
Hissettiğim bu duygu o gece ki yaşadığım duyguyla aynıydı. Aklıma gelen saniyelik görüntü her şeyi hatırlatmıştı. Herşeyi ben başlatmıştım ve herşeyi ben bitirmiştim.
Savaş bey dakikalardır geri çekilmemişti. Dudaklarımı aralamak için alt dudağımı çekiştiriyordu. Şuan onu öpmeyi çok istiyordum ama ona karşılık verirsem durdurulamazdık.
Gözlerimi hızla açıp onu iterek geri çekildim. Sağıma soluma bakmadan yola atladım. Korna sesleri caddede yankılanıyordu.
"Bekle " diye bağıran Savaş bey’e aldırış etmeden önüme çıkan ilk taksiye atlayıp evin adresini verdim.
Taksi durunca kafamı kaldırdım ücreti ödeyip inmek istedim ama elimde çantamın bile olmayışına lanet ettim. Taksiciye bir dakika beklemesini söyleyip arabadan indim.
Kapıyı çalmadan önce gözyaşlarımı silip derin nefes aldım kapıyı ilk çalışımda koşarak açan Rüya'ya taksinin ücretini ödemesini söyleyerek içeriye geçtim. Ayakkabılarımı çıkartıp salona yürüdüm. Evin içinde volta atan Serhan, beni fark edince hızla yanıma gelip sarıldı.Geri çekilip elini omzuma koydu.
"İyi misin canım ? "
"Evet " anlamında kafamı salladım. "Duşa girip geliyorum. "
Kendimi hemen banyoya atıp ılık suyun altına girdim. Üzerimdeki elbiseyi çıkarmamıştım öylece suyun altına oturup dizlerimi kendime çektim ve gözlerimi kapattım. Dudaklarımda ki büyüyü silmesi için yüzümü suyun akışına kaldırdım.
Silsin ki ben bu büyüden kurtulayım bugüne kadar hatırlamadığım o oyunu tekrar unutayım istedim.
Rüya'nın, “Canım artık gel pizza söyledim. " sesine karşılık kıyafetleri giyip saçımı kurutmadan aşağıya indim.
Meraklı gözler bana dönünce buruk bir tebessümle , "Tamam anlatacağım önce biraz pizza yemem gerekiyor. "
Söyleyeceklerimi biraz düşünmem gerekiyordu. Yemekte bunun için en iyi kaçış yoluydu.
Sessizlik içinde pizzalarımızı yedik. Rüya'nın yaptığı bitki çayını içerken ikiside meraklı gözlerini yüzüme dikmişti.
" Eeeeee" diyen Serhan'a döndüm.
"Karakola düştüğüm için kızdı. Onun asistanıyım ya duysalar ne olurmuş " diye bir kaç yalan uydurdum.
Rüya'nın zaten her an uyuyacakmış gibi bir hali vardı.
"Hadi sen yat canım. " dedim
Bunu söylememi bekliyormuş gibi ayağa kalktı. " Yarın görür o gününü şimdi çok uykum var. " diyerek yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Hem gidiyor hem mırıldanıyordu.
" Benim kardeşimi üzmek neymiş göstereceğim ."
Merdiveni çıkarken bize döndü.
" İyi geceler. " avucuna bir öpücük kondurup üfledi.
Serhan'da ona karşılık, " İyi geceler bebek rüyanda yakışıklı gör. " diyerek eliyle kalp yaptı.
İkimiz baş başa kalmıştık. Elimi alnıma dayayıp koltuğun kenarından destek aldım. Üzerimde Serhan'ın bakışlarını hissettim. " Ne oldu ?"
"Aysa az önceki söylediklerine hiç inanmadım. Sizin aranızda başka bir şey var sadece ikimizin bildiği ikinizin yaşadığı "
Bunu nasıl anlamıştı ki. Panik olmuş bir şekilde "Hayır asla, hiç öyle bir şey yok " diye geveledim.
"Aysa çocuk mu kandırıyorsun ? Her şey o kadar açık ki aranızda bir şeyler olmuş "
Ona " Nasıl anladın ? " bakışlarını attım.
"Anlarım ben gözlerin herşeyi anlatıyor."
Yanıma gelip elimi tuttu.
Bacaklarımı karnıma doğru çektim. Madrid'te beraber olduğumuz geceden başlayarak bugün beni öptüğüne kadar her şeyi anlattım.
Anlattıklarımı ağzı açık kalarak dinliyordu, aralarda da seni seni bakışı atmayı ihmal etmedi.
"İşte böyle "
"Kız sen şimdi yattın mı bu adamla gerçekten. Peki nasıldı ? "
"Ya sus " diyerek koluna vurdum. Bağırışını Rüya duyarsa mahvolurdum.
O kadar anlattığım şey içinden tek ilgisini çeken yatmamız olmuştu.
"Hatırlamıyorum." dedim yalancı bir ifadeyle
"Yalan söyleme o kadar belli oluyor ki salladığın, hadi doğruları söyle"
"Tamam hatırlıyorum çok güzeldi. İlk kez biriyle birlikte olmama rağmen çok nazik davrandı."
"Ne sen ilk kez onunla mı yattın. " diye bağırdı.
Elimi ağzına yavaşça vurdum.
"Sussana ne bağırıyorsun. "
"Vay bizim açılmamış gonca gülü Yıldırım tanrısı götürmüş. "
"Yıldırım tanrısı ne be ?"
"Kızım adam Yıldırım gibi değil mi düştüğü yeri yakıyor seni de yakmış kim bilir daha kimleri yaktı. Bir ara keşke benide yaksa. "
Cüretkar sözüne ağzım açık kalmıştı.
"Sen gece gece kudurdun hadi artık uyuyalım."
Salona pike ve yastık getirerek koltuğu hazırladım.
"İyi geceler kuduruk fare "
"İyi geceler rüyanda Yıldırım tanrısını gör sen nasıl göreceğini biliyorsun. "
"Aaa zıbar artık " diye sitem ettim .
Kendimi yatağa sırt üstü atıp tüm olanları düşündüm elim istemsizce dudağıma gitti baş parmağımı dudağımda gezdirip sokak ortasında beni öptüğü anı zihnimde canlandırdım.
Ama bir an aklıma bana çok sert davrandığı gelince parmağımı dudağımdan hızla çekerek kendi kendime "Yat uyu kızım kafanın karışmasına izin verme " dedim.
Ama karışan kafam değildi ki , kalbimdi. Bir an önce bu karışıklığa sen vermem gerekiyordu.
**********
Gece yine zar zor uyumama rağmen sabahın beşinde uyanmıştım. Üstelik ayağımda ağrıyordu, adam dün beni o kadar çekiştirmişti ki sanırım ayağım burkulmuştu. Elimde kahve kupasıyla balkondan çıkıp salona döndüm. Saat yediydi ve benim iş için hazırlanmam gerekiyordu.
Aslında işe gitmek istememe rağmen yola koyulmuştum. Gitmesem yine gelecek beni zorla götürecekti. Sonuçta aramızda bir sözleşme vardı, bitmesine çok az kalmıştı. Biraz daha katlanabilirdim.
Şirkete geldiğimde saat tam dokuzdu. Bilgisayara kafasını gömmüş olan Buse'ye sıcak bir gülümsemeyle yanına yaklaştım.
" Günaydın nasılsın ? "
"Günaydın Aysa, iyiyim. Sen nasılsın? "
"Bende iyiyim" göz devirip odayı işaret ettim. " Savaş bey geldi mi ? "
"Henüz gelmedi."
Gelmemiş olmasına sevinmiştim. Onu görmeye henüz hazır değildim. Kendi kendime, "Eninde sonunda gelecek Aysa. Bu durumu artık kabullenmelisin bir buçuk ay boyunca sürekli yanında olacak " dedim.
Odanın camını açıp küçük toplantı masasının başına geçip oturdum. Dışarıdan gelen Buse'nin "Günaydın Savaş bey " demesiyle kalbimin ritmi artmaya başlamıştı.
Kapının açılmasıyla panikleyip elimdeki dosyayı yere düşürdüm, eğilip dosyayı almaya çalışırken, bu sefer kalemleri düşürdüm.
Elim ayağıma dolaşmıştı.
Kendimi toparlayıp ayağa kalktım.
" Günaydın Şavaş bey " dedim.
Yüzünü bana çevirmeden yine o kan dondurucu sesiyle," Günaydın Bugünün planları hazır mı? diye sordu.
"Evet "
"Adama bak sanki beni değil ben seni öptüm " diye söyleniyordum.
Buse'nin bana verdiği kağıdı aramaya başladım.
"Bir şey mi dedin Aysa " kağıdı bulup ona döndüğümde delip geçen bakışlarını yine yüzüme dikmişti.
"Bugün Haluk Seymen'le 11'de toplantınız var. Birde Fırat Çelik Rusya'dan gelecekmiş. Bu kadar başka bir şey yok.”
Kafamı kaldırdığımda dudağıma baktığını farkettim. Kendini toparlayıp sırtını dikleştirdi.
"Toplantıyı iptal et bugün şirkette olmayacağım sende istediğin zaman çıkabilirsin."
Soğuk tavrına karşı sadece kafamı sallamakla yetindim geldiği gibi hızla çıkıp gitti. O gittikten sonra masaya yaslanıp derin bir nefes aldım.
Bu adam yanımda olduğunda nefes almayı unutuyordum kalbim ritmini artırıyor. Korku mu heyecan mı bilmediğim duygulara giriyordum.
Pencereye yaklaştım. Savaş bey’in arabasının yanında Gülin yellozunu görmüştüm. Güvenliğe bir şey sorup kafasını yukarıya, yani benim olduğum pencereye kaldırdı. Göz göze geldiğimizde küçümseyici bir gülüş attı.
Ve arkasını dönüp Savaş bey’in arabasına oturdu.
Kalbimde bir şeylerin akıp gittiğini hissettim. Buraya beraber gelmişlerdi ve beraber ayrılıyorlardı. Onun sevgilisi olmadığını söylüyordu ama hiç yanından ayrılmıyordu.
"Evet Aysa bu adamdan uzak durman gerekiyor. "
Çalan telefonun sesiyle irkildim geri dönüp toplantı masasına yaklaştım, çantamda bulmaya çalışıyordum. Sonunda bulduğumda ekranda yazan kişiyle oldukça şaşırmıştım.
'Magno ' arıyordu.
Telefonu gerginlikle açtım.
"Seninle konuşmak istiyorum ve senden özür dilemek istiyorum lütfen benimle bu akşam buluşur musun ? diye sordu.
Magno bir hata yapmıştı. Bu hatayı belkide benden cesaret alarak yapmıştı. Ona yakınlığımı yanlış anlamıştı bunu düzeltebilirdik. Hayatımda sadece iş için birlikte olacağımızı söylesem beni anlardı. Benim hayatım buydu Madrid'te yaşamaya devam etmeliydim. Uzun zamandır tek hayalim Magno'nun kurduğu dil öğretimi derneğinin üyesi olmaktı. Şimdi onu elimden kaçıramazdım. Bu yüzden Magno'nun yemek teklifini kabul ettim.
Üzerime askılı büstiyer ve kot pantolon giyindim saçımı at kuyruğu yaptım arabama binip verdiği adrese yola çıktım. Savaş bey şirketten çıktıktan bir saat sonra bende ayrılmıştım.
Elimi uzattım. "Merhaba"
"Merhaba Aysa geldiğin için çok teşekkür ederim."
Yüzünü ilk kez görüyordum. Çok kötüydü. Adamı bu kadar dövmesine ne gerek vardı. Karşımda duran adama resmen kızgın boğa gibi saldırmıştı.
Yüzünde ki yaralar hâlâ tazeydi burnu sargılıydı.
"Savaş bey'in yaptığı kabalık için çok özür dilerim Magno. Ben böyle olsun istemedim."
Elini masada ki elime uzatarak tuttu. "Asıl seni zorla öpmeye çalıştığım için ben özür dilerim Aysa. Çok sarhoştum ve seni Savaştan kıskandığım için böyle davrandım. Gerçekten çok özür dilerim. Lütfen beni affet."
Elimi çektim. "Evet Magno beni zorla öpmeye çalıştığın için hâlâ çok kızgınım. "
"Senden çok hoşlanıyorum Aysa. Sürekli aklımdasın. Seni düşünmeden tek bir anım bile geçmiyor. "
"Magno " diye fısıldadım.
"Lütfen beni dinle Aysa "
"Savaş ile aranızda başka bir şey var farkındayım. Hiç kimse asistanı için başkasını yumruklamaz."
İşaret parmağını yüzüne işaret etti. "Şu halime bak. Eminim ki benim gibi o da senden hoşlanıyor. Onun gözlerinde gördüm sana nasıl baktığını gördüm. Senden hoşlandığımı söylediğinde gözlerinde ki öfkeyi gördüm. "
Hayır bu doğru değildi. Benden hoşlandığı falan yoktu. Onun ki sadece kuyruk acısıydı. Onunla yatıp kaçtığım ve hatırlamadığım için kendi kendine hırs yapıyordu.
"Hadi Aysa benimle gel ve hemen yarın Madrid'e dönelim. "
Yeniden konuşmaya başlamasıyla daldığım düşünceden çıktım. Sessizliğime karşılık "Bir şey söylemeyecek misin ? " diye sordu.
"Ne söyleyebilirim ki Magno ? Burada yapmam gereken bir işim var Pamir amcayı yüzüstü bırakamam söz verdim."
"Olsun ben asla pes etmem seni her zaman bekleyeceğim. "
Elini uzatıp tekrar elimi tuttu.
" Geldiğinde her şey güzel olacak "
"Şimdilik bu konuyu kapatabilir miyiz?"
"Tamam sen nasıl istersen. "
Yemekleri sipariş edip beklemeye başladık. Yaptığından çok pişman olduğu gözlerinden okunuyordu.
"Savaş bey'den neden şikayetçi olmadın ?" diye sordum.
"Her ne kadar beni dövmüş olsa da sana yaptığım yanlıştı.Tekrar çok özür dilerim bunu nasıl yaptım bilmiyorum."
Bu kez eline uzanıp ben tuttum.
" Tamam herkes hata yapar pişman olduğunu görebiliyorum."
"Aysa gerçekten çok iyi kalpli bir kızsın. "
Bir kaç saattir buradaydık. Yemek yemiş, kahve içmiştik. Olanları unutup başka şeylerden sohbet etmiştik. Telefonuma gelen bildirimle elime aldım.
Savaş bey, “ Bir dağ evi çizimi göndermişti. Bu fotoğraf sende kalsın. Detayları sonra atacağım. “ yazmıştı.
Resimdeki ev çok güzeldi. Hep hayal ettiğim gürültüden uzak, sadece aşık olduğun insanla, doğa içinde beraber yaşamak için mükemmel bir yerdi.
Saate bakınca 11'e geldiğini gördüm. Geç olduğunu söyleyerek beraber kalkmıştık.
Dışarıda yoğun bir kalabalık vardı. Ne olduğuna anlam veremezken restoran çıkışına bir adım atmıştım ki gazeteciler tarafından önümüz kesildi.
Flaşlar yüzümde patlıyor, mikrofonu resmen ağzıma sokuyorlardı, refleksle kolumu yüzüme kapattım.
Magno bermejo ile birlikte misiniz ?
Neden yüzünüzü saklıyorsunuz ?
Bu aşk tercümanlıktan mı doğdu?
Ne zaman tanıştınız kaç aydır berabersiniz ?
Yüzünüze ne oldu ?
Madrid'e ne zaman döneceksiniz ?
Kendimi zar zor arabaya atmıştım. Bunlar delirmiş olmalıydı, olmayan şeyleri nasıl olmuş gibi sorabiliyorlardı. Hâlâ arabanın etrafında dolaşıyorlardı. Güvenliklerin yardımıyla yol açılınca sonunda aralarından çıkabilmiştim.
Bir erkekle bir kadın arkadaş olamaz mıydı ? Bu magazincilik dünyasına asla anlam veremeyecektim.
Sonunda eve gelmiştim. İlginç bir gece yaşamıştım. Üzerimi değiştirip saçlarımı çözdüm kendimi yatağın üzerine attım. Gözlerimi tavana dikip 4 günde yaşadıklarımı düşündüm. Savaş bey'in yolun ortasında beni öpmesi bugün hiçbir şey olmamış gibi davranması. Magno'nun söylediği sözler kafamın içinde birbirleriyle çarpışıyorlardı. Ne tarafa yöneleceğimi artık bilmiyordum.
Madrid’te bıraktığım işlerim vardı. Orada bir hayatım,düzenim, emek verdiğim ofisim vardı. Burada Savaş bey’in yanında durmaktan başka yaptığım hiçbir şey yoktu.
Pamir amca ile konuşup Magno ile gitmeliydim. Sonuçta şirketle iş ilişkileri bitmişti bana da gerek yoktu. Sabah Pamir amca ile konuşmaya karar verip gözlerimi kapattım.
Yeni bir iş gününe uyanmıştım. Şirkete adım attığımda asistan kızlar yüzüme tuhaf tuhaf bakıyor kendi aralarında bir şeyler mırıldanıyordu. Onları umursamayıp asansöre yöneldim. Üst kattaki yönetici asistanları da aynı şekilde tuhaf bakıyorlardı.
Neden herkes bana tuhaf bakıyordu ? Asansöre binip aynada kendime baktım gayet normaldim. Asansör kata geldiğinde inip ofise yürümeye başladım.
Buse, beni fark ettiğinde hesap sormak istercesine ellerimi beline koydu
Yanına yaklaştım. "Ne var Allah aşkına neden herkes bana uzaylı görmüş gibi bakıyor ? "
"Aysa sen "
SAVAŞ'DAN
Magno'nun onu zorla öpmeye çalışmasına göz yumamamış onu tüm sinirimle dövmüştüm. Sadece benim olan kadını öpmesine tabiki de izin veremezdim. Aysa benimdi bana aitti. Dudağı, bedeni bana aitti yakın bir zaman sonra kalbide bana ait olacaktı.
Magno’yu iyice benzettikten sonra ki sabah işe gelmemişti ofisimde onu görmeyince evine gidip zorda olsa ikna etmiştim.
O şerefsize kızması gerekirken bana kızıp beni kendiyle cezalandırmaya çalışıyordu. Onu görememek, kokusunu hissedememek benim en büyük cezamdı.
Aysa bilmesede ona sarılıp uyuduğumda bir kalbim olduğunu hissetmiştim. Kollarım arasında tüm masumluğuyla uyurken anlamıştım ki ben, onsuz nefes almamalıydım.
Tarık'ın ajansına geldiğimizde daha önce tanıştıkları için Aysa'ya yakın davranmaya çalışıyordu. Bir tesadüf eseri tanıştığını söylüyordu ama bu bana hiç inandırıcı gelmemişti.
Sürekli Aysa ile konuşmaya çalışıyordu , bedenine bakıp iç geçirmesi hâlâ tepemde olan sinirlerimi daha fazla geriyordu. Birde mankenlik teklif ettim demiyor mu resmen eceline susamış olduğunu belli ediyordu.
Üzerine giydiği şey bir bez parçasıydı. Evet bez parçası. Mor, aşırı mini gecelik gibi bir şeydi. Bana göre bu kıyafet yatakta giyilirdi.
Böyle başka ortamlara girmesi beni çok öfkelendiriyordu. Tüm vücudunu sarmış bütün hatlarını ortaya çıkarmıştı. Başkasının onu düşlemesi fikri seri katil olmama sebep olacaktı.
Ajanstan çıkıp onu eve bırakmıştım. Evde olacağı için içim rahattı. Bir kaç saatliğine kapısından ayrılmıştım ama geri gelecektim. Neden bilmiyorum ama onun ışıkları sönmeden kapısından ayrılamıyordum.
Uyuma saatine kadar burada arabamın içinde bekliyordum. Her gece saat 11 de ışıkları kapatıyordu. Evde, yanında olmak istememe rağmen ben burada bekliyordum. Daha ne kadar böyle devam edecekti.
Ben ayrılmadan eve girdiğine emin olmuştum ama bir saat sonra Berkan'dan karakola düştüğü haberi gelince hemen onu çıkarmaya gittim. Ben, onu bıraktıktan sonra neden dışarı çıkmıştı ki ?
İki piç kurusu ona zarar vermeye kalkmıştı. Bu düşünce bile öfkeden gözümün dönmesini sağlamış adamları hastane çıkışında tüm öfkemle dövmüştüm. Gerçi Aysa biraz bunları benzetmişti ama yetmezdi.
Benim olana elini uzatanın elini, Dilini uzatanın dilini keserdim. Ona kimsenin zarar vermesine müsade etmeyecektim !
Serhandan zarar gelmeyeceğini biliyordum ama bu kadının büyüsü karşısında taş olsa çatlardı. Onu sahiplenmiş kıskançlıktan gözüm hiçbir şeyi görmeyecek duruma gelmiştim. Ben onun için endişelenirken, bana Serhan'ı savunuyordu.
Söylediğim sözlerin onu kıracağını düşünememiştim. Öfke ve hayal kırıklığıyla arabadan inip uzaklaştığında peşinden gittim.
Ve dayanamamış, yeniden ilk günkü gibi dudağına yapışmıştım.
Yeniden onun dudağının tadını hissettiğimde çok uzun zamandır yapmak istediğim ama yapamadığım şeyin ne kadar rahatlatıcı olduğunu hatırladım. Dudağı terapi gibiydi.
Geri çekilip beni öylece bırakıp gitmişti. Daha fazla korkutmamak adına peşinden gitmemiştim. Zaten çok yakında tamamen benimle olacaktı.
Bugün yine gelmeyeceğini düşündüğüm için işim olmamasına rağmen şirkete geldim, işleri dışarıdan yürütecektim ama onun burada olduğunu bilmem gerekiyordu. Ya gelmezse korkusu beni yiyip bitiriyordu.
Şirkete geldiğimde ofisin kapısını açıp içeriye girdim. Evet Aysam gelmişti. Şuan bana arkası dönüktü ama heyecanladığı eline ne aldıysa düşürdüğünden belliydi. Onu yanı başımda istememe rağmen soğuk davranmıştım aramızda bir mesafe olduğunu hissederse gitmek gibi saçmalıklara başvurmazdı.
Şirketten çıkıp gitmiştim ama aklım hâlâ ondaydı. Ne olurdu içeri girdiğimde ona sıkıca sarılıp dudağına yapışsaydım,boynundan öpüp kokusunu içime hapsetseydim.
Ona bu kadar yakınken bir o kadar uzak durmak çok zordu. Akşam olduğunda yine evinin kapısına gidip uzaktan izleyecektim. Ama şimdilik sadece şimdilik onu uzaktan izleyecektim. Çok yakında Aysa kollarımın arasında olacaktı.
İş için Fırat'la yemeğe gidiyordum yeni bir projeydi detaylarını eskiden de yaptığımız gibi bir rakı balık sofrasında yapmaya karar vermiştik. Boğazda bir restorana geldik. Bir iki üç derken beş bardak sek rakıyı içmiştim.
Fırat sorgulayıcı gözleriyle masaya yaklaştı.
" Kim bu aklını başından alan kadın. İki saattir buradayız ama kafan burada değil."
Rakıyı şişeden bardağa koydum. Fonda bir müzik yükseldi.
"Senin derinlerinde bir yerde buldum
Sımsıkı sarılacak karışacak köklerimiz
Görmek beraber olmak seninle
Çok güzel belki ama
Düşlemek bambaşka
Tenin almış beyazlığını aydan
Saçlarının rengi geceden
Bundan geceye sevdam
Sen örterken benimle kalbini
Al aklım gibi hissimi
Al çünkü özlüyorum."
Şuan hem restoranda hem beynimin içinde çalan şarkıyı ilk kez duyuyordum. Bu şarkı Aysa'ya yazılmış gibiydi. Onu anlatıyor ve hissettiriyordu.
Parmağımı havaya kaldırdım gökyüzünde parlayan Ay'ı işaret ettim. " İşte o, benim aklımı başımdan alan, aklımla hareket etmemi engelleyen. "
Fırat'ın gözlerinde memnuniyet belirten bir ifade oluşmuştu. " Sana aşkın nasıl güzel bir duygu olduğunu defalarca anlatmaya çalışmıştım ama becerememiştim. Demek ki anlaman için başına gelmesi gerekiyormuş. "
"Şimdi bu aşk mı ? " diye sordum.
" Evet kardeşim. Bende beklediğimden fazla aşık olmuşsun."
Kendi rakı bardağını elimde ki bardağa vurdu.
"Anlat bakalım. Kim bu kız nasıl tanıştınız ?"
Fırat benim çocukluktan bu yana 27 yıllık arkadaşımdı babalarımızın başladığı bu iş yolculuğuna Fırat'la ben devam ediyordum. Ona sonsuz güveniyordum bu yüzden her şeyi en baştan olduğu gibi anlattım.
Anlattıklarıma hem kahkaha atıyor hem de onu yanında tutmak için yaptığım şeyleri onaylamazcasına tepki veriyordu.
Bardaktan bir yudum daha alıp derin bir nefes aldım.
" Artık ne yapacağımı bilmiyorum Fırat. "
Şişenin dibinde kalan sıvıyı bardağına koyup üzerine su ekledi.
" Bu yaşadığın duyguları ona anlatacaksın kardeşim. Bu işler öyle oyunla falan olmaz. Gideceksin ve ben sana aşığım diyeceksin o da seninle aynı duyguları hissediyorsa artık kapılarda değil yanı başında olacaksın."
" Ya o hissetmiyorsa. "
" Ben eminim kardeşim o da seninle aynı duyguları hissediyor."
Saat 1’e gelmişti.
" Artık kalkalım kardeşim benim daha nöbetim başlıyor. " dedim.
"Kalkalım Savaş umarım yakında nöbet tutmaktan kurtulur Aysa'nın kalbinde yerini alırsın."
Bir saatin sonucunda evinin önüne gelmiştim. Daha erken gelmeyi düşünmeme rağmen Fırat'la restorandan bir türlü kalkamamıştık. Saat 1.30 olmasına rağmen hala ışıklar yanıyordu. Hiç bu kadar açık kaldığını görmemiştim. Bir sorun mu vardı ? İyi miydi ?
Kapısını çalıp sormam gerekiyordu. Neden bu kadar geç kalmıştı. Arabadan inmek için kapıyı tuttuğumda ışıkların söndüğünü fark ettim. Biraz olsun rahatlamıştım. Kafamı direksiyona gömdüm.
Kendi kendime konuşmaya başladım.
" Aramıza ördüğün duvarları paramparça edeceğim ve seni her gece burada beklemek zorunda kalmayacağım. Orada yanında olacağım aynı evde ,aynı yatakta, aynı havayı soluyacağız. Ve bu sonsuza kadar sürecek. Bir gün benimle aynı duyguları hissedeceğini biliyorum ve o gün çok yakında. Sadece sen ve ben, bizim dünyamızda mutlu olacağız. "
********
Telefona gelen bildirimle elime aldım. Bir haber sitesiydi üzerine tıklayınca gördüğüm fotoğraf gözbebeklerimin öfkeyle büyümesine sebep oldu. Bu fotoğraftaki Aysa’ydı.
"Madrit’in ünlü iş adamı Magno Bermejo bir Türk güzele gönlünü kaptırdı. Restorandan baş başa olan ikilinin uzun zamandır aşk yaşadıkları iddia ediliyor. Sorulan sorulara cevap vermeyen ikili dikkat çekmemek için ayrı arabalarla restorandan ayrıldılar.
Peki kim bu Türk güzel ? "
Tüm sinirimi elimde ki telefondan çıkarmak istercesine avuçlarımın arasında ezip yere fırlattım. Telefon yerde paramparça olurken önüme gelen herşeyi tekmeledim.
Nasıl olurda O piç kurusunun yanına giderdi ?
Onu zorla öpmeye çalışan o adamla ne konuşuyordu ki ?
Evden çıkıp geçmeyen öfkemle ofise sürdüm. Bana bunun hesabını verecekti. Ben onu evde sanarken Magno piçiyle dışarıda geziyordu.
Asansörden indiğimde Aysa karşısında ki kızlara hararetle bir şeyler anlatıyordu.
"Aysa odaya gel. Sizde işinizin başına" diye bağırdım. Kapı kolunu sertçe kavradığımda büyük bir gürültüyle duvara çarpmıştı. Peşinde içeri girince kolundan çektim duvara yasladım.
Gözleri şaşkınlık ve korkuyla bakıyordu.
" Sen ne halt yiyorsun Aysa ? " diye sordum.
Bu durumda bile anlamaz gözlerle bakıyordu.
"Nasıl yaparsın ? " diye sordum.
Yüzlerimiz birbirine o kadar yakındı ki aralanmış dudağına yapışıp nefesim tükenene kadar öpmek istiyordum.
Soğukkanlı görünmek isteyerek " Ne yapmışım ? " diye sordu.
"Seni zorla öpmeye çalışan Magno ile neden görüşüyorsun kızım ? "
"Ben sizin kızınız değilim ve Magno ile görüşüp görüşmeyeceğime kendim karar veririm. "
Söylediği söz beni daha da sinirlendirmişti kafamı sabır çekerek yana döndüğümde boşluğu fırsat bilerek kollarımın arasından kaçtı.
Bir adım atarak üzerime yürüdüm.
"Ben veririm. "
"Benim özel hayatıma karışamazsınız istediğim kişiyle istediğim yerde istediğim zaman görüşürüm ben kendi kararlarımı verebilecek yaştayım "
"Sen benim, " benimsin demek istedim ama bunu şimdilik söyleyemezdim beni hatırlamıyordu bile o muhteşem gecemizi hatırlamıyordu. "Asistanımsın. Benim iznim olmadan müşterilerimle görüşemezsin. "
"Magno artık sizin müşteriniz değil. "
"Sende bunu fırsata çevirdin öyle mi? "
"Evet, harika hatta bulunmaz bir fırsat. Sizin müşteriniz değil ve bu beni daha çok ona itti."
Yüzüme söylediği sözler ürkek bakışlarıyla uyuşmuyordu. Hem benden korkuyor hem de kendi bildiğini okumaya çalışıyordu.
Bu kız beni katil edecekti.
"Magno ile tanışmak isterken elimden sevgilim gitti "
Hâlâ o piçe sevgilim demiyor mu onu artık unutturmak için kalbini sökmek istiyordum. Hâlâ tepemde olan sinirlerimle ,
"Üzüldün mü sevgilin için " diye sordum.
"Hayır üzülmedim aksine Magno ayağıma kadar gelince ona beni aldattığı için bin kere teşekkür ettim. Tam üç senedir bu işin peşindeyim . Ve ben, onun yanında olacağım bu iş için çok çabaladım. Ayağıma gelen fırsatı geri tepemem o dernek benim dünyaya açılma fırsatım. "
Bir kaç adım üzerine yürüyerek gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Sen ne bugün ne de yarın o adamın yanına gidemeyeceksin. "
"Ne demek ... " sözünü kesip devam ettim.
"Gidemezsin demek " diye son sözümü bastırdım. " Gidemezsin "
İşaret parmağıyla kapıyı gösterdi.
“Öyle mi Savaş bey ? Şimdi Pamir amcanın yanına gidiyorum ve ona istifa etmek istediğimi söylüyorum. Beni anlayacaktır. “ Diyerek odadan çıktı.
Onun peşinden bende ofisten çıktım. Babam ona kıyamayıp gitmesine izin verecekti o da Magno piciyle gidecekti. Aslında bu ihtimal bile değildi.
Çünkü bugün itibariyle öyle bir adam kalmayacaktı.
Hızla şirketten ayrılıp arabayı Magno'nun kaldığı otele sürdüm. Anlaşılan ısrarcı olmaya devam edecekti. Aysa'dan hoşlanıyor olması bile onu öldürmem için yeterli bir sebepken adının onunla anılması daha da yeterli bir sebepti. O yavşağı aradan çıkaracaktım.
Oda numarasını öğrenip asansörle olduğu katan çıktım. Kapıyı o açmıştı beni beklemediği yüzünde ki memnuniyetsizlikten belliydi.
" Neden geldin ? " diye sorunca yakasından tutup içeri girdim. Yüzünde ki yaralar izleri hâlâ tazeydi bir yenisini daha eklemeye karar verdim. Tuttuğum yakasından kendime çekip tüm kuvvetimle sıkı bir kafa attım.
Acı içinde inleyerek yere düşmüştü.
Yere eğilip yumruk atacakken elini "dur" anlamında kaldırdı.
" Seni o gece uyarmıştım Aysa'dan uzak dur çek git buradan demiştim. Ama sen beni dinlemek yerine onunla aynı ortamda nefes almayı sürdürmeye çalıştın. "
Burnunu tutuyordu elimle saçlarından çekip yüzüme bakmasını sağladım.
" Aysa'ya birdaha yaklaşırsan seni öldürürüm demedim mi lan. Birde birlikte olduğunuzu göstermek için gazeteci çağırıyorsun. “
"Bırak " diyerek elimi itti.
"Ben gazeteci falan çağırmadım benim haberim yoktu. "
" Yalan söyleme lan. Sen çağırmadıysan küçüçüçük restoranın kapısında ne diye seni beklesinler. "
"Doğru söylüyorum. Ben gidiyordum ama bir kadın geldi Aysa seni affetmek istiyor onu yemeğe davet et seninle Madrid'e gelmeye razı olacak dedi. "
Yeniden eğilip yakasından tuttum. Nefret dolu bakışlarımı bir an olsun yüzünden ayırmadım.
"Hâlâ yalan söylemeye devam ediyorsun. "
"Hayır " diyerek ayağa kalktı. "Yalan söylemiyorum bende gerçekten Aysa benimle gelecek sandım ama ona teklif ettiğimde üstü kapalı bir şekilde reddetti. "
"Kim o kadın ? "
"Adı Gülin "
Duyduğum isim ile gerilmiştim. Gülin takıntılı bir kadındı. Aysa hayatıma girdikten sonra benden artık uzak durmasını istemiştim. En güzel anlarda tam Aysa ile her şey yoluna giriyor derken beliriyor her şeyi mahvediyordu.
Onu da hayatımızdan tamamen çıkaracaktım.
"Şimdi hemen İstanbul'u terket. Aysa ile aynı ortamda bile nefes almayı aklından geçirme. "
Çekmecenin üzerindeki telefonu fark edip elime aldım.
“ Ve şimdi Aysa’yı ara onu artık yanında istemediğini söyle.”
Kapıyı açıp çıkacakken tekrar ona döndüm. İşaret parmağımı yüzüne doğrulttum. “ Eğer bu kez dediklerimi yapmazsan seni gerçekten öldürürüm." diyerek açtığım kapıyı sertçe çarpıp çıktım.
AYSA’DAN
Buse'yi ikna etmeye çalışırken asansörün kapısının açılmasıyla kafamızı oraya döndük.
İçinden çıkan Şavaş bey'in öfkeli olduğu her halinden belli oluyordu. Yüzü sinirden çatlayacakmış gibi görünüyordu. Hiç birimizin yüzüne bakmadan sert ses tonuyla , "Aysa odaya gel. Sizde işinizin başına." diye bağırdı.
Sesinin tonunda ki sertlik içimde soğuk bir etki yaratmıştı. Açtığı kapı büyük bir gürültüyle duvara çarpınca korkmam gerektiğini hissettim. O da haberi görmüş olmalıydı. Her ne kadar içeriye girmek istemesemde gitmek zorundaydım. Odaya adım attığımda beklemediğim bir hareketle bileğimden sertçe çekilmemle sırtım duvarla buluştu.
Ayağım yine acıyla sızlamıştı. Beni Kapı ile gövdesi arasında sıkıştırmıştı. Gözleri hem öfke hem şefkat barındırıyordu. Bunu nasıl beceriyordu ki ?
Her gün olduğu gibi günlük hesap sorma seansı başlamıştı. Nasıl gidersin ? Neden gittin ? Ne işin var ? falan filan... Magno ile yemeğe çıkmış olmama çok sinirlenmişti üstelik bunun gazeteciler tarafından internete düşmesi onu daha da öfkelendirmişti.
Sanırım korktuğu şey asistanı olduğumun öğrenilmesiydi. O itibarını düşünüyordu ama beni de fazlasıyla geriyordu. Ben hayatıma,kararlarıma başkasının müdahil olmasından hiç hoşlanmıyordum. Hiçbir zaman da başkasının benim adıma karar vermesine müsade etmemiştim. Yani karşımda ki kim olursa olsun bana bu şekilde baskı uygulayamazdı. Ama bu adam beni bastırıyordu.
Son kelimesini kesin ve net ses tonuyla bastırarak söyledi.
" Gidemezsin."
İşaret parmağımla kapıyı gösterdim.
“Öyle mi Savaş bey ? Şimdi Pamir amcanın yanına gidiyorum ve ona istifa etmek istediğimi söylüyorum. Beni anlayacaktır. “ Diyerek odadan çıktım.
"Gidemezmişim, gideceğim göreceksin. " diye söylene söylene yürüyordum.
Pamir amcanın odasına yöneldim.
Artık onun bu tavırlarından bunalmıştım. Kim asistanına böyle davranırdı. Tek derdi benim hayatıma müdahale etmekti.
Koridorun sonuna geldim. Asistana, “Pamir amca odasında mı? “ diye sordum.
“Hayır. Yarım saat içinde gelecek. “ dedi.
Karşısına oturup beklemeye başladım. Bugün Pamir amca ile konuşup defolup gidecektim.
Ayak bileğime giren sancı ile irkildim. Sinirden ayağımın burkulduğunu bile unutmuştum. Canım yanıyordu.
Sonunda Pamir amca geldiğinde zorda olsa ayağa kalktım. Sanırım bir doktora görünsem iyi olacaktı.
“Pamir amca konuşabilir miyiz ?”
“Tabi yavrum içeriye gel.”
Peşinden giderken telefonum çalmıştı. Ekranı çevirip arayanı gördüğümde yerimde duraksadım.
‘Magno ‘ arıyordu.
O bugün gidecekti. Benden cevabımı bekliyordu.
Seninle geleceğim demek için telefonu açtım.
Selam bile vermeden. Soğuk ses tonuyla derin bir nefes alarak, “Aysa, senden hoşlandığımı söylemiştim. Ama sen beni sadece iş olarak görüyorsun. Bu yüzden artık seni yanımda istemiyorum. Ben gidiyorum. “ dedi
Çerezlik bir bölüm olsun. Öyle bir içimden geldi ❤️
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |