

Gerçekten yazarken çok üzüldüğüm bir bölüm oldu ama olsun onlar için birer yeni sayfa olacak keyifli okumalarrr🦋
Yorum ve oy atmayı unutmayın 🦋
Keşke medyadaki gibi bir gelinliği olsaydı kardelenin:(
Bölümün şarkısı:Barış manço|Kara sevda
Yiğit'ten
Nikah tarihimiz belli olmuştu benim doğum günümmüş uğur diyene kadar asla fark etmemiştim doğum günü kutlayacak kadar hayat enerjim kalmamıştır belki de. Eski doğum günlerimi anımsadım en güzelleri son dört yılda olanlardı çünkü onlarda hep kardelen vardı severdim doğum günlerini ama artık değişiyordum galiba. Burak'ta çok severdi en çok benim ve onun doğum günü kutlanırdı çünkü bayılırdık geçen sene ki doğum günüm geldi aklıma huzurluydum kardelen vardı annemin tedavisi iyiye gidiyordu şimdi bakıyorum da her şey bitmiş bende bitmişim bir enkaz bırakmış göçenler...
(Geçen sene 8 mart)
Yiğit
Annem hep derdi ki kadınlar gününde bana verilen en güzel hediye sensin diye öyle miydim sahiden bilmem ama bugünü sevdiğimi biliyordum...
Bugün benim doğum günümdü deli gibi eğlenecektim on sekiz olmuştum sonuçta değil mi? Annemin artık aslan oğlu değil adamıydım. Kimse bilmese de en çok on sekiz yaş üstü daha çok iş olanağı diye seviniyordum hayat buydu ya bir yerden alıyor bir yerden veriyordu neşemi ise asla alamazdı bugün istediğim kadar saçmalayabilirdim ve bunu sevgilisi olmasına rağmen sevdiğim kadında dahildi sarılacaktım defalarca doğum günüm diye de bir şey demezdi gece kutlamamıştı ama olsun o unuturdu hep herkesin doğum gününü. Ama sabahında sımsıkı sarılır artık b12 ilacını İçeceğine söz verirdi ama onu bile unuturdu şapşal kız.
Okula neşeyle gittim uğur ve Burak kutlamıştı Burak bursadan geleceğini söylemişti akşama doğru gelmiş olurdu bizim klasiğimiz buydu üç kardeş toplanır öyle kutlardık doğum günlerini onlar partiyi yapar ben bilmiyormuş gibi tepki verirdim. Okula vardığımda kardelenin sarılıp kutlamasını bekledim ama kutlamadı onun yerine bir günaydın ile geçiştirip keremle takılmaya başladı. Birbirlerine sarılıp gülüyorlardı kalbim acıdı evet unuturdu ama sabahında hatırlardı ama bu sefer öyle olmamıştı yapacak bir şey yoktu sırama geçip günün bitmesini bekledim ama bitmiyordu onların kahkahalarını duydukça kalbim sıkışıyor nefesim düzensizleşiyordu. En son uyumayı d4enedim ama o da olmamıştı neden böyleydi yapmazdı ki bana bunu en kötüsü biz arkadaştık çıkışta hesap soracaktım banane. Çıkışa kadar uyuyayabildiğim kadar uyudum uyandığımda ise kimse yoktu hadi ama çıkışa kadar uyuyunca kardelen uyandırırdı bugün neden bu kadar kırıcı ve umursamazdı...
İstemeye istemeye uğurların yanına gittim partiye dair ne heyecanım kalmıştı ne de hevesim hayat acımasızdı seviyordum uzaktan onda bile kalbim paramparça oluyordu. Seçtikleri kafeye girdim ortam karanlıktı zoraki bir şekilde gülümsedim emek vermişlerdi sonuçta hakkım yoktu somurtmaya. Işıklar açıldığında elinde pasta ile en önde bekleyen kardeleni asla ama asla beklemiyordum genzim yandı bu kadar karamsarlıktan sonra ağlarsam mutluluktan ağlardım öyle de oldu herkes doğum günü şarkısını söylerken benim bakışlarım sadece bir kişide takılıydı ondan da kopamıyordu.
“İyi ki doğdun gamzeli çocuk nice yaşlara unuttum sanma sana sürpriz yapmak istedim yoksa bozulurdu her şey.” pastayı umursamadan sımsıkı sarıldım iyi ki vardı İyi ki sevmiştim onun gibi güzel kalpliyi parti çok güzel geçmişti her şey efsaneydi kerem dışında ama onu görmezden gelebilirdim diye düşünüyordum. Öyle de oldu pastalar yenildi Burak ve uğur bana motor almışlardı ne kadar kardeş gibi olsak ta bu fazlaydı ama ne desem kaleye bile almamışlardı mecbur kabul etmiştim gerçekten çok mutlu olmuştum kardelenin hediyesini sona sakladım kar küresi almıştı içinde iki figür vardı sahilde oturan iki kişiydi daha fazla incelediğimde figürlerin biz olduğunu fark ettim kıvırcık saçlı kız ve erkek o an bir dilek diledim kıvırcık saçlı bir kızımızın olmasını...
(Şimdiki zaman)
Aklıma gelen anıyla tebessüm ettim artık daha yakındık o dileğime ama ben eski heyecanımı yaşayamıyordum ve bu beni üzüyordum ya ona yetemezsem eski ben olmadığım için benden bıkarsa düşünceler beni esir almışken dışardan duyulan seslerden ayağa kalktım kimdi bu bağıran
Dışarı çıktığımda gördüğüm kişi yutkunmama neden oldu kardelenin babası
“Orospu çocuğu kızıma gel evlenelim mi dedin lan sen benim kızım sana layık mı ki seninle evlensin it uzak duracaksın lan kızımdan.” yediğim yumrukla anılarım tokat gibi çarptı babamın beni kan kusana kadar dövdüğü günler hemen sıyrıldım onlardan.
“Sen beni ondan ayırmasaydın bunların hiçbiri olmazdı zaten saçma sapan bir nedenden aldın gittin sevgilimi ne bekliyordun başını öpüp sağ ol dememi falan mı demeyeceğim ben kardeleni seviyorum ve vazgeçmeyeceğim kim karşıma gelirse gelsin umurumda değil.” yine bir yumruk ve küfür karşılık verecek ne gücüm var ne de saygısızlığım. Uğurlar gelene kadar dayak yiyip küfür işittim alışkındım koymamıştı ama unutmayacağım anılardan biri oldu...
Kardelen'den
Yiğit sevdiğim adam babamdan azar işitiyor ama gidip dur bile diyemiyordum ama bu sondu dolabımdaki en şık beyaz elbiseyi çantamın en altına koydum üstünü de kitaplar ile kapattım. Buna beni sen zorladın anne sen zorladın baba yarın hayatımın hem en mutlu hemde mutsuz günü olacağını bilmeden uyudum uyandığımda annemler hala uyuyordu ne zaman geldiklerini bile bilmiyordum ama umursamadım sessizce kaçtım evden yanıma aldığım sadece üç şey vardı bir çanta, Bir kolye bunu bana babam doğum günümde hediye etmişti ve en son olarak bir tane kitap cevapsız sorular bunu bana yiğit vermişti imkansızlıklar ile dolu bir aşk hikayesiydi...
Yiğitle anlaştığımız gibi bir parkta buluşmuştuk sımsıkı sarıldım boynuna yüzüne baktığımda yüzündeki morluklar canımı yaktı ne olmuştu.
“Yiğit ne oldu kim yaptı? Nasıl oldu yüzün mahvolmuş.” Boynuma sokuldu bu aralar ki sessizliği canımı yakıyordu gerçekten de.
“Konuş benimle sessiz kalma lütfen.”
“Baban yaptı işte iyiyim evlenelim hadi iki saat var.” Canım yandı içim burkuldu babam canını yakmıştı sevdiğim adamın canı yanmıştı benim babam yüzünden bu son baba birdaha asla buna izin vermeyeceğim.
“Özür dilerim gidelim nerde kalıyorsan oraya.”
“Olmaz orayı baban biliyor benimle gel.” Sımsıkı tuttum elini nereye giderse gitsin oraya kabulüm. “Yiğit seni çok seviyorum.”
“Çok aşığım kardelen.” Yolumuz sessiz geçmişti sevgi bazen konuşmadan anlaşmaktır.
Vardığımız yer bir evdi kimin evi bilmiyordum ama yiğit nereye ben oraya.
“Burağın evi burası birazdan ahular gelecek sonra İstanbul’a dönüyoruz.” Sessiz kaldım aklımdaki şey evlendikten sonra eve gidip eşyalarımı almaktı bunun sayesinde yüzleşmiş olurdum.
“pişman olacaksan vazgeçelim kardelen.” Başımı hızlıca iki yana salladım sessizliğimi yanlış anlamıştı.
“Yok o yüzden susmadım. Evlendikten sonra evime gidelim eşyalarımı alacağım ve yüzleşeceğim babamla ve annemle.”
“Nasıl istersen ama zarar gördüğün an oradan ayrılırız.”
“Tamam sevgilim nasıl istersen.” Ahular gelene kadar göğsüne yattım korkunç bir gün yaşayacakmışız gibi geliyordu.
“yiğit her şey çok zor gibi geliyor farkındayım ama merak etme biz beraber her şeyi hallederiz sevgilim.”
“Zor ben sana babanın sunduklarını sunamam ki ne işim var ne param param desen annemin tedavisine yetiyordu şimdi anca rüyanın ihtiyaçlarına yeter.” Bunlar ciddi ve zor şeylerdi farkındaydım ama hiçbir şey imkansız değildi ki.
“Gamzelim ben nereye duruyorum çalışırım bende seninle kafede yan yana oluruz gözün arkada kalmaz.”
“Sen bu sene Üniversite okuyacaktın kardelen ders yapman gerek. Çalışmaya vaktin yok.” Hayır yapardım. Her şey paradan ibaret değildi.
“Gamzelim çok düşünüyorsun artık senin pişman olacağını düşünüyorum artık ha ben pişman olmayacağım beyaz bir elbise aldım giyeyim mi?” heyecanla çantamı açtım ve içinden saten elbisemi çıkardım bembeyaz uzun saten bir elbiseydi mezuniyette giymeyi düşünüyordum ama olsun bugüne nasipmiş.
“Asla pişman olmayacağım kardelen git giy seni beyazlar içinde görmek istiyorum.” Koşarak bir odaya girdim ama girdiğim oda içimi burktu Burağın yatak odası olduğu belliydi bir duvar gamze ile resimlerinden ibaretti rengarenk bir odaydı gencimin yanışına engel olamadım gözümden akan yaşlarla olduğum yere sindim. Özür dilerim Burak senden bu hayatı aldığım için özür dilerim affet...
Elbiseyi giyer giymez gözlerimdeki yaşları silip Yiğit’in yanına gittim. Gözlerindeki hayranlık beni mutlu etti hep böyle bakardı ama bu sefer ayrı bir hayranlık vardı gözlerinde o da üstünü değiştirmişti siyah kumaş pantolon ve siyah gömlek giymişti nefes kesiciydi. Etrafımda bir tür döndüm.
“Nasıl olmuşum? Bir iki tur daha döndüm o sırada yiğit ayağa kalkmış elimden tuttuğu gibi etrafında birkaç tur döndürdü.
“Nefes kesici sınav bayıldım kuğu gibisin adına yakışır şekilde kardelen güzeli olmuşsun.” Şımardıkça şımardım aşk ne tuhaftı iki iltifat ile kalbim çiçek bahçesine dönüyordu.
“Sende çok yakışıklı olmuşsun.” Dudaklarımız birleşti her şey bir öpüşme ile başlamıştı belki de bir öpüşme ile ya son bulacak ya da her şey yeniden başlayacaktı sil baştan...
Ne kadar süre öyle öpüştük bilmiyorum ama avunun sesiyle hemen ayrıldık.
“Yarım saat kaldı evlisiniz neyin acelesi bu?” gülerek ayrıldım Yiğit’ten sımsıkı sarıldın Ahuya olanları duymuş ve üzülmüştüm şimdi ise birbirimizi teselli edebilecektik.
“iyi ki buradasın ahu seninde benimde birbirimize ihtiyacımız var.” Öyle der gibi daha sıkı sarıldı
“Bunları şimdi konuşmayalım şimdi mutlu olmaya bak nikah şahidin olacağım bunu düşündükçe bütün karamsarlık yok oluyor sende öyle yap. “ öyle de yaptık birbirimize uzun uzun sarılıp sohbet ettik buna çok ihtiyacım varmış. Rüya Yiğit’in göğsüne sarılmış asla çekilmiyordu ben yaklaştıkça da çığlık çığlığa kalıyordu bu beni üzmüştü ilk kez yapıyordu çünkü.
“Of ne oldu bir anda? Beni istemiyor mu? Neden istemiyor? Ya yiğit bir şey desene. “ yiğit ise gülmekle yetiniyordu şaka gibiydi gerçekten.
“Kıskandı güzelim anladı belli ki bir şeyleri.” Olduğum yerde ofladım.
“Ya fark etse ne olur ki? Benden nefret mi eder kalbimi kırıyorsun.” Beni de göğsüne çekmişti artık biz böyle bir aileydik.
“Kırılmasın güzel kalbin şaka yapıyorum huysuz hasta olacak belli.” Başımı usulca salladım.
“Okulda deftere çizdiğin kız.”
“Ölen kız kardeşim üç yaşında öldü ben 15 yaşındaydım. Liseye yeni başlamıştım annem babam ve kardeşimin ölümünden sonra felç geçirdi.” Üzülmüştüm kendi dertlerimi dert sanardım birde oysa ne dertler varmış.
“Başın sağ olsun.” Aramızda başka bir konuşma geçmedi ne o bir şey dedi ne de ben zaman geldiğinde nikah dairesine gittik. Her şey çok eksikti ama sonu için değerdi ikimizden de evet cevabı kendinden emin ve sesli çıkmıştı elime nikah cüzdanını aldığımda salona giren iki kişiyle gözlerim doldu.
“Anne baba hoş geldiniz.” Babam bana öyle kırgın bakıyordu ki.
“Yapmadım de kızım sen bunu bana yapmazsın hadi yırt o defteri ve evimize dönelim kızım bunu bana bize yapamazsın babana bunu layık göremezsin.” Gözlerimden yaşlar istemsizce akıyordu.
“Baba sen yaptın beni sevdiğim adamdan ayırdın bir tane öpücük için ya da bir ailesi yok diye yapamazsın bunu bana ben Yiğit’i seviyorum ve vazgeçmeyeceğim.” Yüzüme yediğim tokatla olduğum yerde sendelendim yine tutan yiğit oldu ne annem ne de babam tokatı atan babamdı tutan ise Yiğit’i bu aslında her şeyin özetiydi.
“Bu saatten sonra benim senin gibi kızım yok baba evine dönmeyi sakın düşünme eve sokmam seni sefalet içinde yaşamayı sen seçtin ama ilerlemeyecek kardelen ama sana da yazıklar olsun annene ve bana bunu yaşattığın için.” Başım dönüyordu ayakta durmakta zorlanıyordum babamın sözleri hançer gibi saplanıyordu kalbime ben yanlış bir şey yapmadım. Yiğit bana bir şeyler söylüyordu ama uğultu şeklinde duyuyordum. Babamın ve annemin gidişini izledim annem tek bir söz etmemiş bana nefretle bakmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 728 Okunma |
318 Oy |
0 Takip |
23 Bölümlü Kitap |