61. Bölüm

61. Bölüm

Sude Birer
sudebireroffical

"Hiçbir zaman kendimi affetmeyeceğim!"

 

 

Semih bütün gerçekleri bir de Yiğit den dinleyince hepten kendine kızmıştı.

 

 

 

Semih bu hikayede ne kadar suçsuz olsa da bir o kadar da suçluydu.

 

 

 

Onun suçu hemen her denilene kör kütük inanmak olmuştu.

 

 

 

Ama şimdi her şey yolunda girecekti. Yıllar önceki acı son bulacaktı artık.

 

 

 

"Bende zor günler geçirdim. Bu yaşıma kadar hep hor görüldüm. Her kendimi çaresiz hissettiğimde bir abimin olmasını çok istedim. Eğer bir abim olsaydı bu durumda olmazdım diye hep düşünürdüm. S-sonra o şerefsiz bir gün abimin olduğunu söyledi ve beni senin yüzünden terk ettiğini anlattı. Bende o zamanlar salaktım inandım. Ama gerçekler öyle değilmiş. Şuan kendimden o kadar çok nefret ediyorum ki."

 

 

 

"Olan oldu. A-artık önümüze bakacağız belli ki hepimiz zor zamanlardan geçmişiz. Ama geçmişe dönük hayatımızı şekillendiremeyiz."

 

 

 

"Öz olmasam da ben senin kardeşinim. Dimi?"

 

 

 

Duyacağı cevaptan ölesiye korkuyordu.

 

 

 

"Sen benim canımdan, kanımdan öz kardeşimsin. Hiçbir şey bu gerçeği değiştiremez."

 

 

 

Yiğit'in cümlesi ile hepimizin gözleri dolmuştu.

 

 

 

"A-abi!"

 

 

 

2 hecelik bir kelime insana ne kadar acı çektirebilir, ne anlam ifade edebilir ki?

 

 

 

Semih ve Yiğit için çok şey ifade ediyordu ama.

 

 

 

Yıllar önce intikamını almak için yanıp tutuştuğu kardeşi şuan karşısındaydı.

 

 

 

"Hadi annemize gidelim. Gidelim ki onun da hasreti son bulsun."

 

 

 

Arabalarımıza binip eve doğru ilerledik.

 

 

 

Biz bir günde neler yaşıyorduk böyle?

 

 

 

Her günümüz ayrı olaydı resmen.

 

 

 

Yiğit elimi tutup dudağına götürdü.

 

 

 

"Bitti artık. Hiçbir güç sizi benden ayıramaz."

 

 

 

"Yiğit bunları sonra konuşsak."

 

 

 

"Nasıl istersen meleğim."

 

 

 

Eve geldiğimizde Semih biraz geri planda durmaya çalışsa da Yiğit onu yanına alıyordu.

 

 

 

Yeşim anne kapıyı açtığında hemen Yiğit'e sarıldı.

 

 

 

"Oğlum, paşam seni de kaybettim diye çok korktum annecim."

 

 

 

"Burdayım annem. İyiyim ben korkma geçti her şey."

 

 

 

Bakışlarım Semih'e kaydığında gözlerindeki hasreti, acıyı, özlemi en iyi şekilde hissedebilmiştim.

 

 

 

"Oğlum arkadaşın mı?"

 

 

 

"Annem önce içeri geçelim her şeyi anlatacağım."

 

 

 

İçeri geçtiğimizde Çise de çocukları hemen yukarı çıkarıp yanımıza gelmişti.

 

 

 

"Anne önce sakin ol ve sözümü kesmeden dikkatlice beni dinle."

 

 

 

"Oğlum kötü bir şey yok değil mi?"

 

 

 

"Anne, bu çocuk benim arkadaşım değil. Kardeşim!"

 

 

 

"Birbirinize olan bağınız çok güzel oğlum nereden tanışıyorsunuz?"

 

 

 

"Anne senin oğlun Semih Karahanlı."

 

 

 

Yeşim anne bir an öylece durdu hiçbir tepki veremedi.

 

 

 

"Oğlum senin kardeşin daha karnımdayken öldü ya ne çabuk unuttun."

 

 

 

"Öyle değil işte anne. Her şey o abin olacak şerefsizin planıymış."

 

 

 

"Bu, bu mümkün değil."

 

 

 

"Tahmin etmiştim."

 

 

 

Semih ayağa kalkıp gideceği esnada Yiğit kolundan tutup oturttu.

 

 

 

"Hemen kabullenmesini bekleyemezdik."

 

 

 

Yiğit annesinin yanına gidip kollarının arasına aldı.

 

 

 

"Annem, biliyorum yaşadıkların hiç kolay değil ama gerçekler bu."

 

 

 

"Benim bebeğim öldü ama."

 

 

 

"Ölmemiş annem."

 

 

 

Yiğit'e daha çok sarılarak ağlamaya başladı.

 

 

 

O kadar içten ağlıyordu ki yüreğim paramparça olmuştu.

 

 

 

Yanına gidip arkasından sarıldım. Elimden başka bir şey gelmiyordu.

 

 

 

Yiğit'den ayrılıp bana sarıldığında;

 

 

 

"Kızım duydun mu benim bir tane daha oğlum varmış."

 

 

 

"Evet annem duydum. Bak ne kadar da şanslısın iki tane birbirinden değerli oğlun var."

 

 

 

"Ama ben ona annelik yapamadım ki."

 

 

 

"Haberin yoktu ama annem. Senin elinde olan bir şey değildi ki."

 

 

 

"Olsun ben evladıma annelik yapamadım. Ben Yiğit ile ikisini eşit tutamadım."

 

 

 

"Anne bak evladın karşında duruyor. Seni bekliyor, onu kollarına almanı, saçlarını okşamanı, bir kere bile olsa oğlum demeni bekliyor. Hadi yıllardır süren bu hasret son bulsun artık."

 

 

 

Yeşim anne gözyaşlarını silmeye çalıştıkça yerine bir yenileri ekleniyordu.

 

 

 

Ayağa kalktığında Semih de ayağa kalkmıştı.

 

 

 

Yeşim anne bir adım attığında ne olduğunu anlamadığım bir şekilde Semih kendini Yeşim annenin kollarına bıraktı.

 

 

 

Ve ikiside omuzları sarsıla sarsıla ağlıyorlardı.

 

 

 

"Oğlum!"

 

 

 

"A-annem!"

 

 

 

"Oğlum affet beni. Sana annelik yapamadım affet beni oğlum affet!"

 

 

 

"Asıl sen beni affet annem onca eziyeti çektiğin zaman benimde payım vardı."

 

 

 

"Öldün zannettim. Ben, ben hiçbir şey hatırlamıyorum ama."

 

 

 

Yiğit de yanlarına gidip ikisine kollarının arasına almıştı.

 

 

 

3'ü birden birbirine sarılıp gözyaşlarını sonsuzluğa bırakıyorlardı.

 

 

 

"En değerlilerim."

 

 

 

•••

 

 

 

Bugün hepimiz için oldukça yorucu geçmişti.

 

 

 

Çiseler evine giderken, Semih de bizde kalmıştı.

 

 

 

Ne kadar gitmek için ısrar etse dahi izin vermemiştik.

 

 

 

Şimdi ise Semih ve Yeşim Anne aşağıda birlikte hasret giderirken bizde Yiğit ile odadaydık.

 

 

 

"Yiğit ben senden çok özür dilerim."

 

 

 

"Dileme güzelim benim de hatam vardı."

 

 

 

"Ama sana inanmadığımı düşündün ve yıkıldın."

 

 

 

"Evet öyle oldu ama ben seni tanıyorum. Ben sevdiğim kadını biliyorum."

 

 

 

"Ben sana kendimden bile çok güveniyorum."

 

 

 

"Biliyorum sevgilim."

 

 

 

Çocuklar huzursuzlaştığında Aslan'ı ben, Melisa'yı da Yiğit kucağına almıştı.

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

"Söyle sevgilim."

 

 

 

"Çocuklarımız amcası ile tanışsın mı?"

 

 

 

"Tanışsın güzelim."

 

 

 

Aşağı inip yanlarına gitmiştik. Semih kucağımızda çocukları görünce şaşırmıştı.

 

 

 

"Senin çocuğun mu var?"

 

 

 

"Ne sandın baba oldum!"

 

 

 

"Hayırlı olsun. Ömürleri uzun olsun."

 

 

 

"Ee amcası kucağına almayacak mısın yeğenini?"

 

 

 

"Ben tutamam ki!"

 

 

 

"Lan oğlum ben bile tutuyorsam sen de tutarsın. Var sende o potansiyel."

 

 

 

"Abi ben ne anlarım bebek tutmaktan."

 

 

 

Semih, Yiğit'e abi dediğinde Yiğit yutkunmadan edememişti.

 

 

 

Semih de bu durumu fark edince bakışlarını Yiğit den kaçırdı.

 

 

 

"Özür dilerim ağzımdan kaçtı."

 

 

 

"Hadi abicim tut da yeğenini az dinleneyim."

 

 

 

Yiğit hiç etkilenmemiş gibi Melisa'yı, Semih'in kucağına verip oturdu.

 

 

 

Semih kucağında kızıma yabancı bir cisim görmüş gibi bakıyordu ve bu benim aşırı komiğime gidiyordu.

 

 

 

Melisa hareket ettiğinde;

 

 

 

"Bu kıbırdıyor ama alın düşecek!"

 

 

 

"Neden acaba? Oğlum bebek lan bu tabiki hareket edecek."

 

 

 

"Abi al allah aşkına bir yeri kırılacak."

 

 

 

Yiğit kızımızı aldığında bu sefer Aslan'ı kucağına verdim.

 

 

 

Aslan, Melisa'ya nazaran biraz daha sakin bir bebekti.

 

 

 

Sanki Melisa erkekdi de Aslan kızdı allahım bu çocuklar da bir değişik çıktı iyi mi?

 

 

 

Gerçi Yiğit ve benim çocuklarım ne kadar normal olabilirler ki?

 

 

 

"Çok şükür torunlarım amcalarıyla birlikte büyüyecek."

 

 

 

"Evet annem hep birlikte büyüteceğiz."

 

 

 

"Abi biraz konuşabilir miyiz?"

 

 

 

"Konuşalım aslanım."

 

 

 

Yeşim anneyle odalarımıza çıkıp iki kardeşi baş başa bırakmıştık.

 

 

 

"Canlarım benim. Babanız geldi bakıyorum da keyiflendiniz."

 

 

 

İkisini de öptükten sonra yatağa geçip Yiğit'i bekledim.

 

 

 

•••

 

 

 

Yiğit Karahanlı'dan;

 

 

 

"Ben burada çok kalamam. İşimi halledip bir an önce gitmek istiyorum."

 

 

 

"Neden burada çok fazla kalamayasın? Burası senin de evin değil mi? Biz senin ailen değil miyiz?"

 

 

 

"Öylesiniz ama yıllar sonra kurulu olan düzeninize dahil olup bozmak istemiyorum. Siz böyle daha mutlusunuz."

 

 

 

"Saçma sapan konuşma bak valla yaşına bakmam ilk abi dayağını yersin."

 

 

 

"Benim bu zaman kadar hiçbir düzenim olmadı bu saatten sonra da olmasın."

 

 

 

"Semih, bak kardeşim evet birbirimizi geç bulduk, zor şartlarda karşılaştık ama bu şekilde davranarak hiçbir şey çözülmez."

 

 

 

"Diyelim ki ben de sizin ailenin bir parçası oldum."

 

 

 

"Sen zaten bizim ailemizin bir parçasısın."

 

 

 

"Ama ben kendimi size ait hissedemem ki. Her annenin suratına baktığımda yaptığım şeyler aklıma geliyor. Ben bu şekilde yaşayamam."

 

 

 

"Birincisi annen değil annemiz ikincisi de hiçbir yere gitmiyorsun."

 

 

 

"Çok iyi birisin ve bu iyiliğin karşılıksız kalmamış. Birbirinden güzel pırlanta gibi evlatların var. Sana çok bağlı olan bir eşin var. Hep iyilerle karşılaş."

 

 

 

"Hep iyilerle karşılaşalım."

 

 

 

 

 

 

 

Bir bölümün daha sonuna geldik. KAFAM ÇOK KARIŞIK İKİ SERİ HALİNDE YAPIP YAPMAMA KONUSUNDA ÇOK KARARSIZIM. Sizlerinde fikirlerinizi merak ediyorum. Sizce kitabı iki seri halinde yapayım mı yoksa tadında mı bırakayım. Yorumlarda fikirlerinizi belirtir misinizzz🖤🌸 bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın🖤

Keyifli Okumalar🖤

 

 

 

 

Bölüm : 25.11.2024 00:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...