Yazardan
Kollarındaki kardeşine daha çok sarıldı Cenk. Ne olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu.
İçeri gelen Poyraz’a işaret parmağını dudağına götürerek sus işareti yaptı. Kafasıyla sessizce onayladı onu Poyraz.
Yanlış bir şey mi söyledim? Diye içi içini kemiriyordu. Kardeşinin gönlünü almak isterken daha mı çok kırmıştı?
Karar vermişti Poyraz, hızla odadan çıktı. Onları yalnız bırakmak daha iyi olacaktı.
Kardeşinden bir şeyleri çalmak istemiyordu. 14 yıldır ayrıydılar, sebebini kendisi bile bilmiyordu. Neden hepsi bir aradayken sadece Ecem’i ayırmıştı anne ve babası? Neden tehlike sadece Ecem için vardı?
Her seferinde babasının karşısına hesap sormak için geçmişti ama sanki dili lal olup kalmışçasına hiçbir şey söyleyememişti. En çok da buna sinir oluyordu.
Yanına gelen Uzay ile birlikte ona döndü.
Derin bir nefes almakla yetinebildi. Son zamanlarda bunu sıklıkla yapıyordu.
“inan ne düşündüğümü ben bile bilmiyorum. Ne yapacağım, nasıl olacak hiç bilmiyorum” dedi Poyraz.
Uzay, birkaç adım atarak abisinin yanında durdu. Onu çok sık böyle görmezdi. Her şeye bir çözümü olan abisinin çaresizliğini görmek onu bir tık etkilemişti.
“Peki bu, Ecem hakkında mı?” diyen Uzayı sessizce onayladı.
“Bizim yanımızda kalması sence de en doğrusu değil mi abi?”
Bunu Poyraz da biliyordu. Fakat iş pratiğe geldiğinde ne yapacağını bilmiyordu.
“demesi kolay” diye geveledi ağzından.
“ yapması da kolay abi. Gidiyoruz, babamın karşısına geçip evlatlıktan reddedilmeyi göze alarak her şeyin hesabını soruyoruz. Hem onun bel kemiği sen değil misin?”
Büyümüş de küçülmüş diye geçirdi içinden Poyraz. Abileri bu duruma alıştırmaları lazımdı.
“ bu sefer tek başına olmazsın abi”
...
Uyuyakalan Ecemi sessizce yerine yatırdı Cenk ve odadan çıkarak Poyraz’ın yanına gitti. Yanında Uzay’ı görmeyi beklemiyordu. İkisinin omuzuna da hafifçe dokunarak kendini belli etti.
“gel abi. İyi geldin sana da danışmamız lazım” diyen Poyraz’a kaşlarını çatarak baktı.
Aklındaki tüm düşünceleri eksiksiz bir şekilde söylemişti Poyraz. Rahatlamak istiyordu ama sanki anlattıkça daha çok boğuluyordu. Ufak bir problemde bile bir şey yapamazken kardeşini nasıl koruyacaktı?
“babamla konuşup halletmek isterim ama babam bırak Sarp beyle konuşmayı, Ecem’i o eve getirmemek için elinden geleni yapar” dedi Cenk.
“yine de belki ben Sarp beyle konuşabilirim. Tavrına göre Ecem evine döner” diye devam ettirdi sözlerini.
Teşekkür edercesine baktı Poyraz fakat babasıyla kendisinin konuşması gerekiyordu.
“sağ ol kardeşim ama benim konuşmam daha doğru olacak” dedi Poyraz.
Arkadaşını anlıyordu Cenk, ya da anladığını zannediyordu. Bunca sene anne ve babasının baskılarıyla büyütülmüştü hali ile onlara en ufak bir şeyde dahi karşı çıkmaya korkuyordu.
Kimine göre korkusu sebepsizdi fakat o kimileri baskıcı, mükemmeliyetçi bir ailede büyümemiş olan insanlardı.
Her şeyleri mükemmel olmalıydı; arkadaşları, notları, gittikleri okullar, yedikleri yemekler, kullandıkları eşyalar hatta sevdikleri insanlar bile.
İlk defa babasının fikirlerine, yaptıklarına karşı çıkmıyordu ama bu farklıydı işte. İşin ucunda kardeşi vardı.
“peki Ecem ile ne konuştunuz da ağlayarak yanıma geldi?” diyerek konuyu kapatmak istedi Cenk.
“bildiğin konular. Ecem ve Uzay’a neden böyle davrandığımızı anlatım kafasındaki soruları az çok çözmek istedim ama sanırım daha da karmaşık bir hale getirdim” diyen Poyraz’a Uzay cevap verdi.
“kız haklı ama abi. Yıllarca abi bildiğin kişiyle yaşıyorsun, ona güveniyorsun çünkü onu ailem olarak biliyorsun, sana başka bir şans verilmediğinden dolayı. Sonra adamın biri gelip ben senin öz abinim seni evimize götüreceğim diyor. Siz babamla Ecem’i eve getirmek konusunda nasıl konuşacağınızı düşünüyorsunuz ama bakalım Ecem bizimle gelmeyi isteyecek mi?”
Haklılığı karşısında ikisi de Uzay’a sadece bakmakla yetindiler. Hiç bu yönden düşünmemişti ikisi de.
21.12.2014 Pazar/ İstanbul
İstanbul’da kışın soğuğu hakimdi fakat bir damla kar düşmemişti yeryüzünde. Çocuklar, sürekli pencerelerin önünde karın yağmasını bekliyordu. O çocuklardan biri de Poyrazdı.
Yanındaki üç yaşındaki kardeşiyle salonun pencerenin önünde bekliyorlardı.
“abi, kar neden hâlâ yağmadı?”
Minik kız kardeşine döndü Poyraz “ zamanını bekliyorlar” dedi.
Kollarını birbirine doladı kaşlarını çatacağı sırada Ecem, koşar adım yanlarına gelen Cenk ile ikisi de o tarafa baktı.
Bir anda her şeyi unuttu Ecem ve havaya zıplayarak alkış tutmaya başladı “Cenk abim geldi!” dedi.
O an üçü de bilmiyordu yıllarca ayrı kalacaklarını, birbirlerini arayacaklarını...
“bak, biz kar yağmasını bekliyoruz abimle sen de gelsene” dedi.
Ecem, kafasını Poyrazın dizine yaslayarak ayaklarını da Cenk’e doğru uzattı. İkisi de Ecem’in beş dakika sonra uykuya dalacağını biliyorlardı.
Düşündükleri gibi çok geçmeden uykuya daldı Ecem.
Poyraz, uyuyan kardeşini alarak odasına götürdü. Cenk, önden ilerleyerek kapıyı daha sonra da yorganı açarak Poyraz’a yardımcı oldu.
...
Çocuklarının ve eşinin bir şeylerle meşgul olmasından fırsat bilen Banu, hızla bahçeye çıktıktan sonra kendine ait jeepine binerek kırsaldaki yazlık küçük evine gitti. Kapıda onu bekleyen adamı görünce ufak bir tebessüm etmekle yetindi. Kapıyı açarak içeri davet etti.
Kabanını kapının yanında duran vestiyere astıktan sonra salona geçti.
“buyurun Banu hanım bu sefer beni neden çağırdınız? Sadece içkiliydim demek için mi?” diyen adama karşılık verme girişiminde dahi bulunmadı Banu.
“gevezeliğin sırası değil. Kızı bir an önce yok etmemiz lazım” dedi.
“ne yapacaksın? Öldürecek misin?” diyen adama “hayır. Senin kızın olduğun kadar benim de kızım” dedi.
“o zaman neden kızınıza sahip çıkmıyorsunuz Banu hanım?”
“ Sarp’ın bir şeylerden şüphelenmesini istemiyorum çünkü. Şu an bile bazı şeyleri sorgulamaya başladı. Saçı, gözü, yüzü hiçbiri bize benzemiyor bu kızın ki tesadüfe bak evden sinirle çıktığım bir gece ve eve döndükten birkaç hafta sonra ben hamileyim diyorum! Sence de bu işte bir bokluk yok mu?” diye hiddetle kükredi Banu.
Ellerini yeni çıkmış kirli sakallarının üzerinde gezdirdikten sonra konuşmaya başladı adam. “sence kocan şüphelense şimdiye kadar DNA testi yaptırmış olmaz mıydı?”
Derin bir nefes bıraktı ve konuşmaya devam etti Banu “işte tam da bu yüzden Sarp daha fazla işkillenmeden bu kızı ortadan kaldırmalıyız. Benim onlardan alacağım daha çok şey var, erkenden gidemem”
Merakı daha da artmıştı ve sormaktan da gocunmamıştı.
“alacağın tam olarak ne? Mal mülk mü?”
Alay edercesine güldü Banu. “hayır, almam gereken bir intikam var ama sen o beynini bunlara boşuna harcama”
“umurumda değil. Ayrıca benim ne yaptığım seni ilgilendirmez, kızdan nasıl kurtuluruz onu söyle bana”
Kafasındaki tilkilerin kuyruğunu bir türlü yakalayamıyordu. Kız umurunda değildi adamın tek düşündüğü bu işten nasıl kâr edeceğiydi.
“kızı bana getir” dedi birden.
“pardon da diyelim getirdim geri döndüğümde yanımda kızı göremezlerse ben ne diyeceğim bunu düşündün mü hiç?”
“ seni zeki sanırdım Banu. Bunu düşünemeyecek kadar aptal mısın? Parka götüreceğim diyeceksin, evden çıkacaksın ve ben kızı alıp götürdükten sonra çok sevgili kocanı arayıp haber vereceksin hepsi bu”
Eliyle burun kemerini sıktı Banu “güvenlik kameralarını ne yapacaksın peki?” diye sordu. Adam kendinden emin bir şekilde cevap verdi. “orasını bana bırak” dedi.
Yeniden derin bir nefes verdi Banu. “en ufak bir aksilikte ölürsün"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
2.14k Okunma |
136 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |