


sanki zaman yavaşlamış gibi hissediyorumyordum aralamayan başlayan kapı durdu açılmadı draconun kaşlarını çattığını fark ettim bende merakla bekliyorduö içerden bazı sesler geliyordu takur takur koşuşturma gibi
"geldiler!" diye bir ses geldi içerden kadın sesiydi
"yavaş! düşüceksin"diyen bir erkek sesi daha duydum
"sen dur ben açıcam !" diye bir ses geldi ve bir kaç ayak adım sesi duydum ve
Kapı "klik" diye hızlıca açıldı.Bir anlığına zaman gerçekten durdu sanki.
Draco'nun nefesi kesildi, benim benim kas katı kesildim kapı tam açıldı ve karşımızda beklenmedik bir sahneyle yüzleştik. draconu yüzündeki ifade çokdeğişikti Kapının ardında, beyaz tenli siyah saçlı siyah pantolon ve siyah saten gömlek içinde zarif ama enerji dolu bir kadın duruyordu. kimsenin söylemesine gerek yoktu ben anlamıştım
bu kadın serenya elserin valerion'du alex elserinin soyundan gelen elserin vârisi valerionların en büyük ilk gelini
yüzünde koca bir gülümseme vardı ve gerçekten çok güzel bir kadındı Yüzündeki gülümseme öyle samimiydi ki, soylu bir aile karşılaması değil, sanki "yıllardır görmediği oğluna kavuşan bir anne" gibiydi. Ve gerçekten öyleydi.
draco kitlenmiş gibiydi yüzüne baktım buruk acı dolu küçük bir tebessüm gördüm yavaşça draconun elini tumayı bıraktım o okadar donuk gibiydiki eli boşalmıştı elim çok kolaubir şekilde onun elinden ayrıldı
"Dracooo!" diye bağırdı annesi serenya, neredeyse çığlık atar gibi.
Ben refleksle bir adım geri attım ama Draco, ben daha ne olduğunu anlamadan kollarını açan annesinin sarılışına gömülmüştü.Kadının gözleri dolmuştu.
"anne..."
draco yavaşça kollarını kaldırıp annesinin sıkı sarılışına karşılık verdi yüzünde hef şeye rağmen bir gülümseme vardı bir çok insan yargılaya bilirdi yani okadar şeye rağmen nasıl hala annesi ve babası ile devam edebiliyordu ama anne baba kardeş ve evlat bu insanları hayatınızdan silmek dünyadaki en zor imkansıza yakın şeylerden biridir birinci derece akarabalar herzaman en zorudur
"Ah, seni şu takım elbiseler içinde görmek bile... Lucen! Gel bak, oğlumuz büyümüş, adam olmuş!"
Draco gülümseyerek başını annesinin omzuna koydu.
Ben orada, çantam elimde , kaskatı kesilmiş şekilde duruyordum.
İçimden sadece "Bu mu o korkulan valerion çifti?" diye geçirdim.
Derken arka taraftan biri geldi ve gözlerim şokla açıldı inanılmaz bir görüntüydü karşımda yaşını hiç belli etmeyen kaslı ve dik duruşlu sarışın bir adam vardı karşımda mavi gözlü sarışın kısa saçlı ama saçları biraz yüzüne geliyordu tıpkı draco gibi aman allahım dedim dracoya okadar çok benziyorduki tıpa tıp aynıydılar böyle bişeyolmaz sanki klonlanmış gibi çift yumurta ikizi gibi sanki
gördüğüm adamı kimsenin tanıtması gerekmiyordu adamın bedeni ruhu gözleri kim olduğunu zaten söylüyordu ve hatta bağırıyordu karşımda duran adam valerion varisi carlos valerion ve elonor blacwood valerion en büyük oğlu valerion souyunun şirketinin sahibi
lucen valerion .
draconun neden öyle dediğini şimdi anlamıştım bu çocuğun evlatlık olma ihtamali yüzde sıfırdı draconun babası lucen in üstünde siyah kumaş pantolon sade boğazlı bir kazak vardı , ama yüzünde ciddi bir ifade yoktu.
Tam tersi, gözleri ışıl ışıldı.
"ay canım oğlum benim nasılda özlemişim!"
"e güzelim bırakta bende sarılıyım oğluma hani benimde oğlum ya!" dedi lucen gülerek dracoda güldü annesi dracoyu bıraktı çok heycanlıydı
"Aman tanrım ! Oğlum draco nasıl büyümüşşün ! Yakışıklı koca odam olmuşsun!"
"Abartmayalım herzamanki halim ."
" Evet izninlel bende oğluma sarılacağım.!" Lucen direk dracoya atıldı ve sarıldı draconun şaşırdığını gördüm babasına karşılık verdi
"Baba." Babası ayrıldı
"Hoşgeldin bakalım evine buyunmu uzadı senin?"
"Yok artık bana evden gittiğimdede aynı boydaydım"
"Haklısın bizde genetik"
Ben sessizce onlara bakarken onlar gülümseyerek babana baktı bende aynı samimi gülümseme ile onlara baktım
İkisi aynı anda konuştu:
"Maria Afet, değil mi?" dedi, bu bana tanıdık gelmişti
"Evet efendim tanıştığımıza memnun oldum"
"Kusura bakma kabalık ettik"
"Ah lütfen hiç önemli değil "
"Ah çok kibarsın."
gülümseyerek annesi bana doğru adım attı sanırım sarılıcaktık ve sarıldık kibarca kısa bir sarılma oldu
"Hoş geldin Maria ." Dedi lucen
"Hoş bulduk efendim" şaşırtıcı bir şekilde babasıda sarılmaya yeltendi bende anlık fark etmeden elimi uzattım ama sonra sarılmaya dönüştü çok kısa utandığım bir sarılma oldu draconun sırıtarak bana baktığını gördüm gözümle ona şok olduğumu işaret dili ile anlattım bende der gibi baktı baktı bana Bluetoth'landık bildiğiniz sarılma bittiğinde ortamda değişik bir hava vardı
"Kızı niye sarılmaya zorluyorsun ki?" Dedi serenya
"Ne ?! Sende sarıldın? Kibarlık yapıyordum"
"Ben kadınım ama asıl Kibarlık budur " draco'nun güldüğünü gördüm bende tebessüm ettim istemsizce.
" Ah lütfen hiç önemli değil ben ne yapacağımı bilemedim sadece
"Ah rica ederim bizden utanma "
" Evet kaba olduysa özür dilerim"
"Yok efendim niye kaba olsun samimiydi bence " hepimiz gülümsedik
" Ah gerçekten çok tatlısın "
"Teşekkür ederim efendim tanıştığımıza memnun oldum "
"Bizde sonunda seninle yani gelinimizle tanışıyoruz demek!"
Ben çekinerek konuştum
"Şey... evet. Sonunda, bay Elserin."
Lucen güldü
"Bay mı? Lütfen... Lucen yeterli. Yoksa kendimi yüz yaşında hissedeceğim."
"Sen yüzüne yaklaştın zaten takma bunu kafaya " dedi serenya
"Önemli diğil efendim"
"Ah lütfen serenya de sadece o konuda haklı "
"Ah gerçekten mi ?"
"Gerçekten sadece ismimle seslene bilirsin "
"Peki tamam "
Draco yanımda hafifçe güldü. "Ben demiştim," dedi kulağıma.
"Annemi ve babamı fazla ciddiye alma."
Serenya hemen devraldı sözü.
"Ah, gel canım, ne kabayım ama seni şöyle içeri alalım. Bu kapının önünde misafir karşılamak olmaz, hem de bu havada!"
Koluma girdi, sanki yıllardır beni tanıyormuş gibi.Ben daha şoku atlatamadan, içeri sürüklenmiş gibi oldum.
Evin içine adım attığım anda nefesim kesildi.
Tavan neredeyse beş metre yüksekliğindeydi, tavandan aşağıya doğru süzülen kristal avizeler, ışığı bir yağmur gibi dağıtıyordu.
Duvarlarda asılı, neredeyse canlı gibi görünen eski tablolar vardı
Aşırı derecede asil ama şık sade ama şatafatlı süsler duvarda harika tablolar vardı paha biçilmez di tablolardan birinde
birinde aile tablosu vardı draco serenya ve lucen, diğerinde Serebya ve Lucen'in düğün portresi. Annesi gerçekten harika güzelliğe sahipti bembeyaz gelinliğin için muhteşem bir güzellikte zarafetle duruyordu yanında kocasıyla
Zemin cilalı mermerdi, adımlar yankılanıyor ama o yankı bile zarifti.
Köşede kocaman bir şömine yanıyor, gümüş bir saat tıkır tıkır işliyordu.
Her şey "soyluluk" kokuyordu ama aynı zamanda "ev" gibiydi sıcak, güvenli, nostaljik.
Serenyanın koluma girmesi sanki kanka gibi beni şaşırtmıştı
Dracoya baktın yutkunuyordu düğün bir şekilde gözleri etrafa bakıyordu bana gülümseyrek döndü gizlerini kırpıp sorun yok der gibi baktı başıma salladımm
" A şey araba kapının ağzında kaldı orda duracak ?"
Serenya gülümseyerek baktı
"Draco anahtarı görevliye bıraksın onlarda şimdi bavullarınızı getirir "
"Ah tamam " derken kapıya iki adam geldi
"Hoş geldiniz efendim bavullarınızı taşıyalımmı?"
"Hoş bulduk evet getirin bagajda iki bavul var sonra park edin benimle gelen korumalarada yer ayarlamayı unutmayın"
"Tabi efendim merak etmeyin" adamlar anahtarı aldı ve hızlıca iki bavulu getirdiler ve kapı kapandı
" Sadece iki bavulmu getirdiniz?" Dedi serenya
"Evet ne olduki?"
"Çok az kızım iki bavul neyimize yetecek hemen akşammı geri gideceksiniz?!" Dedi serenya şaşkınca
"Anne bı kaç gün için gayet yeterli artı bile "
"Sen anne ne bakma oğlum ona kalsa iki gün için on bavul hazırlar "
"Abart abart çocukların yanında abart"
"Yalanmı?" Dedi lucen draco ile ikimiz güldük
"E yalan tabi!"
"İyi öyle olsun" dedi lucen
" Sen bakma buna kızım erkekler biz kadınları anlamazlar "
"Katılıyorum efendim erkekler kadınları anlasa. Dünya daha iyi bir yer olurdu " serenya güldü
"Bu kızı sevdim"
"Diyene bak aşk olsun afet ben seni anlamıyormuyum?"
" Yani eh işte " dedim gülerek
"Bakya hemen anneme mi şikayet ediyorsun beni?"
" Yok canım daha neler !" Serenya kolumu bıraktı
"Rahat bırak kızı demek ki yapmışsın bı öküzlük babası kılıklı "
"Ya anne sor istiyorsan afete ben ne zaman öküzlük yaptım"
"Kız yapsanda söylemezki ."
"Anne sanki deccalim ha söylediğin söze bak " draco yanıma geldi
"Neyse oğlum boş ver anneni " dedi lucen
"Bak ya neyse ee okul nasıldı valserin Aevara memnun musun okuldan?" Dedi serenya
"Evet güzel rahat çok güzel bence oda oda değil küçük bir ev gibi" dedim serenya gülümsedi
" Ah evet güzeldir tabi sizin içinde alıştırma olur evlilik öncesi aynı odada kalmaya başladığınız için hemen" dedi gülerek serenya anlık kısa bir sessizlik oldu sonra güldü draco'nun yüzünde gerilme olduğunu hissetim
"Anneeee"
"Ne oğlum?"
"Dakka bir gol bir tamam biz geri dönüyoruz ." Dedi draco ellini belime koyarak şaka yaptı
Hepimiz güldük serenya oğlunun omzuna hafifçe vurdu
" Salak altı yıl sonra gelmişsin bırakırmıyım hiç!"
"Sen on yıl olmadığna sükret !" Dedi draco gülerek
" Oldu canım evlenin 10 yıl sonra çocuğunuz olduktan sonra gelseydiniz!"
Hepimiz güldük
" Merak etme anne 10 seneye kalmaz çocuk yapamamız hemen torun getiririm sana "
Şokla dracoya baktım ben şokla dracoya bakarken serenya ve lucen ise güldüler
"Valerion!" Dedim kolunu cimcirerek
"Ne ?!"
"Ya niye salak salak konuşuyosunki?!"
"Ne çocuk sahibi olmak yasa dışımı? Sanki burda uyuşturucudan bahsettik!"
"Konuşma valerion! Konuşma!"
" İyi tamam özür dilerim bişey demedim "
"Boş ver canım utanma sen boşver bunu" dedi serenya
"Katlıyorum"
"Bakya " dedi draco
" Yalnız sinirlenince soy ismi ile hitap ediyosun dikkatinden kaçmadı"
"A evet öyle olunca daha kolay oluyor sanki"
"Yok daha zevkli oluyor karşı tarafa direk sen bittin diyor " dedi serenya
"Sizde mi öyle diyorsunuz?"
"Hiç süphen olmasın kızım" dedi lucen hepimiz güldük
" Valerionların genetiği değişik kızım boşver onların imaları laf sokmaları çekilmez egolarından geçilmez "
"Katılıyorum egosu çok yüksek "
"Bakya baba gözümüzün önünde bizi çekiştiriyorlar " babası elleri ile bilmiyorum der gibihareket yaptı
"Oğlum biz valerion gelinleriyiz bizi en iyi biz anlarız "
"Çok mantıklı" diye yanıt verdim ikimiz nasıl olduğunuz anlamadan serenya ile el çakıştık herşey beklediğimden daha iyi gidiyorsu hatta çok güzel gidiyordu draco ile ailelerimiz gerçekten aynıydı altı yıl önce kavga kıyamet küsmüşlerdi yıllarca konuşmamış arada hakeretler savrulmuştu şimdi ise böylelerdi
Yapacak bişey yoktu ikimizde de ailesi bizde dahil olmak üzere deli ve garip insanlardı hepimizin pisikolojik sıkıntıları vardı öyleki sadaece ikimizin çekirdek ailesi pisikolokları zengin edebilirsik
Dracoda bunu biliyordu ama işte anlıyorsun der gibi işaret etti
Oda şaşırıyorduda işte sen deliysen ben daha deliyim
Ve draco herşeyi geride bırakıp
Bu gün buraya gelmişti unutmamıştı hala tazeydi biliyordum ama başta annesi için bir şekilde devam ediyordu işte onlara ayak uyduruyordu belkide şuan zor nefes alıyordu biliyorum boğazı ağrıyordu düğümleniyordu miğdesi bulanıyordu ama her şeye rağmen gülümsüyordu
"Bak ya Baba görüyorsun değilmi ? "
"Elserin kadınları oğlum hepsi öyle " dedi lucen gülerek
"Haklısın." Dedi draco
" Bakya " dedim gülerek
" Ben sizden korkuyorum " dedi draco
" A bak bu yönden hiç düşünmemiştim " dedi annesi serenya
"Neyi düşübmemiştiniz ?"
"İkimizde elserin kadını olduğumuzu "
"A doğru "
"Aynı soydan geliyoruz ikimizde aynı ailenin adamlarına aşık olduk baya benziyoruz aslında "
"Evet o yönden bakınca baya benziyoruz aslında "
"Ay ayakta kaltık gelin böyle otururalım "
"Bende annem bizi ayakta tutacak diyordum"
"Sus bakım sen." Muhteşem bir
Koltuk takımına oturma bölümüne geçtik klasik iki küçük iki büyük koltuk vardı
İki büyük koltuk karşılıklıydı
Draco beni uönlerdi ikimiz bı büyük koltuğa oturduk annesi ile babasıda karşımızdaki koltuğa yanyana oturdular bizim gibi annesinde benim gibi kumral draco ile babası zaten birebir kopyası olduğu için sanki gelecekteki halimize bakıyor gibi hissettim
" Ay kahve içermisiniz ? Yada çay ? " Dedi annesi samimiyetle gülümseyerek
"Zahmet olmasın?"
"Yok canım ne zahmeti " annesi yerinde doğruldu tam seslenecek hizmetcilerden biri geldi
"Merhabalar efendim hoşgeldiniz serenya hanım bir isteğiniz varmı?"
"Ah biz herzamanki gibi iki kahve alalım çocuklar siz "
Draco ile ikimiz aynı anda
"Sade filtre kahve" dedik ikimiz aynı anda birbirimize dönüp baktık ikimizde tebessüm ettik
Draco'nun annesi ve babasınında gülümsediğini gördüm
"Peki efendim başka bişey ?" Dedi yardımcı kadın
"A sabah yaptığım kektende ketir birer dilim" dedi serenya
" Peki efendim" kadım gitti
"Hep yapıyormusunuz?" Dedi annesi bize
Yine ikimiz aynı anda
"Neyi?" Diye döndük
İkisi kaşlarını kaldırıp baktı bize ardından tebessüm ettiler
" Anlaşıldı " dedi babası lucen
"Ha siz şeyi diyorsunuz yani arada oluyor Bluetooth gibi sanki"
"Bizde de oluyor " dedi annesi
"Evet eskiden afet,ben çocukken ikisi bana kızcağız zaman aynı anda bişey derlerdi şoka girerdim tüylerim ürperirdi "
Gülümsedim
" Evet garip oluyor benim annemle babamda yapıyorlar "
"Ah ailen nasıl tatlım? Uzun zaman oldu görüşmeyeli"
"İyiler siz görüşmüydünüz hiç?"
"E tabi canım yoksa sizi nasıl nişanlayacağız sanırım siz en son beş altı yaşlarındayken canlı görüştük sonra hiç görüşmedik bi iki kerede telefonda "
o an annemle babamın ettiği kavga feldi aklıma hayal meyal hatırlıyorum bir yere gittik geti döndüğümüzde kavga ettiler abla abim evde değildi ama ben evdeydim gece uykumdan uyanıp salona gelip kavgalarını izlemiş arada valerion ve elserin laflarının geçtiğini çok net hatırlıyorum
"şey sanırım aranız gerimli galiba " ikiside derin bir nefes verdi draconun merakla dinlediğini gördüm
"yani evet pek iyi dost olduğumuz söylenemez elserin soyu ,soyumuz ikiye ayrıldıktan sonra birde carol elserinden devam eden soy türkleşince iyice ayrıldı aslında bir olan soy düşüman gibi oldu ve buda istemsizce bize yansıdı annenle ben gene her nekadar bir tık daha hani iyi olsakta babalarınız çok gerginler her şeyde gıcık kapıyorlar yalan söylemeyeceğim kocamına iyi göstermek gibi bir niyetim yok" derin bir nefes geldi
"ama kocam tüm valerionlarda olduğu gibi egolu bir insan "
"bak şimdi." ye lafa girdi lucen
"hayatım lütfen kafımı kesme ." lucen önüne döndü ve serenya devam etti
"dediğim gibi kocam egolu biri bazen dilini tutamayıp imalar yapabiliyor birde babanda kocamdan pek haz etmez ve türkler ve ingilizler maşlesef hiç bi zaman birleri ile anlaşamaz yani bilirsin ve lucen ve bora yani baban okuldan beri valserinden beri iyi anlaşamazlat mağlesef baban valserin Aervera
daki en az sayıdaki türklerden biriydi tıpkı senin gibi e babanla lucenin arası pek iyi değildi anlarsın "
"anlıyorum ..."
"benim hakkımda yalnış düşünmeni istemem ama mağlesef babanla aramız pek iyi değildi "
"Yok kötü düşünmem iki aile bizden öncesinden beri birbirlerini sevmediği için bu sonraki neslede yansıyor bu çok oluyor ve öyle olmasa bile iki insan birbirlerini sevmeye bilir yani bende herkesi sevmiyorum "
Lucen samimiyet gülümsedi adamda ciddi bir mafya havası vardı oğlu gibi.
"Zeki ve anlayışlı kızsın"
"Teşekkür ederim " dedim bende aynı samimiyetle ardından kahvelerimiz geldi
" Yol nasıldı ?" Dedi serenya
"İyiydi anne normal geçti"
"Skt gittiğinizi duydum " dedi lucen
"Evet oraya gidince bizde dedelerimizin kurduğunu duyduk "
İkisi gülümsedi
"Ne diyebilirim ki normal bir aile değiliz "
" Emin olun normal olup olmadığımızı annemin karnında nişanlandığımı öğrendiğim an bıraktım" hepimiz ağlancak halimize güldük
"Hepimizin bir kaderi var işte ama aranız iyi buna sevindim birbirinizi yemenizden korkuyordum " dedi serenya
"Evet bende öyle düşünüyordum"
"Seni görmeden öncesini hatırlamıyorum ben " dedi draco
Güldüm
"Abartma çok güzel hatırlıyosun "
" Bu arada bişey sorucaktım" dedi serenya
"Tabi" diye yanıt verdim
" Siz magazinde çıkan görüntülerde sizi ordan çıkaran bir adam vardı draco o adamla iş yapıyordu "
" Evet kılıç'ı diyorsunuz"
"Onunla yakınsınız galiba?" Dedi serenya
" Onun benim abim olduğunu biliyorsunuz değil mi ?" Ortalık anlık sessizleşti
"Biz sizin için yapılan her şeyi biliyoruz " dedi serenya
"Üzgünüm Maria ama biz bunu söyleyemez sık yada bildiğimizi belli edemezdik" dedi lucen
"Anladım sorun değil ben bunu aştım artık."
"E peki skt görevmi yapcaksınız asker olmaya devam mı?" Dedi lucen
"Biz oranın sahipleriyiz baba bilmiyorum devam edicez gibi görünüyor "
"Peki size bir şey daha sormak istiyorum " dedi serenya
Gülümseyerek cevap verdim
"Tabi sorun"
"Evlilik ne zaman ? Ne zaman düşünüyorsunuz ?"
" Hiç düşünmemiştim" dedi draco
"Şurada zaten mevzun olmayane kaldı bir sene bile yok mevzun olunca zaman seçeriz "
"Yani evet , yani bana kalsa ben şuan nikah memuru bulurum da işte" dedi draco bıkkın bir tavırla
Ona baktım annesi ile babasıda güldü
" Ya nere buluyorsun tanrı aşkına nere buluyorsun?"
"Ya afetim niye kızıyorsun ? "
"Yani kızdırma o zaman zaten sevgililil dönemi yaşamadan direk nişanlılık yaşamaya başladık bırakta bari onun tadını çıkaralım "
"Tamam haklısın bişey demedim"
"Yani aslında Maria doğru söylüyor yetirince hızlı ilerlediniz zaten o tatlı flört zamanlarını yaşayın tadını çıkarın" dedi serenya
"Dimi, bu arada söylemeden geçemeyeceğim biz draco ile şaka yapmıştık aramızda evlatlık olabilirmisin diye oda münkün değil demişti neden olduğunu anlamıştım ama şimdi sizi görünce anladım"
"Ben dedim sana " dedi draco
"Evet draco babasının birebir kopyası yani büyükdükçe her geçen gün dahada benziyor "
" Evet görünce çok şaşırdım yani böylebi benzerlik olamaz sanki draco sizin klonunuz gibi böylebi hem aktarımı görmedim ben"
"Evet yani biz valerionlarda genetik oğullar babalarına çeker"
"Tek hoşuma giden şey bu olabilir " dedi draco kahvesini içerken
"Nesi hoşuna gitti"
"Neden hoşuma gitmesinki ilerde oğlumuz olursa benim kopyam olucak "
"Oldu canım ben karnında taşıyım dokuz ay sonra doğurıyım bir eüste senin birebir kopyası olsun varmı başka isteğin!." Dedim gülerek hepimiz güldüm
" Maria haklı sen doğduğunda öyle bi sınır geldiko bana okadarkı benzer bi insan yani ucundan biyanından da benden alaydın oğlum yani" draco güldü
"Yani anne yapabilseydim yapardım "
" Umarım sen bu döngüyü kırarsın Maria yoksa sıkıntı"
"Umarım depresyona girmeya sebep "
"Anne doğum demişlen benim doğumum nasıldı?" Dedi draco
" Doğumunmu niye sordunki oğlum?"
" Merak ettim seni görünce sinirlendim falan dedinya babam dört köşe olmuştur "
Serenya gülümsedi ama sanki bu soru onu rahatsız etmişti
" Ah doğumun londra da şehir merkezinde yokmu büyük hastane orda doğdun saatler sürdü ama zordu "
"Anladım " dedi draco
"Bişey sorabilirmiyim acaba?" Dedi çekinerek
"Tabi sor " dedi serenya
" Draco'nun kardeşi yok hiç düşünmedinizmi? "
Ortalık iki saniye sessizleşti sonra serenya gülümsedi
"Ah inan bana tatlım biri okadar zor geldi ikinciyi istemedik"
"Ah anladım "
"Neyse, "
Tam o sırada, merdivenlerden biri koşarak indi.
Saçları grileşmiş, yüzünde koca bir gülümseme olan biri - yaşlı ama enerjik bir adam.
"Genç efendim!"
diye bağırdı adam, sesi yankı yaptı salonda.
Draco dönüp görünce gözleri parladı. Ayağa kalktı ben ise merakla bakıyordum
"Bay Hollin!" dedi Draco ve ayağa kalktı saygısızlık olmasın diye bende kalktım lucen ve serenya ise çok mutlu görünüyordu
Yaşlı adam kahkaha atarak ona yaklaştı, sarıldı, sırtına iki kez vurdu.
"Ah, seni o çocuk halinden bu hale getiren Tanrı'ya şükürler olsun!"
Sonra beni fark etti.
"Ve bu da... efendimizin kalbini çalan hanımefendi olmalı."
Utangaç bir gülümseme yerleştirdim. Şaşkındımda ne olduğuna dair pek fikrim yok .
"Evet, merhaba benMaria Afet."
"Ben Hollin," dedi, ceketinin düğmesini düzeltip başını eğdi.
"Bu evin kahyası, ama efendim bana hep 'evin direği' derdi. Yani... biraz fazla konuşurum, kusura bakmayın."
Draco güldü.
"Afet, Hollin beni büyüten kişidir. Annemlerin 'sert' döneminde bile bana çikolata saklardı. Kendisi ile oyunlar oynadım onu çok daralmışımdır derslerindede kendisi hep yardımcı oldu "
"Yalan değil!" dedi Hollin, kıkırdayarak..
"Ve hanımefendiniz de, efendimizin çektiği tüm yaramazlıkların kefaretini ödüyor gibisiniz."
Lucen kahkahasını bastıramadı.
Sere.ya da gülümseyerek elini ağzına götürdü.
"Tam da düşündüğüm gibi biriymişsin Afet."
Ben şaşkın şaşkın etrafa baktım. Aynı anda da güldüm
Bu kadar sıcak, kahkaha dolu bir karşılama beklemiyordum.
Draco yanımdan hafifçe eğilip fısıldadı:
"Ben demiştim, bu ev seni sever."
"Çok sevindim keşke benimde sizin gibi bir evinizin direği olsaydı bana yasaklı zamanlarda çikolata veren "
hollin gülümseyerek başını salladı, sesi yumuşadı.
"Ah, olurdu elbette küçük hanım... eminim size de gizlice çikolata saklayan biri bulunurdu."
Draco araya girdi, alaycı bir gülümsemeyle
"hollin, sen bana da gizlice vermiyordun ki, annem fark etmesin diye kendi yerdin."
Revan kahkahaya boğuldu.
"Efendim o yıllar... savaş yıllarıydı! Tatlıya bile rüşvetle ulaşıyorduk!"
Afet istemsizce güldü.
"Demek çocukken bile çikolata yüzünden pazarlık yapan biriydi yani."
"Doğru tahmin," dedi Draco,
"ama hâlâ tatlıyı kazanarak yemeyi severim."
Afet gözlerini devirdi. "O konuda eminim."
"Sohbetimize doyum olmaz efendim ama bu koca evin işleri bitmek bilmiyor hem bay ve bayan valerionda sizin baş başa vakit geçirmek istiyorlardır daha fazla vaktizi almayayım"
" Ah tabi işiniz varsa tutmayayım sizi."
hollin gülüm seyrek yanımızdan ayrıldı serenya ve lucen yanımıza geldi
Serenya zarif bir tebessümle başını hafifçe yana eğdi.
"Öyleyse ben mariya'yı biraz gezdireyim, evi görmek istersin müstakbel kocanın odasını görmek istersin belki odayı ikiniz için hazırlattım " dedi serenya . gülümseyerek baktım
"tabi olur çok isterim"
"tamam ozaman siz baba oğul takılın"
Tam o sırada Draco, ellerini cebine sokup alaycı bir ifadeyle lafa karıştı.
"Anne, lütfen nişanlımın etini yeme. Daha yeni geldik."
Serenya'nın gözleri hafifçe büyüdü, sonra kahkaha attı.
"Ah tatlım, o kadar aç gözlü değilim artık."
"Emin misin?" dedi Draco, bir kaşını kaldırarak.
"bir zamanlar Hollin'i sırf fazla baharat koydu diye öldürüyordun."
"Draco Elserin Valerion!" diye karşılık verdi Serenya, sahte bir sitemle.
"Sen çocukken de böyleydin, her şeyi abartırdın."
gülümsedim ben kıyamet kopacak gibi buz gibi bir ortam bekliyordum ama tamd benim ailemde olduğu gibi şey gibi düşünün yeri süpürüyorsunuz ama yerdeki kırıntıları halının altına süpürüyorsunuz ve orda yokmuş gibi davranıyorsunuz draco ailelerimiz benziyor derkenunu kasttediyoruş eh bizde buna ayak uyduruyorduk aile işte bir şekilde yol devam ediyor birbirinize silah doğrultup öldürmeye çalışmadıysanız her şeyin bir çözümü var sanırım
Lucen gülümseyerek araya girdi.
"Serenya, hadi sen maria'yı gezdir, biz oğlumla biraz konuşalım."
"Peki, ama fazla uzun sürmesin," dedi Serenya, ve devam etti haifif korkutucu bir ses tonu ile ve gözlerini kısarak
"akşam yemeğine kadar yetişmezseniz sofrayı sizin için soğuturum."
Draco hafifçe başını salladı, gülümsemesini bastırarak,
"Arkanızdan geliyoruz," dedi.
Serenya bunu duyar duymaz gözlerini devirdi.
"Eminim geliyorsunuzdur," diyerek zarif bir adımla merdivenlerden yukarı çıktı.
"anneee "
"merak etme oğlum işanlına iki dakikada işkence edicek etini didikliyecek değilim !" hepmiz güldüğümüzde kendimi tutamadan aklımdan geçen şakayı yaptım
"yok oğlumuun peşini bırak filan dersiniz yada işte derdin şirkete ortakolmak al sana bir milyon git oğlumun peşini bırak filan " dedim gülümseyrek serenya dudalarını birbirine bastırdı ardır hafif bir ciddiyetle gözlerin haifif kısarak cevap verdi
"yok biz o klişeyi düşünceyi fakirlere saklıyoruz sen fakir değilsin hem ailenden hem kendin "hepimiz güldük
"bu çok iyiyiydi " diye cep verdim
"itiraf edicem gerçekten iyiyidi " dedi draco
"neyse biz ne diyorduk ev gezidirecektim gel bu kattan başlayalım"
"ah tabi "
"arkanızdayız " dedi draco
"üf! babası kılıktı tamam gel ! " dedi serenya
"ne ? odamı değiştirmişsin görmek istiyorum !" serenya yan bir şekilde dönüp haififçe gülümseyrek baktı
"hmmm bak işte bu hoşuma gitti "
serenya koluma girdi ve biz önden yürümeye başladık onlarda biraz bizden aralı arkamızdan yürüyorlardı"
"az önce oturduğumuz yer tahmin edersin oturma alanımız ve hol " sağa doğru gidiyoruz "
"ev gerçekten çok büyük ve güzel baçenize bayıldım "
"ah teşekkür ederim burasıa rtık seninde evin sayılır "
"saoğlun efendim "
"bak ne demiştik sereya diyebilirsin türkiyede anne diyorlamış galiba değilmi ? "
"ah evet nerden biliyorsunuz "
"internet ve çevreden duyduk bi kaç şey bu yüzen geriliyorsan hiç gerek yok tatlı anne kutsal bir kelimedir ve ve sadece kendi anne söylemelisin bana ismimle seslen "
"peki efendim yani serenya "
"işte böyle daha iyi " yüürümeye devam ettik çok boşluk olmadan harika bir büyük masa karşıladı bizi on iki kişilik falandı herhalde ve üstü harika görünüyordu
"burası yemek alanımız burda sofra kuruyoruz "
"masa çok güzel görünüyor "
"ah doğruyu söyle gerçekten güzelmi ? "
"evet harika kesinlik şah şahasına bayıldım yemek takılarınızda çok güzelmiş "
"ah beğenmene çok sevindim bu geceye özendiğimden kendi ellerimle hazırladım "
"ah gerçektenmi ? "
"evet elim lezetlidir şüphenmi var yoksa ? "
"ah hayır draco sofralarınızdan bahsetmişti "
"iyi ailesini unutmamış" glümsedim
"merak etmeyin o sizi hiç unutmadı unumazda " serenya gülümsedi
"bunu duymak iyi geldi "
"e yemekler yormuştur sizi zahmett etmeseydiniz ah hayır önemli değil bu gün hizmetçilere bile ellerini sürdütmedim "
"tek başınıza zor olmuştur yardım alsaydınız keşke "
"ah merak etme bulaşık kısmını onlara bıraktım " ikmizde güldük
"bak bu iyi olmuş "
yürümeye devam etik bir merdiven vardı ve onu geçmiştik ikinci kata biirazdan geçecektik biraz daha yürüdükten sonra yemek alangeçtik ve bir kapıdan içeri girdik burası hem eski tarzda hemde modern karışımı bir mutfaktı içerde hizmetliler vard bir takım işler yapıyorlardı izi görünce hepsi bianda endişe ile bize döndüler hazır ola geçtiler adeta
"efendim hoş geldiniz bir arzunuzmu vardı ?" dedi bir yardımcı kadın
"ah hayır canım meak etme sadece gelinime evi gezdiriyordum "
"ah tabi efendim kusua bakmayın hoşgeldiniz "
"hoş buldum " dedim ve harika büyük güzel mutfaktan çıktık
" mutffağınız çok güzelmiş "
"evet biliyorum yaptımak uzun zaman aldı "
"ah siz yaptırınız mı ?"
"evet bu ev kople sıfırdan yapıldıı bitmesi için bizim düğünüüzden baya bir önce
yapıldı 1 yıl gibi bir sürede bitti nikahtan sonra biraz beklemek zorunda kaldık "
"ah evet tahmin edebiliyorum baya büyük bir ev yani ir yıl içinde bitmesi bile mucize gibi "
"bencede neyse balayı daha uzun oldu zararı olmaz " ikimizde güldük
" katılıyorum" mutfağın karşısına doğru yürümeye başladık orda bir lan vardı bir kaç güzel iftişamlı bir koltu ve bir piano vaybe harika bir pianoydu gerekten bayıldırdım ve çalardım bahçeye açılan bir kapıda vardı
"piyano bayılırım çok güzel "
"ah evet draco küçükken çalardı iyi baktık hala yeni gibi "
draco ve lucen yanımıza geldi
"evet çocuken öğrenmiştim üzel zamanlardı "
"piyano çalabiliyormusun ?!"
"evet söylemedimmi? "
"hayır söylemedin"
"olanlardan hiç aklıma gelmemiş "
" bende söylemedim ödeştik "
"sende mi biliyorsun ?"
"evet çocukken enstürümanlaran hevesliydim "
"neden söylemedin?"
"olanlanlardan hiç aklıma gelmemiş " dedim onun gibi gözlerini hafif kıstı kollarını bağladı
"kinci ve intikamcısın korkuyorum senden "
"haha güliyim bari diyene bak lakabın kara ölüm senin "
"neyse..."
"şimdi birbirinize gireceksiniz " dedi lucen
"bomba patlayacak gibi " gülerek cevap verdim
"yok canım bu bizim her zamanki halimiz "
"evet anne merak etme gelinin lafın altında kalmayı sevmez "
"Biz orda biz söz vardır taş altında kalırım laf altında kalmam " dedim gülerek güldüğümüzde lucen lafa girdi
"Bu kız annene. Benziyor oğlum"
" Farkındayım" dedi derin bir nefes vererek ve ima ile draco
" Aman neyse sizin ilişkinizden normal bişey beklemek normal olmaz ve oğlum güçlü kadın dediğin böyle olur kıymet bil babası kılıklı" dedi serenya şaşkınlık içindeydim böyle bir tavır beklemiyordum resmen annesi beni oğluna karşı tutuyordu ama tabi hiç belkide olmazdı güldüm ve
"Anneni çok sevdim." Dedi Serenya bana bakıp gülerek göz kırptı Dracoda sırıtıp
"Belli oluyor " dedi
" E madem ikinizde biliyorsunuz kısa bişey çalsanıza bize"
"Olurmu? Bence bı deneye biliriz " dedi draco
"Bilmemki uzun zaman oldu"
"Bence tozları üzerinizden atarsınız bı deneyin derim"
"Ne dersin?"
"Bilmemki" diye çekingen bir cevap verdim draco sırıttı
"Korktunmu ? Mevrak etme yardım ederim sana "
" Suratının ortasına tokadü yersen anlarsın korkuyu .". Dedim hafif alaylı hafif ciddi
"Tamam canım kızma şaka yaptım"
"Neyse tamam otur bakalım ne yapacağız "
Draco piyanonun taburesini çekti uzun orta kalınlıkta iki kişinin rahatlıkla oturabileceği boyuttaydı
İkimiz anlık kısa bir süre sessiz kaldık
" Ee biz bunun başına oturdukta ne çalacağız ki?"
"Çok mantıklı bir soru ama cevabı bendede " dördümüz birden elimizi yüzümüze getirip güldük
Draco piyanonun taburesine otururken eliyle yan tarafı işaret etti.
"Gel bakalım, bakalım ne kadar yeteneklisin."
"Benden mucize bekleme, yıllardır elimi bile sürmedim,"
dedim tedirgin bir sesle.
"Harika," dedi Draco alayla.
"Benim de en sevdiğim tür: öz güven eksikliğiyle gelen yetenek."
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Oturmasaydınız keşke " dedi serenya gülerek
"Sessiz soğuk savaş diye buna denir " dedi lucen
Güldü draco benimle dalgamı geçiyosun soruma yanıt verdi
"Hayır, sadece realistim. Şimdi bakalım..."
Eğilip kapağı açtı, parmaklarını birkaç tuşun üzerinde gezdirdi, ince bir sesle "Hmm..." dedi.
"Ne çalalım?"
"Ne biliyorsan onu çal," dedim omuz silkip.
"Ben her şeyi çalarım," dedi gülümseyerek. "Ama senle başlamam için kolay bir şey bulalım.Mesela Comptine d'un autre été olur. Yavaş, sade, ama duygulu."
"Nasıl yani, ben mi çalacağım? Sen izleyecekmisin ?"
"Biz. Ama sen başla."
Gözlerimi kısarak baktım.
"Ben mi? Sen benden iyisin, sen başla."
"Olmaz. Birinci kural: sahneye çıkan ilk kişi, diğerine meydan okur.
Ve ben bu sefer seni izlemek istiyorum."
"Çok kabasın." dedimm piyanoya baakarken
Draco kaşlarını kaldırdı, sesi ipeksi bir alaya dönüştü.
"Yanlış. Bu öğretmen kabalığı. Yani bana öyle bakma, şimdi ellerini tuşlara koy."
Derin bir nefes aldım, parmaklarımı tuşlara yerleştirdim ama bastığım ilk nota beklediğim gibi çıkmadı.
"Hah," dedi Draco gülerek, "ilk tuşu yanlış basmak klasik bir Afet girişi."
"Susmazsan seni piyanoyla döverim." ona sinirli bakış attım
"Oho, saldırgan başladı."
Eliyle nazikçe parmaklarımın yerini düzeltti.
"Bak, bana davrandığın gibi davranmayacaksın burada. Piyanoya kibar davranacaksın. Bu bir savaş değil, dans."
"Yani bana öyle davranmamı söylüyorsun?"
Draco'nun gözlerinde bir anlık bir ışıltı belirdi, gülümsemesi sessizleşti.
"Fena fikir değil."
Bir an sustuk. Sonra draco ellerini tuşlara yerleştirdi ve yavaşça tuşlara bastı bende onunlara beraber tuşlara basmaya başladım draconun tabiri ile ona davrandığım gibi değil nazik bir şekilde tuşlara basmaya başladım ve ikimizin eller uyum içde dans eder gibi , yavaş bir melodi yayıldı odaya.
Ben ritmi yakaladıkça notalar birbirine karıştı. Draco bir yeri kaçırdığımda sesi alçak ama sabırlıydı. ve çok kibardı iyi bir öğretmendi
"Yavaş... evet, işte öyle... bak, şimdi oldu."
Melodi ilerledikçe gülümsemek kaçınılmaz hale geldi.
Lucen başını yana eğmiş izliyordu, Serenya'nın gözlerinde yumuşak bir parıltı vardı.
Son nota çaldığında, birkaç saniyelik sessizlik kaldı geriye. ve ardından lucenn ve serenya bizi alkışladı
"fevkalde draco gittiğinden beri bu evde piyano sesleri duyulmuyordu " dedi serenya
"evet ben bile özlemişim gerçekten güzeldi "
"teşekkürler uzun zamandır çalmadğım için paslanmışım ama yinede iyiydi sanırım"
Draco hafifçe yana eğildi,
"Eh, fena değil. Sanırım bir dahaki sefere sen çal, ben sadece dinlerim."
"Sanırım bir dahaki sefere sana kulaklık takacağım," dedim gülerek.
Lucen kahkaha attı.
"Bu kız seni uzun yaşatmaz oğlum."
erakla dracoya baktım
"Biliyorum," dedi Draco babasına bakarken, ardından bana döndğ gözlerimin içine baktı ve konuşt
"ama en azından sıkılmam. yaşamaya değer dolu dolu bir hayat olucak"
"benimle bir hayat yaşayacaksın draco elserin valerion beni gerçekten tanıyan ilk kişi olucak bu paha biçilemez " gülümsedi
"biliyorum ve annemle babama bunun için çok teşekkür ediyorum bana yaptığınız en güzel şey" dedi draco son kelimelerini söylerke annnesi ve babasına baktı
piyanonun taburesinden kalkarken
"aferin ." dedim draco güldü ve kalkarken
"Biri bana egoist mi demişti ?"
Hepimiz güldüğümüzde tabureyi yerine ittirdim
"Uzatma ."
" E ozaman artık evi gezmeye devam edelim merdiven tarafındaki bölümüde gezelim sonra üst kata çıkalım "
"Tabi olur" yürümeye başladık tekrardan yemek alanından geçtik merdivenlere doğru yürüdük ve merdiven tarafına gittik ev girince kocca geniş bir hol giriş karışılıyordu sizi biraz ilerleyince sağ tarafta oturma alanı salon vardı sol tarafta ise geniş bir arayla yemek alanı vardı ve geniş kapalı mor mutfakları vardı mutfakları gerçekten çok güzeldi mutfağın karşısına doğru gidincede müzik alanı vardı ve bahçeye açılan bir kapı vardı şuanda da merdiven tarafındaydık
"Evet burası evin en sevdiğim alanı "
"Ya neden ?"
"Şimdi anlarsın " serenya gülerek merdiven sağ tarafında bir kapı vardı oraya doğru gitti elini kapıya attı ve bana doğru bakıp
"kitapları severmisin?"
"ah evet kesinlikle her gün okurum "
"ozaman hoşuna gidicek " dedi kapıyı açtı ve içeri girdik ve gözlerim büyüdü hayranlıkla bakıyordum burası kocam bir kütüp haneydi inalıkmazdıdı uzun bir tavan vardı ve duvarlar tavana kadar ahşap kitaplıklarla kaplıydı ve her raf kitap dolouydu bazı boş yerlerde tablolor vardı ve güzel taçbir şömine oldukça rahat ve şık görünen koltuklar koltukların üstünde yumuşacık görünen koltuk şalları battayeler vaddı üst raflara ulaşmak için bir merdiven aşırı şık bir halı burası benim içim adeta yer yüzündeki bir cennet gibiydi draconun
"buraya bayılacağını biliyordum tam bir tap kurdu" dediğini duydum
"ya öylemi o zaman bunu sevmiş olmalısın"
Elimi ağzıma götürdüm
" Burası harika bayıldım"
"Ben demiştim " dedi draco
"Draco sormuştun ya hani"
"Neyi?"
"Böyle bi ev istermisin diye"
"Ha evet "
"Ev böylemi olur bilmem ama kesinlikle böyle bir kütüphane olucak"
" Olur yaparız" dedi draco gülerek
" Burası gerçekten harikaymış "
" Evet öyle bu raflaraı doldurmak seneler aldı" dedi lucen
"Hepsini okudunuzmu?"
" Evet çünkü ikimizin ve draco'nun çocukluğundan beri okuduğumuz tüm kitaplar burda "
" Gerçekten çok güzelmiş "
Kütüphaneden çıktık
" Eh burda pek bir numara kalmadı karşıda asansör ve tuvalet var birde karşıda arka bahçeye çıkan bir arka kapı var okadar "
Evde asansörde vardı içimden yok artık dedim kendi kendi sende zenginsin niye bukadar şaşırıyorsunki diyordum ama bizimkiler hep sadelikten yanaydı böyle olun pek şatafatlı büyümedik diyebilirim
Yukarı merdivenlere doğru yürürken duvardaki tablolar dikkatini çekti Devasa merdivenlerin iki yanında duran tablolar, büyüyle hafifçe titreşiyordu - sanki içindekiler canlıydı.Bir tanesi özellikle dikkatimi çekti: gümüş çerçeveli bir tablo, fırtınalı bir deniz sahnesi...
Altındaki imzada "A. Mortem - 1734" yazıyordu.
gözlerim büyüdü. Bu ressamın adı büyü dünyasında bile efsane olarak anılırdı.
"Bu... orijinal bir Mortem tablosu mu?" diye sordum hayranlıkla.
Serenya gururlu bir şekilde başını kaldırdı.
"Evet. Lucen'le evlendiğimde bana düğün hediyesi olarak verilmişti. Draco o tabloya çocukken 'Denizin kalbi' derdi."
"Çünkü fırtınaya bakınca babamı hatırlatıyordu," dedi Draco arkalarından gelerek.Lucen hafifçe öksürdü, gülümsemesini gizleyemedi. herkes birbirine imalı bir bakış attı ortalık nalık soğudu o sırada bizde medivenlerden yukarı çıktık çıkarken etrafı izledim tam sekiz tane kapı vardı tam merdivenin karşısında bitane vardı sağ tarafta üç tane sol tarafta dört tane vardı merdivenler bittiğinde kata çıktık Üst kata çıktığımızda koridorun ortasında, büyülü avizelerin gölgeleri duvarlarda dalgalanıyordu.
"evet burasıda ikinci sizi öncelikli olarak draconun odasına götüreyim hem sen hemde draco merak etmişsinizdir "
"evet anne odama naptın çok merak ediyorum "
"draco sende yanş ne yapabilirim en fazla " dedi serenya sitemkar şekilde ve bizi merdivenin soluna doğru yönlerdi ve balkonun yanındaki kapıya doğru yürüdük oda diğer kapılara olduça uzaktı ve evin her alanından uzaktı
Serenya, o uzak kapıda durdu ve elini kapının koluna attı
"Ve burası... Draco'nun odası," dedi, kapıyı nazikçe açarken.
ben meraklı ve şaşkın gözlerle odaya baktım dracoda baktı
Oda hem modern hem tarih kokuyordu. Eski ahşap kirişlerle çevrili tavan, altın işlemeli perde halkaları, ama en dikkat çekici olan...iki kişilik büyük yataktı.
Üzerindeki koyu yeşil saten örtüler parlıyor, yastıkların üzerinde gümüş iplikle işlenmiş bir V harfi dikkat çekiyordu. siyah gri işlemeli bir komidin vardı vr yine siyan bir dolap vardı ve bir masa ve normal bir kitaplık ve içerde bir kapı daha vardı muhtemelen banyoydu ve içerde odanın ortasında bavullarımızda vardı
Draco kapının eşiğinde durdu, kollarını kavuşturdu.
"Eskiden tek kişilikti," dedi yatağı kast ederak gayet doğal bir ses tonuyla.
başımı ona çevirdim, alaycı bir gülümsemeyle,
"Ne yani, o kadar mı bekliyordun beni?" dedim. yanma geldi
Draco hafifçe eğilerek, kulağına yakın bir tonda fısıldadı:
"Yirmi yıl az mı sence?"
anlık utandım , ama kendimi hızlıca toparlayıp devam ettim
"yatağın tek kişilikmiydi ?" dedim
"evet biz seni gibi prenses değildik afet hanım bize çift kişilik vermediler " dedi gülerek
"haha çok komik yatağımız çift kişilik diye prenses mi olduk?"
"yatak çift kişilik olduğundanmı bilmemem ama teknik olarak prensessin zaten"
anlık durdum
"doğru söylüyorsun nedense buna bi türlü alışamıyorum"
"insana garip geliyor 21. yüzyılda birde sarayda yaşamıyoruz uzun kabarık elbiselerle falan insanlar önümüzde eğilmiyor ondan " dedi serenya
"yani evet ondan ama bence böylesi daha iyi " diye yanıt verdim draco odaya baktı
"şaka maka biyana bı odayı 16 yaşına kadar kullandım o yüzden tek kişilikti" dedi
"tamam çocukken benimde öyleydi " dedim gülerek
draco elini yatağın ahşabında gezdirdi
"sadece yatağı değil bütün mobilyalar değişmiş?" dedi draco
"14 yaşında aldığımız eşyalarmı dursaydı oğlum? 21 yaşına geldin"
" evet neyse güzel olmuş"
draconun odası benim odama göre çok çok sadeydi baş ucundaki komidinlerde gece lambası vardı sadece hiç bişey yoktu duvarlar boş renksiz belkide 6 yıldır burda yaşamadığı içindir yada kişiliğindendir aslında draconun kişiliği böyle değildi yani yarı yarıya duygusuz biride değildi sanırım urda hiç kendi olamadığı içindi
"hem nişanlınla birlikte kalıcaksınız bu odada 16 yaşında yattığın tek kişilik yatakta beraber nasıl yatacaktınız ?" annesinin ağzından aynı odada kalacağımızı duyunca biraz utanmıltım mağlumun bizim kültürümüzde pek normal karşılanmıyordu
"bişey demedim güzel olmuş"
"hadi çıkalım akşam yemeğinden sonra yerleşirtirirsiniz "
"evet bencede" odadak çıktık serenya ile ikimiz yan yana yürüyorduk draco ve babasıda arkada kaldı
"biz balkondayız " dedi lucen dönük onalara baktık
"bi sigara içicez " dedi dravo bana bakarken onay bekliyormuş gibiydi sorun yok manasında işaret verdim
"e tamam gidin peşimizde kuyruk gibi dolanmanıza gerek yok " dedi serenya dudaklarımı birine bastırdım
" gel oğlum gidelim annenin hey heyleri üstünde yine "
serenya gözlerini devirdi ve onlarda balkona çıktı bizde yürümeye devam ettik
"draconun onadasının karşısındaki karşı koridordaki oda bizim odamızda burdaki oda misafir odası bunun yanındaki sauna "
saunamı ? evlerinde sauna vardı kulağa güzel gelmiyor değildi
"sauna kulağa güzel geliyor "
"evet rahatlamak için ideal masajcımıda çağırıp keyif yapıyorum bazen "
"masaj yaptırmak rahatlatıcı tabi " diye cevap verdim eliyle merdiven karşısında duvardaki saunanın yanındaki odayı gösterdi
"burasıda misafir odası ve karşıdaki iki odada misafir odası "
"misafiriniz çok oluyor herhalde"
"aslında çok gini geliyor ama değil mesale sadece küçük bir aile gelse çocukla ve büyüklere ayrı oda verince bazen yetmiyor bile"
"e tabi öyle düşününce " diye yanıt verdim ve ortadaki kapı güzüme takıldı
" peki burası ?" diye sordum
"ah burası kütüphaneyle eşit gide bilecek tek yer" dedi serenya gülerek
merak etmiştim kapıyı açtı ve içeri girdik ve inanmadım karşıda koca bir ekran vardı yerde koktuklar kırmızıya boyanmış duvarlar spot ışıklar doluydu
koca bir sinema salonu vardıb
"vay canına buna bayıldım "
"evet evi yaptırırken mimara kütüphaneyle sinema odasını söylemiştim ilk "
"bu gerçekten harika olmuş "
"evet öyle çok keyifli bişey bu arada" dedi serenya
"3d de oluyormu?"
"evet evet var "
"gerçekten çok güzel aile ile vakit geçirmek için harika bence"
" evet aslında ne diyordum bugün yada yarın getçi yarında toplantı var yarından sonra bi sinema gecsimi yapsak "
"yani olabilir tabi "
"yoksa toplantıdan sonra gitmeyi mi planlıyordunuz?" dedi serenya kendimi kötü hissetim
"hayır yani açık ve net söyliyim burda ne kadar kalacağımız kararı kesinlikle bana ait değil draco banada net bişey söylemedi "
"net bişey söylemedimi?"
"hayır mağlesef sanırım oda nekadar kalıcağımızı bilmiyorum zamana bıraktı galiba "
"anladım ah bize ne oldu diyorum bazen keşke herşey eski günlerdeki gibi olsa" dedi serenya bişey dicektim ama lafımı yuttum
"hadi aklında geçeni söyle yutma lafını" dedi serenya samimiyetle
"şey..."
"hadi çekinme "
"draco içinse durum tam tersi" dedim
"nasıl yani?" dedi serenya
"dediniz ya keşke herşey eskisi gibi olsa diye draco öyle düşünmüyor çünkü onun için geçmiş güzel değil bu evde güzel anılarıda var ama onun iöin kötü anıları daha fazla" dedim
" nasıl yani sana böylemi söyledi..."
"evet yani öyle anlattı geçmişte onun kalbi bu evde çok kırılmış "
"biliyorum... , draconun neden altı yıldır bizi hiç görmediğini biliyormusun?" dedi
"draco anlatmıştı yani aranızda geçenleri ama sanırım çok kırgın kırgınlığını aşamadığı için altı yıldır buraya gelmedi..."
"anlıyorum sanırım gelmesi artık iyi bir işaret senle tanıştıktan sonra buraya gelmeye karar verdionu senmi ikna ettin?" derin bir nefes verdim
"sayılır bana anlattı monuştu bende sadece fikrimi belirttim bence o zaten gelme taraftarıydı destek arıyordu sadece" serenya gülümsedi
" onun inadını kırmışsın ..., itiraf etmeliyim sen istemiyorsun diye düşünmüştüm"
"bi yandan neden böyle düşündünüz diyorum bi yandan da anlıyorum ama ben draco ile altı yıldır beraber değilim daha bi yıl olmadı bile yani emin olabilirsiniz benle alakası yok hatta o aile arasında o nişan töreninde beni annem ve babamdan isteyin isterderdim "
"anladım... sen iyi birisin maria afet "dedi serenya samimiyetle gülümsedim
" teşekkür ederim "
"bunu sormam saçma ama içimdeki anneye vemeraklı kadına engel olamıyorum ..." dedi serenya
" sorun lütfen"
"gerçekten seviyormusun?..." dedi serenya gülümsedim
"dracoyumu?"
"yani evet..." dedi biraz çekinerek
"evet tabiki seviyorum"
"biliyorum bu soru saçma ama insan merak ediyor"
"saçma değil bende kendime soruyorum yani onu defa gördüm ve gördüğüm an herşey bi anda başladı çok değişik bişey ben bile inanamıyorken başka birinin anlaması yada inanması zor "
"aslında... ben seni anlıyorum aynı şeyi bende yaptım"
"nasıl yani?"
