Buluştuğumuz o günden beridir her gün onu düşünüyordum. Aklımdan çıkmıyordu. Nasıl bir şeyin içine düşmüştüm? Bilmiyordum ama pişman değildim.
Bugün evime bir mektup geldi. Başta Dolunay’dan geldi sanmıştım. Ama elimdeki kâğıtta onun bana kullanacağı hiçbir söz yoktu.
“Seni izliyorum. Sağında solunda her yerindeyim. Ellerim sana bağlandı. Sen ölüsün.”
Elimde duran mektupta bunlar yazıyordu. O an hatırladım. Neden intihar etmek istediğimi… Neden sürüklendiğimi… Neden saklandığımı… Ben ölüydüm. Yaşamamalıydım.
O an Dolunay’a haksızlık yaptığımı fark ettim. Onu hak etmiyordum. Hiçbir şeyi hak etmediğim gibi Dolunay’ı da hak etmiyordum.
Yuvayı terk etme vakti gelmişti.
Peki, Dolunay evini terk etmeye hazır mıydı?
Telefonuma gelen mesaj ile her şeyi unutmaya çalıştım. Vedalara az kalmıştı.
AY: okulla gelecek misin yarın?
AY: ben seni her zaman istiyorum…
AY: her sınav öğrencisi gibi kütüphanede
AY: bankanın yanında ki kütüphaneye üye misin?
YILDIZ: evet hemen telefondan yer seçiyorum kendime sende kendine seç.
AY: Yan yana oturmayacak mıyız?
YILDIZ: ikimizde aklımızdaki yerleri seçelim. Bakalım yan yana düşebilecek miyiz?
YILDIZ: Tam olarak o. Aynı yerleri seçmezsek konuşmayı bırakıyoruz.
AY: öyle olsun. Bende aldım kendi yerimi.
YILDIZ: O zaman saat 14.00’da görüşürüz.
AY: Seni seviyorum. Görüşeceğiz.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |