
Asansöre yöneleceğim esnada;
"Zeynep seni hiç sorgulamadan işe alma teklifini ben sundum sana! Şimdi burdan çıktıktan sonra gidecek yerin mi var? Sen de çok iyi biliyorsun ki bu işe ihtiyacın var! Hadi gel itiraz etme de kabul et!"
Arkama hızla dönüp;
"Evet bir işe ihtiyacım var, evet gidecek yerim yok evet Allah kahretsin haklısınız. Ama ben bunu yapamam. Çıkarken görmediniz mi bana nasıl nefret dolu gözlerle baktığını!"
"O sadece sana karşı öyle değil! O herkese öyle. İşte sende onu düzelteceksin. Bak her masrafını ben karşılayacağım ekstra maaşını vereceğim."
"Ama..."
"Biliyorum bir işe çok ihtiyacın var. Her konuda sana yardımcı olacağım."
"Ne yapmam gerekiyor?"
"Gel odaya geçelim."
Tekrar odaya girdiğimiz de kendimden nefret etmeye başlamıştım.
Allah kahretsin ki kabul etmek zorundaydım. İlerde üniversite masraflarım olacaktı bunları karşılamam çok zordu.
"Semih'i değiştir Zeynep! Serbestsin nasıl istiyorsan öyle davran ama yeter ki değiştir."
"Ne konumda çalışacağım?"
"Semih'in asistanı olarak çalışacaksın. Onunla birlikte toplantılara gireceksin her dakikan onunla geçecek."
"Peki ne zamana kadar böyle devam edecek."
"Zeynep, Semih çok zor süreçlerden geçti. En sevdiğini kaybederek resmen dünyadan soyutlaştı. Hayata olan inancı kalmadı. Hadi abicim sıra sende."
Kendimi çıkmazın içinde gibi hissediyordum. Umarım bu hikayede yanan ikimiz olmazdık.
•••
AYLA KARAHANLI'DAN;
"Aslan, Melisa neden böyle yapıyorsunuz annecim. Bak Sevgi çok üzülüyor ama."
"Omaz o pis!"
"Aslan kızıyorum ama annecim!"
"O kaydeşimle oynuyo!"
"3'ünüz birlikte kendinize oyun bulabilirsiniz bence. Hadi bir düşünün bakalım."
"Kaydeşim benim!"
"Annecim, oğlum kardeşin tabikii senin ama Sevgi de sizin kardeşiniz gibi."
"O hep Meyisa ile oynuyo!"
"Ama ayne Asyan da hep ayaba oynuyo!"
İkiz çocukların en zorlu taraflarından biri de buydu. Asla ortak nokta bulup da anlaşamıyorlardı.
"Şuan konumuz araba oynayıp oynamaması değil kızım. Hep birlikte biraz araba ile oynayıp daha sonra başka bir oyun da oynayabilirsiniz. Ama bunu birlikte yaparsanız eğlenirsiniz. Hem bak Sevgi biraz üzülmüş gibi."
Aslan ve Melisa, Sevgi'ye doğru ilerleyip sarıldı.
"Özür diyeyiz."
"Ama tüsüm."
"Hadi geyin oyun oynayayım."
3'ü birden oyun alanlarına gittiklerinde arkalarından uzun uzun baktım. Çok güzellerdi. Sanki beş dakika önce fikir ayrılığına düşen ikisi değillermiş gibilerdi.
Hazır çocuklar da oyuna dalmışken yarım kalan işlerimi halletmek adına bilgisayarımın başına geçtim.
Tam odaklandığım esnada tanıdık kokuyu hissetmem ile arkamı döndüm.
Arkamı dönmemi fırsat bilip dudağıyla dudağıma kapandı.
İkimiz de nefes nefese ayrıldığımız da;
"Çok özledim."
"Bende."
"Odamıza çıkalım mı?"
"Çocuklar burda."
"Çise ile birlikte olmayacaklar mıydı bugün?"
"Çise'nin acil toplantısı çıktı o yüzden çocuklar bizde sevgilim."
Koltuğa oturduğu esnada yanına gittim.
"Bugün yorgun gibisin."
"Yorucuydu bugün biraz."
"Yiğit bir sorun mu var?"
"Endişelenecek bir şey yok güzelim rahat ol!"
"Emin misin?"
"Evet eminim."
Beni göğsüne doğru çekti ve başımı koymamı sağladı. Saçımla oynarken;
"Ee naptı bakalım benim güzelim?"
"Hiç aynı. Bugün kliniğe de gidemedim. Çise'nin toplantısı vardı. Yeşim annenin de arkadaşları gelecekti."
"İyi olmuş biraz dinlenmiş olursun."
"Bugün birazcık öyle oldu ama artık yarın gitmem gerekiyor çok boşladım. Randevular birikti."
"Yarın ben bırakırım güzelimi."
"Hayırdır Yiğit Bey hangi dağda kurt öldü de beni sen bırakacaksın."
"Aa ayıp ayıp ben hep demiyor muyum seni bırakayım diye?"
"Tamam canım bir şey demedim diyorsun."
İyice Yiğit'e doğru sarılıp kokusunu içime çektim.
Çok şükür ki mutluyduk...
İviiittt bu aralar bölüm yazabiliyorum şükürler olsuuunnn🫠❤️🩹 neyseee çok uzatmayacağım siz zaten ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz💙
Keyifli Okumalar❤️🩹
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.6k Okunma |
343 Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |