40. Bölüm

Chapter 39: Arena Savaşı

Fatih Öcal
storikay

Sohbet ederek sürenin geçmesini beklerlerken odanın kapısı açıldı ve içeriye Rodius'la Lilia girdi. Rodius başını eğdiğinde efendisi de başını eğince arkasını dönen Tokito gülmeye başladı.

"Sen neden başını eğiyorsun Lilia? Çok komik bir kızsın hahahahah."

"Rodius-san başını eğdiği için bende başımı eğdim."

"Saygını kabul ediyorum. Kafalarınızı kaldırın ve içeri girin."

İkisi de başlarını kaldırıp onların yanına gittiler. Muhafızlar ikisine özel sandalye getirdikten sonra oturmaya başladılar.

"Güzelce arenayı gezdiniz mi?"

"Evet Şeytan Kral. Etrafı tamamen gezdik."

"Bu kas yığını aslan seni eğlendirdi mi?"

"Evet, çok fazla eğlendirdi."

"Ben sadece görevimi yaptım."

Kapı tekrar açıldığında hepsi arkasına dönerek kapıya bakıyordu. Tokito gelenleri tanımamıştı fakat saygı göstermeden girdikleri için Tokito çok fazla sinirlenmişti.

"Bunlar kim Nanagi?"

"Arenayı destekleyen yüksek mevkiden gelen ailelerin liderleri efendim."

"Sence ne eksik?"

Onlar fısıldaşırken parmaklarında altın yüzükler olan, turuncu ve zarif gözüken bir elbise giyen kadın yanında da siyah bir ceket, tahtadan yapılmış özel gözlük, altın kaplama kına sahip kılıçlı bir soylu içeriye girmişti.

"Burada neden bir aslan ve bir çocuk var?"

"Siz şerefsizler nasıl girdiniz?"

Bu tavırlar Tokito'nun sabrını taşıran son damlaydı. Pençelerini çıkardığında Nanagi dişlerini sıkarak ayağa kalktı.

"Sizler kim oluyorsunuz da Şeytan Kral'ın huzuruna izin almadan çıkarak onun misafirine şerefsiz diyorsunuz? Muhafızlar!"

Askerler kılıçlarını çekerek iki soyluyu da diz çökmeye zorladılar. Boyunlarına kılıç tutarlarken saygı göstermek için başlarını eğdiler.

"Ö-Özür dileriz efendimiz. Biz sizin burada olduğunuzu bilmiyorduk. Lütfen affedin bizi!"

"Gerçekten kabalığımız için özür dileriz."

"Bana yaptığınız kabalığı canlarınızla ödemeniz gerekiyor. Lilia ve Rodius sizi affetse bile ben sizi affetmeyeceğim!"

"Onları öldürmeyin lütfen Şeytan Kral! Çözümü bu olmamalı."

Doğru söylüyor... Ben... Ne yapıyorum? Neden birisinin canını almak isteyecek kadar ileri gidiyorum? Neden bunun doğru olduğunu düşünüyorum? Ben...Kimim?

"Bana ve aday olduğum makama hakareti kabul edemem. Sen büyüklerin işine karışma."

"Efendim sizde bir sorun var. Normalde böyle davranmazsınız."

Kendimi kontrol edemiyorum... Uyandığımdan beri azalan güç beni baskılıyordu. Güç azaldıkça gerçekten uyanmaya başladım. Sen bu değilsin Masajuka Tokito!

"Pekâlâ, onları bağışlıyorum. Muhafızlar onları normal izleyici odasına götürün."

"Emredersiniz Şeytan Kral."

İkinci kişiliğini fark etmeye başlamıştı fakat Nefi'nin söylediği , çift taraflısın , sözünü hatırlamıyordu. Kontrolü eline alınca pençeler yeniden yok olmuştu. Koltuğa yeniden oturduğunda ellerinden gözünü ayırmadı.

Zincirlerini sonunda tamamen olmasa da kırmayı başarmıştı. Eskisi gibi güçsüz olsa da karakterini korumayı başardığı için derin bir nefes alıp vererek arenayı izlemeye devam etti.

Arenada kalan savaşçıları başka bir köşeden izleyen bir kız vardı. Elbisesi tamamen siyahtan oluşan kolları bol bir elbiseydi. Üzerinde değişik şekillerde bir sürü kırmızı gül vardı. Işığı bile yansıtmayacak kadar siyah renkte kısa saçları vardı.

Dizlerinin üstüne kadar gelen, güneşten parlayan siyah bir çorap giyiyordu. Kafasında bulunan güllerden yapılmış toka etrafındakilerin onu soylu birisinin kızı sanmalarına neden olmuştu.

Somurtkan bir yüz ifadesiyle savaşçıları izliyordu. Hepsine tamamen göz gezdiriyordu fakat en çok dikkatini çeken özel konukların izlediği odada bulunan kırmızı ceketli kişiydi.

"Eğlenceli olur diye şeytanların dövüşlerini izlemek istemiştim. Sanırım orada duran kırmızı ceketli hariç eğlenceli bir şeytan yok."

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz Redrose-sama?"

"Bunlar gerçek dövüş değil. Final dövüşü daha eğlenceli olabilir. Spirit yani benim öğrencim bunu başaracaktır."

"Aklınızdan neler geçiyor kraliçemiz?"

"İzle ve öğren birde bana yeni bir öğrenci bul birazdan Slary ölecek."

"Emredersiniz."

Arenadan yeniden sesler çıkmaya başladı. Bu sefer Haniel ve Spirit birbirleriyle dövüşeceklerdi. Kocaman bir gürze sahip olan Haniel uzun bir saça sahipti. Kıvrımlı ve siyah renkteydi. Sarı renkte bir tişört ve üstünde yarı deri ve yarı demirden yapılmış hafif bir zırh vardı.

Spirit'le karşı karşıya geldiğinde onu incitmek istemediği için elini uzattı. Spirit uzattığı eli reddederek iki elini sırtına doğru götürmüştü.

Haniel savunma haline geçerek geriye doğru sıçrıyordu. İki eli dışarı çıktığında ellerinde sarmaşıktan yapılmış hançerler vardı.

Son dövüş başlarken Tokito uzaktan durumu analiz etmeye çalışıyordu.

Sanırım bu gidişle Haniel ölecek. Yavaş yavaş durumu kavradım.

Hızı aslında en güçlü olduğu kısım değil, çevikliği asıl onun güçlü noktası. Yenmek için yapması gereken tek şey sakin kalmak.

Söyledikleri gibi gerçekten B seviye birisi mi? Bence seviye konusunda yalan atıyor. İlk saldırıya geçti!

Hançeriyle göremeyeceğim kadar hızlı hareket ediyor fakat bu imkansız olmalı. Eğer hızlı olsaydı...

Bir dakika...

Hızlıysa neden onu anında öldürmüyor? Elinde tuttuğu hançerlerle istediği anda öldürebilir. Öyleyse neden etrafında dolaşıyor?

Tokito dövüşü analiz etmekte çok kötüydü. Neden bu kadar hızlı olduğunu kavramamıştı. Tamamen anlaması için onunla dövüşmesi lazımdı.

Haniel gürzünü sallayarak onu bir kez bile olsa yere düşürerek işini bitirmeyi düşünüyordu.

Muhteşem hızına karşılık gürzle kaldığı için epey şanssız durumdaydı. Bunu fark ettiği anda gürzünü sallamayı bırakarak büyüsünü kullanma kararı aldı.

"Rüzgar büyüsü"

"Hortum"

Bulutların toplanmasıyla arenanın ortasında hortum oluşuyordu. Etrafında bulunanları kendisine doğru çekmeye başladığında arenanın kalkanı açılarak büyünün izleyicilere dokunmasını engelledi.

Gözleriyle düşmanını ararken arkasından gelen bir sıcaklık hissetti.

Sağ eliyle sırtını aradığında kocaman bir yara olduğunu fark etmişti.

Sinirden gözleri dönüyor, gürzünü titreyerek tutuyordu. Kaybettiğini biliyordu.

O büyüyü kullanmamalıydım. Neden böyle bir savaşta görüşümü kısıtladım? Anne, ben ölecek miyim? Neden kaybettim?

Anne... yardım et!

Gözyaşlarını akıtırken büyüsünü sonlandırmıştı. Savaş onun için çoktan bitmişti.

Onun için savaş bitmişti fakat hayatı bağışlanmıştı.

Arenadaki tozlar kalktığında Spirit'in elini tutan birisi vardı. Gözler arenaya yeniden döndüğünde Şeytan Kral arenaya atlamıştı.

Herkes şaşkın bir şekilde kalmıştı. Spirit düşmanını öldürdüğünden emindi fakat o karşısında ağlayarak duruyordu.

"Savaş burada bitti. Sıradaki öldürmen gereken kişi benim."

"Arenada neler oluyor seyirciler? Gözlerimiz doğru mu görüyor yoksa özel konuğumuz Şeytan Kral dövüş kuralı mı ekliyor?"

"Aynen öyle. Şeytan Kral olarak değil. Buraya atanmış olan geçici yönetici olarak bu dövüş için kural ekliyorum."

"Bu doğru! Arenada kurallar sadece yöneticiler tarafından değiştirilebilir! O halde Spirit, Haniel'i yenmeyi başararak son oyuna katılmaya hak kazanıyor!"

"Haniel, yaran çok ağrıyor mu?"

"Ş-Şeytan Kral? Neden benim hayatımı kurtarıyorsunuz? Ben kaybettim bu yüzden ölmeliyim."

"Sana kim kaybedince öleceğini söyledi çöp torbası? Sen ölürsen krallığımızın bir kölesi yok olacak! Gerçek düşmanın veya benim kararım hariç hiçbir şey seni öldüremez!"

"Hayatımı size borçluyum kralım! Son nefesime kadar sizi savunacağım!"

"Vücudunun her bir zerresini krallığın için harcayarak kölesi olacaksın!"

"Emredersiniz."

Şeytan Kral demek. Yeni gelen kral bu kadar yakışıklı mı? Sanırım onunla dövüşmek isterdim ama hayla yetişmemiş. Slary, bir öğrenci olarak gayet iyi iş çıkardın. Huzur içinde yat.

"Şeytan Kral neden aşağıya indi Nanagi?"

"Efendimiz kendi yaptıklarıyla yüzleşmek istiyor. Gücünü bu savaşta tüketerek iradesini geri kazanacak. Gurur duymalısın Kortus."

"Eğer ona bir şey olursa..."

"Vikont Momoi şuan burada bulunuyor. Merak etme o varken kimse efendimizin kılına dokunamaz."

 

Bölüm : 02.08.2025 14:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Fatih Öcal / Yanlışlıkla Zalim Şeytan Kral Olarak Reenkarne Oldum Vol 1 / Chapter 39: Arena Savaşı
Fatih Öcal
Yanlışlıkla Zalim Şeytan Kral Olarak Reenkarne Oldum Vol 1

253 Okunma

40 Oy

0 Takip
57
Bölümlü Kitap
ÖnsözChapter 1: Doktor TokitoChapter 2: Yeni Bir Şeytan Kral Doğdu!Chapter 3: Davetsiz MisafirChapter 4: Eski Kral ve Eşinin AnısıChapter 5: Kraliyet Ailesi SarayıChapter 6: Kraliçenin SırlarıChapter 7: Taht YolculuğuChapter 8: Hertoria YolculuğuChapter 9: Yolda Kurulan TuzakChapter 10: Küçük KomutanChapter 11: Vikont Beril’in Gerçek GücüChapter 12: Barış GörüşmeleriChapter 13: Taht Yolculuğu Devam EdiyorChapter 14: Gizemli KomutanChapter 15: Eğitim BaşlıyorChapter 16: Tokito'nun Cehennem Dolu Eğitimi 1. KısımChapter 17: Tokito'nun Cehennem Dolu Eğitimi 2. KısımChapter 18: Tokito'nun Cehennem Dolu Eğitimi 3. KısımChapter 19: Eğitim MolasıChapter 20: Zombi Kral 1. KısımChapter 21: Zombi Kral 2. KısımChapter 22: Zombi Kral 3. KısımChapter 23: Tokito’nun Kararı ve İlk Şeytan KralChapter 24: Nefi’nin KararıChapter 25: Kutsal SavaşçılarChapter 26: Şeytan Kral Geri Döndü 1. KısımChapter 27: Şeytan Kral Geri Döndü 2. KısımChapter 28: Şeytan Kral Geri Döndü 3. KısımChapter 29: Elf OrmanlarıChapter 30: Büyük Savaşçı KimoChapter 31: Varah’ın İnadı Ve SonuçlarıChapter 32: Küçük Lily'in MacerasıChapter 33: Keiken LoncasıChapter 34: Büyük Ticaret MerkeziChapter 35: Veldoria ZiyafetiChapter 36: Gargantua ve Antik Büyü?Chapter 37: Veldoria Festivali Başlıyor!Chapter 38: Festivalin OrtasıChapter 39: Arena SavaşıChapter 40: Slary'in YüzüChapter 41: Gizemli ŞeytanlarChapter 42: Dark Curses?Chapter 43: Momoi'nin SadakatiChapter 44: İşkence Edilmiş ÇocuklarChapter 45: Momoi'nin Karanlık TarafıChapter 46: Loropis Yolculuğu Başlıyor! 1.kısımChapter 47: Loropis Yolculuğu Başlıyor! 2. KısımChapter 48: İntikamcılar GrubuChapter 49: Kraliyet Hazırlıkları 1. KısımChapter 50: Kraliyet Hazırlıkları 2. KısımChapter 51: Karşı SaldırıChapter 52: Darbe PlanıChapter 53: Loropis Kuşatması 1. KısımChapter 54: Zuvir Bölgesi İsyanı 1. KısımChapter 55: Zuvir Bölgesi İsyanı 2. KısımChapter 56: İblis Krallığı Macerası 1. Kısım
Hikayeyi Paylaş
Loading...