1. Bölüm

Yazar Hakkında Ve Önsöz

Lily
soniamarryrose

YAZAR HAKKINDA

Melek Tunali, 25 Nisan’da Adana’da dünyaya geldi. Yazarlık yolculuğuna bir yaz tatilinde, içine attığı tüm gerçekleri kâğıda dökme ihtiyacıyla başladı. Yazmak onun için bir kaçıştan çok bir yüzleşmeydi — gerçekle, duygularla ve insanlarla. Romanlarında sadece hayal gücünü değil, yaşanmışlıkları, gözlemleri ve kendi iç dünyasını harmanlayarak anlatıyor.

İlahiyat, psikoloji, felsefe, edebiyat ve diğer ilgilendiği alanlara özel bir ilgisi olan Melek; kurgu, aşk, gerçeklik, bireysel yüzleşmeler gibi birçok temayı işlemekten çekinmiyor. Ona göre yazmak, beynini boşaltmanın, içini dökmenin ve bunu yalan söylemeden yapmanın en dürüst yolu. Hayatın getirdiği zorluklar — iftira, kandırılma, sapıklık, yalnızlık ve kırgınlıklar — onun kalemini daha da güçlendirmiş. Yazdıklarıyla bazı insanlara dolaylı yoldan da olsa ders vermek istiyor; çünkü ona göre bazı şeyler yüz yüze söylenemez ama edebiyatın diliyle duyurulabilir.

Yazar için psikolojiye göre yazmak; bilinçaltında bastırılan duyguların yüzeye çıkması, bastırılmış acıların anlam kazanması ve insanın kendini yeniden tanımasıdır. Melek’in kaleminde her cümle, bir duygunun analizidir. Satır aralarında hem kendini hem insan doğasını sorgulayan bir bakış açısı vardır. Yazdıkları yalnızca hikâye değil, insan ruhunun karanlık ve aydınlık yanlarına tutulmuş bir aynadır.

Ona göre insan zihni karmaşık bir labirenttir. Her insan, hayatı boyunca farklı maskeler takar; bazen korunmak için, bazen anlaşılmamak için. Melek Tunali bu maskelerin ardındaki sessiz çığlıkları görür ve yazıya döker. Çünkü bilir ki, psikolojik olarak herkes bir savunma mekanizması taşır: kimisi susarak, kimisi gülerek, kimisi yazarak kendini korur. Onun seçimi yazmaktır — çünkü yazı hem savunma hem de tedavidir.

Yazar, okuyucularına şu derin mesajı verir:
“İnsanlarla konuşurken iki kez düşünün: Gerçekten tanımak için mi, yoksa sadece konuşmak için mi konuşuyorsunuz? Çünkü tanışırken ağzınızdan çıkan her bilgi, ileride sizi hedef hâline getirebilir. O yüzden, bazen pembe bir yalan, başınızı beladan korur.”

Bu söz, yalnızca bir uyarı değil, insan psikolojisinin özünü anlatır. Çünkü herkesin niyeti aynı değildir; kimileri sizi anlamak için yaklaşır, kimileri ise sizi çözmek ve zayıf yönlerinizi görmek için. Psikolojiye göre, insan karşısındakini tanıdıkça kontrol etme arzusu duyabilir. Bu yüzden Melek Tunali, duygusal sınırları korumanın önemini vurgular.
Gerçekler bazen çıplak, bazen de tehlikelidir — ve her hakikat, herkese söylenmemelidir. Bu düşünce, onun yazılarına da yansır: karakterleri çoğu zaman iç dünyalarını gizler, ama kalemin gölgesinde tüm sırlarını açığa çıkarır.

Melek’e göre “pembe bir yalan”, samimiyetsizlik değil; insanın kendini koruma içgüdüsüdür. Çünkü bazı gerçekler, yanlış kişilerin elinde bir silaha dönüşebilir. Bu yüzden yazılarında dürüstlüğü savunurken bile, kiminle, ne kadar açık olunması gerektiğini sorgular. Onun kaleminde dürüstlük; ölçülü, bilinçli ve ruhsal bir farkındalıkla harmanlanır.

Yazmak, Melek Tunali için sadece bir sanat değil, aynı zamanda insan doğasını çözmenin, anlamanın ve affetmenin en insani yoludur.

 

ÖNSÖZ

Bu bir roman değil sadece.
Bu, susulmuş cümlelerin, yutkunulmuş haykırışların, görünmez gözyaşlarının kâğıda dökülmüş hâlidir.

Bir İnsana Kandım, sadece bir hikâye değil; kendime, yaşadıklarıma, tanıdıklarıma ve tanımak istediğim insanlara duyduğum güvenin yıkılışını anlatıyor.
Bazı şeyler vardır; ne ailene ne arkadaşına anlatabilirsin. İşte bu kitap, anlatamadığım her şeyin kelimelere dökülmüş hâlidir.

İnsan konuşur, tanışır, anlaşır ve kafa dengi olduğunu sanır.
Oysa olaylar bazen hiç beklemediğimiz boyutlara taşınır — şiddet, ölüm, kandırmaca...
Gerçek çoğu zaman ortaya çıkmaz; kandırmaca ve ihanetle sonuçlanır.
Birine güvenirsin, sonra bir gün onun hakkında hiç duymak istemediğin şeyleri duyarsın.
Kaçmak istersin ama zihnin karışır, kalbinle duyguların arasında sıkışırsın.
Bazen sonuç senin açından iyi olur, bazen ise her şeyin sonunu getirir.

Selma da bu durumdan kurtulabilecek mi,
yoksa bu girdabın içinde kaybolup ruhu bedeninden koparak sonsuzluğa mı uçacak?

Yazarken düşündüm:
“Gerçekten kime inanıyoruz? Kendimize mi, yoksa görmek istediğimiz yalana mı?”
Bu sorunun cevabı sayfalarda gizli.

Yazarken rahatladım, ağladım, sinirlendim. Ama en önemlisi: sustuklarımı konuştum.
Bu kitapta yalnızca kurgu değil, gerçeklik de var.
Hem kendimi buldum hem kaybettim.
Ve umarım sen de bu sayfalarda kendinden bir parça bulursun.

Okumaya başlamadan önce, küçük bir not:
Güvendiğiniz insanlar, bir gün sizi anlatan romanlarda karakter olursa şaşırmayın.

Bölüm : 06.06.2025 19:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...