Kaçmak konusunda çok kararlıydım ama sabırlı ve akıllıca davranmalıydım çünkü buradan kaçmak hiç kolay olmayacaktı. Evin etrafında ve bahçe duvarının arkasında sayısızca silahlı koruma vardı. Yakalanmamalıydım.
Aslında evden kaçıp bir daha geri dönmemek gibi bir niyetim yoktu, sadece dışarıdaki hayatı merak ediyordum. Bi kaç gün sonra geri dönecektim. Geri döndüğümde eminim herkes çok kızacaktı bana sırtlarını bile çevirebilirlerdi ama buna değeceğine çok eminim, belki de gidemeden yakalanırdım ama bu riski almaya değecekti. Babamın beni istediği gibi parmağında oynatamayacağını öğrenmesi gerekiyordu.
Sabah kalktığımda akşam yaptığım planı uygulamaya karar vermişitim:Rol yapacaktım.
Yüzümü yıkamıştım ve hafif makyajımı yapıyordum, her zamanki gibi çillerimi kapatmıştım onlardan nefret ediyordum bu şeyler anneme yakıştığı gibi bana da yakışmıyordu. Saçlarımı şekillendirip bilerek babamın en sevdiği elbisemi giydim, elbise tüllü, askılı, pembe, çiçekli bir midi elbiseydi.
Artık herkesin suyuna gidecektim yoksa babam şüphelenip güvenlikleri arttırabilirdi, aslında yalan söylemek istemiyordum. Rol yapmak da istemiyordum ama bunları yapmazsam buradan bir daha çıkamayacağımı da biliyordum.
Kendimi daha da toplayarak aşağı indim. Hepsi sofradaydı muhtemelen inmeyeceğim tahmin edip çağırmamışlardı bile. Beni görünce hepsi birden şaşırmışlardı çünkü normalde olsa bu tür tartışmalardan sonra odamdan uzun bir süre çıkmazdım. En sonunda babam dayanamayıp bir takım hediyeler alırdı ve barışırdık, bu döngü böyle devam ederdi ama bu sefer diğerleri gibi olmayacaktı.
'Herkese günaydın.' Dedim gülümsemeye çalışarak. Hiç bir şey belli etmemeliydim. Aslında rol yapmak, yalan söylemek istemiyordum ama buna beni onlar mecbur bırakmıştı.
'Günaydın kızım, gel.' Dedi babam gülümseyerek. Ben de her zamanki yerime -babamın yanına- oturdum.Kahvaltıya başladığımızdan beri kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Bu sessizliği bozmak bana düşmüştü.
'Babacım, özür dilerim.' Dedim başımı eğerken. Babamsa sevinmekten çok sinirlenmiş gibiydi, neden sinirlendiğini tahmin edebiliyordum. Kendisine bile olsa özür dilememden nefret ederdi. Ama sustu, bu sefer görmezden gelmişti anlaşılan zaten ben de anlamıştım ne demek istediğini.
Cesaretimi toplayarak devam ettim.
'Babacım özür dilerim, senin beni korumaya çalıştığını yine anlayamadım bağırmamalıydım sana.' Sonunda tabaktan kafamı kaldırıp babama bakabilmiştim. Gülümsüyordu. Anlaşılan kendimi affettirebilmiştim.'Önemli değil güzel kızım ama sana yıllardır anlatmaya çalıştığım şeyi bir gecede anlamam şaşırtıcı gerçekten.' Al işte batırmıştım. Şimdiden şüphelenmişti, ne yapmalıydım? Ne yapmalıydım?
'Biz dün gece halamla konuştuk da...' Yutkunarak devam ettim. Sakin ol Gülce.
'O bana bir sürü şey anlattı. Meğer ben hiç bir şeyi farkedememişim. Senin beni korumaya çalıştığını, herşeyi iyiliğim için yaptığını, bana bir şey olmasından çok korktuğunu...' Evde çalışanlar dahil kimseden çıt çıkmıyordu ve bu beni daha da çok geriyordu.
'Bir de aptal gibi bağırdım sana, terbiyesizlik ettim.' Babam hala garip garip bakıyordu. Halamdan onay almak istercesine yüzünü ona çevirdi. Halam ise ona onaylayan bir bakış attı. Rahatlamıştım ama ona belli olmazdı. Onu kandırmak gerçekten de çok zor bir işti. Lütfen inan...lütfen... lütfen...
'Sonunda bir şeylerin farkına varıp büyümene sevindim.' Dedi sakinlikle. Allahım sana şükürler olsun. En zor kısımı halletmiştim, sıra halamdaydı.
'Halacım senden özür dilerim haketmediğin şeyler söyledim sana. Dedim dudaklarımı büzmeye çalışarak. Tabiki de halam babamdan daha kolay olacaktı.
'Hatanı fark etmene sevindim' dedi gülümseyerek. Anlaşılan haklı çıkmanın gururunu yaşıyordu ama haklı çıkmamıştı. Ne yazik ki bunu şuan ona söyleyemezdim.
Yemeğin sonralarındaysa olabildiğince normal davranmaya çalışmıştım. Amcamsa bu konu hakkında hiç bir şey söylememişti. O zaten genelde pek konuşmaz ve sevgisini belli etmezdi.
Kahvaltıdan sonra babam ve amcam şirkete gidiyorlardı. Babamdan son bir istekte bulundum.
'Baba, gelirken bana Ayşe Abla'dan nergis alabilir misin? Şimdi tam zamanı çok güzeldirler onlar.' Babamın eve geç gelmesi her türlü işime yarardı.
'Tamam prensesim aldırtırım Yavuz'a.' Dedi her zamanki sakinliğiyle
'Yok, sen al hem Ayşe Abla'ların durumuna bakarsın nasıllar diye, lütfen.' Dedim Ayşe Abla'lar bizim aile dostumuzdur. Haklarında bildiğim tek şey babam askerdeyken ona yardım ettikleriyidi. Babamda onlara vefasızlık yapamıyor, her zaman destek oluyordu.
'Haklısın kızım bayadır gitmemiştim onlara.' Başımı sallayarak cevap vermiştim. Sonunda olmuştu. Babam gittikten sonra aceleyle odama çıkmıştım. Kendime ufak bir sırt çantası hazırlayacaktım ne olur ne olmaz diye. Çantama para, nerede değiştirebileceğimi bilmediğim bir yedek kıyafet ve fener almıştım. Normalde telefonda alacaktım ama beni sinyalden bulma ihtimalleri vardı bunu göze alamazdım.
Çantayı hazırlarken yaşadıklarımı gözden geçirdim. Aslında dışarıdan korkmuyordum sadece ne yapacağımı bilmiyordum, şimdiye kadar gördüğüm insan sayısı bile sınırlıydı. Mesela biri bana yol tarifi sordu ne cevap vereceğimi bile bilmiyordum. Aslında bilmiyorum diyip geçebilirdim ama şimdiye kadar çok az insanla konuştuğum için garip tepkiler de verebilirdim, bilmiyordum.
Akşam olmuştu sonunda, saatlerdir yapacağımı şeyleri planlayıp listeliyordum. Bunlar, yıllardır hayalini kurduğum şeylerdi ama hepsini yapabilirmiydim bilmiyordum. Ben bugün hiç bir şey bilmiyordum. Elimi çabuk tutup bir an önce kaçmalıydım. Gitmeden önce son kez annemle vedalaşacaktım. Annemin mezarı evimizin bahçesindeydi. Babamın dışarı çıkmamam için bunu yaptığına emindim. Annem öldüğünden beri her gün mezarına gider onunla dertleşirdim. Gerçi gün içinde çok farklı şeyler yapmıyordum ama onunla dertleşmek bana iyi geliyordu. Hiç bir zaman cevap alamasamda.
'Anne ben geldim.' Dedim mezar taşının önüne geldiğimde. Mezar taşının yanındaki mermere oturdum her zamanki gibi. Etrafımda kimsenin olmadığına emin olduğumda konuşmaya devam ettim.
'Bugün çok farklı bir gün olacak, ilk defa yanımda sen olmadan dışarı çıkacağım anne. Kızın büyüdü ama hala çok korkuyor.' Şimdiden gözlerim dolmuştu.
'Seni üzmek istemiyorum ama ben senin dediğin gibi hiç bir zaman güçlü olamadım. Tam güçlü olmam gereken zamanlarda vücudum garip garip şeyler yapıyor. Ciddiye almıyorlar beni, çocukmuşum gibi davranıyorlar.' Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
' Anne kaçacağım ben bugün. Bence ben dışarı çıkmayı çoktan hakettim. Gözyaşlarımı silerek devam ettim. 'Ama sakın korkma bak, bir şey olmayacak merak etme. Her şeyi planladım. Babam çok kızacak muhtemelen. Evin içinde esip gürleyecek. Ama yapacak bir şey yok. Bak, bi an düşünmedim değil vazgeçmeyi ama kendim için yapacağım.' Kendimi toparlayarak devam ettim.
'Neyse geç kalmamalıyım kendine iyi bak, görüşürüz anne.' Annemle vedalaştıktan sonra aceleyle odama çıkıp çantamı aldım ve rahat olması için kot pantalon ve beyaz birkazak giydim. Son olarakta çantama biber gazı ve elektroşok cihazı koydum, her şey olabilirdi önlem almalıydım.
Pencerden baktığımda babam gelmemişti. Aceleyle odamdan çıktım. Mutfağın arka tarafında bahçeye çıkan bir kapı vardı ve orayı sadece çalışanlar kullanıyordu. Oradan kaçacaktım. Merdivenlerden inerken çok sessizdim, hizmetlilere yakalanmadan arka bahçeye çıkabilmiştim. Arkamda evin arka tarafı önümde aşamayacağım kadar uzun bir duvar vardı ama hepsini planlamıştım. Ağaçların arkasında merdiveni alıp duvara dayamıştım. Bu merdivenleri çıkıp duvardan atladığım an bütün bu stres bitecekti. Merdivene adım atmamla arkamdan gelen sesle irkilmiştim.
'Gülce, sen ne yapıyorsun orada? Benden mi kaçıyorsun kızım?' Evet bu babamdı ve sanırım her şey bitmişti.
Arkadaşlar, ikinci bölümün de sonuna geldik. Gerçekten çok emek veriyorum. Okuldan gelir gelmez bunu yazıyorum ama okunmalarım çok düşük ve okuyan doğru düzgün kimse oy vermiyor. Lütfen oy verin de kitap üste çıksın daha çok kişi okuyabilsin. Hassasiyetiniz için teşekkür ederim.
Bu arada önümüzdeki bölüm sonunda esas kız ve esas oğlan tanışacak unutmayın daha hiç bir şey başlamadı. Şok olacağınız şeyler olacak.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın 😊🙂
'
Okur Yorumları | Yorum Ekle |