
"Sence Momoi nerede kaldı? Hala onu bekliyoruz."
"Bizi takip etmeye başlaması gerekiyordu fakat ondan herhangi bir varlık sezmiyorum."
Momoi mağaraya girdiğinde onların bu durumdan haberi yoktu. Kuklası ele geçirdiği askerlerinden bir tanesini yöneterek Şeytan Kral'a doğru gidiyordu. Arenada bulunan savaş bittiğinde Slary, Nanagi'nin emriyle arenanın başına geçti.
Onlara doğru gelen kukla iyice zayıflıyordu. Lanet kullanıcısı ölümün ucunda olduğu için kukla yerine vücudun gerçek sahibi yürümeye çalışıyordu. Şansına Rodius ve Lilia dışarıya çıkmışlardı.
"Sence de Şeytan Kral çok havalı değil mi Rodius-san?"
"Eminim ki büyüdüğünüz zaman sizde onun gibi olacaksınız efendim."
"Gerçekten öyle olur muyum? Onu savaşırken izlediğimde hızını göremedim ki."
"Siz hayla çocuksunuz küçük efendi."
"Evet öyleyim heheheh, bir dakika orada yürümeye çalışan kişi çok hasta görünüyor Rodius-san."
"O halde bırakalım efendim tehlikeli olabilir."
"Ama onda Momoi abiyi seziyorum!"
"Momoi mi? Küçük efendim siz Momoi'yi nasıl tanıyorsunuz?"
"O abi arenada Şeytan Kral'la konuştuktan sonra iki kişiyi takip ediyordu. Ben askerlerle kovalamaca oynarken çarptığında eğilerek elimden öptü."
"Gerçekten onda siyah bir aura var. Lanetini kullanıyor olmalı."
Rodius zar zor yürüyen askeri tuttuğunda asker yürümeye devam edince ona nereye gittiğini sordu. Asker Şeytan Kral'a gittiğini söyleyince kucağına aldı ardından Lilia'yı omzuna koyarak sıçramaya başladı.
"Derhal efendimize ulaşmam lazım. Bu adam ölecek."
"Ne oldu ki Rodius-san?"
"Daha sonra anlatırım efendim."
Krallarına doğru giderlerken o Nanagi'yle geri dönüş ordusunu hazır ediyordu. Bir an önce yola koyulmaları lazımdı fakat onların geç yola çıkmasına neden olan bir olay gerçekleşecekti...
"Şeytan Kral lütfen yardım edin!"
Rodius'un çığlıkları gökyüzünde yankılandığında askerler dahil herkes ona bakmaya başladı. Şeytan Kral ona dönüp baktığında kucağında olan askeri görünce yanına gitti.
"Ne oldu Rodius? Bu asker kim ve neden bağırıyorsun?"
"Efendi- Efendim bu asker Momoi'nin askeri."
Daha fazla konuşmadan Tokito askerin zırhına dokunarak yenilenme büyüsünü kullanmaya karar verdi.
"Karanlık büyü, karanlık yenilenme."
.
"Lanetli bireylerin üstünde yenilenme kullanılamaz."
.
"Bu adam lanetli Rodius. Sanırım emrini gerçekleştirince ölecek."
"Kurtarmanın yolu yok mu efendim?"
"Üzgünüm- onu ben bile kurtaramam. Büyüm tamamen etkisiz."
"Sa-Sadece kuklayı takip ed..."
Daha sözünü bitiremeden kontrolü kukla ele geçirdi ve onlara yolu göstermek için efendisinin en son varlığının görüldüğü yere doğru ilerlemeye başladı.
Rodius, Lilia'yı korumak için geride kalırken Kortus, Tokito, Nanagi ve 30 asker onu takip etmeye başladılar. Kukla sürekli yürümeye devam ederken çeşitli yollardan geçiyorlardı. En son Nanagi harabe bölgelere yaklaştıklarında şaşırdı.
"Vikont Momoi'nin burada ne işi var sizce efendim?"
"Sanırım birilerini takip etmiş olmalı. En kötü ihtimalle kaçırıldı."
"Öyle bir canavarı yakalamalarının ihtimali yok efendim."
"Düşmanlarımız gerçekten var Nanagi. Bu tamamen bir savaş."
Umarım iyisindir Momoi... Senin ölmene asla izin vermeyeceğim!
Ne olursa olsun...
Onlar yola çıkarlarken Momoi çoktan yakalanmıştı. Tüm şeytanlar onun etrafında toplanarak daire şeklinde çevrelediler. Liderleri saçından tutarak yüzüne bakmaya başladı.
"Yalvaran biz değil sen olacaksın Momoi!"
"Domuzlar."
Saçını daha fazla çekerek acıdan ağlamasını bekliyordu fakat Momoi'den gözyaşı bile gelmiyordu. Siniri daha fazla bozulunca sağ gözüne kızgın kılıcı batırmaya karar verdi.
"Şimdi acıyı hissediyor musun aptal Vikont?"
"B-Bu acı efendime yapacaklarınıza kıyasla hiçbir şey..."
Gözünün içindeki kılıcı hareket ettirerek göz yuvasını parçalayacak kadar güç uyguluyordu. Momoi, sadakatini satmayacak kadar güçlü bir şeytandı. Onu çevreleyen şeytanlardan bir tanesi onu kafasından tutarak sağ ve sol kulağından içeri solucan gönderdi.
"Beynini araştıralım birazcık Momoi. Bize her şeyi anlatacaksın."
Eğlenerek ona işkence ederlerken çemberden ışınlanan endişeli şeytan koşarak onlara doğru geliyordu. Ayak sesini duyduklarında hepsi ona bakmaya başlamıştı.
"E-Efendim buradan derhal ayrılmalıyız!"
"Huh? Ne demek istiyorsun?"
"Ş-Şeytan..."
Onu boynundan tutarak kendisine doğru çekti. Yüzüne tokat atarak sakinleşmesini sağladı.
"Sakin bir şekilde anlat Pery."
"Şeytan Kral çemberin konumunu öğrendi. Arkasına askerleri alarak buraya doğru yola çıktı."
"Bu çemberin konumunu kimse bilmiyor emin misin?"
"Momoi'nin askerlerinden bir tanesi onlara çemberi gösteriyor."
Kahretsin ne zaman- ne zaman çağırdı? Momoi'nin askerleri genelde onu yalnız bırakmazlar. Yoksa... Şerefsiz!
"Sen mi onlara bilgi gönderdin Vikont Momoi?"
"Öyle olsa ne olur?"
"Seni öl- Elimi bıraksanıza!"
Şeytanlar onu tutarak Momoi'ye zarar vermesini engellediler. Çünkü Momoi'nin canı alınırsa onlarda ölecekti.
"Sakin ol lütfen. Eğer onu öldürürsen beraberinde hepimiz ölürüz. Efendimiz biz ölürsek amacını nasıl gerçekleştirecek?"
"Bu şerefsiz ona her bilgiyi verecek. Tüm vikontlar bize karşı silahlanırsa bir ülkeyle savaşmak zorunda kalırız!"
Başını kumaşla kapatmış tek boynuzlu bir şeytan efendisinin yanına yaklaşarak eğilmesini söyledi. Eğildiğinde kulağına bazı şeyler fısıldadı.
"Onun bizle ilgili anılarını yok etmek için lanetimi kullanacağım."
"Emin misin? Laneti bunu kesinlikle engelleyecektir."
"Biliyorum fakat lanet her bilgiyi koruyamaz. Bizle ilgili anıları yeni olduğu için lanet korumayacaktır."
"Pekala. Dediğini onaylıyorum."
Sırtını kaldırarak ellerini arkaya birleştirdi ve herkesin yüzüne baktı. Mağaraya son kez baktıktan sonra Momoi'ye bir tane yumruk attı.
"Seni şerefsiz bizi iyi yakaladın fakat biz yeniden toparlanıp saldıracağız. Herkes geri çekilsin!"
Herkes çembere doğru giderken başı kumaşlarla çevrili olan şeytan, Momoi'nin başına dokundu. Momoi karşısında duran kişinin yapmak üzere olduğu şeyden habersiz bir şekilde sadece bekliyordu.
Başına dokunduğunda içinde bulunan lanetin gerçek yüzünü görmüştü. Momoi aslında antik bir şeytana ev sahipliği yapıyordu.
Kendisini Momoi'nin beynine girdiğinde siyah bir oda karşıladı. Kapısından içeri girmek istediğinde arkasından bir aura hissetti.
"Burada...İş... Ne yapıyorsun?"
İrkilerek arkasını döndü ve karşısında duran kırmızı renkteki belirli bir vücudu olmayan hayalet karşıladı.
"S-Sende kimsin?"
"Kim... Bilir... Momoi... Ona zarar vermek?"
"Konuşmayı bilmeyen bir aurayla mı konuşuyorum ben?"
"İçin... Burada, onu okurum."
İçimi okuyabilen bir hayalet mi? Vikont Momoi... Sen tam olarak nesin? İçinde ne barındırıyorsun? Amacım bu değil anılarını silmek unutma!
"Hestero zayafi hurtaf!"
Bu sözler ne için? Beni korkutmaya çalışıyorsun değil mi? Hahahah, ben bunu asla yemem! Lanetimi tamamlamak için odaya gireceğim ve anılarını bb-bozacağım!
Hayaleti umursamadan kapıya elini attığında kapı elini bir kül gibi dağıttı. Karşısındaki Momoi'yi korumak için en eski büyülerden bir tanesini kullanmıştı.
"Sen... Amacını gerçekleştiremezsin... Anlaşma, istemek?"
E-Elimi nasıl yok edebilirsin burası onun anılarını almam için kullandığım lanetin aşaması olmalıydı! Anlaşma? Ne anlaşması?
"Sen, dostlar... O unutur, siz yaşar. Anladın mı?"
Sen bundan ne kâr edeceksin? Bir hayaletle asla anlaşma yapmam! Bana kâr edeceğin bir anlaşma sunmalısın.
"Kâr? Momoi... O benim... Kocam..."
Momoi senin nasıl kocan olabilir? Sen... Onun tarafından çağrılıp lanetli teknikle lanete çevrilmiş bir şeytandın! Peki neden kabul ettin?
"Sen... Neden, ona saldırıyorsun?"
Neden olacak anılarını yok etmek için! Dostlarımı öldürmesine neden olacak elindeki bilgiler. Bunu asla istemiyorum.
"Ben... Aynı sebep... Ben yaşar o ölür, ben ölür o yaşar... Ben... Onu önemsiyor."
Pekâlâ, kabul ediyorum. Bizimle ilgili anılarımızı onun kafasından sil. Bizde onu bırakıp kaçacağız. Anlaştık mı?
"Anlaşma tamamlandı."
Odadan uzaklaştığında hayalet odanın kapısının önüne geldiğinde biteceğini anlayıp lanetini iptal etti. Momoi'nin sevdiği kadın onun efendisini kurtaracak bilgileri saklamıştı. Hepsini kocasını korumak için yapmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 253 Okunma |
40 Oy |
0 Takip |
57 Bölümlü Kitap |