Melis ve Meriç'e veda ettiğimiz bir bölüm oldu onların hikayesi yarım kalmadı yeni başladı... 🤎
Keyifli okumalar oy ve yqumlarınızı eksik etmeyin🤎
Bölüm şarkısı:Uzak yol
Rüzgar dediğini yapmıştı gerçekten bana meriçin konumunu atmış numarasını silmemi istemişti öyle de yapmıştım. Ama nereden bilebilirdim ki doğum yapacağimı? Bir anda başlayan sancılar, meriçin beni hastaneye götürüşü hepsi ışık hızındaydı son hatırladığım şey göğsüme koydukları kızımdı. O an yaşadığım duyguyu tarif edecek sözüm yoktu. Ben melistim Melis korkmaz kurallarla büyümüş kalbi hep göz ardı edilmiş melis hatalar ile dolu melis sevdiği adamı bir hiç uğuruna paramparça eden melis. Ama herşey bugün bitti ben yeniden doğdum nasıl kızım herşeye sıfırdan başlayacaksa öğrenecekse bende öyle yapacaktım artık yeni bir melis vardı. Sevdiği adama değer veren ve bunu gösterecek olan Melis sadece kızı ve sevdiği adamdan oluşan bir ailesi olacak olan Melis belki Melis ersoy olurdum ama bu şuan o kadar uzak geliyordu ki.
Gözlerimi açtığımda yanımdaki koltukta oturan meriç ve onun kucağında olan kızımız vardı.
"Meriç."utanıyordum yüzüne bakmaya o yüzden bakmadım.
"Efendim melis." buz gibi sesi iliklerime kadar işledi oysa meriç bana asla kıymazdı, soğuk yapmazdı.
"Ben özür dilerim." Meriç cevap vermeden hemşire girdi.
"Evet günaydın annesi bebeğimiz aç yedirmen gerekli göstermemi ister misin?" Hamieliğim boyunca hiç sütüm gelmemişti ki benim doktor doğumdan sonra olur demişti olmazsa direkt hazır sütler demişti Allah'ım ne olur gelmiş olsun kızım en sağlıklı şekilde beslensin.
"Ben sütüm geldi mi bilmiyorum ki." hemşire anlayışla bakıyordu kendimi çok güçsüz hissediyordum. Meriçten kızımızı alıp yanıma gelince hemen göğüslerimi açtım içimden yüzlerce kez dua ettim.
"Doğumdan sonra gelmiştir bebeği şöyle tutacaksın o zaten yolunu biliyor emsin bakarız." daha tam gözlerini açamayan bebeğim emmeyr başlayınca rahat bir nefes aldım sütüm vardı geliyordu!
"Meriç meriç bak sütüm geldi gelmiyordu bak." benim gibi Meriç'te heycanlıydı kucağımda bebeğim olmasa çocuk gibi zıplardım öyle bir mutluluktu.
"Görüyorum güzelim niye gelmesin sen çok güzel bir annesin. " içim mutlulukla doldu hemşire yapmam gerekenleri söyleyip çıkmıştı.
"Adını sen koy istiyorum meriç."
"Aklımda isim yok ki." benim vardı meriç olmasaydı direkt o ismi koyacaktım idil ölen kardeşinin adıydı.
"Benim aklımda bir isim var ister misin bilmiyorum ama." söyle der gibi bakmaya başladı.
"İdil ersoy." o an gözlerindeki mutluluğa karışık hüzün hem içimi burktu hemde mutlu etmişti.
"Bunu gerçekte istiyor musun? Yani zorunluluktan yapma." göz devirdim. Soğuk halinden eser kalmamıştı uzun sürerdi bu hali umarım.
"Neyin zorunluluğu meriç ben istiyorum ben söylüyorum." uyuyan kızımızı ona uzattım yatağına yatırıp alnımdan öptü onun için teşekkür ederim demekti bu.
"Benden özür falan dileme Melis geçmeyecek senin özrünle hiçbir şey. Önümüze bakalım kızımız İdil'e." susmuştum bu dediğine biz yoktuk artık. Benden nefret ediyor olmalıydı bu hayatta en çok nefreti de ben hakkettim ya zaten.
Melisin mahcup, utangaç hâlleri canımı sıkıyordu. Elimde değildi bu soğukluk bu kırgınlık fazlaydı çocuğumu başkasının çocuğu gibi göstermiş aylarca kandırmıştı beni önceden yaptıklarını görmezden gelebilirdim ama bunu nasıl gelecektim?
Yaptığı jest benim için çok değerliydi idil küçük kız kardeşimdi onu bir trafik kazasında kaybetmiştik o günlerde Melis'in yanımda olduğunu hatırlıyordum o zamanlar çok güzeldik. Ta ki melis rüzgar diye tutturana kadar aramızda hiçbir zaman bir ilişki yaşanmamıştı yatak arkadaşıydık sadece bunu da melis istemişti. Babasının rüzgar konusunda ısrar ettiğini zorladığını sonradan öğrenmiştim ama melis çok hevesliydi elim kolum bağlı ne derse yapıyordum şimdi ise kader yine bize başka bir yol çizmişti bu kadar şeyden sonra biz olur muyız? Bilmiyordum herşeye rağmen ona olan aşkım asla azalmıyor utanmadan artıyordu.
Eve geçmiştik çalışanlar bebek için gerekli olan herşeyi ayarkamıştı. Melis uyurken aramış halletmelerini istemiştim. Herşey eksiksiz görünüyordu Melis'in odasında bir bebek beşiği ve yeni alınmış yıkanmış, ve ütülenmiş bebek kıyafetleri vardı ilk gördüğünde şaşırmış sonra da bana sımsıkı sarılmıştı bu sefer çekilen bendim. Hep benden çekilmiş elinin tersiyle itmişti. Bu yaptığıma gözleri dolmuş odasına kapanmıştı. Napiyordum ben? Yeni doğum yapan bir anneydi ister istemez oluyordu herşey.
Ağlama sesiyle odaya girdim kızım uyumuştu. Melis ise sessizce hem ağlıyor hemde üstünü değiştiriyordu. Beni fark etmemişti sırtındaki izler ile olduğum yere çakılmıştım. Kırbaç izleriydi. Ve çoğu taze görünüyordu. Kim yapmıştı bunu? Hemde taze olanları melis hamileyken şiddete mi uğramıştı? Beni fark etmemişti bile. Sessizce ağlıyor acı içinde üstünü giyinmeye çalışıyordu.
"Melis." o kadar ürkülmüştü ki titremişti baştan aşağı. Acısını umursamadan tişörtü giydi.
"Meriç ne oldu ne zaman geldin çıkalım kızımız uyanmadan zar zor uyudu." dediğini yaptım odadan çıkıp salonda volta atmaya başladım. Geldiğinde uzatmadan lafa girdim.
"Hiç düştüm." gözümün içine baka baka yalan söylüyordu.
"Melis karşında aptal biri mi duruyor senin?" bana değmiyordu gözleri elleriyle oynuyordu stresli olunca elleriyle oynardı. Karşısına geçip önünde diz çöktüm. Sımsıkı tuttum ellerini. Bana anlatacaktı amlatmalıydı da.
"Meriç önemli bir şey değil iyiyim gerçekten burada mı kalcağız?" konuyu değiştirmesine izin vermeyecektim.
"Melis gerçekten sinirlenmeye başlıyorum o izlerin hepsi yeni ve taze demek ki sen hamileyken olmuş kim yaptı?" İdil'in ağlamasıyla hemen kaçtı. Hay ben böyle işin. Peşinden gittim gördüğüm manzara kalbime zarardı idil'i emziriyor ona aşkla bakıyordu. Bu çocuğu neden saat başı emziriyor? Salak mısın meriç yeni doğdu bebek ondan olabilir mi? Aklıma gelen şeyle hemen mutfağa gittim. Zeynep abla yemek yapıyordu.
"Bitti mi abla? Bittiyse bana tabak hazırlasana birde süt için ne iyi geliyorsa onları pişir artık."
"Tamam oğlum sende yiyecek misin?" yiyecek hal yoktu ki.
"Yok teşekkür ederim ver bana tepsiyi odada yeriz biz malum idil hep ağlıyor yalnız bırakamayız." zeynep abla tepsiyi hazırlayıp bana verdi aklıma gelen şeyle gitmeden yine konuştum.
"Zeynep abla yaralara ya da ne bileyim kırbaç izlerine iyi gelen bir krem varsa onu da verir misin?"
"Tabi oğlum ama sorune ne bu kız kim? Buraya genelde kimseyi getirmezsin sen." kalbimi getirdim sevdamı.
"Kimse değil zeynep abla kızımın annesi."
"O kız senin kızın mı? Şimdiye kadar neden demedin gerçekten üzüyorsun beni." ben bile bilmiyorken ne diyebilirdim ki sana zeynep abla? Bunu diyemedim dilim varmadı.
"Zamanı olmadı ee sen kremi versene." beni daha fazla zorlamadan verdi kremi. Odaya girdiğimde idil yine uyuyordu. Bu böyle hep uyanıp evi inletip sonra kıçını devirip uyuyacak mıydı?
"Aç değilim teşekkür ederim." göz devirdim. Gerçekten bu sessiz melis çok can sıkıyotdu.
"Kızın için ye o zaman melis süt lazım çocuğa saat başı uyanıyor zaten süt için." kalp ile mantık arasındaki bu savaş o kadar yoracaktı ki beni belli olmuştu şimdiden terslerken bile canım yanıyordu.
"Tamam yiyeyim." tepsiyi önüne itekleyip koltuğa oturdum. Elleri titriyordu yerken neyin nesiydi?
"Melis." bir anda ağlamasıyle neye uğradığıma şaşırdım.
"Babam yaptı hamileyim dedim dinlemedi canım çok yandı şuan da yanıyor ama iyiyim ben kötüyüm diye affetme beni lütfen." gerçekten sinirimi bozmaya ant içmiş gibiydi.
"Meriç özür dilerim." cevap vermeden yanına gittim. Elleri titriyordu nasıl yemek yiyecekti ki? Yedirmeye başladığımda yine ağlamaya başladı zorluyordu hemde bütün sınırları.
"Ağlamayı keser misin?" boynuma sımsıkı sarılan kollar bütün irademi alt üst etti. Sımsıkı sarıldım beline uzun uzun kokladım kokusunu ihtiyacım vardı bu sarılmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki. Bu zamana kadar nefes almadığımı ve şuan aldığımı fark ettim.
"Meriç dayanamıyorum zorundaydım lütfen affet."
"Neyin zorunluluğu melis neyin zorunluluğu kızımı saklamana neden oldu? Söylesene." artık manfık bile yoktu şuan herşey darmadağındı. Dokunmak isteyip dokunamamak nedir bilir misiniz?
"Babam ortaklık için yapıyordu herşeyi hep rüzgara iten oydu bende masum değilim meriç biliyorum reddedince hırslandım öyle hırslandım ki seni göremedim sen hep vardın ama göremedim görünce de zaten geç kalmıştım." evet geç kalmıştı biz imkansız sayılırdık öyle düşünmüştüm ama kızımız vardı yok muydu şansımız? Az önceki sarılma herşeyi silmişti. Zamana ihtiyacım vardı. Zamana ihtiyacımız vardı.
"Hatalısın melis seni sevdiğimi bile bile sevgimi kullandın. Rüzgarı sordun bir şey demedim sesimi çıkarmadım gel dedin geldim, git dedin gittim. O çocuk rüzgardan dedin lan sen benim çocuğum olmasına, rağmen nasıl bu kadar kötü olabildin? Hırs seni bu hale getiriyorsa madem. Birdaha getirir ben yoruldum anladın mı? Yorgunum o yüzden hırsını yen sonra karşıma dimdik çıkarsın bu pısırık kadın sana yakışmıyor." boynundan bir öpücük çalıp çıktım odadan bu belki de son şansımızdı bu şansı ya melis kullanacak ya da herşeyi tamamen bitirecekti. Tek dileğim sevdiğim kadına kavuşmaktı.
Günler geçiyordu ben ne eski ben olabiliyor ne de yeni ben. Hiçbir zaman kendimi bulamadım belki de...
Kızımız büyüyordu hemde nasıl büyüme günden güne şok oluyordum zaman öyle hızlı geçiyordu ki bazen algımı kaybediyordum şuan herkese uzaktık ve kızımızın kırkı çıkacaktı günler sonra içime bir heycan doğmuştu ve ne gerekliyse kapıdaki adama aldırmış herşeyi hazırlamıştım. Meriç sabah gitmiş ve hala gelmemişti. Kızım da babasını özlemiş olmalı ki baya huysuzdu gözleri hep etraftaydı. Sapsarı saçları kısacıktı görünmüyordu bile kirpi gibi babası gibi...
Kapının açılma sesi ile kızımı kucaklayıp koşarak indim aşağı beklediğimiz kişi gelmişti ama yanında bir kadın vardı bu da neyin nesiydi böyle kimdi bu? Bozuntuya vermemeye çalışıp koşarak sarıldım boynuna. Sarılışıma karşılık vermişti. Bu kırk günde sevgimi hiç saklamadım sakınmadım ne zaman göstersem zaten meriç şok yaşıyor beni eğlendiriyordu.
"Hoşgeldin bebeğim özledim." tamam bunu daha önce dememiş olabilirdim ama şuan ki kıskançlık boyutum bana herşeyi yaptırabilirdi yaptırdı da dudaklarını sertçe öpüp çekildim.
"Kızımızda seni çok özledi kırkı çıktı prensesimizin." kızım yanımdaydı çok şükür hemen babasına ne yaptıysam aynısını yaptı uzun uzun güldü tekmeler atmaya başladı. Meriç hemen kucaklamıştı meriç kızımızla uğraşırken onunla gelen kadına baktım.
"Kusura bakma seni de göremedik hergün böyleyiz malum sevginin yanında özlem vardır hep." ben konuşunca hayrab bakışlarını çekti benimkinden.
"Haklısın sevgi özletir neyse. Meriç ben çalışma odasına geçiyorum bildiğim yollar zaten." bunları diyip gitti. Çalışma odasına rahatça girdi. Gözüm seğriyordu.
"Meriç! " kızımla ikisi de şsşkın şaşkın baktı sesimi yükseltmiş yakasından tutmuştum. Ben kıskanınca hiç sakin kalan kıskanmadım diyen kızlardan olamamıştım.
"Bana bak oğlum bu kız kim bilmiyorum onu da öğreneceğim ama beş dakika içinde evimizi terk etmezse bu evi ateşe vereceğim haberin olsun." dudaklarıma sertçe kapanan dudakları yadırgamadım en çok ezberimden silinmesin diye dua ettiğim dudaklardı. Sertçe ısırdım yetmedi kan tadı gelene kadar defalarca ısırdım.
"Ah sakin ol napıyorsun kanattın." dudağı şişmiş kanıyordu şahiserime uzun uzun baktım. O kanı yalamak istedim ama aklımdaki hain planla hiç dokunmadım.
"Böyle gidip kovarsın evden artık. Silersen gideriz." kızımı da alıp saçımı savurdum. Kimin nesiydi bu kız? Hele de evdeki çalışma odasını ezbere bilen.
Kızımı uyutup odamda volta atmaya başladım neden kovmak bu kadar uzun sürmüştü ki. Kızımı da yalnız bırakamazdım. Böyle işin ben beş dakika sonra meriç odaya geldi nihayet!
"Nerdesin sen kaç dakikadır pardon yarım saattir." dudağindaki kanı da silmişti amacı neydi?
"İşle ilgili konuşmamız gerekenler vardı onları konuştuk melis hayırdır sen kıskandın mı?" normal şartlarda kıskandım derdim ama bu pişkin hali sinirimi bozmuştu.
"Ben sana ne dedim kov gel dedim iş konuş demedim meriç. " omuz silkmesi ile daha da öfkelendim.
"İş var iş konuştuk seni dinleyecek değildim." soğuk olması normal melis sakin ol normal.
"Meriç yapma şöyle." benimle ilgilenmiyordu bile. Kızımızı kontrol edip odadan gitmeye başladı buraya kadardı benim de sabrım gitmesine izin vermedim geçtim önüne.
"Gitme. Artık gitme meriç lütfen." hep gidiyordu ben sevdiğim adamı göremiyordum ki.
"Neden melis gitme dediğimde sen gittin." genzim yandı ona haksızlık etmiştim hemde çok.
"Özür dilerim birdaha asla olmayacak meriç sana söz lütfen gitme. Ben dayanamıyorum artık az önce evet kıskandım kafayı yedim çıldırdım tek bir saniye yetti bana değişiyorum belli ediyorum elimden geleni yapıyorum kızımızın kırkı bugün diye heycanlandım öyle görünce saçmalamış olabilirim bilmiyorum hiçbir şey bilmiyorum sadece mutlu olalım istiyorum sen ben ve kızımız eski bencil melis yok yüsra ya da yazdım özür diledim herşey geride kaldı. " artık ağlıyordum sarsılsa sarsıla sevdiğim adamın yorgunluğunun sebebi bendim çünkü.
"Ağlama tamam asistanım rüzgar işleri bana devretti onlarla tek baş edemiyorum sadece." ne alakaydı ne işiydi bu da?
"Ortalık yangın yeri halit yok boşver kendine bak tamam deneyelim melis olmazsa da denedik olmadı der kızımıza odaklanırız. " hevesle onayladım sonunda bir şeyi de başarmıştım.
"Tamam söz." göğsüne sığındım buna gerçekten ihtiyacım vardı.
"Hadi kızımızın kırkını çıkaralım."
"Tamam hadiii." güle oynaya kızımızın kırkını çıkardık. Bu deneme bizim için yeni bir başlangıç olmuştu. Ben kaybettiğim benliğimi bulmuştum artık içimde öfke kin yoktu. Meriçe ve kızıma ait olan sevgi vardı yalnız günler geçiyordu günler haftaları haftalar ayları kovalıyordu ve herşey yerli yerindeydi çekirdek ailemiz büyüyor ve sapasağlam bir ağaç oluşturuyordu. Ağcımızın besini de birbirimize olan sevgimizdi...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
2.24k Okunma |
1.05k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |