76. Bölüm

36. Bölüm "Bir Ölümün Günahı"

Songül harmanda
sonsuzluksb

Bölümün ilk kısmı Asu’nun nezarethane de Emir ile yüzleştikten sonra ki zamanını anlatıyor. Ardından günümüze geçeceğim.

 

 

 

Derin Asu Aldinç

 

 

Toplantı gecesi

    02.45

 

Kalbim hiçbir zaman böylesine acımaz sanmıştım. Varlığının sadece atmasından ibaret olduğunu, eğer hala atıyorsa yaşıyorum sanmıştım.

 

Birini severken onu geride bırakmam sanmıştım.

 

İnsan kalbinde taşıdığı birini nasıl ateşler içine atardı?

 

O zaman kalbi de cayır cayır yanmaz mıydı?

 

Anne,

 

Birini severken de terk edebileceğini öğrendim bu gece. Tüm bunları söylemiştin bana aslında, anlamak için yaşamam mı gerekiyordu? Hayat gerçekten seni affetmemi arzuluyor olmalı.

 

Anne, 

 

Bu hisler çok yakıcı. Nasıl olurda acı çekmek, sebep olmaktan daha kolay olur? Yıllarım acıma sebep olanlara duyduğum öfke ile geçti şimdi nasıl olurda sevdiğine acı çektiren ben olurum?

 

Anne, 

 

Seni affediyorum. Umarım sen de kendini affedersin.

 

 

Bir ölümün günahı hepimizi ateşler içine attı. Lale öldü, geride kalanlar ise, bu gece en az benim istediğim kadar ölümü arzuladı.

 

Katili bulma arzusu beni bu geceye kadar getirdi, bu soğuk nezarethaneye tıkadı ve sevdiğim adamla karşı karşıya bıraktı. Sonunda ellerim boş ve kalbim hüzünle doluydu.

 

Emir'in gidişinin ardından bi hayli vakit geçmişti ve kapı yine açılmıştı. Geri dönmeyeceğini bile bile umutla parmaklıklarının ardına baktım. Ezra elinde tuttuğu anahtarlarla hızla kapıyı açtı ve yüzünde gizleyemediği öfke ile bana yaklaştı.

 

"Ona çoktan söylemiştin değil mi?" Ellerini saçlarından geçirdi. "Bu benim onu tutuklamak için tek şansımdı Asu! Seni defalarca uyardım! Bir de buraya gelmiş! Sana teşekkür mü etti? Bunu kutla-"Durdu. Gözlerini yüzümde gezdirdi. Ağlamaktan bitap düşen halimi garipsiyor olmalıydı. Öfkesi yavaşça onu terk etti. "Sen değildin." Gözlerini yumup derin bir nefes aldı. "Avcıydı. Eski polis olduğu için ona güvenebileceğimi sandım. Yanıldım, lanet olsun yanıldım!"

 

"Sağlam dostmuş." Ezra garipseyerek bana baktı. Topladığım dizlerime yanağımı yaslayarak yüzümü duvara döndüm. "Haksız yere içeri girmesini istememiş. Benim aksime onu düşündü."

 

"Haksız yere mi? Aynı kişiden bahsettiğimize emin miyiz biz? Emir Karademir? Karademir!"

 

Ağlamaktan yanan gözlerimi açık tutmak zordu yine de Ezra'ya dönecek gücü buldum. Ayaklarımı yere indirdim.

 

"Soyadının cezasını kestim ona. Sırf Karademir olduğu için kötü biri miydi yani?"

 

"Kardeşinin-"

 

"Kardeşimin ölümü ile bir ilgisi yoktu! Lale'yi incitmediğini söyledi bana, yalan söylemediğini biliyordum! Bildiğim halde onu gözden çıkardım." Gözlerimi sıkıca yumup açtım. "O masaya bile babasını durdurmak için oturmuştu!"

 

"Sevgin gözlerini kör etmiş Asu. Bu adamlar mafya farkındasın değil mi?"

 

"Onların içindeydin sen de, söylesene Emir kötü bir adam diyebilir misin? Kendini ve sevdiklerini korumak dışında ne yaptı? Sen Çağdaş Karademir'i devirmek için yıllarını verdin değil mi? Emir o kanıtları toplamak için tüm hayatını annesinin katiliyle aynı masada geçirdi, baba dedi ona. O olmasaydı bu heriflerin hangisini tıkabilirdin içeri?"

 

 

Tükendiğini sandığım yaşlar tekrar akmaya başladı. Yüzümü ellerimin arasında gizledim. Omuzlarım sarsıla sarsıla ağladım. Çok geçmeden Ezra'nın yanıma oturduğunu hissettim. Toparlanmam birkaç dakikamı aldı.

 

"Onu...bu kadar sevdiğini bilmiyordum."

 

"Sevgi böyle bir şey değildir muhtemelen."

 

Başını bana çevirdiğinde ona eşlik ettim. Kaşları çatıktı fakat bakışları yumuşaktı. Yüzüme uzun uzun baktı.

 

"Emir ile daha fazla uğraşmayacağım Asu, ağlama artık. Bir açık aramayacağım, içeri atmaya çalışmayacağım tamam mı?"

 

Onun gibi kaşlarım çattım. Bu geri adımın altında yatanlar beni rahatsız etti. Dağılan saçlarımı kulaklarımın ardına sıkıştırıp yüzümdeki ıslaklığı sildim.

 

"Neden? Bu iş için asla durmayacağını söylemiştin. Neden fikrini değiştirdin?" Bir şey demeden yüzüme bakmaya devam etti. Neler olup bittiğini anlamayacak kadar saf değildim yine de ondan duymayı bekledim ama susmaya devam etti. "Bana karşı bir şeyler hissettiğini söylemeyeceksin öyle değil mi?"

 

"Bunu yapamaz mıyım?"

 

"Hayır!" Dedim şiddetle. "Hayır yapamazsın, buna sebep olacak hiçbir şey yapmadım. Seninle arkadaş bile olmadım ben."

 

"Çocuk gibisin." Dedi yarım ağız gülerek. "Birinin seni sevmesi için bir şeyler yapman mı gerekir yani?"

 

Konuşmaya devam etmek garip bir suçluluk hissiyle dolmama neden oldu. Bakışlarımı yere çevirdim. Onun bakışlarını hala üzerimde hissetsem de dönüp bakmadım.

 

"Karademir'lerden biri kardeşinin ölümüne sebepken Emir ile olamayacağını biliyorum. Bu yüzden bekleyebilirim. Belki bir gün benim için farklı hissedersin."

 

Göz göze gelmekten kaçmak isterken yine ona bakarken buldum kendimi. Bakışlarımdaki hayreti bir bir görmüştü elbette. Şimdi ben de onun gözlerinde ki kırgınlığı görecektim muhtemelen.

 

"Onunla olmasam da onu sevmeyi bırakmayacağım."

 

Sesim tekrar etmeme gerek kalmayacak kadar netti. Karşımdaki adam parça parça olup dağıldı, bunu çok net gördüm. Peşine düştüğüm işlerin ardında onun böyle hissettiğini hiç fark etmemiştim. Şimdi geçmişe dönüp bana olan bakışlarını düşündüğümde anlıyordum. O, kötü bir insan değildi. Yalnızca benim gibi sevmemesi gereken birini sevmişti. Bunun bedeli ağır olurdu.

 

Bakışları yere indiğinde kendi kendine mırıldandı. "Sen kazandın Emir Karademir." Başını salladı usulca ve devam etti. "Hep kazanırsın zaten, girdiğin her savaşı kazanırsın adi herif."

 

Sözlerini hiç duymamışım gibi ayağa kalktı. Parmaklıklara kadar yürüdü ve bana dönmeden konuştu.

 

"Seni burada tuttuğum için özür dilerim. Birini seni eve bırakması için göndereceğim."

 

****

 

(Günümüz)

 

Kardan geriye bir şey kalmamıştı. Esen sert ve soğuk rüzgarlar olmasaydı, yalnızca gözlerimin önüne serilen denizi ve güneşi görseydim, bir yaz günü sanardım bugünü. İnsanların çoğu aceleci adımlarla yürüyüp geçiyordu. Kimi fotoğraf çekiyor, kimi bizim gibi bankta oturmuş denizi seyrediyordu.

 

Emir dışarı çıkmamızın iyi bir fikir olduğunu söylediğinde Kuzey'in de geleceğini bilmiyordum, o da muhtemelen yanında Bora'nın geleceğini bilmiyordu. Artık onlarla yan yana olmak bana acı vermiyordu. Yüzlerine bakıp kimin yalanla kendini gizleyecek kadar acımasız olduğunu düşünmüyordum. Asıl yalanı kendine söyleyen bendim zaten.

 

 

"Konuşmamanızın sebebi ben miyim diyeceğim ama her biriniz diğerinden daha beter duruyor."

 

Bora, üçümüzün aksine yerde oturmuştu. Rahat kıyafetleri ile bağdaş kurmuş ve ellerini arkaya atıp yere yaslamıştı. Büyük bir soruşturmanın içinde değilmişçesine rahattı. Ya da hissettiklerini alayları arkasında gizliyordu.

 

"Hava çok güzel." Dedi başını arkaya atıp gözlerini yumarken. "Biraz tadını çıkarın birkaç güne yine yağmur bastırır."

 

"Bu kadar gamsız olsam hayat baya iyi olurdu herhalde."

 

Kuzey'in dediklerinden sonra Bora yarım ağız gülerek bakışlarını bize çevirdi. Gözleri bir süre Emir'in üzerinde kaldı ve gülümsemesi yüzünden silindi. Bizim aksimize Emir ona bakmıyordu, yalnızca denizi izliyordu.

 

"Sana bir özür borcum var."

 

Bakışları birbirlerini bulduğunda sessizliğimizle orada yokmuş gibi hissettirmeyi amaçlıyorduk Kuzey ile.

 

"Yanında olmalıydım ama-" Duraksadı. Ellerini yerden ayırıp doğruldu. "Korktum."

 

Emir sessizliğini korumaya devam ettiğinde Bora'nın gerildiğini hissettim. Gözlerim istemsizce Kuzey'e döndüğünde bunu hissetmiş olmalı ki o da bana baktı. Gözlerini yavaşça kapatıp açtı, bu hareketi ile sorun olmadığını söylemeye çalıştığını anlamam birkaç saniyemi aldı.

 

"Babamın yapabileceklerinden korktum işte. Sizin kadar cesaretli değilim ben. Gelemedim. Seni de arayamadım, yazamadım çünkü utandım. Sizin aksinize-"

 

"Bizim aksimize senin gözünü karartacak bir sebebin yoktu." Emir sonunda sessizliğini bozduğunda Bora ona beklentiyle baktı. "Ben annem için onun karşısında durdum, Kuzey'se Gökçe için. Korkmadık çünkü öfkemiz bizi cesaretlendirdi."

 

"Yine de yanında olmalıydım."

 

"Korkmakta haklıydın." Başını yavaşça sağa sola salladı Emir. "Sana öfkelenmek yerine anlamaya çalışsaydım keşke."

 

"Şerefsiz herif." Diye sızlandı Bora. "Vicdan azabımı niye onla çarpıyorsun? Sesini kes de özrümü kabul et."

 

"Kıvranmanı izlemek zevkli."

 

Emir sonunda güldüğünde Bora tekme atmak için ayağını kaldırdı fakat boşluğa geldi. Aralarındaki atışmayı izlemek buruk bir tebessüm bıraktı yüzümde. Kardeş olmayı özlediğimi derinden hissettim. Lale ile atışmayı, kıyafetler üzerine kavga etmeyi, beni zorla götürdüğü yürütüşleri, denediği garip tatlıları özledim. Neşeli sesi kulaklarıma geldi, sanki biraz sonra arkadan gelip sarılacaktı. Bunu öyle yoğun hissettim ki omuzlarım onun temasını beklerken karıncalandı, duyduğum sesleri onun sesi ile karıştırdım.

 

Ölen birini özlemek; özlemin en ağır haliydi. Dindirilemeyecek kadar yoğun ve imkansız. Her geçen gün daha çok özlerken, daha çok unuttuğun acımasız bir gerçekti. Sesinin tonları yavaş yavaş silinirdi aklından, yüzü bulanıklaşır, kokusu dağılırdı.

 

"Hey! Derin ne düşünüyorsun?" Bora'nın yüzümün önünde sallanan eli daldığım noktadan beni kopardı. "Biraz daha orada kalmanız mümkün mü?"

 

"Anlamadım nerede kalmamız?"

 

"Gökçe için tuttuğum evde." Kuzey araya girdiğinde eğilip ona baktım. "Senin evin olduğunu sandığı için orada biliyorsun. Bir iş bulup kendi ayakları üzerinde durana kadar orada kalman sorun olur mu? Artık annen de yanında çünkü."

 

"Aslında hiç problem değil zaten evime dönmem pek mümkün değil."

 

"O ne demek?"

 

Emir araya girdiğinde yorgun bir nefes verdim. "Ev sahibi babamın arkadaşıydı ama aylardır kira ödediğim yok. Birçok kez mesaj attı bana, aradı. Muhtemelen bizi tanıdığı için eşyaları bunca zaman dışarı atmadı. Yine de yakında evi boşaltacağına eminim. Belki gidip eşyalarımı alsam iyi olur."

 

"Ev sizin değil miydi?"

 

Kuzey'e olumsuzca başımı salladım.

 

"O zaman kalman senin için de iyi olur."

 

"Öyle görünüyor."

 

Aramıza bir sessizlik girdi. O sıra esen sert rüzgarlar, martı sesleri ve kalabalığın uğultusu eşlik etti bu sessizliğe. Herkes ayrı düşüncelerin kurbanıydı.

 

"Derin harbiden o mektubu sen mi yazdım?"

 

Bora'nın bir anda ortaya attığı soru düşüncelerin baltalarından daha keskindi. Kuzey hızlıca dizlerine bir tekme vurdu.

 

"Sana bu konuda zevzeklik yapma dedim değil mi?"

 

"Sadece merak ettim."

 

"Merakını sik-"

 

Kuzey kendi küfrünü yarıda kesti. Mahcubiyetle bana döndü fakat önemsiz olduğunu göstermek için elimi havada salladım. Garip bir gülme isteği baş gösterdi ve buna karşı koyamadan gülmeye başladım. Dişlerimi gösterdiğim bir tebessümle başlayıp sesli bir kahkahaya dönüştü.

 

"Önemli değil." Dedim kahkahalarımın arasında. "Annemi çaldığınız için sizden intikam almak isteyen yanım bir mektup yazmış ve ben de bunu Lale'nin yazdığını sanıp-" kahkaham konuşmamı engellediğinde sakinleşmek için derin nefesler almaya çalıştım.

 

 

Diğerlerinin şaşkın bakışlarının aksine Emir üzüntüyle bakıyordu bana. Onun ela gözlerinde gördüğüm şey kahkahamdan geriye yalnızca bir tebessüm bıraktı. Biçimli kaşları hafifçe çatıldı, yüzündeki o ifade aklımı okuduğu diğer anlardan birinde olduğu gibiydi.

 

"Acını kahkahalarının ardında gizleme." Dedi nazikçe. "Önemli değil Asu, ağlayabilirsin. Hepimiz ağlarız."

 

Tebessümüm içli bir ağlayışa döndü. Sanki kulaklarım bunu işitmeyi bekliyordu.

 

"Derin özür dilerim ben seni kırmak istememiştim."

 

Bora'ya kafamı salladım. "Seninle ilgili değil." Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. "Sadece düşününce...Babam biliyor olmalıydı, biliyordu mutlaka. Doktorumla o görüşürdü ama bana söylemedi hiç. Tüm zamanımı sizden nefret ederek geçirdim. Tanımadığım bir aileden, evden, soy isimden nefret ettim. Ama hiç...hiç sahip olduklarımı düşünmedim ben. Babamın varlığının ne kadar önemli olduğunu düşünmeden yıllarımı geçirdim. O beni benden bile korudu ama ben..."

 

"Daha çocuktun Derin." Kuzey'in sesi şefkatliydi. "Annesi tarafından terk edilmiş bir çocuktan neden böyle büyük beklentilerin var? Ona hesap mı soracaksın? Sence yüklendiği şeyler yeterince ağır değil miydi? Kendine karşı biraz merhametli olmalısın."

 

Telefon sesi konuşmanın devam etmesini engelledi. Çalmasaydı da diyecek pek bir şeyim yoktu tabii. Kuzey sözlerinde haklıydı ama bunu vicdana anlatmak biraz zordu.

 

Arayan Avcıydı. Kuzey ve Bora ondan gelen telefonla birlikte yanımızdan ayrıldı. Emir ile yalnız kaldığımızda bir süre sessiz kaldı. Aramızda pek bir mesafe yoktu fakat birbirimize temas ediyor değildik. Gözleri denizdeydi. Güneş batmaya yaklaşmış ve muazzam bir renkle boyamıştı gökyüzünü. Deniz bu rengi üzerinde layığıyla taşıyordu.

 

"Baban sana hiç söylememiş ama ben sonunu düşünmeden kapına geldim." Bakışları yavaşça bana kaydı. "İçten içe bu mektubun gerçek olmaması seninle aramıza giren her şeyi yıkacağı için bilmeni istedim. Ama sen bilmek ister miydin Asu? Bencilce mi davrandım?"

 

"Senin sonunu defalarca düşündüğüne eminim. Babam bana söylemedi çünkü bu gerçekle yüzleşecek kadar güçlü olmadığımı düşünüyordu ama sen benim güçlü biri olduğumu biliyordun."

 

"Asu" dedi duymaktan hiç bıkmayacağım bir ses tonuyla. "Güçlü olmakla, güçlü olmak zorunda olmanın arasında çok fark var. Bu benim canımı sıkıyor."

 

"Hepimiz öyle değil miyiz?" Başımı onun omzuna yasladım. "Kim güçlü doğar ki? Hayat bize ne getirirse onu yaşamaya alışmak zorundayız."

 

"Elimde olsaydı geçmişini bile değiştirmek isterdim. Annenin kollarında, babanın sevgisiyle, her gün bitap düşene kadar çalışmadan, hiçbir şeyi kaygı etmeden büyümeni isterdim."

 

"Bana güzel bir geçmiş dilemek için fazla yaralı değil misin sen?"

 

Başını sağa sola salladı. Omzundan ayrılıp yüzüne baktım. Sözlerinde ne denli ciddi olduğunu yalnızca yüzüne bakarakta anlayabilirdim. Benim geçmişimi bile güzelleştirmek isteyen bir adamdı.

 

Oysa ben onu o gece gözden çıkarmıştım.

 

"Bana kırgın değil misin Emir? Senden özür bile dilemedim ben."

 

"Önemli değil."

 

"O gece-"

 

"Asu." Diye sözümü kesti. "O gece nezarethane de olmasaydın ne yapardın bilmiyorum ben. Beni arar mıydın?" Derin bir nefes aldı. "Aklım bunu yapmayacağını söylerken kalbim mutlaka beni kurtaracağını haykırsın. Bırak onlar durmadan kavga etsin sen sus Asu. Gerçeği bilmek istemiyorum."

 

Emir Karademir sen böyle bir adamsın değil mi?

 

Soru işaretlerinden nefret edersin, aklın her bir detayı ister. Gerçeği bilmek en büyük arzundur belki. Ama konu bensem bilinmezliği tercih edersin. Aklınla mücadele etmek kalbinle etmekten daha mı kolay?

 

Sen hiç gerçeği bilmeyeceksin ama ben seni aramayacaktım. Aklın her zaman olduğu gibi haklı. Özür dilerim, ben ilk kez sevdiğimden daha çok seviliyorum ama sen belki hayatında hiç sevdiğin kadar sevilmedin.

 

 

"Peki ne yapmak istiyorsun?" Dedi düşüncelerimden habersiz ve konuşmamızdan koparak. "Lale hakkında."

 

"Bu seni öfkelendirir mi bilmiyorum ama nedenini bilmeden hayatıma devam edemezmişim gibi hissediyorum."

 

 

"Asu, Çağdaş karademir annemi öldürmeden önce de annem defalarca intihara kalkmıştı. Arzu ettiği şeyin ölüm olduğunu zamanla anladım. Her defasında çocuğuna bakıp vazgeçtiği şeyin ölüm olduğunu... O andan sonra hep sordum kendime neden ölmek istiyordun? O adamı istemediğin için mi? Neden kaçmadın? Neden yalnızca ölmek istedin? Gerçekleri öğrenene kadar bile sırf o adamı istemediği için ölmeyi arzulamasını kabullenmiyordum. Sevdiğin birini kaybettiğinde bunun sebebini bilmek istersin. Asu, öyle istersin ki her şey bundan ibaret olur."

 

"Elimde hiçbir şey yok. Lale geride hiçbir şey bırakmadan kıydı canına."

 

"Bir erkek arkadaşı var mıydı? Senin bildiğin."

 

"O ne demek? Mert'le olduğunu öğrendik ya."

 

"Onu birkaç kez duydum Asu." Sertçe yutkundu. "Biri ile konuşuyordu, bir erkek olduğuna eminim ama Mert değildi."

Bölüm : 27.06.2025 22:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 36. Bölüm 'Bir Ölümün Günahı'
Songül harmanda
KARADEMİR

84.7k Okunma

4.58k Oy

0 Takip
85
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"28. Bölüm 2. Kısım "Tabut"Yeni bölüm sınırı29. Bölüm 1. Kısım "İmkansıza Aşık İki Kadın"29. Bölüm 2. Kısım "Veda"Yeni bölüm sınırı30. Bölüm "Görünmeyenin Ardında"Yeni Bölüm yayınlandı!Yeni bölüm sınırıYeni bölüm sınırı31. Bölüm "Yüzleşme"Yeni bölüm sınırı32. Bölüm 1. Kısım"Yenilgi"32. Bölüm 2. Kısım "İntikam ve İhanet"33. Bölüm "Kıyamet"34. Bölüm "Yas"35. Bölüm "Aklımız Bize Düşman"36. Bölüm "Bir Ölümün Günahı"37. Bölüm "Umudun Kurumuş Çiçekleri"Yeni bölüm yayınlandı38. Bölüm "Pişmanlıklar"Yeni bölüm yayınlandı39. Bölüm 1. kısım "Anılarda Yaşayanlar"39. Bölüm 2. Kısım "Kalbimi Titreten Adam"40. Bölüm "Bahar" FinalTeşekkürlerGüncellemegüncelleme
Hikayeyi Paylaş
Loading...