23. Bölüm

23. Bölüm

İlay
ssuperisii0

2.3

“Gökçe bu sen misin gerçekten?” dedi Ali. Abimlerden ses çıkmıyor onlar sadece televizyona bakıyorlar ve izlediklerini sindirmeye çalışıyorlar gibiydi.

Soru karşısında hiçbir cevap veremedim.

“Tabii ki Gökçe değil. Bu gökçe olamaz. Sen değilsin dimi Gökçe?” dedi Ege. Ayağa kalkıp yanıma geldi omuzlarımdan tutup sarstı ama nafile. Bendim işte karşılarındaki gerçek Gökçe’ydi.

Ege’nin omuzumdaki ellerini sertçe ittim. “Neden ben olduğuma inanmıyorsun? Ha, neden? Noldu gerçekler çok acı geldi değil mi size? Siz değil miydiniz beni bu evden göndermek için bissürü şey yapan beni astım krizlerine sokup eve hava makinesi aldıran? Siz bana neler yaptınız farkında mısınız? Defalarca öldüm ben sizin yüzünüzden. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Siz kimsiniz Ayyıldız ailesi? Siz kimsiniz?” dedim bağırarak yakınarak.

Annem ağlamasını sürdürüyor öylece bana bakıp “Kızım…” diyerek ağlıyordu.

“Bu dedikleri doğru mu? Hani iyi geçinmeye başlamıştınız? Benim kızıma nasıl bunu yaparsınız?” dedi babam yerinden kalkıp.

“Senin kızında biz neyiz baba?” dedi Ural.

“Oğlumdunuz.” Dedi babam keskin sesiyle. “Ama kimseyi incitmeyecek oğullarımdınız. Sizin karşınıza kardeşiniz gelmişken bu dediklerini nasıl yaparsınız?” dedi.

“Bunları yaşadığını bilmiyorduk. Yoksa bu kadar üstüne gitmezdik.” Dedi Sinan.

Ok yaydan çıkmıştı.

“Ya sen ne diyorsun?” diyerek Sinan’ın üstüne yürüdüm. “Yok bilmiyorduk bilmem ne. Ne yaşadığımı hepiniz anladınız ama görmek istemediniz. Sinan sen neyden bahsediyorsun ya?”

“Gökçe sakin ol.” Diyerek uyarılarda bulunuyordu Ege.

“Niye sakin olacakmışım? Her şeyin başında siz vardınız. O evde yaşadıklarım yetmemiş gibi burada da bissürü şey yaşadım. En çokta sen Ege seni aklı başında sanarken meğer en manipülasyoncu senmişsin.”

“Gökçe kendine gel nasıl konuştuğunu bil.” Dedi Ege.

Elimi kaldırıp bir tokat atmam Ege’nin cümlesini bitirmesiyle aynı hızdaydı.

“Bilmiyorum nasıl konuştuğumu bundan sanane.” Dedim. Ege yüzünü sağa eğmiş sinirlerine hakim olmak istiyor gibiydi. Yine de ben devam ettim.

“Bak bu videoda gördüğünüz benim. Allah kahretsin ki benim. Peki, niye oradayım ben? Niye bileklerimi kesmişim acaba? Niye sahip çıkmadınız bana? Ben anne anne diye sayıklarken siz burada ne yapıyordunuz?” hepsinin tek tek yüzlerine bakıyordum.

“Durun ben söyleyeyim. Kocaman villanızda keyif çatıyordunuz. Biriniz havuzda yüzüyordu. Biriniz bilgisayarla oynuyordu. Kiminiz bugün ki yemeği beğenmediniz diye ağlıyordunuz. Ben ilk geldiğim gün kahvaltı masasında o kadar ürünü bir arada görmüşken.” Sesim sürekli yükselip alçalıyor yüzlerini kızartmaya devam ediyordum.

“Sen ne yapıyordun anne? Söylesene baba sen ne yapıyordun o sırada? Niye beni bulmak için bu yaşımı beklediniz? Niye şimdi yanımdasınız? Ben tacize uğrarken neredeydiniz? Ben bileklerimi kesip hastanede yatarken neredeydiniz? Ben dayak yerken neredeydiniz? Ne yapıyordunuz ya konuşsanıza!”

Beni tutan Aras’ı fark edip onu kenarıya doğru ittim.

“Gökçe yeter artık.” Dese bile Aras’ı umursamadım.

“Ne yetermiş?” dedim.

“Onlar senin yaşadığını veya gerçek kızı olduklarını bilmiyorlardı. Bu insanların üzerine bu kadar gidemezsin.” Dedi Aras.

Evim başıma yıkıldı. Gerçekler yüzüme tekrar tekrar çarptı. Aras benim yanımda hiç olmamıştı.

“Sen ne biliyorsun Aras?” dedim kısık çıkan acı bir sesle. Arkadaşları Aras’ı biraz olsun durdurmaya çalışsalar bile Aras susmadı.

“Bu videoda her şeyi gördük Gökçe. Kendini kandırma suçu ailende arama.” Dedi.

“Suçlu kim o zaman? Suçlu kim o zaman söyle bana.” Diye bağırdım. “Benim tacize uğramamın dayak yememin suçlusu kim?” dedim.

Aras kendini zor tutuyor gibiydi benim bağrışlarım karşısında sinirlenmişti.

“Ben miyim suçlu?” derken gözümden yaşlar düştü. “Siz doğum günlerinizde eğlenirken ben her seferinde o özel günde tacize uğrayıp dayak yerken suçlu ben miyim?” dedim.

Ne kadar ağır laflar kullanıyordum oysa. Ama beni anlamıyorlardı. Anlayamazlardı.

“Sen değilsin Gökçe. Sen hiçbir zaman suçlu değildin.” Diye yüzüme doğru bağırdı. “Suçlu senelerce babam dediğin o herif suçlu videoda ki o adam. Kendine gel Gökçe.” Dedi.

Aras’ın söyledikleri başımdan aşağıya kaynar sular döken tek cümleydi.

“Doğru söylüyorsun.” Diye mırıldandım.

Herkese arkama dönüp mutfağa gittim. Çekmeceleri açıp ekmek bıçaklarından birini aldım.

Bu gece suçlu her kimse ölmeliydi.

.

Hızlı hızlı koşup evden ayrıldım. Evdekilerin donup öylece kalmasını fırsat bilmiştim. Benim evden çıkmamı da kimse sorgulamamıştı. Elimdeki ekmek bıçağını içime saklamak hayatımda verdiğim en doğru karar olmuştu.

Şimdi sokakta elimdeki bıçakla koşuyor o adamı görmeye gidiyordum. Bugün ki yüzleşme her ne kadar canımı yaksa da canımı yakan ikinci şey nefes alamıyor oluşumdu.

Cebimden çıkardığım astım ilaçlarından içip tekrar boş yolda ilerledim.

En sonunda eski evime gelmiştim. Eski evim. Artık o evde ben yoktum ve ya benim bir odam yoktu. Ben bu eve ait değildim. Bıçağı sakladım. Kapıyı çaldım.

Defalarca çaldım ama açan olmadı. En sonunda kilittin açılma sesi gelince kendimi hazırladım.

Kapıyı açan kişi Celal Demirel değildi.

Kapıyı açan kişi Ayça Demirel’di.

Üstü başı dağılmış dudağından ve kaşından kan geliyordu. Gece git gide değişiyordu.

.

.

Diğer bölümde görüşmek üzere!

Bölüm : 18.01.2025 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...