
Selam uzun aradan sonra anca gelebildim ve çok uzun bir bölümle gelemedim çünkü olayları diğer bölüme saklamak istedim. Sona çok az kaldı...
Keyifli okumalar bol yorumlarrr🩵
Bölüm şarkısı:Kenan doğulu|Bal gibi

Mutluluk neydi? Sadece herşeye sahip olmak mıydı? Yoksa sevdiklerinin yanında olması mıydı? Yoksa herkesin gözünde olan para mıydı? Benim için mutluluk Y ile başlayıp A ile bitiyordu. Yektaydı benim mutluluğum sevdiğimdi,huzurumdu...
Birkaç saat geçmişti bana verdiği hediyenin üstünden ama ne zaman aklıma gelse saçma sapan sırıtıyor hayaller kuruyordum. Çocuklara yardım edecektim elimden geldiğince onları güldürecek hiçbir şeylerini eksik etmeyecektim. Bazı yaraların kapanmayacağının bilincindeydim ama o yaralara tuz basıp görmezden gelmekte bir çözümdü yaşamak için,nefes alabilmek için. Yektaya gelen telefonla hemen başını kucağımdan çekti.
"Ne diyorsun hakan hangi hastane geliyorum hemen." dediği şeyle sorguladım birine bir şey olmuş olmalıydı. Birkaç şey dedikten sonra telefonu kapattı.
"Ne oluyor canım birine bir şey mi oldu?" üstüne bir tişört geçirip konuşmaya başladı.
"Peri kaza geçirmiş hakan kötü yanına gideceğim." bende üstüme çeki düzen verip elini tuttum.
"Gideceğiz demek istedin herhalde." içten bir gülümseme yolladı ama gözleri itiraz doluydu.
"Maalesef sen evde kalacaksın Dalyam." ne demek evde kalacaksın ya ben merak ederdim yapamazdım ki.
"Geleceğim." ifadesi ciddileşti.
"Hayır dalya hastanelerde olmayalım artık yeter sevgilim." ona da yeterdi neden anlmıyordu?
"Yekta biz ne kadar ilerlersek ilerleyelim sen kendine asla değer vermiyorsun benim sana değer vermemle olacak iş değil bu Allah AŞkına artık kendini sev değer ver ne alaka diye ben ve sen hastanelerde çok süründük sadece ben değil yani." yüzünü sevdim kendini sevmekten geçiyordu herşey bunu bizzat yaşamıştım. Gözlerindeki değersizlik canımı yakıyordu.
"Senin sevgin bana yetiyor dalya neden öyle diyorsun ben zorundayım diye gidiyorum sen zorunda değilsin sevdiğim tabiki de zorunda olmadığın yerde ol istemiyorum." hayır anlamak istemiyordu inadına yapıyordu.
"Yekta sen ve ben kaldı mı? Hani bütündük biz? Yoksa değiliz de sen beni mi oyaladın?" anında inkar etti.
"Hayır bebeğim biz bütünüz sevdiğim."
"O zaman bende geleceğim el ele artık yekta." başıyla onaylayıp tuttu elimi. Hastane yolu boyunca pek bir konuşma olmamıştı sıkmıştım canını az önceki konuşma ile ama olası gereken buydu artık sevgi bazen gerçekleri söyleyip onu gerçeklerle yüzleştirmekti.
"Canını sıkmak değil amacım yekta amacım senin kendini artık sevmen kendine olan nefretinden hep zarar görüyorsun."
"Dalya sevmiyorum sevemiyorum olmuyor elimden geleni yapıyorum kolay değil anla işte." yapmıyordu hep kendini arka plana atıyordu.
"Yekta kendin için yaptığın tek şey bu görev bu görevde bile tehlikedesin." bir anda aabayı durdurması ile öne savruldum anında kolu bana siper olmuştu.
"Evet kendim için yaptım ama ne oldu biliyor musun kendimi tanıyamadım katil oldum işkenceler çektirdim birilerine yıllardır yapmaktan korktuğum şeyi yaptım bir ara benliğimi kaybettim zannettim ama asla öyle bir şey olması aksine ben aslında doğru benliğimi bulmuşum. O yüzden bana biraz zaman ver bu rüzgara alışmak kolay değil." dedikleriyle abarttığımı fark ettim içinde yaptğı savaş hiç kolay değildi bende aynısını yapmıştım babamı öldürdükten sonra bu savaşı yapmış en sonunda da kendimi sevmeye karar vermiştim belki yekta da öyle olurdu.
"Özür dilerim abarttım."saçlarıma kondurduğu öpücükle gözlerim doldu. Onu kırmış mıydım?
"Farkındayım dalya konu hastaneye benimle gelmek değil beni düşünüyorsun ama dediğim gibi biraz zaman sana da bana da daha düğünümüz var onunla ilgilenelim şimdilik." başımla onaylayıp kafamı cama çevirdim. Uzun yol eşliğinde ikimizde sessizdik. Hastaneye gittiğimizde sessizliğimizi koruyorduk hakanın yanına gittiğimide yıkılmış bir adam gördüm. Çökmüştü birkaç saatte periye ne zaman bu kadar bağlanmıştı ki eski nişanlısını unutmuş muydu ölen? Unutmuş olmalıydı yoksa başka kadına gidecek bir adam değildi. Yekta yanına oturduğunda ikisi de sessizdi. Bende karşı sandalyeye oturup beklemeye başladım yektanın sözleri ile gözlerim doldu. Sırtımdaki yaranın sızladığını hissettim.
"Sevdiğin kadını bir ameliyathane önünde beklemek nedir çok iyi biliyorum o yüzden sıkma kendini yıkılacaksan yıkıl kardeşim hakkın bu ölümden farksız zaten." bende onu defalarca bir ameliyathanenin önünde beklemiştim insan o an ölmek istiyordu ve yapabildiği tek şey beklemek oluyordu.
Hakanın yıkılışını gördüm o an yektaya sarıldığı gibi yıkılmıştı koskoca adam karşımda ağlıyordu hemde hıçkırarak...
Birkaç dakika sürdü bu acı ama ameliyathane kapısı açıldığı anda kendine çeki düzen vermiş fırlamıştı.Bende ayağa kalkıp yanlarına gittim.
"Peri hanımın yakınları sanırım peri hanımın ameliyatı gayet başarılı geçti şimdi norml odaya alacağız." Duyduğum sözlerle derin bir nefes aldım. Hakanın yüzündeki rahatlama görülmeye değerdi yekta da mı böyle olmuştu? Ben olamamıştım hiçbir zaman ta ki ona sarılıp sesini duyana dek yektanın gözlerindeki ifadeye bakılırsa o da öyleydi.
"Hadi onun yanına git biz burada bekliyoruz." hakan hemen perinin kaldırıldığı odaya gidip bizi yalnız bıraltı.
"Allah kimseye yaşatmasın bu acıyı." dediğim şeyle başını saçlarıma gömüp öpmeye başlamıştı.
"Amin çok korkunç seni beklediğim günler geliyor aklıma onlar o kadar acı vericiydi ki nefes dahi almak zor geliyordu." birbirimize sokulup sarıldık ikimizde bu acıyı yaşamıştık. O yüzden kaybetme korkusunu çok iyi biliyor birdaha kaybetmemek için elimizden geleni yapıyorduk.
"Hadi onlara yiyecek bir şeyler alalım sevgilim." az önceki konuşma hiç olmamış gibi davranıyorduk...
Aşkın'dan
Telefonum çalıyordu hemde defalarca kez yattığım yerden küfür ede ede kalktım arayan doruktu aramasını reddettim. Akıllanmayıp yine aradı yine reddettim. Ya benden ne istyordu benden bu adam?
Arayan diğer kişiyle açtım telefonu egemendi.
"Alo buyur."
"Nerdesin napıyorsun?" sesi gayet iyi geliyordu.
"Evdeyim bir şey mi oldu?"
"Yo olmadı bir arkadaşım senden hoşlanmış görüşmek istiyor ne dersin görüşmeye." dediği şeyle kaşlarımı çattım ben herkesle görüşen biri gibi miydin?
"İstemem kapatıyorum." onun cevap vermesine izin vermeden yüzüne kapattım. Herşey başımı ağıtıyordu herşey üst üstte geliyordu. Kalbimin seçtiği adam imkansızdı. Vücudum artık yeter diye çığlıklar atıyordu. Buna rağmen üstümü giyinip yürüyüşe çıktım belki kafam dağılır diye ama olmuyordu kafamdaki sesler susmuyor aksine daha da çoğalıyordu. Sahildeki kumlara bıraktım kendimi başım dönüyordu. Yemekte yememiştim zaten. Biraz uzanırsam geçerdi nasıl olsa. Kafamın üstündeki gölge ile başta kim olduğunu kavrayamadım bana eğilmesiyle hemen geri çekildim bu doruğun şirketindeki fotoğrafçılardan biriydi.
"Atlas bey sizin ne işiniz var burada?"
"Seni öyle kötü görünce bakayım dedim." başım hala dönüyordu ama belli etmedim.
"Anladım sağolun ama ben iyiyim gider misiniz başımdan?" gitmedi aksine daha çok yaklaştı bir bu eksikti. Telefonumun yeniden çalmasıyla gerçekten yüz kızartıcı bir küfür ettim.
"Ne var piç herif ne arıyorsun beş saattir?"
"Aşkın?" sinirle soludum başım çok ağrıyordu.
"Ne var aşkın aşkın batsın aşkın. Başım çatlıyor zaten söyle sonra sakın arama.Adamını da diktin başıma artık yeter doruk başım."gerisi gelmedi gördüğüm tek şey zifiri karanlıktı.
Doruk'tan
Atlas piçini aradım anında aklıma gelen ilk isimdi ndense birkaç haftadır aşkının peşinde olduğuna dair duyumlar almıştım.
"Neredesin piç?" güldüğünü duydum kesinllikle bir bok yiyordu.
"Çok güzel bir esmeri kucaklıyorum müsait değilim kapat doruk." dediği şeyle tepem attı. Başım dönüyor demişti bayılmış olmalıydı.
"Bence nerede olduğunu söyle yoksa ben senin canını alacağım şuan." hemen yanımdaki asistanıma konumlarını bulmasını istedim o piç söylemese de aşkını bulacaktım nasıl olsa.
"Sanane doruk sanane bu kızdan sen onu hakkettiğini düşünüyor musun gerçekten? Hayır hiçbir zaman hakketmedin hakketmeyeceksin."söylediği sözlerin gerçekliği ile sarsıldım ama belli etmedim.
"Seni ilgilendirmiyor atlas." telefonu yüzüne kapatıp olanları gözden geçirdim öfke ve gerçeklik ağır bastı sevmeme rağmen kötü davranmamış mıydım ben zaten evet herşeye rağmen umut vermemiş miydim? Vermiştim orospu çocuğunun önden gideniydim.
Yıkılmış bir şekilde bana atılan konuma gittim gördüğüm görüntü beynimde bir şimşeiğin çakmasına neden oldu ama olduğum yerden sakinlikle yanlarına gittim. Sahilde aşkın yatıyordu atlasta yanına yatmıştı.
"Kolay gelsin gençler." aşkının yüzündeki sarılık dikkatimi çekti ve hemen kucakladım ilk kez hiç itiraz etmiyor bağırıp çağırmıyordu. Suskundu ve bu hali hiçte iç açıcı değildi nedennse bu hali beni korkutuyordu. Oradan uzaklaaştığımızda atlas engellemedi hatta aşkının ağzından tek bir söz bile çıkmadı öylece bir kukla gibi kucağımda duruyordu.
"Aşkın konuşmayacak mısın? İyi misin?" cevap alamamıştım yine arabaya bindiğimizde aniden ağlaması ile olduğum yerde dondum ne oluyorrdu?
"Neden bana bu işkenceleri çektiriyorsun? Ben seni sevmmekten ve uzak durmaktan başka ne yaptım ki. Olmayacak işte bizden oğluna odaklan ona olan aşkını açığa çıkar işte sev onu benden uzak dur çık git hayatımdan lütfen artık doruk lütfen ben ben iyi değilim. " son sözleri bu olmuştu bayılmıştı. Sözleri kafamda çınladı.Onu hastaneyye götürürken bile sözleri kulağımsayssı bir anda kanım çekilmiş gibiydi. Canım yanmamıştı resmen yıkılmıştı. Doktorda vitaminlerinde büyük oranda düşüş olduğunu ve kendine daha iyi bakması gerektiğini söyledi. Bunu duyduktan sonra kendimden daha çok nefret ettim Benim yüzümdendi olanlar. Yalnız bırakamazdım. Yüsranın ağzıma sıçacağını bile bile aradım.
"Yenge aşkın ne sever yemek olarak lütfen söyle öyle küfür et." dinlememişti bile hemen saydırmaya başlamıştı.
"Ben sana abi dedim kardeşimn canını yak diye mi dedim doruk artık dur uzak dur kardeşimin yanından defol git artık nerde aşkın nerde?" yutkunamadım sözleriyle içime oturmuştu. Bir süre bir şey diyemedim. Birkaç ke ardı ardına sorması ile cevap vermek zorunda kaldım.
"Hastanedeyiz bayılmış son zamanlarda yemek yemiyor biliyorsundur vitaminleri çok düşmüş dedi doktor."
"Senin yüzünden uzak dur kardeşimden son uyarım." Yüzüme kapatlan telefon ile geleceğini anladım hemen karşıdaki restauranttan aşkının sevdiği şeylerden aldım. Pizza ve sarma beyti geçmişti konusu ama benim bildiklerim ile yüsranın bildikleri bir değil maalesef. Odaya döndüğümde uyanıktı yüsra daha gelmemişti. Yanına oturduğumda bir tepki vermedi hatta allık allık bile bakmıştı. Elimdekileri yemek masasına boşaltıp önünne aldım amacım zorla yedirmekti ama aşkın beni şaşırtmış kendi alıp yemeye başlamıştı. Hatta o kadar iştahla yiyordu ki şokla bakıyordum.
"Kola istiyorum." başta ne dediğini anlamayıp mal mal baktım tekrarlayınca uçarak almaya gittim döndüğümde yüsralar gelmişti rüzgarla selamlaşıp kolayı verdim iştahla içti.
"Su alır mısın?" sen iste dağları alayım. Koşara onu da aldım döndüğümde yüsra ve aşkın gülüyor rüzgarda bana bıkkınlıkla bakıyordu.
"Ne ne oldu abi?" masadaki suyu göstermesi ile içimden küfür ettim çaktırmadım elimdeki suyu aşkına verdim içmeyip diğer suyun oraya koydu. Bende mal mal izlemeye başladım aniden hepimize sırtını dönmesiyle afaladık yüsra hemen onun karşısına geçti. Sessizce birkaç şey konuştuktan sonra da öpüp kalktı ne olmuştu şimdi? Bana çık demedi aksine rüzgarla dşarı çıkttılar.
"Oğlun doğduğuda beni tamamen unutacaksın hiç varolmamışım gibi ona bakacak ve babalık yapacaksın bana da yaklaşmayacaksın olan oldu ve bitti iyisiyle kötüsüyle benim için güzel bir deneyim oldu. Artık bitti dediğim gibi rüzgar senin arkadaşın yüsra benim kardeşim onlar için bir araya geleceğiz." diyecek tek bir kelime bile bulamadım. Saçlarına kondurduğum öpücükle gözlerini kapattı bende kararına saygı duydum.
"Sen nasıl istersen." ikimizde sustuk o kadar uzun sustuk ki. Doktor geldiğinde ve çıkabileceğimizi söylediğnde bile suskunduk. Evrakları hallederken aşkın çoktan gitmişti bu bizim için sondu...
Rüzgar'dan
Kendini sev,bunu bana sevdiğim kadın defalarca kez söylemşti ama ben asla yapamamışştım bu konu yüzünden kavga etmiştik zamanında ama ben onun uğuruna herşeyi yapabilecekken bunu yapamıyordum. Konu o değildi çünkü bendim. Konu ben olunca herşey önemsizdir. Bana bu öğretilmemiş miydi hep? Kanıma işlenmemş miydi? Halitti benim zehirimdi. Hala boynuma taktığı urganın ipleri hala boynumdaydı. O ölmeden ben bu esaretten kurtulmayacaktım. Az kalmıştı.
Koynumda uyuyan güzelliğe baktım. Aşkınla bir gece kalmış sonra eve gelmişti. O süreçte bende evlilik için gerekli şeyleri yapııyordum. Dalyanın cezası buydu bana evlilik hakkında olan herşeyle ben ilgilenecek o sadece elinliğini alacaktı ve bana göstermeyecekti böyle anlaşmıştık maalesef. Onu bir an önce beeyazlar içinde görmek istiyordum. İçim içime sığmıyordu. İlk kez kendim için de olduğum güzel bir gece geçirecektim. Eğlenecek ve sabaha kadar dans edecektik davetliler azdı. Yoncayı davet etmeyecektim ama ne zaman diye sorunca etmek zorunda kalmıştım. Bunu bugün dalyaya söyleyemek zorundaydım. Boynuma gömülü yüzü hareket etti hemen öpüp koklamaya başladım saçlarını. Hemen de mayoş mayoş bakmaya başlamıştı öptüm defalaca güldürene kadar.
"Yaaa dursana sevgilim." durmadım kahkahaları evi inletene kadar durmadım.
"Aşkımm karnım ağrımaya başladıı." öyle diyince hemen durup boynuna sokuldum. Saçlarmıı sevgiyle sevdi sıra beni uyutmasına gelmişti...
Yüsra'dan
Yekta uyurken arayan aşkın ile hemen çtım.
"Canım günaydın." neşeli sesiyle gülümsedim onun iyleşiyor olması benim için çok değerliydi. O iyiyken bende iyiydim. Ben kötüyken o köüydü. Bizim bağımız buydu.
"Günaydın canımm napıyorsunn?"
"Düğününe elbise buldumm ve düğün günü göreceksin malum tek nedime benim olay olmam gerekiyordu." dediği şeylerle kahkaha attım onun yeniden neşesine şakalarına dönmüştü beklerdim birkaç gün kalmıştı nasıl olsa.
"Sadece birkaç gün kaldı diye sabredeceğim yosa meraktan çatlıyorumm."
"Şeyi biliyor musun? Yonca geliyormuş düğüne karşılaştık havasını yaptı." dediği şeyle beynimden aşağı kaynar sullar indi. Telefonu kenara fırlattıp yatak odasına gittim.
"RÜZGAR." ani bağırışımla hemen ayağa kalkmıştı.
"Yonca neden düğünümüze geliyor? Sebep ne? Amacınız ne ya sizin o kız babanla çalışıyor diyorum." bakışlarındaki boşluk beni çıldırmıştı.
"Söz vermiştik en mutlu günümüzde beraber olacağımıza." ani öfkeyle sövdüm.
"Sikeyim sözünüzü. Rüzgar o kız bir şey yaparsa seni affetmem bu sefer." aşkın hala hattaydı teelefonu alıp ona geleceğimi söyledim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.6k Okunma |
1.1k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |