❗️sevgili okurlarım, istediğiniz gibi sövebilirsiniz çünkü haklısınız. okul,ödev ve projelerim yüzünden bölümler geç gelebilir kusura bakmayın lütfen, yorum ve oylamayı unutmayın iyi okumalar✨️💎2
Draconun yanakları birden pembeleşince kendimi tutamayıp güldüm, çok tatlı yaa! Böyle ufak şeylerden bile mutlu olması içimi sıcacık ediyor.
"Eeee oturmayacakmısın?" Draco transtan çıkıp konuşmayı başardı "e-evet, ya-yani evet" kekelediği için utanarak sessiz bir küfür savurdu ve yanıma oturdu.
Dracoyla artık daha iyi anlaşıyorum, eskiye kıyasla...
Draco, kara göl meselesinden sonra yanından ayrılmama izin vermedi hep birlikte takılıyorduk gerçi onun arkadaşları her ne kadar benimle alay etsede, dracoyla dedikodularımızı çıkartsa da draco buna aldırış etmeyip benimle arkadaşlığını devam ettiriyordu.
Draco, bana sataşanları zorbalayıp sürekli beni koruduğu için çoğu kız bana düşman kesilmişti. Ama bunlar umurumda değil ben gerçeği biliyorsam diğerlerinin dedikleri umurumda olmaz.
Akşam yemeğini sohbet eşliğinde yiyorduk ama sanki birileri beni izliyormuş gibi hissediyorum. Yan tarafa baktığımda draconun beni izlediğini gördüm ama buna şaşırmadım çünkü o bunu hep yapardı ama ondan başkalarının izlediğini hissediyorum.
Etrafıma baktığımda salytherin masasının uç kısımlarında oturan 3 kız gördüm ikisi bana sertçe bakarken sarışın olan kaşlarını çatmış kinle bakıyordu.
Bu kızlardan açık kahverengi saçlı ve mavi gözlü olanı Alexandra haiwy, koyu kahverengi saçlı yeşil gözlü olan eleonore clody ve bana kinle bakan sarı saçlı ela gözlü olan kız ise rosaline snow. Bunların ne kadar zorba ve lanet bir gurup olduğunu bütün slytherin bilir.
Sanırım başıma bela aldım, ama ne yaptım ki?
Birden birisi kolumu dürttü "hı?" Kolumu dürten kişiye baktım. Draco kaşlarını çatmış bi kızlara bir bana bakıyordu "bir sorun mu var emily?" Olay çıkmaması için sessiz kalmak en iyisi "hayır hayır bir sorun yok" sahte bir gülümsemeyle endişemi gizlemeye çalıştım ne kadar başarılı olduğum meçhul.
Draco pek ikna olmamıştı ama üstelemeyip nefes verdi ve çatal bıçakla bir tavuk parçası kesip bana uzattı. Tam çatalı elinden alıp yiyecekken buna izin vermeyip kendi yedirdi "her gün kuş kadar yiyorsun böyle giderse hastalanacaksın izin ver de sana kendim yedireyim"
Biraz utandım, yanaklarımın kızardığına yemin edebilirim"ben kendim de yiyebilirdim aslında" dudakları kıvrıldı "minik minik lokmalarla iki saatte bir tabağın yarısını bile bitiremezdin, izin ver işte!"
Gözlerimi devirdim, "off ne yaparsan yap!" Draco bunu evet olarak kabul edip biraz da salata uzattı elini de kaşığın altına tuttu dökülmesin diye.1
Şu an çok garip hissediyorum, masanın bir tarafından gelen ÇAT sesiyle o tarafa baktım. Rosaline bize bakarak bardağını sertçe masaya bırakıp gitti tabi alexandra ve eleonore de peşinden gitti.
"Tamam draco bu kadar yeter..." draco modumun düştüğünü görünce yüz ifadesi değişti "hey ne oldu birden?"
"Hiçbirşey, ben uyumaya gidiyorum size afiyet olsun" masadan kalktım ve draco bileğimi tutarak gitmemi engelledi "ne oldu diyorum" nazikçe Kolumu çektim "hiçbirşey dedim ya, siz de yemeğinizi yiyin sonra görüşürüz." Pansy kafasını salladı draco da blaise'nin kaş göz işaretleriyle yerine oturdu.
Yatakhaneme gider gitmez uyumaya çalıştım. Bu kızlar benim başıma ciddi bir bela açacak hadi hayırlısı. Umarım hiçbir hasar almadan atlatırım çünkü o psikopat kızın sevmediği kişilere neler yaptığını az çok tahmin edebiliyorum.
Sabah kalktığım gibi hazırlanıp kehanet dersine gittim, zaten aç olmadığım için kahvaltı yapma gereği duymadım. Hem günlerdir o rüya da gördüğüm şeyleri araştırıyorum.
O ateş topunu nasıl yaptığımı yani bir büyücünün bunu yapıp yapamadığını falan. Ya sadece normal bir rüyaydı ya da gelecekle ilgili bir rüya.
Hem belki bunu profesör trelawney' e de sorabilirim. Ben sınıfta beklerken birkaç dakika sonra draco koşarak sınıfa girdi, yüzü sirke satıyordu. Beni görünce rahat bir nefes verdi ve üzerime atlayıp sıkıca sarıldı.
Nefes nefese konuşurken ben hala şaşkındım "ne oluyor draco?" "Ben...sen dün akşam zaten hemen çıkıp gittin bu sabah da kahvaltıya gelmedin, bende pansye yatakhaneye gidip seni kontrol etmesini söyledim ama sen orada da olmayınca daha çok endişelendim. Tüm şato da seni aradım ama şükür ki iyisin, iyisin değil mi?"
"Önce nefes al draco, ve evet gördüğün gibi iyiyim" istemsizce güldüm draco da sahte bir sinirle kollarını göğsünde birleştirip homurdandı "biz hanımefendiyi merak edelim, tüm şatoyu arayalım ama o gelsin bizimle dalga geçsin Hıh!" Bende sahte bir üzüntüyle omuzuna elimi attım "aaa aşk olsun ben seninle dalga mı geçtim?"
Draco birden sırıttı ve omzundaki elimi tuttu ve ondan kısa olduğum için eğildi "olsun mu?" Ben anlamadığımı belli edercesine bakınca draco kıkırdadı "aşk diyorum, olsun mu?"3
Gözlerimi devirdim ve elimi çektim "saçmalama istersen" draco tekrar kıkırdadı ve yine elimi tuttu "Hadi ama biraz saçmalamaktan zarar gelmez-" arkadan gelen PAT! Sesiyle ikimizde o tarafa döndük.
Rosaline kaşlarını çatmış ikimize bakıyordu "ne oluyor burada?! Ne yapıyorsunuz siz?!" Draco'nun sinirlendiği belliydi, anlaşılan o ki ona katlanamayan tek ben değilmişim.
"Bu seni ilgilendirmez, şimdi bizi rahat bırak" rosaline daha çok sinirlendi, bakışları draconun elimi tutan eline kaydı. Draco sanki transta gibiydi birşey düşünüyordu sanirim.
"İlgilendirmez? Biz sevgili değilmiydik? Sen benim değilmiydin?" Draco eliyle burun kemiğini sıkıyordu. Üzgün bir şekilde bir umut dracoya baktım draco ise transtan çıkıp konuşmayı başardı "Birincisi ben hayvan değilim bana sahip olamazsın, ikincisi seninle geçen yıl ayrıldık yani sevgili falan değiliz."
Wohooo neler kaçırmışım da haberim yok. Rahatladığımı belli edercesine gülümsedim.
"Ama yine de bir şans verebilirsin değil mi?" Draco histerik bir kahkaha attı "bir şans?! Kendini o aptal diggory'nin kollarına atmadın mı?! Beni aldatmadın mı? Hala bir şans diyor! Sen sana verdiğim ilk şansı bile hak etmemişken hala şans istiyorsun!"
"..." sanırım draco haklı. Wooow ben cidden bayağı birşey kaçırmışım. Rosaline tekrardan bizim ellerimize baktı. "Benim yerime şu çirkini mi seçeceksin?! O düşmanının ikizi ve safkan bile değil! Sence ailen onu kabul eder mi?"
Söylediklerinden kalbimi kıran tek şey draconun ailesinin beni kabul etmey- bir dakika ya! Beni kabul etmelerini gerektirecek bir durum yok ki. Bu sarışın yelloz bizi ne sanıyor?! Biz sadece arkadaşız. Boşuna üzüldüm, üzüldüm?
Draco birden rosalinenin üstüne yürüdü "lafını geri al. HEMEN! Ona çirkin demeye hakkın yok! O tanıdığım en güzel kız. Kendini kiminle kıyaslıyorsun sen?! onun güzelliğinin yanında seninkisi hiç kalır."
İnsan gerçekten de sinirliyken sözlerine hakim olamıyor ama bu nedensizce hoşuma gitti. Rosaline çok güzel bir kız yeşilimsi ela gözleri ve sarı saçlarıyla dikkat çekiciydi ama draco benim ondan daha güzel olduğumu söyledi..
"Unutma draco ben birşeyi istersem alırım" son kısmı bana bakarak söyledi. Draco birşey diyemeden öğrenciler sınıfı doldurmaya başladı bizde mecburen sustuk ve boş bir yere oturduk.
Bu olay yüzünden dersten hiçbirşey anlamadım off rüyamı da soramadım!
İlerleyen günlerde rosaline ve grubu beni rahatsız etmeye başladı. Kollarım ve karnım hep morluklarla, yara izleriyle doldu ama bunu başkasına söyleyemedim çünkü söylersem olay çıkmama ihtimali imkansız ve bu kız şimdiye kadar nefret ettiği kişileri ya böyle zorbalayıp okulu bırakmalarını sağlar ya da direkt kovdururdu bu yüzden de birşey diyemedim.
Zaten hep gözükmeyen yerlere vuruyordu bilerek, başkası fark etmesin diye.
Bu kızın böyle olmasına şaşmıyorum çünkü onun ailesi nesillerdir böyle. Sert. Saygın ve disiplinli ayrıca ölüm yiyenler.
Rosalinenin tam soy adı snowlious ama bunu sadece resmiyette kullandıkları için herkes onları snow diye çağırır. Rosalinenin ailesi disiplinli bir Fransız ailedir hatta onun büyük büyük büyük halaları kraliyet ailesinde bile adap ,zarafet dersleri ve disiplin dersleri vermişlerdir. Bu yüzden onları bilmeyen yoktur.
Ama bu aile daha fazla disiplinli ve katı kurallarıyla bilinir tam bir psikopatlar, rosalinenin annesinin oturma ve selam verme gibi temel şeyleri öğrenirken her hata yaptığında ağır cezalar aldığını bile duymuştum. Çok saçma, sert ve acı verici cezalar. Gerçi bu tarz bir ailenin kızının da böyle olmasına şaşmamalı.
Kız tam bir psikopat, bir kaç gün önce yaptıklarından sonra bunun aksini ďüşunmek bile aptallık olur. Herkes onu bir melek olarak görse de gerçek hiç öyle değil...
Göz yaşlarım dizlerime damlarken yerdeki saçlarıma bakıyordum. Rosaline elinde makasla hala bana birşeyler zırvalarken onu dinlemek yerine uzun uğraşlarla uzattığım, şu an kesilmiş olan ve her yere dokülmüş saçlarıma bakmakla meşguldüm...
"Sana ondan uzak durmanı söylediğimde beni dinlemeliydin. Kızlar sizce de benim kesimim daha güzel olmamış mı?" Alexandra ve eleonore kahkaha atıp kafa salladı "Ama hala biraz uzun gibi, değil mi eleonore? Bence biraz daha kısaltabiliriz" Alexandra'nın söyledikleriyle eleonore makası alıp yere çömeldi ve çenemden tutup kafamı kaldırdı.
Dudaklarını büzüp"Neden ağlıyorsun? Kısa saç sana çok yakıştı bence" diyince boş gözlerle ona baktım ve hiçbirşey demedim, ne diyebilirim ki? Dediklerim neyi değiştirirdi ki?
Öncesinde belimde olan saçlarım yamuk yumuk kesilmişti ve şu an tam göğüs hizamdaydı ama bir tarafı uzun bir tarafı kısa olduğu için çok iğrenç gözüküyordu.
Eleonore daha çok kesmekten vazgeçip ayağa kalktı "rosaline,birazdan bunun sünepe ikizi falan gelir hadi çıkalım artık" rosaline gitmeden önce sertçe saçlarımı tutup ona bakmamı sağladı "eğer bunu birilerine söylersen neler olacağını biliyorsun değil mi? O aptal ikizine ve o bulanık arkadaşına neler olabileceğini biliyorsundur umarım?"
Sonkez bana bakıp güldüler ve çıkıp gittiler. Zar zor ayağa kalkıp aynaya baktım. Saçlarım... mahvolmuşlar. Uzatmak için çok uğraştığım saçlarım şimdi çalı süpürgesinden bile daha beter olmuşlar...
Zaten iğrenç oldu hiç değilse düzelteyim de düzgün dursun..
Elime makası aldım ve saçlarım eşit olsun diye, içim acıya acıya omuz hizamda kestim. Makasın o kesme sesi kulaklarımda çınlıyordu.
O güzelim saçlarım şimdi omzumun üzerindeydi, hiç değilse eşit duruyordu eskisine kıyasla daha iyi. Hem yamuk yumuk olmasından iyidir değil mi?
Kimi kandırıyorum ki? Berbat gözüküyor.. kısa saç bana yakışmıyor..
Pansy'nin sesini duymamla göz yaşlarımı sildim ve kesilen saçlarımı toplayıp çöpe attım. Ağladığım belli olmasın diye elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Draco ve pansy beni kızlar tuvaletinin önünde bekliyordu.
"Hah sonunda çıkabil-" draco saçlarımı görünce ağzı açık kaldı ve yüz ifadesi şekilden şekile girdi. Bu kadar mı çirkinim?.. gözlerim tekrardan dolmaya başladı.
"Saçlarına ne yaptın?" Kafamı kaldırıp dracoya bakamadım "kestim. Yakışmamış değil mi?" Draco kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı "hayır çok yakışmış hatta süper olmuş, merlin! Sadece seni bir an tanıyamadım çok güzel olmuş! Değil mi pansy?!"
"E-evet! Harika olmuş, sadece şaşırdık da. Sen saçlarını çok severdin neden birden kestin ki?" Ona hiç bakamadım yoksa tekrardan ağlarım, ben hiç istermiydim saçlarımı kesmeyi? bunu yapamam çünkü benim uzun saçlı halimi herkes anneme benzetirdi bende bu yüzden saçlarımı uzatır saatlerce aynada anneme yani kendime bakardım...
"H-herneyse hadi gidelim artık-" "hey iyimisin? Pansy haklı sen kolay kolay saçlarını kesmezdin?" Yavaşça yürümeye başladım "kestim işte! Sizde fazla uzatmayın"
"Tamam sakin ol, demedik birşey." Ben onlardan önde yürüyordum ki kimse göz yaşlarımı görmesin...
Sihir tarihi dersinden çıkmıştım ki koridoru döndüğüm gibi üç kişi beni duvara ittirip etrafımı sardı. Tabiki de yine rosaline ve aptal arkadaşları! O bana ne yaparsa yapsın inadına dracodan uzak durmadığım için daha çok devam ediyordu.3
"Seni geçen gün uyarmıştım ama görüyorum ki bu sabah dracomla göl kenarında piknik yapmışsınız?" Eleonore öne atılıp beni duvara ittirdi "sen dayak arsızımısın? Yetmedi mi yediğin dayaklar?"
Alexandra da yaklaşıp saçlarımı tuttu "hele o saçlarına yaptıklarımızdan sonra, hiç akıllanmayı gibi duruyorsun? Hepsini mi kesmeliydik?" Artık bıktım ama sinirlenip onlara bu zevki yaşatmayacağım. Düz bir surat ifadesiyle onlara baktım tabi biraz aşağılayıcı bir şekilde. O an rosaline sert bir tokat attı ve kafam sola düştü.
"Şöyle aptal aptal bakmayı kes! O iğrenç yüzüne bile tahammül edemiyorum! Belli ki seni daha iyi terbiye etmeliyiz ve bunu ben yapacağım! Bir snow olarak bunu benden daha iyi kimse yapamaz değil mi?"
Tam ikinci kez tokat atacakken birisi onun bileğini havada tuttu. Tabi refleksle Gözlerimi kapattığım için kim olduğunu göremedim.1
"Demek tahminlerim doğruymuş.Sen buna nasıl cüret edersin?!" Draco? Gözlerimi açtığım gibi öfkeli bir dracoyla karşılaştım.
"Demek onun saçlarını da sen kestin? Sen kendini ne sanıyorsun ha?! Onun tek bir gözyaşı için hepinizi mahvederim!"
"Ama drac-" "kes sesini snow! Bunun bedelini ödeyeceksiniz hemde misliyle! Şimdi DEFOLUN!" Draconun öfkeyle bağırmasıyla üçü de gitti draco ise hiçbirşey demeden beni kolumdan tutarak ortak salona götürdü.
Ben bana da bağıracağını zannederken o sakince "bunu daha ne kadar saklamayı düşünüyordun? Neden onlara izin verdin?" Bir yandan da bileklerimdeki morluklara bakıyordu.
Birşey demedim,diyemedim. Sanki ağzım mühürlenmişti sadece gözlerimden yaş akıyordu...
evetttt bu bölüm biraz acı dolu oldu😅 bu arada başta dediğim gibi size hak veriyorum istediğinizi diyebilirsiniz çünkü haklısınız sizi uzun bir süre bölümsüz bıraktım bu yüzden bu bölümü biraz uzun yazmaya çalıştım ama hasta olduğum için ve gecenin 4'ü olduğu için bu kadar yazabildim. Tekrardan özür dilerim umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın birdahaki bölümde görüşmek üzere ballarım💘6
Okur Yorumları | Yorum Ekle |