
“Herkeste buradaymış " diyen sese döndük.
"Şavaş bey "
Buraya kadar gelmişti. Daha 1 saat önce ayrılmıştık. Hiç değilse gecem biraz sakin geçseydi.
Masadaki herkes ayağa kalkınca onlara döndüm.
Ben şaşkınlıkla onlara, onlar da bana bakıyordu. "Ne oldu okul müdürümü geldi neden hepiniz ayağa kalktınız ? " diye sordum.
Savaş bey gülümseyerek karşıma oturdu.
"Okul müdürü gelmedi Aysa hanım ama şirketin ceosu geldi. "
Bende aynı onun gibi gülümseyerek cevap verdim. "Burası şirket olmadığına göre ayağa kalkmaya gerek yok. "
Can , " Aysa yine bildiğimiz gibi " diyerek oturdu.
Savaş bey geldiğinden bu yana masada gergin dakikalar başlamıştı. Resmen konuşmaya çekinir olmuştuk. Garsona verdiğimiz siparişler hariç kimseden ses çıkmıyordu ortamda derin bir sessizlik vardı.
Siparişlerimiz gelince tabağımdaki yemekler sayesinde tüm gerginliğim yok oldu. Yemek beni rahatlatan en büyük terapiydi.
Hemen yemeye başladım öyle iştahla yiyordum ki, Izgara levrek ve roka salatası karşımdaki adamı bile unutturmuştu.
Ta ki sesini duyana kadar.
"Yavaş ye boğazında kalacak. " dedi.
Kafamı tabaktan kaldırıp sudan bir yudum içtim.
"Merak etmeyin kalmaz."
Sürekli bana sataşmak için fırsat kolluyordu. Ve sürekli dik dik bakıyordu.
“Eee Savaş bey, genellikle çalışanlarınızla akşamda mı beraber olmayı tercih ediyorsunuz?” diye sordum
Yanımdakileri işaret etti.
“Şirkette beraber çalışıyoruz ama burada yabancı kimse yok hepimiz aileyiz değil mi ? “
Arkasına yaslanarak konuşmasına devam etti.
“ Madrid’te durum böyle değil biliyorum. İş bitince kimse kimsenin yüzüne bakmaz.“
Yemeğim bitmişti. Peçete ile dudağımın kenarını silip arkama yaslandım.
“Evet, verimli çalışma ortamı için biraz mesafe koyarlar. “
"Verimli çalışma ortamını neden bırakıp döndün ? " diye sordu
Evet. İşte yeniden en başa dönmüştük. Neden döndüğümü merak ediyordu. Aslında kendisinin yüzünden dönüp dönmediğimi merak ediyordu.
Senin yüzünden diyip bardağı kafasına atma fikri çık aklımdan!
Can araya girdi . " Senin hep hayalindi yüksek lisansını yapıp orada yaşamak. Hatta..."
İkimiz aynı anda söyledik. "Jan cornetle tanışmak. "
Gülümsedim." Malesef tanışmadık ama pes etmedim mutlaka tanışacağım. "
Savaş bey bizi alaya almıştı.
"Jan Cornet ile tanışmak çok mu önemli?”
"Evet benim için önemli Şavaş bey. "
Koltuğa genişçe yayılıp imalı bakışlarını gözlerime dikti.
"Gelmenin başka bir sebebi var gibi " dedi.
Evet var. Gelmemim çok başka bir sebebi var...
Sevgilim beni aldattı bende kendimi bara attım, körkütük sarhoş oldum. Tacize uğradım yetmezmiş gibi başka bir adamla yattım. Üstelik o kişi sensin.
Beklediği çok başka sebep buydu. Ama tabi ki ona duymak istediği gerçeği değil, kendi kurduğum gerçeği söyleyecektim.
"Özel bir konu herkesin içinde konuşulmaz. "
Çarpık bir gülümseme takınarak arkasına yaslandı. "Merak ettik aramızda yabancı yok, burada yakın arkadaşların ve Patronun var "
Bu kez onu inandıracaktım. Bir oyuna başlamıştım ve bu oyunu kusursuzca devam ettirecektim kendimden emin bir tavıra bürünmeye çalıştım.
"Sevgilim tarafından aldatıldım canım çok yanmıştı. Sonuçta bir insanın yedi yıllık sevgilisi tarafından aldatılması kolay kabullenebilecek bir durum değil. Bir süreliğine geldim ama geri gideceğim. "
Savaş bey'in gülümsemesi solmuştu. Yinede söylediklerime inanmadığı gözlerinden okunuyordu.
Can şaşkın ve inanmaz ses tonuyla
" Neee " diye bağırdı. Gerçekten Selim seni aldattı mı ? "
Elinde ki çatalı hızla tabağa attı.
"Aşka biraz olsun inancım vardı o da şuan bitti. "
Savaş bey sinirli gözlerle , " Ne abarttın bu kadar. Aldatmış işte. " dedi.
"Bu benim için imkansız gibi bir şeydi tabi sen onları tanımadığın için beni anlamıyorsun. Selim, Aysa olmadan nefes bile almıyordu. Aysa’ya çok aşıktı.”
Savaş bey'in yüzünün rengi al al olmuştu. Üzerindeki gömleğin üstten iki düğmesini açıp yakasını gevşetti gözlerini de Can’a dikmişti.
Rüya; " Bende hâlâ şaşkınım ama belkide böyle olması daha iyidir. Aysa en azından hemen Selim'i yakaladığı için şanslı. "
Gözlerine inen hayal kırıklığıyla, Berkan'ın yüzüne baktı.
" Bazı kadınlar o kadar şanslı olamıyor. Beni seviyor sandığı adamın yedeği olarak kaldığını anlayamıyor. " dedi.
Berkan sinirle, " Ben, seni aldatmadım. " diye bağırdı.
Şuan burada ne olduğunu anlamıyordum. Bu ikisinin arasında ne olduğunu hiçbir zaman anlamıştım da zaten.
Rüya, “ Sen, beni aldattın” diye bağırıp ayağa kalktı. Hızlı adımlarla lavabo tarafına yöneldi. Buse’de peşinden gitti.
Berkan restoranı terk etmişti. Can peçeteyle ağzını silip ayağa kalktı.
" Ben kaos sevmem geceler beni bekliyor." dedi ve o da restorandan çıktı.
Masada Savaş bey ile ben kalmıştım. Adam bir soruyla tüm masadakileri dağıtmıştı.
Aslında iyide olmuştu en azından daha fazla soru sormazdı.
Rüya'ya bakmak için ayağa kalktığımda telefonun çalmasıyla masanın üzerine ters bıraktığım telefonu çevirdim. Magno arıyordu, ikinci çalışta açtım.
"Aysa hemen otele gelmen gerekiyor ? " sesi çok kötü geliyordu.
Panikle, " Ne oldu ? " diye sordum.
"Çok önemli hemen gel."
"Tamam geliyorum " diyerek kapattım. Savaş bey masaya eğilmiş sorgulayıcı gözlerle bakıyordu.
Yerimden hızla kalkıp gelen Rüya'ya döndüm, biraz sakinleşmiş gibiydi onunla Berkan konusunu daha sonra konuşacaktım.
" Benim gitmem gerekiyor. Sen benim eve geç bir kaç saate geleceğim. "
"Bizim kulübe gidip kafa dağıtacağım , sabah gelirim. Sen nereye gidiyorsun ?"
"Magno aradı , otele çağırdı önemli dedi. "
Savaş bey, "Ne olmuş ? " diye sordu.
"Bilmiyorum ama önemli bir şey herhalde sesi kötü geliyordu."
Savaş bey cümlesini bastırdı.
" Bu saatte önemli ne olabilir ? "
"Gidip öğrenmeden bilemem. Hepinize iyi geceler " diyerek kendimi kafeden dışarı attım.
Arabama bindiğimde derin bir nefes aldım. Savaş bey’in her yerden karşıma çıkması ve beni cevabını veremeyeceğim sorularla sıkıştırması fazla gelmişti.
Masadakileri birbirine düşürdüğü yetmezmiş gibi Magno’nun yanına gitmeme de takmıştı. Sabah iş yerinde, akşam restoranda her yerde beni germeye yemin etmiş gibiydi.
Yaklaşık 20 dakika sonra Magno'nun kaldığı Arslan otele gelmiştim, asansöre binip 11. katın düğmesine bastım.
Asansör durduğunda odanın olduğu koridora doğru ilerledim ve kapıyı çaldım. Kapıyı Magno açmıştı önümden çekildiğinde gördüğüm manzara karşısında gerçekten donmuştum.
Magno'nun Madrid'ten getirdiği asistanın yüzü kanlar içerisinde kalmıştı.
Endişeyle , "Ne oldu burada " diyerek hızla kıza yöneldim.
"O kız asistanımı dövmüş geldiğimde bu haldeydi."
"Hangi kız ? "
"Savaş'ın beni asiste etmek için gönderdiği kız. "
"Peki neden böyle bir şey yapmış? "
Öfkeden çatallaşmış sesiyle, "Bilmiyorum Aysa. Nasıl cüret eder. Savaş böyle bir kadını nasıl beni yanıma gönderir. Savaş'ı ara hemen buraya gelsin."
Çantadan telefonu çıkarıp Şavaş bey'i aradım.
Üçüncü çalışımda açmıştı. Soğuk bir ses tonuyla cevaplamıştı. "Evet Aysa "
"Savaş bey, hemen buraya gelmeniz gerekiyor. "
"Neden , Ne oldu ? " sesi hala soğuk ve mesafeliydi.
"Çok önemli buraya gelin konuşalım Magno'nun odasındayım. "
Telefonu kapattıktan sonra banyodan ilk yardım çantasını alarak Lara'nın yüzündeki yaraları temizlemeye başladım.
Magno sessizce deri koltukta oturup viskisini yudumluyordu ,tekrar kıza dönüp alnındaki yarayı bantladım.
Ayağa kalkıp odanın ortasında dikildim. Elif, bana olan nefretinden herkese zarar vermeye başlamıştı.
" Nasıl böyle bir şey yapar hâlâ inanamıyorum."
" Senin ona söylediklerini kafasına çok takmıştı. Şirketten çıktıktan sonra yanıma geldi. Bana buradan gideceksin dedi. Bende sebebini sordum. Tek asistan olması gerekiyormuş."
Tekrar yanına oturdum. " Ne söyledi ? "
"Aysa'yı tamamen bitirmem gerekiyor onun elinden her şeyi alacağım benimle böyle konuşamaz falan dedi. Asla gitmeyeceğini söylediğimde bana saldırdı."
Ellerini tuttum. " Ben özür dilerim Lara , böyle yapacağını hiç düşünmemiştim. "
Magno'ya döndüm. " Polisi arayalım. " dedim ve telefonumu elime aldım.
Elini, elimin üzerine koydu.
" Hayır böyle bir şeyin duyulmasını istemiyorum."
"Yaptığı yanına mı kalsın kızın haline bakın. " diyerek, Lara'yı işaret ettim.
"Hayır tabikide yanına kalmayacak o birdaha Madrid'e adım atamayacak."
********
Kısa bir süre sonra Savaş bey gelmişti ayağa kalkarak karşısına geçtim.
Öfke dolu sesimle,
"Ne olduğu bilmediğiniz birini koskoca Magno'nun yanına sokarsanız olacağı buydu. " dedim
Tek kaşını kaldırdı.
"Koskoca Magno mu ? "
"Gerçekten buna mı takıldınız ? "
Magno ayağa kalkıp öfkeyle bağırdı.
" Yanıma getirdiğiniz kadının asistanıma yaptığına bakın. "
"Sesinin ayarına dikkat et Magno."
"Benim asistanım, senin çalışanından dayak yemiş ben sesimin ayarına mı dikkat edeyim."
Savaş bey ortamı sakinleştirmek yerine daha da geriyordu. " Onun cezasını vereceğim ama benimle konuşurken sesinizi yükseltmeyin."
Magno içki bardağından büyük bir yudum aldı.
"Aysa'yı benim yanımdan alarak bize büyük bir kötülük yaptınız. Aysa'yı tekrar yanımda istiyorum." dedi
Savaş bey duyduğu sözle bana baktı. Başını "hayır " anlamında salladı.
"Bu mümkün değil. "
Magno ; "Neden mümkün olmasın ? " diye sordu.
"Çünkü o benim asistanım. Size bir tercüman bulacağım."
Lara'ya yaklaştı.
"Merak etme artık size yaklaşamaz.”
Sonra bana döndü.
"Gidiyoruz " dedi.
Magno arkamdaydı, elimi tutunca irkildim.
"Aysa bu gece burda kal." dedi
"Hadi aysa toparlan " diyen Savaş bey'in sesiyle kendime gelip yüzüne baktım. Kaşlarını kaldırmış gözleri yeniden griye dönmüştü.
"Ben en iyisi burada kalayım kız korkmuş."
Net bir tavırla, "Gerek yok gidiyoruz. " dedi
"Buna ben karar veririm Şavaş bey size iyi geceler " diyerek kapıyı suratına kapattım.
İçimden , 'Delirmiş bu adam ya nerede kalacağıma da kendisi karar veriyor.' diye söylendim .
Magno ve Lara'nın yanında oturup sohbet ettik Elif kızı gerçekten fena hırpalamıştı biraz daha sakinleşince odasına çekildi. Magno çok fazla içmişti oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.
Parmağını koluma değdirerek,
" Keşke hep yanımda kalabilseydin. " dedi
Şuan vücuduma bakışı normal değildi, istekle bakıyor gibiydi. Elini belime getirmek için hareketlendiğinde geri çekildim.
" Saat geç olmuş benim artık gitmem gerekiyor. " diyerek çantamı aldım kapıya yöneldim.
Elini kapıya koydu.
"Benimle kal " dedi.
Ne yapıyordu bu adam ? Sanırım ona yaklaşımı mı yanlış anlamıştı.
" Gitmeliyim " diyerek cevap beklemeden hızla odadan çıktım.
Asansörden inip çıkış kapısına yöneldiğimde "Aysa " diye çağıran sesle derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.
Savaş bey'in sesiydi, Gitmemişti ve yine soru yağmuruna tutulacaktım. Ona döndüm.
"Savaş bey hâlâ gitmemişsiniz. "
"Gelmişken otelin durumunu inceledim. "
"Bunun gece gece aklınıza gelmesi ilginç sanırım ben çağırmasaydım otelin durumu vahim olurdu."
Bir an gülümsesede aynı hızla yüzünün şekli değişti.
Kollarını göğsünde bağlamıştı.
“O kız ile aranda ne geçtiyse bana anlat “ dedi
Bir an duyduğum bu cümle afallamama sebep olmuştu.
Herşeyi de sorma be adam !
Gerilmiştim, “Hiç, hiçbir şey. " diye kekeledim.
"Aysa aranızda bir düşmanlık olduğu belli ne olduğunu bilmeye hakkım var. Bir kahve içelim sende olanları anlat " diyerek elini önünden yürümem için işaret etti.
Savaş bey ile otelin kafesine gittik, garsonu çağırıp iki kahve alalım bana döndü.
"Ne içersin ? " diye sordu.
"Americano "
"Bende mırra alayım."
Garson gittikten sonra "Mırra mı? Onu nasıl içiyorsunuz ? " diye sordum.
"Neden ? "
"Çok sert bir kahve "
Sinsi bir gülüş ekledi. "Ben sert severim.Sen anlat ." dedi
Gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Derin bir nefes alarak söze girdim.
"Elif aslında benim çocukluk arkadaşımdı. Birlikte büyüdük sayılır. Aynı okullarda okuduk. İlk başlarda çok iyi arkadaşlık yapsakta sonraya doğru durum değişmeye başladı. “
Kahvemden bir yudum aldım.
“Benimle yarışmaya başlamıştı. Sonra kıskançlık ve kin eklendi. Böylece arkadaşlığımız bitmişti. “
Savaş bey arkasına yaslandı.
“Neden peki ? " diye sordu.
“Bilmiyorum. Anlayamadım. Daha sonra ben ne yaparsam aynısını yapmaya başladı. Ve sürekli sorun çıkartıyordu. Derslerde, spor kulüplerinde, dershanede, aklınıza gelebilecek her yerde benimle yarışmaya başladı. Selim ile aramızı bozmaya bile çalışmıştı. Üniversiteye geçtim Marmara üniversitesini burslu kazanmıştım o da gelmişti. Yine orada da aynı şeyleri yaşamıştık.”
Yaslandığı sandalyeden doğruldu.
"Peki onun böyle olmasının sebebi sen olabilir misin ? " diye sordu
Bende oturduğum sandalyeden doğrularak kahveden bir yudum aldım.
"Nasıl yani ? "
“O seninle yarışırken sende onunla yarışmışsın.”
Söylediği bu söze gülümsedim.
" Ben farkında bile değildim. Yarışmak için yaptığım bir şey değildi. Benim önümde tek bir hedefim vardı. O da Madrid'e gitmek.”
Küçümser bir bakış attı.
" Bu kadar çalışmanın sebebi Jan kornet ile tanışmak mıydı? "
İçten bir kahkaha attım.
"Tabikide hayır. Global business school'da yüksek lisansı mı tamamlayıp tercümanlık şirketi kurmak istiyordum Jan kornet' e sadece hayranım. Sizin hayran olduğunuz bir ünlü olmadı mı hiç?"
Kahvesinden bir yudum alıp dikkatle yüzüme baktı , ama sorduğum soruya cevap vermedi.
"Eeeee sonra bu noktaya nasıl geldiniz ? diye tekrar benim konuşmamı bekledi.
Tekrar arkamı yaslanıp devam ettim. "Daha sonra Global Business School'a kabul edildim. Selim ile Madrid'e yerleştik."
Kahvesinden bir yudum aldı.
" Ve o da geldi "
"Evet durur mu peşimizden oraya kadar geldi. Yine aynı hırsla bu okulda da rahat vermedi. Yüksek lisansı bitirince Margarita otele başvurdum ve hemen kabul edildim. Tabiki Elif'te başvurdu ama o kabul edilmedi bunun da hırsıyla bu kez Selim ile aramıza girmeye çalıştı."
Koltuğundan doğrularak masaya yaklaştı gözlerini gözlerime dikti.
" Ve başardı Magno'nun otelinin açılış gecesinde seni aldattılar. Sende kendini barlara attın sarhoş oldun ... " sözünün devamını getirmesine izin vermeden şaşkınlıkla elim kahveye çarptı hızla ayağa kalktım. "Gitmem gerekiyor " diyerek çantama uzandım.
Söylediği bu söz panik olmama sebep olmuştu beni tuzağa çekmişti. Bedenim ürpermişti.
Savaş bey'de tedirginliğimi farkedip ayağa kalktı. " Sakin ol "
Ona cevap vermeden hızla uzaklaştım çıkışa yürümeye başladım.
"Allah kahretsin Aysa her şeyi mahvettin bu tuzağa nasıl düştün sana olanları hatırlatmaya çalışıyor. Sanırım sözünün devamını getirseydi o gece yattığım kişinin kendisi olduğunu söyleyecekti. " O davete gittiğim güne lanet olsun. " diye söylenerek yürümeye devam ettim. Bedenim soğuk soğuk terlemeye başlamıştı.
Kolumun sertçe tutulup ayağımın sendelemesiyle düşecek gibi olmuştum. Beni belimden tutmuştu. Endişeyle yüzüme bakıyordu. Bu gece gerçeği öğrenmeden yakamdan düşmeyeceği belliydi.
Tamam ! Buraya kadar tuzağa düşmüş olabilirim ama yeniden bir senaryo kurmam gerekiyordu körkütük sarhoş olduğumu o da görmüştü inandırabilirdim.
Resepsiyonun karşısında duran deri koltukların olduğu yöne ilerledim. Koltuğa oturup Savaş bey'e döndüm.
" Neden bana o geceyi hatırlatmaya çalışıyorsunuz ? " diye sordum ama ondan bir cevap beklemiyordum bu yüzden devam ettim .
"Selim ile Elif'i odada müstehcen bir durumda görünce üzüntüyle kendimi dışarı attım sürekli gittiğimiz bir kulüp vardı oraya gittim. "
İnandırıcı olmak için biraz ağlamam gerekiyordu. Kendimi o geceye götürüp hatırladığım kötü anılarla bunu başarmam çok da zor olmamıştı. Gözümden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
"Çok fazla içki içtim kaç tane içtiğimi hatırlamıyorum bile grip olduğum için aldığım antibiyotik ile vücudum uyuşmaya gözümün önünü bile göremeyecek duruma gelmiştim "
Gözyaşlarımı baş parmağıyla sildi. Bir şey söylemek için dudakları aralandığında ondan önce davranıp devam ettim.
"Bir kaç kişi tarafından taciz edildim onlardan kurtulmaya çalışırken Selim gelmişti, kulüpte kavga çıktı sonra Selimle oradan ayrıldık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama sabah uyandığımda yanımda yoktu kaldığım evi daha önce hiç görmemiştim. Zaten sürekli ev değiştiriyordu o yüzden önemsemedim. Bende yokluğunu fırsat bilerek evden çıkıp buraya geri döndüm. Bir süre kendimi dinlemek istedim."
"O gece Selim'in yanında olduğundan emin misin ? " diye sordu
Bıkkınlıkla son kez cevap verdim.
"Evet, eminim Savaş bey, lütfen bana o geceyi hatırlatmaya çalışmaktan vazgeçin zaten yeterince canım yanıyor "
Gözlerime o kadar sert baktı ki gözleri hem öfke hem hayal kırıklığını yansıtmıştı. Söylediklerim onu çok sinirlendirmişti. Oturduğu yerden hızla kalkıp hiçbir şey söylemeden otelden çıkıp gitti.
*********
Sahil boyu yürüyüş yapmaya karar verdim, hava serindi. Savaş bey'i kandırmıştım artık bu konuda üzerime geleceğini sanmıyordum.
O geceyi Selimle beraber geçirdiğimi söylemiştim. Kendisini hatırlamadığıma emin olması gerekiyordu. Denizi izlerken ayağımın dibine bir şey atılmasıyla irkilsemde gördüğüm köpekle eğilip başını okşadım. Golden cinsi tüyleri parlayan çok tatlı bir köpekti.
"Günaydın tatlı köpek sende sabah gezmesi mi yapıyorsun ? "
"Adı inci "
Duyduğum sesle kafamı kaldırdığımda sarışın, uzun boylu üzerinde spor kıyafetleri olan bir adam yanımıza yaklaşıyordu.
"Kendisine köpek diye seslenlere gıcık oluyor. " adamın sesine havlamıştı.
"İşte böyle. " dedi.
Sonra gülümsedi. " Ama ilk kez birine kızmadı. Kızım sen ilk kez birine havlamadın " eğilip kafasını okşayıp, öptü.
"Oturabilir miyim ? " diyerek yanımdaki boşluğu işaret etti .
"Tabiki de buyurun "
"Ben Tarık " diyerek elini uzattı .
Uzattığı eline karşılık verdim.
" Aysa "
"Tanıştığımıza memnun oldum Aysa. Hava bugün serin kızımla yürüyüşe çıkmak istedik. "
"Evet iyi yapmışsınız "
Üzerimde dünden kalan kıyafetleri işaret etti.
"Siz pek spor yapıyormuş gibi gözükmüyorsunuz " dedi
"Evet ben geçerken Sahilin tadını çıkarmak istedim işten vakit bulamıyordum. Bugün de tatil olunca denizi izlemeliyim diye düşündüm."
"Tabi sizin işler yoğundur çekimler falan. "
"Çekimler ? " diye sordum.
"Sakın bana manken olmadığını söyleme yoksa çok şaşırırım."
"Hayır manken değilim."
"Senin kadar güzel bir kız nasıl manken olamaz. "
"Ben tercümanım. "
"Ne kadar şaşırsamda sevindim "
Anlamaz gözlerle adama baktım.
"Yani eğer sen bir manken olmalıysan kesinlikle benim ajansımda olmalıydın. Düşünmez misin ? "
"Maalesef öyle bir düşüncem yok."
Ayağa kalkıp incinin kafasını okşadım. "Hoşçakal tatlı inci. “
Yeni tanıştığım adama döndüm.
"Size de iyi günler. " diyerek arkamı dönüp eve gitmek için adımladım.
"Bir dakika Aysa. " diyip önüme geçmişti. Cebinden bir kartvizit çıkararak bana uzattı.
"Bu benim kartım seni kaçırmak istemem fikrin değişirse beni ara."
Elinde ki kartı almadım.
" Teşekkürler ama fikrim değişmeyecek " diyerek uzaklaştım
****
İki günü evde geçirdim Atlas'ın uğraması hariç çoğunlukla yalnız kalmıştım iki günü film izleyip kitap okuyarak geçirdim. Buse'nin gönderdiği e- mailleri okuduktan sonra yatağa girdim , yarın zorlu bir gün olacaktı. Tüm günü Şavaş bey ile aynı odada geçirecektim, söylediklerimden dolayı bana öfkeliydi ama bunu yapmam gerekiyordu. Zaten iki ay sonra Madrid'e dönecektim doğru olanı yapmıştım.
Alarm sesine uyanıp hızla yataktan kalktım. Elimi, yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa indim başım çok ağrıyordu hızla bir kahve hazırlayarak odaya çıktım hem kahvemi içiyor hem işe hazırlanıyordum. Pencereden sızan güneş bugün havanın çok sıcak olduğunu gösteriyordu .
Buse ile karşılaştım.
"Günaydın, Geldimi ? "diyerek odayı işaret ettim.
"Günaydın canım. Henüz gelmedi şimdi gelir demesine kalmadan Şavaş bey asansörden çıktı.
Yüzümüze bile bakmadan hızla odaya girdi. Buse ile birbirimize dönüp omuz silkeledik. Buse'ye,
" Tersinden kalkmış galiba görüşürüz " diyerek odaya girdim.
Açık bıraktığı kapıyı kapatarak masama geçtim. Bilgisayarı açarak gelen e-mailleri kontrol ettim, 'Valeria Fray' diye birinden gelen mail'i açtım.
Söylemek için arkamı döndüğümde Şavaş bey'e göz göze geldik, kendini toparlayıp arkasına yaslandı.
"Savaş bey, Valeria fray adında bir mühendis e- mail atmış projeyi çizdiğini yazmış ve belgeyi göndermiş."
Soğuk bir sesle , "Getir bakalım " dedi.
Bilgisayarı alıp Şavaş bey'in yanına geçtim uzantının inmesini bekliyorduk.
Koltuğu bana çevirdi.
"Elif'i bulamadık ortadan kaybolmuş. " dedi.
"Böyle olacağı belliydi bir yerlerde saklanıyordur sular durulunca ortaya çıkar. "
"Magno'ya yeni birini ayarlıyorum"
"Bence gerek yok Şavaş bey , sadece toplantılarda bir araya geliyorsunuz onu ben idare edebilirim "
Kesin ve net ses tonuyla "Olmaz Aysa senin işim benimle. " dedi
"Onu asiste etmeyeceğim Şavaş bey sadece toplantılarda projenin detaylarını ona anlatacağım. İş haricinde Lara idare eder, biraz türkçesi var."
Boynunu kıtlatır gibi çevirip bir süre sessiz kaldı.
"Dosya indi " diyerek dikkatini Bilgisayara vermesini sağladım. Birbirimize çok yakındık bedenimi sıcak basıyordu hele parfümü yok mu ciğerlerime doluyordu.
" Geri al " diyerek elimin üzerine elini koyarak fareyi hareket ettirdi. Elinde ki sıcaklık kalbimin ritmini artırdı.
"İdare eder " diyerek geri çekildi. "Projede bir kaç değişiklik gerekiyor. "
"Mola verebilirsin. " diyince saate baktım 1 olmuştu acıktığımı şuan hissetmiştim.
Çantamı telefonu mu alarak odadan çıktım.
Masada bilgisayara gömülmüş olan Buse'nin başında dikildim.
" Hadi yemeğe gidelim. "
"Biz yedik canım ya, Şavaş bey bana 12' de molaya çık diye mesaj atmıştı. "
Dudağımı büzdüm.
"O zaman Rüya ile gidelim."
"Biz beraber gittik canım. "
Ofladım. "Can nerede acaba ? " diye sordum.
"O da bizimleydi " dedi.
"Yok artık ya ben kiminle yiyeceğim şimdi ? "
"Sen niye bu kadar içeride kaldın"
"Sabahtan beri e-mail yazmakla uğraşıyordum. Neyse ben gidiyorum, tek kaldım. " diyerek dudağımı büzdüm.
Bora ile gittiğimiz kafeye yürüdüm. 10 dakikalık mesafesi vardı. Cam kenarına masa seçip oturdum. Garsonun getirdiği menüyü incelerken karşıma birinin oturmasıyla irkilmiştim.
Kafamı kaldırdığımda Şavaş bey olduğunu gördüm.
"Korkuttum mu ? " diye sordu
Hayır anlamında kafamı salladım.
"Tek kalmışsın."
"Evet öyle oldu, herkes erken çıkmış."
"Sanada ben eşlik edeyim o zaman. " dedi koltuğa yaslanırken.
"Siz böyle yerlere gelir misiniz ? "
"Neden gelmeyeyim en sevdiğim mekanlardan bir tanesi. "
"Sürekli geldiğiniz bir yer yani "
"Evet " dedi.
"Siparişinizi alabilir miyim? " diyen garsona döndüm.
"Penne arabiatta ve su "
"Siz beyefendi ? "
"Ben antrikot alabilirim."
Şaşkınlıkla bakakaldım .
"Neden öyle bakıyorsun ? " diye sordu.
"Burası vejetaryenlere özel bir kafe sürekli geldiğiniz yeri bilmiyor musunuz ? "
Boynunu kaşıdı. " Bir an unuttum"
Yemekler gelene kadar sessizliğe bürünmüştük.
Yemeğim bittikten sonra kafamı kaldırdığımda Savaş bey ile göz göze geldim.
Dikkatle yüzüme bakıyordu.Üzerimde olan gözlerinden tedirgin olup elimdeki bardağı bıraktım. " Bir şey mi oldu ? " diye sordum.
Arkasına yaslanıp sol kolunu sandalyenin kenarına koydu .
"Bana birini hatırlatıyorsun "
Gözlerimi denize çevirip içimden ‘yine başladık’ diye geçirdim. O kadar net konuşmama rağmen hâlâ inanmamakta ısrar ediyordu. Tekrar ona döndüm. " Kimi ? "
Ayağa kalktı. " Boşver "
Refleksle bende ayağa kalktım.
" Sen şirkete geç mühendise bir kaç gün daha beklemesi gerektiğini yaz. "
"Siz gelmiyor musunuz ? "
Niye soruyorsam ? Banane ki en azından sürekli tepemde olmazdı.
"Hayır " diyerek masanın üzerine bir miktar para bırakarak çıktı .
Ofise gidip yeniden işe koyuldum Şavaş bey sürekli Madrid'te yaşananları hatırlatmaya çalışıyordu. Söylediğim yalanların ikna ettiğini sanmıştım ama yanılmışım hiç bir açık vermeden aynı senaryoyu oynamam gerekiyordu, eğer başaramazsam işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum.
Bilgisayara bakmaktan boynum ağrımıştı, boynumu rahatlatmak için esnettim saate baktığımda 5'e geliyordu. Kapı birden açılınca Savaş bey'in gelmiş olduğunu gördüm. Gözlerini üzerimden çekmeden bana doğru yürüdü. Elini masaya yerleştirip gözlerini , gözlerime sabitledi ve yüzüme eğildi .
" O gece...
***
Sizce Savaş o geceyi Aysa'ya söyleyecek mi ?
Yazım hataları gördüğünüz yerde uyarırsanız sevinirim 💕
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |