduk draconun adımları net , sert ve tereddütsüzken benim ise içimde gerginlik git gide büyordu ama hiç bişey belli etmiyor dimdik emin adımlarla yürüyordum sanki savaş görmüş bir asker gibi

başımı dracoya doğru çevirdim " sence ne söyleyecekler ?"

"bilmem... ama az sonra bazı gerçeklerle yüzleşceğiz hazırmısın? "

draconun sesi kararlı ama soğuktu oda gergindi

"gerçekler ? bir şeymi biliyorsun"

" hayır sadece hissediyorum sezgi "

"tamam anladım" yürürken magistar elenyanın yürüyşünden bile gergin olduğunu belliydi dayanamadım ve sordum " magistarım bir sorunmu var ? magiatar arselion dren bizi nede çağırdı " magistar elenya durdu ve bize doğru döndü yüzünde gerginlik, korku ve endişe vardı

" çocuklar bunu burada kunuşmayalım baş magistar arselion bizi bekliyor zaten vakit geldi biraz sabırlı oolmanızı rica ediyorum" dedi ve tekrar önüne döndü ve yürümeye başladı bizde tekrar onu takip etmeye başladık

vakit geldi demişti neyin vakti gelmişti korku ile düşünürken draco kolunu omzuma attı " afetim iyimisin "

" iyiyim sadece çok gerginim neyden bahsediyor ayrıca beni boşver sen iyimisin"

kolunu omzumdan çekti ve sıkıca elimi tuttu

" benim bir sorunun yok sen yanımda olduğun sürece bir sıkıntım yok sen içinirahat tut göreceksin ben yanındayım kötü bişey olmayacak"

" iyi varsın "

" sende " sesiz koridorlarda yürümeye devam ettik taki meşur baş magistar arselion drenin odasına gelene kadar o meşur saray kapısı gibi olan ahşap görkemli kapının önüne geldik farlı bir sessizlik oldu valserin Aervera nın dört sembolü vardı ve üstünde slogan yazıyordu valserin Aearvera: elementlerin çağrısıyla doğru, gölgeleri yırt ve kendi kaderini yaz, ruhun hangisinde saklı

 

magistar elenya kapıyı çaldı ve kapı yavaşça açıldı ve içeri girdik ardından kapı kapandı içerde baş magistar arselian dren masasının arkasında kitaplarla dolu rafların arasında bizi bekliyordu alışıtığımız tebessüm yoktu yüzündeve içerde oda vardı blaith zael üçümüzde anlık kaskatı kesildik içerde beş kişiydik ben, draco, magistar elenya , baş magistar arselian dren ve blaiht zael " hoşgeldiniz" dedi "lütfen oturun " ikimiz yanan masanın karşısındaki koltuğa oturduk draco biraz öne eğilmişti tetikteydi blaiht'e çok kısa bir süre öyle bir baktıki tüylerim ürperti duydum

dikkatimi çeken bir şey vardı masanın üstünde bir küre vardı küre hafifçe dönüyor

içinde sisler vardı sanki bişey görünüyor gibi oluyor kayboluyordu

magistar dren derin bir nefes aldı sonra konuştu

" bu gün size çocuklar bazı gerçekleri anlatmak için çağırdım "

" magistarım son nedir ?" dedi draco

" evet magistarım çok merak ediyoruz "

" size sormam gereken bir soru var hatırlıyormusunuz ? bina testini " ikimizde şaşkınlıkla birbirmize baktık dracoşaşkınlıkla konuştu

" sanadamı kişil bina testini yaptılar!"

" evet! sanadamı yaptılar !"

" evet yaptılar hiç bahsetmedin?"

"olan olaylardan hiç aklıma gelmediki tamamen unutmuşum"

"bende on yıl önce ilk geldiğimde yaptılar tüm ilk gelenlerle birlikle dönemin başlangıcında benimde aklıma gelmedi hiç"

" yani hatırlıyorsunuz ?" dedi magnistar arselian dren

" evet hatırlıyorum sabah güneş yeni doğarken ücra bahçede yapmıştık hatta gölde farklı şeyler olmuştu "

" sendedemi anormal şeyler oldu" dedi draco

" yani beni törenim dirak anormaldide yani göl bir tufahtı "

" şimdi draco ve maria afet ikinizinde bu kürüye bakmanızı istiyorum"

ikimizde küreye baktık ve bazı görüntüler çıkmaya başladı benin yani tüm okulun kişilik ve bina testinin yapıldığı o göl vardı ve büssürü çoçuk

ve öğretmenler göle testin yapılması için çocukları çağırıyordu

ve öğretmenlerden biri bir öğrenciyi daha çağırdı draco elserin velarian

dracoya döndüm şakınlıkla

"bu benim ilk okula başladığım yıl kişilik testim elserin varisi olmama rağmen tüm öğrencilerle birlikle bende teste girmiştim hatta bu konuda öğrenciler çok konuşmuştu dün gibi hatırlıyorum"

 

10 yıl önce

 

bugün yeni bir yılın yeni bir devrin başlangıcıydı

draco elserin velarian bugün büyücülük okuluna başlıyordu

içten içe düşünüyordu ben neden bu teste giriyorum diye draconu ilk yılının başlangıcı şuana yeni döneme başlayacak bir çok öğrenci ile kişilik ve bina testine girecekti öğrencilerin hepsi sihirli gölün etrafında gelmişti gölün bir tarafında öğrenciler bir tarafında ise dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı vardı en önde dört mühüre sahip divanın başkanları duruyordu her binanın kendine özel bir mühürü vardır her bina başkanı kendi binasının mühürünü taşır ve valserin aervera'nın mühürü taşıyan magistartarlar dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı'nın başı olur

dört mühürün sahipleri magistar elenya veylen hava mührünü taşırdı magistar thalor deyven ateş mührünü taşırdı

magistar varnes rillean toprak mührünü taşırdı ve son olarak magistar ritha calven suyun mührünü taşırdı buı dört mühür bir araya geldiğinde valserin aervera akademisinin kadim iradesi oluşurdu ve birde beşlinci mühür vardı bu mühür nocterra binasının mühürüydü mühür başmagistar taşırdı bu bina koruma ve savaş binasıydı bu binaya giden öğrenciler dört binaya yerleşmeyen savaşçı ruhlu öğrencilerlerdi mühürü ise siyah firi tonlarda kadim bir mühürdü meclisen ayrıydı ama büyük bir önemi vardı baş magistar şuan yoktu meclisin diğer magistarları ise gölüm etrafında yerlerinde duruyorlardı ve öğrencilere konuşma yapmak için kurulun temsilcisi magistar ritha calven elserin valderath su biansın başkanı öne çıktı

" valserin aerveranın yeni öğrencileri ilahi akedemiye hoş geldiniz ben valserin aervera akademisinin dört mühür meclisi ilahi aervera akademi divanının temsilcisiyim hepiniz özel ve farklısınız okulumuzdaki öğrencilerin hepsi kendilerine özel eğitimler alırlar bunun için ise öğrencilerimizi karakterine düşünce yapısına yeteneklerine göre ayrılırlar valserin aerveranın dört binası, bölümü vardır her bina doğanın gücünü doğanın tört elementini temsil eder ateş,su toprak ve hava

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen hepiniz bu dört binadan birine gideceksiniz ve herkesin ortak gördüğü dersler dışında kendi binanıza özel eğitimler almaya başlacaksınız ve son olarak dört binayda yerleşmeyen öğrenciler ise okulun beşinci bölümü olan nocterra bölümüne gider nocterra mühürünü ise baş magistar valserin aerveranın yöneticisi arselion dren taşır nocterra öğrencileri sizlerden daha farlı cesur savaşcı ve koruyucu öğrencilerdir sizlerle birlikte gördükleri büyü dersleri dışında askeri ve savaş eğitimi görürler her binanın bir başkanı vardır sevgili öğrenciler magistar elenya veylen nisara veylen hava binasının magistar thalor deyven coelher myrr ateş binasının magistar varnes rillean toprak binasının ve son olarak ben ritha calven elserin valdereh su biansının başkanıyım " durdu ve devam etti ve uzaktan yaşlı ama dinç biri gelmeye başladı bu okulun baş magistarı beşinci mühürün sahibi nocterra binasının başkanı arselion dren di sakince geldi magistar ritha calvense samimi bir şekilde yerni ona bıraktı

 

" hepnize merhaba sevgili öğrenciler bu gün yeni bir dönem başlıyor az önce okulu siz yeni öğrencilerimize tanıtan ve açıklıyan elserin valderath su binasının başkanı ritha calvene teşşekür ediyorum şimdi önünüzde duran göl özel ve sihirli bir göldür üzerinde duran kristalın üzerin 4 binanın sembolü mühürü vardır göl ona temas eden kişinin herşeyini hisseder aklını düşünce yapısını kişiliğini ve yeteneklerini okur şimdi adını okuyacağımız öğrenci gölün kıyısına gelecek ve elini suya batıracak ve suyun üstünde duran 4 binanın sembolünü taşıyan kristal gölüm içine batıcak başta şeffaf olan göl kişiyi tanıdıktan sonra kişin ait olduğu binanın rengine bürünür ve gölün üstünde bianın sembolü belirir elserin valdereth su binasına gidecek öğreci için su gümüş rengini alır ve su yılanı belirir ceather myrr ateş binası için kırmızı ve turuncu thorvys eiden toprak binası için kahverengi ve yeşil nisara veylen hava binası için buz mavisi ve gri rengine bürünür ve son olarak savaşçı öğrencilerimizin yuvası olan nocterra binası için göl siyah rengine bürünür ve sembolü olan yarım ay ve kılıç belirir bütün öğrencilerimize ilk yılında başarılar diliyorum" iki elini çıptı ve gölün ortasın duran okulun dört sembolünü taşıyan kristal ışık yanı bütün öğrenciler şaşkınlıkla göle bakıyordu maş magistar son kez konuştu " kader gölü sizi çağırıyor sevgili öğrenciler" ve hava binasının başkanı elenya veylen elin kağıtla öne çıktı " adını okuyacağım öğrenci elini suya daldıracak ve kendine ait binaya gidecek " magistar elenya öğrencilerin adını tek tek okumaya başladı öğrenciler sırayla gölün kıyısına geldi elini göle daldırdı ve kristal gölün dibine kadar battı ve göl yavaşça renklenmeye başladı gümüş rengini aldı ve gölün üstünde su yılanı sembolü belirdi

" ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ!" öprenci elini gölden çekti ve oradan uzaklaştı kriltal tekrar gölüm üstüne çıktı bu böyle devam etti kimisi su binasına kimisi ateş binasına kimisi hava binasına kimisi toprak binasına gitti bazıları ise noctera savaşcıları cesurların binasına gitti ve kısa süre sonra sıra ona geldi draco elserin velarian magistar onun adını okudu ve draco göle doğru yürüdü inasanlar fısıldamaya başladı

 

" o zaten elserin varisi niye teste giriyor ki ? herkes onun elserine gideceğini biliyor"

 

"gölde yürüyüp kendi isminimi söyleyecek yani ? zaten gideceği bina belli "

 

magistar elenya veylen öğrencileri sert bakışla suturdu

" draco elserin velarian göle doğru gel " draco hiç bir şey demeden onları umursamadan dik duruşuyla gölün kıyısına vardı elini göle soktu başta herşey normaldi kristal suya battı lakin sonra gölün üstünde bir yakı oldu göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı draco çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı draco korkarak elini çekti herkes fısıldamaya başladı kimsi hayranlıkla kimisi ürpereek baktı draco magistarlara baktı magistarlar korkarak birbirine baktı endişeyle baş magistar arselion dren sessizce fısıldadı " tüm elementlerin kadim yankısı " magistar elenya veylen bağırdı " ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ " draco elserin valdereth

içindeki korkuyu bastırarak yerine geçti

 

GÜNÜMÜZ ortak salon

 

haylen,hemira,rowen ,nevan,

Fealen,gareth,cayric elaris ,lunaria hepsi ordaydı arkadaşlarını bekliyorlardı Olan olaylardan sonra korkuyorlardı

" Ne oluyor yine hemira, elaris lunaria Maria size birşey anlattımı " dedi haylen

" Bana bişey anlatmadı " dedi elaris2

"Evet ama bu sabah bişey oldubence" dedi hemira

" Bu sabah mutluydular" dedi fealen

" Evet ama odaya gidip geldikten sonra bişey oldu sanki" dedi lunaria

" Belki tartışmışlardır biraz zor ihtimal ama " dedi cayric

" Hiç sanamam ama içimde kötü

Bir his var çocuklar dua edelimde kötü bişey olmasın"3

 

MAGİSTAR ARSELİON DREN ODASI

 

küreyi dikkatle izledim kader gölünün verdiği tepki beni şaşırtmıştı çünkü aynı tepkiyi banada vermişti

" o günü çok net hatırlıyorum size sormuştum göl bazen kararsız kaldığında böyle yapar demiştiniz "

"evet öyle demiştim" dedi magistar arselionm dren küreye tekrar dokundu

ve yine görüntüler belirmişti ve o bendim kader gölünün yanındaydım okula girmeden hemen önce bana bina testini yapmışlardı

" bu sensin "

"evet okula girmeden hemen önce banada yaptılar "

 

4 ay önce

 

maria afet elserin bu gün yıllardır gitmek istediği gitmeyi beklediği büyücülük okuluna gelmişti içinde korku ve endişe duyguları içindeydi magistarların başı dört mühür meclisi ilahi Aerva akademi divanı bina başkan magistarları ve baş magistar onu karşılamıştı trendeki herkes okula girmişti bu gün yeni bir dönem başlıyordu yine yeni öğrencilerin

Testi kısa süre önce bitmişti şimdi ise yine geneleksel bina ve kişilik testi yapılacaktı ama tören farklıydı büssürü öğreci kalabalık yoktu göl tamamen sessisti sadece beş magistar vardı ve Maria afet elserin

Maria afet sormuştu gerek varmı diye baş magistar arselian bunun her öğrencinin yapması gerektiğini söyledi dört mühürün sahipleri Gökyüzü bulutluydu hafif rüzgar vardı Göl neredeyse buz gibi hareketsizdi Sanki fısıldayan bir sessizlik hâkimdi

Maria afet korkuyor hatta biraz utanıyordu baş magistar arselian konuştu

“Bugün burada bir istisna için toplandık. Geç kalan değil… geç kalması yazgısı olan biri için. Kanı eski, gücü mühürlü, kaderi ise hâlâ yazılmakta olan... Maria Afet elserin, göl seni çağırıyor.”

 

Afet derin bir nefes aldı Yavaşça göle doğru yürüdü Göl yüzeyi tıpkı buz gibi hareketsizdi elini suya değdirdiği anda gölde çığırtı gibi sesi duyuldu Sanki göl kırılmış gibi suyun üstünde duran kristal ışığı yandı sonfa

kristal suya göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı Maria afet çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı

magistar elenya şaşkınlıkla konuştu

“Bu... bu imkânsız... bu yankı sadece—”

 

Magistar arselian onu susturdu Magistar erselion sessizce

“İkinci yankı... Uyanış.” dedi

Maria adet elini sudan çektiğinde içinde değişik bir his oldu

 

Magistarlar, divan ve dört mühür temsilcileri önünde ona belli etmeden sessizce eğildiler

 

“Afet Slytherin... dört elementi birlikte taşıyan ikinci yankı... Hoş geldin.”

 

Magistar elenya konuştu

" Elserin valdereth seçildi"

" Maria afet elserin " dedi baş magistar arselian

" Büyücülük valserin Aevara'da dört bina vardır her bir bina bir elementi temsil eder her bina kurucusunun ismini taşır

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen ve bir bina daha vardır beşinci bina nocterra binası bu bina savaşcı ruhlu korumacı cesur öğrencilerin binasıdır"

" Biliyorum magistarım"

" Güzel şimdi sevgili öğrencim okuluna hoşgeldin önünde çizilen yolda yürü" başmagistar özel öğretmen kapısından okula girdi diğer magistarla beraber Maria afet elserin yıllardır gitmek istediği büyücülük okuluna girdi lakin Maria afet elserinnin bilmediği bir şey vardı artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

baş magistar arselion drenin odasındaydık masanın üstünde duran o sihirli kürden bize geçmişi izletmişti her şey bir yana dracoyu on yaşında görmek bir tuhaftı içten içe düşündüm bende herkes gibi o yıl başlasaydım okula ne olurdu ?

" göl ikinize herkesten farklı ama ikinize aynı tepkiyi verdi bunun nedenini biliyormusunuz ?" dedi magistar arselion

" hayır bilmiyorum magistarım"

"Bilmiyoruz" dedi draco

" Bu sadece beş binanın 4 elementinde gücünü taşıyanlarda olur okadar nadirdirki bu yankı nerdeyse hiç görülmemiştir eğer göl böyle bir tepki verirse bu kişinin hem ateşin hem suyun toprağın ve havanın ve nocterra binasanın savaşçı ruhunu taşır "

" Bu ne demek?" Dedim merakla

" Sır katili timinin kurucusu Marcus Jones biliyorsunuz dimi hatta draco sen bir dönem orda çok büyük bir askerdin"

" Evet sır katili timinin konumuzla ne alakası var ?" Dedi draco

" Konumuzla alakası şu Marcus Jones aslında Marcus Jones değil Marcus bora elserin "

" Nasıl yani ben büyük babamdanmı bahsediyoruz ama o çok uzun zaman önce ölmüştü hiç birimiz görmedik onu "

" Ölmedi siz öldü bildiniz ve Carlos velarian yani draco senin büyük baban oda Marcus boranın can dostuydu sır katili timi birlikte kurdular"

" Carlos valerian benim babamın babası büyük babamdan bahsediyoruz doğrumu anlıyorum " dedi draco

" Evet yıllar yıllar önce bu okula üç öğrenci geldi biri Marcus bora elserin biri ise Carlos valerian biri ise Alex elserin soyundan gelen diğer varis alex elserindi Marcus bora valserin Aevara'da o dönemin tek türk öğrenciydi türk olduğu için öğrenciler onu vâris olarak kabul etmediler onu dışladılar zorbalıdar ama tek bir kişi onun dostu olsun Carlos valerian ikisi can dostu oldu

Ama Marcus boranın ailesi annesi ve babası babası Auravest elementler konseyinde çalışıyordu annesi ise büyücü olmayanların düyasında ise bir savcıydı ama Auravest elementler konseyi hem büyücülerin dünyasını hemde büyücü olmayanların düyasında zulüm ediyorlardı onlarda bu işe karşı çıkmak istediler gizliden ama ifşa oldular Marcus bora kurtuldu ama onu bulamadılar onu gözünün önünde annesini ve babasını öldürdüler annesi onu saklanmıştı o yüzden konseyin adamları onu bulamadı bu süreçte amcası onları kurtarmak için çabaladı ama eve geldiğinde gördüğü yiğenin ölen anne ve babasının yanında ağlamasıydı yiğenini kurtardı onu Marcus bora değil marcus Jones yaptı Carlos valerian ise onu hiç bırakmadı birlikte sır katili timini kurdular ve sizin kaderinizde burada bağlandı çocuklar"

" Bu çok kötü bir hikaye ben büyük babamı ölü biliyordum" dedim şokla neye tepki vereceğimi bilemiyordum

" Magistarım daha anlatacağınız ne var?" Dedi draci

" Büyük babalarınız Marcus bora ve Carlos valerian sır katili timini bulduklarında bir büyü yapmak istediler Auravest elementler konseyine karşı önde olmak için geleceği görmek adına bir büyü yaptı ama bu büyü için bir kitap gerekiyordu kader mührü yasak kehanetler cildi 1 bu kitapla anacak büyü yapılabilirdi bu kitap ise elserin soyundan gelen asırlar öncesinden yazılmaya başladı her dönemde o kitabın bir sahibi vardı birde koruyucu sahip ölünce koruyucu onu yeni sahibe teslim ederdi ve o kitap Marcus boranın annesi ve babasının elindeydı onlar ölmeden önce annesinde görmüş gizlice okumuştu o büyü biliyordu o büyü yasaklıydı ama yıllar sonra o kitabı buldu koruyucusu olan annesi ve babasının dostuyla birlikte ve ikisinde kadının yardımıyla zamanı kırdılar ve geleceğe çekildiler "

" Bunun bizimle ne alakası var?" Dedi draco

" Kader mühürü yasak kehanetler cildinde bir efsane bir kehanet vardır bilirmisiniz"

" Söylediğiniz olayların kitabın ismini bile ilk kez duyuyorum " dedim kafam allak bullaktı

"Size efsaneyi anlatayım

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VALDERETH ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

Korkuyla draco ile ikimiz birbirmize baktık

" Ama biz " dedim kaldım öyle

" Draco bu efsane gerçekmi "

"Şüpheniz olmasın "

"Ama bizde elsein soyundanız ve" dedi draco devamını getiremedin

" İki yılanın soyu sadece bir kez birleşti elserin valdereth zamanında bile önceydi bu birleşme ikiz kardeşler ama sonra felaketle o iki bağ koptu ve o iki soy bir daha asla birleşmedi ama birleşecekti geleceği görmek çok tehlikeli ve yasaktır bedeli ağırdır çocuklar ama yinede o büyyü yaptılar Marcus bora ve Carlos valerian birlikte geleceğe aktıarında sizi gördüler Carlos valerianın oğlu lucen valerian ve alex elserinin soyundan gelen dönemim vârisi alex elserin kızı serenya elserin ikisi birbirne aşık oldu ve bu evlilikten sen dünyaya geldin draco elserin velarian gelecekte sizi gördüler kitapta bahseilen dört elementin gücüne sahip beş binanında gücünü teşıyan sizi gördüler yılanın soyunun yeniden birleştiren sizi sizin kaderiniz çoktan yazılmıştı çocuklar onlar sizi korumak istediler "

"ne gördülerde afeti senlerce okuldan ve benden uzak tutup bizi görmeden nişanladılar!" draco hırslıydı sinirliydi

" evet ne gördüler bu kadar"

"bunu sadece onlar bilebilir "

" öğrenseydik şaşardım zeten " dedi draco ve devam etti

" lafı nereye getirmeye çalışıyorsunuz magistarım ben anlamıyorum"

" auravest elementler konseyi sizi biliyor efsaneyi biliyor çocuklar dedeleriniz onları yenmek onların kötülüklerini durdurmak için savaştı yani si

z sadece elserinin değil sır katili timinin v ve şimdi sıra sizde onlar size saldırmadan siz onlara saldırmalısınız blaith de bu yüzden ölü gösterdi kendini konsey hakkında göreve girdiği için ya kendini ölü gösterecekti yada ikinizinde

tehlikede olcaktınız " o an ortalık yine buz kesti saki kemiklerime ağrılar girdi blaith en başından beri hiç konuşmamıştı draco ve blaiht bir o an öyle bir baktıki hiç konuşmadılar ama gözler çok şey anlattı draco kafasını tekrar baş magistar arseliona çevirdi " peki biz bu konuda ne yapalım bizden ne istiyorsunuz ?"

" konsey size düşman onları ortadan kaldıra bilecek tek kişi sizsiniz "

" ne yani biz auravest elementler kosnseyiyle yani devlete karşı savaşın mı diyorsunuz ben mi yanlış anlıyorum "

" evet istiyorum bu zaten sizin kanınızda var büyücülük dünyasının hatta büyücü olmayanların bile kaderi size bağlı çocuklar adalet huzur hak sizin elinizde "

" peki magistarım biz bunu nasıl yapıcağız sır katili timinin lideri mi olalım yani ?"

" hepimiz sizin normal bir öğrenci olmadığınızı biliyoruz "

"ben hala şoktayım meğer hiç görmediğim büyük babam neler yapmış"

"sen bide bana sor baban hep bu yüzden babasından nefret etti demekki

" size güveniyorum çocuklar kadere güvenin "

ikimiz sonunda odadan çıktık ve ortok salona doğru yola çıktık

" ne yapcağız draco "

"bilmiyorum ama emin olduğum bişey var"

"nedir ?" dedim merakla

" oda senin benim kaderime yazıldığın seni gördüğüm an kalbim ruhumda hissettiklerim bunun kanıtıdır "dedi gülerek kolunu omazum attı aslında dığruydu bizim kaderimiz çoktan birbirlerine mühürlenmişti

" ya bak ya biraz ciddi olun bay valarian"

"hm öylemi bayan valarian ben zaten ciddiyim"

" bak ya sen iflal olmazsın pisikopat "

" seksi pisikopat demek istedin galiba " kendimi tutmayarak güldüm

" evet seksi pisikopatı benim" güldü yürürken kulağıma doğru eğildi

"hmm sen benimle gelsene bi "

"draco ! çevrede insanlar var yapma !"

"tamam tamam kızma "

"kızdırma!"

" seni seviyorum ama " gülümsedim

"ne kadar ?"

" soykırım çıkaracak kadar " dedi gülerek

"hmm bende seni seviyorum " dedim onu gibi

" ne kadar ? " dedi oda benim gibi

" soykırım çıkaracak kadar " dedim ve elimi beline attım diğer insanların gözü hep üstümüzdeydi kimisi kıskançlıkla kimisi gülerek kimisi imrenerek bakıyordu

kısa süre sonra ortak salona dostlarımızın yanına geldik ve yanlarına oturduk bu sırada zaman nerdeyse akşam olmuş dersler bitmişti

" bir şeymi oldu çocuklar ne oldu anlatın" dedi hemira

" evet kötü bişey mi olmuş " dedi lunaria

" baş magistar niye çağırmış draco maria siz iymisiniz ?" dedi cayric

"tamam sakin olun bir fırsat vermiyorsunuzki konuşalım şimdi size her şeyi size kalıp ağzınızı sıkı tutacaksınız " dedi draco

"tamam anlatın artık neler oluyor " dedi fealen

" tamam sakin olun anlatıyoruz " dedim ve herşeyi anlatmaya başladık

aklım çok karışıktı ne olcaktı bilmiyorum ama elimden geleni yapıcaktım

bunu biliyoırdum ve emin olduğum bir şey vardı dracoyu onu hiç bir zaman bırakmıycaktım ve onu çok seviyordum

" inanamıyorum marcus jones senin büyük dedn miymiş" haylen

" ölü sandığımız adam ölmemiş draco kardeşim ben çok üzüldüm ne kadr zorluk çektiğini biliyoruz " dedi rowen

" ben gerçekten şoktayım gerçekten draco üzgünüm senin için zor olmalı"

" çocuklar teşekkür ederim ama ben iyyim konumuz ben değilim"

" tamam peki şimdi ne olacak çocuklartimin başınamı geçiçeksiniz " dedi gareth

" yani baksana zeten kaderlerinde varmış " dedi elaris

" şimde olacak" dedi cayric

" yapmamız gerekeni yapacağız " biraz daha sohbet ettik sonra saat gece on bire doğru geliyordu hepimiz odalarımıza dağıldık odaya girdi elim deki anahtarı aynalı dolabın üstüne attım ve yatağın ucuna oturdum derin bir nefes aldım

dracoda yanıma geldi elleriyle omzlarımı tutu okşadı

" merak etme afetim ben senin herzaman yanında olucam biliyorsun dimi ?"

" biliyorum draco fakat endişeliyim" beni kendine çekti sarıldı başımdan öptü

" merak etme afetim güzelim benim iyiyim be hem blaiht olayıda nalık şok ve sinirdi ona öfkeliyim kırgınımda bu olay beni sarstı biraz ama iyiyim hemde çok çünkü sen yanımdasın sen yanımd aol ben düyaları sırtıma alır taşırım" güldü kafamı kaldırdım ve yanğından öptüm "bendi seni çok seviyorum yıldızım" dudağıma küçük bir öpücük bıraktı " draco seni hep seviyorum ama bazen içimdeki sevgi fena coşuyor seni ısırasım geliyorya yemin ederim yerim seni !" draco lafımla beraber kahkaha atması bir oldu onunla beraber bende güldüm " ay afet beni sevgiim sana hep öyle ama benim seni ısarasım hep geliyo onu napcaz"

" ya dalga geçme !"

"dalga geçmiyorum canım aa"

"hmm öyledir"

" gel seni bi öpeyim " yanağımı uzattım

" hım geldim" yanağıma uzun bir öpücük bıraktı

" canım afetim benim"

" yıldızım derin denizim benim" dedim ve yanağına hızlı bir öpücük bıraktım

" yatalımmı arsene 1999 aralık 20 saat 12:00

 

sır katili timi marcus bora elserin ve can dostu carlos velarian ikisi birlikte kurduğu adaletsizliğe karşı direnmek için kurduğu sır katili timi bu gün nerdeyse bitmişti şuan marcus bora ve carlos sır katili timinin en karanlık zindanında duruyorlardı karşılarında ise altmışlı yaşlarda bir kadın

" söyle bakalım kadın bu kitabın sende ne işi var bunu sana kim verdi "

" çok fazla soru soruyorsun çocuğum " dedi kadın sinir ile hızla ileri atıldı marcus bora lakin carlos kolundan tuttu " sakin ol bora gerçeği öğreneceğiz ve isteğimizi alacağız"

"neymiş sizin istekleriniz ?" dedi kadın marcus bora tamam manasında kafasını salladı carlosa ve kadına döndü

" benim annemin kitabının sende ne işi var be kadın bu kitab sende ne arıyor"

marcus bora elindeki kitabı göstererek konuştu sonra elindeki kitabı masaya sertçe koydu fırlatır gibi kadını karşılarında masanın diğer ucuna oturtmuşlardı onlarda kadının karşısına oturdular kitap ne çok fazla değil ama kalı bir kitaptı koyu zümrüt yeşili cildin üzerinde solmuş yılan derisi dokunuşu vardı ortasında ise eski slytherin ailesine ait iç içe gelmiş iki yılanın oluşturduğu sonsuzluk ve kan mührü vardı kitabın ismi ise

KADER MÜHRÜ : YASAK KEHANETLER CİLDİ I

 

kadın elini kitaba attı ve bakarak konuştu " bu kitap ne biliyormusun?"

" yani annemin kitabıydı ama tam değil "

" bu kitap asırlar önce elserin volderth kızı carol elserin soyundan gelen bir varis yazmaya başladı yani senin soyundan elserin volderth türk kanın karıştığı soyundan gelen bir kadın senin babanın annesinin annesi yazmaya başladı büyücülük kanunları sevgili çocuğum asırlar asırlar öncesine dayanır salazar slytherinden bile öncesine dayanır bu kitapta büyücülük dünyasının hatta fanilerinde dünyasını korumak için yasaklanmış büyüler yazılı " dedi kadın

" eee yani sadade gel bu kitap annemdeydi sende ne işi var bana onu söyle " kadın kitabı eline aldı başka biri olsa sonu kötü olurdu ama yaşlı bir kadın olduğu için intisna gösteriyorlardı " bu kitap seneler önce yılllarca nesilden nesile kaldı en büyük korkumuz başka soydan gelen bir vârissin yada daha kötüsü varzelin yolundan giden birinin "

"varzel de kim ?" dedi merakla carlos

" kitabı okunuzmu" dedi kadın

" ben çocukken gizlice okumuştum annemle babam ölmeden önce"

" kitapta bir efsane var yani gerçek zamanın başınıdaki atalarınızı anlatan bir gerçek " kadın kitabın başını açtı kitap zamanın başındaki efsane ile başlıyordu

 

KADER MÜHRÜ : yasak kehanetler cildi I

                           

elserinvelarian zamanından bile önce yılan soyunun ataları olan ikiz

kardeşler doğdu varzel ve vealeria biri gözlerinde karanlığı

diğeri aydınlığı içinde taşıyordu

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VELARİAN ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

 

ve efsanenin sonuna geldiklerinde bir uyarı kehaneti ile karşılaştılar

 

"VE BU İKİZ SOY YENİDEN BULUŞTUĞUNDA YA KARANLIĞI GÖMECEKLER YA KARANLIK ONLARI!"

 

carlos ve marcus bora birbirlerine baktılar ve ikisi tekrar kadına döndü

 

" bu efsane gerçek mi yani ?" dedi carlos

" şüphen mi var evladım" dedi kadın

" tamam şimdi artık konuşacakmısın kadın!" dedi marcus bora

" ah çocuğum nedir seni böyle öfkeli yapan " dedi kadın

" bak kadın tolerans gösteriyoruz diye sabrımızı zorlama!" dedi carlos

" demek acelecisiniz peki senin" dedi marcus borayı parmağıyla göstererek kadın

" ben ne ?" dedi marcus bora

" senin annem ve babam ruhları huzur bulsun ölmeden önce bana onlar getirmişti anneni hatırlıyorumda babanı okdar çok seviyorduki onu için masum güzelliğinden vaz geçmişti " dedi kadın marcus boranın o gözüne annesi ile babasının ölümü geldi elini sıkı bir yumruk yaptı

" annemle babam hakkında ne biliyorsun onlarla ne alakan var ?"

" bu kitap carol slytherin soyundan bir kadın yazmaya başladı ve asırlarca nesillere aktarıldı her sahibin kitabı emanet ettiği bir koruyuıcusu oldu kitap babana geçtiğinde koruyucusu ben oldum annenle baban kitabın son sahipleriydi ve bende son koruyucusu her koruyucu kitabın sahibi öldüğünde onu sonraki sahibe teslim eder "

" sen kimsinki annemle babam kitabın koruyucusu olarak seni seni seçiyor "

"annenle ve babanla çok yakın bir dostuydum annenin babanla tanıştığını ve heycanla bana nasıl anlattığını gayet net hatırlıyorum babanda annen için herşeyi yapardı tabi yalan yok deli gibi aşıktı ben annenin çocukluk arkadaşı, dostu sırdaşıydım kardeş gibi büyümüştük babanda beni kardeşi gibi görmüştü "

" sana neden inanayım ?" kadın elini cebine ve bir mektup çıkardı bu sıradan bir mektup değildi

" bu ne ?"

" annenle baban bunu senin için bırakmıştı bana zamanı gelince sen beni bulacaktın bende sana teslim edecektim " marcus bora mektubu aldı carlos merakla ve şaşkınlıka marcus boraya baktı

" bora bu şey değil mi ?"

"evet bu özel büyü ile yapılan sadece yazılın kişi için açılan o mektuplardan" bu mektubun özel olduğunu nasılmı anladılar kağıdından bu mektuplar için seneler önce büyücüler özel bir kağıt geliştirmişti

"bu mektubu nasıl okuyacaksın bora " dedi carlos

" kanla" diye cevap verdi marcus bora ve cebinden bir çakı çıkardı zarfı açtı içinden kağıdı aldı zarfın içinde sadece mektup yoktu elinde çakıyla küçük bir çizik attı ve çıkan kanı mektubun üstüne damlattı mektubun üstüne dökülen kan kısa sürede yok oldu mektup içine çekti çekti yada buhar oldu gibi ve bir iki saniye sonra mektuptaki yazılar ortaya yavaşça ortaya çıktı ve marcus bora okumaya başladı

 

canım oğlum ilk göz ağrım biriciğim hayat okadar acımasızki beni, bizi sana bu mektubu yazmak zorunda bıraktı bu mektubu şuan babanla beraber yazıyoruz bu yazarken şuan sen küçücük bir çokcuksun ve gözlerimin önünde koltukta masum bir melek olarak uyuyorsun baban yanımda ikimiz sana bakıyoruz keşke hep böyle kalabilseydik keşke hep senin yanında olabilseydik keşke hep böyle küçük kalsaydık keşke hep seni güvende tutabilseydik keşke herzaman kokunu içine çekelbilsem

ama demekki yapamamışız oğlum yapamamışım üzgünüm oğlum sanırım biz senin büyüdüğünü koca bir delikanlı olduğunu göremeyeceğiz belki evleneceksin ilerde güzel bir kıza gönlünü vereceksin hatta belki çocuğun olacak ama sanırım biz bunu göremeyceğiz canım oğlum mağlesef eğer sen bu mektubu okuyorsan biz artık bu dünyada yokuz demektir hatta belkide ölümümüzün üstünden yıllar geçti mağlesef oğlum kader bize acımadı oğlum benim boram annesinin bitanesi şunu bilki biz senin için senin geleceğin için her şeyi yaptık oğlum biz sadece bu dünyada hayatta kalmaya seni korumaya çalıştık oğlum bizim suçumuz bu acımasız dünyada sesimizi çıkarmak iyi olmaktı biz sadece kötülere boyun eğmemeye çalıştık ama zalimlerin kanlı elleri bizim peşimizi bırakmadı şimdi bu sözlerimi akılından çıkarma oğlum şuan kaç yaşındasın nerede ne yapıyorsun neler yaşadın bilmiyorum ama sen güçlüsün bunu aklından çıkarma ne olursa olsun pes etme zalimlere boyun eğme bir anne olarak en zor kabullendiğim şey bu hayatın herkese yaptığı gibi sanada acımasız ve adaletsiz olacağı karşına kötüleri çıkarcağı ama oğlum sen hiç birine yenilmeyceksin hep güçlü olucaksın ve büyüyeceksin kendine hayat kuracaksın belki çocukların olacak senden ricam bizi unutma oğlum ve torunlarıma bizi anlat olurmu? bizi yaşat ve üzülme oğlum bu mektubun içine özel bir eşya koydum gül şeklinde bir broş baban sana hamile kaldığımda bunu özel olarak yaptırtmıştı güleri çok sevdiğim için ve en güzeli oğlum seni kucağıma aldığımda sende bir gül gibi kouyordun hatırlarmısın bilmem ama senini gül kokulu oğlum diye severdim gül kokulu oğlum benim bu broş babanla benim ruhum ikimizin aşkının bir simgesi ve sana olan sevgimizin bir simgesi biz her zaman yanın da olacağız bu mektubu sana veren kadına güvenebilirsin o benim can dostum asla sahip olmadığım kız kardeşimdir şimdi kağıdı kalemi babana bırakıyorum gül kokulu oğlum seni herşeyden çok sevenem annen

 

canım oğlum aslan parçam anneninde dediği gibi şuan karşımızda masum bir şekilde uyuyorsun keşke hep böyle olabilseydik ama annenin dediği gibi hayat acımasız şuan nerede nasılsın bilmiyorum ama bildiğim bir şey var sen güçlüsün oğlum çok güçlüsün bizden bile bizim yapamadığımızı sen yapacaksın

hatırlıyormusun bilmem ama sen küçücük bir çocukken bile güçlüydün sana bisiklet sürmeyi öğretiyorum 4 tekerlekli mavi siyah bir bisikleti çok hevesliydin öyleki benim haberim olmadan arkadaşlarının yanında sürmeye çelışmıştın düşünce arkadaşların seninle dalga geçmiş sende çok üzülmüştün sonra yanıma geldin kolun ve dizin yaralanmıştı ama sen canımın acısı umrumda bile değil demiştim bana hata ben olurmu öyle şey dediğimde bana " baba ben bu basit yaralarla ağlamam canım acımaz hem hayat acılardan ibarettir benim canım acımaz yaralanmazsam nasıl güçlü olurum " demiştin o an anladım sen çok güçlü bir çocuktn ve zeki seninle herzaman gurur duydum duyduk bunu bil unutma asla kim olduğunu damarlarında akan kanı unutma mektubun içindeki broşu annen sana hamile olduğunu söylediğinde yaptırtmıştım gül şeklinde annenin en sevdiği çiçek güldü zira anneninde dediği gibi gül kokulu oğlum bu broş annenle ikimizin ruhundan bir parça ikimizin aşkının ve sana olan sevgimizin bir sembolu senin herzaman yanında olamaycağız belki affet bizi ama sevgimiz herzaman baki kalacak ruhumuz seninle olacak bu mektubu veren kadına güvene bilirsin can dostumuz koruyucumuzdur seni canından çok sever baban

 

marcus bora kalbinde öyle bir acı hissettiki ölümden beterdi sanki ama kendini hızla toparladı ve konuştu " mağdem sana güvene bilirim bir büyü yapmamda yardım edeceksin ve anladığım kadarıyla bu kitabın yeni sahibi benim"

" evet yeni sahip sensin ve bende son koruyucu olarak bu kitabı sana veriyorum ve annenle babana nasıl yardım ettiysem sanada yardım ederim " o an carlos ve marcus

birbirine baktı ve gülümsedi

" ozaman o büyüyü yapmamıza yardım edeceksin" dedi carlos

" hangi büyü ?" dedi kadın marcus bora kitabı aldı ve o sayfayı açtı ve kadına gösterdi

" vadem ın tempora zamanın yarığını açma Büyüsü" kadın donuklaştı ve korktu

" demek geleceğe bakmak istiyorusun bu tehlikeli "

"evet biliyoruz" kadın kitabı biraz kendine çekti ve büyü hakkında okumaya başladı

 

bu öyle bir büyüdürki çok tehlikelidir bedeli ağırdır zamanı yarıp geçmek

tehlikeli ve bedeli ağırdır !

 

uyarı ile başladı ve bir kehanet vardı

 

zamanın yarası kehaneti

iki kalp... biri alev biri buz doğmamış bir kaderin zinciri ile bağlanacak zamanın yırtığında yalnız biri kalabilir aşkları doğmadan lanetlenecek ve biri diğerine varamadan dünya kan ile yıkanacak

 

carlos sordu " bu kehanette kimden bahsediyorlar ?"

"bunu ancak gören zamanın yarığını geçen bilir ve onun soyundan gelense biriyse öyle görür yılanın soyunu iki başı birleşecek bir gün işte ya o gün karanlık bitecek yada ebedi olacak"

" Yani boranın soyundan gelecek?" Dedi Carlos

" Evet bir gün iki baş soyda tekrar birleşekcek "

" Bu çok zor ozaman benim çocuğumla diğer varis Alex'in soyundan gelen şuanki Alex ile evlenmesi lazım"

" Bunu bilemeyiz evladım aklına bile gelemeyecek şeyler olur şaşarsın "

" Tamam kadın uzatma! Ozaman şu büyü yapmamaza yardım edecekmisin onu söyle"

" Tamam yardım edeceğim malzemeler varmı?"

" Ne malzemesiymiş onlar" dedi Carlos kadın kitapta yazan büyü için gerekli malzemeleri okumaya başladı

"iki damla elserin varis kanı

mühürlü kehanet taşı

bir adet zaman saati kırığı

ay tutulmasında toplanmış "ölüm çiçeği " yaprağı

ve sesislikte edilen yemin bir kez yemin bozulursa büyü geri teper"

" bu malzemlerin hepsi bizde var"

"eminimisiniz "

" evet zmanında kitap annemdeydi ve ben ozaman gizlice okumuştum malzemeler aklımda " marcus bora kapıda bekleyen adamına işaret verdi ve adam odadan çıktı ve kısa süre sonra elinde malzemelerle geri geldi

" demek hafızan güçlü şimdi evladım unutma bu kitaptada yazdığı gibi ..." kadın defteri marcus boraya çevirdi ve büyünün bedellerini yazan kısmı onu gösterdi

 

geleceği gören seçme hakkını kaybeder gördüğüyle lanetlenir

 

eğer seçilmişler birleşirse ya dünya kurtulur yada sonsuza dek yok olur

 

" tamam herşey kabul"

"madem öyle söylediklerimi yapın "

"tamam" dedi carlos kadın kitabın ilk sayfasınuı açtı

" şimdi söylediklerimi tekrar edin vardem in tempora " üçü bir ağızdan söyledi

 

VARDEM İN TEMPORA

 

" şimdi marcus bora kalp hizandan kitabın üstüne kanını damlat" marcus bora dediğini yaptı ayağa kalktı ve kalp hizasından zaten demin kestiği elinden kan damlattı ve o anda kitap sayfaları hızlıca dönmeye başladı kendiliğinde ve büyünün yazdığı o sayda açıldı kadın mühürlü kehanet taşını aldı ve kitabın üstüne koydu

ve ölüm çiçeğinin yapraklarını taşın etrafına dizdi

" şimdi üçümde elimizi taşın üstüne koyucağız ve benim yemini tekrarlayıp"

üçü birlikte ellerini taşın üstüne koydu ve kadın yemini etmeye başladı onlar

tekrar ettiler

" elserin soyuna yemin olsun geleği gören biz asla kaderle şavaşa girmeyeceğiz

kaderi koruyacağız ve bilmemesi gerekenlere sessiz kalacağız "

carlos ve marcus bora kadının bire bir tekrar ettiler ve yemini ettiler

ve o an herkes durdu ve zaman kırıldı ve üçü birlik zamanın yarığını açtılar ve zamanda geleceğe çekildiler gördüleri şey ise başta masumiyet sevgiş sonrası ise kan ve gördüklerinden sonra dünyayı ve ailerini korumak için yeminlerine sadık kalarak korumak zorundalardı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

dersten çıkalı bir dakika ya olmuştu ya olmamıştı magistar elenya veylen bizi bianda gelmiş çağırmıştı tabiki biz biliyorduk ama yinede o odada ne konuşucağımızı bilmiyorduk yürürken içim ürperiyordu koriforlar sessizdi mermer duvar soğuktu mermer duvarlara çarpan ayak sesleri yankılanıyor valserin aevra akedemisi'nin kadim taşlarında zamanın izleri gibi dolaşıyordu magistar elenya önden yürüyordu

biz draco ile bir iki adın geriden geliyorduk draconun adımları net , sert ve tereddütsüzken benim ise içimde gerginlik git gide büyordu ama hiç bişey belli etmiyor dimdik emin adımlarla yürüyordum sanki savaş görmüş bir asker gibi

başımı dracoya doğru çevirdim " sence ne söyleyecekler ?"

"bilmem... ama az sonra bazı gerçeklerle yüzleşceğiz hazırmısın? "

draconun sesi kararlı ama soğuktu oda gergindi

"gerçekler ? bir şeymi biliyorsun"

" hayır sadece hissediyorum sezgi "

"tamam anladım" yürürken magistar elenyanın yürüyşünden bile gergin olduğunu belliydi dayanamadım ve sordum " magistarım bir sorunmu var ? magiatar arselion dren bizi nede çağırdı " magistar elenya durdu ve bize doğru döndü yüzünde gerginlik, korku ve endişe vardı

" çocuklar bunu burada kunuşmayalım baş magistar arselion bizi bekliyor zaten vakit geldi biraz sabırlı oolmanızı rica ediyorum" dedi ve tekrar önüne döndü ve yürümeye başladı bizde tekrar onu takip etmeye başladık

vakit geldi demişti neyin vakti gelmişti korku ile düşünürken draco kolunu omzuma attı " afetim iyimisin "

" iyiyim sadece çok gerginim neyden bahsediyor ayrıca beni boşver sen iyimisin"

kolunu omzumdan çekti ve sıkıca elimi tuttu

" benim bir sorunun yok sen yanımda olduğun sürece bir sıkıntım yok sen içinirahat tut göreceksin ben yanındayım kötü bişey olmayacak"

" iyi varsın "

" sende " sesiz koridorlarda yürümeye devam ettik taki meşur baş magistar arselion drenin odasına gelene kadar o meşur saray kapısı gibi olan ahşap görkemli kapının önüne geldik farlı bir sessizlik oldu valserin Aervera nın dört sembolü vardı ve üstünde slogan yazıyordu valserin Aearvera: elementlerin çağrısıyla doğru, gölgeleri yırt ve kendi kaderini yaz, ruhun hangisinde saklı

 

magistar elenya kapıyı çaldı ve kapı yavaşça açıldı ve içeri girdik ardından kapı kapandı içerde baş magistar arselian dren masasının arkasında kitaplarla dolu rafların arasında bizi bekliyordu alışıtığımız tebessüm yoktu yüzündeve içerde oda vardı blaith zael üçümüzde anlık kaskatı kesildik içerde beş kişiydik ben, draco, magistar elenya , baş magistar arselian dren ve blaiht zael " hoşgeldiniz" dedi "lütfen oturun " ikimiz yanan masanın karşısındaki koltuğa oturduk draco biraz öne eğilmişti tetikteydi blaiht'e çok kısa bir süre öyle bir baktıki tüylerim ürperti duydum

dikkatimi çeken bir şey vardı masanın üstünde bir küre vardı küre hafifçe dönüyor

içinde sisler vardı sanki bişey görünüyor gibi oluyor kayboluyordu

magistar dren derin bir nefes aldı sonra konuştu

" bu gün size çocuklar bazı gerçekleri anlatmak için çağırdım "

" magistarım son nedir ?" dedi draco

" evet magistarım çok merak ediyoruz "

" size sormam gereken bir soru var hatırlıyormusunuz ? bina testini " ikimizde şaşkınlıkla birbirmize baktık dracoşaşkınlıkla konuştu

" sanadamı kişil bina testini yaptılar!"

" evet! sanadamı yaptılar !"

" evet yaptılar hiç bahsetmedin?"

"olan olaylardan hiç aklıma gelmediki tamamen unutmuşum"

"bende on yıl önce ilk geldiğimde yaptılar tüm ilk gelenlerle birlikle dönemin başlangıcında benimde aklıma gelmedi hiç"

" yani hatırlıyorsunuz ?" dedi magnistar arselian dren

" evet hatırlıyorum sabah güneş yeni doğarken ücra bahçede yapmıştık hatta gölde farklı şeyler olmuştu "

" sendedemi anormal şeyler oldu" dedi draco

" yani beni törenim dirak anormaldide yani göl bir tufahtı "

" şimdi draco ve maria afet ikinizinde bu kürüye bakmanızı istiyorum"

ikimizde küreye baktık ve bazı görüntüler çıkmaya başladı benin yani tüm okulun kişilik ve bina testinin yapıldığı o göl vardı ve büssürü çoçuk

ve öğretmenler göle testin yapılması için çocukları çağırıyordu

ve öğretmenlerden biri bir öğrenciyi daha çağırdı draco elserin velarian

dracoya döndüm şakınlıkla

"bu benim ilk okula başladığım yıl kişilik testim elserin varisi olmama rağmen tüm öğrencilerle birlikle bende teste girmiştim hatta bu konuda öğrenciler çok konuşmuştu dün gibi hatırlıyorum"

 

10 yıl önce

 

bugün yeni bir yılın yeni bir devrin başlangıcıydı

draco elserin velarian bugün büyücülük okuluna başlıyordu

içten içe düşünüyordu ben neden bu teste giriyorum diye draconu ilk yılının başlangıcı şuana yeni döneme başlayacak bir çok öğrenci ile kişilik ve bina testine girecekti öğrencilerin hepsi sihirli gölün etrafında gelmişti gölün bir tarafında öğrenciler bir tarafında ise dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı vardı en önde dört mühüre sahip divanın başkanları duruyordu her binanın kendine özel bir mühürü vardır her bina başkanı kendi binasının mühürünü taşır ve valserin aervera'nın mühürü taşıyan magistartarlar dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı'nın başı olur

dört mühürün sahipleri magistar elenya veylen hava mührünü taşırdı magistar thalor deyven ateş mührünü taşırdı

magistar varnes rillean toprak mührünü taşırdı ve son olarak magistar ritha calven suyun mührünü taşırdı buı dört mühür bir araya geldiğinde valserin aervera akademisinin kadim iradesi oluşurdu ve birde beşlinci mühür vardı bu mühür nocterra binasının mühürüydü mühür başmagistar taşırdı bu bina koruma ve savaş binasıydı bu binaya giden öğrenciler dört binaya yerleşmeyen savaşçı ruhlu öğrencilerlerdi mühürü ise siyah firi tonlarda kadim bir mühürdü meclisen ayrıydı ama büyük bir önemi vardı baş magistar şuan yoktu meclisin diğer magistarları ise gölüm etrafında yerlerinde duruyorlardı ve öğrencilere konuşma yapmak için kurulun temsilcisi magistar ritha calven elserin valderath su biansın başkanı öne çıktı

" valserin aerveranın yeni öğrencileri ilahi akedemiye hoş geldiniz ben valserin aervera akademisinin dört mühür meclisi ilahi aervera akademi divanının temsilcisiyim hepiniz özel ve farklısınız okulumuzdaki öğrencilerin hepsi kendilerine özel eğitimler alırlar bunun için ise öğrencilerimizi karakterine düşünce yapısına yeteneklerine göre ayrılırlar valserin aerveranın dört binası, bölümü vardır her bina doğanın gücünü doğanın tört elementini temsil eder ateş,su toprak ve hava

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen hepiniz bu dört binadan birine gideceksiniz ve herkesin ortak gördüğü dersler dışında kendi binanıza özel eğitimler almaya başlacaksınız ve son olarak dört binayda yerleşmeyen öğrenciler ise okulun beşinci bölümü olan nocterra bölümüne gider nocterra mühürünü ise baş magistar valserin aerveranın yöneticisi arselion dren taşır nocterra öğrencileri sizlerden daha farlı cesur savaşcı ve koruyucu öğrencilerdir sizlerle birlikte gördükleri büyü dersleri dışında askeri ve savaş eğitimi görürler her binanın bir başkanı vardır sevgili öğrenciler magistar elenya veylen nisara veylen hava binasının magistar thalor deyven coelher myrr ateş binasının magistar varnes rillean toprak binasının ve son olarak ben ritha calven elserin valdereh su biansının başkanıyım " durdu ve devam etti ve uzaktan yaşlı ama dinç biri gelmeye başladı bu okulun baş magistarı beşinci mühürün sahibi nocterra binasının başkanı arselion dren di sakince geldi magistar ritha calvense samimi bir şekilde yerni ona bıraktı

 

" hepnize merhaba sevgili öğrenciler bu gün yeni bir dönem başlıyor az önce okulu siz yeni öğrencilerimize tanıtan ve açıklıyan elserin valderath su binasının başkanı ritha calvene teşşekür ediyorum şimdi önünüzde duran göl özel ve sihirli bir göldür üzerinde duran kristalın üzerin 4 binanın sembolü mühürü vardır göl ona temas eden kişinin herşeyini hisseder aklını düşünce yapısını kişiliğini ve yeteneklerini okur şimdi adını okuyacağımız öğrenci gölün kıyısına gelecek ve elini suya batıracak ve suyun üstünde duran 4 binanın sembolünü taşıyan kristal gölüm içine batıcak başta şeffaf olan göl kişiyi tanıdıktan sonra kişin ait olduğu binanın rengine bürünür ve gölün üstünde bianın sembolü belirir elserin valdereth su binasına gidecek öğreci için su gümüş rengini alır ve su yılanı belirir ceather myrr ateş binası için kırmızı ve turuncu thorvys eiden toprak binası için kahverengi ve yeşil nisara veylen hava binası için buz mavisi ve gri rengine bürünür ve son olarak savaşçı öğrencilerimizin yuvası olan nocterra binası için göl siyah rengine bürünür ve sembolü olan yarım ay ve kılıç belirir bütün öğrencilerimize ilk yılında başarılar diliyorum" iki elini çıptı ve gölün ortasın duran okulun dört sembolünü taşıyan kristal ışık yanı bütün öğrenciler şaşkınlıkla göle bakıyordu maş magistar son kez konuştu " kader gölü sizi çağırıyor sevgili öğrenciler" ve hava binasının başkanı elenya veylen elin kağıtla öne çıktı " adını okuyacağım öğrenci elini suya daldıracak ve kendine ait binaya gidecek " magistar elenya öğrencilerin adını tek tek okumaya başladı öğrenciler sırayla gölün kıyısına geldi elini göle daldırdı ve kristal gölün dibine kadar battı ve göl yavaşça renklenmeye başladı gümüş rengini aldı ve gölün üstünde su yılanı sembolü belirdi

" ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ!" öprenci elini gölden çekti ve oradan uzaklaştı kriltal tekrar gölüm üstüne çıktı bu böyle devam etti kimisi su binasına kimisi ateş binasına kimisi hava binasına kimisi toprak binasına gitti bazıları ise noctera savaşcıları cesurların binasına gitti ve kısa süre sonra sıra ona geldi draco elserin velarian magistar onun adını okudu ve draco göle doğru yürüdü inasanlar fısıldamaya başladı

 

" o zaten elserin varisi niye teste giriyor ki ? herkes onun elserine gideceğini biliyor"

 

"gölde yürüyüp kendi isminimi söyleyecek yani ? zaten gideceği bina belli "

 

magistar elenya veylen öğrencileri sert bakışla suturdu

" draco elserin velarian göle doğru gel " draco hiç bir şey demeden onları umursamadan dik duruşuyla gölün kıyısına vardı elini göle soktu başta herşey normaldi kristal suya battı lakin sonra gölün üstünde bir yakı oldu göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı draco çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı draco korkarak elini çekti herkes fısıldamaya başladı kimsi hayranlıkla kimisi ürpereek baktı draco magistarlara baktı magistarlar korkarak birbirine baktı endişeyle baş magistar arselion dren sessizce fısıldadı " tüm elementlerin kadim yankısı " magistar elenya veylen bağırdı " ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ " draco elserin valdereth

içindeki korkuyu bastırarak yerine geçti

 

GÜNÜMÜZ ortak salon

 

haylen,hemira,rowen ,nevan,

Fealen,gareth,cayric elaris ,lunaria hepsi ordaydı arkadaşlarını bekliyorlardı Olan olaylardan sonra korkuyorlardı

" Ne oluyor yine hemira, elaris lunaria Maria size birşey anlattımı " dedi haylen

" Bana bişey anlatmadı " dedi elaris2

"Evet ama bu sabah bişey oldubence" dedi hemira

" Bu sabah mutluydular" dedi fealen

" Evet ama odaya gidip geldikten sonra bişey oldu sanki" dedi lunaria

" Belki tartışmışlardır biraz zor ihtimal ama " dedi cayric

" Hiç sanamam ama içimde kötü

Bir his var çocuklar dua edelimde kötü bişey olmasın"3

 

MAGİSTAR ARSELİON DREN ODASI

 

küreyi dikkatle izledim kader gölünün verdiği tepki beni şaşırtmıştı çünkü aynı tepkiyi banada vermişti

" o günü çok net hatırlıyorum size sormuştum göl bazen kararsız kaldığında böyle yapar demiştiniz "

"evet öyle demiştim" dedi magistar arselionm dren küreye tekrar dokundu

ve yine görüntüler belirmişti ve o bendim kader gölünün yanındaydım okula girmeden hemen önce bana bina testini yapmışlardı

" bu sensin "

"evet okula girmeden hemen önce banada yaptılar "

 

4 ay önce

 

maria afet elserin bu gün yıllardır gitmek istediği gitmeyi beklediği büyücülük okuluna gelmişti içinde korku ve endişe duyguları içindeydi magistarların başı dört mühür meclisi ilahi Aerva akademi divanı bina başkan magistarları ve baş magistar onu karşılamıştı trendeki herkes okula girmişti bu gün yeni bir dönem başlıyordu yine yeni öğrencilerin

Testi kısa süre önce bitmişti şimdi ise yine geneleksel bina ve kişilik testi yapılacaktı ama tören farklıydı büssürü öğreci kalabalık yoktu göl tamamen sessisti sadece beş magistar vardı ve Maria afet elserin

Maria afet sormuştu gerek varmı diye baş magistar arselian bunun her öğrencinin yapması gerektiğini söyledi dört mühürün sahipleri Gökyüzü bulutluydu hafif rüzgar vardı Göl neredeyse buz gibi hareketsizdi Sanki fısıldayan bir sessizlik hâkimdi

Maria afet korkuyor hatta biraz utanıyordu baş magistar arselian konuştu

“Bugün burada bir istisna için toplandık. Geç kalan değil… geç kalması yazgısı olan biri için. Kanı eski, gücü mühürlü, kaderi ise hâlâ yazılmakta olan... Maria Afet elserin, göl seni çağırıyor.”

 

Afet derin bir nefes aldı Yavaşça göle doğru yürüdü Göl yüzeyi tıpkı buz gibi hareketsizdi elini suya değdirdiği anda gölde çığırtı gibi sesi duyuldu Sanki göl kırılmış gibi suyun üstünde duran kristal ışığı yandı sonfa

kristal suya göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı Maria afet çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı

magistar elenya şaşkınlıkla konuştu

“Bu... bu imkânsız... bu yankı sadece—”

 

Magistar arselian onu susturdu Magistar erselion sessizce

“İkinci yankı... Uyanış.” dedi

Maria adet elini sudan çektiğinde içinde değişik bir his oldu

 

Magistarlar, divan ve dört mühür temsilcileri önünde ona belli etmeden sessizce eğildiler

 

“Afet Slytherin... dört elementi birlikte taşıyan ikinci yankı... Hoş geldin.”

 

Magistar elenya konuştu

" Elserin valdereth seçildi"

" Maria afet elserin " dedi baş magistar arselian

" Büyücülük valserin Aevara'da dört bina vardır her bir bina bir elementi temsil eder her bina kurucusunun ismini taşır

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen ve bir bina daha vardır beşinci bina nocterra binası bu bina savaşcı ruhlu korumacı cesur öğrencilerin binasıdır"

" Biliyorum magistarım"

" Güzel şimdi sevgili öğrencim okuluna hoşgeldin önünde çizilen yolda yürü" başmagistar özel öğretmen kapısından okula girdi diğer magistarla beraber Maria afet elserin yıllardır gitmek istediği büyücülük okuluna girdi lakin Maria afet elserinnin bilmediği bir şey vardı artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

baş magistar arselion drenin odasındaydık masanın üstünde duran o sihirli kürden bize geçmişi izletmişti her şey bir yana dracoyu on yaşında görmek bir tuhaftı içten içe düşündüm bende herkes gibi o yıl başlasaydım okula ne olurdu ?

" göl ikinize herkesten farklı ama ikinize aynı tepkiyi verdi bunun nedenini biliyormusunuz ?" dedi magistar arselion

" hayır bilmiyorum magistarım"

"Bilmiyoruz" dedi draco

" Bu sadece beş binanın 4 elementinde gücünü taşıyanlarda olur okadar nadirdirki bu yankı nerdeyse hiç görülmemiştir eğer göl böyle bir tepki verirse bu kişinin hem ateşin hem suyun toprağın ve havanın ve nocterra binasanın savaşçı ruhunu taşır "

" Bu ne demek?" Dedim merakla

" Sır katili timinin kurucusu Marcus Jones biliyorsunuz dimi hatta draco sen bir dönem orda çok büyük bir askerdin"

" Evet sır katili timinin konumuzla ne alakası var ?" Dedi draco

" Konumuzla alakası şu Marcus Jones aslında Marcus Jones değil Marcus bora elserin "

" Nasıl yani ben büyük babamdanmı bahsediyoruz ama o çok uzun zaman önce ölmüştü hiç birimiz görmedik onu "

" Ölmedi siz öldü bildiniz ve Carlos velarian yani draco senin büyük baban oda Marcus boranın can dostuydu sır katili timi birlikte kurdular"

" Carlos valerian benim babamın babası büyük babamdan bahsediyoruz doğrumu anlıyorum " dedi draco

" Evet yıllar yıllar önce bu okula üç öğrenci geldi biri Marcus bora elserin biri ise Carlos valerian biri ise Alex elserin soyundan gelen diğer varis alex elserindi Marcus bora valserin Aevara'da o dönemin tek türk öğrenciydi türk olduğu için öğrenciler onu vâris olarak kabul etmediler onu dışladılar zorbalıdar ama tek bir kişi onun dostu olsun Carlos valerian ikisi can dostu oldu

Ama Marcus boranın ailesi annesi ve babası babası Auravest elementler konseyinde çalışıyordu annesi ise büyücü olmayanların düyasında ise bir savcıydı ama Auravest elementler konseyi hem büyücülerin dünyasını hemde büyücü olmayanların düyasında zulüm ediyorlardı onlarda bu işe karşı çıkmak istediler gizliden ama ifşa oldular Marcus bora kurtuldu ama onu bulamadılar onu gözünün önünde annesini ve babasını öldürdüler annesi onu saklanmıştı o yüzden konseyin adamları onu bulamadı bu süreçte amcası onları kurtarmak için çabaladı ama eve geldiğinde gördüğü yiğenin ölen anne ve babasının yanında ağlamasıydı yiğenini kurtardı onu Marcus bora değil marcus Jones yaptı Carlos valerian ise onu hiç bırakmadı birlikte sır katili timini kurdular ve sizin kaderinizde burada bağlandı çocuklar"

" Bu çok kötü bir hikaye ben büyük babamı ölü biliyordum" dedim şokla neye tepki vereceğimi bilemiyordum

" Magistarım daha anlatacağınız ne var?" Dedi draci

" Büyük babalarınız Marcus bora ve Carlos valerian sır katili timini bulduklarında bir büyü yapmak istediler Auravest elementler konseyine karşı önde olmak için geleceği görmek adına bir büyü yaptı ama bu büyü için bir kitap gerekiyordu kader mührü yasak kehanetler cildi 1 bu kitapla anacak büyü yapılabilirdi bu kitap ise elserin soyundan gelen asırlar öncesinden yazılmaya başladı her dönemde o kitabın bir sahibi vardı birde koruyucu sahip ölünce koruyucu onu yeni sahibe teslim ederdi ve o kitap Marcus boranın annesi ve babasının elindeydı onlar ölmeden önce annesinde görmüş gizlice okumuştu o büyü biliyordu o büyü yasaklıydı ama yıllar sonra o kitabı buldu koruyucusu olan annesi ve babasının dostuyla birlikte ve ikisinde kadının yardımıyla zamanı kırdılar ve geleceğe çekildiler "

" Bunun bizimle ne alakası var?" Dedi draco

" Kader mühürü yasak kehanetler cildinde bir efsane bir kehanet vardır bilirmisiniz"

" Söylediğiniz olayların kitabın ismini bile ilk kez duyuyorum " dedim kafam allak bullaktı

"Size efsaneyi anlatayım

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VALDERETH ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

Korkuyla draco ile ikimiz birbirmize baktık

" Ama biz " dedim kaldım öyle

" Draco bu efsane gerçekmi "

"Şüpheniz olmasın "

"Ama bizde elsein soyundanız ve" dedi draco devamını getiremedin

" İki yılanın soyu sadece bir kez birleşti elserin valdereth zamanında bile önceydi bu birleşme ikiz kardeşler ama sonra felaketle o iki bağ koptu ve o iki soy bir daha asla birleşmedi ama birleşecekti geleceği görmek çok tehlikeli ve yasaktır bedeli ağırdır çocuklar ama yinede o büyyü yaptılar Marcus bora ve Carlos valerian birlikte geleceğe aktıarında sizi gördüler Carlos valerianın oğlu lucen valerian ve alex elserinin soyundan gelen dönemim vârisi alex elserin kızı serenya elserin ikisi birbirne aşık oldu ve bu evlilikten sen dünyaya geldin draco elserin velarian gelecekte sizi gördüler kitapta bahseilen dört elementin gücüne sahip beş binanında gücünü teşıyan sizi gördüler yılanın soyunun yeniden birleştiren sizi sizin kaderiniz çoktan yazılmıştı çocuklar onlar sizi korumak istediler "

"ne gördülerde afeti senlerce okuldan ve benden uzak tutup bizi görmeden nişanladılar!" draco hırslıydı sinirliydi

" evet ne gördüler bu kadar"

"bunu sadece onlar bilebilir "

" öğrenseydik şaşardım zeten " dedi draco ve devam etti

" lafı nereye getirmeye çalışıyorsunuz magistarım ben anlamıyorum"

" auravest elementler konseyi sizi biliyor efsaneyi biliyor çocuklar dedeleriniz onları yenmek onların kötülüklerini durdurmak için savaştı yani si

z sadece elserinin değil sır katili timinin v ve şimdi sıra sizde onlar size saldırmadan siz onlara saldırmalısınız blaith de bu yüzden ölü gösterdi kendini konsey hakkında göreve girdiği için ya kendini ölü gösterecekti yada ikinizinde

tehlikede olcaktınız " o an ortalık yine buz kesti saki kemiklerime ağrılar girdi blaith en başından beri hiç konuşmamıştı draco ve blaiht bir o an öyle bir baktıki hiç konuşmadılar ama gözler çok şey anlattı draco kafasını tekrar baş magistar arseliona çevirdi " peki biz bu konuda ne yapalım bizden ne istiyorsunuz ?"

" konsey size düşman onları ortadan kaldıra bilecek tek kişi sizsiniz "

" ne yani biz auravest elementler kosnseyiyle yani devlete karşı savaşın mı diyorsunuz ben mi yanlış anlıyorum "

" evet istiyorum bu zaten sizin kanınızda var büyücülük dünyasının hatta büyücü olmayanların bile kaderi size bağlı çocuklar adalet huzur hak sizin elinizde "

" peki magistarım biz bunu nasıl yapıcağız sır katili timinin lideri mi olalım yani ?"

" hepimiz sizin normal bir öğrenci olmadığınızı biliyoruz "

"ben hala şoktayım meğer hiç görmediğim büyük babam neler yapmış"

"sen bide bana sor baban hep bu yüzden babasından nefret etti demekki

" size güveniyorum çocuklar kadere güvenin "

ikimiz sonunda odadan çıktık ve ortok salona doğru yola çıktık

" ne yapcağız draco "

"bilmiyorum ama emin olduğum bişey var"

"nedir ?" dedim merakla

" oda senin benim kaderime yazıldığın seni gördüğüm an kalbim ruhumda hissettiklerim bunun kanıtıdır "dedi gülerek kolunu omazum attı aslında dığruydu bizim kaderimiz çoktan birbirlerine mühürlenmişti

" ya bak ya biraz ciddi olun bay valarian"

"hm öylemi bayan valarian ben zaten ciddiyim"

" bak ya sen iflal olmazsın pisikopat "

" seksi pisikopat demek istedin galiba " kendimi tutmayarak güldüm

" evet seksi pisikopatı benim" güldü yürürken kulağıma doğru eğildi

"hmm sen benimle gelsene bi "

"draco ! çevrede insanlar var yapma !"

"tamam tamam kızma "

"kızdırma!"

" seni seviyorum ama " gülümsedim

"ne kadar ?"

" soykırım çıkaracak kadar " dedi gülerek

"hmm bende seni seviyorum " dedim onu gibi

" ne kadar ? " dedi oda benim gibi

" soykırım çıkaracak kadar " dedim ve elimi beline attım diğer insanların gözü hep üstümüzdeydi kimisi kıskançlıkla kimisi gülerek kimisi imrenerek bakıyordu

kısa süre sonra ortak salona dostlarımızın yanına geldik ve yanlarına oturduk bu sırada zaman nerdeyse akşam olmuş dersler bitmişti

" bir şeymi oldu çocuklar ne oldu anlatın" dedi hemira

" evet kötü bişey mi olmuş " dedi lunaria

" baş magistar niye çağırmış draco maria siz iymisiniz ?" dedi cayric

"tamam sakin olun bir fırsat vermiyorsunuzki konuşalım şimdi size her şeyi size kalıp ağzınızı sıkı tutacaksınız " dedi draco

"tamam anlatın artık neler oluyor " dedi fealen

" tamam sakin olun anlatıyoruz " dedim ve herşeyi anlatmaya başladık

aklım çok karışıktı ne olcaktı bilmiyorum ama elimden geleni yapıcaktım

bunu biliyoırdum ve emin olduğum bir şey vardı dracoyu onu hiç bir zaman bırakmıycaktım ve onu çok seviyordum

" inanamıyorum marcus jones senin büyük dedn miymiş" haylen

" ölü sandığımız adam ölmemiş draco kardeşim ben çok üzüldüm ne kadr zorluk çektiğini biliyoruz " dedi rowen

" ben gerçekten şoktayım gerçekten draco üzgünüm senin için zor olmalı"

" çocuklar teşekkür ederim ama ben iyyim konumuz ben değilim"

" tamam peki şimdi ne olacak çocuklartimin başınamı geçiçeksiniz " dedi gareth

" yani baksana zeten kaderlerinde varmış " dedi elaris

" şimde olacak" dedi cayric

" yapmamız gerekeni yapacağız " biraz daha sohbet ettik sonra saat gece on bire doğru geliyordu hepimiz odalarımıza dağıldık odaya girdi elim deki anahtarı aynalı dolabın üstüne attım ve yatağın ucuna oturdum derin bir nefes aldım

dracoda yanıma geldi elleriyle omzlarımı tutu okşadı

" merak etme afetim ben senin herzaman yanında olucam biliyorsun dimi ?"

" biliyorum draco fakat endişeliyim" beni kendine çekti sarıldı başımdan öptü

" merak etme afetim güzelim benim iyiyim be hem blaiht olayıda nalık şok ve sinirdi ona öfkeliyim kırgınımda bu olay beni sarstı biraz ama iyiyim hemde çok çünkü sen yanımdasın sen yanımd aol ben düyaları sırtıma alır taşırım" güldü kafamı kaldırdım ve yanğından öptüm "bendi seni çok seviyorum yıldızım" dudağıma küçük bir öpücük bıraktı " draco seni hep seviyorum ama bazen içimdeki sevgi fena coşuyor seni ısırasım geliyorya yemin ederim yerim seni !" draco lafımla beraber kahkaha atması bir oldu onunla beraber bende güldüm " ay afet beni sevgiim sana hep öyle ama benim seni ısarasım hep geliyo onu napcaz"

" ya dalga geçme !"

"dalga geçmiyorum canım aa"

"hmm öyledir"

" gel seni bi öpeyim " yanağımı uzattım

" hım geldim" yanağıma uzun bir öpücük bıraktı

" canım afetim benim"

" yıldızım derin denizim benim" dedim ve yanağına hızlı bir öpücük bıraktım

" yatalımmı artık "

" yatalım " ikimiz yatmak için hazırlandık ve tağa girdik her zamankigibi birbirmize

sarıldık " iyi geceler yıldızım "

"iyi geceler afetim" bir günü daha geride bırakmıştık olayların ardı ardası kesilmiyordu ama ben yinede onunla çok mutluydum ve onun kollarında gecenin karanlığında kendimi tatlı uykuya bıraktım

               

🌊🔥

 

sene 1999 aralık 20 saat 12:00

 

sır katili timi marcus bora elserin ve can dostu carlos velarian ikisi birlikte kurduğu adaletsizliğe karşı direnmek için kurduğu sır katili timi bu gün nerdeyse bitmişti şuan marcus bora ve carlos sır katili timinin en karanlık zindanında duruyorlardı karşılarında ise altmışlı yaşlarda bir kadın

" söyle bakalım kadın bu kitabın sende ne işi var bunu sana kim verdi "

" çok fazla soru soruyorsun çocuğum " dedi kadın sinir ile hızla ileri atıldı marcus bora lakin carlos kolundan tuttu " sakin ol bora gerçeği öğreneceğiz ve isteğimizi alacağız"

"neymiş sizin istekleriniz ?" dedi kadın marcus bora tamam manasında kafasını salladı carlosa ve kadına döndü

" benim annemin kitabının sende ne işi var be kadın bu kitab sende ne arıyor"

marcus bora elindeki kitabı göstererek konuştu sonra elindeki kitabı masaya sertçe koydu fırlatır gibi kadını karşılarında masanın diğer ucuna oturtmuşlardı onlarda kadının karşısına oturdular kitap ne çok fazla değil ama kalı bir kitaptı koyu zümrüt yeşili cildin üzerinde solmuş yılan derisi dokunuşu vardı ortasında ise eski slytherin ailesine ait iç içe gelmiş iki yılanın oluşturduğu sonsuzluk ve kan mührü vardı kitabın ismi ise

KADER MÜHRÜ : YASAK KEHANETLER CİLDİ I

 

kadın elini kitaba attı ve bakarak konuştu " bu kitap ne biliyormusun?"

" yani annemin kitabıydı ama tam değil "

" bu kitap asırlar önce elserin volderth kızı carol elserin soyundan gelen bir varis yazmaya başladı yani senin soyundan elserin volderth türk kanın karıştığı soyundan gelen bir kadın senin babanın annesinin annesi yazmaya başladı büyücülük kanunları sevgili çocuğum asırlar asırlar öncesine dayanır salazar slytherinden bile öncesine dayanır bu kitapta büyücülük dünyasının hatta fanilerinde dünyasını korumak için yasaklanmış büyüler yazılı " dedi kadın

" eee yani sadade gel bu kitap annemdeydi sende ne işi var bana onu söyle " kadın kitabı eline aldı başka biri olsa sonu kötü olurdu ama yaşlı bir kadın olduğu için intisna gösteriyorlardı " bu kitap seneler önce yılllarca nesilden nesile kaldı en büyük korkumuz başka soydan gelen bir vârissin yada daha kötüsü varzelin yolundan giden birinin "

"varzel de kim ?" dedi merakla carlos

" kitabı okunuzmu" dedi kadın

" ben çocukken gizlice okumuştum annemle babam ölmeden önce"

" kitapta bir efsane var yani gerçek zamanın başınıdaki atalarınızı anlatan bir gerçek " kadın kitabın başını açtı kitap zamanın başındaki efsane ile başlıyordu

 

KADER MÜHRÜ : yasak kehanetler cildi I

                           

elserinvelarian zamanından bile önce yılan soyunun ataları olan ikiz

kardeşler doğdu varzel ve vealeria biri gözlerinde karanlığı

diğeri aydınlığı içinde taşıyordu

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VELARİAN ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

 

ve efsanenin sonuna geldiklerinde bir uyarı kehaneti ile karşılaştılar

 

"VE BU İKİZ SOY YENİDEN BULUŞTUĞUNDA YA KARANLIĞI GÖMECEKLER YA KARANLIK ONLARI!"

 

carlos ve marcus bora birbirlerine baktılar ve ikisi tekrar kadına döndü

 

" bu efsane gerçek mi yani ?" dedi carlos

" şüphen mi var evladım" dedi kadın

" tamam şimdi artık konuşacakmısın kadın!" dedi marcus bora

" ah çocuğum nedir seni böyle öfkeli yapan " dedi kadın

" bak kadın tolerans gösteriyoruz diye sabrımızı zorlama!" dedi carlos

" demek acelecisiniz peki senin" dedi marcus borayı parmağıyla göstererek kadın

" ben ne ?" dedi marcus bora

" senin annem ve babam ruhları huzur bulsun ölmeden önce bana onlar getirmişti anneni hatırlıyorumda babanı okdar çok seviyorduki onu için masum güzelliğinden vaz geçmişti " dedi kadın marcus boranın o gözüne annesi ile babasının ölümü geldi elini sıkı bir yumruk yaptı

" annemle babam hakkında ne biliyorsun onlarla ne alakan var ?"

" bu kitap carol slytherin soyundan bir kadın yazmaya başladı ve asırlarca nesillere aktarıldı her sahibin kitabı emanet ettiği bir koruyuıcusu oldu kitap babana geçtiğinde koruyucusu ben oldum annenle baban kitabın son sahipleriydi ve bende son koruyucusu her koruyucu kitabın sahibi öldüğünde onu sonraki sahibe teslim eder "

" sen kimsinki annemle babam kitabın koruyucusu olarak seni seni seçiyor "

"annenle ve babanla çok yakın bir dostuydum annenin babanla tanıştığını ve heycanla bana nasıl anlattığını gayet net hatırlıyorum babanda annen için herşeyi yapardı tabi yalan yok deli gibi aşıktı ben annenin çocukluk arkadaşı, dostu sırdaşıydım kardeş gibi büyümüştük babanda beni kardeşi gibi görmüştü "

" sana neden inanayım ?" kadın elini cebine ve bir mektup çıkardı bu sıradan bir mektup değildi

" bu ne ?"

" annenle baban bunu senin için bırakmıştı bana zamanı gelince sen beni bulacaktın bende sana teslim edecektim " marcus bora mektubu aldı carlos merakla ve şaşkınlıka marcus boraya baktı

" bora bu şey değil mi ?"

"evet bu özel büyü ile yapılan sadece yazılın kişi için açılan o mektuplardan" bu mektubun özel olduğunu nasılmı anladılar kağıdından bu mektuplar için seneler önce büyücüler özel bir kağıt geliştirmişti

"bu mektubu nasıl okuyacaksın bora " dedi carlos

" kanla" diye cevap verdi marcus bora ve cebinden bir çakı çıkardı zarfı açtı içinden kağıdı aldı zarfın içinde sadece mektup yoktu elinde çakıyla küçük bir çizik attı ve çıkan kanı mektubun üstüne damlattı mektubun üstüne dökülen kan kısa sürede yok oldu mektup içine çekti çekti yada buhar oldu gibi ve bir iki saniye sonra mektuptaki yazılar ortaya yavaşça ortaya çıktı ve marcus bora okumaya başladı

 

canım oğlum ilk göz ağrım biriciğim hayat okadar acımasızki beni, bizi sana bu mektubu yazmak zorunda bıraktı bu mektubu şuan babanla beraber yazıyoruz bu yazarken şuan sen küçücük bir çokcuksun ve gözlerimin önünde koltukta masum bir melek olarak uyuyorsun baban yanımda ikimiz sana bakıyoruz keşke hep böyle kalabilseydik keşke hep senin yanında olabilseydik keşke hep böyle küçük kalsaydık keşke hep seni güvende tutabilseydik keşke herzaman kokunu içine çekelbilsem

ama demekki yapamamışız oğlum yapamamışım üzgünüm oğlum sanırım biz senin büyüdüğünü koca bir delikanlı olduğunu göremeyeceğiz belki evleneceksin ilerde güzel bir kıza gönlünü vereceksin hatta belki çocuğun olacak ama sanırım biz bunu göremeyceğiz canım oğlum mağlesef eğer sen bu mektubu okuyorsan biz artık bu dünyada yokuz demektir hatta belkide ölümümüzün üstünden yıllar geçti mağlesef oğlum kader bize acımadı oğlum benim boram annesinin bitanesi şunu bilki biz senin için senin geleceğin için her şeyi yaptık oğlum biz sadece bu dünyada hayatta kalmaya seni korumaya çalıştık oğlum bizim suçumuz bu acımasız dünyada sesimizi çıkarmak iyi olmaktı biz sadece kötülere boyun eğmemeye çalıştık ama zalimlerin kanlı elleri bizim peşimizi bırakmadı şimdi bu sözlerimi akılından çıkarma oğlum şuan kaç yaşındasın nerede ne yapıyorsun neler yaşadın bilmiyorum ama sen güçlüsün bunu aklından çıkarma ne olursa olsun pes etme zalimlere boyun eğme bir anne olarak en zor kabullendiğim şey bu hayatın herkese yaptığı gibi sanada acımasız ve adaletsiz olacağı karşına kötüleri çıkarcağı ama oğlum sen hiç birine yenilmeyceksin hep güçlü olucaksın ve büyüyeceksin kendine hayat kuracaksın belki çocukların olacak senden ricam bizi unutma oğlum ve torunlarıma bizi anlat olurmu? bizi yaşat ve üzülme oğlum bu mektubun içine özel bir eşya koydum gül şeklinde bir broş baban sana hamile kaldığımda bunu özel olarak yaptırtmıştı güleri çok sevdiğim için ve en güzeli oğlum seni kucağıma aldığımda sende bir gül gibi kouyordun hatırlarmısın bilmem ama senini gül kokulu oğlum diye severdim gül kokulu oğlum benim bu broş babanla benim ruhum ikimizin aşkının bir simgesi ve sana olan sevgimizin bir simgesi biz her zaman yanın da olacağız bu mektubu sana veren kadına güvenebilirsin o benim can dostum asla sahip olmadığım kız kardeşimdir şimdi kağıdı kalemi babana bırakıyorum gül kokulu oğlum seni herşeyden çok sevenem annen

 

canım oğlum aslan parçam anneninde dediği gibi şuan karşımızda masum bir şekilde uyuyorsun keşke hep böyle olabilseydik ama annenin dediği gibi hayat acımasız şuan nerede nasılsın bilmiyorum ama bildiğim bir şey var sen güçlüsün oğlum çok güçlüsün bizden bile bizim yapamadığımızı sen yapacaksın

hatırlıyormusun bilmem ama sen küçücük bir çocukken bile güçlüydün sana bisiklet sürmeyi öğretiyorum 4 tekerlekli mavi siyah bir bisikleti çok hevesliydin öyleki benim haberim olmadan arkadaşlarının yanında sürmeye çelışmıştın düşünce arkadaşların seninle dalga geçmiş sende çok üzülmüştün sonra yanıma geldin kolun ve dizin yaralanmıştı ama sen canımın acısı umrumda bile değil demiştim bana hata ben olurmu öyle şey dediğimde bana " baba ben bu basit yaralarla ağlamam canım acımaz hem hayat acılardan ibarettir benim canım acımaz yaralanmazsam nasıl güçlü olurum " demiştin o an anladım sen çok güçlü bir çocuktn ve zeki seninle herzaman gurur duydum duyduk bunu bil unutma asla kim olduğunu damarlarında akan kanı unutma mektubun içindeki broşu annen sana hamile olduğunu söylediğinde yaptırtmıştım gül şeklinde annenin en sevdiği çiçek güldü zira anneninde dediği gibi gül kokulu oğlum bu broş annenle ikimizin ruhundan bir parça ikimizin aşkının ve sana olan sevgimizin bir sembolu senin herzaman yanında olamaycağız belki affet bizi ama sevgimiz herzaman baki kalacak ruhumuz seninle olacak bu mektubu veren kadına güvene bilirsin can dostumuz koruyucumuzdur seni canından çok sever baban

 

marcus bora kalbinde öyle bir acı hissettiki ölümden beterdi sanki ama kendini hızla toparladı ve konuştu " mağdem sana güvene bilirim bir büyü yapmamda yardım edeceksin ve anladığım kadarıyla bu kitabın yeni sahibi benim"

" evet yeni sahip sensin ve bende son koruyucu olarak bu kitabı sana veriyorum ve annenle babana nasıl yardım ettiysem sanada yardım ederim " o an carlos ve marcus

birbirine baktı ve gülümsedi

" ozaman o büyüyü yapmamıza yardım edeceksin" dedi carlos

" hangi büyü ?" dedi kadın marcus bora kitabı aldı ve o sayfayı açtı ve kadına gösterdi

" vadem ın tempora zamanın yarığını açma Büyüsü" kadın donuklaştı ve korktu

" demek geleceğe bakmak istiyorusun bu tehlikeli "

"evet biliyoruz" kadın kitabı biraz kendine çekti ve büyü hakkında okumaya başladı

 

bu öyle bir büyüdürki çok tehlikelidir bedeli ağırdır zamanı yarıp geçmek

tehlikeli ve bedeli ağırdır !

 

uyarı ile başladı ve bir kehanet vardı

 

zamanın yarası kehaneti

iki kalp... biri alev biri buz doğmamış bir kaderin zinciri ile bağlanacak zamanın yırtığında yalnız biri kalabilir aşkları doğmadan lanetlenecek ve biri diğerine varamadan dünya kan ile yıkanacak

 

carlos sordu " bu kehanette kimden bahsediyorlar ?"

"bunu ancak gören zamanın yarığını geçen bilir ve onun soyundan gelense biriyse öyle görür yılanın soyunu iki başı birleşecek bir gün işte ya o gün karanlık bitecek yada ebedi olacak"

" Yani boranın soyundan gelecek?" Dedi Carlos

" Evet bir gün iki baş soyda tekrar birleşekcek "

" Bu çok zor ozaman benim çocuğumla diğer varis Alex'in soyundan gelen şuanki Alex ile evlenmesi lazım"

" Bunu bilemeyiz evladım aklına bile gelemeyecek şeyler olur şaşarsın "

" Tamam kadın uzatma! Ozaman şu büyü yapmamaza yardım edecekmisin onu söyle"

" Tamam yardım edeceğim malzemeler varmı?"

" Ne malzemesiymiş onlar" dedi Carlos kadın kitapta yazan büyü için gerekli malzemeleri okumaya başladı

"iki damla elserin varis kanı

mühürlü kehanet taşı

bir adet zaman saati kırığı

ay tutulmasında toplanmış "ölüm çiçeği " yaprağı

ve sesislikte edilen yemin bir kez yemin bozulursa büyü geri teper"

" bu malzemlerin hepsi bizde var"

"eminimisiniz "

" evet zmanında kitap annemdeydi ve ben ozaman gizlice okumuştum malzemeler aklımda " marcus bora kapıda bekleyen adamına işaret verdi ve adam odadan çıktı ve kısa süre sonra elinde malzemelerle geri geldi

" demek hafızan güçlü şimdi evladım unutma bu kitaptada yazdığı gibi ..." kadın defteri marcus boraya çevirdi ve büyünün bedellerini yazan kısmı onu gösterdi

 

geleceği gören seçme hakkını kaybeder gördüğüyle lanetlenir

 

eğer seçilmişler birleşirse ya dünya kurtulur yada sonsuza dek yok olur

 

" tamam herşey kabul"

"madem öyle söylediklerimi yapın "

"tamam" dedi carlos kadın kitabın ilk sayfasınuı açtı

" şimdi söylediklerimi tekrar edin vardem in tempora " üçü bir ağızdan söyledi

 

VARDEM İN TEMPORA

 

" şimdi marcus bora kalp hizandan kitabın üstüne kanını damlat" marcus bora dediğini yaptı ayağa kalktı ve kalp hizasından zaten demin kestiği elinden kan damlattı ve o anda kitap sayfaları hızlıca dönmeye başladı kendiliğinde ve büyünün yazdığı o sayda açıldı kadın mühürlü kehanet taşını aldı ve kitabın üstüne koydu

ve ölüm çiçeğinin yapraklarını taşın etrafına dizdi

" şimdi üçümde elimizi taşın üstüne koyucağız ve benim yemini tekrarlayıp"

üçü birlikte ellerini taşın üstüne koydu ve kadın yemini etmeye başladı onlar

tekrar ettiler

" elserin soyuna yemin olsun geleği gören biz asla kaderle şavaşa girmeyeceğiz

kaderi koruyacağız ve bilmemesi gerekenlere sessiz kalacağız "

carlos ve marcus bora kadının bire bir tekrar ettiler ve yemini ettiler

ve o an herkes durdu ve zaman kırıldı ve üçü birlik zamanın yarığını açtılar ve zamanda geleceğe çekildiler gördüleri şey ise başta masumiyet sevgiş sonrası ise kan ve gördüklerinden sonra dünyayı ve ailerini korumak için yeminlerine sadık kalarak korumak zorundalardı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

dersten çıkalı bir dakika ya olmuştu ya olmamıştı magistar elenya veylen bizi bianda gelmiş çağırmıştı tabiki biz biliyorduk ama yinede o odada ne konuşucağımızı bilmiyorduk yürürken içim ürperiyordu koriforlar sessizdi mermer duvar soğuktu mermer duvarlara çarpan ayak sesleri yankılanıyor valserin aevra akedemisi'nin kadim taşlarında zamanın izleri gibi dolaşıyordu magistar elenya önden yürüyordu

biz draco ile bir iki adın geriden geliyorduk draconun adımları net , sert ve tereddütsüzken benim ise içimde gerginlik git gide büyordu ama hiç bişey belli etmiyor dimdik emin adımlarla yürüyordum sanki savaş görmüş bir asker gibi

başımı dracoya doğru çevirdim " sence ne söyleyecekler ?"

"bilmem... ama az sonra bazı gerçeklerle yüzleşceğiz hazırmısın? "

draconun sesi kararlı ama soğuktu oda gergindi

"gerçekler ? bir şeymi biliyorsun"

" hayır sadece hissediyorum sezgi "

"tamam anladım" yürürken magistar elenyanın yürüyşünden bile gergin olduğunu belliydi dayanamadım ve sordum " magistarım bir sorunmu var ? magiatar arselion dren bizi nede çağırdı " magistar elenya durdu ve bize doğru döndü yüzünde gerginlik, korku ve endişe vardı

" çocuklar bunu burada kunuşmayalım baş magistar arselion bizi bekliyor zaten vakit geldi biraz sabırlı oolmanızı rica ediyorum" dedi ve tekrar önüne döndü ve yürümeye başladı bizde tekrar onu takip etmeye başladık

vakit geldi demişti neyin vakti gelmişti korku ile düşünürken draco kolunu omzuma attı " afetim iyimisin "

" iyiyim sadece çok gerginim neyden bahsediyor ayrıca beni boşver sen iyimisin"

kolunu omzumdan çekti ve sıkıca elimi tuttu

" benim bir sorunun yok sen yanımda olduğun sürece bir sıkıntım yok sen içinirahat tut göreceksin ben yanındayım kötü bişey olmayacak"

" iyi varsın "

" sende " sesiz koridorlarda yürümeye devam ettik taki meşur baş magistar arselion drenin odasına gelene kadar o meşur saray kapısı gibi olan ahşap görkemli kapının önüne geldik farlı bir sessizlik oldu valserin Aervera nın dört sembolü vardı ve üstünde slogan yazıyordu valserin Aearvera: elementlerin çağrısıyla doğru, gölgeleri yırt ve kendi kaderini yaz, ruhun hangisinde saklı

 

magistar elenya kapıyı çaldı ve kapı yavaşça açıldı ve içeri girdik ardından kapı kapandı içerde baş magistar arselian dren masasının arkasında kitaplarla dolu rafların arasında bizi bekliyordu alışıtığımız tebessüm yoktu yüzündeve içerde oda vardı blaith zael üçümüzde anlık kaskatı kesildik içerde beş kişiydik ben, draco, magistar elenya , baş magistar arselian dren ve blaiht zael " hoşgeldiniz" dedi "lütfen oturun " ikimiz yanan masanın karşısındaki koltuğa oturduk draco biraz öne eğilmişti tetikteydi blaiht'e çok kısa bir süre öyle bir baktıki tüylerim ürperti duydum

dikkatimi çeken bir şey vardı masanın üstünde bir küre vardı küre hafifçe dönüyor

içinde sisler vardı sanki bişey görünüyor gibi oluyor kayboluyordu

magistar dren derin bir nefes aldı sonra konuştu

" bu gün size çocuklar bazı gerçekleri anlatmak için çağırdım "

" magistarım son nedir ?" dedi draco

" evet magistarım çok merak ediyoruz "

" size sormam gereken bir soru var hatırlıyormusunuz ? bina testini " ikimizde şaşkınlıkla birbirmize baktık dracoşaşkınlıkla konuştu

" sanadamı kişil bina testini yaptılar!"

" evet! sanadamı yaptılar !"

" evet yaptılar hiç bahsetmedin?"

"olan olaylardan hiç aklıma gelmediki tamamen unutmuşum"

"bende on yıl önce ilk geldiğimde yaptılar tüm ilk gelenlerle birlikle dönemin başlangıcında benimde aklıma gelmedi hiç"

" yani hatırlıyorsunuz ?" dedi magnistar arselian dren

" evet hatırlıyorum sabah güneş yeni doğarken ücra bahçede yapmıştık hatta gölde farklı şeyler olmuştu "

" sendedemi anormal şeyler oldu" dedi draco

" yani beni törenim dirak anormaldide yani göl bir tufahtı "

" şimdi draco ve maria afet ikinizinde bu kürüye bakmanızı istiyorum"

ikimizde küreye baktık ve bazı görüntüler çıkmaya başladı benin yani tüm okulun kişilik ve bina testinin yapıldığı o göl vardı ve büssürü çoçuk

ve öğretmenler göle testin yapılması için çocukları çağırıyordu

ve öğretmenlerden biri bir öğrenciyi daha çağırdı draco elserin velarian

dracoya döndüm şakınlıkla

"bu benim ilk okula başladığım yıl kişilik testim elserin varisi olmama rağmen tüm öğrencilerle birlikle bende teste girmiştim hatta bu konuda öğrenciler çok konuşmuştu dün gibi hatırlıyorum"

 

10 yıl önce

 

bugün yeni bir yılın yeni bir devrin başlangıcıydı

draco elserin velarian bugün büyücülük okuluna başlıyordu

içten içe düşünüyordu ben neden bu teste giriyorum diye draconu ilk yılının başlangıcı şuana yeni döneme başlayacak bir çok öğrenci ile kişilik ve bina testine girecekti öğrencilerin hepsi sihirli gölün etrafında gelmişti gölün bir tarafında öğrenciler bir tarafında ise dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı vardı en önde dört mühüre sahip divanın başkanları duruyordu her binanın kendine özel bir mühürü vardır her bina başkanı kendi binasının mühürünü taşır ve valserin aervera'nın mühürü taşıyan magistartarlar dört mühür meclisi ilahi aerva akademi divanı'nın başı olur

dört mühürün sahipleri magistar elenya veylen hava mührünü taşırdı magistar thalor deyven ateş mührünü taşırdı

magistar varnes rillean toprak mührünü taşırdı ve son olarak magistar ritha calven suyun mührünü taşırdı buı dört mühür bir araya geldiğinde valserin aervera akademisinin kadim iradesi oluşurdu ve birde beşlinci mühür vardı bu mühür nocterra binasının mühürüydü mühür başmagistar taşırdı bu bina koruma ve savaş binasıydı bu binaya giden öğrenciler dört binaya yerleşmeyen savaşçı ruhlu öğrencilerlerdi mühürü ise siyah firi tonlarda kadim bir mühürdü meclisen ayrıydı ama büyük bir önemi vardı baş magistar şuan yoktu meclisin diğer magistarları ise gölüm etrafında yerlerinde duruyorlardı ve öğrencilere konuşma yapmak için kurulun temsilcisi magistar ritha calven elserin valderath su biansın başkanı öne çıktı

" valserin aerveranın yeni öğrencileri ilahi akedemiye hoş geldiniz ben valserin aervera akademisinin dört mühür meclisi ilahi aervera akademi divanının temsilcisiyim hepiniz özel ve farklısınız okulumuzdaki öğrencilerin hepsi kendilerine özel eğitimler alırlar bunun için ise öğrencilerimizi karakterine düşünce yapısına yeteneklerine göre ayrılırlar valserin aerveranın dört binası, bölümü vardır her bina doğanın gücünü doğanın tört elementini temsil eder ateş,su toprak ve hava

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen hepiniz bu dört binadan birine gideceksiniz ve herkesin ortak gördüğü dersler dışında kendi binanıza özel eğitimler almaya başlacaksınız ve son olarak dört binayda yerleşmeyen öğrenciler ise okulun beşinci bölümü olan nocterra bölümüne gider nocterra mühürünü ise baş magistar valserin aerveranın yöneticisi arselion dren taşır nocterra öğrencileri sizlerden daha farlı cesur savaşcı ve koruyucu öğrencilerdir sizlerle birlikte gördükleri büyü dersleri dışında askeri ve savaş eğitimi görürler her binanın bir başkanı vardır sevgili öğrenciler magistar elenya veylen nisara veylen hava binasının magistar thalor deyven coelher myrr ateş binasının magistar varnes rillean toprak binasının ve son olarak ben ritha calven elserin valdereh su biansının başkanıyım " durdu ve devam etti ve uzaktan yaşlı ama dinç biri gelmeye başladı bu okulun baş magistarı beşinci mühürün sahibi nocterra binasının başkanı arselion dren di sakince geldi magistar ritha calvense samimi bir şekilde yerni ona bıraktı

 

" hepnize merhaba sevgili öğrenciler bu gün yeni bir dönem başlıyor az önce okulu siz yeni öğrencilerimize tanıtan ve açıklıyan elserin valderath su binasının başkanı ritha calvene teşşekür ediyorum şimdi önünüzde duran göl özel ve sihirli bir göldür üzerinde duran kristalın üzerin 4 binanın sembolü mühürü vardır göl ona temas eden kişinin herşeyini hisseder aklını düşünce yapısını kişiliğini ve yeteneklerini okur şimdi adını okuyacağımız öğrenci gölün kıyısına gelecek ve elini suya batıracak ve suyun üstünde duran 4 binanın sembolünü taşıyan kristal gölüm içine batıcak başta şeffaf olan göl kişiyi tanıdıktan sonra kişin ait olduğu binanın rengine bürünür ve gölün üstünde bianın sembolü belirir elserin valdereth su binasına gidecek öğreci için su gümüş rengini alır ve su yılanı belirir ceather myrr ateş binası için kırmızı ve turuncu thorvys eiden toprak binası için kahverengi ve yeşil nisara veylen hava binası için buz mavisi ve gri rengine bürünür ve son olarak savaşçı öğrencilerimizin yuvası olan nocterra binası için göl siyah rengine bürünür ve sembolü olan yarım ay ve kılıç belirir bütün öğrencilerimize ilk yılında başarılar diliyorum" iki elini çıptı ve gölün ortasın duran okulun dört sembolünü taşıyan kristal ışık yanı bütün öğrenciler şaşkınlıkla göle bakıyordu maş magistar son kez konuştu " kader gölü sizi çağırıyor sevgili öğrenciler" ve hava binasının başkanı elenya veylen elin kağıtla öne çıktı " adını okuyacağım öğrenci elini suya daldıracak ve kendine ait binaya gidecek " magistar elenya öğrencilerin adını tek tek okumaya başladı öğrenciler sırayla gölün kıyısına geldi elini göle daldırdı ve kristal gölün dibine kadar battı ve göl yavaşça renklenmeye başladı gümüş rengini aldı ve gölün üstünde su yılanı sembolü belirdi

" ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ!" öprenci elini gölden çekti ve oradan uzaklaştı kriltal tekrar gölüm üstüne çıktı bu böyle devam etti kimisi su binasına kimisi ateş binasına kimisi hava binasına kimisi toprak binasına gitti bazıları ise noctera savaşcıları cesurların binasına gitti ve kısa süre sonra sıra ona geldi draco elserin velarian magistar onun adını okudu ve draco göle doğru yürüdü inasanlar fısıldamaya başladı

 

" o zaten elserin varisi niye teste giriyor ki ? herkes onun elserine gideceğini biliyor"

 

"gölde yürüyüp kendi isminimi söyleyecek yani ? zaten gideceği bina belli "

 

magistar elenya veylen öğrencileri sert bakışla suturdu

" draco elserin velarian göle doğru gel " draco hiç bir şey demeden onları umursamadan dik duruşuyla gölün kıyısına vardı elini göle soktu başta herşey normaldi kristal suya battı lakin sonra gölün üstünde bir yakı oldu göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı draco çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı draco korkarak elini çekti herkes fısıldamaya başladı kimsi hayranlıkla kimisi ürpereek baktı draco magistarlara baktı magistarlar korkarak birbirine baktı endişeyle baş magistar arselion dren sessizce fısıldadı " tüm elementlerin kadim yankısı " magistar elenya veylen bağırdı " ELSERİN VALDERETH SEÇİLDİ " draco elserin valdereth

içindeki korkuyu bastırarak yerine geçti

 

GÜNÜMÜZ ortak salon

 

haylen,hemira,rowen ,nevan,

Fealen,gareth,cayric elaris ,lunaria hepsi ordaydı arkadaşlarını bekliyorlardı Olan olaylardan sonra korkuyorlardı

" Ne oluyor yine hemira, elaris lunaria Maria size birşey anlattımı " dedi haylen

" Bana bişey anlatmadı " dedi elaris2

"Evet ama bu sabah bişey oldubence" dedi hemira

" Bu sabah mutluydular" dedi fealen

" Evet ama odaya gidip geldikten sonra bişey oldu sanki" dedi lunaria

" Belki tartışmışlardır biraz zor ihtimal ama " dedi cayric

" Hiç sanamam ama içimde kötü

Bir his var çocuklar dua edelimde kötü bişey olmasın"3

 

MAGİSTAR ARSELİON DREN ODASI

 

küreyi dikkatle izledim kader gölünün verdiği tepki beni şaşırtmıştı çünkü aynı tepkiyi banada vermişti

" o günü çok net hatırlıyorum size sormuştum göl bazen kararsız kaldığında böyle yapar demiştiniz "

"evet öyle demiştim" dedi magistar arselionm dren küreye tekrar dokundu

ve yine görüntüler belirmişti ve o bendim kader gölünün yanındaydım okula girmeden hemen önce bana bina testini yapmışlardı

" bu sensin "

"evet okula girmeden hemen önce banada yaptılar "

 

4 ay önce

 

maria afet elserin bu gün yıllardır gitmek istediği gitmeyi beklediği büyücülük okuluna gelmişti içinde korku ve endişe duyguları içindeydi magistarların başı dört mühür meclisi ilahi Aerva akademi divanı bina başkan magistarları ve baş magistar onu karşılamıştı trendeki herkes okula girmişti bu gün yeni bir dönem başlıyordu yine yeni öğrencilerin

Testi kısa süre önce bitmişti şimdi ise yine geneleksel bina ve kişilik testi yapılacaktı ama tören farklıydı büssürü öğreci kalabalık yoktu göl tamamen sessisti sadece beş magistar vardı ve Maria afet elserin

Maria afet sormuştu gerek varmı diye baş magistar arselian bunun her öğrencinin yapması gerektiğini söyledi dört mühürün sahipleri Gökyüzü bulutluydu hafif rüzgar vardı Göl neredeyse buz gibi hareketsizdi Sanki fısıldayan bir sessizlik hâkimdi

Maria afet korkuyor hatta biraz utanıyordu baş magistar arselian konuştu

“Bugün burada bir istisna için toplandık. Geç kalan değil… geç kalması yazgısı olan biri için. Kanı eski, gücü mühürlü, kaderi ise hâlâ yazılmakta olan... Maria Afet elserin, göl seni çağırıyor.”

 

Afet derin bir nefes aldı Yavaşça göle doğru yürüdü Göl yüzeyi tıpkı buz gibi hareketsizdi elini suya değdirdiği anda gölde çığırtı gibi sesi duyuldu Sanki göl kırılmış gibi suyun üstünde duran kristal ışığı yandı sonfa

kristal suya göl hızlı bir şekilde dalgalanmaya başladı Maria afet çok korktu ardından göl renklenmeye lakin göl bir çok renge büründü parça parça bir siyah oldu bir kırmızı bir kahve rengi bir açık mavi ve gümüş bütün binaların sembolleri gölün üstünde belirdi ve sonra hepsi tekrar suyun içine battı su sonra tamamen saf gümüş rengini aldı

magistar elenya şaşkınlıkla konuştu

“Bu... bu imkânsız... bu yankı sadece—”

 

Magistar arselian onu susturdu Magistar erselion sessizce

“İkinci yankı... Uyanış.” dedi

Maria adet elini sudan çektiğinde içinde değişik bir his oldu

 

Magistarlar, divan ve dört mühür temsilcileri önünde ona belli etmeden sessizce eğildiler

 

“Afet Slytherin... dört elementi birlikte taşıyan ikinci yankı... Hoş geldin.”

 

Magistar elenya konuştu

" Elserin valdereth seçildi"

" Maria afet elserin " dedi baş magistar arselian

" Büyücülük valserin Aevara'da dört bina vardır her bir bina bir elementi temsil eder her bina kurucusunun ismini taşır

ateş binası coelthar myrr su binası elserin valdereth toprak binası tharvus eiden ve hava binası nisara veylen ve bir bina daha vardır beşinci bina nocterra binası bu bina savaşcı ruhlu korumacı cesur öğrencilerin binasıdır"

" Biliyorum magistarım"

" Güzel şimdi sevgili öğrencim okuluna hoşgeldin önünde çizilen yolda yürü" başmagistar özel öğretmen kapısından okula girdi diğer magistarla beraber Maria afet elserin yıllardır gitmek istediği büyücülük okuluna girdi lakin Maria afet elserinnin bilmediği bir şey vardı artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

baş magistar arselion drenin odasındaydık masanın üstünde duran o sihirli kürden bize geçmişi izletmişti her şey bir yana dracoyu on yaşında görmek bir tuhaftı içten içe düşündüm bende herkes gibi o yıl başlasaydım okula ne olurdu ?

" göl ikinize herkesten farklı ama ikinize aynı tepkiyi verdi bunun nedenini biliyormusunuz ?" dedi magistar arselion

" hayır bilmiyorum magistarım"

"Bilmiyoruz" dedi draco

" Bu sadece beş binanın 4 elementinde gücünü taşıyanlarda olur okadar nadirdirki bu yankı nerdeyse hiç görülmemiştir eğer göl böyle bir tepki verirse bu kişinin hem ateşin hem suyun toprağın ve havanın ve nocterra binasanın savaşçı ruhunu taşır "

" Bu ne demek?" Dedim merakla

" Sır katili timinin kurucusu Marcus Jones biliyorsunuz dimi hatta draco sen bir dönem orda çok büyük bir askerdin"

" Evet sır katili timinin konumuzla ne alakası var ?" Dedi draco

" Konumuzla alakası şu Marcus Jones aslında Marcus Jones değil Marcus bora elserin "

" Nasıl yani ben büyük babamdanmı bahsediyoruz ama o çok uzun zaman önce ölmüştü hiç birimiz görmedik onu "

" Ölmedi siz öldü bildiniz ve Carlos velarian yani draco senin büyük baban oda Marcus boranın can dostuydu sır katili timi birlikte kurdular"

" Carlos valerian benim babamın babası büyük babamdan bahsediyoruz doğrumu anlıyorum " dedi draco

" Evet yıllar yıllar önce bu okula üç öğrenci geldi biri Marcus bora elserin biri ise Carlos valerian biri ise Alex elserin soyundan gelen diğer varis alex elserindi Marcus bora valserin Aevara'da o dönemin tek türk öğrenciydi türk olduğu için öğrenciler onu vâris olarak kabul etmediler onu dışladılar zorbalıdar ama tek bir kişi onun dostu olsun Carlos valerian ikisi can dostu oldu

Ama Marcus boranın ailesi annesi ve babası babası Auravest elementler konseyinde çalışıyordu annesi ise büyücü olmayanların düyasında ise bir savcıydı ama Auravest elementler konseyi hem büyücülerin dünyasını hemde büyücü olmayanların düyasında zulüm ediyorlardı onlarda bu işe karşı çıkmak istediler gizliden ama ifşa oldular Marcus bora kurtuldu ama onu bulamadılar onu gözünün önünde annesini ve babasını öldürdüler annesi onu saklanmıştı o yüzden konseyin adamları onu bulamadı bu süreçte amcası onları kurtarmak için çabaladı ama eve geldiğinde gördüğü yiğenin ölen anne ve babasının yanında ağlamasıydı yiğenini kurtardı onu Marcus bora değil marcus Jones yaptı Carlos valerian ise onu hiç bırakmadı birlikte sır katili timini kurdular ve sizin kaderinizde burada bağlandı çocuklar"

" Bu çok kötü bir hikaye ben büyük babamı ölü biliyordum" dedim şokla neye tepki vereceğimi bilemiyordum

" Magistarım daha anlatacağınız ne var?" Dedi draci

" Büyük babalarınız Marcus bora ve Carlos valerian sır katili timini bulduklarında bir büyü yapmak istediler Auravest elementler konseyine karşı önde olmak için geleceği görmek adına bir büyü yaptı ama bu büyü için bir kitap gerekiyordu kader mührü yasak kehanetler cildi 1 bu kitapla anacak büyü yapılabilirdi bu kitap ise elserin soyundan gelen asırlar öncesinden yazılmaya başladı her dönemde o kitabın bir sahibi vardı birde koruyucu sahip ölünce koruyucu onu yeni sahibe teslim ederdi ve o kitap Marcus boranın annesi ve babasının elindeydı onlar ölmeden önce annesinde görmüş gizlice okumuştu o büyü biliyordu o büyü yasaklıydı ama yıllar sonra o kitabı buldu koruyucusu olan annesi ve babasının dostuyla birlikte ve ikisinde kadının yardımıyla zamanı kırdılar ve geleceğe çekildiler "

" Bunun bizimle ne alakası var?" Dedi draco

" Kader mühürü yasak kehanetler cildinde bir efsane bir kehanet vardır bilirmisiniz"

" Söylediğiniz olayların kitabın ismini bile ilk kez duyuyorum " dedim kafam allak bullaktı

"Size efsaneyi anlatayım

 

YILANIN İKİZLERİ VE GÖLGENİN SÖZÜ

 

" VAKTİYLE YER YÜZÜ İKİ YILDIZLA PARLADI BİRİ GÖZLERİNDE

KARANLIĞI DİĞERİ AYDINLIĞI İÇİNDE TAŞIYORDU"

 

                                  

ELSERİN VALDERETH ZAMANINDAN BİLE ÖNCE BAŞLANGIÇTA İKİ YILDIZ PARLADI BİRLİKTE DOĞSALARDA BİRİ GÖZLERİNDE KARANLIĞI BİRİ İÇİNDE AYDINLIĞI TAŞIYORDU KEHANETE GÖRE BU İKİZ KARDEŞLERİN KANI SONSUZ DENGEYİ KORUYORDU ANCAK İKİSNDEN BİRİ VARZEL ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ ÇİZGİYİ AŞMAK İÇİN BÜYÜ KURALLARINI AŞMAK İSTEDİ VAELARİA KARDEŞİNİN YOLUNA KARŞI DURDU VE İKİSİ SONSUZ BİR DÜELOYA GİRDİ VAELARİA KAZANMIŞ GİBİ GÖRÜNSEDE VARZELİN RUHU GÖLGEDE YAŞAMAYI SÜRDÜRDÜ VE SON NEFESİNDE ŞU LANETİ FISILDADI

 

" YILANIN SOYUNDAB İKİ KALP DOĞACAK BİRİ AŞKI DİĞERİ ÖLÜMÜ

SEÇECEK İLK HANGİSİ VAZGEÇERSE DÜNYA KARANLIĞA GÖMÜLECEK "

Korkuyla draco ile ikimiz birbirmize baktık

" Ama biz " dedim kaldım öyle

" Draco bu efsane gerçekmi "

"Şüpheniz olmasın "

"Ama bizde elsein soyundanız ve" dedi draco devamını getiremedin

" İki yılanın soyu sadece bir kez birleşti elserin valdereth zamanında bile önceydi bu birleşme ikiz kardeşler ama sonra felaketle o iki bağ koptu ve o iki soy bir daha asla birleşmedi ama birleşecekti geleceği görmek çok tehlikeli ve yasaktır bedeli ağırdır çocuklar ama yinede o büyyü yaptılar Marcus bora ve Carlos valerian birlikte geleceğe aktıarında sizi gördüler Carlos valerianın oğlu lucen valerian ve alex elserinin soyundan gelen dönemim vârisi alex elserin kızı serenya elserin ikisi birbirne aşık oldu ve bu evlilikten sen dünyaya geldin draco elserin velarian gelecekte sizi gördüler kitapta bahseilen dört elementin gücüne sahip beş binanında gücünü teşıyan sizi gördüler yılanın soyunun yeniden birleştiren sizi sizin kaderiniz çoktan yazılmıştı çocuklar onlar sizi korumak istediler "

"ne gördülerde afeti senlerce okuldan ve benden uzak tutup bizi görmeden nişanladılar!" draco hırslıydı sinirliydi

" evet ne gördüler bu kadar"

"bunu sadece onlar bilebilir "

" öğrenseydik şaşardım zeten " dedi draco ve devam etti

" lafı nereye getirmeye çalışıyorsunuz magistarım ben anlamıyorum"

" auravest elementler konseyi sizi biliyor efsaneyi biliyor çocuklar dedeleriniz onları yenmek onların kötülüklerini durdurmak için savaştı yani si

z sadece elserinin değil sır katili timinin v ve şimdi sıra sizde onlar size saldırmadan siz onlara saldırmalısınız blaith de bu yüzden ölü gösterdi kendini konsey hakkında göreve girdiği için ya kendini ölü gösterecekti yada ikinizinde

tehlikede olcaktınız " o an ortalık yine buz kesti saki kemiklerime ağrılar girdi blaith en başından beri hiç konuşmamıştı draco ve blaiht bir o an öyle bir baktıki hiç konuşmadılar ama gözler çok şey anlattı draco kafasını tekrar baş magistar arseliona çevirdi " peki biz bu konuda ne yapalım bizden ne istiyorsunuz ?"

" konsey size düşman onları ortadan kaldıra bilecek tek kişi sizsiniz "

" ne yani biz auravest elementler kosnseyiyle yani devlete karşı savaşın mı diyorsunuz ben mi yanlış anlıyorum "

" evet istiyorum bu zaten sizin kanınızda var büyücülük dünyasının hatta büyücü olmayanların bile kaderi size bağlı çocuklar adalet huzur hak sizin elinizde "

" peki magistarım biz bunu nasıl yapıcağız sır katili timinin lideri mi olalım yani ?"

" hepimiz sizin normal bir öğrenci olmadığınızı biliyoruz "

"ben hala şoktayım meğer hiç görmediğim büyük babam neler yapmış"

"sen bide bana sor baban hep bu yüzden babasından nefret etti demekki

" size güveniyorum çocuklar kadere güvenin "

ikimiz sonunda odadan çıktık ve ortok salona doğru yola çıktık

" ne yapcağız draco "

"bilmiyorum ama emin olduğum bişey var"

"nedir ?" dedim merakla

" oda senin benim kaderime yazıldığın seni gördüğüm an kalbim ruhumda hissettiklerim bunun kanıtıdır "dedi gülerek kolunu omazum attı aslında dığruydu bizim kaderimiz çoktan birbirlerine mühürlenmişti

" ya bak ya biraz ciddi olun bay valarian"

"hm öylemi bayan valarian ben zaten ciddiyim"

" bak ya sen iflal olmazsın pisikopat "

" seksi pisikopat demek istedin galiba " kendimi tutmayarak güldüm

" evet seksi pisikopatı benim" güldü yürürken kulağıma doğru eğildi

"hmm sen benimle gelsene bi "

"draco ! çevrede insanlar var yapma !"

"tamam tamam kızma "

"kızdırma!"

" seni seviyorum ama " gülümsedim

"ne kadar ?"

" soykırım çıkaracak kadar " dedi gülerek

"hmm bende seni seviyorum " dedim onu gibi

" ne kadar ? " dedi oda benim gibi

" soykırım çıkaracak kadar " dedim ve elimi beline attım diğer insanların gözü hep üstümüzdeydi kimisi kıskançlıkla kimisi gülerek kimisi imrenerek bakıyordu

kısa süre sonra ortak salona dostlarımızın yanına geldik ve yanlarına oturduk bu sırada zaman nerdeyse akşam olmuş dersler bitmişti

" bir şeymi oldu çocuklar ne oldu anlatın" dedi hemira

" evet kötü bişey mi olmuş " dedi lunaria

" baş magistar niye çağırmış draco maria siz iymisiniz ?" dedi cayric

"tamam sakin olun bir fırsat vermiyorsunuzki konuşalım şimdi size her şeyi size kalıp ağzınızı sıkı tutacaksınız " dedi draco

"tamam anlatın artık neler oluyor " dedi fealen

" tamam sakin olun anlatıyoruz " dedim ve herşeyi anlatmaya başladık

aklım çok karışıktı ne olcaktı bilmiyorum ama elimden geleni yapıcaktım

bunu biliyoırdum ve emin olduğum bir şey vardı dracoyu onu hiç bir zaman bırakmıycaktım ve onu çok seviyordum

" inanamıyorum marcus jones senin büyük dedn miymiş" haylen

" ölü sandığımız adam ölmemiş draco kardeşim ben çok üzüldüm ne kadr zorluk çektiğini biliyoruz " dedi rowen

" ben gerçekten şoktayım gerçekten draco üzgünüm senin için zor olmalı"

" çocuklar teşekkür ederim ama ben iyyim konumuz ben değilim"

" tamam peki şimdi ne olacak çocuklartimin başınamı geçiçeksiniz " dedi gareth

" yani baksana zeten kaderlerinde varmış " dedi elaris

" şimde olacak" dedi cayric

" yapmamız gerekeni yapacağız " biraz daha sohbet ettik sonra saat gece on bire doğru geliyordu hepimiz odalarımıza dağıldık odaya girdi elim deki anahtarı aynalı dolabın üstüne attım ve yatağın ucuna oturdum derin bir nefes aldım

dracoda yanıma geldi elleriyle omzlarımı tutu okşadı

" merak etme afetim ben senin herzaman yanında olucam biliyorsun dimi ?"

" biliyorum draco fakat endişeliyim" beni kendine çekti sarıldı başımdan öptü

" merak etme afetim güzelim benim iyiyim be hem blaiht olayıda nalık şok ve sinirdi ona öfkeliyim kırgınımda bu olay beni sarstı biraz ama iyiyim hemde çok çünkü sen yanımdasın sen yanımd aol ben düyaları sırtıma alır taşırım" güldü kafamı kaldırdım ve yanğından öptüm "bendi seni çok seviyorum yıldızım" dudağıma küçük bir öpücük bıraktı " draco seni hep seviyorum ama bazen içimdeki sevgi fena coşuyor seni ısırasım geliyorya yemin ederim yerim seni !" draco lafımla beraber kahkaha atması bir oldu onunla beraber bende güldüm " ay afet beni sevgiim sana hep öyle ama benim seni ısarasım hep geliyo onu napcaz"

" ya dalga geçme !"

"dalga geçmiyorum canım aa"

"hmm öyledir"

" gel seni bi öpeyim " yanağımı uzattım

" hım geldim" yanağıma uzun bir öpücük bıraktı

" canım afetim benim"

" yıldızım derin denizim benim" dedim ve yanağına hızlı bir öpücük bıraktım

" yatalımmı artık "

" yatalım " ikimiz yatmak için hazırlandık ve tağa girdik her zamankigibi birbirmize

sarıldık " iyi geceler yıldızım "

"iyi geceler afetim" bir günü daha geride bırakmıştık olayların ardı ardası kesilmiyordu ama ben yinede onunla çok mutluydum ve onun kollarında gecenin karanlığında kendimi tatlı uykuya bıraktım

               

🌊🔥

 

tık "

" yatalım " ikimiz yatmak için hazırlandık ve tağa girdik her zamankigibi birbirmize

sarıldık " iyi geceler yıldızım "

"iyi geceler afetim" bir günü daha geride bırakmıştık olayların ardı ardası kesilmiyordu ama ben yinede onunla çok mutluydum ve onun kollarında gecenin karanlığında kendimi tatlı uykuya bıraktım

               

🌊🔥

 

 

Bölüm : 23.04.2025 16:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş