77. Bölüm

37. Bölüm "Umudun Kurumuş Çiçekleri"

Songül harmanda
sonsuzluksb

Bölümün ilk kısmı Kuzey Karademir, ikinci kısmı ise Derin Asu Aldinç bakışıyla anlatılacaktır.

 

Kuzey Karademir

 

Sabah, ışığı ile ısıtan güneş şimdi gökyüzünü terk etmişti. Aldandığımız diğer her şey gibi, o sıcaklığın devamının geleceğine olan inancımız büyük bir yanılgıdan ibaretti. Hava kararmış ve yine dondurucu soğuk eski yerini almıştı.

 

Eğer tenim hiç soğuğu hissetmemiş olsaydı, yakıcılığının ateşten farksız olduğunu bilmeseydim, yine de Gökçe'ye olan hislerimi kışın en soğuk gününe benzetirdim. Bir pencerenin ardından yağan kârı izlemek, beyaz örtünün ortaya koyduğu muazzam manzarayı seyretmek güzeldi. Ama savunmasızca adım attığım o kar tüm vücudumu soğuğu ile uyuştururdu. Tenim acı ile yanardı. Gökçe'yi seyretmenin muazzam hissi ve onu sevmenin kalbime yaptığı o buz gibi yakıcılık gibi.

 

Bir süredir kestiremediğim dağınık saçlarımla iyi görünüyor muydum?

 

Traşsız yüzümle onun karşısına gelmek iyi bir fikir değildi muhtemelen. Belki de heyecanla çıkıp gelmeden önce Bora'yı dinleyip traş olmalıydım.

 

Gerçi Gökçe pek yüzüme bakmazdı. Ama beni çağırmıştı. Veda ettiğinden bu yana yalnızca bir kez karşılaşmıştık ve onda da pek konuştuğumuz söylenemezdi. Gökçe bu gece konuşmak istediğini söylemişti ve yalnızca bir cümlesi ile içime koyduğu o umut çiçeklerinden habersizdi.

 

Apartmanın önünde bir sağa bir sola gitmemin sebebi soğuk değildi, sabırsızdım. Gözlerim, görmek istediği o yüzü göremedikçe sabırsızlığım katlanarak artıyordu. Adımlarım daha dikkatsizdi artık, geçip giden birkaç kişinin omzuna çoktan çarpmış ve özür bile dilememiştim. İçimdeki o tuhaf his yüzünden mahcubiyet hissedemiyordum, öyle yoğun bir histi ki ondan başka hiçbir şeyi hissedemiyordum.

 

Apartman kapısı açılıp da Gökçe göründüğümde dern bir nefes aldım. Sıkıca sarındığı hırkası onu soğuktan koruyamazdı. Uzun siyah saçları daha ilk anda rüzgarla savruldu, ince parmakları siyah tutamları kulağının arkasına sıkıştırdı. Gözleri beni bulduğunda gülümsemesini istedim ama dudakları düz bir çizgi halindeydi.

 

Bu sokak nasıl sen varsın diye böyle güzelleşebilir? Aklım almıyor Gökçe, yalnızca sen buradasın diye nasıl kalbim böylesine ısınabilir?

 

Parmak uçlarım saçlarına dokunma arzusu ile karıncalanıyor, uzun kirpiklerinin kıvrımını bile saatlerce izlemek istiyorum.

 

Aşk bizden kalbimizi istemez miydi yalnızca? Ama ben aklımı da yitiriyorum.

 

"Seni buraya kadar getirttiğim için kusura bakma. Yüz yüze konuşmak istedim."

 

Hadi ama Gökçe. İçimde yeşeren o çiçekleri koparma ne olur.

 

"Arabaya geçelim mi? İnce giyinmişsin üşüyeceksin."

 

Başını sağa sola salladı. "Üşümek istiyorum." Kahve gözleri yüzümde gezindi. "Neden bunu yapıyorsun bana?"

 

Çatık kaşlarımla ne söylemek istediğini anlamaya çalıştım. Çiçekler çoktan solmaya başladı ve rahatsız edici bir his göğsümde yayılmaya başladı.

 

"Ne demek istediğini anlamadım Gökçe."

 

"Kuzey." Dedi öfkeyle. "Bu ev senin mi?" Afalladım. Sessizliğim öfkesini ikiye katladı. "İnanmıyorum size! Derin'le iş birliği mi yaptınız bir de? Annesi ağzından kaçırmasa kim bilir ne zaman öğrenirdim. Senden böyle bir yardım istedim mi ben?"

 

"İstemedin."

 

"Senden istemediğim bir yardımı yapabilme hakkını kim veriyor sana?"

 

"Gökçe ben-"

 

"Sen yaptığın onca şeyden sonra bir de böyle yaparak sana karşı borçlu olmamı mı istiyorsun?"

 

"Hayır, asla-"

 

"Bu şekilde seninle olacağımı mı sanıyorsun? Beni kurtardın şimdi de hayatımı yoluna sok, ev bir de araba verirsin. Yeterince borçlu olduğumda iyiliklerinle satın al-"

 

"Cümleni bitirme Gökçe." Sert sesim onun öfkesini bastırdı. Ona ilk kez böyle kızgın baktığıma emindim. "Öyle alçak amaçlarım olsaydı bu evin benim olduğunu bilmemen için kırk takla atmazdım."

 

Aramızdaki mesafeyi kapattı. Konuştuklarımızın öfkesi ile dolmuş olmasaydım gözlerinin güzelliği için birkaç dakikamı ayırabilirdim.

 

"Senden bir ev istemedim ben!"

 

"Sen istemesen de ben kalacak bir yerin olduğundan emin olacağım. Buradan gidersen başka bir yolla çıkarım karşına, her defasında daha inandırıcı bir hikaye ile kandırırım seni."

 

Duraksadı. Şaşkınlıkla yüzüme baktı. Böyle bir cevap beklemediği ortadaydı fakat gerçekleri gizleyeceğim bir konuşma içinde değildik.

 

"Hayatına böyle mi devam ediyorsun sen? Bunları konuşmadık mı? Sana veda etmedim mi ben?"

 

"Ne sanıyorsun sen Gökçe?" Bu kez sesim sokakta yankılandı. Beni böyle öfkelendiren onun ev için yaptığı konuşma değildi. Öfkeliydim çünkü buraya gelirken yeşeren tüm çiçekler bir bir kurumuştu . Umudum yavaş yavaş ölüyordu. "Bu hislerim birkaç günde atabileceğim türden mi? Senin için bir ev almış olmak büyük bir fedakarlık gibi mi geliyor?" Yüzüne doğru eğildim. "Adını anmaya korktuğum adamları geberttim ben. Seni kurtarmak için babamı bile karşıma aldım. Bu hislerim sırf sen yoluna bak dediğin için geçer mi sanıyorsun?"

 

Sonra çok garip bir şey oldu. Gözlerim doldu ve karşı koymaya çalışsamda akmaya başladı. Ağlıyordum. İnsanlar ağlardı, insanlar ağlardı tabii. Neden karşı koymaya çalışıyordum ki?

 

Kolumu büküp dirseğimi yüzüme yasladım. Göz yaşlarımı gizlemeye çalışmamın bir amacı yoktu. Belki sadece akıp giden yaşlar bir bez parçasına tutunsun diye yaptım bunu.

 

Arkamı döndüm ve avuçlarımı gözlerime bastırarak yaşları sildim. Hızlıca aldığım birkaç nefesle sakinleştim. Soğuk hava rahatlamam için yeterince yardım etti bana. Geriye dönmeye korktum ama döndüm ve Gökçe'nin aynı benimkiler gibi yaşlı duran gözlerine baktım. Belki sırf onun da gözleri yaşlı diye tekrar ağlardım, belki de buna sebep olan zaten ağlamam olduğu için tek damla yaş daha akıtmazdım.

 

Aramızdaki mesafeyi kapattı ve kollarını boynuma sardı. Duraksamadan ben de sarıldım ona. Kollarımda oluşu öyle güzeldi ki, bu his için yapamayacağım hiçbir şey yoktu.

 

"Hiç geçmeyecek gibi hissettirdiğini biliyorum." Diye fısıldadı kulağıma. "Ama geçecek." Yavaşça geri çekildi ama benden uzaklaşmadı. "Her şey bir gün geçer."

 

O an daha iyi anladım olup biteni. Gökçe'nin kararının hiç değişmeyeceğini anladım. Bana karşı hissettiği o minnet duygusu altında onu daha fazla ezmemem gerektiğini anladım. Kalbinde bana karşı nasıl hisler beslediğini hiç bilmeyecektim belki ama o hisler ne olursa olsun bir gelecek yoktu. Yapmaya çalıştığım iyilikler onun için yalnızca ödenmesi gereken bir borçtu. Karşısına çıkıp sevgimi haykırmanın Gökçe'yi yalnızca incittiğini görebiliyordum artık.

 

Onu özgür bırakmalıydım.

 

Bu canımı hiç olmadığı kadar yaktı, bu bana veda etmesinden daha zordu.

 

Hislerini kalbine göm ve onu özgür bırak. Sevmek bazen bunu gerektirir.

 

"Haklısın...Her şey bir gün geçer değil mi?" Hislerimi tebessümümün ardında gizledim. "Yalnızca arkadaş olmaya ne dersin? Belki bu konuda daha başarılı oluruz."

 

Tebessüm etti. Onun tebessümü de mutlaka bir şeyleri gizledi içinde. Elini kaldırdı ve serçe parmağını uzattı bana. Gülümsemem genişledi. Serçe parmaklarımız birbirine dolandığında ikimiz de ellerimize bakıyorduk.

 

"Belki dost bile oluruz." Dedi hala gülümserken. Benim gibi gözleri dolu doluydu.

 

Belki bu yakıcı hisler geçer. Vazgeçeriz belki, umut kalmadığında yapılması gereken diğer her şey gibi. Belki derinlerde bir yerde hep sen olursun, yalancı tebessümlerle gizlerim acımı. Belki daima orada olursun. Yine de başka insanlar gelir ve hayat bir şekilde devam eder.

 

İnsan hep ait olduğu yeri arar ya hani. Başka evlerde doğduğun evin sıcaklığını, tanıdık sokakları, güvendiğin yüzleri ararsın. Aşina olduğun şeyi her yerde ararsın. Kalbim sana daima aşina olacak. Her yüzde yüzünü arayacağım ve bu hepimize haksızlık olacak.

 

Önemli değil Gökçe. Belki sadece yüzünü görüp, iyi olduğunu bilebilmek büyük bir armağan olacak bana.

 

Kalbimde yeni umutlar yeşertmeyeceğime söz veriyorum fakat kurumuş çiçeklerimi bir anı olarak saklayacağım.

 

***

 

Derin Asu Aldinç

 

Aradığım her numara bir şüpheliydi. Her defasında söyleyeceklerimi düşünmeden tıklıyordum tuşlara ve her defasında sözler tatmin edici değildi.

 

Lale'nin telefonunda toplam 32 numara vardı. Aralarında yalnızca 4 tanesi bir erkeğe aitti. Adını farklı kaydetme ihtimalini göze alarak 32 kişinin hepsini aradım. Kızlara, onun özel hayatı ile ilgili sorduğum delice sorular aramalarını sonlandırmalarına sebep oldu. Erkekler ise muhtemelen delirdiğimi düşünerek fazla konuşmadan kapattılar suratıma. Elimde hiçbir şey yoktu yine. Bu beni delirtiyordu.

 

Lale'nin odasında delirmiş gibi sağa sola yürümeye başladım. Sahilden buraya gelene kadar bir şeylere ulaşacağımı sanarak acele etmiştim. Ama yine can sıkıcı bir bilinmezlikle baş başaydım.

 

"Tekrar arayacağım hepsini."

 

Bu sözlerimden sonra sabırla yatakta oturan Emir ayaklandı. Elimden telefonu aldı.

 

"Asu"

 

"Telefonu ver Emir hepsini bir daha arayacağım. Biri açık verecek mutlaka. Korkuyorlar belki de o yüzden susuyorlar. Onlar-"

 

"Asu." Dedi yüzümü avuçları arasına alırken. "Yapma." Başını sağa sola salladı yavaşça. "Sakinleş biraz. Rehberinde ki numaraları aramak seni hiçbir yere götürmez."

 

"Biri ile konuşuyordu dedin. Erkek olduğuna eminsin. Sesi tedirgindi dedin. Demedin mi Emir?"

 

"Dedim." Başını salladı yine bu kez onaylayarak. "Ama konuştuğu kişinin o rehberde olduğunu sanmıyorum Asu."

 

Çenem titredi. Bu benim bile beklemediğim bir dalgaydı. Tüm hisler birbirine dolandığında neden ağlıyordum ki? Karışık bir midenin içindekileri kusması gibi hislerim de birbirine dolandığında ağlayarak atmaya çalışıyordu bedenim. Göz yaşları bana güçsüz hissettiriyordu fakat karşı koymak çok zordu.

 

"Bitsin istiyorum artık." İç çektim. "Nedenini bilmek ve ölümünü kabullenmek istiyorum. Böylesi beni mahvediyor Emir."

 

"Biliyorum."

 

Montunun kenarlarından tuttum. Kumaşı avuçlarım arasında ezerken alnımı onun göğsüne yasladım. Yalnızca birkaç dakika, içimde biriken her şeyi bir göz yaşı dalgasıyla atmaya çalıştım. Emir buna müsaade etti. Bir eli saçlarımı okşadı diğer eli sırtımdaydı.

 

"Lale'nin telefonuna intiharından sonra hiç baktın mı Asu?"

 

"Elbette." Dedim geri çekilirken. Sesim biraz öncekinden daha güçlüydü. "Sizinle ilgili herhangi bir şey bulmayı umuyordum."

 

"Fakat yoktu değil mi? Sevgili oldukları halde Mert'le ilgili bile bir şey bulmamıştın. Bulsaydın birlikte olduklarını fotoğraflarını bulmadan önce de bilirdin." Gözlerini odada gezdirdi. "Başka bir telefonu daha olabilir mi?"

 

Sözleri beni sarstı ama hiç duraksamadan eşyalarına yöneldim. Çekmeceleri karıştırdım, kıyafetlerini dağıttım. Aklımda çok fazla düşünce vardı çoğu inkar aşamasındaydı. Birbiri ardınca bağıran tüm seslere rağmen bedenim yalnızca 'ara' komutuna itaat ediyordu.

 

"Olabilir değil mi? Hiç düşünmedim ki! Bir aptal gibi kendi yazdığım mektubun ardında koştum aylarca!"

 

Emir dolaba yaklaşıp kapağı tuttu yavaşça. Ben düzenli kıyafetleri dağıtmaya devam ederken gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Sözlerimden hoşnut olmadığına emindim ama yine de bir şey demeden bu anı yaşamama izin verdi.

 

Dolabında kıyafetlerinden başka hiçbir şey yoktu. Masasının çekmecesinde yalnızca kalemler ve defterler vardı. Şifonyerinde takıları, bakım ve makyaj malzemeleri vardı.

 

Bunlardan birinde pekala olabilirdi. Evin temizliğini o yapardı, odasına girip eşyalarını karıştırmak bir tarafa yoğun iş yüzünden mutfak dolabına koysa dahi telefonunu bulamazdım zaten. Bu yüzden daha basit düşünmeye çalıştım. Gizlemesine dahi gerek kalmasaydı nereye koyardı?

 

Gözlerim masanın üzerinde, duvara monte edilmiş kitaplığa kaydı. Kısa boyum sebebiyle göremediğim raflara yaklaştım. Önce sandalyeye ardından masaya basarak kitaplığa tutundum. Karışık kitapların hemen yanında öylece duran telefonu gördüğümde kendime duyduğum öfke başımı duvarlara vurma isteği ile doldurdu. Telefonu alıp yere atladım ve yatağa çöktüm. Avuçlarım arasında duran telefona baktım bir süre. Emir de yanıma oturdu, aynı benim gibi avuçlarımın arasında tuttuğum telefona baktı.

 

"En başından beri buradaymış."

 

"Bulmanı istediği için."

 

Bakışlarım Emir'e döndü. Ne demek istediğini anlamaya çalıştım. "Haftada bir gün evdeydim ve o günü uyuyarak geçirirdim. Değil burası benim odama koysaydı bile görmezdim belki Emir."

 

"Yine de intiharından önce telefondan kurtulabilirdi." Yüzü kasıldı. "Bulmanı istiyordu belli ki."

 

Bu sözler beni daha çok yaraladı. Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Kalbim korkunç bir hızla atıyordu. Eski bir telefondu, hangi parayla, ne zaman aldığını düşündüm. Aklımda onlarca soru vardı. Her birinin cevabı belki sadece bu telefonun içindeydi.

 

Açma tuşunu basılı tuttum. Sabırsız bekleyişlerimin ardında ekrana bir şifre düşmesini bekledim ama o bile yoktu. Lale, telefona şifre bile koymamıştı. Bu beni gerçekten mahvetti.

 

"Bulmamı istiyordu." Dedim aynı Emir gibi.

Dolu gözlerimi ona çevirdim. "Şifre bile koymamış." İç çektim. "Belki daha erken bulmamı arzulamıştı. Belki daha erken bulsam ona yardım ederdim. Belki yaşardı."

 

"Belki.." dedi yalancı teselliler ardında saklanmadan. "Ama geçmişi değiştiremeyiz Asu."

 

Başımı salladım güçlü durmaya çalışarak. Gözlerimi yine ekrana çevirdim. Gerçeği öğrenmek için verdiğim onca çabadan sonra öğrenmekten korktum nedense. Bu yüzden önce galeriye girdim. İçinde yalnızca Mert'le birlikte çektikleri resimleri vardı. O an Emir için de çok zordu. Kasılmış yüzünden, sert yutkunuşlarından anlamak mümkündü. O fotoğraflarda ikisi de gülümsüyordu, şimdi ise soğuk bir toprak altında yatıyorlardı. Henüz 18 yaşındaydı ikisi de.

 

Göğsüm bu düşüncelerle daraldığında galericen çıktım ve rehberine baktım. Yalnızca Mert kayıtlıydı. Ardından mesajlara girdim ve bir numara gördüm. Ona gönderdiği son mesajı okudum sohbetine girmeden.

 

"Buna bir son vereceğim."

 

Gönderilen tarihi unutmam mümkün değildi. O geceyi unutmam mümkün değildi.

 

Kalbim sıkıştı. Numara kayıtlı değildi ama nedense bana tanıdık geliyordu. Bu yüzden titreyen ellerimle cebimden kendi telefonumu çıkardım ve numarayı tuşladım. Aramama gerek kalmadan altta ismi çıktı. Rehberime kayıtlı olduğu haliyle. Can.

Bölüm : 28.06.2025 11:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 37. Bölüm 'Umudun Kurumuş Çiçekleri'
Songül harmanda
KARADEMİR

71.47k Okunma

3.94k Oy

0 Takip
85
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"28. Bölüm 2. Kısım "Tabut"Yeni bölüm sınırı29. Bölüm 1. Kısım "İmkansıza Aşık İki Kadın"29. Bölüm 2. Kısım "Veda"Yeni bölüm sınırı30. Bölüm "Görünmeyenin Ardında"Yeni Bölüm yayınlandı!Yeni bölüm sınırıYeni bölüm sınırı31. Bölüm "Yüzleşme"Yeni bölüm sınırı32. Bölüm 1. Kısım"Yenilgi"32. Bölüm 2. Kısım "İntikam ve İhanet"33. Bölüm "Kıyamet"34. Bölüm "Yas"35. Bölüm "Aklımız Bize Düşman"36. Bölüm "Bir Ölümün Günahı"37. Bölüm "Umudun Kurumuş Çiçekleri"Yeni bölüm yayınlandı38. Bölüm "Pişmanlıklar"Yeni bölüm yayınlandı39. Bölüm 1. kısım "Anılarda Yaşayanlar"39. Bölüm 2. Kısım "Kalbimi Titreten Adam"40. Bölüm "Bahar" FinalTeşekkürlerGüncellemegüncelleme
Hikayeyi Paylaş