58. Bölüm

58. Bölüm

Sude Birer
sudebireroffical

Ayla Karahanlı'dan;

 

 

Gitmek için can atan birine kalması için zorlayamazdım.

 

 

 

Madem bizi düşünmeden çekip gidecekti gitsindi. Bundan sonra kimse zerre umrumda olmayacaktı.

 

 

 

Sadece çocuklarım için yaşayacak onlar için ayakta duracaktım.

 

 

 

Odanın kapısı açıldığında arkamı dönüp gözlerimi kapattım.

 

 

 

Daha fazla konuşmak istemiyordum çünkü konu çok farklı yere gidiyordu.

 

 

 

Yiğit de yatağa uzandığında daha da ondan uzaklaştım.

 

 

 

Evet hala delicesine seviyordum ama bize yaşattıklarını da görmezden gelecek kadar kör değildim.

 

 

 

Yatakta hareketlilik hissettiğimde beni göğsüne doğru çekip saçlarımı öpmeye başladı.

 

 

 

"Öyle bir çıkmazın içindeyim ki... Ben bile ne yapacağımı bilmiyorum. Gitmek zorundayım başka çarem yok. Son şansım İngiltere. Beni anlamanı beklemiyorum ama bana güven, bana güven ki bende kendimde güç bulayım. Sevdiğim kadın bana güveniyor diyip ayakta durabileyim."

 

 

 

Bir derdi vardı ve benimle paylaşmıyordu. Benimle paylaşmak yerine benden uzaklaşmayı tercih ediyordu.

 

 

 

•••

 

 

 

Gece boyunca ne Yiğit ne ben uyuyamamıştık ama birbirimizle de konuşmamıştık.

 

 

 

Yatak da öylece iki yabancı gibi sabah olmasını beklemiştik.

 

 

 

Şimdi ise bavulunu hazırlıyordu. Eşyalarını koyduktan sonra Melisa'yı kucağına alıp uzun uzun kokusunu içine çekti.

 

 

 

Ardından Aslan'ı alıp onunda kokusunu içine çekti.

 

 

 

"Sizden ayrı kalmak beni mahvediyor ama buna mecburum babacım. Siz beni anlayın olur mu? Mecbur olmazsam sevdiklerimi geride bırakıp nasıl giderim?"

 

 

 

Mecbur, mecbur, mecbur...

 

 

 

Her lafın başında bu kelime. Allah aşkına bu kadar neye mecbur kalabilir?

 

 

 

Aslan'ı yatağına yatırıp bana doğru geldi.

 

 

 

Ayağa kalkıp karşında durdum.

 

 

 

"Bu sefer döndüğünde ne ile karşılaşacağım? Bari önceden söyle de haberim olsun sonra dan darbe almayayım."

 

 

 

"Yapma Ayla! Bu sefer bir şey olmayacak. Sana bunu nasıl inandırabilirim bilmiyorum ama olmayacak."

 

 

 

"Umarım Yiğit! Umarım dediğin gibi olur!"

 

 

 

Kollarını açıp gelmemi bekledi. Zaten gözyaşlarım her an akabilirdi ve bu hareketi ile zaten çoktan harekete geçmişlerdi.

 

 

 

Hiç tereddüt etmeden sarıldım. Öyle bir sarıldım ki sanki bir daha hiç gelmeyecekmiş gibi, bir daha hiç görmeyecekmişim gibi, bir daha hiç sarılmayacakmışım gibi...

 

 

 

Gözyaşlarım bana ihanet edip akmaya başlamıştı.

 

 

 

Sevdiğim adam acı çekiyordu, derdi vardı ve bana anlatmıyordu.

 

 

 

Yine kendine ceza verip kendini sürgün ediyordu.

 

 

 

Oysaki ben onun karısı değil miydim?

 

 

 

Sadece iyi gününde mi yanında olmam gerekiyordu?

 

 

 

Ben hem kötü gününde, hem de iyi gününde yanında olmak için vardım.

 

 

 

Derdini benimle paylaşa, acısını paylaşsa karşılaştığımız bütün zorlukları anlattığımız gibi bu zorluğu da atlatırdık.

 

 

 

"Acı çekiyorsun ama benden saklıyorsun! Yiğit neden bunu bize yapıyorsun?"

 

 

 

"Ayla'm, sevdiğim yapma böyle! Yapma ki aklım sende kalmasın."

 

 

 

"Ne zaman geleceksin? Bir hafta sonra kesin dönecek misin?"

 

 

 

"Tam belli değil ama büyük ihtimalle dönerim."

 

 

 

"Yine neden kendini cezalandırıyorsun? Sorun ne Yiğit sorun ne? Söyle halledelim birlikte."

 

 

 

"Geldiğimde her şeyi anlatacağım ama şuan gitmem gerekiyor."

 

 

 

"Kendine zarar verecek bir şey yapmayacaksın ama!"

 

 

 

"Merak etme beni!"

 

 

 

Odadan çıkacağı esnada kolundan tutup kendime doğru çektim.

 

 

 

"Yiğit dikkat et!"

 

 

 

Sadece başını sallamak ile yetinmişti.

 

 

 

Gitmişti...

 

 

 

Sevdiğim adam yine bizi bırakıp gitmişti.

 

 

 

Acısını da alıp bu ülkeyi terk etmişti ve ben arkasından bile gidemiyordum çünkü kendimde o gücü bulamıyordum.

 

 

 

Dizlerimin üstüne çöküp omzum sarsıla sarsıla ağlamaya başladım.

 

 

 

Bu kaçıncı çektiğim acıydı? Bu kaçıncı yakarış, kaçıncı feryattı?

 

 

 

Hayat bir veriyorsa bin geri alıyordu ve ben bu durumdan çok sıkılmıştım artık.

 

 

 

Çok bir şey istemiyordum. Sadece sevdiklerim ile mutlu bir hayat istiyordum.

 

 

 

Neden bu bana çok görüldü? Neden hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamadık? Neden biz mutlu olmayı hiç mi hak etmiyorduk?

 

 

 

Yiğit'in dolabını açıp içinden kıyafetini çıkardım ve yatağa geçtim.

 

 

 

Kıyafeti göğsüme koyup saatlerce ağladım.

 

 

 

Ağlamaktan bedenim yorgun düşmüştü.

 

 

 

Kapı çaldığında zar zor aşağı inip kapıyı açmıştım.

 

 

 

Yeşim anneyi görmem ile gözyaşlarım daha çok akmaya başladı.

 

 

 

"Anne, gitti."

 

 

 

Yeşim anne hiç tereddüt etmeden beni kollarının arasına alıp saçlarımı okşadı.

 

 

 

"Gelir kızım. Gelecek biraz sabret."

 

 

 

"Sabredemiyorum artık. Dayanamıyorum. Biz neden hiçbir zaman mutlu olamıyoruz?"

 

 

 

"Bilmiyorum kızım. Bilmiyorum üzerimizde öyle bir şey var ki bir türlü gitmek bilmiyor."

 

 

 

"Daha ne kadar böyle sürecek."

 

 

 

"Tamam kızım hadi üzme kendini bak çocuklarının sana ihtiyacı var."

 

 

 

Çocuklarım...

 

 

 

Onları hepten unutmuştum. En son kaç saat önce emzirmiştim. Normalde şimdiye kadar çoktan ağlamaları gerekiyordu ama sanki annesinin acısını hissedermişcesine, babasının gidişini anlamışcasına ses çıkarmamışlardı.

 

 

 

"Ben iyi bir anne de olamadım."

 

 

 

Bacaklarımda artık güç kalmamıştı yere çöküp öylece bekledim.

 

 

 

"Kızım saçmalama o da ne demek? Sen çok iyi bir anne oldun. Çocuklarına olan bağının farkındayız. Kendine haksızlık etme."

 

 

 

"Ben kendi acımdan dolayı onları unuttum."

 

 

 

"Hadi kızım git bir toparlan sonra çocuklarının karnını doyur. Sonra gel aşağı bekliyorum seni."

 

 

 

Yeşim annenin dediğini yapıp odama çıktım.

 

 

 

Kızım uyurken oğlum gözlerini tavana dikmiş öylece bakınıyordu.

 

 

 

Yavaşça kucağıma alıp emzirmeye başladım.

 

 

 

Hiçbir şeyden habersiz öylece karnını doyuruyordu.

 

 

 

Gözyaşlarım ardı ardına akıp sonsuzluğa gidiyordu.

 

 

 

"A-annecim, siz beni hiçbir zaman bırakıp gitmeyin olur mu?"

 

 

 

Kafayı yemek üzereydim. Neden aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorduk?

 

 

 

Çocuklarımın karnını doyurduktan sonra Yeşim annenin yanına gittim.

 

 

 

Geldiğimi fark ettiği zaman hemen gözyaşlarını silmişti.

 

 

 

Evladı gitmişti ama güçlü durmaya çalışıyordu, canı yanıyordu ama belli etmiyordu. İşte bu yüzden benim bu kadına saygım, sevgim sonsuzdu.

 

 

 

Hiçbir şey demeden yanına otup başımı omzuna koydum.

 

 

 

"Anne Yiğit den bahseder misin biraz?"

 

 

 

"Bahsedeyim kızım. Yiğit küçükken çok sakin sessiz ve bağımlı bir çocuktu. Bana o kadar düşkündü ki her hasta olduğumda doktor olacağım ve seni iyileştireceğim bir daha da hasta olmayacaksın diyordu hep."

 

 

 

Yiğit'in küçük halini gözümde canlandırdım ve yüzümde buruk bir tebessüm oluştu.

 

 

 

"Sonra büyüdü okula başladı derken bazı durumlar ortaya çıktı ve ben işte yaklaşık 1 seneye yakın yanında olamadım. O da okudu kendi hayatını kurtardı."

 

 

 

Derin nefes alıp konuşmaya devam etti.

 

 

 

"Yiğit'in öyle güzel anıları yok kızım."

 

 

 

"Tıpkı benim gibi."

 

 

 

"İşte bu yüzden birbirinize iyi geliyorsunuz."

 

 

 

"Geliyorduk... şimdi benden hep uzaklaşıyor."

 

 

 

"Kızım şuan ne düşündüğünü bilemeyiz."

 

 

 

"Ama anlatabilir anne. Tek başına bu acıyı üstlenmesine gerek yok!"

 

 

 

"Haklısın kızım ama Yiğit bu biliyorsun kimseye yük olmak istemez."

 

 

 

"Ben onun kimsesi değilim ben onu karısıyım, çocuklarının annesiyim."

 

 

 

"Haklısın kızım daha fazla bunları düşünüp sıkma canını."

 

 

 

•••

 

 

 

2 Hafta Sonra;

 

 

 

"Hadi Yiğit aç şu telefonu."

 

 

 

Saatlerce Yiğit'i arıyordum ama açmıyordu.

 

 

 

1 hafta kalıp gelecekti ama iki hafta olmuştu ve ben bir haftadır konuşamıyordum.

 

 

 

Tekrar Yiğit'i arayacağım esnada telefonuma gelen bildirim ile mesajı okudum.

 

 

 

"Sence de Yiğit çok güzel bir süprizi hak etmedi mi?

 

 

S.K. "

 

 

 

Kimdi bu? Ne demeye çalışıyordu?

 

 

 

Yiğit'in başı dertte olmuş olamazdı dimi?

 

 

 

Kafamda onca soruya rağmen hiçbir şey yapamıyordum. Sevdiğim adam iyi mi onu bile bilmiyordum ve bu durum bana tarifi imkansız acı veriyordu.

 

 

 

 

 

 

 

Finale çok yaklaştık. Bu hafta kitabın final bölümünü yayımlamayı düşünüyorum bakalım umarım bu hafta bitirebilirim. Desteklerinizi bekliyorum🖤 bölüm hakkında düşünceleriniz benim için çok değerli🌸 bir sonraki bölümde görüşmek üzere🖤

Keyifli Okumalar🖤

 

 

 

 

 

Bölüm : 22.11.2024 07:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...