14. Bölüm
Sudiş / YETİMHANE / 12.Bölüm: Sil Baştan

12.Bölüm: Sil Baştan

Sudiş
sudeliyimm

Dışarıda duyulan silah sesleri ile eş değer zamanda başına yaslanan silahla neye uğradığını şaşıran Ecem , içeri girenlerle şaşkınlığı kat be kat artmıştı.

‘hayır!’ dedi. ‘gelmemiş olun, bunlar sadece güzel bir rüya olsun’ dedi ama hayır abileri kanlı canlı karşısındaydı.

Hâlbuki o onlara bir şey olmasın diye boyun eğmişti, susmuştu her şeye.

Gelmemeleri gerekirdi Hakan onların öğrendiğini bilirse onları da rahat bırakmazdı.

‘En azından abimler nefes alsın olmaz mı’ dedi Ecem fakat kader, her zamanki gibi buna da kulak asmadı, yine duymamazlıktan geldi.

Başını iki yana salladı, gözleri dolu doluydu. Bir yandan kurtulduğu için seviniyor diğer yandan ise abilerine bir şey olacak korkusuyla içi içini yiyordu.

“O komiser bey uzun zaman oldu görüşmeyeli”

Hakan’ın sözlerini duymadı bile Poyraz sadece “bırak lan kızı” diye bağırmakla yetindi. Çünkü korktu. Kardeşi olduğunu öğrenirse ona daha çok zarar verir diye korktu Poyraz.

Tiz bir kahkaha sesi işitildi depoda.

“Söylesene, kardeşim desene. Korktun mu yoksa Poyraz’ım”

Nasıl biliyordu?

Kardeşinin ondan ayrı kalmasında Hakan’ın da mı parmağı vardı yoksa?

Kimseden ses çıkmayınca devam etti Hakan.

“ama beni en çok sen üzdün be Cenk’im! Madem polis arkadaşların var neden en başından söylemedin bana?”

Poyraz’dan bir farkı yoktu Cenk’in. Onu tutan tek şey en ufak yanlış hareketlerinde Hakan’ın kardeşine acımayacak olmasıydı.

“Kes lan sesini!” diye kükredi Cenk sonra gözleri minik kız kardeşine çevrildi. Korkak bir ceylan misali gözlerine bakıyordu. İçini rahatlatmak, sakinleştirmek istedi lakin kendine dahi faydası dokunmazken kardeşi için ne yapabilirdi ki?

“Silahını yere bırak ve teslim ol, bu seni ilk ve son uyarışım!” diyen Yaman’a da cevabını esirgemedi.

“Ne yapacaksın? Yatacağım süreyi atmış yıldan elli sekiz yıla falan mı düşüreceksin?”

“düşüreceğim tek şey senin başın olacak” dedi Yaman.

“hadi denesenize! Ben tek kalmayı sevmem bilirsiniz”

Gözleri hâlâ kardeşinin üzerinde olan Cenk bakışlarını Hakan’a çevirdi “sıkıyorsa denesene lan!” diye adeta kükredi.

Hakan, Ecem’in kulağına doğru “bence abinlere gitme vaktinin geldiğini söyleyebilirsin” dedi.

Zorla da olsa “abi, gidin” dedi.

Sesi çatallamıştı.

“saçmalama Ecem seni almadan şuradan şuraya gitmem” dedi Cenk.

Biliyordu ama yapacak bir şey yoktu onları kurtarmak için yanacaksa seve seve yanardı Ecem. Boynunu büktü Ecem “abi, lütfen”

“kardeşinizi dinleyin ve defolup gidin yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim” diyerek silahı Ecem’in başına daha çok bastırdı.

“tamam, şöyle yapalım. Sen Ecem’i bırak biz de burada olanları unutalım” dedi Yaman.

Düşünür gibi yaptı Hakan “tamam diyeceğimi falan mı düşünüyorsunuz siz!”

Açık olan arka camdan gelen Koray, silahı bir hışımla Hakan’ın elinden aldı.

Hakan’ın bu duraksamasından faydalanan Ecem, koşarak Cenk’in yanına gitti.

Koray öne geçerek “şimdi arkasına saklanacağın bir Ecem de yok” dedi.

“köşeye sıkıştın Hakan Kaya” diyen Poyraz’a, Hakan bu sefer cevap vermedi.

‘ne de olsa elinizde delil yok siz benim peşimde koşmaya devam edin’ diye geçirdi içinden.

Cenk, Ecem’i alıp dışarı çıktı.

Hakan’ın durulmayacağını biliyordu fakat en azından kardeşini kurtarmıştı.

O bilmese de kardeşine söz verdi Cenk. Kendi uçurumun dibinde bile olsalar kardeşi için orayı çiçeklerle donatacaktı.

ECEM

Hâlâ abimlerin gelmesinin şokunu yaşıyordum. Gelmemelilerdi. Hakan bunun altında kalmazdı. Nereden öğrenmişlerdi? Asiye mi söylemişti? Ama o da benim burada olduğumu bilmiyordu.

“abim, daha iyi misin?”

Başımı sallayarak onayladım.

Ne yapacağımı bilmiyordum kendimi acıya o kadar hazırlamıştım ki şimdi ise kalakalmıştım.

“buradan gidebilir miyiz artık” dedim.

Abim bana sarılarak “tâbi güzelim nasıl istersen” dedi.

Az sonra gelen siren seslerinin ardından polis arabaları göründü.

Bitmediğine adım kadar emindim Hakan yine kurtulmanın bir yolunu bulacaktı çünkü hiçbir şey bulamayacaklardı.

...

Abimler ile birlikte Poyraz abinin evine geçmiştik. Geniş, ferah ve büyüktü evi yani en azından benim gördüğüm kadarıyla öyleydi.

Girişte, kapının hemen yanında bulunan şifonyer onun üzerinde duvarda asılı tablolar duruyordu. Koridoru geniş ve uzundu. Salondaki beyaz koltuklar u şeklinde dizayn edilmişti. Köşedeki kitaplıkta gözüm fazla takılınca Poyraz abi “seviyor musun kitapları?” diye sordu. “evet” dedim.

“Gidip bakabilirsin sorun yok. Beğendiğini al senin olsun” dedi.

Utana sıkıla kitaplığa ilerledim ve gelişigüzel incelemeye başladım. Kitaplığın geneli klasik kitaplarla doluydu. Sadece tek bir rafı fantastik kitaplarla doluydu. Elime rastgele bir tanesini alıp ismine baktım.

Karanlığın Şehri

Kapağı çok güzeldi.

“beğendin mi?”

Bakışlarımı Poyraz abiye çevirdim. “evet güzele benziyor”

“senin olabilir”

“teşekkür ederim”

“rica ederim güzelim, ne demek”

Kitabı elimden bırakmadan Cenk abimin yanına oturdum.

Cenk abim bana sarılarak “şimdi prensesim, ne olup bittiğini bana en başından eksiksiz ve yalansız anlatacaksın tamam mı? Dedi.

Başımı onaylarcasına salladım. Dediği gibi bu sefer yalansız ve eksiksiz anlattım. Benden beklenmeyecek bir şekilde ifademi hiç bozmadan, kitap anlatır gibi anlattım.

Belki de acıya alıştığım içindir.

İnsan acıya alışabilir mi? Yoksa artık hissetmez mi?

Peki ben acıya alıştım mı yoksa artık hissetmiyor muydum?

Anlattıklarımı bitirdikten sonra abim beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Aslında ihtiyacım olan tek şey buydu.

Koray abi ellerini birleştirmiş öne doğru eğilmişti “niye bize söylemedin Ecem hı?”

Başımı öne eğmekle yetindim. Diyecek bir şey bulamamıştım. Ne diyebilirdim ki? ‘korkak, güçsüz mü bir ahmağım ben’ mi?

Öyleydim ama dile dökmek istemiyordum.

“bizim aptallığımız, gözümüzün önünde olup bitenden haberimiz yok” diyen Cenk abime değdi bakışlarım. Yapma dercesine baktım. Kendini suçlamasını istemiyordum.

“abi-”

“söylesene canın çok yandı mı?”

Yutkunmayı denedim fakat onu dahi yapamadım.

Yine bakışlarımı kaçırdım abimden.

Yine abim beni kendisine çekip sarıldı.

Sessizliğimi duyması en büyük şansımdı.

Anlaşılmak eşsiz bir lütüftu. Sanırım hayatımdaki sayılı artılardan birisi de buydu.

Abimin kolarında kaybolmak istemiştim. Kimsenin beni bulamamasını dilemiştim. Ecel şimdi canımı alsa gıkım çıkmazdı. Gerçi ne zaman sesimi çıkarmıştım ki? Şeytan ile birlikte cehennemde yanarken ne zaman sesimi çıkartıp ah etmiştim ki?

Cehennemin sıcaklığından kaçmak için sevginin sıcaklığına sığınmıştım. Hâlbuki ikisi de sıcacıktı, sadece birisi canımı yakmıyordu.

Mümkünü varmış gibi daha çok sinmiştim abimin gövdesine.

Abim gülümsemesinin ardından “minik kedim benim” dedi. Yüzündeki gülümseme bana da bulaşmışçasına ben de gülümsemiştim. Ne zaman böyle yapsam beni kediye benzetirdi. Kedi gibi dokuz canlıydım bir türlü bitmiyordu ve ben kaç hakkım kaldığını saymayı bırakmıştım.

Salonda ölüm sessizliği hakimdi. Hiç kimse sesini çıkartmıyor, sadece nefes alışverişlerimizin sesi duyuluyordu.

Açıkçası beni rahatsız etmiyordu bu durum. Sessizliği seviyordum. Ölümü çağrıştırıyordu ve bu da garip bir biçimde bana iyi geliyordu.

Bana psikopat diyebilirsiniz fakat emin olun o kadar umurumda değil ki. Rüzgar misali bir uğultudan ibaret olacak benim için.

İnsanların söylediklerini duymayı en son orta okulda bırakmıştım. Bana olan zararı gözle görülür türdendi. Ben, onların beni ezmesine izin verdikçe onlar daha çok üzerime gelmişti.

Kapının çalmasıyla doğruldum. Herkes gibi ben de Poyraz abiye bakıyordum.

Bilmem dercesine dudak büzerek kapıya doğru ilerledi Poyraz abi.

“Böyle bir şeyi bana nasıl söylemezsin!” diyerek içeri giren adamla hepimizin bakışı ona kaymıştı.

________________________

Nasılsınız umarım iyisinizdir şahsen ben siz kitabımı okudukça daha iyi oluyorum.

Kitabı neredeyse yarıladık sayılır ve biz toplamda 3000 kişilik bir aile olmuşuz. Yanımda olan ve beni destekleyen herkese tekrar ama tekrar teşekkür ederim. Umarım bu kitap bittiğinde elimize de almış oluruz.

Bu kadar büyüyeceğimizi hiç hayal etmemiştim iyi ki varsınız sizleri çok seviyorum sağlıcakla kalın 🩷🩷

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 27.11.2024 15:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş