29. Bölüm

27. Bölüm: Kurtuluş

Sudiş
sudeliyimm

 

 

 

Yazardan

O esnada sokağın başında bir ses duyuldu.

Şuh bir kahkaha sesi.

Hemen ardındansa öfke dolu bir haykırış.

Hepsinin bakışları o yöne doğru döndü.

Tek bir kişi yoktu karşılarında. İki kişi vardı. Biri Ecem'in geçmişinin diğeri şimdisinin acısı, kâbusu. Sarp Bey ve Hakan.

Refleks ile Erel'i arkasında bıraktı. Bir kişi daha benim yüzümden zarar görmeyecek dedi Ecem kendi kendine

Cenk ve Poyraz önlerinde, Ecem ve Erel'i korumak için duruyorlardı. Amerikan kovboy filminden bir farkları yoktu. Tek eksik olan etrafta uçuşan çalı yerine boş ambalaj poşetleri olmasıydı.

İyi ki Asiye burada değil, Volkan'ın yanındaydı. Dedi bu sefer

Beklemedikleri bir şey oldu. Sarp bey ve Hakan birbirleriyle yumruk yumruğa kavga etmeye başladı. İkisinin de elinde silah vardı fakat ikisi de kullanmıyordu.

İlk Sarp Bey, Hakan'ın ensesinden tutarak bir yumruk darbesini yüzüne indirmişti.

Sonrası da az önce anlattığım gibi, yumruk yumruğa.

İkisi de bir zamanlar arkadaşlardı hem de çok yakından ta ki Sarp, Hakan'ın gülümsemesinin ardında yatan gerçekleri öğrenene kadar.

Sarp da temiz bir insan değildi fakat Hakan, onun üzerindeki çamuru çıkarmaya hiçbir kuvvet yetmezdi.

Evden öfkeyle çıkmıştı Sarp ama yolda Hakan'ı görünce kendinin de anlamlandıramadığı bir korku belirdi içinde.

'Oğlum orada.' Diyerek avuttu kendini.

Kendi de bilmiyordu. Ecem'i bu iki ayda kendi kızı gibi sevdiğini.

Kafasını sallayarak kovalamak istedi düşüncelerini.

'benim tek bir kızım var o da Birsen' dedi.

Kendini böyle kandırdı. Ya da kandırdığını sandı.

Poyraz ve Cenk'de kavgaya karıştı. Sonrasında bir kurşun sesi duyuldu etrafta ardından gelen derin bir sessizlik takip etti onu.

Herkes birbirine bakıyordu. Vurulan kişiyi merak ediyorlardı. Ecem' in yüreği yerinden çıkacakmışçasına atıyordu.

Cenk, kendinin yaralanmadığını biliyor herkese tek tek sırayla bakıyordu.

İlk önce Poyraz'ı kontrol etti, daha sonra ise Sarp beyi fakat ikisi de iyiydi. En son gözleri Hakan'ın üzerinde durdu.

Silah onun elindeydi ama ona yön veren Sarp Bey'di. Hakan yine kirli oynamıştı ve bu sefer kendi kirinde boğulmuştu.

Sonra yavaş yavaş kendini yere bıraktı Hakan.

Hepsi ayrılmışlardı birbirinden.

Ecem ve Erel arkalarında gözlerini fal taşı gibi açmış yerde dizlerinin üzerine çökmüş bir halde duran Hakan'a bakıyorlardı.

Erel, Ecem'in oraya bakmasını engelleyerek kendine çekti ve yüzünü göğüsüne doğru bastırdı.

Evet belki ondan nefret ediyordu ama sonuçta biri öldürülmüştü hem de gözünün önünde ve bu kim olursa olsun iyi bir manzara değildi.

Cenk, hızla Poyraz'ın kolunu tutarak arka tarafa çekti onu.

Sarp Bey de hızlıca toparlamıştı kendini ve adamlarını arayarak bir takım şeyler söyledikten sonra sakin adımlarla oradan uzaklaşmıştı.

Ecem, Erel'in göğsünden doğrularak yanına gelen abisine baktı. Cenk hiçbir şey söylemeden bir kokunun altına Ecem'i diğer kolunun altına da Erel'i alarak ilerledi.

En az Sarp kadar soğukkanlıydı.

...

Koray'ın evinin önüne geldiklerinde Cenk, cebinden bir anahtar çıkararak kapıyı açtı ve hep birlikte merdivenlerden yukarı çıkarak Koray'ın bulunduğu daireye geldiler.

Hepsi biraz dinlendikten ve üstlerindeki şoku atlattıktan sonra akşam vakti terasa çıktılar hep beraber.

Cenk, Asiye ve Volkan'ı da çağırmasına rağmen ikisi de başka planlarının olduğunu söyleyerek gelmemişlerdi.

Cenk, kendisine gelen telefonla Hakan'ın öldüğünü öğrenmiş ve içine derin bir su serpmişti çünkü diken üstünde yaşamaktan o da bıkmıştı kardeşinin de bıktığını biliyordu.

Terasta mangal yakmışlardı. Kardeşinin kurtuluşunu kutlamak istemişti aslında içten içe.

Koray, elinde iki tane gitar ile teras kapısını araladığında Ecem'in gözleri parıldadı ve hızla Koray'ın yanına koşarak ekindeki gitarlardan birini aldığında Erel'in hayran dolu bakışları da onları takip etti.

"Cenk bey sen yemeğimizi hazırla, biz küçük prensesle kulakların pasını silelim." Diyen Koray'a Ecem "Hangi şarkıyı söyleyeceğiz?" Dedi. Koray gülerek "Rıza Tamer yerine biz diyelim 'Benden sonra' diye." Dedi.

Koray'ın parmakları tellerin üzerinde gezinirken Ecem de aynı şekilde onu takip etti.

"Sonunda kalp nakli de yaptılar sana/
Ne oldu beni gözü gibi seven o kadına/ eline bir şey geçti mi bari? / Düşmanımla saf tutunca / yazdın, çizdin, oynadın, bastın damarıma."

Ecem mırıldandırken ilk defa onu şarkı söylerken gören Erel, kollarını bağlayarak onu izlemeye başladı.

Ecem, üzerindeki gözleri fark ettiğinde kafasını eğerek utancını gizlemeye çalıştı. Bu halleri Erel'de daha fazla gülümseme isteği uyandırıyordu.

Onları uzaktan izleyen Cenk ise öfkeden kıpkırmızı olmuştu ama içten içe de kardeşini gülerken görmeyi seviyordu.

Sağlam dursa da bir kadehten fazla içemez /O tozlu yolları tek başına geçemez/ Bi' yanı Git diyor, bi' yanı Kal/ Bi' nefes al, içimde kal/

Yakaladım seni seni/ Şimdi biraz sen biraz ben/
Deştik mi yaraları? Özür."

Son kıtayı söylerken mavi gözleri Erel'in kahverengi gözlerine odaklanmıştı.

Cenk, mangalın dumanını elindeki mangal yelleyiciyle Erel'e doğru ilerlemesini sağladı.

Erel öksürürerek eliyle dumanı önünden çekmeye çalıştı.

Cenk gelen telefonla Ecem'e bakıp "abim sen gel mangala, Koray yapamıyor. Poyraz, abi sen de benimle geliyorsun." Dedi ve kapıya doğru ilerledi.

Ecem, gitarını boynundan çıkartarak abisinin yerine geçtiğinde Poyraz da ayaklanarak Cenk ile birlikte dışarıya çıktılar.

Koray, Erel'e "gel biz de bodrumdan masayı taşıyalım." Diyerek çıktılar.

Aradan zaman geçti ama kimse geri gelmedi. Ecem git gide meraklanarak kapıya doğru ilerledi.

Kapıyı açtığı esnada karşısında gördüğü Hakan ile bir adım geriledi.

"Selam güzel kızım, kaldı mı 5 canım?" Dedi.

Ecem geriledikçe Hakan üstüne doğru yürüyordu. Dili sanki lâl olmuştu, bağıramıyordu.

Terasın ucuna kadar ilerledi. Hakan daha çok gülümsedi.

Belinden çıkardığı silahın ucunu Ecem'e doğru doğrultuğunda Ecem'den korku dolu bir çığlık yükseldi.

"Kimse seni duyamaz, hiç duymadılar zaten." Dedi. Sonra düşünüyormuş gibi yaparak "ha, nerede olduklarını sorarsan eğer senin çocukla Koray baygın, Cenk de sahte depo baskınına acilen giderek seni burada bıraktı." Dedi.

Duyduklarıyla sertçe yutkundu Ecem. Anlamıştı artık buradan kurtulamayacağını.

Hakan tetiğe bastığında kurşun sol tarafına isabet etti. Kurşunun getirdiği etkiyle geriye doğru sendeledi ve dengesini kaybederek terastan altıncı kattan süzülerek kanlar içinde yere düştü.

Hakan yukarıdan gülümseyerek aşağıya bakıyor, kendiyle gurur duyuyordu.

Kendine yeni gelmeye başlayan Koray ve Erel ise bağırışları duyduklarında koşarak dışarı çıktılar.

Elleri kalplerinde dillerindeki dualarıyla kalabalığın arasına girerek ne olduğunu görmeye çalıştılar.

Nihayet başardıklarında yerde yatan bedeni görür görmez hemen yanına koştular.

Sevdiği kıza dokunmak üzereyken Koray'ın "hareket ettirme bir yerini incitrisin." Demesiyle usulca geri çeken Erel, gözyaşları eşliğinde sevdiği kızın yanına çöküyor.

Koray ambulansı ararken Erel gözyaşları içinde "tamam, bak Koray abi ambulansı aradı. Ecem n'olur beni bırakma. Ben seni daha yeni bulmuşken bir daha kaybedemem." Dedi.

Ecem buruk bir tebessüm ile baktı ona çünkü her yerinde inanılmaz derecede bir acı hissediyordu.

"Seni kolay kolay bırakmaya niyetim yok." Dedi. Her cümlesinde nefes alma ihtiyacı hissediyor, dinlenerek konuşuyordu. Öksürmek istiyor ama bunu yapamayacak kadar da güçsüz hissediyordu.

Biliyordu kurtaramayacaklardı onu, hissediyordu.

'Ölümden kurtulamayacağım belki ama bu dünyadan kurtulurum' diye geçirdi içinden.

Etraftaki sesler boğuklaşmaya başladı. Öyle ki yanına gelen abilerinin ve sevdiği çocuğun feryatlarını, bağırışlarını duyamadı. Sadece döktükleri gözyaşlarını gördü fakat bir süre sonra onlar da bulanıklaşmaya başladı ve en sonunda göz bebekleri geriye doğru kayarak tamamen karanlıkta bıraktı onu.

Erel, boğazı yırtılana kadar Ecem'in adını haykırdı. Kabul edemiyordu, bunların hepsi bir kabus olmalıydı ama değildi.

Cenk tekrar tekrar ambulansı arıyor nerede kaldığını soruyordu. Kafayı yemek üzereydi. Poyraz ise aralarında tek sessizce göz yaşı dökeniydi. Hak etmediğini düşünüyordu çünkü. Kendini suçluyordu.

Sonunda ambulans geldi ve ekipler dikkatlice Ecem'i sedyeye taşıdılar. Cenk onlarla birlikte giderken diğerleri Poyraz'ın arabasına binerek peşlerinden gittiler.

 

 

 

_______________________________________

 

 

 

• Selamlar papatyalarım öncelikle nasılsınız?

 

 

 

• Finalden önceki son bölümümüzdü.

 

 

 

•neler hissediyorsunuz?

 

 

 

• Açıkçası bu bölümü yazmak benim için o kadar zordu ki. Hem ilk yazdığım kurguya veda etmek hem de Erel ve Ecem'in bu kadar yarım kalması da ayrı üzdü.

 

 

 

E sen yazar değil misin? Diyeceksiniz ama bazen bazı şeyler yarım kalmalı. Onların aşkları da öyleydi.

 

 

 

• Cuma günü son kez finalde buluşalım mı?

 

 

 

•İg: tinyyokur / yetimhane_offical
•tiktok: yetimhaneoffical

Bölüm : 25.06.2025 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...