7. Bölüm

İHANET

Sena
soslutavuk

Babam oradaydı, arkası dönüktü ama tanımıştım. Biriyle hararetli bir şekilde bir şeyler tartışıyordu ama neden acele etmiyordu? Gitmemiz an meselesiydi.

"Baba! Buradayım!" Bağıryordum

"Baba! Çabuk ol!" Daha çok bağırmıştım ama o beni duymuyordu

"Bağırma boşuna. Duyamaz seni." dedi tanımadığım korumalardan biri

"Lütfen, bakın bir kere izin verin göreyim. Çekilin lütfen." Dedim biraz daha kibar olmaya çalışarak

"Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Sizin buradan çıkmanıza izin verirsek ölüm fermanımızı imzalamış oluruz." Dedi adamlardan biri sakinlikle. Haklılardı, onların yapabilceği bir şey yoktu ama babamı görmem lazımdı. Tekrar pencereye doğru ilerledim, yan tarafımda duran büyük taş gülümsememe neden olmuştu. Birden taşı alıp camı kırdım Adamlar benim tarafıma doğru koşmaya başlamıştı.

"Baba! Buradayım buraya bak!" Dedim bağırarak, sonunda babam beni görmüştü

"Biliyorum kızım! Bekle geliyorum sabret!" Dedi, biliyordum geleceğini. Adamlar ise beni çekiştiriyordu geriye doğru

”Bırakın, bırakın!” Dedim çırpınmaya devam ederek.

“Bırakın izlesin her şeyi.” Dedi Cüneyt sakinlikle. Adamlar beni bıraktı ve ben aşağıdaki alanı izlemeye başladım. Kulübenin hemen önünde beni kaçıran adamlar ve onların korumaları vardı. Karşıda ise babam, amcam, adamları ve onların korumaları vardı. Babamların korumaları sayıca çok daha fazlaydı bugün buradan çıkacağıma emindim. İki tarafta karşılıklı olarak birbirine silah çekmişti. Sanki Cüneyt böyle söyleyince babam sinirlenmişti

“Kızım gir içeri!” Dedi babam öfkeyle.

“N’oldu? Senin kızın alışıktır böyle şeylere alıştırmış olman lazım yani.” Dedi Doğan Bey ama alaycı değildi aksine çok ciddiydi. Babam ise onu önemsemeden tekrar bana döndü

”Babacığım silah patlayacak görmemen gerekiyor. Çekil camın önünden.” Babamın söylemesiyle adamların kaşları çatılmıştı

“Sence de kızın fazlaca büyümedi mi? Ama boşver o alışık silah sesine. Biz alıştırdık onu senin yokluğunda.” Dedi Gökhan Bey ve sanırım bu bardağı taşıran son damlaydı. Babam resmen çıldırmıştı, gözü dönmüştü anlayabiliyordum gözlerinden.
Amcam sakinleştirmeye çalışıyordu babamı

”Abi bilerek yapıyorlar, Gülce’yi düşün bak.” Diyordu babamın kolunu tutarak. Babam ise bana bakarak daha da şiddetli bağırmaya başladı.

"Gülce içeri gir.!"

"Tamam tamam baba bağırma bak giriyorum görmeyeceğim hiç bir şeyi." Dedim korkarak, daha silah sesi duymadan bacaklarım titremeye başlamıştı. Bir iki adım geriledim artık hiç bir şey görülmüyordu.

"Kız her şeyi izleyecek!!" Diye bir ses yükseldi bu ses Doğan ya da Gökhan Bey'e ait olmalıydı. Ben ise izlemek istiyordum her şeyi, o adamların yenilişini. Ama babam istemiyordu o yüzden izlememeliydim. Korumalar beni iki kolumdan tutarak pencerenin önüne getirdiler.

"Onu karıştırmayın artık. Suçsuz o." Dedi babam dişlerinin arasından adeta bir yüzleşme vardı ama stresli ve sinirli olan taraf daha çok babamdı.

"Yaptıklarının bedelini sen ve susan herkes ödeyecek!!" Dedi Gökhan Bey adeta kükreyerek. Babam bu adamalara ne yapmıştı bilmiyorum ama çok kötü şeyler olacaktı. Babam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ama karşı taraftan gelen silah sesiyle sustu. Sanırım çatışma başlamıştı. Ama bu çatışma falan değildi apaçık ölüme yürüyorlardı. Kimsenin önünde korunacak bir şeyi yoktu. Açık bir alanda yapıyorlardı. Ben ise sadece babama odaklanmıştım onu koruyan adamları vardı ama o da ateş ediyordu. Yaklaşık beş dakika sonra bir şey oldu bir şey oldu. Birden silah sesleri sustu. İlk babamın tarafı silahlarını indirdi daha sonra karşı taraf. Ne olduğunu anlayamıyordum.

"Ne yapıyorsunuz devam etsenize.!" Dedi babam öfkesi gözlerinden belliydi. Karşı tarafta ise gülümseme vardı yüzlerinde bir zafer gülümsemesi. Anlamlandıramamıştım. Babamın adamları silahlarını yere bırakıp karşı tarafa geçmeye başladılar. İçlerinde yıllardır babamın yanında çalışan, en güvendiği adamları vardı. Babamın ise yüzünde tarif edemeyeceğim bir şaşkınlık vardı. Hayatının şokunu yaşıyor gibiydi ki öyleydi zaten. Yanında sadece amcam vardı, yanında bir adamı bile kalmamıştı hepsi satmıştı onu.

"Kaç paraya sattınız lan kendinizi!!" Son gücüyle bağırıyordu. Amcam ise ağzını bile açmıyordu sadece korkan gözlerini görüyordum asla babam gibi korkusuz durmuyordu.

"Çok da zor olmadı aslında. Hepsinin nefretini kazanmışsın zaten. Yıllardır hepsi bu teklifi bekliyorlarmış gibi kabul ettiler. Bizzat ilgilendim." Dedi Güney biraz ciddiyet biraz zevkle. Bu sözler babamın sinirine sinir katmıştı.

"Öldüreceğim lan hepinizi!! Hemde tek tek kendi ellerimle şimdi olmazsa başka bir zaman. Ailelerinizi de sağ bırakmayacağım. Kaçacak delik bulun kendinize." Diyordu yine dişlerinin arasından. Kıpkırmızıydı yüzü. Sinirden deliye dönmüştü, benim burada olduğumu unutmuştu sanırım. Zira şu an korkudan bütün bedenim titremeye başlamıştı. Söylediklerini yapar mıydı cidden? Yoksa sadece korkutmak için mi söylüyordu? Umarım ikincisidir.

Olanlara hala inanamıyordum. Karşı taraftaki adamlar ise keyifle babamın çırpınışlarını izliyorlardı. Bağıracağımı anlayınca yanımdaki korumalar ağzımı bağlamışlardı. Ben ise debelenmeye başlamıştım.

"Ses çıkarma." Dedi sol kolumdaki koruma.

"Dur." Dedi sağ tarafımdaki. Varlığımı babama unutturmaya çalışıyorlardı. Babam beni çoktan unutmuştu zaten.

Ben bunları düşünürken birden bir şey oldu. Amcam geriye doğru giderek koşmaya başladı.

"Yakalayın." Dedi Cüneyt sakinlikle. Adamların bir kısmı amcamın peşinden koşmaya başladılar.

"Korkak herif!!" Dedi babam omuz silkeleyerek. Daha sonra yolun sonuna geldiğini anlamış gibi bir nefes verdi. Gerçekçi olmak lazımdı karşısında en az yetmiş kişi vardı ve hepsi de silahlıydı, baş etmesi imkansızdı.

"Ne istiyorsunuz?" dedi babam büyük bir nefretle.

"İşte şimdi aynı dilden konuşacağız." Dedi Gökhan Bey gülümseyerek.

"Kes! Ne yapacaksanız yapın bana ama kızımı bırakın. Şu an en suçsuz o." Dedi yine nefretle. Sonra bana baktı sanki varlığımı yeni hatırlamış gibiydi. Ağzımdaki bantı görünce daha da sinirlendi. Gülümsedim görmedi. Bu benim babam değildi.

"Kısa kesip senden canını alırsak bu çok acısız olur. En kolay ölüm şekli bu." Dedi Gökhan Bey, Doğan Bey ise devam ettirdi

"Hem empati kurmamış olursun. Yaptıklarını yaşaman lazım yani."

"Ne yapması ne yaşaması be? Ne saçmalıyorsunuz? Bir şey yapmadım ben." Dedi babam

"Tek başına birine göre fazla cesaretlisin ama inan ki kızında böyleydi. Tek başına hepimize kafa tutmaya çalıştı resmen." Dedi Gökhan bey. Yüzlerine baktığımda hepsinin yüzünde ortak bir ifade görüyordum: Tiksinti. Bana baktıklarından çok daha büyük bir tiksintiyle bakıyorlardı babama. Ne yapmıştı babam? Çok büyük bir şey olduğu kesindi.

"Bir şey yapmadın mı?" dedi Doğan Bey daha sonra bir şey hatırlamış gibi elini yukarı kaldırdı

"Doğru! O kadar çok şey yaptın ki günahlarının en büyüğünü unuttun. Gü..." Tam Doğan Bey devam edecekken babam eliyle dur işareti yaptı.

"Tamam. Biliyorum." dedi başının önüne eğerek

"Ne o? Kızının duymasını istemiyor musun yoksa?" dedi Gökhan Bey. Neyi duymamam gerekiyordu acaba yine? Neyi bilmemem gerekiyordu?

"Durun artık!!" Dedi babam bağırarak. Kulaklarımı kapatma ihtiyacı hissetmiştim ama kolumdaki korumalardan dolayı kapatamamıştım. Çok şiddetli bağırmıştı.

"Onun olmadığı bir yerde konuşalım yoksa ağzımı bile açmam, biliyorsunuz." Dedi babam Gökhan ve Doğan Bey'e bakarak. Gökhan Bey ise başıyla içeriyi işaret etti ve içeri girmeye başladılar. Babam ise inatla bakmıyordu bana. Ama ben duymak istiyordum, bilmek istiyordum...

Yaklaşık yarım saattir olacakları bekliyordum. Ne olacaktı? Bilmiyordum. Belirsizlik en kötü şeydi. Ayaklarımı zemine vurmayı sürdürdüm stresle. Birden kapı tarafından ses gelmeye başlamıştı. O tarafa döndüğümde...

Yine bir bölümün sonuna geldik.

Bol aksiyonlu bir bölümdü umarım beğenmişsinizdir.

Oy vermeyi ve yorumlara tahminlerinizi unutmayınnn.

Seviliyorsunuz🙂

 

Bölüm : 23.01.2025 23:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...