9. Bölüm

GERÇEKLER

Sena
soslutavuk

Yaklaşık iki dakikadır ağacın tepesindeydim. Geliyorlardı, seslerini duyuyordum. En ufak bir ses çıkarmamalıydım. Nefesimi tutup beklemeye başladım.
“Nasıl böyle bir hata yaparsınız?” Dedi biri sanırım adı Doğan’dı.(Güney’in amcası, Cüneyt’in babası.)

"Kızı bulamazsak ne olacak? Abimler nerede?" dedi Doğan Bey öfkeyle. Yanındaki adam cevap verdi. Sanırım kapımdaki korumalardan biriydi.

"Gelmişler. Hepimiz yanımıza dört beş kişi alıp dağılalım diyorlar."

"Tamam, siz gidin Yusuf'lar benimle kalsın." dedi Doğan Bey ve gözden kayboldular. Dedikleri diğer şeyleri duyamadım ama önemli değildi artık. Duyacağımı duymuştum. Acele etmeliydim, biliyordum ama ormanın içine dağılmışlardı. Saklanarak gidecektim yoksa direkt koşarsam yakalanabilirdim. Kimse yoktu, ses çıkarmadan koşuyordum biliyordum yola çıkmama az kalmıştı. Sesler duymaya başlamıştım aceleyle ilk gördüğüm çalılığın arasına girdim. Bu sefer de başka adamlar geliyordu. Aceleyle gittiler zaten dediklerini duyamamıştım kollarıma batan dikenlerle uğraşmaktan. Ayrıca çok üşümeye de başlamıştım. Gittiklerinden emin olduktan sonra tekrar ilerlemeye başladım sessizce. Biraz daha ilerledikten sonra arkamdan gelen nefes sesini duymamla yerimde kaskatı kesildim. Biri vardı arkamda, üstelik çok yakınımdaydı. Arkama bakmadan koşmaya başladım, arkamdaki ise konuşmuyordu asla ama o da koşmaya başlamıştı. Yakalanma korkusunun etkisiyle çok hızlıydım ve asla etrafıma bakmıyordum. Arkamda kaç kişi vardı onu da bilmiyordum. Ayağıma takılan taşın etkisiyle yere düşünce her şeyin bittiğini anlamıştım. Koşmam da çok zordu artık, dizlerim çok kötü haldeydi bacağımın her yeri kanıyordu.

"Ahh!" diye bağırdım istemsizce. Canım çok yanıyordu. Arkama baktığımda bir kişi olduğunu gördüm. Güney vardı arkamda yine o vardı.

"Lütfen, gideyim" dedim umutsuzlukla.

"Dayanamıyorum artık." dedim. Ağlıyordum artık. İnatla cevap vermiyordu. Ayağa kalktım.

"Diğerlerinin gelmesini mi bekliyorsun? Cevap versene!" dedim omzuna vurarak.

"Kaç." dedi sadece. Ben ise ne dediğini çok düşünmeden ve bir şey demeden arkamı dönüp koşmaya başlamıştım. İnanamıyordum, şok olmuştum ama bunu düşünmenin sırası değildi. Bacaklarımın izin verdiği kadar koşuyordum. İlerideki yolu gördüğümde mutluluktan ağlamak üzereydim. Kurtulmuştum.

(İlahi Bakış Açısı)

Güney kendinden gittikçe uzaklaşan beyaz elbiseli kızdan gözünü alamıyordu yine. Kaçmasına izin vermişti. Doğru mu yoksa yanlış mı yapmıştı bilmiyordu ama kalbinin sesini dinlemişti ilk defa. O kızı tekrar o eve bırakmazdı, kendi duygularını yok saymak olurdu bu. Yanına kimseyi almamıştı çünkü böyle olacağını biliyordu, o kızın kaçmasına izin verdiğini kimse bilmemeliydi. Güney'in duygularını ve onun hakkındaki bazı şeyleri kimse bilmemeliydi mesela Gülce'yi kokusundan bulduğunu...

Güney ormandan dönerken babası onu aramış ve acilen kulübeye gelmesini söylemişti. O da gitmişti ve babasını bekliyordu. Babası, amcası ve kuzeni (Gökhan, Doğan ve Cüneyt) kapıdan içeri girmişti. Babası ve amcasının siniri gözlerinden belli oluyordu.

"Ne yaptın oğlum sen?" dedi Gökhan.

"Korumalardan biri görmüş sizi. Kızı yakalayıp kaçmasına izin vermişsin. Doğru mu?" dedi Doğan.

"Kim görmüş?" dedi Güney. Korkusu yoktu, doğruyu söyleyecekti ama ormanda kimsenin olmadığına da emindi. O şerefsizi bulup öldürmek istiyordu şimdi.

"Önemi var mı?" dedi Doğan. Bunu sonra öğrenecekti.

"Evet, izin verdim kaçmasına." dedi Güney kararlılıkla. Babasına daha önce söylemişti kızın bırakılması gerektiğini. Gökhan sinirle güldü oğlunun cevabına.

"Doğan rahatlığı görüyor musun?" dedi Gökhan. Cüneyt ise sessizdi ama şaşırmamıştı olanlara. Kuzeni bir garipti bu aralar.

"Her şeyi mahvediyorsun böyle yaparak." dedi Doğan ve devam etti.

"Dua et o kız bulunsun." dedi Güney'in üstüne giderek. Cüneyt ise aralarına girmişti.

"Tamam baba. Olmuş bitmiş yapacak bir şey yok üstüne gitmeyin!" dedi Cüneyt. O da sesini yükseltmişti. Bu sefer de Gökhan, Güney' e doğru atılmıştı.

"Aşık mı oldun o adamın kızına?" dedi Gökhan. Baştan beri hiç bir şeye cevap vermeyen Güney'in ise kan beynine sıçramıştı. Bir şeyler hissettiğinin farkındaydı, bir gariplik vardı ama aşık değildi.

"Ne aşkı? Kız çok kötü sadece, kaldıramaz." dedi Güney.

"Bir daha gelmeyeceksin bu kulübeye. O kızın yanına yaklaşmayacaksın bir daha!" dedi Gökhan bağırarak. Güney ise son duyduklarından sonra kapıdan çıkıp gitmişti.

"Bir şey yapacak." dedi Cüneyt ve aceleyle Güney'in peşinden gitti.

(Gülce'nin Ağzından)

Yola varmıştım. Yol kenarında bekliyordum, burası ıssız bir yerdi o yüzden çok araba geçmiyordu. Beş dakika kadar bekledikten sonra bir taksi geldi önüme. Bindim, nereye gideceğimi bilmiyordum ama amcamın ve halamın telefon numarasını biliyordum. Onları arayıp yardım isteyecektim.

"Pardon, telefonunuzu kullanabilir miyim? Acil gerekli de." dedim şoföre bakarak. Adam ise beni umursamamıştı.

"Size diyorum." dedim elimi yüzüne doğru sallayarak. Arkasına bile dönmemişti. Nereye gideceğimi de sormamıştı.

"Nereye gidiyoruz?" dedim telaşla. O sırada adam ağzıma bir şey bastırmış ve etraf kararmıştı. Artık hiç bir şey göremiyordum...Karanlıktı...

(İlahi Bakış Açısıyla)

Cüneyt aceleyle Güney'in peşinden gitmişti. Arabayla takip ediyordu ama Güney o kadar hızlıydı ki onu gözden kaçırmak üzereydi. Nereye gideceğini bildiği için sıkıntı yoktu onun için. Gelmişlerdi sonunda, ne zaman kötü bir şeyler yaşasalar ikisi de buraya gelirdi. Burası bir kanyondu, ayaklarının metrelerce altında deniz vardı. Cüneyt ve Güney beraber büyümüşlerdi. Neredeyse halaları büyütmüştü onları. İkisi de uzunca bir dönem onun yanında kalmışlardı. En yakın arkadaş olmuşlar, bir daha da hiç kopmamışlardı. İkisi de bir taşın üstüne oturup manzarayı seyretmeye başladılar. Yaklaşık on dakikadır oturuyorlardı. Hiç konuşmamışlardı, bazen de hiç konuşmazlardı. Orada saatlerce oturup etrafı izlerlerdi. Güney ise sessizliği bozdu.

"Nasıl kaçmış kulübeden? Onca korumayı nasıl atlatmış?" dedi Güney çok merak ediyordu bu sorunun cevabını.

"Korumalardan birinin üstüne atlamış. Yaralanmamış bu sayede." dedi Cüneyt. Güney ise güldü ama saniyelik bir gülüştü bu yine de Cüneyt fark etti. Daha sonra Cüneyt'in telefonu çaldı.

"Alo, tamam. Geliyorum." dedi ve kapattı telefonu Cüneyt.

"Kızı yakalamışlar. Kulübedeymiş şuan." dedi Cüneyt daha sonra Güney'in gazabından korkarak ayaklandı.

"Ben de geliyorum." dedi Güney ve ayaklandı. Cüneyt ise şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Kendine acı çektiriyorsun. Yapma." dedi Cüneyt ama Güney'in onu dinlemeyeceğini biliyordu. Güney ise çoktan arabayı çalıştırmış, gidiyordu.

(Gülce'nin Ağzından)

Gözlerimi açtığımda yine o yerdeydim. Yakalanmıştım işte. O kulübeye ve o odaya getirilmiştim tabi buraya oda denilirse. Duvarlar nerdeyse sipsiyahtı pislikten karamıştı, etrafta hiç bir şey yoktu. Yanımdaki demirleri paslı yatak dışında. Birilerinin gelmesiyle irkilmiştim. O adamlar gelmişti yine. Doğan ve Gökhan Bey mutluydu beni yakaladıkları için ilk defa bana iğrenerek bakmıyorlardı.

"Babam nasıl?" dedim onlara bakarak. Sorduğum sırada içeri Cüneyt ve arkasından Güney girmişti. Güney'in beni neden bıraktığını anlamamıştım çünkü beni buraya ilk getiren de oydu. Gökhan Bey, Güney'e bakarak

"Ben daha bir saat önce demedim mi sana bir daha buraya yaklaşmayacaksın diye!" dedi sinirle. Hepsi çok gergindi ve muhtemelen nedeni Güney'in benim kaçamama izin vermesiydi.

"Şu an değil amca." dedi Cüneyt öne çıkarak. Ben ise dayanamayarak sordum artık.

"Babamı öldürmediniz değil mi?" dedim hepsine bakarak. Korkuyordum, her geçen saniye her şey daha da zorluyordu beni.

"Daha değil. Ama ölecek yakında. Alıştır kendini." dedi Doğan Bey gözlerime bakarak. Ben ise ona doğru yürüyerek bağırmaya başladım. Yeterdi artık.

" Ne diyorsunuz siz ya? Bir insan nasıl babasının ölümüne kendini alıştırabilir? Dokunmayacaksınız ona!" dedim. Birileri beni tutuyordu ama zaten bir şey yapamazdım. Bacaklarımdaki yaralar buna izin vermezdi. Daha sonra Gökhan Bey bana doğru dönerek bağırdı.

"Senin bize günlerdir babam diye koruduğun adam bizim kardeşimizi öldürdü!" dedi.

"Halam masumdu. O bir masumu öldürdü." dedi Cüneyt. Ben ise sustum. Konuşamadım...1

Bir bölümün daha sonuna geldik.

Sanırım en kısa sürede yazdığım bölüm oldu ve bu sizin sayenizde. Sizin ısrarlarınız, yorumlarınız beni çok motive ediyor.

Kitabımı kütüphanenize eklemeyi unutmayın ki bölüm yüklendikçe bildirim gelsin.

Size çokça kalp gönderiyorum.

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere hoşçakalınnn

 

 

 

 

Bölüm : 19.06.2025 12:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...