
O adamın son dediği şeyden sonra adamlar beni otele bırakmıştı.Evet, tanımadığım insanların arabasına kendi rızamla binmiştim ama güvenmekten başka çarem yoktu.Taksi de bulamazdım o saatte.
Sabah olmuştu nihayet. Hala korksam da gezmeye devam edecektim yakalanmadan. Otelden çıkıp keyfime bakacaktım çünkü bu şansı bir daha bulamayacağıma adım gibi emindim. Babam bu saatten sonra beni değil dışarı çıkarmak tek başıma odamdan bile çıkmama izin vermezdi. Televizyonu açtığımda gördüğüm haberlerle şoka girmiştim. Ülkenin resmen yarısı beni arıyordu, bütün haber kanallarındaydım.Her yerde resmim vardı. Bulunmam an meslesiydi, ben bunun için kaçmamıştım. Babamlar otelde olduğumu anlamazlardı çünkü rezervasyonu ben değil geçen geceki adamın adamları yaptırmıştı. Böyle olacağını bildiğim için ben de hayır dememiştim.Beremi,atkımı ve güneş gözlüklerimi takarak otelden çıkabilmiştim.Yıllardır hayalini kurduğum yere gidiyordum:Galata'ya. Dik yokuşlar beni yorsa da hava soğuk olduğu için terlemiyordum. Buralarda çok fazla kedi vardı. Gördüğüm her hayvanı seviyor, onu sarıp sarmalıyordum sanırım benden bıkmışlardı ki kaçıp duruyorlardı.
Yol üstünde gördüğüm bir oyuncakçıya uğradım. Ama öyle normal bir oyuncakçı değildi. Genelde eski oyuncaklardan oluşuyordu ve çoğu tahtadandı, çok otantik bir havası vardı içerinin. Raflarda oyuncaklar diziliydi ve bende hepsini alma hissi uyandırıyorlardı. İçerisi sıcacıktı masasının başında yaşlı bir amca vardı. Beni görünce başını kaldırdı,başıyla selam verip yaptığı işe geri döndü. Ben de kar kürelerinin olduğu rafa doğru ilerledim.Şimdiye kadar kar küreleri hep ilgimi çekmiştir hatta evde koleksiyonum bile vardı ama burada gördüklerim benimkilerden çok farklıydı. Hepsi çok büyüktüler ve el yapımı oldukları belliydi. Karın içinde dans eden bir kadın ve adamın olduğu küreyi aldım.Altındaki rayı çevirince müzik sesi çıkıyordu, çok tanıdık bir melodiydi ama hatırlayamadım. Kafamdan büyüktü. Taşımakta zorlansam da istiyordum, çok güzeldi. Kasaya doğru ilerledim,yaşlı adam aldığım şeyi görünce gülümsedi. "Daha düne kadar satmıyordum bunu." Dedi küreyi pakete sararken
"Neden?"
"El yapımı olduğu için mi yoksa?" Dedim merakla
"Buradaki her şey el yapımı kızım. Bu küre bana rahmetli eşimden hatıra. Dans eden adam ile kadın da bizim gençliğimiz, ben yapmıştım evlilik yıl dönümümüzde." Şaşırmıştım, telaşla söyledim
"Hatırası varsa almayayım başka bir şey alırım ben şimdi."
"Hayır satışa çıkardım, almanı istemesem satmam merak etme." Dedi üst düzey bir sakinlikle
"Anısı varsa gerçekten al-" cümlemi tamamlayamadan
"Al kızım ama bunu sakla mutlaka." Derken küp şeklindeki kutuyu bana uzatıyordu.
"Tabiki saklarım. Fiyatı ne kadar acaba?" Dedim kutuyu alırken
"Fiyatı yok bunun, hediyem olsun kızım." Dedi
"Kabul edemem böyle bir şeyi lütfen söyleyin fiyatını." Dedim cüzdanımı çıkarmaya çalışırken
"Dedim ya fiyatı yok bunun. Anısı olan şeylerin fiyatı olmaz, onlar bir değerle ölçülemez. Bunu saklaman benim için en değerli şey." Dedi babacan bir tavırla, bir insan beş dakika önce tanıdığı birini güvenip sevebilir miydi? Ben güvenmiştim.
"Ben buralara yabancıyım Galata Kulesine nasıl gidebilirim acaba?" Dedi, kendini sağlama almak işitiyordu.Burada oturup daha fazla nasihatlerini dinlemek istesem de dışarıda geç kalmamam gereken bir hayat vardı.
"Çok teşekkür ederim emin olabilirsiniz saklayacağımdan."Adamsa bana gülümsemekle yetinmişti. Bir daha buraya gelemeyeceğimi bilerek çıkmıştım. Dışarıda kar yağmaya başlamıştı. En sevdiğim havalar yağmurlu ve karlı havalardı, evet üşüyordum ama bir şey yapmayacaktım. Yaklaşık 30 dakikadır yokuş çıkıyordum, sonunda varabilmiştim. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzarayla çok heyecanlanmıştım. Yıllardır hayalini kurduğum şey gerçekleşiyordu. Yıllardır o kadar çok şeyin hayalini kurmuştum ki dışarıda yaptığım hemen hemen her şey benim hayalimdi. Evden bulduğum müzekart ile kimlik olmadan giriş yapabilecektim.
Sonunda varabilmiştim. İstanbul bembeyazdı, Boğaz karşımdaydı, özgürdüm...
Yaklaşık bir saattir Galata Kulesinin tepesindeydim, sıkılmıyordum manzarayı izlemekten, sıkılmazdım hayallerimden...
*******
Yılmaz çıldırmıştı, canından çok sevdiği kızı kaçmıştı. Ondan kaçmıştı. Kaçmıştı...
Hala inanamıyordu, evet belki fazla sıkılmıştı, zor günler geçiriyordu ama kızının böyle bir şey yapabileceğini o bile tahmin etmemişti. Bi kere korkardı o, daha önce hiç tek başına dışarı çıkmamıştı. İki gündür kızının başına gelebilecek her türlü şeyi düşünüyor, deliriyordu. Kafayı yemek üzereydi, her yeri dağıtmıştı, yakıp yıkmıştı, Ülkenin dört bir yanına haber salmıştı her yerde adamları vardı ama kızı sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Delirmesine az kalmıştı, biraz daha kızı bulunmazsa yapacaklarından o bile korkuyordu. Kızı ondan kaçmıştı, onu bırakmıştı ve bunun cezasını çekmeliydi fakat önce onu bulmalıydı. Gülce'nin kaçtığı gün işinin başında olan tüm güvenlikleri öldürmüştü hepsini kendi eliyle ama rahatlayamıyordu. Karısı Feride gibi kızı da onu bırakırsa yaşayamayacağını biliyordu. Bunları düşünürken odasının kapısı tıklatıldı.
"Geliyim mi abi?" Dedi kardeşi
"Gel." Dedi nefes almaya çalışarak. Koltuğa oturdu sakince, abisini daha önce hiç bu kadar sinirli görmemişti ve dikkatli olması gerektiğini biliyordu.
"Yok abi, son gönderdiğimiz ekip de boşa çıktı ama e-" cümlesini tamamlayamadan abisi sözünü kesmişti
"Ne demek yok lan? Ne diyorsun olum sen bana? Ne demek bulamazsınız?" Dedi Yılmaz'ın yakasını tutarak
"Cümlemi bitirmedim abi. Bi dinle, evde Gülce'nin yapılacaklar listesini bulduk ilk sırada Galata Kulesi'ne gitmek yazıyor. Yani şu anda orada olabilir." Yaman için bir umut daha doğmuştu "Adamları hazırlayın çıkıyoruz."
Yaman ve Yılmaz Yalçınkaya ve adamları dakikalardır Galata'nın yokuşundaydılar. Güler Galata Kulesinde de yoktu, gitmemişti. Anında arlatmışlardı ama yoktu. Yaman her yere kendi bakmak istiyordu, kızının ilgisini çekebilecek her yere bakıyordu çünkü biliyordu kızı buralardan geçmişti. Son bir umut gördüğü bir oyuncakçıya uğradı. Dükkan sahibi yaşlı bir amcaydı. Adamlarıyla birlikte girdiler dükkana.
İhtiyar şaşırmıştı bu adamlara ama belli etmedi.
"Buyrun." Dedi çatık kaşlarla
"Buraya 20 yaşlarında kumral, çilli , orta boylu bir kız geldi mi amca?" Dedi en öndeki adam.
Kar küresi hediye ettiği kızdan bahsediyorlardı, anlamıştı ama geldiğini söylemeyecekti tabi ki. Bu adamların güvenilmez oldukları her hallerinden beliydi.
"Yok, gelmedi bugün öyle biri." Dedi umursamazlıkla
"Emin misin? Amca bir daha düşün."
"Yok dedim ya çıkın gidin buradan eli silahlı gelmişsiniz bir de." Dedi sinirle kendisi için korkmasa da o küçük kız için korkuyordu
"Sana mı soracaz lan?" Dedi arkadan çıkan, yaklaşık 2 metre olan adam
"Gelen müşterileri korkutacaksınız." Dedi yaşlı adam
"Kızımdan önemli mi ihtiyar?" Dedi ilk konuşan adam ve devam etti
" Bence benim kızım buraya geldi, hatta bak fularını yere düşürmüş." Dedi yerdeki fuları alırken. Sinirlendiği her halinden belliydi.
"Başkasının olabilir." Dedi yaşlı adam korkusuzca ama ister istemez korkmuştu.
"Konuşturun şunu." Dedi kızın babası, öndeki adam ve çıktı. Geriye sadece yaşlı adam ve tehlikeli diğer adamlar kalmıştı...
Yaklaşık 10 dakikadır yaşlı adamı dövüyorlardı ama yaşlı adamın ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı bu arada Yaman Galata'ya gitmiş orada da kızını bulamamıştı.
Yaşlı adam aslında kızın Galata'ya gittiğinden başka bir şey bilmiyordu ama cevap vermedikçe adamlar daha da sinirleniyor daha da şüpheleniyordu. Biraz daha döverlerse adam ellerinde kalacaktı en mantıklısı bırakmaktı.
"Yılmaz abi bu adamın konuşacağı yok, şimdi ölür falan elimizde kalmasın." Dedi Akif
"Abim daha da sinirlenecek." Dedi Yılmaz daha da sinirlenerek.
Yaşlı adam sonunda bayılmıştı, bırakmak zorunda kalmışlardı.
Yaman'dan gelen bir telefonla dükkandan aceleyle çıktılar.
************
Galata Kulesinden çıktıktan sonra bir ara sokağa gelmiştim.Kimse yoktu, çok ıssızdı. Bir duvara yaslanmış, yere oturmuş, kar küremden çıkan müziği dinliyordum, nedense bana huzur veriyordu. Rahatlamıştım. Dakikalardır sıkılmadan oturuyordum. Bir anda gelen sesle irkildim, karşıya baktığımda babamı ve geride kalan 18 adamı görmememle kaçmam bir oldu
"Yakalayın, kaçamasın bir daha." Dedi babam kahkaha atarak. Hayır, olamazdı, şu an olamazdı, bu kadar kısa sürmemeliydi, daha yaşayacağım çok şey vardı...
Eveeet bir bölümün daha sonuna geldik😊
Uzun süredir bölüm atamıyordum hepinizden özür dilerim.
Umarım beğenirsiniz tavsiye ve düşüncelerinizi yorumlara yazmayı ve oy atmayı unutmayın❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |