79. Bölüm

38. Bölüm "Pişmanlıklar"

Songül harmanda
sonsuzluksb

Bu bölüm Lale'nin bakış açısıyla intihar gününü anlatacak şekilde yazılmıştır. Detaylı intihar sahneleri olduğunu belirtmek isterim. Tetikleyici bulunabilmesi ihtimaline karşı başlangıç ve bitişinde uyarı yapacağım. O sahneleri okumamak kitabın gidişatından hiçbir şey kaybettirmeyecek.

 

Lale Aldinç

 

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen uyanıktım. Bugün için uzun bir uyku planım vardı ama ablamın uyanamayacağına emin oluşum, bu saatte huzursuzca gözlerimi açmama neden olmuştu.

 

Yorgunluğu hakkında tek bir söz söyleyemezdim, bedeninin kaldıramayacağı kadar çok çalışıyordu. Aynı anda iki işte birden çalışmak ve haftanın bir günü bile dinlenemiyor olmak uykularını ağırlaştırıyordu. Yine de ablamın biraz sorumsuz olduğu gerçeğini de kabullenmem gerekirdi. Planlara uyum sağlamakta, saatleri ayarlamakta ve yapması gereken şeyleri yetiştirmekte epey kötüydü.

 

Geride düzenlenmiş bir yatağı bırakarak odamdan ayrıldım. Güzel bir sabah rutinin ardından mutfağa geçtim. Hızlıca kahvaltılık bir şeyler hazırladım ve ablamın odasına geçtim. Dikkatlice bakıp kalkıp inen göğsünü görmeseydim eğer öldüğünü düşünürdüm. Öyle cansız duruyordu ki bu hali beni üzdü.

 

"Ablacığım!" Bağırarak ona yaklaştığımda huzursuzca kıpırdandı. "Yorganı kafana çekme kalkman gerekiyor biliyorsun."

 

"Lale biraz daha lütfen."

 

"Geç kalacaksın ve azar işiteceksin." Yorganı üzerinden çektim. "Ben olmasam ne yaparsın acaba?"

 

"Huzurla uyurdum belki?"

 

"Çok kötüsün."

 

Yorgunca doğruldu. Sarı saçları omuzlarına dökülüyordu. Henüz uyanmıştı ama öyle güzeldi ki. Bu bana çoğu zaman berbat hissettiriyordu.

 

Bir insan hiç çaba göstermeden nasıl böyle güzel olabilirdi?

 

Bebek gibi bir cilt, dolgun pembe dudaklar, çekik mavi gözler ve hepsinin birbiri ile olan muhteşem uyumunu kıskanmamak mümkün değildi.

 

O, annem gibiydi.

 

Bense, babam gibi.

 

Sıradan bir yüz, sıradan gözler, sıradan dudaklar ve sıradan olan her şeydim. İnsanlar ona bakardı daima, tüm bunları fark etmezdi bile. Çoğu zaman bu fark edemeyişi bile beni öfkelendirirdi. Her ortamda arzulanan kadın oydu ama o her şeyden habersiz öylece takılırdı. İlgiden pek hoşlanmazdı ama ilgi daima onu bulurdu.

 

Çoğu zaman ablama karşı böyle kıskançlık içinde olmanın vicdan azabını yaşıyordum ama bir an için olup biten her şeyi düşününce adaletsizlik beni bu hislerden koparıyordu. Babamın en değerlisiydi o, aylardır yanında olan ben olmama rağmen annemin de durmadan görmek istediği oydu.

 

"Bugün söyleyecek misin Lale?"

 

"Derin bana hala kızgın mı?"

 

"Onu ararsam öfkelenir mi?"

 

"Eğer yanıma gelmeye ikna edersen bu kadar çalışmasına gerek kalmayacak."

 

 

Yalnızca onun hakkında konuşuyorduk. Belki bir şeyde, yalnızca bir şeyde, ondan daha iyi olsaydım böyle adaletsiz hissettirmezdi.

 

"Bu akşam erken mi geleceksin abla?" Derken dolabına yaklaşıp kıyafetlerine göz attım. "Hep böyle sıkıcı şeyler giyiyorsun."

 

"Lale." İç çekti. Yorgun görünüyordu. "Akşama kadar durmadan tepsi taşırken şıklık yerine rahatlığı tercih ediyorum."

 

"Yine de sıkıcısın. Güzel bir giyimin yok."

 

Yanağımı öptü ve dolaptan kıyafetlerini aldı. "Sen yeterince göz alıcısın, ben de biraz sıkıcı olayım olur mu?" Hızlıca üzerini giydi. "Bu arada akşam erken gelemem, bugün tam günümdeyim."

 

"Yine mi?" Öfkeyle nefes verdim. "Haftalardır beraber bir gece geçirmek istiyorum seninle Derin. Sevgilin kadar bana zaman ayırmıyorsun!"

 

"Söz veriyorum bugün gelince uyumayacağım tamam mı? Beraber istediğin filmi izleyeceğiz ve sabaha kadar sohbet edeceğiz. Gelirken sevdiğin atıştırmalıklardan da alacağım. Bu hafta bahşişlerden iyi kazandım."

 

Odadan çıkarken adımlarını takip ettim. Montunu giydi, cebinden sigarasını çıkardı ve dudaklarının arasına koydu. Sigarayı hızlıca çektiğimde benim yüzümde öfke onun yüzünde ise bıkkınlık vardı.

 

"Kahvaltı yapmadan sigara içmeyeceğine söz vermiştin."

 

"Tamam kafe de bir şeyler yedikten sonra içeceğim."

 

"Hayır burada yiyeceksin. Beni atlatıp yolda içeceğine eminim."

 

Yenilgi ile mutfağa geçti. "Sağlığımı bu kadar kafaya takma Lale ben iyiyim." Masaya çöküp hızlıca hazırladıklarımdan yemeğe başladı. Ağzı doluyken konuşmaya devam etti. "Sen bugün ne yapıyorsun?"

 

"Bilmem belki biraz temizlik yaparım."

 

"Kendini yorma, ev işlerini dert etme derslerine bak. Ben hallederim."

 

"Sana kalırsa çöplük içinde yaşarız bence."

 

Önce sahte bir kızgınlıkla baktı, ardından güldü ve ben de ona eşlik ettim. Böyle hızlıca bir şeyler yediği ve yorgunca gülümsediği anlarda diğer hislerime zıt derinden üzülüyordum. Yemek yiyecek kadar bile vakti yoktu, sırf bu yüzden minicikti. Bizi yan yana gören herkes şüphesiz benim onun ablası olduğumu düşünürdü. Temizlik yapamamasından şikayetçi değildim, ev ile ilgilenmek zor değildi.

 

Canımı sıkan şey benim normal şartlarda yaşamam için onun bir hayatının olmamasıydı. Belki bu denli fedakar olmasaydı onun sahip olduğu tüm güzelliği ve ilgiyi kıskanmanın vicdan azabını yaşamazdım.

 

Kendimi böylesine nankör hissetmezdim.

 

"Akşam uyuma beni bekle Lale'm"

 

"Uyumayacağım merak etme. Sen erken gelmeye bak."

 

Ablam evden ayrıldığında bir süre masada oturdum. Karmaşık düşünceler beni kaşındırmaya başladı. Kollarım ve bacaklarım üzerinde gezen onlarca karınca varmış gibi hissettim. Sanki tırnaklarımla ne kadar baskı yaparsam yapayım kaşıntı son bulmayacaktı, sanki karıncalar derimin hemen altındaydı.

 

Öğlene doğru kaşıntı hafifledi. Belki temizlik yapmak ve odamı düzenlemek kafamı düşüncelerden uzaklaştırdığından daha rahat hissediyordum. Saat bire yaklaşırken Mert aradı. Genelde aynı saatlerde arardı, onun için aramızdaki ilişkiyi gizlemek daha zordu. Yine de bana bu denli yakın olmasaydı onun aramalarının seyrekliğinin başka sebeplere bağlı olduğunu düşünebilirdim.

 

"Seni özledim." Dedi telefonu açtığı gibi. "Ablan da ikna olsaydı ve bizimle yaşasaydınız harika olmaz mıydı? Yalnızca birkaç kapı ötemde olduğunu bilerek uyumak istiyorum."

 

"Bu gece onunla konuşmayı düşünüyorum."

 

"Ciddi misin aşkım? Sence ne tepki verecek?"

 

"Bilmiyorum, muhtemelen öfkelenecektir ama bu beklediğimiz bir şey. Ayrıca ilk zamanlar beni size göndermeyeceğine eminim."

 

"Nasıl yani? Gelip burada kalamayacak mısın? Lale zaten seni haftada bir bile göremiyorum şimdi o da mı kesilecek diyorsun?"

 

"Yalnızca bir süreliğine. Bu ikna sürecinin bir parçası." Derin bir nefes aldım. "Ben de seni özleyeceğim."

 

"Yine de tüm bunlar haksızlık gibi geliyor. Seni daha fazla görmek istiyorum. Ama-"

 

"Kapatmam gerekiyor Mert." Kapı sesi hızla araya girmeme neden oldu.

 

"Ne old-"

 

Telefonu yüzüne kapattım. Çünkü kapı çalıyordu ve ben kim olduğunu biliyordum.

 

Aceleyle attığım birkaç adım, aynadan kendime attığım son bir bakış ve ardından kapıda ki adama karşı takınacağım ifadenin hazırlığı. Yine de her seferinde çalıştığım ifadeden çok daha farklı göründüğümden eminim.

 

"Kapıyı geç açmanın sebebi yine o piçle konuşuyor olman mı?" Dedi içeri doğru izinsiz bir adım atarken. "Bunu daha ne kadar sürdüreceksin Lale?"

 

Gözlerinde gördüğüm şey kıskançlık değildi. Beni kıskanmıyorsa neden hesap soruyordu?

 

"Bu sözleri edebilecek bir adam mısın? Ablamla çıkmıyormuş gibi."

 

Yarım ağız güldü. Kafasını iki yana sallarken üzerime doğru gelip duvara yaslanmama neden oldu.

 

"Bunu yapma Lale." İki parmağını yanağımdan kaydırarak boynuma indirdi. "Ablanla senden önce tanıştım. Bunu bilerek başlamadık mı ilişkimize? Şimdi kıskançlık mı yapıyorsun? Ondan ayrılırsam seni nasıl göreceğim?"

 

Parmaklarının yerini dudakları aldı. Boynumda hissettiğim sıcak dokunuşlar gözlerimi kapatmama neden oldu.

 

"İlişkimiz böyle rahat olmayı sürdürecekse neden Mert'i problem ediyorsun?"

 

"Ablana bir gelecek vaat etmiyorum." Dudaklarını dudaklarıma getirdi. Ufak öpücüklerle sınırlıydı hareketleri. "Beni sevdiğinden bile emin değilim. Ama o çocuk sana kapılmışa benziyor." Öpücüğünü kısa bir süre derinleştirdi, dili dudaklarımda gezindi ve ardından kulağıma yaklaştı. "Sırf ablanla yatıyorum diye sen de o piçle yatmayı mı düşünüyorsun?"

 

Onu omuzlarından sertçe ittiğimde bundan rahatsız olmadı. Yüzünde sinir bozucu bir gülümseme vardı.

 

"Adi herif."

 

"Lale...Çok kıskançsın. Emin ol ablanla olan sevişmelerimiz seninkinin yanından bile geçemez."

 

Yüzüne daha fazla bakmak istemedim. Odama geçip yatağa oturdum. Hangi sözün, hangi düşüncenin beni bu kadar berbat hissettirdiğine karar veremedim. Seçenekler çoktu. Derimin altında yine karıncalar geziniyordu ve tırnaklarımı etime batırıp derimi yarmak istiyordum. Her birini kazıyarak çıkarmak istiyordum.

 

"O piçten ayrılacaksın Lale."

 

"Ablamla olduğun sürece ayrılmayacağım!"

 

Can bana doğru gelip dizlerini yatağa koydu. Üzerime eğildiğinde sırtım yatakla buluştu. Cebinden şeffaf bir poşet çıkardı, içinde iki tane hap vardı. Birini kendi dilinin üzerine koydu, diğerini benim ağzıma koydu.

 

"Bugün çok gerginsin, biraz rahatla." Dudakları yine boynuma indi. "O çocuğu istemiyorsun. İstediğin benim Lale. Sana istediğini verebilirim." Elleri bedenimde gezinmeye başladığında hissettiğim zevkin kollarına bıraktım kendimi. "Kıskançlığı bir kenara bırakırsan daima hayatında olurum."

 

"Yalnızca benim olmanı istiyorum." Dedim kısık bir sesle. Bedenim hapın etkisi ile terlemeye başladı, gözlerimin önünde uçuşan renkler vardı. Bazen iç içe geçmiş gökkuşağını andırıyordu, bazense içine düşüyor gibi hissediyordum. "Yalnızca bana dokunmanı."

 

"Sana dokunacağım." Fısıldayışı dalgalandı. Sesi değişmiş gibiydi. "Sana dokunmak istiyorum."

 

Ardından zihnim bulanıklaştı. Bedenimi hissetmemeye başladım. Bu çok ağır hislerdi. Tıka basa dolmuşken bir lokma daha yemeğe çalışmak gibiydi. Kurtulmaya çalışacağım bir hazımsızlık gibi. Gözlerimi açmak zordu, kollarımı kaldıramıyordum, ellerim neredeydi?

 

 

Eğer odam karanlık olmasaydı ne kadar zaman geçtiğini fark etmem imkansızdı. Bedenimi artık hissediyordum ama zihnim son birkaç saati silmiş gibiydi. Zorlukla doğrulduğumda Can'ın kıyafetlerini giydiğini gördüm. Üzerimde yalnızca ince bir örtü olduğunu o an fark ettim.

 

"Uyandın mı?"

 

"Bana ne verdin? Bu sefer çok ağırdı..Ben hiçbir şey hatırlamıyorum."

 

Yanıma yaklaşıp dudaklarımdan öptü.

 

"Yalnızca seviştik. Gergin görünüyordun, rahatlamanı sağladım ben de."

 

"Nereye gidiyorsun peki? Ablamın gelmesine daha var. Beraber bir şeyler yiyebiliriz"

 

Kemerini bağladı ve kazağını üzerine geçirdi. "Derin'e söz verdim akşam kafeyi toparlamasına yardım edeceğim."

 

"Ne?" Örtüyü üzerime sararak ayağa kalktım. "Neyden bahsediyorsun sen? Benimle yattın şimdi ablama mı gidiyorsun yani?"

 

"Off Lale bu tartışmayı daha ne kadar sürdüreceksin? Ablanla seni aldatıyormuşum gibi davranıyorsun ama olay bunun tam tersi şekilde gelişiyor farkındasın değil mi?"

 

"Şerefsizin tekisin!"

 

"Şerefsiz mi? Öyle miyim yani? Neden seni kandırmışım, kullanmışım gibi konuşuyorsun? Bana yaklaşan sendin unuttun mu?"

 

"Ben-"

 

"Sen ne? Masum musun yani? Günah keçisi ben miyim? Ben yabancı bir adamın Lale, ablanı aldatan yabancı bir adam. Ama sen? Sen onun kardeşisin. Sence hangimizin ihaneti daha ağır?"

 

 

O an beynimde şimşekler çaktı. Bir şeyleri geri almak istedim. Belki zamanı, alabildiğimce geriye almak istedim.

 

Can evden ayrıldığında saat on buçuğa geliyordu.

 

Bu eve geldiği ilk zamanlarda Derin'e nasıl baktığını hatırlıyordum. Şüphesiz güzelliğinden mest olmuştu. Her şeye sahip olan ablamdan bir şeyi almak mı istedim? Yalnızca iki ay önce Can'a yaklaşırken aslında ne hissediyordum ki? Eğer onu değil beni seçerse rahatlayacak mıydım?

 

Ya şimdi? Derin Can'ı da terk edebilirdi. Derin onu kolaylıkla atlatırdı. Ondan değerli bir şeyi almamıştım.

 

Abla

 

Kaybeden yine ben oldum değil mi? Öylece duruyorsun. Bense birçok şeyi çoktan kaybettim. Bu işin içinden çıkamayacağım, biliyorum.

 

Belki bu kadar ileri gitmeseydim Mert'le güzel bir geleceğim olurdu. Ama şu halime bir bak! Tüm bunlar senin suçun.

 

Öğrendiğinde bana nasıl bakacaksın? Yaptığın fedakarlıkları yüzüme vuracak mısın? Hayır, bunu bile yapmayacaksın değil mi? Belki buz gibi gözlerle yüzüme bakıp derslerime çalışmamı ve Can konusunu kapatmamı söyleyeceksin.

 

Bana kızamaz mısın? Bana bir kez olsun neden kızmıyorsun?

 

Annem ve babam en çok seni sevdi. Her şeyin en güzelini sen aldın. Kıskanmaya bile hak tanımayacak kadar iyi oldun bana, hayatını yaşamayı bıraktın benim için. Bu bir iyilik mi?

 

Can bile seni aldatsa dahi senden ayrılmak istemiyor. Her şeye rağmen yine en çok arzulanan sensin.

 

Her şey senin.

 

Tüm bunları yüzüne söylemek istiyorum ama yapamam. Çünkü hepsi büyük bir öfkenin kurbanı. Altında pişmanlıklar var. Sana ihanet ettim ve bu hiçbir şeyi çözmedi. Şimdi seninle yüzleşemem. Hiçbir zaman yüzleşemem.

 

Artık kaldıramıyorum.

 

Tüm bunları kaldıramıyorum.

 

Her şeye son vereceğim.

 

(Uyarı! Tetikleyici bulunabilecek intihar sahnesi! Lütfen rahatsız olacak olanlar okumasın.)

 

Küveti sıcak bir suyla doldurdum. Bedenim sıcaklıkla uyuşursa acı daha az hissedilirdi belki. Suyun içinde bir süre uzandım. Parmaklarımın arasında bir jilet duruyordu. Son vermenin pek çok yolu olmalıydı ama her seferinde derimin altında gezip beni mahveden o karıncaları görebilirdim belki.

 

Düşündüğümden daha zor.

 

Soğuk metal parçası bileklerime her değdiğinde tedirgin oluyordum. Fakat başka bir yol düşünemiyor, yarın hayata devam edebileceğime inanmıyordum. Bu yüzden önce ince bir çizik attım bileğime, yakıcıydı ama öldürücü değildi. O çiziği derinleştirmek için bastırdığımda korkuyla nefes aldım. Etler birbirinden uçaklaştı ve saniyeler içinde oluk oluk kanamaya başladım. Korkunç bir hisle bileğime baktım, bu noktada geri dönüş yoktu benim için.

 

Korku ağlatmaya başlattı beni, diğer bileğimi ağlayarak kestim. Her ikisinden akan kan suya karıştı. Yanıyordum, öyle yanıyordu ki acı ile bağırıyordum. Kan akıyordu durmadan ama gizlenmiş hiçbir karınca yoktu orada.

 

Kollarımı artık havada tutmak zorlaştı. Acının yanına büyük bir halsizlik eklendi. Bedenimden tüm güç çekiliyor gibiydi. Etraf bulanıklaştı. Acı azaldı ama göğsüme batan bıçaklar vardı sanki.

 

Ölüyor muyum?

 

Ben...

 

Ölmek istemiyorum.

 

Hayır.

 

Abla.

 

Beni kurtar.

 

Ne olur beni kurtar.

 

Her şey için pişmanım ama sen bir yolunu bulurdun.

 

Özür dilerim.

 

Gözlerim kapanıyor.

 

Beni kurtarmalısın abla.

 

Ne olur... yaşamak istiyorum.

Bölüm : 29.06.2025 12:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 38. Bölüm 'Pişmanlıklar'
Songül harmanda
KARADEMİR

84.7k Okunma

4.58k Oy

0 Takip
85
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"28. Bölüm 2. Kısım "Tabut"Yeni bölüm sınırı29. Bölüm 1. Kısım "İmkansıza Aşık İki Kadın"29. Bölüm 2. Kısım "Veda"Yeni bölüm sınırı30. Bölüm "Görünmeyenin Ardında"Yeni Bölüm yayınlandı!Yeni bölüm sınırıYeni bölüm sınırı31. Bölüm "Yüzleşme"Yeni bölüm sınırı32. Bölüm 1. Kısım"Yenilgi"32. Bölüm 2. Kısım "İntikam ve İhanet"33. Bölüm "Kıyamet"34. Bölüm "Yas"35. Bölüm "Aklımız Bize Düşman"36. Bölüm "Bir Ölümün Günahı"37. Bölüm "Umudun Kurumuş Çiçekleri"Yeni bölüm yayınlandı38. Bölüm "Pişmanlıklar"Yeni bölüm yayınlandı39. Bölüm 1. kısım "Anılarda Yaşayanlar"39. Bölüm 2. Kısım "Kalbimi Titreten Adam"40. Bölüm "Bahar" FinalTeşekkürlerGüncellemegüncelleme
Hikayeyi Paylaş
Loading...