
Kendimi o kadar çaresiz, o kadar güçsüz ve savunmasız hissediyordum ki...
Ne yapmam gerekiyor, nasıl karar vermem gerekiyor hiçbir şey düşünemiyordum.
Yiğit'i tekrar aradığımda açmamıştı bu sefer Alperen'i aradım o da açmayınca içimdeki korku hepten büyüdü.
Odadan çıkıp Yeşim anne ve Çise'nin yanına gittim.
"Ulaşamıyorum."
İkisi birden ayaklanıp yanıma gelmiştiler.
Yiğit gittikten 1 hafta sonra Alperen de gitmişti.
"Alperen'i aradın mı?"
"Aradım açmadı. Deliricem en sonunda bunlar ne yapmaya çalışıyor?"
"Kızım dur bir sakin ol toplantıda falan olabilirler."
"Anne allah aşkına hiç mi görmüyor aramamı. Üst üste kaç kere aradım. Kesin bir şey oldu."
"Tamam dur hemen kötü düşünmeyecelim."
Telefonumu çıkarıp mesaj kısmını açtım.
"Bu mesajdan sonra nasıl kötü düşünmeyeyim?"
Çise telefonu elimden alıp mesajı okumaya başlamıştı ardından Yeşim anne de okuduğunda ikisininde gözleri bende kalmıştı.
"Ne demek bu?"
"Bilmiyorum. Düşünüyorum ve düşündükçe de işin içinden çıkamıyorum."
"Polise gidelim."
"Gidemeyiz elimizde delil yok!"
"Mesajı göster."
"Çise ikisi de koskocaman adamlar allah aşkına bizi ciddiye alırlar mı zannediyorsun."
"Ne yapacağız o zaman? Böyle elimiz kolumuz bağlı bekleyecek miyiz?"
"Mecbur beklememiz gerekiyor şuan bir şey yapamayız."
Telefonu tekrar alıp Yiğit'i aradığımda bu sefer telefonu tamamen kapalıydı.
Korkuyordum, hemde delicesine korkuyordum ama bunu kimseye belli edemezdim.
Odama çıkıp mesaj atan numarayı aradım.
İkinci çalışta açtığında bu sesi daha önce tanımadığımı fark ettim.
"Sonunda. Bir an hiç ciddiye alıp aramayacaksın zannetmiştim."
"Kimsin?"
"Sakin ol şampiyon!"
"Sana bir soru sordum! Kimsin? Nereden buldun numaramı?"
"Aa çok soru soruyorsun ama!"
"Bana baksana sen! Benim ayarlarımla oynama adam akıllı cevap versene! Tabi yerse!"
"Yiğit'in yanında kala kala nasıl da ona benzemişsin. Ama bak Yiğit'in tavırları boş çıktı yakında seninde öyle olur."
"Yiğit iyi mi?"
"Onu ben bilemem!"
"Belli ki bir şeyler biliyorsun! Uzatma da adam akıllı cevap ver!"
"Konum atacağım oraya gel!"
"Sana neden güvenip geleyim?"
"Yiğit için mecbursun!"
"Yiğit'i Nereden tanıyorsun?"
"Atacağım konuma gel her şeyi anlatacağım!"
Telefonu kapatıp konumu atmasını bekledim.
Burdan yaklaşık 3 saat uzaklıkta bir mesafe vardı.
Ne söyleyeceğini, Yiğit'i nereden tanıdığını ve amacının ne olduğunu çok merak ediyordum ama bir yandan da oldukça tedirgindim.
Oraya gitmem ne kadar doğru olabilirdi bilemiyorum ama gitmekten başka çarem de yoktu.
Üzerimi değiştirip son kez çocuklarıma baktım.
Zaten eskisi kadar sık emziremiyordum son olanlardan sonra sütüm iyice kesilmişti bizde mama ya başlamıştık.
"Anne benim biraz hava almam lazım dışarı çıkıyorum çocuklar sana emanet ben çok geç kalmadan gelirim biraz idare edebilir misin?"
"Ederim tabiki kızım sen dikkat et kendine! İyisin dimi?"
"İyiyim!"
Her o soru sorulduğunda muhakkak iyi olmasanız bile iyiyim dersiniz ya işte bende şuan bunu yaptım.
İyi misin, diye soranlara sanki iyiyim demek zorundaymışsın gibi hissediyor insan.
Yüreğin kan ağlasa bile, için yanıp kül olsa bile sen iyiyim demek zorundasındır. Sevdiklerin için, ailen için, onları üzmemek için...
Evden çıkıp arabama bindim ve konuma doğru sürmeye başladım.
Nasıl bir durum ile karşılaşacaktım bilmiyorum ama gitmek zorundaydım.
Hiçbir şey olmamış gibi öylece Yiğit den gelecek iyi veya kötü haberi bekleyemezdim.
•••
3 saatin sonunda atılan konuma geldiğimde dağlık, ıssız bir yerdi.
Telefonumu elime alıp o numarayı arayacağım esnada arkadan bir el belimden tutup kendine doğru çekti ardından ağzımda hissettiğim baskı ile bilincim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.
Nasıl bir durumun içine düştüm bilmiyorum ama durum pek de iç açıcı değildi.
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda kulübe gibi bir odanın içindeydim.
"Uyuyan güzel de uyandı sonunda."
"Hayvan herif derdin ne senin!"
"Şş güzellik senin gibi naif bir kadına bu tarz konuşmalar hiç yakışmıyor ama!"
"Beni neden buraya getirttin anlat her şeyi ne duruyorsun!"
"Önce seninle olan işimizi halledelim."
"Aklından geçirdiğin o pisliği unut! Yoksa seni pişman ederim."
"Aa hadi ama naz yapma!"
"Baksana sen benim gözüme. Sen beni ne zannediyorsun lan! Aklını başına topla."
"Hay hay!"
Odadan çıkıp gitmişti. Nasıl bir psikopatla aynı ortamdaydım ben böyle.
Kısa süre sonra elinde yemek tepsisi ile yanıma geldi.
"Hadi prenses ye şunlardan. Senin için özel hazırlattım."
"Al tepsini de defol git!"
"Ben gidersem sen burada ömür boyu kalacaksın ama bunu düşündün mü?"
"Kuş beyinli sence ben bu şekilde durur muyum?"
"Adrenalin seviyorsun demek ki, güzel sevdim bu özelliğini."
"Beni buraya çağırdın geldim. Azıcık yürekli ol da asıl sadede gel!"
Cümlemi bitirmem ile yüzümde hissettiğim sızı ile öylece kaldım.
Pislik herif söylediklerim ağrına gitmişti. Olmayan gururuna yedirememişti.
"Sınırı fazlasıyla aştın Ayla Karahanlı! Benimle düzgün konuşacaksın!"
"Sen kimsin? Sen kimsin ki ben seninle düzgün konuşayım! Korkak, aciz, basit birisin! Sence ben seni kaileye alır mıyım?"
Ve bir tokat daha...
Susmayacaktım. Evet canım acıyordu ama susmayacaktım. Yıllar önce yaptığım gibi şimdide susup köşeme çekilmeyecektim.
"O çok sevdiğin kocan benimle bu şekilde konuştuğunu öğrense ne yapar acaba sana?"
"Yiğit için o kadar değersiz olmalısın ki hiç bir kere bile senin gibi birisi hakkında konuşmadı."
"Varlığımdan haberi yok desem!"
"Ne söyleyeceksen söyle!"
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Salak salak konuşup durma!"
"Semih Karahanlı."
Hayatımda yaşadığım en büyük şoklardan birini yaşıyordum şuan.
"Yiğit'in neyi oluyorsun?"
"Kardeşiyim!"
Hayır bu şaka falan olmalı! Bu şaka dimi bu gerçek olamaz. Böyle bir şey mümkün değil!
Yiğit'in bir kardeşi yok ki. Bana bundan bahsetmemişti.
"Bu kadar mı aciz, zavallısın."
"Bana inanmanı beklemiyorum! Şimdi sana bir video izleteceğim."
Videoyu açıp önüme koydu. Videodaki kişi Yiğit'in dayısıydı.
İyi de Yiğit o pisliği öldürmemiş miydi?
"-Bu videoyu şuan birileri izliyorsa o zaman kesin beni öldü biliyorlar. Ama asıl bilmedikleri bir şey var ki ben kolay kolay ölmem ama öldürürüm. Bu video şuan açıksa eğer demek oluyor ki Yiğit beni ölü biliyor. Şimdi gerçekleri öğrenme zamanı geldi. Hazır mısın Yiğit Karahanlı hayatının en büyük şokunu öğrenmeye hazır mısın? Senin bir kardeşin var. Evet senin kardeşin var ve yaşıyor. Semih Karahanlı! Şimdi bütün olanları biricik kardeşinin ağzından dinle."
Bu nasıl olabilirdi?
Üzerine düşünülmüş bir plandı. İyi de neden buna gerek duruyorlardı?
Nasıl bir girdabın içindeydik biz böyle...
Bölüm biraz kısa oldu ama telafisini yapacağım bir sonraki bölümde🌸 yorumlarınızı ve desteklerinizi bekliyorum🖤 bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın🖤
Keyifli Okumalar🖤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 174.02k Okunma |
5.72k Oy |
0 Takip |
67 Bölümlü Kitap |