
ZEYNEP BAŞAR'DAN;
Sadece 5 dakika kafamı toparlamak için geldiğim yerde neler yaşamıştım öyle?
İçimdeki düşüncelerin hepsini söylediğim için bir kuş kadar hafiflediğimi hissediyordum.
Madem bizden olmazdı, madem bizim birlikte bir geleceğimiz yoktu ona şans vermenin de bir anlamı yoktu.
Eve doğru ilerlerken bir araba önümde durdu.
İçerden uzun boylu takım elbiseli biri çıkmıştı.
Yüzü hiç yabancı gelmiyordu ama kim olduğunu hatırlayamıyordum da.
Tam önümde durup;
"Zeynep Hanım, umarım rahatsızlık vermemişimdir.
"Pardon sizi tanıyamadım? Kimsiniz?"
"Kusura bakmayın kendimi tanıtmam gerekiyordu. Adım Can. Can Arısoy."
Şimdi hatırlamıştım bu toplantıya katılan kişiydi.
"Çalıştığınız şirkete gelmiştim ordan tanışıyoruz."
"Hatırladım ama tanıştığımızı düşünmüyorum."
"Yani haklısınız sadece toplantıda aynı ortamda bulunduk o kadar."
"Peki neden karşıma çıktınız?"
"Yoldan geçerken sizi gördüm selam vermek istedim."
"Vay anasını ne biçim günmüş bugün!"
"Anlayamadım."
"Yaa ne büyük tesadüf bugün herkes birbirini görüyor!"
"Herkesten kastınız kim? Başka kimler burda ki?"
Semih'in burada olduğunu söylemeyecektim. Toplantıda tartışma çıkmıştı pek tekin birisine benzemiyordu.
"Sizlik bir durum yok."
"Pekala nereye gidiyorsunuz? Gittiğiniz yere kadar isterseniz size eşlik edebilirim."
"Saolun gerek yok."
"Geç oldu tek başınıza gitmeyin."
"İstemiyorum dedin Can Bey! Uzatmayalım lütfen."
"Zeynep!"
Sinirden patlama raddesine gelen Semih'e kaydı bakışlarım.
"Semih!"
"Ne işin var senin bu herifle!"
Yanıma gelip beni kendine çekti.
"Ne ima etmeye çalışıyorsun?"
"Sana bir soru sordum Zeynep!"
"Eve giderken karşıma çıktı! Oldu mu?"
"Lan yoksa sen takip mi ediyordun kızı!"
Can Bey'in üzerine doğru yürürken ne yapacağımı bilmeden Semih'in kolundan tutup çekmeye çalıştım.
"Semih yok öyle bir şey! Sadece karşılaştık!"
"Neden burada, bu saatte buradan geçtin?"
"Geçtiğim yer senin tapulu malın mı?"
"Ağzına şıçtırtma ikile."
"Ağzını bozma Semih Efendi!"
"Naparsın? Korkak gibi ağa bozuntusuna mı sığınırsın?"
"Lan ben senin varya."
Semih'e doğru yumruk attığında;
"Semih!"
"Gel lan! Gel adam gibi dur karşımda!"
"Sussana be adam yürü!"
"Zeynep arabaya geç kilitle kapıyı!"
"Sende gel!"
"Zeynep sus ve dediğimi yap!"
"Sana sende gel dedim!"
Can Arısoy'un elinde gördüğüm şey ile içim ürpermişti.
"Semih silah!"
Silahı Semih'e doğrultmuştu.
"Bundan sonra benden kork Semih Karahanlı! Senin ölümün benim elimden olacak! Bana kendi ayakların ile geleceksin!"
Silahı beline koyup arabasına binip gitmişti.
"Ne yapıyorsun sen ya? Neden hiç kendi canını düşünmüyorsun sen? Baksana silah çekti! Ya sana bir şey yapsaydı, ya seni vur-"
Cümlemi tamamlamama izin vermeden dudağını dudağıma bastırıp öpmeye başladı.
Beni bu şekilde susturmaya çalışıyordu.
Dokunuşlarında, özlem vardı, sevgi vardı, huzur vardı ve incitmekten korkar gibiydi...
İkimiz de nefes nefese ayrıldığımız da başını başıma yaslayıp öylece gözlerime baktı.
"Çok seviyorum. Beni daha fazla sensiz bırakma Zeynep!"
Gözümden yaş akıp sonsuzluğa karışmıştı. Bende çok seviyordum, daha fazla onsuz kalmak istemiyordum ama güvenip hayatımı onunla birleştirmeye cesaretim de yoktu.
"Olmaz! Git burdan!"
"Yapma!"
"Olması gereken bu!"
"Bizim geleceğimiz senin elinde biliyorsun dimi?"
"H-hayır, bilmek istemiyorum. Biz diye bir şey yok."
Ondan ayrıldığımda;
"Tamam gel bari ben seni bırakayım eve."
"Kendim giderim."
"Uzatma gel dedim."
Daha fazla uzatmadan arabaya binmiştik. Yol boyu ikimiz de sessizdik.
Aslında sessiz gibi gözüksek de içimizde fırtınalar kopuyordu.
Eve geldiğimizde;
"Teşekkür ederim, iyi geceler."
"İyi geceler."
Eve girip üzerime pijamalarımı geçirdim. Odama geçip yastığıma sarılıp saatlerce ağladım.
İçim yanıyordu ve bu yangın gid gide büyüyordu.
Nefes almakta zorluk çekiyordum, boğazım düğüm düğüm oluyordu.
Uyumaya çalıştıkça sanki bana inat daha da uyuyamıyordum.
Sanırım bu hayatta acı çekmeye mahkum bırakılmış birisiydim.
•••
Başımın ağrısı ile gözlerimi açtığımda çekmecemde duran ağrı kesicini içmiştim.
Beynim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.
Saatte baktığımda epey geç olmuştu. Bir kaç hafta işe gitmeyecektim. Yiğit abi den izin almıştım.
Bu halde işe gitmem sağlıklı olmazdı. Zaten her dakika aklımdaydı bir de gözümün önünde olmasına katlanamazdım.
1 hafta sonra okulum açılacaktı. Okul için alışveriş yapmaya çıksam iyi olacaktı.
Dışarı baktığımda lapa lapa kar yağdığını gördüm. Dışarıdaki görüntü kart postarlarını anımsatıyordu.
Eşyalarımı alıp alışveriş mağazasına geldim.
İhtiyacım olan şeyleri sepete koymaya başladığım anda telefonum çaldı.
Arayan kişinin Semih olduğunu gördüğümde açmamıştım.
Ben unutmaya çalıştıkça o beni arıyordu.
Aramayı reddedip tekrar alışverişe döndüm.
Allah kahretsin sadece bir kaç dakika aklımdan çıkmışken şimdi tekrar aklıma girmişti.
Hiçbir şey almadan elimdeki sepeti bırakıp çıkmıştım.
Dışarıda yağan karın altında yavaş yavaş yürüyordum.
Ruhumun dinlenmeye ihtiyacı vardı. Öyle bir kaç gün değil. Ruhumun tamamen dinlenmesi için senelere ihtiyacım vardı.
Çünkü bu konu beni gerçek anlamda mahvetmişti.
Telefonuma baktığımda daha aramamıştı. Acaba başına bir şey mi gelmişti?
Saçmalama Zeynep yine şımarıklığı yüzünden aramı-
Bir dakika ya yine kendine zarar vermeye kalkıştıysa?
Aklıma gelen düşünce ile aradığımda telefonu açmamıştı.
Hayır, hayır hemen kötüyü düşünmeyecektim.
Belki ben telefonu açmadım diye o da benim telefonumu açmamıştı.
Böyle olmasını umut ederek tekrar aradım ve yine açmadı.
Artık git gide endişelerim artıyordu.
Yoldan geçen taksiyi çevirip Semih'in evine doğru gittim.
Umarım bir şey olmamıştır. Umarım yine kendine zarar verecek bir şey yapmamıştır.
Yolda tüm bildiğim duaları ederken taksinin durduğunu fark ettim.
"Adres burası hanımefendi."
"Tamam siz burda bekleyin olur mu? Sizin yardımınıza ihtiyacım olabilir."
Yine kendine zarar vermişse eğer onu hastaneye götüremezdim tek başıma. O yüzden taksinin beklemesi daha mantıklı olurdu.
Kapıyı açan olmamıştı. Sanırım tahmin ettiğim şeyi yapmıştı.
Taksiye doğru koşup;
"Kapıyı kırmanız lazım!"
Cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı açıp inmesini bekledim.
Taksiden inip kapıyı kırmaya çalıştı.
Sonunda kırdığında;
"Siz burda bekleyin ben gelicem! Sakın gitmeyin bir yere!"
Hızla odasına çıktığımda ilk gördüğüm manzarayı göreceğimden ölesiye korksam bile öyle olmamıştı.
İyi de neredeydi bu adam?
Bütün odalara bakmıştım yoktu.
"Semih, nerdesin?"
Banyodan sesler geliyordu. Oraya doğru ilerlediğimde kapıyı açıp açmama konusunda kararsız kalsam da içerden inleme sesleri geliyordu.
Kapıyı açtığımda gördüğüm manzara ile dehşete düşmüştüm.
Her yeri kan içinde baygın bir şekilde yerde öylece yatıyordu.
Dolaptan temiz havlu çıkarıp bileklerine bastırdım.
"Neden böyle yapıyorsun? Neden?"
Kaldırmaya çalıştıkça gücüm yetmiyordu.
Yanında duran hap kutularına baktığımda uyuşturucu olduğunu anlamıştım.
"Gerizekalısın! Sen aptalsın Semih!"
Hızla küvete doğru oturtup soğuk suyu açtım.
Kusturmaya çalıştıkça o kendini tutuyordu.
"Semih yapma bak öleceksin hadi izin ver!"
Vücudunun kasıldığını hissediyordum. Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum.
"Yardım edin!"
Resmen çığlık atmıştım ama beni duymasın imkansızdı.
Semih'in sırtını duvara yaslayıp hızla aşağı indim.
"Çabuk yukarı g-gelin yardımınıza i-ihtiyacım var."
Nefes nefese kurduğum cümle ile hızla banyoya girdik.
Taksi şoförü gördüğü manzara ile dehşete düşse de hemen toparlanıp küvetten çıkarmaya çalıştı.
"Olmaz! Kusturmamız lazım!"
"Tamam siz üstüne bir şeyler getirin ben halledeceğim."
"Z-zeynep!"
Tam banyodan çıkacağım esnada duyduğum ses olduğum yerde resmen çivilenmeme sebep olmuştu.
Yanına gidip ellerinden tuttum.
"Yaşayacaksın! Ölmeyeceksin!"
Banyodan çıkıp odasına girdim ve rastgele kıyafet alıp tekrar banyoya geçtim.
Hızla üstünü giydirip aşağı indirdik. Taksiye binip hastaneye doğru ilerledik.
"Z-zeynep!"
Belli aralıklarla ismimi sayıklıyor sonrasında bir şeyler diyordu ama anlaşılması imkansız derecede kelimeleri yutarak konuşuyordu.
"Yorma kendini! Sen iyi olacaksın! Geldik az kaldı."
Hastaneye geldiğimizde de Semih'e hemen müdahale etmeye başlamışlardı.
Taksi şoförüne dönüp;
"Çok teşekkür ederim. Tek başıma yapamazdım."
"Önemli değil. Geçmiş olsun."
"Saolun."
Telefonu alıp Yiğit abiyi aramıştım.
"Abi hastaneye gelmen lazım."
"Noldu yine mi?"
"Evet abi yine!"
"Tamam hangi hastane?"
"Aynı hastanedeyiz. Abi..."
"Söyle abicim."
"Semih'in evinin kapısını kırmak zorunda kaldık onunla da ilgilenir misin?"
"Tamam abim halledeceğim."
"Bir de yaşayacak dimi?"
"Korkma, sakin ol geliyorum yanınıza."
Korkuyordum. Ona bir şey olacak diye çok korkuyordum.
Eveett bölümü nasıl buldunuz🫠 yorum ve oylarınızı bekliyorum❤️🩹
Keyifli Okumalar
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.6k Okunma |
343 Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |