
5 Saat Sonra;
İki kişi olarak girdiğimiz bu hastanede şimdi ise 4 kişi olarak çıkıyorduk.
Şükürler olsun ki Melisa ve Aslan'ın durumları iyiydi ve bizde evimize gidiyorduk.
Yeşim anne durumumuzun iyi olduğunu öğrendikten sonra eve gidip evi toparlamıştı.
Yiğit arabayı o kadar yavaş sürüyordu ki...
Gözlerim Yiğit'in üzerindeyken onun da bakışları bana kaymıştı.
Gözlerinin içi gülüyordu. Melisa ve Aslan'a baktığında gözlerinin dolduğunu hissetmiştim.
Eve vardığımız da Yeşim anne her yeri pırıl pırıl yapmıştı.
"Hoşgeldiniz benim can parçalarım."
"Torunlarına bakmayacak mısın anne."
"Kızım kıyamıyorum ki."
Aslan'ı kucağına verdiğimde gözünden yaş akıp Aslan'ın o minicik eldiveninin üzerine düşmüştü.
"Canımın canı. Yavrum rabbim sizi tüm kötülüklerden korusun. Rabbim uzun ömürler versin."
Kokusunu içine çekip Melisa'yı aldı bu sefer.
"Benim oğlum kız babası da mı oldu? Rabbim bahtınızı güzel eylesin."
Telefonum çaldığında Yiğit bana doğru uzattı. Arayan Çise'ydi.
"Bebeğim iyi misin? Aradım açmadın."
"Duymamışım Çise şimdi yeni geldik eve."
"Tamam bizde geliyoruz."
"Çiçeğim zahmet etmeyin yarın gelirsiniz. Sevgi'yi de ordan oraya sürüklemeyin."
"Ama seni merak ediyorum."
"Ben çok iyiyim merak etme yarın sabah erkenden kahvaltıya gelirsin olur mu?"
"Olur bebeğim nasıl istersen."
"Yanlış anlamadın dimi beni? İstediğin zaman elbette gelebilirsin ama ben Sevgi için dedim."
"Ben güzelimi nasıl yanlış anlarım? Tabiki anlamadım bebeğim sen takma kafana hadi dikkat edin kendinize."
Telefonu kapatıp Yiğit'e verdim. Şuan telefon derdinden kurtulmam gerekiyordu.
Aslan'ın pusetini ben, Melisa'nın pusetini de Yiğit tutmuş Yeşim anneye iyi geceler dileyip odamıza çıkmıştı.
Çocuklar belirli bir aya kadar bizimle aynı odada kalacak sonrasında kendilerine ait odalarında kalacaklardı.
Aslan ve Melisa'yı yataklarına koyduktan sonra üzerimi değiştirip yatağa uzandım ardından Yiğit de yanıma uzandı.
Beni kendine çekip uzun uzun öptü.
"Yaşama sebeplerim. İyikilerim."
"Çok güzel değiller mi?"
"Çok güzeller. Tıpkı annesi gibi."
"Yiğit çok farklı bir hismiş ve bu hissi senin sayende tatmak apayrı güzel."
"Hayatımı şekillendiren sensin sevdiğim. Sen karşıma çıkmadan önceki halimi düşünüyorum da... Ben hiç baba olmayı hayal etmemiştim. Hiç bu sorumluluğu üzerimde hissetmek istememiştim çünkü geçmişim iyi değildi ama sen beni iyileştirdin sen benim ilacım oldun ve beni dünyanın en mutlu babası yaptın. Bana iki tane birbirinden pırlanta evlat sahibi yaptırdın."
"Birbirimizin yaralarını birlikte sardık. İkimiz de çok yaralıydık ve biz o yarayı iyileştirdik. Evet belki izleri hâlâ kaldı ve kalmaya devam edecek ama sonuç birlikteyiz ve güçlüyüz. Kimse bizi yıkamadı buna izin vermedik."
"Bu hayattan hiçbir beklentim yokken karşıma sen çıktın sonra evlatlarım. Ben daha ne isterim ki."
"Ben sadece ailem ile sevdiklerim ile geri kalan ömrümü mutlu, huzurlu geçirmek istiyorum."
"Öyle de olacak güzelim."
Başımı Yiğit'in göğsüne daha da sokuşturarak uykuya dalmıştım.
•••
İnce ağlama sesi ile gözlerimi açtığımda Yiğit kızımızı kucağına almış susturmaya çalışıyordu.
"Kızım sus ağlama bebeğim bak anne yorgun uyusun biraz."
Onun bu tatlı, telaşlı halini görmek o kadar güzeldi ki.
Baba olmak ona fazlasıyla yakışmıştı...
"Sevgilim ne yapıyorsun?"
"Uyandın mı?"
"Uyandım sevgilim de sen daha saatler önce doğmuş bebekle mi iletişim kurmaya çalışıyorsun?"
"Evet neden anlamazlar mı?"
"Yiğit onlar daha bizi net bile göremiyor."
"Doktorlar görme de problem yok dedi ama."
"Yiğit ya yeni doğan bir bebek ne kadar net görebilir allah aşkına."
"Tamam güzelim tamam bir şey demedim."
"Açıkmıştır. Aslan kalkmadan karnını doyurayım."
Melisa'yı kucağıma verdiğinde emzirmeye başlamıştım.
O kadar güzel, o kadar masumdu ki...
Hızlı hızlı emip bir anda durması ardından tekrar hızlı hızlı emmesi daha da tatlı hale getiriyordu.
Aslan'ın huzursuz seslerini duyduğumda istemsizce stres yapmıştım.
İkisine eşit davranamama korkusu beni mahvediyordu.
"Yiğit, Aslan'ı kucağına alır mısın? Huzursuzlaştı."
Yiğit, Aslan'ı kucağına alıp odada dolaşmaya başladı.
Kızım da ne kadar da midesine düştük çıktı böyle bir türlü doymadı benim minnak köftem.
"Annecim yetmez mi artık? Bak kardeşin de acıktı."
Gazını çıkarmak için kaldırdığımda dudağını büzmüştü ve bu hareketi ile yüreğim paramparça olmuştu.
Ben meleğimi istemeden de olsa üzmüştüm.
Tekrar emzirmeye başladığımda hiç tereddüt etmeden emmeye devam etti.
"Yiğit, Aslan'ı da öbür tarafıma verir misin?"
"Güzelim yapabilecek misin?"
"Yaparım mecbur o da acıktı."
Yiğit, Aslan'ı da kucağıma verdiğinde ikisini de emzirmeye başlamıştım.
İşte şimdi içim rahat etmişti ikisi de eşitti.
"Sen nasıl güzel bir anne oldun böyle. İkisine de eşit davranmak için her zorluğa baş ediyorsun."
"İkisine de eşit davranamayız diye korkuyorum Yiğit. Birini diğerinden ayırt etmeyelim."
"O nasıl söz tabiki de öyle bir şey olmayacak."
Dudağını saçlarıma götürüp ufak ufak öpücükler kondurdu.
En büyük destekcim şüphesiz ki Yiğit'di.
O olmasaydı ikisini birden kucağıma alıp emzirmem imkansızdı.
Sonunda karınları doyduğunda Aslan'ın gazını Yiğit, Melisa'nın gazını da ben çıkarmıştım.
Yatağa yatırdığımızda ikiside hemen uyumuşlardı.
"Hadi güzelim bizde yatalım."
Gözlerimi ayırmak istemiyordum. Sanki ayırsam yok olacakmış gibi hissediyordum.
•••
1 Ay Sonra;
"Buna mecburum Ayla."
"Hayır Yiğit buna mecbur değilsin! Orada bir sürü çalışan varken neden sen?"
"Çünkü benim gitmem gerekiyor."
"Yiğit bizi bırakıp gidemezsin!"
"Sadece 1 hafta yokum sonra tekrar geleceğim."
"Yiğit sen en son oraya gittiğinde neler oldu hepimiz gördük."
"Ayla eskilerden bir kurtulsan mı artık. Yetmedi mi?"
"Sende hatırlatma o zaman."
"Sana insan gibi işimin çıktığını ve İngiltere'ye gitmem gerektiğini söyledim. Senden sadece anlayış bekledim Ayla!"
"Yiğit ben galiba sana derdimi anlatamıyorum. Ben sana diyorum ki sen en son İngiltere'ye gittiğinde halimiz ortadaydı şimdi de aynısı olmasına izin vermem."
"Güvenmiyorsun dimi? Hâlâ güvenmiyorsun!"
"Ben her şeyi sil baştan yaşamak istemiyorum. Ben gözüm yaşlı seni beklemek istemiyorum. Yanımda ol istiyorum Yiğit."
"Tamam her şeyi şimdi koy bir kenara ve benim soruma cevap ver! Sen bana güveniyor musun?"
Güveniyor muydum? Evet de diyemiyordum hayır da...
"Ayla sana bir soru sordum!"
"Yiğit!"
"Hiçbir şey bu denli canımı yakmamıştı. Tamam ben aldığım cevabımı."
Kapıyı çarpıp çıkıp gitmişti.
Neden mutlu geçen hayatımız kısa sürüyor ardından pürüzler ortaya çıkıyordu?
Ben de haksız sayılmazdım ama onca şeyden sonra nasıl gitmesine izin verebilirdim ki üstelik iki tane çocuğu varken...
Odaya çocukların yanına çıktım. İkiside uyanıktı etrafı izliyorlardı.
"Nasılmış bakalım benim canlarım."
Yiğit'i kırmıştım ama beni de anlaması gerekiyordu. Kendini benim yerime koyması gerekiyordu.
"Annem, canımın parçaları acıktınız mı bakalım."
İlk önce Melisa'yı kucağıma alıp emzirmeye başlamıştım. Melisa'yı, Aslan dan daha önce emzirmiştim.
Melisa dan sonra Aslan'ın karnını doyurduktan sonra kapı çalmıştı.
Kapıyı açmak için aşağı indiğimde Yiğit gelmişti.
Hiçbir şey söylemeyip çalışma odasına girmişti.
Beni görmezden gelmişti tamam ama çocuklarına bunu yapmamalıydı.
Çalışma odasına girip karşısında dikildim.
"Yiğit sana hayırdır ya? Ne bu tavırlar?"
"İşim var çıkar mısın?"
"Hayır çıkmıyorum! Kendine gel ya! Bu bir kaç haftadır ki tavırların ne? Neden bizi görmezden geliyorsun? Neden çocuklarını görmezden geliyorsun? Ben o çocukları tek başıma yapmadım Yiğit! Madem böyle davranacaktın yapmasaydın o zaman. Onlara da yazık değil mi? Kaç haftadır doğru düzgün seni görmüyorlar bile."
"Ayla çık!"
"Bu mu? Onca söylediğim şeylere rağmen çık mı sadece?"
"Ayla sana çık dedim."
Elini yumruk yapmıştı.
"Ne o şimdide beni mi döveceksin? Hadi gel Yiğit bir de öyle acı çektir! Ben senden yana acı çekmeye alıştım zaten."
Hızla ayağa kalkıp duvara yumruk attı.
"Ayla yeter! Yeter kafamı toparlamam gerekiyor çık lütfen!"
"Biz seni bu kadar mı sıktık."
"Ayla son kez söylüyorum ve çık."
"Ne halin varsa gör!"
Dediğini yapıp odadan çıkmıştım. Odama girip kapıyı kilitledim ve kapının arkasında dakikalarca ağladım.
Ne olmuştu şimdi bu adama böyle? Eski haline dönmüştü resmen.
Yiğit Karahanlı'dan;
Aklımda bin bir türlü düşünce varken sağlıklı düşünemiyordum.
Yıllar sonra öğrendiğim gerçek beni her şeyden koparmıştı ve şuan bu durumu öğrenmem için gitmek istediğim yere Ayla izin vermiyordu.
Onun da endişelerini anlayabiliyordum ama bana güvenmesi gerekiyordu.
Geçmişe dönük kalamazdı biz geçmişe dönük yaşayamazdık.
Çalışma odasından çıkıp odamıza gitmek için kapıyı açmaya calıştım ama içerden ağlama sesi geliyordu.
"Ayla aç kapıyı!"
"Yiğit, ş-şuan değil."
Sevdiğim kadın ağlıyordu. Aşık olduğum gözleri doluydu.
"Ayla aç kapıyı hadi konuşalım."
"Git yalnız kalmak istiyorum."
Kapının oraya çöktüm ve başımı kapıya yasladım.
Dayanacak gücü kendimde bulamıyordum artık. Bir de üstüne Ayla böyle yapınca hepten işin içinden çıkamıyordum.
"Özür dilerim! Hadi aç kapıyı."
Kapıyı açtığında odadan çıktı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu benim yüzümden...
"Aşağı inelim çocuklar uyanmasın!"
İkimiz de aşağı inmiş öylece birbirimizi bekliyorduk.
"Özür dilerim."
"Özür dileyince kırdığın kalp geri düzelecek mi Yiğit!"
"Elimden başka bir şey gelmiyor."
"Sen kendini hep kısıtlıyorsun! Bağırıyorsun, kırıyorsun, döküyorsun ve bir özür ile geçeceğini mi düşünüyorsun! Ayrıca elimden başka bir şey gelmiyor diye bir şey yok! Sen kendini bu şekilde sartlandırıyorsun!"
"Ne dersem diyeyim sen yine bildiğini okuyacaksın! Ben yarın sabah İngiltere'ye gidiyorum. 1 hafta yokum. Annem'in yanına git onda kal."
"Bizi düşünüyormuş gibi yapmana gerek yok!"
"Düşünüyormuş gibi yapmıyorum düşünüyorum!"
"Düşünsen ardından bırakıp gitmezdin."
Ayağa kalkıp merdivenlere doğru yöneldiğinde elime geçen ilk şeyle yere fırlattım.
"Ulan bir kere, bir kere anlayış göster! Bir kere sadece kendini düşünme de beni de düşün, beni de anla!"
"Sende haklısın Yiğit, ben bencilin tekiyim. Ben kendimden başka kimseyi düşünmüyorum. Çok haklısın."
Kafayı yemek üzereydim. Oturup adam akıllı dinlemiyordu. Fevri karar veriyordu ve bende derdimi anlatamıyordum.
"Git Yiğit! Git ki daha fazla paramparça etme bizi!"
Son cümlesi bu olmuştu...
Evet canlarım bir bölümün daha sonuna geldik. Bölümü nasıl buldunuz yorumlarda buluşalım🖤 dünkü bölüm baya kısa oldu diye bugün biraz uzun yazdım ve telafisini etmeye çalıştım. Sizce Yiğit, Ayla'ya neden öyle davranmış olabilir? Bakalım kimler doğru tahmin edecek. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın🖤🌸
Keyifli Okumalar🖤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 174.02k Okunma |
5.72k Oy |
0 Takip |
67 Bölümlü Kitap |