1. Bölüm
Stella / Kanla Doğan Şafak~~ / 1. Bölüm:Şafak Vakti

1. Bölüm:Şafak Vakti

Stella
stellaa_00__

Merhaba ilk kurguma hoş geldiniz umarım beğenirsiniz. Sizleri fazla bekletmeden kurguya geçelim iyi okumalar:)

 

🗡️🗡️🗡️🗡️🗡️🗡️🗡️

{~ Blyana Krallığı'nın Batışı ~}

Kader, ilk doğduğumuz anda alnımıza yazılmış geçmişimizi ve geleceğimizi belirleyen ince ama bir o kadar uzun bir çizgidir. Ne kadar istesen de seçim hakkı sadece kaderin sana sunduğu kadardır. Kaderimiz sadece bizi değil tüm insanlığa etki eder, bazen tek bir kişi tüm dengeleri alt üst edebilir veya tüm dengeleri yerle bir edip yeniden yazabilir.

Bu yüzyılda da aynı şey olmuştu, Blyana Krallığı bugün belki de hayatlarının dönüm noktasını yaşıyorlardı. Dört büyük krallığın da içinde olduğu bir savaşta; savaşın en kanlı, en zorlayıcı zamanında, tam şafak sökerken Kraliçe Lauretta'nın çığlıkları tüm sarayda yankılanıyordu. Bu ne acı ne de sevincin çığlıklarıydı; krallığının ikinci veliahtının doğumunun çığlıklarıydı.

Sarayın şifacıları bebeği alıp kraliçeye verdiler. Kraliçe bebeğine baktı; gece kadar siyah saçları vardı ve kehribar renkli ela gözleri, beyaz tenini ay gibi parlatıyordu. İkinci kez anne olmanın güzelliğini yaşıyordu. Hayatta bir prenses ya da kraliçe olmaktan daha özeli varsa, o da bir anne olmanın güzelliğiydi. Sarayın şifacıları krala haber vermişlerdi. Taht odasında doğacak bebeklerinin haberini bekleyen Kral Rodney, gelen şifacıya döndü. Şifacı, Kralına sevinçle "Bir prensesiniz doğdu majesteleri," dedi.

Kral sevinçle taht odasından çıkarak, kraliçesinin odasına gitti. İçeri girer girmez yaklaşıp prensesini kucağına aldı. Uzun uzun inceledi. Bu güzel ve tatlı prenses, onun içinde tarif edilmez bir mutluluğa sebep oldu. İlk çocuğu Prens Adrian doğduğunda bile böyle hissetmemişti.

O sırada pencereden baktığında gözüne çarpan şeyler karşısında şok olmuştu. Havadaki manzara ne gün doğumu ne de gün batımıydı, tam şafak vaktiydi. Ay ve güneş karşı karşıyaydı. Bu bir kehanetten başka bir şey değildi. Kral Rodney, bunun bir tesadüf olmadığını hissediyordu. Prensesi şifacıya verip kahini çağırmalarını istedi. Sarayda kralların gördüğü ilginç rüyaları yorumlayan ve yüzyıllardır olan olaylar hakkında kahinden fikir alınırdı.

Sarayın özel kahini gelip, kralı selamladı. Konuşmadan kralın onu ne için çağırdığını öğrenmek için bekliyordu. Kral, kahini yanına çağırdı. Kahin yavaş adımlarla kralın yanına yaklaştı. Kral, ona dışarıyı gösterdi. Kahin, bir dışarıya bir de prensese baktı.

"Majesteleri, bu bir işaret. Bu prenses krallık için ileride önemli etkilere sebep olacak." Kral, gördüğü manzaradan ve kahinin dediklerinden net bir yanıt alamamıştı. Ama artık biliyordu ki kızı yani krallığın prensesi, basit prensesten daha fazlasıydı.

Blyana Krallığı, yüzyıllardır birçok varisi içinde barındırmıştı. Her varis kendi atalarının yolunda gitmeye devam etmişti Savaş; yüzyıllardır Thalassa Diyarında hakimiyetini sürdürüyordu. Bu yemyeşil topraklar savaşın sisli ve kasvetli havasında kayboluyordu. Dışarıda hâlâ kılıç sesleri yankılanıyordu. Blyana Krallığı bu savaşın en kasvetli zamanında; ölümün gölgesinde bile bir canla mutluluğu buluyorlardı. Krallığın anlamı güçtü; ama güç bile barışla beraber olamazdı.

Kral Rodney; savaş yanlısı bir insan değildi, ama içinde bulundukları şartlar onu savaşın en acımasız tarafına itmişti. Blyana Krallığı dışında diğer 3 krallık olan: Targaryen, Asteria ve Maude krallıkları. Bu krallıkların hepsinin tek bir amacı vardı. Bu savaşı bitirmek ve tüm diyara hükmetmek yani bu toprakların tek sahibi olmaktı. Başlangıçta beş krallık olan bu diyarda dört krallık kalmışlardı.

Athenya Krallığı, Kral Rodney'in en yakın dostlarından Kral Marcus'un yönetimindeki krallıktı. Blyana Krallığı uzun zamanlar Athenya Krallığı ile beraber savaşmışlardı. Ama krallıkta kral Marcus ve Kraliçe Elena dahil herkes ölmüştü tek yaşayan kraliyetin bebek prensesi Ellie Freya. Henüz üç günlük olan bebek kızı ile yakın zaman içinde doğmuştu. Kral Rodney dosttan öte gördüğü Kral Marcus'un kızını kendi öz kızı gibi büyütmeye karar vermişti.

Kral, kızını eşine verdikten sonra muhafızlara döndü. "Prenses için isim töreni olacak, hazırlıklara başlayın ve tüm krallıklara da haber verin."

♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛

Blyana Krallığı'nın taht odası kalabalıktı, herkes yeni doğmuş olan prenses için buradaydı. O sırada içeriye Kral Rodney ve Kraliçe Lauretta giriş yaptı. Süslü altın işlemeli beşikteki prensesi kral Rodney kucağına alıp, kalabalığa döndü." Karşınızda krallığımın ikinci varisi ve şimdi sizlerin de huzurunda prensesimizin adını açıklayacağız." Kral Rodney, Kraliçe Lauretta'ya dönerek,"Bu onur sizindir, kraliçem" diyerek bebeği eşinin kucağına verdi. Bir sarayda; çoğu kararı kral verirdi, bu kararlarda doğmuş olan varislerin adını da koymak vardı ama Kral Rodney her zaman eşine değer verir, diplomatik konularda kraliçenin de fikrini alırdı.

Kraliçe Lauretta, prensesine bakıp daha sonra salondakilere döndü. "Kızımın adı Lusia isminden gelen, Luisa'dır." dedi ve sakince salondakilere baktı. Herkes neden bu ismin seçilme amacını merak ettiğim gözlerinden okunuyordu.

Kraliçe bunu fark etmiş olacak ki konuşmaya devam etti, "Kızımın adı; bir zamanlar Zurinya Krallığı'nın kraliçesi olan annemin adından gelmektedir. Dilerim ki bu saraya bize ışık ve şans olacağına inandığım gibi, kendi kaderine de ışık saçması umuduyla kızıma bu ismi koyuyorum."

Ardından bebeği beşiğin içine koydu, sarayın kahini özel işlenmiş cam kutudan tacı alarak yavaş hareketlerle prensesin başına taktı. Ardından salondaki konuklara dönerek,"Prenses Luisa Kendrick'in şerefine." saraydaki muhafızlar kılıçlarını havaya kaldırarak;

"Prenses Luisa!"

 

"Prenses Luisa!"

 

"Prenses Luisa!"

 

"Prenses Luisa!"

 

"Prenses Luisa!"

 

"Prenses Luisa!"

Muhafızların bağırışları, tüm salonda yankılanıyordu. Kral Rodney o sırada sağ elini havaya kaldırarak muhafızlara durmasını işaret etti. Daha sonra sol elindeki kadehi havaya kaldırarak, "Bugün burada sadece kızım Luisa'nın şerefine değil, aynı zamanda başka bir şey için de sizleri davet ettim." kısa sürede Salondakiler arasında bir fısıldaşma olmuştu, ardından tekrar önlerine dönmüşlerdi. Tahttaki Blyana Krallığının armasını muhafızlara söyleyerek kaldırttı ve yerine başka bir arma astılar. Salondaki herkes gördükleri karşısında kafaları karışmıştı.

Kral Rodney, "Bugünden itibaren krallığımızın adı Blyana değil Zora'dır. Prensesimiz doğduğunda şafak vaktiydi, ay ve güneş karşı karşıyaydı. Anlamı güç olan krallığımız artık şafak ile bizi aydınlatacaktır." Kraliçe elindeki kadehi havaya kaldırarak, "Zora'nın şerefine!" dedi. Ve Kılıçlar tekrar havaya kalktı, bu sefer krallıkları içindi.

"Zora'nın şerefine!"

 

"Zora'nın şerefine!"

 

"Zora'nın şerefine!"

 

"Zora'nın şerefine!"

 

"Zora'nın şerefine!"

 

"Zora'nın şerefine!"

Salondaki herkes kadehlerini havaya kaldırdılar. Bugünden itibaren Blyana Krallığı, tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı. Şafağın aydınlığı artık Zora Krallığının üzerindeydi.

♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛

~••(19 Sene Sonra)••~

__Luisa__

Sarayın bahçesi yine sessizdi ve ben her zamanki gibi kılıcımla çalışıyordum. Babam genelde abimin kılıç dersi almasını daha çok uygun bulsa da, benim de almama bir şey demiyordu. Tahtın asıl varisi her zaman abim olarak görülse de, bu beni durdurmuyordu. İçinde bulunduğumuz savaş yüzyıllardır Thalassa'da hâkimdi.

Savaş iki senedir durmuştu; savaş krallıklara çok zarar vermişti, bu yüzden krallıkların toparlanması gerekiyordu. Savaş zamanından bu yana halkın çeşitli yerlerinde isyanlar çıkıyordu ve bu isyanlar hâlâ devam ediyordu. İsyanları başlatan bazı insanlar ormanın en kuzeyindeki zindana kapatılsa da, bu isyancılar bir türlü durmuyordu. Başlarına yenisi geçerek tekrar alevleniyordu.

Benim amacım, bu savaşı bitirmekti. Çünkü, bu savaşın bir kazananı olmayacaktı, ağabeyim ne kadar savaşın güç olduğunu savunsa da bunu doğru bulmuyordum. Bu yüzden; kadınlara öğretilen prenseslik, kraliçelik derslerine inat ben kılıç dersleri alıyordum.

Kılıç derslerini bazen tek başıma, bazen de saraydaki muhafızlarla beraber alıyordum. Bugün ise tek başıma çalışıyordum. Kılıcımı elime alarak kendimi hazırladım.

"Luisa yine mi buradasın? Bırak artık şu kılıcı!" sesin sahibinin kim olduğunu tanıyabiliyordum. Arkamı döndüm. Her zamanki gibi Ellie karşımda sarı saçlarını tepeden topuz yapmış, sarı elbisesi ile yeryüzündeki bir güneşi andırıyordu. Yanıma geldi ve elimdeki kılıca bakarak, "Annen seni kahvaltıya bekliyor ama sen burada kılıçlarla oynuyorsun." derin bir of çekmiştim. Çocuk gibi oyun oynadığımı ima ettiğinde Ellie'ye sinir oluyordum.

Ellie benim en yakın arkadaşımdı, tek ortak noktamız bir prenses olmamız ve birbirimizi sevmemizdi. Onun dışında çok zıt karakterlere sahiptik. O güneş ise ben aydım, o beyazsa ben siyahtım. Ama yine de her zaman anlaşmanın bir yolunu buluyorduk. En çok birbirimize güvenirdik. Çocukluğumuzdan beri beraber büyümüştük.

"Ablan olarak seni kılıcını bırakıp, benimle yemek salonuna gelmeye davet ediyorum Leydi Luisa" ciddi bir ifade ile söylemişti bunu, bu kahkaha atmama sebep olmuştu, "Sadece üç gün büyüksün benden Ellie." bana sözünü dinletmek istediğinde hep bunu söylüyordu ve bu zamanla aramızda bir espri haline gelmişti. "O üç günün kaç saat olduğundan senin haberin var mı?" kaşlarını çatarak konuştuğunda daha da gülmeme sebep oluyordu."Peki Peki, siz kazandınız, Leydi Ellie. Hadi gidelim, zaten ben de çok acıkmıştım."

Beraber yemek salonuna geldiğimizde, her zamanki gibi annem masada oturmuştu. Ağabeyim de benim sandalyemin tam karşısındaydı, Ellie ile beraber yerlerimize oturduk. Annem ve ağabeyime bakarak, "Günaydın anneciğim, ağabeyciğim."dedim. Annem gülümseyerek, "Günaydın, Luisa'm." dedi. Ağabeyim de başını sallayarak "Günaydın." dedi. O sırada masada bir zarf gözüme çarptı. Anneme dönerek, "Bu zarf da neyin nesi anne?" annem zarfa bakarak, "Maude Krallığından babana gönderilmiş" şaşırmıştım ve merakla zarfa baktım. Bu da neydi şimdi? Savaştığımız bir krallık neden bize mektup gönderirdi?

 

Bölüm sonuuu sizce o zarfın içinde var? düşüncelerinizi yorumlara yazın. Bölümü oylayıp beni watpadd ve insgram dan takip ederseniz ve yorum yaparsınız mutlu olurum.

 

İnsta adresim stellaa_00__

 

Watty adresim stella_00

Bölüm : 23.09.2024 22:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...