
3.0
Kafeden çıkıp eve döndüğümde önce birazcık derslerime odaklanmıştım. Yeterli kadar çalıştığımda masamdan kalkıp spor salonuna gitmek için hazırlanmıştım.
Aras ile birlikte bir spor salonuna üye olmuştuk. Akşam ki maç için bazı hazırlıklar yapacaktım.
“İşin bittiyse çıkalım mı?” dedi Aras.
Boks maçı olacağını bildiğim için kum torbası ile gayretli bir şekilde çalışmıştım. Evet, hiçbir zaman kimseyle dövüşmemiştim. Üvey babam Celal Demirel bile bana o kadar şey yaparken sesini çıkaramayacak kadar ezik bir insandım. Oğuz abim bana her geldiğinde dövüşmeyi öğretse bile bunu yapmamıştım. Yapamamıştım. Çünkü ben buydum… Korkaktım.
Kimsenin arkamda durmayacağını biliyordum. Oğuz abim evde bile yoktu. Ona bile hiçbir şey anlatamamıştım. Annem desem nafile… Şuan nerede olduğunu bile bilmiyordum. Dayak yiyip susup oturmuştum, tacize uğradıktan sonra sesim bile çıkmamıştı. Çünkü korkuyordum. Güçlü değildim. Varlığını hissedebileceğim kimse yoktu. Kimse bana inanmamıştı.
Fakat şuan böyle değildi. Abimlerle yavaş yavaş birbirimize ısınıyorduk. Hayır, aramızdaki buzlar çözülmeyecekti… Biz bunun için 18 yıl geç kalmıştık. Onları kan bağımız olduğu için değil, insan oldukları için sevmeye çalışıyordum. Sonra annem ve babam vardı dağ gibi yanımda duran. İkisinin de bana verdiği değeri görebiliyordum. Ellerinden gelenleri yapıyorlardı benim için. Artık arkadaşlarım bile oluyordu… Her ne kadar abimin arkadaşları olsa bile onlarla iyi anlaşıyordum.
Sonra Aras vardı. Kalbimi bu denli hayata döndüren bir insan vardı. Birbirimizi kırıp üzsek bile varlığı hep yanımdaydı. Bir gün ondan ayrılacak olmak beni öldürüyordu.
Yanımda duran Aras’ın yanağına bir öpücük kondurdum. “Çıkalım hadi.” Diyerek birbirimize uyum sağladık. İkimiz spor salonundan el ele çıkıp arabaya bindik.
Buradan direkt olarak boks maçının yapılacağı alana gidecektik.
“Gökçe orada sakın gözümün önünden ayrılma tamam mı? Bak orası çok tehlikeli sana bir şey olur diye ödüm kopuyor.” Dedi Aras ellerimi tutarak.
Ona kafamı salladım “Merak etme hep senin yanında olacağım.” Dedim “Zaten neden böyle şeylere bulaştığınızı anlamadım.” Diyerek tamamladım.
“Sadece keyif ve eğlence için merak etme sen.” Diyerek yanağıma öpücük kondurdu.
“Seni seviyorum.” Diye fısıldadım kulağına doğru. O ise bundan keyif almış gibi gülümsedi.
Reiste vatan gülüşü vardı.
Çok geçmeden gaza bastığında her şeyi göze almıştık.
…
Her yerde insan vardı. Ortada kocaman ringin etrafına toplanmış binlerce insan vardı.
Tek sorun şuydu; ben burada tektim.
Abimler bile etrafta yoktu. Onları merak ettiğimden daha fazla yerimde duramayarak arkalara doğru ilerlemeye başladım.
Etraftaki insanları incelemeye de devam ediyordum. Çok geçmeden arka tarafa gittiğimde erkek ve kadın giyinme odalarını gördüm. Erkeklerin giyim odasının kapısı açıktı ve bangır bangır ses geliyordu.
“Aras dikkatli ol.” Diyordu Sinan.
Aras kelimesini duyduğum gibi dikkat kesilmiştim konuşmaya. Kapıya daha çok yaklaşıp içeriye baktım.
Aras ringe çıkacaktı. Bunun için hazırlanmıştı.
Bana söylemediği için her ne kadar sinirlensem de o sinir ile kadın giyim odasına daldım. Dolaplara bırakılan spor kıyafetlerini aldım ve üstüme geçirdim. Benle beraber hazırlanan iki kişi daha vardı. Saçımı sıkıca toplayıp eldivenleri de aldığımda hazırdım. Önce erkek grubu dışarı çıktı ardından biz kızlar. Sıraya dizilmiş çıkacağımız anı bekliyorduk.
İlk anons yapıldı.
“Şimdi karşınızda Aslan ve ikizler!!!” diye anons geçildiğinde sahnede üç kişi vardı Aras ve iki tane karşısına geçen biri kaslı diğeri ise daha sıska olan iki kişi.
Aras tek dövüşecekti.
Buna izin veremezdim. “3,2,1” diye hakem saymaya başlayıp maçı başlattı.
İnsanlardan yükselen sesler beynimi acıtıyordu.
Aras rakibine gerekeni yapıyordu fakat ikinci yumruğu yediğinde daha fazla dayanamamıştım.
Ringe atladım. Aras’ın yanına geçtim. İkimizde birbirimizin hep yanındaydık.
Ona gelecek yumruğu geri teptiğimde Aras bana döndü ve gözleri benimle buluştu.
“Senin burada ne işin var? in çabuk ringten!” diye bağırdı.
“Umurumda değil buradan birlikte çıkacağız.” Dedim ve saldırıya geçtim. “Cılız olan bende diğeri sende.” Dedim.
“Ringten in!” diye bağırdığında duymazlıktan geldim. Asla inmezdim.
O maçına devam ederken cılız çocuktan gelen saldırıları durdurmaya onu etkisiz hale getirmeyi çalışıyordum.
Karnına yumruk atsam bile yıkılmıyordu kolay kolay.
Yüzüme attığı ilk yumruk ile feleğim şaşmıştı ve yere yapışmıştım.
Siktir! Dudağım patlamıştı bile. Tenimde ki morluklara yenisi ekleniyordu. Yapıştığım yerden diğer insanlar ile göz göze gelmiştim.
Abim…
Abim oradaydı!
“Abi…” diye fısıldadım. Sesim ulaştı mı bilmiyorum ama ondan güç alarak ayaklandım tekrar.
Bu sefer rakibime ben yumruk atarken onu yere sermek için elimden geleni yapıyordum.
Aras yere yapıştığımı görmüş olacak ki o adamı çoktan yere sermiş buraya geliyordu.
Beni bir adım gerisine aldı. Kaslı rakip ayaklanmış buraya doğru gelirken ona vurmasın diye önüne geçtim ama sonucunda yumruk yiyen ben oldum.
Sanırım cılız çocuk ile yola devam etmeliydik.
Aras cılız çocuğu bırakıp bana vuran çocuğa bir yumruk geçirdik. Toparlanıp bende abimden öğrendiğim teknikleri uygulamalıydım. Hem de abim beni izliyorken…
Cılız çocuğun karşısına geçip bildiğim tüm teknikleri onun üzerinde uyguladım. Tabi ben uygularken onun eli armut toplamıyordu…
“Lan öküz yavaş vursana.” Dedim onca şeyin ortasında.
“sen kaşındın kızım.” Deyip eldivenlerini çıkardı ve sıkıca topladığım saçıma yapıştı.
“Bu kural dışı değil mi?” diye bağırıyordum ondan kurtulmaya çalışırken.
“Senin buraya atlaman çok doğru çünkü.” Dedi saçımı yolarken.
İçimden madem öyle diyerek geçirdim ve bacağımı kaldırıp onun bacak arasına geçirdim.
Sokarım böyle işe.
O geriye doğru giderken Aras tam gaz buraya geliyordu.
“Demek saçlarına dokunursun ha!” deyip cılız çocuğa geçirdiği yumrukla beraber kazanan biz olmuştuk. İkisi de yerde iki seksen yatıyordu.
Şimdi ne olacak diye etrafıma baktıktan sonra ilk gözüme çarpan parmaklıkların dışına yapışmış içeri girmek için çırpınan abilerimdi… Buradan istesem de çıkamazdım bizi kafese tıkmışlardı.
Abilerimin bana bağırdığını bile fark etmemiştim. Gözüm sadece Oğuz abimi görmüştü. Onun burada ne işi vardı?
Aras yanıma geldiğinde bana sarıldı. Beni korkutmak istemiyordu.
Baştan aşağıya beni süzdükten sonra “İyi misin?” diye sordu. Sadece kafamı salladım.
“Gökçe sen delirdin mi? senin ne işin var kafeste? Sana in dediğimde niye inmiyorsun?” deyip beni azarlamaya başlamıştı iyi olduğumu duyduktan sonra. Kocaman gözlerle ona baktım böyle çok çekici gelmişti.
“Niye öyle bakıyorsun Gökçe?” dedi.
Konuşma yetimi kaybetmiş gibi ona sarıldım. “Nasıl bakıyorum?” dedim.
“Yiyecekmiş gibi.” Dedi. Sinirini çıkardığı için rahattı aslında.
“Hmm.” Dedim gülerek. Aras’ın yüzünde de sırıtış belirdi ama sonra hemen sildi.
“Ya kızım deli misin sen?” dedi. “Hadi gidiyoruz.” Diyerek ikimizde açılan kafesten aşağıya indik.
Abimlerim ağzıma edecekti.
İlk yanıma gelen Arda oldu.
“Gökçe iyi misin? kızım sen deli misin ringe atlamak ne demek? Kimden izin aldın oraya çıkmak için?” deyip bağırıyordu.
“Bağırma bana.” Dedim bende ona karşılık olarak. “Kendi kararlarımı kendim verebilirim sanane.” Dedim.
“Allah’ım aklıma sahip çık. Gökçe ya sana bir şey olsaydı?” dedi.
“Olmadı.” Dedim.
“Olmamış ne demek olmamış. Şu kaşına, ağzına vücuduna bak.” Dedi sinirli bir şekilde.
Bunların hepsinin aklı uçmuştu.
“Kızım ringe çıkmak nedir?” dedi Ege.
“Şimdi eve gidiyoruz. Aynı zamanda cezalısın Gökçe.” Dedi Sinan.
“Ben niye cezalıyım ya.” Dedim onlara bakarak.
“Senin bu halini annem babam görünce hepimiz ceza alıcaz çünkü.” Dedi Gökmen.
“İnanamıyorum ya. Hadi Aras çıkıyor sana ne oluyor?” dedi Ural.
“Harbiden sen niye çıktın nereden esti aklına.” Dedi Ilgaz.
Gözlerim başta Aras ile buluştu. Sevdiğim adamı orada tek bırakacak değildim.
“Arkadaşınızı tek başına bırakmak sizin suçunuz.” Dedim.
“Kızım sana ne oluyor sana?” dedi Arda.
Hepsi o kadar sinirliydi ki. O yüzden çok bir şey dememeye çalışıyordum. Bir den aklıma Oğuz abim gelince etrafta gezdirdim gözlerimi hiçbir yerde onu göremiyordum.
“Üstümü değiştirmem gerek.” Diyerek kaçar halde çıktım aralarından. Ben önde koşar adım giderken onlar arkamdan geliyordu.
Hemen odaya girip arkadan kapıyı kitledim.
“Seni böyle görmeyi beklemiyordum.” Diye odadan bir ses yükseklince Oğuz abimin burada olduğunu anladım.
“Abi…” dedim ve ona sarıldım. Abimde bana sıkıca sarılınca onu ne kadar özlediğimi anlamış oldum.
“Gökçe senin burada ne işin var?” diyen abimle sarılmayı bıraktım ve yüzüne baktım.
“Asıl senin ne işin var abi?” diye sordum.
Onu burada görmeyi beklemeyen kişi bendim.
“Görevdeyim.” Dedi.
Senelerce görevi bitmemişti. Artık bana vakit ayırmasını istiyordum.
“Abi bu son görevin değil mi? Artık planladığımız şeyleri yapsak keşke.” Dedim.
“Yapıcaz.” Dedi sadece. “Ben çıkıyorum üstünü değiştir. Sonra senle konuşcaz.” Dedi ve odadan çıktı.
Bu kadardı işte benim abimle aramda geçen cümleler bu kadardı.
“Peki.” Dedim ve arkasından gidişini izledim.
Herkesin gidişini izlediğim gibi.
.
.
Geç geldiği için özür dilerim canlarr.... En kısa zamanda bölüm stoklıcam ama ablişkonuz çok sosyal bir varlık... Her neyse her neyse de buraya başlarda bölümleri bölmemek için yazı yazmıyordum ldsfjdslpgkdfoj şimdide içimden yazmak geliyor... Aslan burcu yerine ikizler burcumu olsaydım ne yapsaydım??? Onu bunu boşverin de sizler nasılsınızzzz??? Bölümü de gece on ikide atmamda ayrı bir olay... okulda tatil edilmedi zaten sinirlerim çok gergo. aman boşverin. devamkeee!!!!! Şu yazı yarışmasını kazanmak için elimden geleni yapıyorum! sizde öyle olun canlar!!! sizleriii seviyorumm.
insta: ssuperisii0
marselbookss
tiktok,: ssuperisii0
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 78.42k Okunma |
5.93k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |