
" Gülerken fazla bir bakılası oluyor o gözlerin. "
Bu bir itiraftı. İkimizinde zamanı gelince fazlasıyla zorlayacak bir itiraf. Fakat ağnımızı bozmadım.
" Seninde gülüşün, bana bakarken fazla bir uğruna ölünesi oluyor sanki. "
Fakat ben uğruma ölmesini değil yaşamasını istiyordum.
Ellerim saçlarından severken. Aniden elimi eliyle indirdi.
" Gel benimle. "
Elimden tutmuş hızlı adımlarla askeriyenin arkasına gidiyorduk.
Askeriyenin arkasın hiç gitmemiştim burda bir ev vardı.
" Burası bizim timin ama genelde ben kalırım. "
Hızlıca kapıyı açtığında beni içeri çekip duvara yasladı.
Şaşırsamda belli etmedim. Ellerim tekrar saçlarına gittiğinde birbirimize bir nefes kadar yakındık.
Başını yavaşça alnıma dayadığında kalp atışlarım ilk defa bukadar hızlıydı.
"Seni hep sevdim biliyorsun dimi."
Onaylayan bir şekilde hıhı dediğimde. Gülümsedi.
Elim gamzesinde oyalanırken bende bir itirafta bulundum.
" Bende hep seni sevdim hatırlıyorsun dimi."
Oda beni gülerek onayladı.
"Çocukluğumuza ihanet etmemek için kaçtım durduk. "
" Evet, oysa o çocuklar yine bizdik. "
Ondan kaçmasın bir numaralı sebebi yine oydu. Çocukluğumdaki kişiye ihanet etmekten hep kaçmıştım.
" Ve biz yine birlikteyiz herşeye rağmen. "
Onayladım.
" Her şeye rağmen. "
Dudakları yavaşça dudaklarıma değdiğinde hiçbir şey yapmadım.
Dudakları yavaşça dudaklarıma kapandığında ilk defa gerçekten nefes alıyor gibiydim.
Birkaç dakika sadece durarak kaldığımızda yavaşça hareketleniyorduk.
Dudakları 1 dakikalığına ayrıldığında nefes nefeseydi. Kızarmıştı ve bu ne sıcaktan nede nefessizliktendi.
Utanmıstı, tabi kim bilir kendim ne haldeydim.
Elim kızaran yanağına gittiğinde okşadım.
" Utandınmı üsteğmen. "
" Sadece sana, sadece sana. "
Bu sefer onun dudaklarına yapışan ben olmuştum.
Bana karşılık verirken aniden çalan telefonla sıçradım.
" Ben bu arayan kişiyi kırk ayak üstünde s......... Adam değilim. "
Hızlıca cebinden telefonu çıkardığında arayan Çağrıydı.
Telefonu hızlıca açtı.
" Umarım önemli birşeydir Çağrı yoksa seni kırk kere döndürüp direğe sokmayı iyi bilirim. "
" Tövbe bismillah Komutanım ya, biz şuan kulübenin önündeyiz de, içerde işleriniz bittiyse gelelimmi diye aramıştım. "
" Çağrı direği hazırla ve beni bekle. "
" Ama komuta- "
Hızlıca telefonu kapattığında bana döndü.
Bu seferde başka bir telefon çalıyordu evet bu benim telefonumdu.
" Kim arıyor."
" Albay "
Albayın ismini duyduğumda gibi benden uzaklaştı. Hopörlöre verdim
" Buyrun albayım. "
" Yamaç meşgule düştü, timi topla ve gel, görev hazır. "
" Emredersiniz komutanım. "
" Kızım bidaha bana istifa dilekçesiyle gelme."
Yamaçın gözleri kocaman açılırken telefonu kapandı.
" Sen- istifa mı edicektin. "
" Albay karıştırıyor olmalı. Gördüğün gibi hâlâ buradayım. Hadi bizi bekliyolar. "
Yamaçın konuşmasına fırsat vermeden tim gurubuna sesli mesaj attım.
" Hemen Albayın yanına gidiyoruz görev var. "
Telefonu hızlıca cebime koyduğumda gitmek için hareketlendik fakat kolumdan tutan kol beni durdurmuştu.
" Asiye bana açıklarmısın? Albay kolay kolay kimseyi karıştırmaz."
Sesi sakindi. Her hangibi bir kızma belirtisi yoktu.
"Görevi bozanın ben olduğunu sandım ve istifa etmek istedim olan bu. Abartılacak birşey değil."
Gözleri açıldı.
" Abartılacak birşey deyil öylemi. Aynen ya sonuçta bir timi bırakmıyorsun , vatanını bırakmıyorsun dimi."
Gözlerine bakmadım.
" Eyer gerçekten görevi sen bozsaydın gidicekmiydin. Yapacakmıydın bunu bana ve vatanına. "
Yavaşça başımı hayır anlamında salladım.
" Yapamazdım. Fakat eyer o çocuklara birşey olsaydı... sen bile beni tutamazdın. "
Israr etmedi. Çocuklara neden bağlı olduğumu sorgulamadı. Çünkü kendiside düşkündü.
Sonuçta dışarıdan yorum yapmak kolaydı.
Ne demiş bilmem ne dizisinin oyuncusu.
Dışarıdan gördüm yeşil türbe içeri girdim estağfurullah tövbe.
Tamam sadece sizi güldürmeye çalıştım olmadımı?
Tamam biraz beceriksiz biriyim bunu size Çağrı daha kolay yapabilirdi.
Demir kapıyı açtığımızda tim hâlâ kapının önündeydi. Bir akıllı da telefonuna bakmayı akıl edememişti.
Çağrı ortalıklarda gözükmüyordu.
" Albay bizi yanına çağrıyor tim. Görev dışı birşey soranı göreve almam. "
" Komutanım Sabahın altısında sizin burda ne işiniz var. "
Bu soru özellikler bana gelmişti.
" Dediğin gibi şu adamı konuşturmak için geldim zaten uykuda kalmamıştı bende. "
Çağrı anladım manasında başını salladı.
"Size özür borçluyum."
" Görev günü hakkında bazı şeyler silik bende. Ve size çok kötü şeylerde söylemiş olabilirim. Bu yüzden özür dilerim. Yanlış birşey yaptıysam. "
Hepsi aynı anda gülümsedi.
" Bu senin elinde olan birşey değildi. "
Polatın hüzünlü gözleri sözlerimin hala etkisinde olduğunu gösteriyordu.
" Bidaha olmaması için elimden gelen her şeyi yapıcam. "
" Senin yapmana gerek kalmicak bende alarm kurulu ve hepsine ilacı dağıttım. Olası bir durumda hızlıca halledicez. "
Şaşkınlıkla Yamaç a baktım.
" Teşekkürler Komutanım bu iyiliğinizi asla unutmicam. "
" Beni unutma yeter Çakmak. Çünkü ona elimden birşey gelmez. "
Bu konuşmanın ardından uzun bir süre sessizce yürüdük.
" Komutanım. "
" Efendim Gökçe. "
" Akşam bizde kalmak istermisiniz. "
" Herşey yolundamı Gökçe? "
Yanımda duran Gökçeye döndüm. Erkekler önde sessizce yürüyordu.
" Ya seni birkaç kişiyle tanıştırıcam ve hiç arkadaşın yok sana da iyi gelir. "
Ve sonra hızlıca ekledi.
" Tabi sende istersen. "
" Olur akşama doğru bir işim çıkmazsa kalırım. "
Gülümsemesine karşılık bende gülümsedim.
" Komutanım. "
Yamaç durdu ve bana baktı. Hafifçe yanına yaklaştım.
" Görev dışı size ne şekilde hitap etmeliyim. "
Kulağına söylediğim sözle gülümsedi.
Oda benim kulağıma eğildi.
" Bunu görev dışı bir anda düşünelim."
Hafiften gülümsediğimde Çağrının Polat ve Barış ile fısır fısır konuşarak bizi gösterdiğini gördüm.
" Hey siz Çağrı ne hakkında konuşuyorsunuz. "
Yamaç ın sözüyle ikiside put kesildi.
" Vallahi komutanım kötü düşünen o ben vallahi de billahi de arkadaşlar dedim. "
Polatın hızlıca kendisini açıklamasıyla gözlerimiz açıldı.
" Komutanım ben ortada garip bir şey görmüyorum. Herşey bu Çağrının altından çıkıyor. "
Çağrı Polat ve Barışa kınayıcı gözlerle bakıyordu.
" Komutanım ben alt tarafı bize böyle gülmediğinizden bahsettim. Alınıyorum yani. Bana hiç böyle gülüyorsunuz. "
Bu söze cidden kahkağa atarak gülmek istedim. Fakat ortamın ciddiğiliği müsait değildi.
Yamaç bile gülerek ellerini şakağına dayadı.
" Çağrı sen akşam bizim eve gel ben sana en güzel gülüşümü göstermesini bilirim."
Sonra ciddileşti. Her zamanki üsteğmen edasıyla konuştu.
" Hadi boş zevzeklik yapmayın da Albayın yanına gidelim. "
Cidden çok bekletmiştik. Hızlı adımlarla askeriyeye girdik Albayın kapısına geldiğimizde iki kere tıkladık.
" Gir " komutu gelince hızlıca 6 kişi odaya daldık.
" Ak Timi tamamlanmamış bir göreviniz var. "
~~~~~~ son~~~~~~
Evettt benden 5 aydır bölüm beklediğinizin farkındayım fakat malesef ancak bölüm atabildim. Ama merak etmeyin bu kitap için olmasa da Gökyüzü Sensin adlı kitabıma yaklaşık 4-5 bölüm birden gelicek.
Şimdilik bukadar
Herzaman olduğu gibi
Sevgiyle saygıyla sağlıcakla kalın sevgilerle ~E~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |