
2.9
Eve geldiğimizde her ne kadar yorgun olsam bile derslerime çalışıp öyle uyumuştum. Sabah erkenden kalkmış bahçede kendi kendime koşup spor yapmıştım. Meslek seçimim kafama oturduğundan beridir daha çok spora ve derslere vakit harcıyordum.
Aslında karman çorman bu hayatın içinde ne yapacağım, nasıl ayaklarımın üzerinde duracağımı bilmiyordum. Buraya geldikten sonra hayatım çok değişmişti.
Eskisi gibi şiddet görmüyorum, tacize uğramıyorum, zorbalığa maruz kalmıyorum, değersizleştirilmiyorum, ölümle burun buruna gelmiyorum.
Ben artık yaşamaya çalışıyorum.
Eskiye dönüp baktığımda sadece “Vay be ne kadar çok yol kat etmişim, ne kadar çok şey öğrenmişim…” diyorum.
Geriye dönüp bakmak ne kadar zor olsa da yüzleşemediğim şeyler olsa da çabalıyorum.
Yüzleşmek. Abim ve eski babam. Oğuz Demirel ve Celal Demirel. Artık Ayça Demirel.
Ayça… Benden önce bu evin en küçük kızı. Bu evin parçası olmayan kişi.
Peki, ben bu evin parçası mıydım?
“Gökçe hazırsan çıkalım.” Diye bağırdı Ural alt kattan. Abimler ben ve arkadaşları kafeye oturmaya gidiyorduk.
Son dokunuş olan parfümümü sıktıktan sonra aşağıya indim. Herkes hazır arabada beni bekliyordu. Daha fazla bekletmeden arabaya bindim ve ilerlemeye başladık.
Yaklaşık on dakika sonra bir kafenin önündeydik.
İçeride bizi Aras, Ali, Ömer, Baran bekliyordu. Arabadan tek tek inip onların yanına gittik. Hepimiz büyük masaya yerleşmiştik bile.
Ege, “Evet, buraya ne için toplandığımız belli.” Dedi ve bana döndü.
“Ne için toplandık?” diye sordum.
“Senin için.” Diye cevapladı sorumu Ural.
“Anlamadım.” Dedim sadece.
Arda bana dönüp tane tane anlatmaya çalıştı. “Gökçe, o gece olanları bize anlat. Nereye gittiğini bize anlat.” Dedi.
Birkaç saniye anlamaz gözlerle etrafa baktım. Onlara bir şeyler anlatmak istiyordum ama kararsızda kalıyordum. Gözlerim Aras ile kesişti.
Bakışları bambaşkaydı bana bakarken hep…
Şimdide bakışları “Anlat ve kurtul.” Der gibi bakıyordu. Onun bakışlarından aldım sanki gücü.
“O gece…” diye başladım cümleme. “O gece evden aldığım ekmek bıçağı ile çıktım evden.” Dedim ilk başta. “Eski eve gittim. Kapıyı o adamın açması bekliyordum ama açmadı onun yerine Ayça açtı.” Dedim. Derin bir nefes aldım.
“Ayça dayak yemiş gibiydi ama bunun bir oyun olduğunu anladım önce onunla kapıda tartıştık sonra oyunun içine düştüğünü anladı kendini ele verdi bende içeri girdim. Oturma odasında yoktu o adam. Sonradan Ayça ile birlikte içeri girdiler. Ayça’da bıçak, Celal denen o herifte silah vardı.” dedim.
“Ve sen bu olanları anlatmak için bu kadar bekledin. Ya sana bir şey olsaydı?” dedi Gökmen.
Çok kulak asmayıp anlatmaya devam ettim.
“O sırada polis sirenleri çaldı. Hepsi oyunuma geldi. İkisi de panikledi. Bende o sırada Celal Demirel’den aldım silahı.”
Aslında olay çok böyle yaşanmamıştı. Silahı almak için önce Celal’in koluna doğru bir tek me atmıştım ve silah yere düşmüştü. İkimizde silahı almak için eğilmiştik. O sırada Celal’in yüzüne dirseğimi geçirmiştim.
“Sonra Celal Demirel’e bir kurşun sıktım.” Dedim. Evet, asıl zor olan buydu.
“Ne yaptın sen?” dedi hepsi bir anda.
“Merak etmeyin ölmedi.” Dedim. “Kurşun omzuna geldi.” Hedefim kalbiydi…
“Gökçe sen iyi misin? Katil mi olmak istiyorsun sen?” dedi Ege.
“Zaten oraya onun için gitmiştim.” Dedim. “Sonra Ayça ile atıştık. Bana bıçağı saplamaya çalıştı ama beceremedi. Şoka girmişti. Bende onun eline silahı verdim. Kendimi hedef olarak gösterdim. O an içeri polisler girince yerde yatan Celal ve bana silah doğrultan Ayça vardı.” dedim.
Yanımda oturan adamların hepsi şoka girmişti. Onlarda beklemiyordu böyle bir şeyi.
“Gökçe sen bunu nasıl yapabilirsin bu çok tehlikeli.” Dedi Ural.
“O geceden tek karlı çıkan bendim. Şimdi biri hapiste biri hastanede.” Dedim. “Şimdi sıra sizde. Ben size söyledim sizde söyleyin. Ne işle karıştırıyorsunuz?” dedim.
Onların bir işler döndürdüğü kesindi ama sır gibi saklıyorlardı.
Abimler birbirine baktıktan sonra bana döndüler. “Akşama bir iş var. Bir boks maçı. Sinan’da ringe çıkacak.” Dedi Ilgaz.
“Ne?!” dedim sadece.
“Bağırma. Duydun işte. Alt tarafı bir maç.” Dedi Sinan.
“Annemle babamın bundan haberi var mı?” diye sordum.
“Yok tabikii.” Dedi Aras.
“Hepiniz gidecektiniz ve bana şimdi mi söylüyorsunuz?” dedim.
“Çok tehlikeli sen gelemezsin.” Dedi Aras.
“Eğer bu akşam beni yanınızda götürmezseniz her şeyi söylerim.” Dedim.
“Abi biliyordum senin böyle yapacağını bu yüzden söylemeyin dedim size.” Dedi Ali.
Hoşt lan.
“Akşama görüşürüz.” Diyerek masadan kalktım.
Akşam çok eğlenceli olacaktı.
Biraz ısınmak fena olmazdı.
.
.
Selamlarrr... Umarım iyisinizdirr. bir hafta yoktum yine bir sürü hazırlık yapıyorum... Hem tiyatro... hem de ufak bir yazma yarışmasına daha katılacağım!!! (şimdiden heyecan verici!) Bana şans dilemeyi unutmayınnn!!! Aynı zamanda bu sıralarda sizlerden ne var ne yok merak ediyorum? okular nasıl? başarılar ne durumda?? bol bol keyifli zaman geçirinn!!
diğer bölümlerde görüşmek üzeree... sanırım biraz dövüşcez!!
İnsta: ssupersii0
tiktok: ssuperisi0
bookstagram (insta): marselbookss
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 78.42k Okunma |
5.93k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |