30. Bölüm

28. Bölüm: Son Perde (FİNAL)

Sudiş
sudeliyimm

Sıranın arkasında sizin tabirinizle boş karalama yapan saçma sapan yazılar yazan, otobüslerde en arkaya oturan, tek sığınağı kitapları ve müzikler olan, herkesin gruplaştığında kimsenin arasına almak istemediği, küçük görülen, tahtaya hakkında çirkin sözlerin yazıldığı o kız benim işte. Kendi hikayesinde bile baş rol olamayan sadece figüran olmakla yetinen o kızım.

Beni yazan yazardan da nefret ediyorlar mı? Etmişlerdir. Yoksa bana bu kadar nefreti kusmazdı. Kalemi onun elinden alıp kendi hikayemi kendim yazma istedim hep ama hiç bir zaman bu gerçek olmadı.

Kukla misali hayatımı hep bir başkası yönetti. Benim kuklam iplerle değil dikenli tellerle sahibinin elinde tuttuğu odun parçasına bağlıydı. Çiçeklendirmek istedim, başardım sandım. Fakat o ektiğim çiçeklerin bile sahte olduğunu yeni fark ettim.

Çiçeklerin yaşamak için suya ve güneşe ihtiyacı vardı. Ben ise kapkaranlıktım. Susuzdum. Sevgiye, merhamete, çocukluğa, arkadaşlığa. Kendi susuzluğumu gideremezken, kendime bakamaz büyütemezsem o çiçeği nasıl büyütebilirdim ki?

Artık film bitti. Oyuncuların dağılma vakti. Bulunduğum binadan aşağıya değdi bakışlarım. Abimi düşündüm her daim yanımda olan ama ona bile dert yanamadığım abimi. Üzülmezdi dimi arkamdan ? Gerçi artık çok geçti. Final bölümü çekildi. Oyuncular birbirine veda ediyor.

Sol tarafıma aldığım kurşun darbesi ile adımlarım sendeledi, dengemi kuramadım ve aşağı doğru süzüldüm.

Artık hep hayalini kurduğum bulutların arasında olacağım. Özgürce kimsenin beni yargılayamadığı eleştirmediği bir şekilde dolaşacağım, kimse kirli ellerini bana degdiremeyecek. Özellikle de o.

Nefes alamadım. Sanki dünyadaki tüm oksijen tükenmişti.

Sonra Erel'i gördüm. Yaşamak istedim ama biliyordum bu çok zordu. Benim gibi yaralı bir beden daha fazla dayanamazdı ama bunu ona belli etmedim. Gülümsemek istedim ne kadar başarabildiğimi bilmiyordum.

Sonra abimler geldi. Hiçbir şey duyamıyordum ama gözyaşlarını görebiliyordum. Elimi uzatıp her bir gözyaşı için özür dilemek istedim, ağlamayın demek istedim ama ne konuşabildim ne de ağrıyan vücudumu yenerek kolumu kaldırabildim. Bu kadardım işte. Yine mutlu oldum derken kader yine ipleri düğüm yapmıştı. Bu sefer düğümler çözülecek, ipler kopacaktı ve ben bir çift kahverengi gözün mezarım olmasını diledim o an.

Başkası olmasın, o olsun. Gördüğüm son yüzde, duyduğum son seste onun olsun; yaşayamadığım yaşları Erel yaşasın istedim.

Belki bir daha yan yana bile gelemeyiz sevgilim ama kalbinde sevgimi, sevgimizi taşıdığın sürece sen hissetmesen bile ben seninle olurum. Kendimi koruyamadım ama seni korurum.

Hayır sevgilim ağlama, yakışmıyor çehrene. Gülerken hatırlatayım seni.

Göz bebeklerim geriye doğru kaymaya başlıyor. Direnmek istiyorum biraz daha gözlerine bakabilmek istiyorum ama sonunda yine yeniliyorum hem de yenilgilerin en büyüğüyle, karanlıkla.

Ben Ecem Yetimhanenin o bodrum katından artık kurtuldum. Filmin son sahnesini tamamladım. Artık özgürüm. Koşmama gerek kalmadı. Bembeyaz bulutlar bana kucak açtı, kendine çağırdı. Geri çeviremedim. Hayır geri çevirmek istemedim.

Yazardan

Hastane koridorunda, ameliyathane kapısının önünde duruyorlardı. Hepsi ağlamaktan helak olmuşlardı.

İyi düşünmek istiyorlar, doktorların söyledileriyle birlikte artık bunu da yapamıyorlardı ama Umut etmekten de vazgeçmiyorlardı, hepsi bir mucize olsun istiyordu.

Sonunda doktor çıktı. Eldivenlerini ve maskesini çıkartırken "Ecem Kaya'nın Yakınları?" Dedi.

Nefret ediyordu Cenk ve Poyraz bu soyisimden. Kardeşlerinin canını almıştı bu soyisim ama yinede "biziz." Dediler.

Doktor başını eğdi, gelecek olanı biliyorlardı. "Başınız sağolsun." Dedi doktor ve gitti. Onları orada kendi acıları ile baş başa bıraktı.

Cenk'in haykırışı hastaneyi inletirken Erel ve Poyraz ise sessizce döktüler gözyaşlarını. Koray, içi kan ağlamasına rağmen diğerlerini bir Umut toparlayabilmek için içine içine akıttı gözyaşlarını. Belki o zaman içindeki yangın sönerdi?

Avucunun içiyle kafasına vurmaya başladı Cenk "koruyamadım kardeşimi. İt oğlu it aldı bizden onu." Dedi.

Bacakları daha fazla onu ve omuzlarını taşıyamadı dizlerinin üzerine düşerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"Hem bak ben buradayım. Her şeyi telafi etmemiz için önümüzde koca bir ömür var."

Hatırladıklarıyla daha da şiddetlendi göz yaşları. Herkesi orada boğmak istedi.

Önlerinde koca bir ömür yoktu artık. Önlerinde ölüm vardı. Önlerinde ayrılık vardı ama artık koca bir ömür yoktu.

Hastane kapısının önünde öylece kalmıştı Poyraz. Hastayı kaybettik demişti doktor. Belki yine hayata döner dedi ama olmadı. Kardeşi daha fazla dayanamadı.

Hâlbuki daha yeni kavuşmuştu kardeşine. Doyamamıştı daha bebeksi kokusuna, bakmamıştı doya doya gözlerine, sarılamamıştı doya doya.

"Son kez içten gülümsedi." Dedi Cenk fısıltıyla. Çok nadiren böyle gülerdi kardeşi ama çok da güzel gülerdi. Erel de öyle düşünüyor olacak ki "gülüşü için şiir yazmaya kalksak roman olur, roman yazmaya kalksak da kağıt yetmez." Dedi.

Haklıydı.

İlk başta sevememişti Erel'i ama şimdi kardeşinin seçimlerindeki doğruluğu görebiliyordu.

Koray gözlerini silerek "Ecem burda salya sümük olduğumuzu görseydi sarılır bir posta da o ağlatırdı. O yüzden üzmeyelim küçük prensesi."dedi.

Tam bir balık burcuydu Ecem.

Çok kolay ağlardı. Bazen kimseye belli etmezdi ama ses tonu yakalatırdı onu.

Gözyaşları kurumuştu artık, dünya bir caniyi serbest bırakırken yine bir masumun canını almıştı. Belki de asıl cehennem dünya olduğu için onlar kurtuluyorlardı? Son kez gözyaşı döküyor, sonra o gözyaşlarında katillerinin boğulacağı günü bekliyorlardı.

 

2 yıl sonra

Hakan hâlâ elini kolunu sallayarak gezmeye devam ediyordu.

"Bazen tüm suçlular cezalarını çekmezler." demişti Ecem. Celladını tanıyordu.

İki yıl olmuştu.

Ecemsiz koskoca iki yıl.

Poyraz, Asım, Uzay ve Birsen babaları ve anneleriyle konuşmuyorlardı.

Haberi duyan Birsen kötüleşse de şimdi kanseri yenmiş ve sapasağlam ayakta duruyordu.

Poyraz, evde babasıyla büyük bir kavga ettikten sonra hışımla evden çıkmış ve bir daha o sokaktan dahi geçmemişti.

Cenk, her yerde Hakan'ı aramış artmış ama bulamamıştı buna rağmen pes etmeden çalışıyor, gün sonunda da soluğu kardeşinin yanında alıyordu.

Bu sefer biraz daha erken mola vermişti.

Kardeşinin yanına gittiğinde Erel'i her zamanki gibi tek eliyle mezar taşını diğer eliyle de tuttuğu kitabıyla, Ecem'in yarım bıraktığı kitabı okuduğunu gördü.

Yüzündeki gururlu gülümsemeyi saklama gereği duymadan uzaktan bir müddet onu izledi. Daha sonra dayanamayarak yanına giderek omuzuna dokunduğunda Erel irkilerek arkasına döndü.

Evet belki Ecem yoktu ama Ecem'in emaneti Erel vardı. O da benim bir kardeşim dedi Cenk.

Ailesiyle olan sorunlarını duyduğunda çok fazla üstüne gitmemişti ama onların Ecem hakkınd söylediklerinden sonra Erel evden kaçıp yanına sîğınınca bir şey demememiş ama ertesi gün o evi onların başına yıkmış, evde kırılmadık eşya bırakmamıştı.

"Aynı kitap mı?" Diye sordu. Erel elindeki kitabın sayfasını işaretleyerek kapattığında " en son okuduğu kitap buydu. Kaldığı yerden devam ettim, bittikçe de baştan okuyorum abi ne yapayım?" Dedi.

Cenk yutkunarak "ben sana başka kitap getireyim. Sıkma kardeşimi sürekli aynı kitabı okuyarak." Dediğinde ikisi de burukça gülümsedi.

"Tamam o zaman abi." Dedi.

Ecem'in mezarının başına beyaz bir kelebek kondu. "Hoşgeldin bükram." Dedi Erel tebessüm ederek. Cenk de ayak uydurdu ona "hoşgeldin prensesim." Dedi. İkisi de uzun uzun kelebekle konuştu.

Sonra kelebek uçtu. Sırlarla, gözyaşlarıyla semaya uçtu ve gözden kayboldu. Tıpkı Ecem gibi.

-Son-

 

__________________________________

 

• nasılsınız papatyalarım? Şahsen ben bolca gözyaşı doluyum.

 

• Bu yolda beni destekleyen bana destek olan herkese özellikle de sizlere çokça teşekkür ederim öncelikle.

 

• Yaklaşık bir buçuk veya iki yıldır yazdığım o evrenin sonuna ne kadar istemesem de kaçsam da geldik.

 

• Umarım bu hikaye ile birazcık da olsa kalplerinizde yer edinebilmişimdir.

 

• Hepinizi çok seviyor, yeni kurgularda görüşmek üzere diyorum. Sağlıcakla kalın.

 

•İg: tinyyokur / yetimhane_offical
Tiktok: yetimhaneoffical

Bölüm : 27.06.2025 19:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...