" bende draconun babası ile tabıştığım geceyi beraber geçirmiştik ama cinsellik gelmesin aklına öyle değil" gülümsedim
"öyle bile olsa beni ilgilendirmez ki kendimden yola çıkarak aklıma gelmedi"
güldü
" evet neyse bizimki sizinkiden biraz farklıydı biz önce büyük kavga etmiştik "
"en büyük aşklar kavga ile başlar misali" dedim gülerek
"evet biraz öyleydi, okulun ilk günü sabah karşılaştık valserin Aearverada ama büyüktük sizin yaşlarda güney yeni doğarken ilk defa yüz yüze karşılaşmıştık seneler okulda o beni bildi bende onu ben leserin varisiydim o valerion du yan nasıl birbirimizi bilmeyelimki? odama yeni yılın başlangıcında giderken onunla koridorda çarpıştım ve ilk defa resmi olarak tanıştık kavga ettik bütün bavullarımı darma dağan etmişti onunkilerde devrilmişti ikimizd esinirle ayrıldık sonra öğlene doğru arkadaş guruplarımız bir araya geldi meğerse bir kaç ortak armkdaşımız varmış birlikte atışmalı bolca bir kaç saat geçirdik"
ikimizde güldük
"güzel hikaye bavularınızı deviren adamın çocuğunuzun babası olacağını nerden bilebilirdinizki" güldü
"bilemezdim bilemedim"
"sonra ne oldu peki?"
"sonra okuldan dışarı çıktık okulunjn yakınında bir arkadışımız dağ evi gibi bir evi vardı oraya gittik ergenlik işte içtik falan oyun oynadıkşarhoşluğun etkisi ile lucen ile ben kızgınlığımızı unuttuk arakadaşlarımızla beraber keyifli vakit geçirdik benim kafam biraz bulanıktı sonra okula geri döndük herkes odalara dağıldı ama biz birlikte sohbet etmeye devam etyik o benim sarhoşluğumu idare etti birlikte onun odasına geçtik okadar çok konuştuk nerdeyse güneş doğana kadar ve odasında koltuğun üstünde öylece uyuya kaldık"
"çok güzel bir hikaye" dedim gülümseyrek
"evet..., hadi gel bizimkilere bakalım onlardan korkuyorum " neyi kastettiğini anladım aralrınd gerilim ve kavga olma olasılığından bahsediyordu
"aklımı okudunuz bencede gidelim" ikimiz sinema odasından çımtık vr onların girdiği balkona doğru yürüdük camdan görünüyorlardı ikisi balkona yaslanmış sigara içiyordu serenya aniden yavaşladı eliyle beni durdurdu
"ne oldu?" dedim mereakla
"şhh sessiz tamammı?" dedi fısıldayrak
"onları gizlice mi dinliyeceğiz?" dedim bende fısıldayrak
"evet ne olmuş? "
"bu pek etik değil sanki?"
"açık konuşayım maria, siktir et etikliği!" dedi serenya, anlık şaşkınlıkla gözlerimi çıkardım
"ne?" desim hafif gülerek
"ne? ne? ne olacak oğlumla babası 6 yıl sonra ilk defa baş başalar ortadan ikiye çatlamak üzereyim stresten!" dedi serenya
"ah tanfım inanın bana bende öyleyim çok stresli!"
"ah kesinlikle evet! valerion erkeleri ayrı ayrı beterler birlimte dahada beterler çünkü ikiside aynı!"
"katılıyorum fazla benyorlar."
"neyse hadi dinliyormuyuz?" dedi serenya gülerek göz kırptım
"tabiki dinliyoruz ben sadece sizekendimi iyi göstermeye çalışıyordum.! tabiki dinliyeceğiz" serenya gülümsedi
"aferin benim gelinime böyle devam .!" ikimiz beraber herşeyi bir kemera bırakıp sessizce kapıya yürüdük kapıda çok küçük birboşluk kalmıştı öyleki içeri sigara kokusu dolmuştu böyle belli etöeden onları dinlerdik ikimiz kapının kenarına gizlendik dvara yasladık ve onları dinlemeye başladık lucen konuştu aralrındaki gerginlik uzaktan hissediliyordu
“Bir saattir sessizsin, Draco. Konuşmak zor mu geldi, yoksa karşında ben varım diye mi böyle suskunsun?”
Draco kinayeli bir şekilde güldü tısladı
“Sadece hangi versiyonunla konuştuğumu anlamaya çalışıyorum. Patron, baba, yoksa eski düşman mı?”
Biz onları dinlerken okadar çok gerildik ki serenya ile ikimiz aynı anda kollarımızı tuttuk
“Güzel... hâlâ o dilin keskin demek. Peki kalbin? O hâlâ bu kadar soğuk mu?” dedi lucen nefeslerinizi tuttuk onları dinliyorduk
“Senin sayende dondu zaten. Ama konu kalpse... galiba biri çözmeye başladı.”
Serenya ile ikimiz o an birbirbirimize baktık ikimiz elimizi ağzımıza götürüdük serenya kulağıma doğru eğildi fısıldayarak konuştu
“Aha başlıyo romantik itiraf kısmı! Sessiz ol Afet, nefes alırken bile ses çıkarma! Sanırım bizden önce konuşmamışlar”
“Sen konuşuyorsun zaten! Ben susuyorum!” dedim fısıltıyla ikimiz onları dinlemeye devam ettik
"Afet’i diyorsun, değil mi?” dedi luecen
Yüzüm o an kireç gibi oldu sanki serenya kıkırdadı eliyle ağzını kapattı
“Eğer duygularımı analiz etmeye geldiysen yanlış eve gelmişsin. Ama... evet. Onunla ilgili bir şey var. Huzur gibi. Felâket gibi.” dedi draco
“Felâket ha? Tam senlik.” dedi lucen
"Felaketin içinde büyünce öyle oluyor" serenya ile ikimiz birbirimize bakıp yüzümüzü buruşturduk hala ikimiz birbirimizin kolunu sıkıyorduk
“Altı yıl, Draco. Altı yıldır bu eve adımını atmadın. time katıldın ayrıldın büyüdün nişanlandın Maria ile berabersin "
“Eve dönmek için önce eve benzeyen bir yer lazım, baba. Benim için burası mezarlık gibiydi.”
“Ve şimdi? Ne değişti?”
“Biri geldi. O buradayken... duvarlar yıkılmış gibi oluyor. Bana herşey için farklı bakış açısı kazandırdı”
Ben ve serenya gözlerimizi açıp
Birbirimize baktık
“maria Afet, değil mi?”
draco kinayeli güldü
“Başka kim olabilir?”
"Hemen onu savunmaya geçiyorsun telefonda annenle konuşurken toplantı için konuştuğunda bizim ona layık olmamız lazım demişsin seni baya tesiri altına almış"
"Beni tesiri altına falan almadı şimdi gene sinirlendirme beni afetin hiç bişey yaptığı yok"
“Yine aynı şeyi yaptın,” dedi lucen, sesi yorgundu.
“Ne yaptım?”
“Kadına fazla sahip çıkıyorsun. Aileni korumayı unutuyorsun.”
Draco gülümsedi, ama gülümsemesi zehirliydi.
“Yani ailemi korumak derken… annemi, değil mi? Ya da seni? Hanginiz daha çok koruma gerektiriyor şu anda?”
"Değişmemişsin"
"Değismeyen sensin.! Afeti tabiki koruyacağım sen anneni vaktinde annene, ailene karşı nasıl koruduğunu unuttunmu?"
" Hayır unutmadım"
" İyi ozaman afette benim karım.! Onu savunmuyorum, koruyorum . Onu tabiki koruyacağım "
"Kötü koruma diyen yok sana"
"Ozaman sus artık "
"Annen biraz alındı ilk başlarda Maria senin gelmek istemiyor sanmıştık"
"Alınacak bişey yok afet hayatıma gireli bir yıl olmadı daha altı yıldır o beni sizden uzak tutmuyordu ya"
“Romantikmiş... ama garip bir şey fark ettim Draco. Demin dediğim gibi Ne zaman Maria ile ilgili bir şey söylesem hemen savunmaya geçiyorsun. ”
Draco sert ama ölçülü bir ses ile konuştu
“bende demin dedigin gibi Savunmuyorum. Koruyorum.”
“Neden? O kendini gayet iyi savunabilecek bir kadın gibi duruyor.”
“Belki de öyle... ama mesele bu değil. Biri annem. Ne olursa olsun. Diğeri karım.” derin bir nefes aldı ardından devam etti
“İkisi de hayatımdaki en değerli iki kadın. İkisini de farklı şekilde ama aynı değerde seviyorum. Birini beni doğurduğu için , biride beni her türlü sevdiği çok için bana kim olduğumu hatırlattığı için”
Serenya ile ikimiz gülerek birbirimize baktık serenya bana fısıldayarak
"Sanırım seninle benim kocamın annesi ile yaşadığımız şeyleri yaşamayacağız" dedi sevinçle
"Evet katılıyorum"
"Kimin oğlu"
"Serenya oğluna aşığım" dedim gülerek
" Eh sonuçta benim oğlum "
Kolumu hafifçe dürüttü
"Oda sana aşık ilerde bende senin oğluna aşık olurum ödeşiriz " ikimizde sessizce kıkırdadık
"Anlaştık!" Lucenin konuşmasıyla tekrardan pür dikkat dinlemeye başladık
“Yine aynı eve döndük,” dedi lucen . Ve devam etti
“Bundan altı yıl önce o lanet inadın ve o tim yüzünden birbirimize yumruk attığımız geceyi hatırlıyor musun?”
Draco’nun yüzü kasıldı.
“Sır Katili Timi’nden bahsediyorsan, o gece sadece senin hak ettiğini yaptım.”
Lucen başını çevirdi, dışarıdaki loş bahçeye baktı.
“Ben senin babanım, Draco. Bana yumruk atmakla ne kazandın?”
“Saygı,” dedi Draco, gözleri buz gibiydi.
“Kendime olan saygımı kazandım.”
Lucen sessiz kaldı, sonra yavaşça sigarasından bı nefes daha aldı
Tütün kokusu mum ışığının arasına karıştı.
" bazı şeyler hala hep duruyor "
"Bana mı anlatıyorsun?" Kısa bir sessizlik oldu ardından lucen konuştu
" Peki onu seviyormusun?"
Draco sigarasın külün paramağı ile hafifçe dokunup savururken tebessüm etti
"Sevmek... Sevmek yetersiz kalıyor..." Serenya koluma vurdu ardından göz kırkpıp kafasını salladı ardından bende gülümsedi hatta biraz utandım
" Onunlay ken gerçekten mutlu oluyorum onu kendimden daha çok düşünüyorum ona zarar gelecek diye ödüm kopuyor"
Lucen gülümsedi
" Onu alevlerin içine atlamandan anladık"
"Yine olsa yine yaparım"
"Yalnız dikkatini çekti karım diyorsun"
" Evet imza atamamış olmam umrumda değil o benim karım"
"Büyümüşsün draco cevapların zehirli bir ok gibi bir oğlan değil adam olmuşsun ve her geçen gün bana daha çok benzimişsin."
"Mağlesef bunun bende farkındayım her gün her aynaya baktığımda aklıma sen geliyorsun"
" Mağlesef öylemi?"
"Evet öyle ama görünüşümü değiştiremem ama karakterini değiştire bilirim "
"Değiştiremezsin draco gözlerine bakıyorum , ve zamanında kendi gözlerimde yanan ateşi öfkeyi görüyorum neden biliyormusun sen ben nasılsak zamanında bende babamda öyleydik benim babam. Benden iyimiydi sanıyorsun? Biz aynıyız draco"
Lucen sigarasının izmaritini yere attı ayağıyla esti ve konuşmaya devam etti
" aynı hırs aynı ateş aynı öfke sen ne dersen ne draco valerion sen benim lucen valerionun oğlusun"
" Evet yalan o hırsı o öfkeyi ruhundan kaldıramam ama yemin olsun ki lucen valerion asla senin gibi bir baba olmayacağım ben oğlum yada kızım benden nefret etmeyecek emin olabilirsin "
"İyi aferin sen daha iyisini yap ama şunu bil ki zamanında aynısını demiştim bazı şeyler lafla olmuyor"
"Benim söylediklerim sadece lafta kalmayacak merak etme "
Lucen sırıttı
"Senin çocuğun ha? Çok değişik geliyor "
"Evet öyle "
"Bak oğlum iyi bir baba olmadığımı biliyorum senin o gün altı yıl önce kavga ettiğimizde anladım her nekadar o gün bunu kimseye söylemesemde çünkü benim oğlum benden hiç bişey almadı beni görmedi benden gizli kendi emeği ile başarılı oldu sen oğlum soyunuzdaki herkesten farklı olarak kendi tırnaklarınla yaptın ne yaptıysan ben Ozaman anladım ve seni tebrik ettim çünkü ben senin yaptığını yapamazdım..., ama bende kendi babamdan ne gördüysem onu yaptım ama benim çocukluğumda yanımda bile değildi olduğundaysa olmamasını tercih ederdim "
" Bu konuda bişey diyemem ama o döngüyü kırabilirdim ne bu yani ? Benim. Babam yaptı bende yapayımmı ? Sana Bir hikaye anlatacağım baba sadece senin değil bütün insnaların bilmesi gereken bir hikaye"
"Ne hikayesiymiş?"
"İki tane erkek kardeş varmış babalar alkolikmiş biri babası gibi alkolik olup hiç bişey başramamış sokaklarda yaşamış biri ise tam tersi başarılı bir iş insanı olmuş ikisine de sormuşlar niye böylesin ikisininde verdiği cevap aynıdı ' babam alkolikti' yani babamız yada annemiz fark etmez evlatları üzerinde etkisi var evet karakterde ama bun engel değil insan kendisini geliştirebilir biz bilinçli varlıklarız o yüzden dedemi kendine kılıf uydurma "
Arada sessizlik oldu.
"Öyle diyorsan... Ne diyim haklısın " draco şaşkınlıkla baktı
"İçine cinmi girdi?!"
"Hayır belkide gecikmiş bir gelişmeyi yaşıyorumdur oğlum..."
Draco derin bir nefes verdi
"Bunun için çok gecikmişsin"
" Evet biliyorum ...". Dedi lucen ortalık sessizleşti
"Hassiktir ilk defa böyle konuştuklarını duyuyorum " dedi serenya
" Bende şaşırdım tam tersini bekliyordum"
"Ah kızım !"Sen bide beni Sor "
İkimiz o an dengemizi kaybettik ve o an tahta gıcırdadı ve kapıya değdik draco ve lucen kapıya döndü serenya telaşla fısıldayarak
" Siktir bana ayak uydur " dedi
"Tamam çabuk"
" Sanırım bu evin duvarları hâlâ meraklı" dedi draco
"Sanırım misafirlerimiz var" serenya ayağıyla adım sesi çıkardı ve sanki ikimiz Yeni geliyormuş gibi balkona girdik
"Hey lucen draco hala burdamısınız? Artık yemeğe geçelim"
"Siz yenimi geldiniz yoksa dedektifçilikmi oynuyorsunuz ?" Dedi draco
"Dedektifçilik oynamak mı ? Ne alaka sinema odasından yeni çıktık bu arda sinema odası çok güzelmiş" dedim
"Evet öyle"
" Siz buraya yeni geldiyseniz bende ne olayım" dedi lucen
" Lucen öylebi konuşuyorsunki Maria yalnış anlayacak!"
" Tamam bişey demedim" dedi lucen
" Siz ikiniz çok tehlikelisiniz ." Dedi draco
"Abartıyosun kuruntuluk yapıyorsun "
"İyi tamam"
"Neyse bizde Maria ile sinema odasını konuşuyorduk bu gün ayada yarın gerçi yarında toplantı var yarından sonra falan filim gecesi yapalım dedik" dedi serenya
" Gerçektenmi?" Dedi draco
"Evet güzel olur olabilir yani?". Dedim
" Olabilir neyse... Bakarız" dedi lucen
" Neyse hadi yemeğe inelimmi artık?"
"Olur anne biz önce odaya geçelim esyaları yerleştirelim o sırada sende yemeklere bakarsın"
"Tabi oğlum tabi siz yerleşim bı elinizi yüzünüzü yıkayın hatta isterseniz biraz daha dinlenin"
"Aynen bu yarım saat sonra falan yeriz zaten" Dedi lucen
"Tamam hadi biz odaya geçelim afetim"
" Tamam çocuklar biz sizi aşağıda bekliyoruz "
" Tamam anne"
Draco ile ben odaya girdik serenya ve lucende aşagı indiler
"Eviniz çok güzelmiş"
"Evet öyle " ve odanın oratasına doğru yürüdüm odaya göz gezdiriyordum ardında arkadan bi el hissetim draco beni belimden tutup kendine çekti göğuslerimiz birbirine çarptı
Hızlıca dudağımdan öptü
" Hey napıyorsun?!" Dedi anlık şaşkınlıkla ve gülümseyrek
" Özledim"
"Yanyanaydık draco"
"Olsun bı saattir öpemedim" dedi ve yüzünü boynuma gömdü boynumdan öptü gıdıklanıp kıkırdadım derin bir nefes çekti boynunu kokladı
"Deli"
"Ama sana"
"Dur ya duyulcak"
"Ne duyması afet bu evde ses yalıtımı yokmu sence ? Çığlıkların bile duyulmaz"
"Draco!"
"Ne ben normal söyledim! Sen fesatsın!"
"Haha aynen "
" Neyse küçük dedektif ,annemle dedektiflik nasıl gitti ne duydunuz ?"
" Dedekliflikmi ne alaka?"
" Şimdi siz annemle birlikte bizi dinlemediniz mi?"
"Hayır dinlemedim sinema odasından Çıktık ve geldik direk sesi duydunuz zaten"
Gülümsedi
" Biriniz annem biriniz karım kendinizi bana anlatıyorsunuz neyse öyle diyorsan"
"Aşk olsun "
"Tamam tamam bişey demedim neyse iyi anlaştız bakıyorum"
Heyecanla konuştum
"Evet öyle düşündüğümden çok iyi geçti ! İnanamadı. Annem çok iyi davrandı samimi arkadaş gibi!"
"Gerçektenmi?"
"Evet çok samimiydi sanki lisedeki arkadaş kızlar gibiydik"
"Vay be buna şaşırdım neyse benimde düşündüğümden iyi gidiyor "
"Evet bak sana ne demiştim çünkü sen artık çocuk değilsin draco sen koca adamsın sen draco elserin valerion Sun sana hiç kimse bişey yapamaz " yümüzü okşmadı eliyle
"Evet bebeğim ama beni değil bizi, bize kimse bişey yapamaz afetim"
"Evet yıldızım denizin fırtınalı gökyüzüm "
" Seni seviyorum Maria afet elserin valerion " gülümsedim
" Ne kadar?" Gülümsedi
"soykırım çıkaracak kadar afetim"
"Bende seni seviyorum yıldızm"
" Ne kadar afetim?" Dedi benim gibi
" Soykırım çıkaracak kadar yıldızım"
Birbirimize sarıldık ve kalplerimiz ruhlarımız bir oldu gerçekten afet ve fırtılanı Okyanusu kimse yenemezdi biz ruh ikiziydik biz aşktık biz sevgili nişanlı eş dost arkadastık aileudik biz birimizin herşeyiydik ve biz aynı zaman savaş arkadasıydık yıllarca ruhlarımız aynı kaderde savaştı şimdi ise hem ruhlarımız hem bedenlerimiz sırt sırta savasıyorduk ve zorda olsa biliyorduk biz pes etmeycektik ve kazanacaktık ...
🌊🔥
sanki zaman yavaşlamış gibi hissediyorumyordum aralamayan başlayan kapı durdu açılmadı draconun kaşlarını çattığını fark ettim bende merakla bekliyorduö içerden bazı sesler geliyordu takur takur koşuşturma gibi
"geldiler!" diye bir ses geldi içerden kadın sesiydi
"yavaş! düşüceksin"diyen bir erkek sesi daha duydum
"sen dur ben açıcam !" diye bir ses geldi ve bir kaç ayak adım sesi duydum ve
Kapı "klik" diye hızlıca açıldı.Bir anlığına zaman gerçekten durdu sanki.
Draco'nun nefesi kesildi, benim benim kas katı kesildim kapı tam açıldı ve karşımızda beklenmedik bir sahneyle yüzleştik. draconu yüzündeki ifade çokdeğişikti Kapının ardında, beyaz tenli siyah saçlı siyah pantolon ve siyah saten gömlek içinde zarif ama enerji dolu bir kadın duruyordu. kimsenin söylemesine gerek yoktu ben anlamıştım
bu kadın serenya elserin valerion'du alex elserinin soyundan gelen elserin vârisi valerionların en büyük ilk gelini
yüzünde koca bir gülümseme vardı ve gerçekten çok güzel bir kadındı Yüzündeki gülümseme öyle samimiydi ki, soylu bir aile karşılaması değil, sanki "yıllardır görmediği oğluna kavuşan bir anne" gibiydi. Ve gerçekten öyleydi.
draco kitlenmiş gibiydi yüzüne baktım buruk acı dolu küçük bir tebessüm gördüm yavaşça draconun elini tumayı bıraktım o okadar donuk gibiydiki eli boşalmıştı elim çok kolaubir şekilde onun elinden ayrıldı
"Dracooo!" diye bağırdı annesi serenya, neredeyse çığlık atar gibi.
Ben refleksle bir adım geri attım ama Draco, ben daha ne olduğunu anlamadan kollarını açan annesinin sarılışına gömülmüştü.Kadının gözleri dolmuştu.
"anne..."
draco yavaşça kollarını kaldırıp annesinin sıkı sarılışına karşılık verdi yüzünde hef şeye rağmen bir gülümseme vardı bir çok insan yargılaya bilirdi yani okadar şeye rağmen nasıl hala annesi ve babası ile devam edebiliyordu ama anne baba kardeş ve evlat bu insanları hayatınızdan silmek dünyadaki en zor imkansıza yakın şeylerden biridir birinci derece akarabalar herzaman en zorudur
"Ah, seni şu takım elbiseler içinde görmek bile... Lucen! Gel bak, oğlumuz büyümüş, adam olmuş!"
Draco gülümseyerek başını annesinin omzuna koydu.
Ben orada, çantam elimde , kaskatı kesilmiş şekilde duruyordum.
İçimden sadece "Bu mu o korkulan valerion çifti?" diye geçirdim.
Derken arka taraftan biri geldi ve gözlerim şokla açıldı inanılmaz bir görüntüydü karşımda yaşını hiç belli etmeyen kaslı ve dik duruşlu sarışın bir adam vardı karşımda mavi gözlü sarışın kısa saçlı ama saçları biraz yüzüne geliyordu tıpkı draco gibi aman allahım dedim dracoya okadar çok benziyorduki tıpa tıp aynıydılar böyle bişeyolmaz sanki klonlanmış gibi çift yumurta ikizi gibi sanki
gördüğüm adamı kimsenin tanıtması gerekmiyordu adamın bedeni ruhu gözleri kim olduğunu zaten söylüyordu ve hatta bağırıyordu karşımda duran adam valerion varisi carlos valerion ve elonor blacwood valerion en büyük oğlu valerion souyunun şirketinin sahibi
lucen valerion .
draconun neden öyle dediğini şimdi anlamıştım bu çocuğun evlatlık olma ihtamali yüzde sıfırdı draconun babası lucen in üstünde siyah kumaş pantolon sade boğazlı bir kazak vardı , ama yüzünde ciddi bir ifade yoktu.
Tam tersi, gözleri ışıl ışıldı.
"ay canım oğlum benim nasılda özlemişim!"
"e güzelim bırakta bende sarılıyım oğluma hani benimde oğlum ya!" dedi lucen gülerek dracoda güldü annesi dracoyu bıraktı çok heycanlıydı
"Aman tanrım ! Oğlum draco nasıl büyümüşşün ! Yakışıklı koca odam olmuşsun!"
"Abartmayalım herzamanki halim ."
" Evet izninlel bende oğluma sarılacağım.!" Lucen direk dracoya atıldı ve sarıldı draconun şaşırdığını gördüm babasına karşılık verdi
"Baba." Babası ayrıldı
"Hoşgeldin bakalım evine buyunmu uzadı senin?"
"Yok artık bana evden gittiğimdede aynı boydaydım"
"Haklısın bizde genetik"
Ben sessizce onlara bakarken onlar gülümseyerek babana baktı bende aynı samimi gülümseme ile onlara baktım
İkisi aynı anda konuştu:
"Maria Afet, değil mi?" dedi, bu bana tanıdık gelmişti
"Evet efendim tanıştığımıza memnun oldum"
"Kusura bakma kabalık ettik"
"Ah lütfen hiç önemli değil "
"Ah çok kibarsın."
gülümseyerek annesi bana doğru adım attı sanırım sarılıcaktık ve sarıldık kibarca kısa bir sarılma oldu
"Hoş geldin Maria ." Dedi lucen
"Hoş bulduk efendim" şaşırtıcı bir şekilde babasıda sarılmaya yeltendi bende anlık fark etmeden elimi uzattım ama sonra sarılmaya dönüştü çok kısa utandığım bir sarılma oldu draconun sırıtarak bana baktığını gördüm gözümle ona şok olduğumu işaret dili ile anlattım bende der gibi baktı baktı bana Bluetoth'landık bildiğiniz sarılma bittiğinde ortamda değişik bir hava vardı
"Kızı niye sarılmaya zorluyorsun ki?" Dedi serenya
"Ne ?! Sende sarıldın? Kibarlık yapıyordum"
"Ben kadınım ama asıl Kibarlık budur " draco'nun güldüğünü gördüm bende tebessüm ettim istemsizce.
" Ah lütfen hiç önemli değil ben ne yapacağımı bilemedim sadece
"Ah rica ederim bizden utanma "
" Evet kaba olduysa özür dilerim"
"Yok efendim niye kaba olsun samimiydi bence " hepimiz gülümsedik
" Ah gerçekten çok tatlısın "
"Teşekkür ederim efendim tanıştığımıza memnun oldum "
"Bizde sonunda seninle yani gelinimizle tanışıyoruz demek!"
Ben çekinerek konuştum
"Şey... evet. Sonunda, bay Elserin."
Lucen güldü
"Bay mı? Lütfen... Lucen yeterli. Yoksa kendimi yüz yaşında hissedeceğim."
"Sen yüzüne yaklaştın zaten takma bunu kafaya " dedi serenya
"Önemli diğil efendim"
"Ah lütfen serenya de sadece o konuda haklı "
"Ah gerçekten mi ?"
"Gerçekten sadece ismimle seslene bilirsin "
"Peki tamam "
Draco yanımda hafifçe güldü. "Ben demiştim," dedi kulağıma.
"Annemi ve babamı fazla ciddiye alma."
Serenya hemen devraldı sözü.
"Ah, gel canım, ne kabayım ama seni şöyle içeri alalım. Bu kapının önünde misafir karşılamak olmaz, hem de bu havada!"
Koluma girdi, sanki yıllardır beni tanıyormuş gibi.Ben daha şoku atlatamadan, içeri sürüklenmiş gibi oldum.
Evin içine adım attığım anda nefesim kesildi.
Tavan neredeyse beş metre yüksekliğindeydi, tavandan aşağıya doğru süzülen kristal avizeler, ışığı bir yağmur gibi dağıtıyordu.
Duvarlarda asılı, neredeyse canlı gibi görünen eski tablolar vardı
Aşırı derecede asil ama şık sade ama şatafatlı süsler duvarda harika tablolar vardı paha biçilmez di tablolardan birinde
birinde aile tablosu vardı draco serenya ve lucen, diğerinde Serebya ve Lucen'in düğün portresi. Annesi gerçekten harika güzelliğe sahipti bembeyaz gelinliğin için muhteşem bir güzellikte zarafetle duruyordu yanında kocasıyla
Zemin cilalı mermerdi, adımlar yankılanıyor ama o yankı bile zarifti.
Köşede kocaman bir şömine yanıyor, gümüş bir saat tıkır tıkır işliyordu.
Her şey "soyluluk" kokuyordu ama aynı zamanda "ev" gibiydi sıcak, güvenli, nostaljik.
Serenyanın koluma girmesi sanki kanka gibi beni şaşırtmıştı
Dracoya baktın yutkunuyordu düğün bir şekilde gözleri etrafa bakıyordu bana gülümseyrek döndü gizlerini kırpıp sorun yok der gibi baktı başıma salladımm
" A şey araba kapının ağzında kaldı orda duracak ?"
Serenya gülümseyerek baktı
"Draco anahtarı görevliye bıraksın onlarda şimdi bavullarınızı getirir "
"Ah tamam " derken kapıya iki adam geldi
"Hoş geldiniz efendim bavullarınızı taşıyalımmı?"
"Hoş bulduk evet getirin bagajda iki bavul var sonra park edin benimle gelen korumalarada yer ayarlamayı unutmayın"
"Tabi efendim merak etmeyin" adamlar anahtarı aldı ve hızlıca iki bavulu getirdiler ve kapı kapandı
" Sadece iki bavulmu getirdiniz?" Dedi serenya
"Evet ne olduki?"
"Çok az kızım iki bavul neyimize yetecek hemen akşammı geri gideceksiniz?!" Dedi serenya şaşkınca
"Anne bı kaç gün için gayet yeterli artı bile "
"Sen anne ne bakma oğlum ona kalsa iki gün için on bavul hazırlar "
"Abart abart çocukların yanında abart"
"Yalanmı?" Dedi lucen draco ile ikimiz güldük
"E yalan tabi!"
"İyi öyle olsun" dedi lucen
" Sen bakma buna kızım erkekler biz kadınları anlamazlar "
"Katılıyorum efendim erkekler kadınları anlasa. Dünya daha iyi bir yer olurdu " serenya güldü
"Bu kızı sevdim"
"Diyene bak aşk olsun afet ben seni anlamıyormuyum?"
" Yani eh işte " dedim gülerek
"Bakya hemen anneme mi şikayet ediyorsun beni?"
" Yok canım daha neler !" Serenya kolumu bıraktı
"Rahat bırak kızı demek ki yapmışsın bı öküzlük babası kılıklı "
"Ya anne sor istiyorsan afete ben ne zaman öküzlük yaptım"
"Kız yapsanda söylemezki ."
"Anne sanki deccalim ha söylediğin söze bak " draco yanıma geldi
"Neyse oğlum boş ver anneni " dedi lucen
"Bak ya neyse ee okul nasıldı valserin Aevara memnun musun okuldan?" Dedi serenya
"Evet güzel rahat çok güzel bence oda oda değil küçük bir ev gibi" dedim serenya gülümsedi
" Ah evet güzeldir tabi sizin içinde alıştırma olur evlilik öncesi aynı odada kalmaya başladığınız için hemen" dedi gülerek serenya anlık kısa bir sessizlik oldu sonra güldü draco'nun yüzünde gerilme olduğunu hissetim
"Anneeee"
"Ne oğlum?"
"Dakka bir gol bir tamam biz geri dönüyoruz ." Dedi draco ellini belime koyarak şaka yaptı
Hepimiz güldük serenya oğlunun omzuna hafifçe vurdu
" Salak altı yıl sonra gelmişsin bırakırmıyım hiç!"
"Sen on yıl olmadığna sükret !" Dedi draco gülerek
" Oldu canım evlenin 10 yıl sonra çocuğunuz olduktan sonra gelseydiniz!"
Hepimiz güldük
" Merak etme anne 10 seneye kalmaz çocuk yapamamız hemen torun getiririm sana "
Şokla dracoya baktım ben şokla dracoya bakarken serenya ve lucen ise güldüler
"Valerion!" Dedim kolunu cimcirerek
"Ne ?!"
"Ya niye salak salak konuşuyosunki?!"
"Ne çocuk sahibi olmak yasa dışımı? Sanki burda uyuşturucudan bahsettik!"
"Konuşma valerion! Konuşma!"
" İyi tamam özür dilerim bişey demedim "
"Boş ver canım utanma sen boşver bunu" dedi serenya
"Katlıyorum"
"Bakya " dedi draco
" Yalnız sinirlenince soy ismi ile hitap ediyosun dikkatinden kaçmadı"
"A evet öyle olunca daha kolay oluyor sanki"
"Yok daha zevkli oluyor karşı tarafa direk sen bittin diyor " dedi serenya
"Sizde mi öyle diyorsunuz?"
"Hiç süphen olmasın kızım" dedi lucen hepimiz güldük
" Valerionların genetiği değişik kızım boşver onların imaları laf sokmaları çekilmez egolarından geçilmez "
"Katılıyorum egosu çok yüksek "
"Bakya baba gözümüzün önünde bizi çekiştiriyorlar " babası elleri ile bilmiyorum der gibihareket yaptı
"Oğlum biz valerion gelinleriyiz bizi en iyi biz anlarız "
"Çok mantıklı" diye yanıt verdim ikimiz nasıl olduğunuz anlamadan serenya ile el çakıştık herşey beklediğimden daha iyi gidiyorsu hatta çok güzel gidiyordu draco ile ailelerimiz gerçekten aynıydı altı yıl önce kavga kıyamet küsmüşlerdi yıllarca konuşmamış arada hakeretler savrulmuştu şimdi ise böylelerdi
Yapacak bişey yoktu ikimizde de ailesi bizde dahil olmak üzere deli ve garip insanlardı hepimizin pisikolojik sıkıntıları vardı öyleki sadaece ikimizin çekirdek ailesi pisikolokları zengin edebilirsik
Dracoda bunu biliyordu ama işte anlıyorsun der gibi işaret etti
Oda şaşırıyorduda işte sen deliysen ben daha deliyim
Ve draco herşeyi geride bırakıp
Bu gün buraya gelmişti unutmamıştı hala tazeydi biliyordum ama başta annesi için bir şekilde devam ediyordu işte onlara ayak uyduruyordu belkide şuan zor nefes alıyordu biliyorum boğazı ağrıyordu düğümleniyordu miğdesi bulanıyordu ama her şeye rağmen gülümsüyordu
"Bak ya Baba görüyorsun değilmi ? "
"Elserin kadınları oğlum hepsi öyle " dedi lucen gülerek
"Haklısın." Dedi draco
" Bakya " dedim gülerek
" Ben sizden korkuyorum " dedi draco
" A bak bu yönden hiç düşünmemiştim " dedi annesi serenya
"Neyi düşübmemiştiniz ?"
"İkimizde elserin kadını olduğumuzu "
"A doğru "
"Aynı soydan geliyoruz ikimizde aynı ailenin adamlarına aşık olduk baya benziyoruz aslında "
"Evet o yönden bakınca baya benziyoruz aslında "
"Ay ayakta kaltık gelin böyle otururalım "
"Bende annem bizi ayakta tutacak diyordum"
"Sus bakım sen." Muhteşem bir
Koltuk takımına oturma bölümüne geçtik klasik iki küçük iki büyük koltuk vardı
İki büyük koltuk karşılıklıydı
Draco beni uönlerdi ikimiz bı büyük koltuğa oturduk annesi ile babasıda karşımızdaki koltuğa yanyana oturdular bizim gibi annesinde benim gibi kumral draco ile babası zaten birebir kopyası olduğu için sanki gelecekteki halimize bakıyor gibi hissettim
" Ay kahve içermisiniz ? Yada çay ? " Dedi annesi samimiyetle gülümseyerek
"Zahmet olmasın?"
"Yok canım ne zahmeti " annesi yerinde doğruldu tam seslenecek hizmetcilerden biri geldi
"Merhabalar efendim hoşgeldiniz serenya hanım bir isteğiniz varmı?"
"Ah biz herzamanki gibi iki kahve alalım çocuklar siz "
Draco ile ikimiz aynı anda
"Sade filtre kahve" dedik ikimiz aynı anda birbirimize dönüp baktık ikimizde tebessüm ettik
Draco'nun annesi ve babasınında gülümsediğini gördüm
"Peki efendim başka bişey ?" Dedi yardımcı kadın
"A sabah yaptığım kektende ketir birer dilim" dedi serenya
" Peki efendim" kadım gitti
"Hep yapıyormusunuz?" Dedi annesi bize
Yine ikimiz aynı anda
"Neyi?" Diye döndük
İkisi kaşlarını kaldırıp baktı bize ardından tebessüm ettiler
" Anlaşıldı " dedi babası lucen
"Ha siz şeyi diyorsunuz yani arada oluyor Bluetooth gibi sanki"
"Bizde de oluyor " dedi annesi
"Evet eskiden afet,ben çocukken ikisi bana kızcağız zaman aynı anda bişey derlerdi şoka girerdim tüylerim ürperirdi "
Gülümsedim
" Evet garip oluyor benim annemle babamda yapıyorlar "
"Ah ailen nasıl tatlım? Uzun zaman oldu görüşmeyeli"
"İyiler siz görüşmüydünüz hiç?"
"E tabi canım yoksa sizi nasıl nişanlayacağız sanırım siz en son beş altı yaşlarındayken canlı görüştük sonra hiç görüşmedik bi iki kerede telefonda "
o an annemle babamın ettiği kavga feldi aklıma hayal meyal hatırlıyorum bir yere gittik geti döndüğümüzde kavga ettiler abla abim evde değildi ama ben evdeydim gece uykumdan uyanıp salona gelip kavgalarını izlemiş arada valerion ve elserin laflarının geçtiğini çok net hatırlıyorum
"şey sanırım aranız gerimli galiba " ikiside derin bir nefes verdi draconun merakla dinlediğini gördüm
"yani evet pek iyi dost olduğumuz söylenemez elserin soyu ,soyumuz ikiye ayrıldıktan sonra birde carol elserinden devam eden soy türkleşince iyice ayrıldı aslında bir olan soy düşüman gibi oldu ve buda istemsizce bize yansıdı annenle ben gene her nekadar bir tık daha hani iyi olsakta babalarınız çok gerginler her şeyde gıcık kapıyorlar yalan söylemeyeceğim kocamına iyi göstermek gibi bir niyetim yok" derin bir nefes geldi
"ama kocam tüm valerionlarda olduğu gibi egolu bir insan "
"bak şimdi." ye lafa girdi lucen
"hayatım lütfen kafımı kesme ." lucen önüne döndü ve serenya devam etti
"dediğim gibi kocam egolu biri bazen dilini tutamayıp imalar yapabiliyor birde babanda kocamdan pek haz etmez ve türkler ve ingilizler maşlesef hiç bi zaman birleri ile anlaşamaz yani bilirsin ve lucen ve bora yani baban okuldan beri valserinden beri iyi anlaşamazlat mağlesef baban valserin Aervera
daki en az sayıdaki türklerden biriydi tıpkı senin gibi e babanla lucenin arası pek iyi değildi anlarsın "
"anlıyorum ..."
"benim hakkımda yalnış düşünmeni istemem ama mağlesef babanla aramız pek iyi değildi "
"Yok kötü düşünmem iki aile bizden öncesinden beri birbirlerini sevmediği için bu sonraki neslede yansıyor bu çok oluyor ve öyle olmasa bile iki insan birbirlerini sevmeye bilir yani bende herkesi sevmiyorum "
Lucen samimiyet gülümsedi adamda ciddi bir mafya havası vardı oğlu gibi.
"Zeki ve anlayışlı kızsın"
"Teşekkür ederim " dedim bende aynı samimiyetle ardından kahvelerimiz geldi
" Yol nasıldı ?" Dedi serenya
"İyiydi anne normal geçti"
"Skt gittiğinizi duydum " dedi lucen
"Evet oraya gidince bizde dedelerimizin kurduğunu duyduk "
İkisi gülümsedi
"Ne diyebilirim ki normal bir aile değiliz "
" Emin olun normal olup olmadığımızı annemin karnında nişanlandığımı öğrendiğim an bıraktım" hepimiz ağlancak halimize güldük
"Hepimizin bir kaderi var işte ama aranız iyi buna sevindim birbirinizi yemenizden korkuyordum " dedi serenya
"Evet bende öyle düşünüyordum"
"Seni görmeden öncesini hatırlamıyorum ben " dedi draco
Güldüm
"Abartma çok güzel hatırlıyosun "
" Bu arada bişey sorucaktım" dedi serenya
"Tabi" diye yanıt verdim
" Siz magazinde çıkan görüntülerde sizi ordan çıkaran bir adam vardı draco o adamla iş yapıyordu "
" Evet kılıç'ı diyorsunuz"
"Onunla yakınsınız galiba?" Dedi serenya
" Onun benim abim olduğunu biliyorsunuz değil mi ?" Ortalık anlık sessizleşti
"Biz sizin için yapılan her şeyi biliyoruz " dedi serenya
"Üzgünüm Maria ama biz bunu söyleyemez sık yada bildiğimizi belli edemezdik" dedi lucen
"Anladım sorun değil ben bunu aştım artık."
"E peki skt görevmi yapcaksınız asker olmaya devam mı?" Dedi lucen
"Biz oranın sahipleriyiz baba bilmiyorum devam edicez gibi görünüyor "
"Peki size bir şey daha sormak istiyorum " dedi serenya
Gülümseyerek cevap verdim
"Tabi sorun"
"Evlilik ne zaman ? Ne zaman düşünüyorsunuz ?"
" Hiç düşünmemiştim" dedi draco
"Şurada zaten mevzun olmayane kaldı bir sene bile yok mevzun olunca zaman seçeriz "
"Yani evet , yani bana kalsa ben şuan nikah memuru bulurum da işte" dedi draco bıkkın bir tavırla
Ona baktım annesi ile babasıda güldü
" Ya nere buluyorsun tanrı aşkına nere buluyorsun?"
"Ya afetim niye kızıyorsun ? "
"Yani kızdırma o zaman zaten sevgililil dönemi yaşamadan direk nişanlılık yaşamaya başladık bırakta bari onun tadını çıkaralım "
"Tamam haklısın bişey demedim"
"Yani aslında Maria doğru söylüyor yetirince hızlı ilerlediniz zaten o tatlı flört zamanlarını yaşayın tadını çıkarın" dedi serenya
"Dimi, bu arada söylemeden geçemeyeceğim biz draco ile şaka yapmıştık aramızda evlatlık olabilirmisin diye oda münkün değil demişti neden olduğunu anlamıştım ama şimdi sizi görünce anladım"
"Ben dedim sana " dedi draco
"Evet draco babasının birebir kopyası yani büyükdükçe her geçen gün dahada benziyor "
" Evet görünce çok şaşırdım yani böylebi benzerlik olamaz sanki draco sizin klonunuz gibi böylebi hem aktarımı görmedim ben"
"Evet yani biz valerionlarda genetik oğullar babalarına çeker"
"Tek hoşuma giden şey bu olabilir " dedi draco kahvesini içerken
"Nesi hoşuna gitti"
"Neden hoşuma gitmesinki ilerde oğlumuz olursa benim kopyam olucak "
"Oldu canım ben karnında taşıyım dokuz ay sonra doğurıyım bir eüste senin birebir kopyası olsun varmı başka isteğin!." Dedim gülerek hepimiz güldüm
" Maria haklı sen doğduğunda öyle bi sınır geldiko bana okadarkı benzer bi insan yani ucundan biyanından da benden alaydın oğlum yani" draco güldü
"Yani anne yapabilseydim yapardım "
" Umarım sen bu döngüyü kırarsın Maria yoksa sıkıntı"
"Umarım depresyona girmeya sebep "
"Anne doğum demişlen benim doğumum nasıldı?" Dedi draco
" Doğumunmu niye sordunki oğlum?"
" Merak ettim seni görünce sinirlendim falan dedinya babam dört köşe olmuştur "
Serenya gülümsedi ama sanki bu soru onu rahatsız etmişti
" Ah doğumun londra da şehir merkezinde yokmu büyük hastane orda doğdun saatler sürdü ama zordu "
"Anladım " dedi draco
"Bişey sorabilirmiyim acaba?" Dedi çekinerek
"Tabi sor " dedi serenya
" Draco'nun kardeşi yok hiç düşünmedinizmi? "
Ortalık iki saniye sessizleşti sonra serenya gülümsedi
"Ah inan bana tatlım biri okadar zor geldi ikinciyi istemedik"
"Ah anladım "
"Neyse, "
Tam o sırada, merdivenlerden biri koşarak indi.
Saçları grileşmiş, yüzünde koca bir gülümseme olan biri - yaşlı ama enerjik bir adam.
"Genç efendim!"
diye bağırdı adam, sesi yankı yaptı salonda.
Draco dönüp görünce gözleri parladı. Ayağa kalktı ben ise merakla bakıyordum
"Bay Hollin!" dedi Draco ve ayağa kalktı saygısızlık olmasın diye bende kalktım lucen ve serenya ise çok mutlu görünüyordu
Yaşlı adam kahkaha atarak ona yaklaştı, sarıldı, sırtına iki kez vurdu.
"Ah, seni o çocuk halinden bu hale getiren Tanrı'ya şükürler olsun!"
Sonra beni fark etti.
"Ve bu da... efendimizin kalbini çalan hanımefendi olmalı."
Utangaç bir gülümseme yerleştirdim. Şaşkındımda ne olduğuna dair pek fikrim yok .
"Evet, merhaba benMaria Afet."
"Ben Hollin," dedi, ceketinin düğmesini düzeltip başını eğdi.
"Bu evin kahyası, ama efendim bana hep 'evin direği' derdi. Yani... biraz fazla konuşurum, kusura bakmayın."
Draco güldü.
"Afet, Hollin beni büyüten kişidir. Annemlerin 'sert' döneminde bile bana çikolata saklardı. Kendisi ile oyunlar oynadım onu çok daralmışımdır derslerindede kendisi hep yardımcı oldu "
"Yalan değil!" dedi Hollin, kıkırdayarak..
"Ve hanımefendiniz de, efendimizin çektiği tüm yaramazlıkların kefaretini ödüyor gibisiniz."
Lucen kahkahasını bastıramadı.
Sere.ya da gülümseyerek elini ağzına götürdü.
"Tam da düşündüğüm gibi biriymişsin Afet."
Ben şaşkın şaşkın etrafa baktım. Aynı anda da güldüm
Bu kadar sıcak, kahkaha dolu bir karşılama beklemiyordum.
Draco yanımdan hafifçe eğilip fısıldadı:
"Ben demiştim, bu ev seni sever."
"Çok sevindim keşke benimde sizin gibi bir evinizin direği olsaydı bana yasaklı zamanlarda çikolata veren "
hollin gülümseyerek başını salladı, sesi yumuşadı.
"Ah, olurdu elbette küçük hanım... eminim size de gizlice çikolata saklayan biri bulunurdu."
Draco araya girdi, alaycı bir gülümsemeyle
"hollin, sen bana da gizlice vermiyordun ki, annem fark etmesin diye kendi yerdin."
Revan kahkahaya boğuldu.
"Efendim o yıllar... savaş yıllarıydı! Tatlıya bile rüşvetle ulaşıyorduk!"
Afet istemsizce güldü.
"Demek çocukken bile çikolata yüzünden pazarlık yapan biriydi yani."
"Doğru tahmin," dedi Draco,
"ama hâlâ tatlıyı kazanarak yemeyi severim."
Afet gözlerini devirdi. "O konuda eminim."
"Sohbetimize doyum olmaz efendim ama bu koca evin işleri bitmek bilmiyor hem bay ve bayan valerionda sizin baş başa vakit geçirmek istiyorlardır daha fazla vaktizi almayayım"
" Ah tabi işiniz varsa tutmayayım sizi."
hollin gülüm seyrek yanımızdan ayrıldı serenya ve lucen yanımıza geldi
Serenya zarif bir tebessümle başını hafifçe yana eğdi.
"Öyleyse ben mariya'yı biraz gezdireyim, evi görmek istersin müstakbel kocanın odasını görmek istersin belki odayı ikiniz için hazırlattım " dedi serenya . gülümseyerek baktım
"tabi olur çok isterim"
"tamam ozaman siz baba oğul takılın"
Tam o sırada Draco, ellerini cebine sokup alaycı bir ifadeyle lafa karıştı.
"Anne, lütfen nişanlımın etini yeme. Daha yeni geldik."
Serenya'nın gözleri hafifçe büyüdü, sonra kahkaha attı.
"Ah tatlım, o kadar aç gözlü değilim artık."
"Emin misin?" dedi Draco, bir kaşını kaldırarak.
"bir zamanlar Hollin'i sırf fazla baharat koydu diye öldürüyordun."
"Draco Elserin Valerion!" diye karşılık verdi Serenya, sahte bir sitemle.
"Sen çocukken de böyleydin, her şeyi abartırdın."
gülümsedim ben kıyamet kopacak gibi buz gibi bir ortam bekliyordum ama tamd benim ailemde olduğu gibi şey gibi düşünün yeri süpürüyorsunuz ama yerdeki kırıntıları halının altına süpürüyorsunuz ve orda yokmuş gibi davranıyorsunuz draco ailelerimiz benziyor derkenunu kasttediyoruş eh bizde buna ayak uyduruyorduk aile işte bir şekilde yol devam ediyor birbirinize silah doğrultup öldürmeye çalışmadıysanız her şeyin bir çözümü var sanırım
Lucen gülümseyerek araya girdi.
"Serenya, hadi sen maria'yı gezdir, biz oğlumla biraz konuşalım."
"Peki, ama fazla uzun sürmesin," dedi Serenya, ve devam etti haifif korkutucu bir ses tonu ile ve gözlerini kısarak
"akşam yemeğine kadar yetişmezseniz sofrayı sizin için soğuturum."
Draco hafifçe başını salladı, gülümsemesini bastırarak,
"Arkanızdan geliyoruz," dedi.
Serenya bunu duyar duymaz gözlerini devirdi.
"Eminim geliyorsunuzdur," diyerek zarif bir adımla merdivenlerden yukarı çıktı.
"anneee "
"merak etme oğlum işanlına iki dakikada işkence edicek etini didikliyecek değilim !" hepmiz güldüğümüzde kendimi tutamadan aklımdan geçen şakayı yaptım
"yok oğlumuun peşini bırak filan dersiniz yada işte derdin şirkete ortakolmak al sana bir milyon git oğlumun peşini bırak filan " dedim gülümseyrek serenya dudalarını birbirine bastırdı ardır hafif bir ciddiyetle gözlerin haifif kısarak cevap verdi
"yok biz o klişeyi düşünceyi fakirlere saklıyoruz sen fakir değilsin hem ailenden hem kendin "hepimiz güldük
"bu çok iyiyiydi " diye cep verdim
"itiraf edicem gerçekten iyiyidi " dedi draco
"neyse biz ne diyorduk ev gezidirecektim gel bu kattan başlayalım"
"ah tabi "
"arkanızdayız " dedi draco
"üf! babası kılıktı tamam gel ! " dedi serenya
"ne ? odamı değiştirmişsin görmek istiyorum !" serenya yan bir şekilde dönüp haififçe gülümseyrek baktı
"hmmm bak işte bu hoşuma gitti "
serenya koluma girdi ve biz önden yürümeye başladık onlarda biraz bizden aralı arkamızdan yürüyorlardı"
"az önce oturduğumuz yer tahmin edersin oturma alanımız ve hol " sağa doğru gidiyoruz "
"ev gerçekten çok büyük ve güzel baçenize bayıldım "
"ah teşekkür ederim burasıa rtık seninde evin sayılır "
"saoğlun efendim "
"bak ne demiştik sereya diyebilirsin türkiyede anne diyorlamış galiba değilmi ? "
"ah evet nerden biliyorsunuz "
"internet ve çevreden duyduk bi kaç şey bu yüzen geriliyorsan hiç gerek yok tatlı anne kutsal bir kelimedir ve ve sadece kendi anne söylemelisin bana ismimle seslen "
"peki efendim yani serenya "
"işte böyle daha iyi " yüürümeye devam ettik çok boşluk olmadan harika bir büyük masa karşıladı bizi on iki kişilik falandı herhalde ve üstü harika görünüyordu
"burası yemek alanımız burda sofra kuruyoruz "
"masa çok güzel görünüyor "
"ah doğruyu söyle gerçekten güzelmi ? "
"evet harika kesinlik şah şahasına bayıldım yemek takılarınızda çok güzelmiş "
"ah beğenmene çok sevindim bu geceye özendiğimden kendi ellerimle hazırladım "
"ah gerçektenmi ? "
"evet elim lezetlidir şüphenmi var yoksa ? "
"ah hayır draco sofralarınızdan bahsetmişti "
"iyi ailesini unutmamış" glümsedim
"merak etmeyin o sizi hiç unutmadı unumazda " serenya gülümsedi
"bunu duymak iyi geldi "
"e yemekler yormuştur sizi zahmett etmeseydiniz ah hayır önemli değil bu gün hizmetçilere bile ellerini sürdütmedim "
"tek başınıza zor olmuştur yardım alsaydınız keşke "
"ah merak etme bulaşık kısmını onlara bıraktım " ikmizde güldük
"bak bu iyi olmuş "
yürümeye devam etik bir merdiven vardı ve onu geçmiştik ikinci kata biirazdan geçecektik biraz daha yürüdükten sonra yemek alangeçtik ve bir kapıdan içeri girdik burası hem eski tarzda hemde modern karışımı bir mutfaktı içerde hizmetliler vard bir takım işler yapıyorlardı izi görünce hepsi bianda endişe ile bize döndüler hazır ola geçtiler adeta
"efendim hoş geldiniz bir arzunuzmu vardı ?" dedi bir yardımcı kadın
"ah hayır canım meak etme sadece gelinime evi gezdiriyordum "
"ah tabi efendim kusua bakmayın hoşgeldiniz "
"hoş buldum " dedim ve harika büyük güzel mutfaktan çıktık
" mutffağınız çok güzelmiş "
"evet biliyorum yaptımak uzun zaman aldı "
"ah siz yaptırınız mı ?"
"evet bu ev kople sıfırdan yapıldıı bitmesi için bizim düğünüüzden baya bir önce
yapıldı 1 yıl gibi bir sürede bitti nikahtan sonra biraz beklemek zorunda kaldık "
"ah evet tahmin edebiliyorum baya büyük bir ev yani ir yıl içinde bitmesi bile mucize gibi "
"bencede neyse balayı daha uzun oldu zararı olmaz " ikimizde güldük
" katılıyorum" mutfağın karşısına doğru yürümeye başladık orda bir lan vardı bir kaç güzel iftişamlı bir koltu ve bir piano vaybe harika bir pianoydu gerekten bayıldırdım ve çalardım bahçeye açılan bir kapıda vardı
"piyano bayılırım çok güzel "
"ah evet draco küçükken çalardı iyi baktık hala yeni gibi "
draco ve lucen yanımıza geldi
"evet çocuken öğrenmiştim üzel zamanlardı "
"piyano çalabiliyormusun ?!"
"evet söylemedimmi? "
"hayır söylemedin"
"olanlardan hiç aklıma gelmemiş "
" bende söylemedim ödeştik "
"sende mi biliyorsun ?"
"evet çocukken enstürümanlaran hevesliydim "
"neden söylemedin?"
"olanlanlardan hiç aklıma gelmemiş " dedim onun gibi gözlerini hafif kıstı kollarını bağladı
"kinci ve intikamcısın korkuyorum senden "
"haha güliyim bari diyene bak lakabın kara ölüm senin "
"neyse..."
"şimdi birbirinize gireceksiniz " dedi lucen
"bomba patlayacak gibi " gülerek cevap verdim
"yok canım bu bizim her zamanki halimiz "
"evet anne merak etme gelinin lafın altında kalmayı sevmez "
"Biz orda biz söz vardır taş altında kalırım laf altında kalmam " dedim gülerek güldüğümüzde lucen lafa girdi
"Bu kız annene. Benziyor oğlum"
" Farkındayım" dedi derin bir nefes vererek ve ima ile draco
" Aman neyse sizin ilişkinizden normal bişey beklemek normal olmaz ve oğlum güçlü kadın dediğin böyle olur kıymet bil babası kılıklı" dedi serenya şaşkınlık içindeydim böyle bir tavır beklemiyordum resmen annesi beni oğluna karşı tutuyordu ama tabi hiç belkide olmazdı güldüm ve
"Anneni çok sevdim." Dedi Serenya bana bakıp gülerek göz kırptı Dracoda sırıtıp
"Belli oluyor " dedi
" E madem ikinizde biliyorsunuz kısa bişey çalsanıza bize"
"Olurmu? Bence bı deneye biliriz " dedi draco
"Bilmemki uzun zaman oldu"
"Bence tozları üzerinizden atarsınız bı deneyin derim"
"Ne dersin?"
"Bilmemki" diye çekingen bir cevap verdim draco sırıttı
"Korktunmu ? Mevrak etme yardım ederim sana "
" Suratının ortasına tokadü yersen anlarsın korkuyu .". Dedim hafif alaylı hafif ciddi
"Tamam canım kızma şaka yaptım"
"Neyse tamam otur bakalım ne yapacağız "
Draco piyanonun taburesini çekti uzun orta kalınlıkta iki kişinin rahatlıkla oturabileceği boyuttaydı
İkimiz anlık kısa bir süre sessiz kaldık
" Ee biz bunun başına oturdukta ne çalacağız ki?"
"Çok mantıklı bir soru ama cevabı bendede " dördümüz birden elimizi yüzümüze getirip güldük
Draco piyanonun taburesine otururken eliyle yan tarafı işaret etti.
"Gel bakalım, bakalım ne kadar yeteneklisin."
"Benden mucize bekleme, yıllardır elimi bile sürmedim,"
dedim tedirgin bir sesle.
"Harika," dedi Draco alayla.
"Benim de en sevdiğim tür: öz güven eksikliğiyle gelen yetenek."
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Oturmasaydınız keşke " dedi serenya gülerek
"Sessiz soğuk savaş diye buna denir " dedi lucen
Güldü draco benimle dalgamı geçiyosun soruma yanıt verdi
"Hayır, sadece realistim. Şimdi bakalım..."
Eğilip kapağı açtı, parmaklarını birkaç tuşun üzerinde gezdirdi, ince bir sesle "Hmm..." dedi.
"Ne çalalım?"
"Ne biliyorsan onu çal," dedim omuz silkip.
"Ben her şeyi çalarım," dedi gülümseyerek. "Ama senle başlamam için kolay bir şey bulalım.Mesela Comptine d'un autre été olur. Yavaş, sade, ama duygulu."
"Nasıl yani, ben mi çalacağım? Sen izleyecekmisin ?"
"Biz. Ama sen başla."
Gözlerimi kısarak baktım.
"Ben mi? Sen benden iyisin, sen başla."
"Olmaz. Birinci kural: sahneye çıkan ilk kişi, diğerine meydan okur.
Ve ben bu sefer seni izlemek istiyorum."
"Çok kabasın." dedimm piyanoya baakarken
Draco kaşlarını kaldırdı, sesi ipeksi bir alaya dönüştü.
"Yanlış. Bu öğretmen kabalığı. Yani bana öyle bakma, şimdi ellerini tuşlara koy."
Derin bir nefes aldım, parmaklarımı tuşlara yerleştirdim ama bastığım ilk nota beklediğim gibi çıkmadı.
"Hah," dedi Draco gülerek, "ilk tuşu yanlış basmak klasik bir Afet girişi."
"Susmazsan seni piyanoyla döverim." ona sinirli bakış attım
"Oho, saldırgan başladı."
Eliyle nazikçe parmaklarımın yerini düzeltti.
"Bak, bana davrandığın gibi davranmayacaksın burada. Piyanoya kibar davranacaksın. Bu bir savaş değil, dans."
"Yani bana öyle davranmamı söylüyorsun?"
Draco'nun gözlerinde bir anlık bir ışıltı belirdi, gülümsemesi sessizleşti.
"Fena fikir değil."
Bir an sustuk. Sonra draco ellerini tuşlara yerleştirdi ve yavaşça tuşlara bastı bende onunlara beraber tuşlara basmaya başladım draconun tabiri ile ona davrandığım gibi değil nazik bir şekilde tuşlara basmaya başladım ve ikimizin eller uyum içde dans eder gibi , yavaş bir melodi yayıldı odaya.
Ben ritmi yakaladıkça notalar birbirine karıştı. Draco bir yeri kaçırdığımda sesi alçak ama sabırlıydı. ve çok kibardı iyi bir öğretmendi
"Yavaş... evet, işte öyle... bak, şimdi oldu."
Melodi ilerledikçe gülümsemek kaçınılmaz hale geldi.
Lucen başını yana eğmiş izliyordu, Serenya'nın gözlerinde yumuşak bir parıltı vardı.
Son nota çaldığında, birkaç saniyelik sessizlik kaldı geriye. ve ardından lucenn ve serenya bizi alkışladı
"fevkalde draco gittiğinden beri bu evde piyano sesleri duyulmuyordu " dedi serenya
"evet ben bile özlemişim gerçekten güzeldi "
"teşekkürler uzun zamandır çalmadğım için paslanmışım ama yinede iyiydi sanırım"
Draco hafifçe yana eğildi,
"Eh, fena değil. Sanırım bir dahaki sefere sen çal, ben sadece dinlerim."
"Sanırım bir dahaki sefere sana kulaklık takacağım," dedim gülerek.
Lucen kahkaha attı.
"Bu kız seni uzun yaşatmaz oğlum."
erakla dracoya baktım
"Biliyorum," dedi Draco babasına bakarken, ardından bana döndğ gözlerimin içine baktı ve konuşt
"ama en azından sıkılmam. yaşamaya değer dolu dolu bir hayat olucak"
"benimle bir hayat yaşayacaksın draco elserin valerion beni gerçekten tanıyan ilk kişi olucak bu paha biçilemez " gülümsedi
"biliyorum ve annemle babama bunun için çok teşekkür ediyorum bana yaptığınız en güzel şey" dedi draco son kelimelerini söylerke annnesi ve babasına baktı
piyanonun taburesinden kalkarken
"aferin ." dedim draco güldü ve kalkarken
"Biri bana egoist mi demişti ?"
Hepimiz güldüğümüzde tabureyi yerine ittirdim
"Uzatma ."
" E ozaman artık evi gezmeye devam edelim merdiven tarafındaki bölümüde gezelim sonra üst kata çıkalım "
"Tabi olur" yürümeye başladık tekrardan yemek alanından geçtik merdivenlere doğru yürüdük ve merdiven tarafına gittik ev girince kocca geniş bir hol giriş karışılıyordu sizi biraz ilerleyince sağ tarafta oturma alanı salon vardı sol tarafta ise geniş bir arayla yemek alanı vardı ve geniş kapalı mor mutfakları vardı mutfakları gerçekten çok güzeldi mutfağın karşısına doğru gidincede müzik alanı vardı ve bahçeye açılan bir kapı vardı şuanda da merdiven tarafındaydık
"Evet burası evin en sevdiğim alanı "
"Ya neden ?"
"Şimdi anlarsın " serenya gülerek merdiven sağ tarafında bir kapı vardı oraya doğru gitti elini kapıya attı ve bana doğru bakıp
"kitapları severmisin?"
"ah evet kesinlikle her gün okurum "
"ozaman hoşuna gidicek " dedi kapıyı açtı ve içeri girdik ve gözlerim büyüdü hayranlıkla bakıyordum burası kocam bir kütüp haneydi inalıkmazdıdı uzun bir tavan vardı ve duvarlar tavana kadar ahşap kitaplıklarla kaplıydı ve her raf kitap dolouydu bazı boş yerlerde tablolor vardı ve güzel taçbir şömine oldukça rahat ve şık görünen koltuklar koltukların üstünde yumuşacık görünen koltuk şalları battayeler vaddı üst raflara ulaşmak için bir merdiven aşırı şık bir halı burası benim içim adeta yer yüzündeki bir cennet gibiydi draconun
"buraya bayılacağını biliyordum tam bir tap kurdu" dediğini duydum
"ya öylemi o zaman bunu sevmiş olmalısın"
Elimi ağzıma götürdüm
" Burası harika bayıldım"
"Ben demiştim " dedi draco
"Draco sormuştun ya hani"
"Neyi?"
"Böyle bi ev istermisin diye"
"Ha evet "
"Ev böylemi olur bilmem ama kesinlikle böyle bir kütüphane olucak"
" Olur yaparız" dedi draco gülerek
" Burası gerçekten harikaymış "
" Evet öyle bu raflaraı doldurmak seneler aldı" dedi lucen
"Hepsini okudunuzmu?"
" Evet çünkü ikimizin ve draco'nun çocukluğundan beri okuduğumuz tüm kitaplar burda "
" Gerçekten çok güzelmiş "
Kütüphaneden çıktık
" Eh burda pek bir numara kalmadı karşıda asansör ve tuvalet var birde karşıda arka bahçeye çıkan bir arka kapı var okadar "
Evde asansörde vardı içimden yok artık dedim kendi kendi sende zenginsin niye bukadar şaşırıyorsunki diyordum ama bizimkiler hep sadelikten yanaydı böyle olun pek şatafatlı büyümedik diyebilirim
Yukarı merdivenlere doğru yürürken duvardaki tablolar dikkatini çekti Devasa merdivenlerin iki yanında duran tablolar, büyüyle hafifçe titreşiyordu - sanki içindekiler canlıydı.Bir tanesi özellikle dikkatimi çekti: gümüş çerçeveli bir tablo, fırtınalı bir deniz sahnesi...
Altındaki imzada "A. Mortem - 1734" yazıyordu.
gözlerim büyüdü. Bu ressamın adı büyü dünyasında bile efsane olarak anılırdı.
"Bu... orijinal bir Mortem tablosu mu?" diye sordum hayranlıkla.
Serenya gururlu bir şekilde başını kaldırdı.
"Evet. Lucen'le evlendiğimde bana düğün hediyesi olarak verilmişti. Draco o tabloya çocukken 'Denizin kalbi' derdi."
"Çünkü fırtınaya bakınca babamı hatırlatıyordu," dedi Draco arkalarından gelerek.Lucen hafifçe öksürdü, gülümsemesini gizleyemedi. herkes birbirine imalı bir bakış attı ortalık nalık soğudu o sırada bizde medivenlerden yukarı çıktık çıkarken etrafı izledim tam sekiz tane kapı vardı tam merdivenin karşısında bitane vardı sağ tarafta üç tane sol tarafta dört tane vardı merdivenler bittiğinde kata çıktık Üst kata çıktığımızda koridorun ortasında, büyülü avizelerin gölgeleri duvarlarda dalgalanıyordu.
"evet burasıda ikinci sizi öncelikli olarak draconun odasına götüreyim hem sen hemde draco merak etmişsinizdir "
"evet anne odama naptın çok merak ediyorum "
"draco sende yanş ne yapabilirim en fazla " dedi serenya sitemkar şekilde ve bizi merdivenin soluna doğru yönlerdi ve balkonun yanındaki kapıya doğru yürüdük oda diğer kapılara olduça uzaktı ve evin her alanından uzaktı
Serenya, o uzak kapıda durdu ve elini kapının koluna attı
"Ve burası... Draco'nun odası," dedi, kapıyı nazikçe açarken.
ben meraklı ve şaşkın gözlerle odaya baktım dracoda baktı
Oda hem modern hem tarih kokuyordu. Eski ahşap kirişlerle çevrili tavan, altın işlemeli perde halkaları, ama en dikkat çekici olan...iki kişilik büyük yataktı.
Üzerindeki koyu yeşil saten örtüler parlıyor, yastıkların üzerinde gümüş iplikle işlenmiş bir V harfi dikkat çekiyordu. siyah gri işlemeli bir komidin vardı vr yine siyan bir dolap vardı ve bir masa ve normal bir kitaplık ve içerde bir kapı daha vardı muhtemelen banyoydu ve içerde odanın ortasında bavullarımızda vardı
Draco kapının eşiğinde durdu, kollarını kavuşturdu.
"Eskiden tek kişilikti," dedi yatağı kast ederak gayet doğal bir ses tonuyla.
başımı ona çevirdim, alaycı bir gülümsemeyle,
"Ne yani, o kadar mı bekliyordun beni?" dedim. yanma geldi
Draco hafifçe eğilerek, kulağına yakın bir tonda fısıldadı:
"Yirmi yıl az mı sence?"
anlık utandım , ama kendimi hızlıca toparlayıp devam ettim
"yatağın tek kişilikmiydi ?" dedim
"evet biz seni gibi prenses değildik afet hanım bize çift kişilik vermediler " dedi gülerek
"haha çok komik yatağımız çift kişilik diye prenses mi olduk?"
"yatak çift kişilik olduğundanmı bilmemem ama teknik olarak prensessin zaten"
anlık durdum
"doğru söylüyorsun nedense buna bi türlü alışamıyorum"
"insana garip geliyor 21. yüzyılda birde sarayda yaşamıyoruz uzun kabarık elbiselerle falan insanlar önümüzde eğilmiyor ondan " dedi serenya
"yani evet ondan ama bence böylesi daha iyi " diye yanıt verdim draco odaya baktı
"şaka maka biyana bı odayı 16 yaşına kadar kullandım o yüzden tek kişilikti" dedi
"tamam çocukken benimde öyleydi " dedim gülerek
draco elini yatağın ahşabında gezdirdi
"sadece yatağı değil bütün mobilyalar değişmiş?" dedi draco
"14 yaşında aldığımız eşyalarmı dursaydı oğlum? 21 yaşına geldin"
" evet neyse güzel olmuş"
draconun odası benim odama göre çok çok sadeydi baş ucundaki komidinlerde gece lambası vardı sadece hiç bişey yoktu duvarlar boş renksiz belkide 6 yıldır burda yaşamadığı içindir yada kişiliğindendir aslında draconun kişiliği böyle değildi yani yarı yarıya duygusuz biride değildi sanırım urda hiç kendi olamadığı içindi
"hem nişanlınla birlikte kalıcaksınız bu odada 16 yaşında yattığın tek kişilik yatakta beraber nasıl yatacaktınız ?" annesinin ağzından aynı odada kalacağımızı duyunca biraz utanmıltım mağlumun bizim kültürümüzde pek normal karşılanmıyordu
"bişey demedim güzel olmuş"
"hadi çıkalım akşam yemeğinden sonra yerleşirtirirsiniz "
"evet bencede" odadak çıktık serenya ile ikimiz yan yana yürüyorduk draco ve babasıda arkada kaldı
"biz balkondayız " dedi lucen dönük onalara baktık
"bi sigara içicez " dedi dravo bana bakarken onay bekliyormuş gibiydi sorun yok manasında işaret verdim
"e tamam gidin peşimizde kuyruk gibi dolanmanıza gerek yok " dedi serenya dudaklarımı birine bastırdım
" gel oğlum gidelim annenin hey heyleri üstünde yine "
serenya gözlerini devirdi ve onlarda balkona çıktı bizde yürümeye devam ettik
"draconun onadasının karşısındaki karşı koridordaki oda bizim odamızda burdaki oda misafir odası bunun yanındaki sauna "
saunamı ? evlerinde sauna vardı kulağa güzel gelmiyor değildi
"sauna kulağa güzel geliyor "
"evet rahatlamak için ideal masajcımıda çağırıp keyif yapıyorum bazen "
"masaj yaptırmak rahatlatıcı tabi " diye cevap verdim eliyle merdiven karşısında duvardaki saunanın yanındaki odayı gösterdi
"burasıda misafir odası ve karşıdaki iki odada misafir odası "
"misafiriniz çok oluyor herhalde"
"aslında çok gini geliyor ama değil mesale sadece küçük bir aile gelse çocukla ve büyüklere ayrı oda verince bazen yetmiyor bile"
"e tabi öyle düşününce " diye yanıt verdim ve ortadaki kapı güzüme takıldı
" peki burası ?" diye sordum
"ah burası kütüphaneyle eşit gide bilecek tek yer" dedi serenya gülerek
merak etmiştim kapıyı açtı ve içeri girdik ve inanmadım karşıda koca bir ekran vardı yerde koktuklar kırmızıya boyanmış duvarlar spot ışıklar doluydu
koca bir sinema salonu vardıb
"vay canına buna bayıldım "
"evet evi yaptırırken mimara kütüphaneyle sinema odasını söylemiştim ilk "
"bu gerçekten harika olmuş "
"evet öyle çok keyifli bişey bu arada" dedi serenya
"3d de oluyormu?"
"evet evet var "
"gerçekten çok güzel aile ile vakit geçirmek için harika bence"
" evet aslında ne diyordum bugün yada yarın getçi yarında toplantı var yarından sonra bi sinema gecsimi yapsak "
"yani olabilir tabi "
"yoksa toplantıdan sonra gitmeyi mi planlıyordunuz?" dedi serenya kendimi kötü hissetim
"hayır yani açık ve net söyliyim burda ne kadar kalacağımız kararı kesinlikle bana ait değil draco banada net bişey söylemedi "
"net bişey söylemedimi?"
"hayır mağlesef sanırım oda nekadar kalıcağımızı bilmiyorum zamana bıraktı galiba "
"anladım ah bize ne oldu diyorum bazen keşke herşey eski günlerdeki gibi olsa" dedi serenya bişey dicektim ama lafımı yuttum
"hadi aklında geçeni söyle yutma lafını" dedi serenya samimiyetle
"şey..."
"hadi çekinme "
"draco içinse durum tam tersi" dedim
"nasıl yani?" dedi serenya
"dediniz ya keşke herşey eskisi gibi olsa diye draco öyle düşünmüyor çünkü onun için geçmiş güzel değil bu evde güzel anılarıda var ama onun iöin kötü anıları daha fazla" dedim
" nasıl yani sana böylemi söyledi..."
"evet yani öyle anlattı geçmişte onun kalbi bu evde çok kırılmış "
"biliyorum... , draconun neden altı yıldır bizi hiç görmediğini biliyormusun?" dedi
"draco anlatmıştı yani aranızda geçenleri ama sanırım çok kırgın kırgınlığını aşamadığı için altı yıldır buraya gelmedi..."
"anlıyorum sanırım gelmesi artık iyi bir işaret senle tanıştıktan sonra buraya gelmeye karar verdionu senmi ikna ettin?" derin bir nefes verdim
"sayılır bana anlattı monuştu bende sadece fikrimi belirttim bence o zaten gelme taraftarıydı destek arıyordu sadece" serenya gülümsedi
" onun inadını kırmışsın ..., itiraf etmeliyim sen istemiyorsun diye düşünmüştüm"
"bi yandan neden böyle düşündünüz diyorum bi yandan da anlıyorum ama ben draco ile altı yıldır beraber değilim daha bi yıl olmadı bile yani emin olabilirsiniz benle alakası yok hatta o aile arasında o nişan töreninde beni annem ve babamdan isteyin isterderdim "
"anladım... sen iyi birisin maria afet "dedi serenya samimiyetle gülümsedim
" teşekkür ederim "
"bunu sormam saçma ama içimdeki anneye vemeraklı kadına engel olamıyorum ..." dedi serenya
" sorun lütfen"
"gerçekten seviyormusun?..." dedi serenya gülümsedim
"dracoyumu?"
"yani evet..." dedi biraz çekinerek
"evet tabiki seviyorum"
"biliyorum bu soru saçma ama insan merak ediyor"
"saçma değil bende kendime soruyorum yani onu defa gördüm ve gördüğüm an herşey bi anda başladı çok değişik bişey ben bile inanamıyorken başka birinin anlaması yada inanması zor "
"aslında... ben seni anlıyorum aynı şeyi bende yaptım"
"nasıl yani?"
" bende draconun babası ile tabıştığım geceyi beraber geçirmiştik ama cinsellik gelmesin aklına öyle değil" gülümsedim
"öyle bile olsa beni ilgilendirmez ki kendimden yola çıkarak aklıma gelmedi"
güldü
" evet neyse bizimki sizinkiden biraz farklıydı biz önce büyük kavga etmiştik "
"en büyük aşklar kavga ile başlar misali" dedim gülerek
"evet biraz öyleydi, okulun ilk günü sabah karşılaştık valserin Aearverada ama büyüktük sizin yaşlarda güney yeni doğarken ilk defa yüz yüze karşılaşmıştık seneler okulda o beni bildi bende onu ben leserin varisiydim o valerion du yan nasıl birbirimizi bilmeyelimki? odama yeni yılın başlangıcında giderken onunla koridorda çarpıştım ve ilk defa resmi olarak tanıştık kavga ettik bütün bavullarımı darma dağan etmişti onunkilerde devrilmişti ikimizd esinirle ayrıldık sonra öğlene doğru arkadaş guruplarımız bir araya geldi meğerse bir kaç ortak armkdaşımız varmış birlikte atışmalı bolca bir kaç saat geçirdik"
ikimizde güldük
"güzel hikaye bavularınızı deviren adamın çocuğunuzun babası olacağını nerden bilebilirdinizki" güldü
"bilemezdim bilemedim"
"sonra ne oldu peki?"
"sonra okuldan dışarı çıktık okulunjn yakınında bir arkadışımız dağ evi gibi bir evi vardı oraya gittik ergenlik işte içtik falan oyun oynadıkşarhoşluğun etkisi ile lucen ile ben kızgınlığımızı unuttuk arakadaşlarımızla beraber keyifli vakit geçirdik benim kafam biraz bulanıktı sonra okula geri döndük herkes odalara dağıldı ama biz birlikte sohbet etmeye devam etyik o benim sarhoşluğumu idare etti birlikte onun odasına geçtik okadar çok konuştuk nerdeyse güneş doğana kadar ve odasında koltuğun üstünde öylece uyuya kaldık"
"çok güzel bir hikaye" dedim gülümseyrek
"evet..., hadi gel bizimkilere bakalım onlardan korkuyorum " neyi kastettiğini anladım aralrınd gerilim ve kavga olma olasılığından bahsediyordu
"aklımı okudunuz bencede gidelim" ikimiz sinema odasından çımtık vr onların girdiği balkona doğru yürüdük camdan görünüyorlardı ikisi balkona yaslanmış sigara içiyordu serenya aniden yavaşladı eliyle beni durdurdu
"ne oldu?" dedim mereakla
"şhh sessiz tamammı?" dedi fısıldayrak
"onları gizlice mi dinliyeceğiz?" dedim bende fısıldayrak
"evet ne olmuş? "
"bu pek etik değil sanki?"
"açık konuşayım maria, siktir et etikliği!" dedi serenya, anlık şaşkınlıkla gözlerimi çıkardım
"ne?" desim hafif gülerek
"ne? ne? ne olacak oğlumla babası 6 yıl sonra ilk defa baş başalar ortadan ikiye çatlamak üzereyim stresten!" dedi serenya
"ah tanfım inanın bana bende öyleyim çok stresli!"
"ah kesinlikle evet! valerion erkeleri ayrı ayrı beterler birlimte dahada beterler çünkü ikiside aynı!"
"katılıyorum fazla benyorlar."
"neyse hadi dinliyormuyuz?" dedi serenya gülerek göz kırptım
"tabiki dinliyoruz ben sadece sizekendimi iyi göstermeye çalışıyordum.! tabiki dinliyeceğiz" serenya gülümsedi
"aferin benim gelinime böyle devam .!" ikimiz beraber herşeyi bir kemera bırakıp sessizce kapıya yürüdük kapıda çok küçük birboşluk kalmıştı öyleki içeri sigara kokusu dolmuştu böyle belli etöeden onları dinlerdik ikimiz kapının kenarına gizlendik dvara yasladık ve onları dinlemeye başladık lucen konuştu aralrındaki gerginlik uzaktan hissediliyordu
“Bir saattir sessizsin, Draco. Konuşmak zor mu geldi, yoksa karşında ben varım diye mi böyle suskunsun?”
Draco kinayeli bir şekilde güldü tısladı
“Sadece hangi versiyonunla konuştuğumu anlamaya çalışıyorum. Patron, baba, yoksa eski düşman mı?”
Biz onları dinlerken okadar çok gerildik ki serenya ile ikimiz aynı anda kollarımızı tuttuk
“Güzel... hâlâ o dilin keskin demek. Peki kalbin? O hâlâ bu kadar soğuk mu?” dedi lucen nefeslerinizi tuttuk onları dinliyorduk
“Senin sayende dondu zaten. Ama konu kalpse... galiba biri çözmeye başladı.”
Serenya ile ikimiz o an birbirbirimize baktık ikimiz elimizi ağzımıza götürüdük serenya kulağıma doğru eğildi fısıldayarak konuştu
“Aha başlıyo romantik itiraf kısmı! Sessiz ol Afet, nefes alırken bile ses çıkarma! Sanırım bizden önce konuşmamışlar”
“Sen konuşuyorsun zaten! Ben susuyorum!” dedim fısıltıyla ikimiz onları dinlemeye devam ettik
"Afet’i diyorsun, değil mi?” dedi luecen
Yüzüm o an kireç gibi oldu sanki serenya kıkırdadı eliyle ağzını kapattı
“Eğer duygularımı analiz etmeye geldiysen yanlış eve gelmişsin. Ama... evet. Onunla ilgili bir şey var. Huzur gibi. Felâket gibi.” dedi draco
“Felâket ha? Tam senlik.” dedi lucen
"Felaketin içinde büyünce öyle oluyor" serenya ile ikimiz birbirimize bakıp yüzümüzü buruşturduk hala ikimiz birbirimizin kolunu sıkıyorduk
“Altı yıl, Draco. Altı yıldır bu eve adımını atmadın. time katıldın ayrıldın büyüdün nişanlandın Maria ile berabersin "
“Eve dönmek için önce eve benzeyen bir yer lazım, baba. Benim için burası mezarlık gibiydi.”
“Ve şimdi? Ne değişti?”
“Biri geldi. O buradayken... duvarlar yıkılmış gibi oluyor. Bana herşey için farklı bakış açısı kazandırdı”
Ben ve serenya gözlerimizi açıp
Birbirimize baktık
“maria Afet, değil mi?”
draco kinayeli güldü
“Başka kim olabilir?”
"Hemen onu savunmaya geçiyorsun telefonda annenle konuşurken toplantı için konuştuğunda bizim ona layık olmamız lazım demişsin seni baya tesiri altına almış"
"Beni tesiri altına falan almadı şimdi gene sinirlendirme beni afetin hiç bişey yaptığı yok"
“Yine aynı şeyi yaptın,” dedi lucen, sesi yorgundu.
“Ne yaptım?”
“Kadına fazla sahip çıkıyorsun. Aileni korumayı unutuyorsun.”
Draco gülümsedi, ama gülümsemesi zehirliydi.
“Yani ailemi korumak derken… annemi, değil mi? Ya da seni? Hanginiz daha çok koruma gerektiriyor şu anda?”
"Değişmemişsin"
"Değismeyen sensin.! Afeti tabiki koruyacağım sen anneni vaktinde annene, ailene karşı nasıl koruduğunu unuttunmu?"
" Hayır unutmadım"
" İyi ozaman afette benim karım.! Onu savunmuyorum, koruyorum . Onu tabiki koruyacağım "
"Kötü koruma diyen yok sana"
"Ozaman sus artık "
"Annen biraz alındı ilk başlarda Maria senin gelmek istemiyor sanmıştık"
"Alınacak bişey yok afet hayatıma gireli bir yıl olmadı daha altı yıldır o beni sizden uzak tutmuyordu ya"
“Romantikmiş... ama garip bir şey fark ettim Draco. Demin dediğim gibi Ne zaman Maria ile ilgili bir şey söylesem hemen savunmaya geçiyorsun. ”
Draco sert ama ölçülü bir ses ile konuştu
“bende demin dedigin gibi Savunmuyorum. Koruyorum.”
“Neden? O kendini gayet iyi savunabilecek bir kadın gibi duruyor.”
“Belki de öyle... ama mesele bu değil. Biri annem. Ne olursa olsun. Diğeri karım.” derin bir nefes aldı ardından devam etti
“İkisi de hayatımdaki en değerli iki kadın. İkisini de farklı şekilde ama aynı değerde seviyorum. Birini beni doğurduğu için , biride beni her türlü sevdiği çok için bana kim olduğumu hatırlattığı için”
Serenya ile ikimiz gülerek birbirimize baktık serenya bana fısıldayarak
"Sanırım seninle benim kocamın annesi ile yaşadığımız şeyleri yaşamayacağız" dedi sevinçle
"Evet katılıyorum"
"Kimin oğlu"
"Serenya oğluna aşığım" dedim gülerek
" Eh sonuçta benim oğlum "
Kolumu hafifçe dürüttü
"Oda sana aşık ilerde bende senin oğluna aşık olurum ödeşiriz " ikimizde sessizce kıkırdadık
"Anlaştık!" Lucenin konuşmasıyla tekrardan pür dikkat dinlemeye başladık
“Yine aynı eve döndük,” dedi lucen . Ve devam etti
“Bundan altı yıl önce o lanet inadın ve o tim yüzünden birbirimize yumruk attığımız geceyi hatırlıyor musun?”
Draco’nun yüzü kasıldı.
“Sır Katili Timi’nden bahsediyorsan, o gece sadece senin hak ettiğini yaptım.”
Lucen başını çevirdi, dışarıdaki loş bahçeye baktı.
“Ben senin babanım, Draco. Bana yumruk atmakla ne kazandın?”
“Saygı,” dedi Draco, gözleri buz gibiydi.
“Kendime olan saygımı kazandım.”
Lucen sessiz kaldı, sonra yavaşça sigarasından bı nefes daha aldı
Tütün kokusu mum ışığının arasına karıştı.
" bazı şeyler hala hep duruyor "
"Bana mı anlatıyorsun?" Kısa bir sessizlik oldu ardından lucen konuştu
" Peki onu seviyormusun?"
Draco sigarasın külün paramağı ile hafifçe dokunup savururken tebessüm etti
"Sevmek... Sevmek yetersiz kalıyor..." Serenya koluma vurdu ardından göz kırkpıp kafasını salladı ardından bende gülümsedi hatta biraz utandım
" Onunlay ken gerçekten mutlu oluyorum onu kendimden daha çok düşünüyorum ona zarar gelecek diye ödüm kopuyor"
Lucen gülümsedi
" Onu alevlerin içine atlamandan anladık"
"Yine olsa yine yaparım"
"Yalnız dikkatini çekti karım diyorsun"
" Evet imza atamamış olmam umrumda değil o benim karım"
"Büyümüşsün draco cevapların zehirli bir ok gibi bir oğlan değil adam olmuşsun ve her geçen gün bana daha çok benzimişsin."
"Mağlesef bunun bende farkındayım her gün her aynaya baktığımda aklıma sen geliyorsun"
" Mağlesef öylemi?"
"Evet öyle ama görünüşümü değiştiremem ama karakterini değiştire bilirim "
"Değiştiremezsin draco gözlerine bakıyorum , ve zamanında kendi gözlerimde yanan ateşi öfkeyi görüyorum neden biliyormusun sen ben nasılsak zamanında bende babamda öyleydik benim babam. Benden iyimiydi sanıyorsun? Biz aynıyız draco"
Lucen sigarasının izmaritini yere attı ayağıyla esti ve konuşmaya devam etti
" aynı hırs aynı ateş aynı öfke sen ne dersen ne draco valerion sen benim lucen valerionun oğlusun"
" Evet yalan o hırsı o öfkeyi ruhundan kaldıramam ama yemin olsun ki lucen valerion asla senin gibi bir baba olmayacağım ben oğlum yada kızım benden nefret etmeyecek emin olabilirsin "
"İyi aferin sen daha iyisini yap ama şunu bil ki zamanında aynısını demiştim bazı şeyler lafla olmuyor"
"Benim söylediklerim sadece lafta kalmayacak merak etme "
Lucen sırıttı
"Senin çocuğun ha? Çok değişik geliyor "
"Evet öyle "
"Bak oğlum iyi bir baba olmadığımı biliyorum senin o gün altı yıl önce kavga ettiğimizde anladım her nekadar o gün bunu kimseye söylemesemde çünkü benim oğlum benden hiç bişey almadı beni görmedi benden gizli kendi emeği ile başarılı oldu sen oğlum soyunuzdaki herkesten farklı olarak kendi tırnaklarınla yaptın ne yaptıysan ben Ozaman anladım ve seni tebrik ettim çünkü ben senin yaptığını yapamazdım..., ama bende kendi babamdan ne gördüysem onu yaptım ama benim çocukluğumda yanımda bile değildi olduğundaysa olmamasını tercih ederdim "
" Bu konuda bişey diyemem ama o döngüyü kırabilirdim ne bu yani ? Benim. Babam yaptı bende yapayımmı ? Sana Bir hikaye anlatacağım baba sadece senin değil bütün insnaların bilmesi gereken bir hikaye"
"Ne hikayesiymiş?"
"İki tane erkek kardeş varmış babalar alkolikmiş biri babası gibi alkolik olup hiç bişey başramamış sokaklarda yaşamış biri ise tam tersi başarılı bir iş insanı olmuş ikisine de sormuşlar niye böylesin ikisininde verdiği cevap aynıdı ' babam alkolikti' yani babamız yada annemiz fark etmez evlatları üzerinde etkisi var evet karakterde ama bun engel değil insan kendisini geliştirebilir biz bilinçli varlıklarız o yüzden dedemi kendine kılıf uydurma "
Arada sessizlik oldu.
"Öyle diyorsan... Ne diyim haklısın " draco şaşkınlıkla baktı
"İçine cinmi girdi?!"
"Hayır belkide gecikmiş bir gelişmeyi yaşıyorumdur oğlum..."
Draco derin bir nefes verdi
"Bunun için çok gecikmişsin"
" Evet biliyorum ...". Dedi lucen ortalık sessizleşti
"Hassiktir ilk defa böyle konuştuklarını duyuyorum " dedi serenya
" Bende şaşırdım tam tersini bekliyordum"
"Ah kızım !"Sen bide beni Sor "
İkimiz o an dengemizi kaybettik ve o an tahta gıcırdadı ve kapıya değdik draco ve lucen kapıya döndü serenya telaşla fısıldayarak
" Siktir bana ayak uydur " dedi
"Tamam çabuk"
" Sanırım bu evin duvarları hâlâ meraklı" dedi draco
"Sanırım misafirlerimiz var" serenya ayağıyla adım sesi çıkardı ve sanki ikimiz Yeni geliyormuş gibi balkona girdik
"Hey lucen draco hala burdamısınız? Artık yemeğe geçelim"
"Siz yenimi geldiniz yoksa dedektifçilikmi oynuyorsunuz ?" Dedi draco
"Dedektifçilik oynamak mı ? Ne alaka sinema odasından yeni çıktık bu arda sinema odası çok güzelmiş" dedim
"Evet öyle"
" Siz buraya yeni geldiyseniz bende ne olayım" dedi lucen
" Lucen öylebi konuşuyorsunki Maria yalnış anlayacak!"
" Tamam bişey demedim" dedi lucen
" Siz ikiniz çok tehlikelisiniz ." Dedi draco
"Abartıyosun kuruntuluk yapıyorsun "
"İyi tamam"
"Neyse bizde Maria ile sinema odasını konuşuyorduk bu gün ayada yarın gerçi yarında toplantı var yarından sonra falan filim gecesi yapalım dedik" dedi serenya
" Gerçektenmi?" Dedi draco
"Evet güzel olur olabilir yani?". Dedim
" Olabilir neyse... Bakarız" dedi lucen
" Neyse hadi yemeğe inelimmi artık?"
"Olur anne biz önce odaya geçelim esyaları yerleştirelim o sırada sende yemeklere bakarsın"
"Tabi oğlum tabi siz yerleşim bı elinizi yüzünüzü yıkayın hatta isterseniz biraz daha dinlenin"
"Aynen bu yarım saat sonra falan yeriz zaten" Dedi lucen
"Tamam hadi biz odaya geçelim afetim"
" Tamam çocuklar biz sizi aşağıda bekliyoruz "
" Tamam anne"
Draco ile ben odaya girdik serenya ve lucende aşagı indiler
"Eviniz çok güzelmiş"
"Evet öyle " ve odanın oratasına doğru yürüdüm odaya göz gezdiriyordum ardında arkadan bi el hissetim draco beni belimden tutup kendine çekti göğuslerimiz birbirine çarptı
Hızlıca dudağımdan öptü
" Hey napıyorsun?!" Dedi anlık şaşkınlıkla ve gülümseyrek
" Özledim"
"Yanyanaydık draco"
"Olsun bı saattir öpemedim" dedi ve yüzünü boynuma gömdü boynumdan öptü gıdıklanıp kıkırdadım derin bir nefes çekti boynunu kokladı
"Deli"
"Ama sana"
"Dur ya duyulcak"
"Ne duyması afet bu evde ses yalıtımı yokmu sence ? Çığlıkların bile duyulmaz"
"Draco!"
"Ne ben normal söyledim! Sen fesatsın!"
"Haha aynen "
" Neyse küçük dedektif ,annemle dedektiflik nasıl gitti ne duydunuz ?"
" Dedekliflikmi ne alaka?"
" Şimdi siz annemle birlikte bizi dinlemediniz mi?"
"Hayır dinlemedim sinema odasından Çıktık ve geldik direk sesi duydunuz zaten"
Gülümsedi
" Biriniz annem biriniz karım kendinizi bana anlatıyorsunuz neyse öyle diyorsan"
"Aşk olsun "
"Tamam tamam bişey demedim neyse iyi anlaştız bakıyorum"
Heyecanla konuştum
"Evet öyle düşündüğümden çok iyi geçti ! İnanamadı. Annem çok iyi davrandı samimi arkadaş gibi!"
"Gerçektenmi?"
"Evet çok samimiydi sanki lisedeki arkadaş kızlar gibiydik"
"Vay be buna şaşırdım neyse benimde düşündüğümden iyi gidiyor "
"Evet bak sana ne demiştim çünkü sen artık çocuk değilsin draco sen koca adamsın sen draco elserin valerion Sun sana hiç kimse bişey yapamaz " yümüzü okşmadı eliyle
"Evet bebeğim ama beni değil bizi, bize kimse bişey yapamaz afetim"
"Evet yıldızım denizin fırtınalı gökyüzüm "
" Seni seviyorum Maria afet elserin valerion " gülümsedim
" Ne kadar?" Gülümsedi
"soykırım çıkaracak kadar afetim"
"Bende seni seviyorum yıldızm"
" Ne kadar afetim?" Dedi benim gibi
" Soykırım çıkaracak kadar yıldızım"
Birbirimize sarıldık ve kalplerimiz ruhlarımız bir oldu gerçekten afet ve fırtılanı Okyanusu kimse yenemezdi biz ruh ikiziydik biz aşktık biz sevgili nişanlı eş dost arkadastık aileudik biz birimizin herşeyiydik ve biz aynı zaman savaş arkadasıydık yıllarca ruhlarımız aynı kaderde savaştı şimdi ise hem ruhlarımız hem bedenlerimiz sırt sırta savasıyorduk ve zorda olsa biliyorduk biz pes etmeycektik ve kazanacaktık ...
🌊🔥
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.19k Okunma |
237 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |