Selamünaleyküm ey mümin kardeşlerim umarım az sövmüşsünüzdür🥲🤧 hemen yeni bölüme geçelim yorum ve oylamayı unutmayın, iyi okumalar✨️💎
Göz yaşlarım durmak bilmiyordu. draco bunu beklememiş olacak ki şaşkınlıktan sustu kaldı "h-hey tamam tamam dur. Bana bak" Kafamı kaldırıp göz yaşlarımı sildi. "ağlama tamam mı?"
Ben bir süre sonra sakinleşince draco tekrar bana baktı " bunu daha ne kadar saklamayı düşünüyordun? Bana güvenmiyormusun? Neden sakladın benden? Niye birşey söylemedin?
Draconun sakin kalmaya çalıştığı belli oluyordu, sıkıntılı bir şekikde iç çekti "Tamam, bunu sonra konuşacağız ama önce pansuman yapalım" o diyene kadar bileğimin morardığının farkında bile değildim, cidden bu ne zaman olmuştu?
Draconun gerçekleri öğrenmek için sabırsız olduğu belli oluyordu ama beni sıkboğaz etmemek için şimdilik susmuştu. Pansuman yapmadan önce cübbemin kolunu katladı ve kolumdaki morluklar ve kesikler kendini gösterdi.
Kahretsin,bunları unutmuşum... kolumda kesikler,çizikler ve morluklar fazlasıyla vardı ve bu draconun bana dehşetle bakmasına sebep oldu.
Bir bana bir koluma bakıyordu. Hiçbirşey demeden hızla diğer kolumu da sıvadı ve izlerin aynılarını görünce sessiz bir küfür savurdu.
"Emily, daha söylemediğin neler var? Bu izler de neyin nesi?!" Birşey diyemedim. Ne diyebilirdim ki? Sadece sustum, yine...
Draco artık sabrının son demlerindeydi bu seğiren gözünden belli oluyordu.
Kahretsin! benim nasıl bu olanlardan haberim olmaz?! Be-ben emily bu kadar acı çekerken hangi cehennemdeydim?!
Şu hale bak! Kollarının rengi bile zor belli oluyor! Hem çoğu eski gibi duruyor kim bilir ne zamandan beridir dayak yiyor da benim şimdi haberim oluyor!
Ben nasıl bir aptalım! Buna nasıl cüret ederler?! Benim olana- yani benim arkadaşıma nasıl zarar verebilirler?! Onlara bunu ödeteceğim...
Emily bana neden öyle bakıyor? Sadece küçük bir morluk var sanmıştım ama bu kadar çok şeyle karşılaşacağım aklıma bile gelmezdi.
Bunların hepsine pansuman yapacak kadar profesyonel değilim aklımda sadece sargı bezine sarmak vardı ama hepsine böyle yapamam. En iyisi hastane kanadına gitmek.
"Kalk emily." Sesim biraz emir verir gibi çıkmıştı ama bu elimde değildi bir süre sakinleşebileceğimi düşünemiyorum.
Emily kalkarken sordu "Nereye gideceğiz?" Kollarını kapatıp acıtmayacak bir şekilde tuttum "hastane kanadına" emily tam itiraz edecekken sözünü kestim "Maalesef o kadar da iyi pansuman yapma becerim yok bu yüzden itiraz istemiyorum."
Konuşmadan koridorda yürüyorduk. Herkes bana garip garip bakarken aslında bana değilde emilye baktıklarını fark ettim,kıskanç ve kınayan bakışlarını fark etmemek mümkün değildi. Bana bakmalarına alışkınım bu yüzden bunca zaman aslında emilye de böyle baktıklarını fark etmemiştim...
Çok pişman hissediyorum bunu neden daha önce fark etmedim ki?
Göz ucuyla emilye baktığımda benden olabildiğince uzakta yürüyordu ve bunun sebebi o kıskanç aptallar...
Sessizce şatonun koridorlarında yürümeye başladık- ve evet herkesin gözleri yine benim üzerimde...
Herkes ilk dracoya hayran hayran bakıp sonra onun yanındaki bana iğrenerek bakıyor. Draco da fark etmiş olacak ki onlara garip garip bakmaya başladı.
İkimizin iyiliği için ondan biraz uzak durmak en iyisi olacak sanırım...
Dracodan biraz daha uzakta yürümeye başladım. Draco Göz ucuyla bana baktığında yüz ifadesi aniden değişti ve sıkıntılı bir nefes verip beni yanına çekti ve koluyla omuzumu sardı.
Şaşkın bir şekilde ona bakarken draco yanımızdan bize garip bakan kişilere bağırıyordu "ne bakıyorsun dönsene önüne!?
"T-tamam, pardon-" insanlar ürkerek geri çekildikçe ben daha çok şaşırıyordum "draco ne yapıyorsun?" Draco kafasını çevirince yüz ifadesi yumuşadı.
"Bakışlarından rahatsız oluyorum" sesimdeki kırgınlığı belli etmeden konuşmaya çalıştım "ama sana bakmıyorlar ki..."
"Zaten bende buna kızıyorum!" Anlamayarak sordum "Ne? nasıl yani" draco sabırla cevap verdi bir yandan da hala yürüyorduk "sana bu şekilde bakmaları hoşuma gitmiyor rahatsız oluyorum, sen olmuyormusun?"
"Ben alışkınım, artık umursamıyorum" evet gerçekten de umursamıyorum yani en azından deniyorum..
Draco inanmaz gibi bakıyordu "nasıl umursamazsın?" Elleriyle kolumu gösterdi ama aslında yaralardan bahsediyordu "umursamazsan işler buraya kadar gelir"
Cevap vermek istemiyordum ve sonunda hastane kanadına geldik. Şanslıydık hastane kanadı çok sakindi. Ben bir yatağa oturup madam pomfreyi beklerken draco ayakta bekliyordu ve köşede harry, ron ve hermioneyi gördük
Draco kollarını göğsünde bieştirirken çarpık bir şekikde güldü "potter kahramanlık yapıp kendisini yaralamayı seviyor"
Kıkırdarken göz ucuyla da harrynin iyi olup olmadığını kontrol ediyordum"Bende ondan pek farksız sayılmam" draco gerçekçi olmayacak bir şekilde güldü, bu durumdan rahatsız olduğu belliydi.
Harry beni görünce endişeli bir şekilde kalkıp yanıma geldi "emily?! Ne oldu? neden buradasın? hastamısın?"
İstemsizce gülmeye başladım "sakin ol harry, birşeyim yok asıl senin burada ne işin var?"
Harry kolunu gösterdi "süpürgeden düştüm sanırım bileğimi burktum,eee sen niye gelmiştin?"
Birden gülüşüm söndü ve gözlerimi kaçırdım "ben.." Madam pomfrey elinden bir tepsiyle yanımızda belirdi "bayan potter gecikmedim değil mi? Sargı malzemelerini bulamamıştım da"
"Sargı malzemeleri? Ne oldu sana?" Harry biraz sinirli bir şekilde bir bana bir dracoya bakıyordu madam pomfrey cüppemin kollarını sıvadı ve harry kocaman olmuş gözlerle yara izlerine baktı "emily! Bu izler de neyin nesi?!"
"Hiçbirşey, önemli değil demişt-" harry bu sefer yanımda duran dracoya bağırdı "sözde onun arkadaşı olacaksın! Onu koruyamıyorsun bile, hala onun 'arkadaşı' olduğunu mu düşünüyorsun?!"
Draco zaten bütün bu olanlardan kendisini suçlarken harryde ona bağırınca birşey diyemedi "harry! Draconun bir suçu yok!"
"Yaa öyle mi? Neden bu halde olduğunu sormaya bile gerek yok! Hepsinin malfoyun peşinde fır dönen kaçık kızlar yüzünden olduğunu bilmek için kahin olmaya gerek yok!" Harry resmen nefes almadan saydırıyordu.
"Bunun olacağı önceden belliydi! Sana onunla takılmamanı söylemiştim emily! ve sen malfoy! 'Onunla arkadaşlığımıza karışamazsın' diyorsun birde kız kardeşimi koruyamıyorsun!"
Harry sakin kalmaya çalışarak sustu ve tabi ki draco da hiçbir cevap vermeden kolumdaki izlere bakıyor, kendini suçlamaya devam ediyordu.
"Harry draconun bir suçu yok, ona bağırmayı kes!" Harry konuşmaya başlamadan önce derin bir nefes aldı.
"Sen hiç konuşma, madem böyle bir olay oluyor bana niye söylemiyorsun? Burada karşılaşmasak haberim bile olmayacak!"
"Bak harry beni bir dinle-" harry sakince sözümü kesti tabi ne kadar sakin kalabiliyorsa "Hayır öncesinde ben seni dinle, aranızdan çekildim ve arkadaşlığınıza karışmadım" elleriyle madam pomfreyin garip şeyler sürüp salgıladığı kolumu gösterdi.
"Ve neler olduğunu gördük, bu sefer sen beni dinleyeceksin, malfoyla artık konuşmanı istemiyorum. Eğer arkadaş istiyorsan biz varız ona ihtiyacın yok. En azından biz seni koruyabiliriz"
Dracoyla 3 saniye bakıştık, bütün olanlardan kendisini suçladığı için bunun iyi bir karar olduğunu düşündüğünü tahmin etmek zor değildi
"potter haklı emily, ben senin için iyi bir arkadaş olamadım ve seni koruyamadım... Bir süre görüşmememiz senin için daha iyi olacak"
"Ama draco senin bir suçun-" harry birden sözümü kesti "evet böylesi daha iyi olacak artık Kardeşimin peşinde dolanmasan iyi olur. Hiç değilse onun için"
Draco başını sallayıp "o zaman ben gideyim, zaten potter başında bekliyor. Ortak salona güvenle gitmen için crabbe ve goyleyi gönderirim"
Gitmeden önce son kez bana baktı "herşey için özür dilerim, seni koruyamadım. Umarım bunu telafi edebilirim."
Ben daha birsey diyemeden draco gitti. Madam pomfrey de işini bitirince kalkıp gitti ve harrylerle yanlız kaldım. Draconun hiçbir suçu olmamasına rağmen kendisini suçlu hissetmesi beni sadece düşünmeye itiyordu, ne yapmalıyım? Bu konuda nasıl d
"Emily neden konuşmuyorsun?" Hermionenin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım "Hı?" Hermione kıkırdadıktan sonra sözlerini terk etti "diyorum ki neden konuşmuyorsun?"
"Düşünüyordum" hermione anladım anlamında kafasını salladı ve çıkışta bizi bekleyen harrylerin yanına gitmeye başladık.
Harry bizi görünce gülümsedi ve ron da gergin ortamı dağıtmaya çabalıyordu "haydi biraz bahçeye çıkalım hava bugün çok güzel"
Biraz ileride beni bekleyen crabbe ve goyleyi görünce sadece ortak salona gitmek istedim "ron birazdan yağmur yağacak biliyorsun değil mi?" Hermione dışarı çıkmak yerine kütüphaneye gitmeyi dteklif edince iyice daraldım.
"Ben ortak salona gideceğim." Harry de ileride beni bekleyen crabbe ve goyleyi görünce kafasıyla onayladı "tamam ama malfoya yaklaşmayacaksın, ben orada olmasam bile sen ne yapacağını biliyorsun zaten"
Kafamı sallayınca harry bana sıkıca sarıldı "sadece senin iyiliğini istiyorum bunu biliyorsun değil mi? kendine dikkat et " cevap vermek yerine kafamı salladım ve crabbeyle goylenin yanına gittim.
Birlikte ortak salona girdik ve ben odanın en dip köşesindeki koltuğa oturup şömineyi izlerken ortak salon yavaş yavaş dolmaya başlamışt. Etrafta gülüşen , ödev yapan ve diğer binaların dedikodusunu yapan kişiler vardı ve hepsi de eğleniyordu. Tek bir kişi hariç.
Odanın öbür köşesinde benim gibi şömineyi izleyip diğer insanlardan soyutlanan kişi, draco.
Bu kalabalığın içinde onun o acı çığlıklarını bir ben duyuyordum. Bir yandan ailesi, bir yandan omuzlarına bırakılan sorumluluklar bir yandan da dertleşebileceği tek kişinin de yanında olmaması.. herşey onun için de zor.
Peki ben bu durumda ne yapıyorum? hiçbirşey sadece uzakta oturup onu izliyorum..
Dracoyla gözgöze gelince anladım, insanlar ağzıyla söyleyemediği çoğu şeyi gözleriyle söylermiş...
Bu koca odada sadece gülüşen insanların sesi yok acıyla ağlayan birbirnde şifa arayan yarali iki kalp var..
evettt bu bölümde bitti, sizi çok beklettiysem (evet beklettin dediğinizi duyar gibiyim🥲) özür dilerimm. Bu bölüm çok hoşuma gitti umarım sizde beğenmişsinizdir yorum atmayı ve oylamayı unutmayın birdahaki bölümde görüşmek üzere balllarımmm seviliyorsunuz💘🎀
Okur Yorumları | Yorum Ekle |