11. Bölüm

11.BÖLÜM

Softd3egilim_kardeş
softd3egilim_karde

❗️Bana sövmeden önce Bir dinleyin lütfen, kitappad sürekli eror verdiği için bölümü yayınlayamadım zaten sonrada bazı sağlık sıkıntıları yüzünden ertelendi ama fırsat buldukça yazmaya çalıştım çok beklettiğim için özür diliyorum yorum ve oy vermeyi unutmayın haydi bölüme geçelim iyi okumalar✨️💎2

 

 

 

Gölün dibi karanlık olduğu için beni neyin çektiğini göremesemde bu şeyin, yaratığın güçlü olduğu kesindi. Tüm gücümle kendimi yukarı itmeye çalışıyordum ama bu yaratık inadına daha da derinlere çekiyordu.

Sonunda draco bir şekilde elimi tutmayı başarmış beni çekiyordu ama başka bir yaratık diğer bileğimi de tuttu. Artık nefesim tükenmek üzereydi .Draco bütün gücüyle beni çekti ve yukarı çıkarttı. Kafamı çıkarttığım gibi derin nefesler aldım ,draco da. Draco beni karaya doğru çekiştirdi. İkimizde toprağa oturunca kendimizi geriye attık ve sırt üstü uzanarak nefes alış verişimiz düzene girene kadar kalkmadık.

Draco kafasını sola çevirerek bana baktı, yüzünden pişmanlık akıyordu "be-ben çok özü-özür dilerim" hala nefes alışları düzelmemişti ve konuştukça da zorlanıyordu. "K-konuşma, nefes alışverişin düzelene k-kadar" draco gözlerini yumdu ve ikimizde derin derin nefes almaya devam ettik.

Birkaç dakika sonra ikimizde kendimize gelmiştik. "Ben gerçektende özür dilerim benim yüzümden-" "Hayır hepsi benim yüzümden di, seni göle itmeye çalıştığım için oldu ve teşekkür ederim" draco gözlerime bakıyor nasıl bu kadar affedici olduğumu düşünüyordu.

"Titriyorsun" o söyleyene kadar titrediğimin farkında değildim. "Sence de normal değil mi? Gecenin bir saatinde buz gibi havada buz gibi göle girdik" "düştük" Diye düzeltti draco "Of herneyse işte, artık içeri girsek mi hasta olmak istemiyorum. Zaten dönemin ilk haftaları neredeyse her gün hastane kanadındaydım." Draco çarpık bir gülüş atıp ayağa kalktı ve benimde kalkmam için elini uzattı.

Uzattığı elini tutup ayağa kalktım draco bana kıyasla hiç titremiyordu, beni sol kolunun altına aldı ve burada ne işi olduğunu düşündüğüm cübbesini bana sardı "ama sen üşüyeceksin" dedim, evet arada vicdanımın sesini dinliyorum. "Sen düşünme şimdi bunları, kimseye yakalanmadan geri dönelim"

Kafamı olumlu anlamda salladım ve birlikte sessizce şatoya doğru yürüdük. Slytherin ortak salonuna gitmek için geçmemiz gereken koridorda profesör snape vardı dracoyla bir sutunun arkasına saklanmış koridoru kontrol ediyorduk.

"Draco, snape varken nasıl gideceğiz? Daha kötüsü bizi fark edersek şu anki durumumuzu nasıl açıklayacağız?" Dedim elimle ıslak kıyafetlerimizi göstererek. Draco düşünüyor gibiydi ama kalıbımı basarım ki ne yapacağına dair en ufak bir fikri bile yoktur. "Bilmiyorum..." tahmin ettiğim gibi ama ona kızmıyorum çünkü bende ne yapacağımı bilmiyorum. "Bak snape şu koridoru döndüğü gibi yavaşça ve sessizce yürüyeceğiz" draco kafasıyla onayladı.

Snape bir zindanı kontrol etmeye gitti ve o gittiği gibi ikimizde draco önde ben arkada olacak şekilde yavaş yavaş koridoru geçtik ama tam yarısındayken snape kıyafetlerimizden damlayan suyun sesini duymuş olacak ki -nasıl yaptıysa artık- bu tarafa doğru hızlı adımlarla yürüdü. Draco hızla kolumdan tutup koşmaya başladı.1

Böylelikle snape de hızlandı, snape'nin bizi görmesine ramak kalmıştı ki draco hemen gördüğü ilk kapıyı açtı ve arkamızdan sessiz olmaya çalışarak kapattı. Biz soluklanırken birden kapının kolu indi ve draco aklına ilk gelen şeyi yaptı.

Kapının hemen arkasındaki süpürge dolabının içine girmiştik gerçi pek geniş olduğu da söylenemezdi resmen birbirimize yapışmıştık. Ben kafamı draconun göğsüne yaslamıştım, ikimizde tedirgince nefesler alıyorduk.

Draconun kulağına yaklaştım ve fısıldadım "şu kolunu çek yoksa dolabın kapısına çarpacağım! Ve eğer çarparsam kapı açılır" Ciddi birşey söyleyeceğimi zanneden draco söylediklerimle gözlerini devirdi fısıldayarak "dolap daracık kolumu başka nereye koyayım?" Gözlerini devirerek homurdandı ama ben onun dediklerini anladım "Sanırsın üç dönümlük arazi"

Draco yine de elini oradan çekip saçlarımın üzerine koydu ama birşey diyemedim çünkü koyacak başka yer yoktu.

Snape odanın içini çatık kaşlarıyla taradı, birşey görmediğine emindim ama duymuş olma ihtimali vardı. Odanın içinde yavaş ve avını korkutmak istemeyen bir avcı gibi küçük adımlarla yürüdü.

Bu dolap hep mi dar dı yoksa giderek daralıyor mu? Daracık dolabın içine baktıkça -dracodan başka birşey göremiyorum zaten- daralıyordum nefes alışverişim hızlanıyordu. "Hey ne oluyor? iyimisin?" Draco endişeli bir şekilde bana bakıyordu ve snape hala odada olduğu için fısıldıyordu.

"H-Hayır ben...burası çok dar biraz daha burada kalırsam benim için hiç iyi şeyler olmayacak, klostrofobim var benim" draco ne yapacağını düşüyordu "Kızım sende de her türlü garip hastalık,fobi var" bu sanki benim elimde de! her ne kadar ikimizde çıkmak istesekte snape odadaki başka bir dolabın içinde bulunan saçma sapan kağıtları inceliyordu.

Nefes alışım güçleştikçe ayakta durmakta zorlanıyordum ve dracoya sıkı sıkı tutunuyordum, o da beni sakinleştirmek için kafamı omuzuna yaslayıp saçlarımı okşuyordu ve dikkatim dağılsın diye kulağıma fısıldıyordu "shh tamam tamam sakin ol kapat gözlerini burada olduğumuzu unut, sanki.. sanki sessiz sakin bir yerde bir ağacın altında oturuyormuşsun gibi düşün, çimenlerin üzerinde otururken gökyüzünü izlediğini hayal et" kendimi zorlayarak dediklerini yaptım.3

Ben gözlerimi kapatmış hayallere dalarken snape dolabın kapağını kapatıp içeriyi son kez gözleriyle inceledi.ve koridordan bir ses geldi. O sırada draco saçlarımı nazikçe okşayıp birşeyler fısıldıyordu, kafam onun omuzunda olduğu için kokusu buram buram geliyordu. Nane,elma ve hafif parfümünün kokusu beni mest etmeye yetiyordu.2

Sonunda snape diğer koridorları kontrol etmek için odadan çıkmıştı ama ben farkında değildim çünkü ne aklım ne ruhum buradaydı sadece bedenim buradaydı o kadar. Tabi draco da krizi fırsata çevirerek bana birşey söylemedi! Ben dakikalarca onun omuzunda mayışırken o da hiçbirşey olmamış gibi şu anki durumumdan faydalanıyordu.

Sonunda draconun aptal sırıtmasını fark ettim "neye sırıtıyorsun sen? Ayrıca snape hala orada mı? Ben göremiyorum da" draco saçlarımı okşamayı kesmeden kahkaha attı "Biraz sessiz ol!" Draco benim dediklerimle daha çok güldü sonra ne olduğunu fark ettim...

"Fırsatçı!" Dedim kaşlarımı çatarak dracoda hala gülerken konuştu "kabul et bu benim için baya iyi bir fırsattı, ben sadece bunu değerlendirmek istedim ve pişman değilim yine olsa yine yaparım" Gözlerimi devirdim2

"snape çoktan gitmişti değil mi?!" "Evet bayağı oldu," çapkın bir şekilde yüzüme eğildi ve göz kırptı "ama bence çıkmamıza gerek yok biraz daha kalabiliriz, değil mi?" Gözlerimi devirdim "saçma sapan konuşma" onu ittirerek dolaptan çıktım.

Snape gerçekten de gitmişti "bugün yaşadığımız olayları harry duysa ne olur acaba?" Draco yüzünü buluşturdu "o aptal abin beni hastanelik ederdi. Merlin aşkına neden bir abin var ki?! Ve neden bu abi aptal potter?!" "İkiz" diyerek düzelttim onu draco da gözlerini devirdi.

"Nasıl olur da onun gibi birinin ikizi olabilirsin anlamıyorum! Hiç benzemiyorsunuz bile!" Tip olarak harryle benziyorduk benimde gözlerim yeşildi ve saçlarım kızılımsı bir kahverengiydi hatta boylarımız bile birbirine yakındı sadece harry benden üç beş santim uzundu.

"Draco, bizi tanımayanlar bile görünüşünümüzle ikiz olduğumuzu anlayabilir."

Draco gözlerini devirdi "senin gibi zeki ve sevimli biri nasıl olurda onun gibi aptal birisiyle ikiz olabilir bunu düşünmeden edemiyorum" bir kaşımı kaldırdım "az önce bana iltifat mı ettin sen?"

Draco bunu yanlışlıkla söylemiş olacak ki sessiz bir küfür savurdu ve beni omuzlarımdan iterek odadan çıkarttı "çok konuşmada snape gelmeden ortak salona yürü" kıkırdadım "hala bir cevap alamad-"

Draco ensemden ittirdi "Hadi boş konuşma da yürü" klasik draco.

Sanpe başka bir koridorda olduğu için yürürken rahatça konuşuyorduk "bu arada teşekkür ederim, nasıl oluyor da en sıkıntılı zamanlarımda beni sakinleştirebiliyorsun aklım almıyor, sana ne kadar teşekkür etsem azdır" dravo gülümsedi

"birsey değil, aslında teşekkür etmek yerine birşey yapabilirsin" dedi kurnazca sırıtırken. "Ne istiyorsun?" Draco benimle aynı boya gelmek için biraz kafasını eğdi ve yanağını çevirdi.

Ona boş gözlerle baktım "ne istiyorsun dedim,yanağını niye uzatıyorsun?" Draco sabır çekerek gözlerini devirdi "o kadar şey yaptım ve bence bir öpü-" ŞLAP! yanağına çokta sert olmayan(!) Bir tokat attım ve yürümeye devam ettim "rüyanda görürsün"

draco pes etmeden arkamdan geldi hala sırıtıyordu "belki de şu an bir rüyadayızdır?" Ona döndüm ve gözlerinin içine baktım "eğer rüyadaysan uyanmaya yardım edebilirim" dedim sağ elimi kaldırarak (tokat atmak anlamında)

Draco derin bir nefes verdi "belki bugün değil ama bir gün elbet alacağım o öpücüğü" Gözlerimi devirdim ve yürümeye devam ettim ama draco gelmiyordu bende kıyafetinin yakasını tutarak yürüdüm draco da mecburen peşimden geliyordu, aynı köpeğinin tasmasını çekiştire çekiştire yürüyen sahiplerine benziyordum.

"Emily dur! Yavaş yürü biraz yere düşeceğim!" Onu umursamadan çekiştirmeye devam ettim "Birşey olmaz sen bana düşmüşsün zaten yere düşsen ne yazar" draco gözlerini devirdi "sana zeki demiştim değil mi? Sözlerimi geri alıyorum, aptalsın. Birde bana egoist diyorlar"

Sonunda ortak salona vardık. Blaise ve pansy bize şaşkınlıkla baktı "Ne oldu size?" Dedi pansy endişeli bir sesle. İkimizde aynı anda "uzun hikaye" dedik ve kendi yatakhanelerimizin merdivenlerine doğru gittik.

İkimizde merdivenlere çıkmadan önce birbirimize baktık "merak etme harrye söylemeyeceğim" draco minnettar bir şekilde gülümsedi "çünkü snapenin ödevinde bana yardım etmen için hastane kanadında değil yanımda olman lazım, hepsini tek başıma yapmam zaten az bir süre kaldı"

Draco bir elini ensesine attı ve suçlu bir çocuk gibi kafasını eğdi "şey... o aslında.." sorgular gibi bir kaşımı kaldırdım ve kollarımı göğsümde birleştirdim "ne? Söyle çabuk" draco biraz suskun kalsa da konuştu "ben o gün 'seninle ortak salonda konuşacağım sen gelmezsen ben seni getirmesini bilirim' demiştim ya" "eee?" Draco kafasını kaldırdı ama hu sefer de gözlerini kaçırıyordu "ben sen gelmezsin diye snapeden derse birkaç dakika erken başlamasını ve sen geç kalınca bende bilerek geç kalacaktım bu yüzden ondan ikimize ortak ceza ödevi vermesini rica ettim..."

Ağzım bir karış açık kaldı"ne?.." tek söyleyebilirim buydu 'ne' kendime gelince kaşlarımı mümkünmüş gibi daha da çattım "yani senin yüzünden ceza mı aldım ben?!" Draco sonunda gözlerime baktı "özür dilerim ama iyi yanından düşün yanlız değilsin birlikte yapacağız"

Önümüzde çok az bir zaman kalmış bu gelmiş bana ne diyor?! "Seni döverim!" Draco birkaç adım geri gitti "yemin olsun seni döverim!" "Özür dilerim dedim ya!, ama pişman değilim iyikide yapmışım oh-" ben ona doğru gelince erkekler yatakhanesine giden merdivenlere koştu "gel buraya!"

Küçük bir çocuk gibi dil çıkarttı ve yatakhanesine koştu bende sinir krizleri geçirirken kendi yatakhaneme gittim. Yarın bunun bedelini ödeyecekti, vazgectim harry'e söyleyeceğim. Acaba harry ikizinin düşmanı yüzünden az kalsın boğulacağını duyunca ne yapacak?..

 

 

 

Gerçekten de özür dilerim canlarım sizi çok beklettim farkındayım, umarım beni affedersiniz ve bölümü beğenmişsinizdir. İsteklerinizi de göz önünde bulundurarak bölüm atmaya çalışacağım, birdahaki bölümde görüşmek üzere öpüldünüz ballaaarrr❤️💕

Bölüm : 25.11.2024 00:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...