
Yüzlerimiz ayrılmıştı.
Ateş suratıma muzip muzip bakıp konuştu.
Ateş
"Sanırım bu evetti"
"Tam olarak evetti"
Ateş
"Biz şimdi neyiz diyeceksin diye korkuyorum"
"Puff liseli aşıkmıyız biz"
Ateş
"Liseli aşık olmayı dilerdim. Yani en azından ömrümün artı bir kısmı daha seninle geçmiş olurdu."
"Yaa evet aslında güzel olurdu. Böyle koridor köşelerinden birbirimize bakardık"
Bu dediğimi ikimizde güldük.
Telefonunun çalmasıyla eli telefonuna gitti.
Ateş telefonu açıp konuşmaya başladı.
Ateş
"Noldu annecim iyimisiniz?"
Annesi
"İyiyiz yavrum iyiyizde sesini duymak istedim bir an kötü bir his düştü içimede. Arıyım dedim."
Ateş
"İyiyim bende annecim korkma sen"
Annesi onun için endişeleniyordu bence bu mutluluk verici bişeydi. Asla anne sevgisi göremeyen bir kız olarak tek temennim belkide buydu.
Ateş ne ara telefonu kapattı anlamamıştım.
"Nolmuş ki?"
Ateş
"Kötü hissetmiş"
"Hm neden acaba bendeki de soru kadın nerden bilsin"
Ateş yine gülmüştü bana gülmüştüüüü.
Ateş
"Karnın aç mı?"
"Yeni yedim sayılır ama yine olsa yine yerim"
Ateş
"Gel bana o zaman yemek yapıp yiyelim senin evinde malzeme olcağını düşünmüyorum yemek yapmıyorsun çünkü"
"Yoo var bir kere buraya ilk taşındığımda almıştım"
Ateş
"İzgiii sen taşınalı tam 4 ay oldu atmadın mı onları hala"
"Bozulmuştur dimi hatırlattığın iyi oldu çöpe atıyım ben onları yenilerini alıyım ufak ufak deniyim en azından"
Ateş
"Yani denesen iyi edersin çünkü bu gidişle evde kalırsın"
Dediğine kaşlarımı çattım.
"Pardon Ateş Bey evde kalırsın falan noluyo size yürekmi yediniz acaba"
Ateş
"Eee öyle ama annem yemek yapmayı bilmeyen gelin istemez ki"
Dediğine sinirlendim.
"Git revire o zaman yada hastaneye tavla ordan bir kız Ateş ilişkimizin ilk dakikalarında çıldırtma beni gömmiyim kafayı yüzüne"
Dedim ve apartmanın kapısına doğru ilerledim. Yüzbaşıya bak ya.
Apartmana doğru ilerleyememişim. Belimden tutup havaya kaldırmasıyla adeta uçtum.
"Ateş bırak beni elinden kurtulabilirim fakat savunmamı yazmak istemiyorum"
Ateş beni kendine döndürüp yere bıraktı.
Ateş
"Şaka yaptım İzgi şakaa anladığım kadarıyla sende beni dövmeye meyillisin"
"Bir askere en son yapılıcak şey şakadır Ateş yapma bir daha ve olmayan varlıkları kıskanmıyım bende"
Ateş
"Sen beni kıskandın yani itiraf ediyorsun"
"Niye etmicekmişim sevgilim değilmisin seven kıskanır yani"
Ateş
"Bir daha desene"
"Neyi?"
Ateş
"Sevgilim dedin ya az önce onu"
Anında cilve moduna geçip gülümsedim.
"Sevgiiilimm benim sevgilimmm"
Ateş yanağımdan öpmüştü.
Ateş
"Apartmanı ayağa kaldırmadan eve girelim bence hadi gel bana"
"Duş almam lazım silahımı falan bırakıyım birde gelirim sonra"
Ateş
"Tamam"
Sırıta sırıta asansöre doğru ilerledim.
Oda arkamdan geliyordu.
Asansöre binip katımıza çıktık.
İkimizde konuşmadan dairelerimize doğru ilerledik.
Kapıyı açıp eve girdim.
Sanırım ilk defa mutlu mutlu duşa giriyordum.
Genelde hep duygularımdan arınmak için girdiğim banyoya hiç olmadığım kadar mutlu giriyordum.
Hızlıca duş alıp giyindim.
Altıma siyah eşofman üstüme siyah halter yaka bir crop giymiştim.
Evin sıcak olduğunu bildiğim için hırka giymedim . Anahtarımı ve telefonumu alıp evden çıktım. Crobun dışında olan künyemi görünce içime atıp Ateş'in kapısını çaldım.
Çok beklemeden kapı açılmıştı.
Ateş
"Hoşgeldin"
"Hoşbuldum yaptın mı yemek"
Ateş
"Yaptım bey sofrayıda kurdum diyim birde tam olsun"
Kahkahamı tutamadım ve güldüm.
"İçeri gelmiyim mi?"
Ateş
"Gel İzgi gel"
İçimde ki ben hoplaya zıplaya girmek istesede ağırlığımı koruyup normal girdim.
Evlerin dizaynı aynı olduğu için adım gibi bildiğim mutfağa gittim. Sadece onun evi benimkinden bir tık daha büyüktü.
"Gökhan evde yok mu?"
Ateş
"Bizimkilere gitmiş PlayStation oynıyacaklarmış"
"Hmm oynasınlar bakalım"
Ateş
"Hadi ben herşeyi yaptım salata yap sende"
"Tam bana görelik birşey sadece doğrucam dimi"
Ateş gülerek cevapladı. Yine bana güldü ve gamzeleri çıktı. Hep yapmak istediğim şeyi yapıp bende gülümsedim.
İşaret parmaklarımı iki gamzesinin üstüne koydum.
"Hep yapmak istiyordum bunu biliyormusun?"
Ateş
"Neden?"
"Nerdeyse sadece bana gülünce gamzelerinin çıkması beni mutlu ediyor ondan"
Yanağında olan elimi avucunun içine alıp öptü ve o öpünce benimde gamzelerim ortaya çıktı. Yanağıma doğru eğilip iki gamzemdende öptü.
Ateş
"Seni çok seviyorum Üsteğmenim"
"Duygularımız karşılıklı Yüzbaşım"
Yaptığım salatayı tabağa koyup masaya götürdüm.
Gece saat 1 e geliyordu ama biz tavuk sote eşliğinde pilav yiyiyorduk.
Lütfen İzginin yaptığı salatayı unutmayalım.
Ateş
"Neden hep tehlikeli görevlerde yer almak istedin?"
"Kaybedicek birşeyim yoktu diğerlerinin ailesi, karısı, sevgilisi, çocuğu varken benim birşeyim yoktu. Onlar şehit olacağına ben oluyum diyordum."
Ateş
"Artık var ama dimi?"
"Artık var fakat bana verilen görevi geri çeviriceğim anlamına gelmez bu ekstra tehlikeli görev istemem sadece bu kadar"
Ateş
"Sen yinede dikkat et olur mu?"
Gülümsedim ama burukça.
"Elimden geldiğince diyelim sende et olur mu?"
Ateş
"Ederim"
Yemeğin geri kalanı sessiz geçmişti.
Bulaşıkları makineye dizip tezgaha yaslandım.
Ateş
"Abine ve babana alışabildin mi?"
"Evet alıştım baya baya hemde abimin olması güzel bir hismiş"
Ateş
"Birde bana sor"
"Nasıl yani"
Ateş
"Büyük ihtimalle bana nasihat vericek görevden geldikten sonra kardeşimi üzme diye"
"He deyip geç boşver yanımda olduğunu belli etmeye çalışıyor en büyük hakkıdır zaten"
Ateş
"Öyle tabi"
"Ben kaçıyım artık antrenman yapmam lazım yarın erken kalkıcam o yüzden"
Ateş
"Kolay gelsin o zaman yarın buluşalım antrenmanda"
"Hay hay Yüzbaşım memnuniyetle"
Ateş
"Hay hay Üsteğmenim Hay hay"
Gülerek evime doğru gittim. Kapıya yaslanmış beni izlediğini görünce dahada çok gülümsedim.
Ne çok gülümsedim bugünnn.
"İyi geceler"
Ateş
"İyi geceler"
Evime girip kapıyı kapattım.
Kapıya yaslanıp ergen aşıklar gibi bekledim. Ayılınca yatağıma doğru gittim. Üstümdekilerin rahat olduğunu düşünerek yada üşenerek yatağa girdim.
Güneşin yüzüme gelişiyle uyandım. Güneş yeni doğduğuna göre saat 5 6 gibiydi.
Telefonuma uzanıp saate baktım.
6.30 'du.
Yataktan kalkıp lavobaya gittim. Oradaki işlerimi halledip giyinmek için birşeyler seçtim.
Bir tayt ve sporcu atleti giydim. Üzerimede bir hırka alıp evden çıktım.
Kapıda beni bekleyen Ateş' i ve Gökhan'ı görünce şaşırdım.
"Günaydın"
İkiside aynı anda günaydın dedi.
"Hadi tempo beyler koşalım"
dedim ve merdivenlerden inmeye başladım.
Koşuyorduk. Alayı bile geçmiştik.
Gökhan
"Şurda aletler var azıcık orada oyalanalım hem dinleniriz"
"Adam haklı Ateş dipçik gibi olabilirsin ama birde bir arkana bak yani ölmeyelim kenarda"
Ağzını yaya yaya gelen yarı
Yavşak kılıklı vaşağı görmemle göz devirdim.
Vaşak
"Merhaba çıtır kız ne istiyorsun bakalım"
Ateş
"Beynini istiyorum kardeş bir sıkıntı var."
Gökhan
"Var mı kardeşim"
Vaşak
Var tabi ve sevdiğimin yanından ayrılın. "
Ateş
" Ben bunu vurucam ha"
"Sakin beyler sende git İşine uğraştırma bizi"
Boş boş konuşuyordu.
Vaşak
"Öyle deme lazım olurum."
"Bok yicen"
Eli kolumu tutmuştu. Elini çevirmemle afallayıp kaldı öylecene. Sonrası özetle adamın arkadaşları gelmişti. Biz onları dövmüştük fakat bizde yaralıydık.
Şimdi neredemiyiz nezarethanedeyiz
Nezarettekilerle kanka olduğum için mutlu mutlu içeri girmiştim.
"Oh be kokusunu özlemişim valla"
Dışardaki polise bakarak konuştum.
"Kardeşim boyamışsınız iyi hoşta eski rengi daha güzeldi."
Polis
"Öyleydi üsteğmenim ama komiser istedi bizde mecbur yaptırdık"
"Olsun olsun fena değil gene"
Ateş
"Biraz fazlamı samimisiniz sanki"
"Kardeşim o benim be dimi kardeşim"
Polis
"Biz alıştık üsteğmenime komutanım kendisinin evi nezaret olduğu için alışkın yani"
"Hay sen çok yaşada bizim erken çıkmamız lazım albaya giderse durum sike-seve seve çıkarır bizi."
Albay kapıda belirmişti.
"Destur daha be komutanım adımımızı yeni attık."
Albay
"Senin adamın varsa benimde adamım var İzgi"
"Doğrudur komutanım"
Kilitlenme zahmetinde bile bulunmayan kapıyı itip çıktım.
Albay
"Anlatın bakalım yine ne bok yidiniz"
İzgi
"Aferdersiniz ama lavuğun biri geldi abuk subuk konuştu. Sonra arkadaşlarıda geldi onlar bize vuruyorlardı bizimde elimiz armut toplamıyor patakladık adamları ama nasıl olduysa yine biz suçlu olduk."
Polis
"Albayım siz karşı tarafın halini görseniz bune dersiniz yani o kadar benzetince arkadaşlar mecbur bizde bunları nezarete onlarıda hastaneye bırakmak durumunda kaldık."
Albay
"Dua edin akşama görev var yoksa bilerek 3 4 gün tuttururdum sizi burda"
Dedi ve albay yürümeye başladı. Arkasında elimi polisin omzuna koyup sessizce konuştum.
"Allah'a emanet kardeşim arayı çok açmam ben zaten bir dahakine timle geliriz herhalde hadi selametle"
Ateş'in ters ters bakmasıyla noluyo dercesine kafamı salladım.
Ateş
"Herkesle fazla yakınsın"
"Herkes değil tanıdığım insanlarla diyelim"
Ateş
"O adamı sanki 10 yıldır tanıyorsun"
"Sayılır aslında Mardin' deyken ben oda ordaydı. Ordada nezaret mevzularımla o uğraşıyordu. Bende iki gün tanıdığım insana kardeşim demiyorum herhalde"
Ateş
"Deme zaten."
"Tamam yüzbaşım tamamm"
Gökhanında çıkmasıyla Ateş'in yanağından öpüp ilerledim.
Ateş arkamdan bağırdı.
Ateş
"Öpüyorsun bari benimde öpmeme izin ver"
Gülerek Gökhanların yanına gittim.
Gökhan
"İzgi siz oldunuz dimi?"
"Olduk olduk"
Dedim gülerek.
Gökhan
"Eee hayırlı olsun o zaman"
"Sağol sağol darısı senin başına"
Gökhan
"Kız mı var koca karargahta bir sen vardın sende yengemsin zaten"
"Bir kere ben sana bulurum ve ben senin yengenmiyim alınırım bak Ateş senin enişten olmalı dimi Ateş"
Ateş
"Heee ne demezsin bir Gökhan'ın eniştesi olmadığım kalmıştı oda oldu ayrıca Gökhan benim harbiyeden arkadaşım o yüzden sen yengesin sus bakıyım"
"Olsun yengede güzel"
Albay
"Askerrr! Ne bu uyuşukluk ben size görev var diyorum siz ottan boktan şeyler konuşuyorsunuz"
Üçümüzde sırayla dizilmiştik. Komiserin odasına doğru gidiyorduk. İmza işi falan vardı.
Yarım saatin ardından karakoldan ayrılmıştık.
Ceza olarak eve yürüyerek gidicektik.
"Olsun ya sporumuz yarım kalmıştı zaten koşalım hatta anca yetişiriz Ateş sende ara Yağızları kahvaltıyı hazırlasınlar hiç uğraşamam çaydır odur budurla."
Ateş gülerek konuştu.
"Emredersiniz hanımefendi"
"Düşünsene Ateş ben senden üst rütbe oluyorum ve istediğim herşeyi sana yaptırıyorum ne güzel olurdu"
Ateş
"Şimdi yaptırmıyorsun sanki"
"Oda doğru tabide görevde falan sana emir verdiğimi ve senin sinir küpü olduğunu düşünsene müthiş birşey ya"
Ateş bana göz devirmişti. Bunu ilk defa yapıyordu. Göz devirmesini es geçerek görev hakkında konuşmaya başladım.
"Yüzbaşım görev için kaçta karargaha olucaz bir bilginiz var mı acaba"
Ateş
"Yanlızken resmiyete geçmesene ismimi ağzından duymak hoşuma gidiyor sorunun cevabı ise 5 gibi olmamız gerekiyormuş hazırlanma işi falan varya "
Gökhan
"Valla birazdan Müge Anlı'ya bağlayıp başlıyıcam aşkınıza dicem yani yeter burda sap bir arkadaşınız var sonuçta"
"Merak etme bulucam ben sana bir fıstık gibi kız"
Gökhan
"Biraz çabuk yani arkadaşlarım evlenicek yakında"
Dedi bizi göstererek. Gülümsedim sadece burukça.
Ateş bunu anlayıp beni kolunun altına alıp göğsüne çekti.
Sıkıca sarılmıştım.Beni benden daha çok tanıyordu. Sarılmamız bittikten sonra neşeli bir şekilde konuştum.
"Rahat ol o iş bende bakarsın siz bulursunuz birbirinizi " diyip göz kırptım. Şapşal çocuk ya.
Koşar adımlarla eve gelmiştik. Dediğim gibi Yağızlarda kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Ellerinize sağlık"
Yağız
"Komutanımla komutanım sevgili olmuş ben onlara kahvaltımı hazırlamıyım aşk olsun yani"
Boğazıma içtiğim çayın kaçmasıyla öksürmeye başladım. Sırtıma vuran Dorukla rahatlamıştım.
"Siz nerden öğrendiniz?"
Yağız
"Dün akşam balkondan herşeyi izledikte ondan"
"Hığğ mahremiyette kalmamış."
Gökhan
"Madem mahremiyet var çıkın evinize yapın napıyorsanız sokak ortasında öpüşen sizin suçunuz var"
Doruk
"Komutanım son derece haklı komutanım"
Gır gır şamata derken gelmişti.
Görev zamanı gelmişti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |