60. Bölüm

60. Bölüm

Sude Birer
sudebireroffical

"Ne o bir şey demeyecek misin?"

 

 

"Yiğit öğrendi mi?"

 

 

 

"Muhtemelen öğrenmiştir."

 

 

 

"Neden saklandın? Neden yıllar sonra karşımıza çıktın? Planınız ne?"

 

 

 

"Sen çok zeki bir kadınsın!"

 

 

 

"Şimdi sakincene her şeyi bana anlat!"

 

 

 

"Hiç kimsenin varlığımdan haberi yok. O Yiğit'in annesinin bile haberi yok."

 

 

 

"Yiğit'in annesi? Pardon da senin neyin oluyor acaba?"

 

 

 

"Beni doğuran kadından fazlası değil!"

 

 

 

Yeşim anne ne yapmış olabilir ki bu denli nefret duyuyordu ondan?

 

 

 

"Haksızlık ediyorsun. Yeşim anne ne yapmış olabilir ki bu kadar onun hakkında ağır konuşabiliyorsun?"

 

 

 

"Her şeyin başında o var. Teyzemi o dolduruşa getirmiş."

 

 

 

"Senin teyzen ne kadar eziyet çekmiş haberin var mı senin?"

 

 

 

"Yalan! Onların hepsi yalan!"

 

 

 

"Hadi ya! Daha bugün karşıma çıkan birisine inanmamı bekliyor olamazsın."

 

 

 

"O kadın sandığın kadar masum değil!"

 

 

 

"Senin varlığından bile haberi yok o kadının. Nasıl onun hakkında böyle konuşabilirsin sen?"

 

 

 

"Hiç mi merak etmedi? Hiç mi aklına gelmedim."

 

 

 

"Hamile olduğunu öğrendiğinde teyzenin haberini almış ve düşük yapmış."

 

 

 

"Ve sende inandın!"

 

 

 

"Evet inandım çünkü Yeşim anne sandığın gibi biri değil! Onu bu denli yok sayıp karalayamazsın!"

 

 

 

"Güzel rol! Ee sonra!"

 

 

 

"Akli dengesini kaybedip 1 seneye aşkın hastanede kalm..."

 

 

 

Yoksa Yeşim anneye yalan söyleyip onu kandırmışlar mıydı?

 

 

 

Aslında bebeğini kaybetmedi ama ona öyle söylemiş olabilirler miydi?

 

 

 

İyi de kim neden böyle bir şey yapsın?

 

 

 

"Susma konuş."

 

 

 

"Bu işin içinde başka bir şey var! Ne olduysa o 1 sene içinde oldu."

 

 

 

"Ne demeye çalışıyorsun?"

 

 

 

"Diyorum ki bu bir tuzak. Birisi bizim için kurmuş belli ki."

 

 

 

"Saçmalamayı kes! Dayım doğru söylüyor."

 

 

 

"Dayın mı? Ya o şerefsiz anneni ne hâle getirdi farkında mısın sen?"

 

 

 

"Doğru konuş!"

 

 

 

"Aç gözünü aç! Bir etrafına bak! Kadını ne hâle getirdi onlar ve sen hâlâ dayım diyorsun! Her şey o dayın olacak şerefsizin başının altından çıktı."

 

 

 

"Dayım öyle bir şey yapmaz."

 

 

 

"Senin o çok sevdiğin dayın varya anneni satmış! Hemde kendisinden yaşça büyük bir adama satmış. Zorla ona sahip olmuş ve..."

 

 

 

Hayır bunu söyleyemezdim, söylememeliydim.

 

 

 

"Evet devamını getir."

 

 

 

"Yok bir şey!"

 

 

 

"Evet devamını getir bekliyorum."

 

 

 

"Sana yok bir şey dedim uzatma!"

 

 

 

"Söyle dedim bende sana!"

 

 

 

"Yiğit'in babası Olcay değildi. Yani Yiğit senin öz abin değil!"

 

 

 

Bu sefer şaşıran kişi Semih olmuştu.

 

 

 

"Ne biliyorsan anlat."

 

 

 

"Annene zorla birlikte olmuş ve o birliktelik sonucunda Yiğit olmuş. Bunu öğrenince kaçıp gitmiş. Yeşim anne de Olcay ile evlendiğinde Yiğit'e hamileymiş."

 

 

 

"Buna sebep olan dayım mı?"

 

 

 

Kalkanları yavaş yavaş inmişti. Eskisi gibi görünmüyordu.

 

 

 

Şaşırmıştı. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu.

 

 

 

"Semih bak sen kötü birine benzemiyorsun. Belli ki senin aklını çelmişler. Gel bak geri dön. Yolun yol değil. Aklını başına al ve geri dön."

 

 

 

"İnanamıyorum ki. Bu gerçek olamaz. Bunu bir insan yapamaz."

 

 

 

Dizlerinin üzerine çökmüştü. Ayağa kalkıp yanına ilerledim.

 

 

 

"Bu şekilde olmaz. Hadi kalk gidelim. Gidelim yüzleş her şeyi annenden öğren."

 

 

 

"Gidemem. Karşısına çıkıp yüzüne bakamam. Ben yıllarca içimde ona olan öfke ve nefretle büyümüşken karşısına geçip de onun gözlerinin içine bakamam."

 

 

 

"Ama bilmiyordun. Bilmediğin için öfkeliydin ve nefret ediyordun. Şimdi her şeyi öğrendin. Hadi gel bir adım at ve şu içinde ki yangını söndür."

 

 

 

"Yapamam!"

 

 

 

"Güçlü ol ve kendine inan! Yaparsın!"

 

 

 

"O!"

 

 

 

"Kim?"

 

 

 

"Y-yiğit."

 

 

 

"İngiltere de."

 

 

 

"Biliyorum beni bulmak için gitti oraya."

 

 

 

Demek ki bütün derdi buymuş. Bu kadar ağır yükü nasıl tek başına sırtlandı.

 

 

 

"Napıyor peki? Aradım telefonlarıma cevap vermiyor!"

 

 

 

"Bizim adamlar götürmüştü şimdi ararım gönderirler."

 

 

 

"Bir şey yapmadın dimi?"

 

 

 

"Hayır merak etme zarar vermedim."

 

 

 

Elimi uzatıp kalkmasını sağladım. Oradan çıktığımız da Cafe'ye gelmiştik.

 

 

 

Yiğit gelene kadar Yeşim annenin karşısına çıkmasına izin veremezdim.

 

 

 

Önce Yiğit'in yüzleşmesi gerekiyordu.

 

 

 

"Ne zaman burada olur?"

 

 

 

"Uzun sürmez özel uçakla geliyorlar."

 

 

 

"Ne yapacaksın şimdi?"

 

 

 

"İlk işim o şerefsizi öldürmek olacak."

 

 

 

Saatler önce dayısını koruyan kişi şimdi ondan nefret ediyordu.

 

 

 

Semih'in telefonu çaldığında yanımdan kalkmıştı.

 

 

 

Bende telefonumu çıkarıp Yeşim anneyi aramıştım.

 

 

 

Sesimi olabildiğince sakin tutmaya çalışıyordum.

 

 

 

"Kızım nerede kaldın? Aradım açmadın meraktan öldüm!"

 

 

 

"Merak etme anne iyiyim duymamışım. Birazdan gelirim. Çocuklar nasıl?"

 

 

 

"Melisa biraz huzursuzlaştı ama şimdi uyuyor. Aslan'da hiçbir şey yemedi kızım."

 

 

 

"Çok acımamıştır. Sonra tekrar verirsin anne."

 

 

 

"Tamam kızım öyle yaparım. Dikkat et kendine."

 

 

 

"Tamam anne merak etme."

 

 

 

"Kiminle konuşuyordun annen mi?"

 

 

 

"Yeşim anneyle konuşuyordum."

 

 

 

Elini yumruk yaptığını görmüştüm.

 

 

 

"Senin annen yok mu?"

 

 

 

"Yok!"

 

 

 

"Noldu?"

 

 

 

"Benim olaylar çok karışık."

 

 

 

"Anlatmak istersen dinlerim."

 

 

 

"Şuan kendimi hazır hissetmiyorum."

 

 

 

"Peki nasıl istersen."

 

 

 

"Ayla'm!"

 

 

 

Sesin geldiği yöne baktığımda sevdiğim adam bana doğru geliyordu.

 

 

 

Ayağa kalkıp yanına ilerledim ve hiç tereddüt etmeden kendimi kollarına bıraktım.

 

 

 

Uzun uzun kokusunu içime çektim. O kadar çok özlemiştim ki...

 

 

 

"İyisin."

 

 

 

"İyiyim güzelim."

 

 

 

"Sana ulaşamayınca çok korktum."

 

 

 

"Özür dilerim!"

 

 

 

"Dileme!"

 

 

 

"Çocuklarımız nasıl?"

 

 

 

"Sen yokken hep bir tarafları buruktu. Ama şimdi iyilerdir çünkü babası geldi."

 

 

 

"Kurban olurum size."

 

 

 

Yiğit den ayrıldıktan sonra Semih ile olan bakışmasını gördüm ve birbirlerine o kadar soğuk bakıyorlardı ki sanki iki yabancı gibilerdi.

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

"Her şeyi öğrendim. Zaten bunun için gittim İngiltere'ye."

 

 

 

"B-ben senden özür dilerim. B-ben zannettim ki..."

 

 

 

Beni kendine çekip saçlarımı okşamaya başladı.

 

 

 

"Şş tamam geçti. Özür falan dileme. Düşünme bunları daha fazla üzme kendini."

 

 

 

Yiğit. Alperen'e doğru dönüp;

 

 

 

"Yengeni de al eve geçin ben gelirim birazdan."

 

 

 

Alperen'in cevap vermesini beklemeden ben söze girdim.

 

 

 

"Olmaz bende seninle olacağım."

 

 

 

"Çocuklarımız daha fazla senden ayrı kalmasın. Sen git güzelim eve."

 

 

 

"Babasından da ayrı kalmasın o zaman."

 

 

 

"Bende hemen geleceğim."

 

 

 

"Olmaz bende seninle olacağım."

 

 

 

Yiğit sonunda pes etmişti. Şuan Yiğit, ben, Alperen ve Semih oturmuş öylece bekliyorduk.

 

 

 

Kimse cesaret edip söze giremiyordu.

 

 

 

İlk cesareti Yiğit gösterip söze girdi.

 

 

 

"Amacın ne?"

 

 

 

"Tek bir amacım var onu elde ettikten sonra merak etme hayatınızdan çekip gideceğim."

 

 

 

"İşte sana soruyorum amacın ne?"

 

 

 

"Dayımız olacak şerefsizi öldürmek."

 

 

 

"Sonra?"

 

 

 

"Çekip gideceğim."

 

 

 

"Peki annem ile karşılaşmayacak mısın?"

 

 

 

"Karşısına çıkmak istemiyorum. Yıllar önce olduğu gibi şimdi de varlığımdan haberi olmasın."

 

 

 

"Çok zor günler atlattık. Sana karşısına çık diyemem, çıkma da diyemem. Ama zor günler atlattı onunla beraber bizde atlattık. Öldü zannettik hatta cenazesini bile kaldırdık ama aslında bu o piçin bir oyunuymuş."

 

 

 

"Hepsinden haberim var. Bende o işin içindeydim. O zamanlar beynimi ele geçirmişlerdi."

 

 

 

Yiğit gözlerini kapatıp derin nefes aldı.

 

 

 

"Sende eğer beyin olsaydı o şerefsize başından beri inanmazdın."

 

 

 

"Size mi inanırdım? Söylesene Yiğit Karahanlı, seni hiç düşünmeyen bir kadına sen nasıl saygı duyabilirdin?"

 

 

 

"Elbette duymazdım ama yargılamaz ve canını yakmak için de plan yapmazdım. Gerçekleri öğrenmek için çaba gösterirdim mücadele ederdim. Korkak gibi iki lafa inanıp beni doğuran kadına nefret beslemezdim."

 

 

 

"Hatalarımın farkındayım. Özür dilerim. Evet belki özrüm ile hiçbir şey düzelmeyecek ama elimden başka bir şey gelmiyor."

 

 

 

Yiğit'den beklemediğim bir hareket gelmişti.

 

 

 

Ayağa kalkıp kollarını iki yana açtı.

 

 

 

"Yıllarca senin ve teyzemin intikamını almak için çabaladım. Şimdi bana bunu çok görme!"

 

 

 

Semih'in gözleri dolmuştu.

 

 

 

İşte benim sevdiğim adam buydu. Hiç kimseye kıyamazdı...

 

 

 

 

 

 

 

Evet yavaş yavaş finale yaklaştık son 3 bölüm kaldı. Gerçekten vedaları hiç sevmiyorum ama her vedanın yeni bir başlangıcı vardır. Benimde öyle olacak. Şuan fazla bir şey söylemek istemiyorum her şey netleştikten sonra size haberlerim olacak. Destekerinizi bekliyorum🖤

 

 

 

Keyifli Okumalar🖤

Bölüm : 23.11.2024 00:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...