
Karşımızda bizim arabaya doğru silah tutan bir adam vardı. Kimdi bu adam, neden birden önümüzü kesip bize silah doğrultmuştu? Korkuyla Ali Asaf’ a baktığımda sakince o da adama bakıyordu. Korkuyla sesim titreyerek Ali Asaf’ a seslendim.
-Ali Asaf, kim bu adam, neler oluyor diye sordum.
Ali Asaf’ ta kendine gelip hemen bana ve kardeşine baktı endişeyle.
-İyi misiniz bir yerinizi vurdunuz mu diye o da endişeyle sordu bize.
-Biz iyiyiz abi de bu adam kim çok korkuyorum hadi hemen gidelim buradan ne olur.
Afra’ yı çok iyi anlıyordum şuan bende aynı durumdaydım. Hem kendim için hem de onlar için çok korkuyordum. Çünkü adamın gözü dönmüş gibi bir hali vardı.
-Davasına baktığım kadının kocası, siz sakın korkmayın ben halledeceğim. Şimdi arabadan iniyorum sizde indiğim anda kapıyı kilitliyorsunuz ve polisi arıyorsunuz anlaştık mı diye ikimize bakarak konuştu.
En son gözlerini bende odakladı. Benim bunu onaylamamı bekliyordu ama asla buna izin veremezdim. Zarar göreceği bir durumla karşı karşıya kalmasına göz göre göre kabullenemezdim.
-Saçmalama senden inmeyeceksin adamı görmüyor musun gözü dönmüş halde inersen sana bir şey yapacak.
-Gökçe böyle yapma inmem lazım, benim yüzümden size zarar gelmesin gerisi önemli değil. Hemen kapıyı kilitleyin ve polisi arayın deyip hızla arabadan indi biz ne olduğunu anlamadan.
Son sözlerini söylerken ellerimi tutup sıkması ve ardından bırakması ile boşluğa düşmüştüm. Bende hemen kendime gelip korku dolu gözlerle bana bakan Afra’ ya döndüm.
-Güzelim ben de şimdi iniyorum sen de hemen polisi ara abini yalnız bırakamam dedim.
-Abla korkuyorum dikkat edin ne olur ikinize de bir şey olmasın.
-Tamam canım korkma sen dediğimi yap deyip bende hızla arabadan inip Asaf’ ın yanına geçtim.
Asaf kızgın gözlerle bana bakıyordu onun sözünü dinlemeyip indiğim için. Hemen ondan gözlerimi çevirip adama baktım. Adam ise öfkeyle Ali Asaf’ a bakıyordu. Asaf ne yapmıştı da adam böyle elinde silahla karşısına çıkmıştı merak ediyordum. Adama baktığımda her şeyi o kadar bilinçsizce yapıyordu ki, sanki planlanmış değil de bir anda karar verip de bu işe girişmiş görünüyordu.
Nasıl bir hayattı da birinin hayatı birinin elinde ki küçücük bir silaha bağlıydı. Her şey incecik bir ipe bağlı gibiydi sanki. Adamı kızdıracak bir söz, bakış her şeyi daha da çıkmaza sürükleyecekti. Ali Asaf’ a baktığımda sakin görünüyordu. Sanki böyle şeyleri çok sık yaşıyor gibiydi. Belki de yaşıyordu. Sonuçta avukattı ve bazı insanların hoşuna gitmeyecek durumlarda savunma yapıyor onlara karşı davalar kazanıyordu. Şuan da olduğu gibi, Gerçekten bu mesleğin ne kadar zor, tehlikeli olduğunu daha net görmüştüm.
-Mehmet şimdi sakin ol, silahını bırak öyle konuşalım. Bu şekilde konuşamayız diyerek ilk adımı Ali Asaf attı.
-Konuşacak bir şey yok, her şey mahvoldu, senin yüzünden karım beni boşayacak diye öfkeyle bağırdı.
Adının Mehmet olduğunu öğrendiğim adamın ne kadar acı çektiği hem gözlerinden hem de haykırışından belli oluyordu.
-Mehmet boşanma davasını önce sen açtın bundan dolayı karın beni avukatı olarak tuttu. Boşanma isteği öncelikle senden çıkmadı mı diye sakince açıklamaya başladı.
-Evet ben açtım davayı ama yapmak zorundaydım. Mecbur bıraktılar beni buna. Ben boşanmak hiç istemedim. Ben olayların buraya geleceğini tahmin etmiyordum. İçine düştüğüm bu pislikten kurtulmak istemiştim ama her şey elime yüzüme bulaştı.
Nasıl bir durumun içindeydi bu adam. Niye mecburum diyordu, kim zorlamıştı da seviyorum dediği karısına boşanma davası açmıştı? Zihnimde ard arda birçok soru sıralanmıştı. Adamdan gözlerimi çekip tekrar Ali Asaf’ a baktığımda o da kafası karışmış bir halde karşısındaki adama bakıyordu.
-Mehmet bak ne diyorsun anlamıyorum. Şimdi elindekini bırak ve gel oturup konuşalım, sorun ne ise halledelim. İkimizde biliyoruz ki benim öldürmeye gelmedin diyerek adamı ikna etmeye çalıştı.
Çok fazla uğraşmasına gerek kalmayacaktı belli oluyordu. Yeni anlıyordum ki adamın birini öldürme gibi bir isteği yoktu. Karşımda şuan çaresiz bir adam duruyordu. Bir yanlışı düzenlemeye çalışırken tersine daha beter hale gelmiş bir adam vardı. Ve bu adam da bir günah keçisi arıyordu. O kişi de karısının avukatı olduğu için Ali Asaf olmuştu. Aslında adam yardım istiyordu, bunu yapabilecek tek kişinin de o olduğunu içten içe bildiği için bilinçsizce bu yolu seçmişti.
Ali Asaf’ ın bu yaklaşımı adamda oldukça olumlu etkisi olmuştu. O da farkına varmıştı onun bir suçu yoktu ve soruna çözüm bulmak için el uzatan biri vardı karşısında. Daha fazla direnmeyip konuşmadan kafa sallayıp onayladı.
-Tamam şimdi arabanla beni takip et oturup konuşalım diyerek kolumdan tutup arabaya ilerletti. Arabanın kapısını açıp binmeme yardım etti. Daha sonra hızla kendi tarafına yönelip yerine yerleşti.
-Burada Afra ile beni beklemeni söyledim kendini nasıl tehlikeye atarsın diyerek hızlı bir giriş yaptı Asaf.
Bu konuşmayı bekliyordum ama bu kadar hızlı bir şekilde değildi ama olsun bu konuda kendini haklı görüyordu ve haklı olduğu konuda sus pus köşesine çekilip duramazdı.
-Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Sen orada elinde silah olan bir adamın karşısında dururken ben burada oturamazdım.
-Oturmalıydın Gökçe, söz konusu sizin can sağlığınızdı dedi.
-Daha fazla tartışmayalım lütfen olan oldu ve ben bundan pişman değilim dedim ve önüme döndüm.
Bu şekilde daha fazla konuşmak istemediğimi anlatmak istedim. O da bana uyarak sessizce yola odaklandı. Zaten beş dakika sonra fazla kalabalık olmayan bir kafenin önünde durdu. Araba durunca hepimiz arabadan indik. Arkaya baktığımda adam da hemen Ali Asaf’ ın arabasının arkasına arabasını park etmişti.
-Siz içeride oturun ben konuşana kadar ondan sonra istediğiniz yere gideriz dedi Ali Asaf.
O konuşmayı bende duymak istiyordum.
-Bende gelebilir miyim belki bir yardımım dokunur diyerek isteğimi ona da belirttim. Asaf kısa bir süre bakıp düşünmeye başladı. Bugün gerçekten Asaf’ ın sabrını sınıyordum. Benden bıkmış olması olasıydı. En son nefesini sesli bir şekilde verip kafasını salladı.
-Tamam gel bakalım Gökçe.
İzin vermeseydi hiçbir şey diyemezdim ama üzülürdüm. Çünkü adamı dinlemek istiyordum. Çok zor bir durumdaydı ve elimden gelen bir yardım varsa yapmak istiyordum.
-Güzelim biraz içeride durabilir misin, önemli bir konu var ve halletmemiz lazım. Bunu telafi edeceğim emin ol diyerek kardeşinin de gönlünü almak istedi.
-Tamam abicim ben otururum içeride sorun değil ama boş durmam içeride istediğimi yerim dedi tatlı tatlı gülümseyerek.
-Afiyet olsun bir tanem ne istiyorsan diyerek kardeşinin anlından öptü.
Afra içeriye geçmeden benimde yanağıma bir öpücük kondurup koşarak içeriye girdi. Tam bir cadıydı böyle gergin bir ortamda bile bizi gülümsetebiliyordu.
-Hadi bizde geçelim diyerek belimden tutup adamın oturduğu masaya doğru ilerletti. Ali Asaf’ ın bana teması ile adamla karşılaşmamız, birbirimize ters düşmemizden dolayı oluşan gerginliğimi dağıtmıştı bir anda. Nasıl oluyordu bilmiyorum ama böyle bir etkisi vardı üzerimde.
Masaya geldiğimizde ikimizde adamın karşısına oturduk. Şimdi ise merakla adamın anlatacaklarını bekliyordum.
-Evet anlatmaya başla. Her şeyi, en başından anlat ki sana yardım edebilelim dedi Asaf.
-Nasıl başlayacağımı inan bilmiyorum. Ama öncelikle bugün yaptıklarımdan dolayı özür dilerim. Hala inanamıyorum nasıl böyle bir şey yaptım. İnanın bana çok utanıyorum size anlatmaya da yardım istemeye de yüzüm yok.
Mehmet gerçekten de pişman görünüyordu. Başta da söylediğim gibi Mehmet bilinçsizce mantığını kullanmadan böyle bir şeye kalkışmıştı ama Allah’ a şükür ki kimseye bir zarar gelmeden bitmişti olay.
-Böyle bir şey yapman büyük bir suç evet ama şimdi önemli olan bu değil. Bugün olanları daha sonra konuşacağız.
-Tamam. En başından başlıyorum o zaman.
Her ikimize de bakarak konuşmaya başlamak için bizden onay bekledi. İkimizde kafamızı salladık başlaması için.
-Biz karımla birbirimizi severek evlendik. Ama karımın ailesi beni hiç istemedi.
-Neden istemedi peki diyerek bir soru yönelttim.
-Biz evlenmek istediğimizi söylemeden bir gün önce kızını başka biri ile evlenmesi için karar vermişler. Bizde evleneceğiz diye söyleyince çok karşı çıktılar ama biz yılmadık sonunda evlendik. Başlarda gerçekten çok mutluyduk. Bir tane kız çocuğumuz da olmuştu. Mutluluğumuz katlanarak artmıştı. Ama Dilara’ nın babası kızı ne kadar mutlu olsa da hırsından vazgeçmedi ve yine bizi ayırmak için bütün fırsatları kullandı. Biz yine de pes etmedik. Ama son olandan sonra Dilara değil ama ben pes etmek zorunda kaldım deyip sustu.
Hikâyenin en can alıcı noktasına geldiğimizi anlamıştım. Artık buradan sonrasını anlatmak daha da zordu. Anlatacaklarını toparlaması için bir süre izin verdik. Sonra Ali Asaf devam etmesi için onu teşvik etti.
-Sonra ne oldu da sen pes etmek zorunda kaldın Mehmet?
Bu soruyla Mehmet’ in gözünden bir damla yaş aktı.
-Bir gün arkadaşlarımla dışarı çıkmıştık biraz sohbet etmek için. Ayda bir yaptığımız bir şeydi. Hayatımı dönülemez bir yere sürükleyeceğini bilseydim ölürdüm yine gitmezdim ama bilmiyordum.
Kısa bir süre daha sustu. Sonra devam etti.
-O gün arkadaşlarım içki içtiler ama ben hem Dilara içmemi istemediği için hem de arabayı sürecek olan olduğum içim alkolsüz içecek içtim. Saat geç olmaya başlayınca bende kendimi halsiz hissetmeye başladım. Sonrada gözlerim kararıp bayılmışım.
Tekrar bir sessizlik oldu. Adam anlatmakta o kadar zorlanıyordu ki ne kadar acı çektiği belliydi. Bütün bu anlattıklarını denize bakarak anlatmıştı ama sonra denizden gözlerini ayırıp bize bakarak anlatmaya başladı.
-Gözlerimi açtığım da bir odada çıplak bir şekilde yatıyordum. Yanımda ise bir kadın vardı.
Bunu duyunca elimde ki bardak bir anda masaya sertçe düştü. Şok olmuştum. Benim bu hareketimle adam gözlerini kaçırmıştı. Asaf’ a baktığımda ise o da kaşlarını çatmış adama bakıyordu. Sonra gözlerini bana çevirdi. Bir elini elimin üzerine koyup hafifçe bastırdı. Sakin olmamı istiyordu. Buraya adamı yargılamak için gelmemiştik, ona yardım etmek için dinlemeye karar vermiştik. Ama bu söylediğinin umarım farklı bir açıklaması vardır. Eğer yoksa böyle bir insana üzüldüğüm için kendime daha fazla kızardım.
-Sakin ol önce Mehmet’ i dinlemeliyiz. Ama istersen sen Afra’ nın yanına geçebilirsin dedi Ali Asaf.
-Tamam tamam iyiyim ben bir anda duyunca şaşırdım devam et istersen Mehmet Bey dedim.
-Çok haklısın sen sadece bunu duydun ama beni düşün. Beynimden vurulmuşa döndüm. Ölecek gibi hissettim. Hatta ölmek istedim o an. Ölüyüm de Dilara’ ya böyle bir şey yapmamış olayım. Kendime gelmeye başladıkça oda da bir adam daha olduğunu fark ettim. Onlara bağırıp çağırdım. Sonra adam telefondan kadın ile benim resimlerimi çekmişti. Ben hareketsiz bir şekilde yatıyorum kadın da benim üzerimde çok samimi ama benim hayatımı mahvetmeye yetecek fotoğraflardı. O an ne olduğunu anlamıştım. Beni bir şekilde bayıltıp buraya getirmişler ve sanki kadınla ilişkim varmış gibi fotoğraflarımı çekmişlerdi. Olduğum yere çökmüştüm. Sonra adamın Kemal abinin selamı var birazdan seni arayacak deyip ikisi de odadan çıktılar.
-Kemal dedikleri adam Dilara Hanımın babası değil mi diye tahmin ettiğimiz bir soru yöneltti Ali Asaf.
-Evet. Oydu her şeyi planlayan, hayatımı mahveden adam oydu. Biliyordum artık her şey bitmişti. Ben hala olduğum yerde ağlayarak düşünürken telefonum çalmıştı. Hemen telefonumun nerde olduğunu aramaya çalıştım. Bulduğumda Kemal’ in aradığını gördüm. Biraz bekledikten sonra telefonu açtım. Karımdan boşanmamı istiyordu. Eğer boşanmazsam bu resimleri karıma yollayacağını söyledi. Başta umursamadım ben her şeyi ona anlatırsam bana inanacağını biliyordum. Bizim aşkımız, sevgimiz, güvenimiz, evliliğimiz kolay kazanılmış bir şey değildi. Bana inanırdı biliyordum bu yüzden karıma anlatacağımı söyledim. Benden böyle bir şeyi duyacağını beklediği için hemen başka bir kozunu söyledi.
-Kızınla mı tehdit etti diye sordu Ali Asaf.
Bir insanın başına gelecek en zor şeylerden birini yaşamıştı adam. Hem karısıyla hem de kızıyla sınanıyordu. Mehmet gözlerinden yaşlar akarak yavaş hareketlerle kafasını salladı.
-Kızımla tehdit etti beni. Bir babayı vuracak en can noktasından vurdu. Kızımdan vurdu beni. Kızıma ne kadar düşkün olduğumu biliyordu. Eğer dediğini yapmazsam bu resimleri önce kızıma göstereceğini sonrada kızımın okulunda, çevresinde kim varsa ona göstereceğini söyledi. O an öldüm işte ben. Nasıl dayanırdım buna. O resimler gerçeği yansıtmasa da o gerçeği bilmiyordu, arkadaşları arasında nasıl bir duruma düşerdi. Ya kızımın gözünde ki gönlündeki halim ne olurdu. Sen söyle sen ne yapardın benim yerimde olsan. Kendin karınla çocuğunla aynı evde oluyum diye kızına kıyabilir miydin diyerek Ali Asafa cevaplaması zor bir soru sordu.
Ben sessiz gözyaşlarımı dökmeye başlamıştım. Bu nasıl bir acıydı. Asaf’ a baktığım da onun da gözleri dolmuş ellerini yumruk yapmış karşı masaya bakıyordu. O da çok etkilenmişti, anlaşılıyordu. Bu seferde ben ona destek olmak için yumruk yaptığı elinin üzerine elimi koyup sıktım. O da bu davranışım üzerine zoraki bir gülümseme gönderip elimi sıktı. Sonra elimi çekip masaya odaklandım.
-Bilmiyorum Mehmet ne diyeceğimi inan bilmiyorum. Gerçekten yaşadıkların çok zor, sen çok güçlü bir adamsın diyerek adama azda olsa destek vermek istedi Ali Asaf.
-Değilim güçlü falan değilim. Şuan karşınızda ki adam bitmiş biri artık. Hem kızımı hem de karımı kaybettim. Benden geriye artık bir şey kalmadı. Neyse sonra söylediğini kabul etmek zorunda kaldım. Bu işten nasıl kurtulacağımı düşünüyordum ama hiçbir yol yoktu. O günden sonra evime gidemedim. Karımı arayıp iş gezisine çıkmam gerektiğini söyledim. Yüzlerine bakamazdım o yüzden evden uzaklaşmam gerekiyordu. Çocukluktan beri arkadaşım hatta dostum dediğim adamın yanına gittim. Daha fazla bu olayı içimde tutamıyordum birine anlatmam lazımdı. Olan biten her şeyi ona anlattım. Onunla birlikte bir yol bulmaya çalıştık. Sadece bir yol vardı o da o kadını bulup konuşturmak ve mahkemede şahitlik etmesini sağlamalıydık. Hemen çalışmalara başladık ama kadını öyle bir gizlemişlerdi ki sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Bir yandan da Kemal sürekli sıkıştırıyordu. Bir gün elinde boşanma davası ile ilgili bir kâğıt ile geldi yanıma. Onu imzalattı zorla. Kafam zaten o zaman çalışmaz haldeydi ne olduğunu incelemeden imzalamıştım. Sonra anladım ki karıma boşanma davasını açmak için hazırlanmış olan bir şeydi. Sonrası da zaten bildiğin gibi karım seni tuttu avukatı olarak. Ama ben yine o kadını bulmak için gecemi gündüzüme katıp çalıştım ve buldum ama çok iyi bir şekilde korunuyor. Bir yandan dava bir yandan bu işler bir yandan karımı kızımı kaybetmem ile şaştım kaldım. Nereye uzansam oradan elim boş dönüyorum. Bugünde senin davanın hemen sonlanması için verdiğin dilekçe ile iyice yıkıldım. Sonra ne yaptığımı bilmez halde karşına dikildim. Anlatacaklarım işte böyle. Ne diyorsunuz gerçek anlamda bitmişim değil mi?
Öyle yıkılmış bir şekilde sormuştu ki ikimizde ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Masaya kocaman bir sessizlik hâkim olmuştu. Hepimiz bundan sonra ne olacak diye düşünüyorduk. Böyle sessizce beklerken masamıza gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir kadın geldi. Onun gözleri ise sadece Mehmet’ e odaklanmıştı. O zaman anlamıştım bu kadının kim olduğunu. Gelen Mehmet’ in karısıydı. Ama nasıl olmuştu da burada olduğumuzu öğrenmişti ve sanki olan her şeyi de biliyordu. Bir anda aklıma gelenle Ali Asaf’ a döndüm. Hissetmiş gibi o da bana döndü. Hafifçe göz kırpıp beklememi söyledi. O an anlamıştım Asaf bir şey yapmıştı. Sonra tekrar adının Dilara olduğunu öğrendiğim kadına ve Mehmet’ e baktım. Mehmet de şok olmuş şekilde kadına bakıyordu. Kısa sürede kendine gelip hızla ayağa kalkıp Dilara’ nın karşısında geçti.
-Dilara ne işin var burada diye sordu.
Biz Dilara’ dan bir cevap beklerken o tüm gücüyle çok sert bir tokat atmıştı Mehmet’ e. Mehmet tekrar Dilara’ ya baktığında Dilara hepimizi şaşırtan bir hareket yapıp Mehmet’ e sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Aradan geçen yarım saatten sonra herkes sakinleşmiş masada oturuyorduk. Ali Asaf kısaca bize olanları anlattı. Buraya gelmeden önce Dilara’ yı arayıp haber vermiş. Dilara da gerçekleri öğrenmek istemiş. Ali Asaf da telefonu kapatmayıp Mehmet olayları anlatırken olanları duymasını sağlamış. Dilara’ da zaten hemen yola çıkıp yanımıza gelmişti. Onlara baktığımda gerçekten karşımda birbirini çok seven bir çift görüyordum. Gerçekleri öğrendikten sonra Dilara Mehmet’ i affetmişti ama şimdilik kimseye söylemeyeceklerdi. Gerçekler ortaya çıkana kadar herkesten gizlenecekti bu durum. Biraz daha konuştuktan sonra onlarla masada vedalaşıp onları da orada yalnız bırakıp Afra’ nın yanına gittik. Afra’ yı da alıp arabaya bindik. Sonra da Ali Asaf bize söz verdiği gibi Afra’nın söylediği yere doğru arabayı sürmeye başladı.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Herkese merhabalar... Bugünde bölümün sonuna geldik. Beğenerek okursunuz umarım. İyi okumlar...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |