22. Bölüm

20. Bölüm: Yeni Bir Umut Mu:

Sudiş
sudeliyimm

Sarp Bey’in el işareti ile birlikte adamlar ateş etmeye başladılar. Cenk, Asiye’yi de alarak Ecem’in yanına gitti ve elinden geldiğince ikisini de korumaya çalıştı. Sarp bey yanlarına gelerek “sen çocukları arabaya götür seninle sonra konuşacağız.” dedi.

Cenk hiçbir şey söylemeden kızlarla beraber arabaya doğru ilerledi.

Ecem ve Asiye kaşlarını çatarak Cenk’e bakmaya başladılar

“Sonra anlatacağım”

Ecem onaylarken Asiye “yine başımıza kim, ne bela açtı?” diye sordu.

“Başınıza bela açıldığı yok abim, aksine kurtarmaya geldiler diyelim biz ona”

“Abi, kim olduklarını ne zaman anlatmayı düşünüyorsun?” diye sordu Ecem.

“Dedim ya sonra anlatırım. Şimdi çıkıp dışardakilere yardım etmem lazım” dedi Cenk.

İkisi de aynı anda onayladılar.

Cenk, arabadan inerek Asım’ın yanına gittiğinde Asım, “bir an korktun sandım” dedi. Cenk gülerek “ben ve korkmak mı? Güldürme beni Asım” dedi. İkisi sırt sırta vererek adamların tek tek indirdiler.

Hakan’ın adamlarının ardı arkası kesilmeyeceğini fark ettiklerinde Sarp Bey saklandığı arabanın ardından bağırarak “Gençler herkes arabalara gidiyoruz!” dedi.

Cenk ve Asım, temkinli hareket ederek arabaya, Ecem ve Asiye’nin yanına gittiler. Onlar bindikten hemen sonra araba hareket etti.

Uzun bir sessizlikten sonra Asım “Ecem?” diyerek kardeşinin kim olduğunu anlamaya çalıştı.

Kendinden utanıyordu, kardeşini nasıl unutabilmişti? En önemlisi Poyraz neden bildiği hâlde susmuştu? Korkmuş muydu? Yoksa söyleme gereği duymamış mıydı? Ya da neden şimdi söylemek istedi. Kendi canı için mi endişelendi?

O bunları düşünürken ona cevap veren kardeşinden bihaberdi.

“Asım, Ecem sana seslendi” diyen Cenk’in sesiyle ancak kurtulabilmişti düşüncelerinin sesinden.

“hı? Ne dedin?”

Ecem boğazını temizleyerek “az önce bana seslendin” dedi.

Asım bunun üzerine kendini toparlayarak “evet, doğru. Kardeşimizle tanışalım dedik.” dedi.

Ecem alıştığından mı yoksa umursamadığından mı bilinmez, tepkisiz kaldı.

“E sen hep böyle sessiz misindir?” diyen Asım’a Ecem’in yerine Cenk cevap verdi. “O çok fazla konuşmaz.”

Asım derin bir nefes aldı ve ellerini birleştirerek yüzünü Cenk’e doğru çevirdi. “Kardeşim ben sana mı sordum da sen cevap veriyorsun? Tabi ki çocuk konuşarak kendini yormaz, bedavadan altyazısı var çünkü.”

Asım’a cevap vermek istemeyen Cenk, konuyu değiştirerek “onu bunu boş ver de Poyraz’dan haberin var mı?” diye sordu Cenk.

Asım onu rahatlatmak istercesine gülümsedi. “Merak etme iyi, babam onu eve gönderdi.” dedi. Bunu duyan Ecem de rahatlayarak derin bir nefes vermişti.

“Biz de mi size geçiyoruz?” diye sordu Cenk.

“Yüksek ihtimal öyle ama sen ve Poyraz abim kaçacak delik arsanız iyi edersiniz. Babam öğrendiğinde sinir küpüne döndü çünkü.”

“Babam da sizde mi?” diye sordu endişeyle Cenk çünkü onun orada olması demek kıyamet başlangıcı demekti.

Ecem ve Asiye aynı anda “babam mı dedin” dediler.

Cenk nefesini vererek “babam” dedi.

Ecem kaşlarını sorgular bir ifade ile kaldırarak “yine mi?” dedi. Yine mi yalanlar abi, daha ne kadar böyle sürecek, daha söylemediğin ne var bana? Diye geçirdi içinden Ecem fakat hiçbirini abisine karşı söylemedi, söyleyemedi. Sadece sumakla yetindi.

 Yine.  

Eve vardıklarında ilk inen Asım oldu. Onun hemen ardından ise diğerleri sırasıyla arabadan indiler.

Ecem karşısındaki eve hayranlıkla bakıyordu fakat içindeki korku yine kendini belli etmişti.

Az sonra bahçeye başka bir araba daha geldi. Peşinden de diğer arabalar.

Sarp Bey ve Koray da arabadan indiklerinde Sarp Bey arkalarında durarak “ne bekliyorsunuz içeriye girsenize” demesiyle herkes sanki onun emrini beklemiş gibi içeriye girdiler. Arkadan Cenk’e yetişen Koray, elini Cenk’in omuzuna atarak “ulan oğlum attın beni Sarp amcanın yanına, sizin yiyeceğiniz tüm azarı, fırçayı ben yedim!” dedi. Cenk sadece gülmekle yetindi. İşine gelmişti açıkçası, Sarp beyin fırçasının üstüne babasından fırça yeme işi bir hayli sinir bozucuydu. En azından şimdi sadece babasının aşağılamasını dinleyecekti.

En azından ona alışıktı.

Poyraz, gelen Ecem’i gördüğünde derin bir oh çekti.

Babasının öfkesini umursamadan Ecem’e sarıldı. Fakat herkesi şaşırtan hamle Ecem’den geldi, o da abisine sıkı sıkı sarıldı.

İkisinin de birbirlerine bir şey olmadığı için içleri ferahlamıştı.

Ecem, başını abisinin boyun girintisine saklamıştı.

Uzun zamandır bekliyordu bu anı Poyraz. Kardeşine yeniden sarılmayı, kokusunu yeniden içine çekmeyi.

“Hâlâ bebek gibi kokuyor.” Diye geçirdi içinden.

Sonunda birbirlerinden ayrıldıklarında onları izleyen bu kadar gözü beklemiyordu Ecem. Utanarak başını öne eğmişti. O sırada Sarp Bey hafifçe öksürerek bir şeyler söyleyeceğinin ön hazırlığını yapmıştı.

Derin bir nefes aldıktan sonra “Poyraz, Cenk ve Koray üçlüsü. Oğlum ben sizinle ne yapacağım? Bardak kırdınız da onu mu saklıyorsunuz? Ne demek benden kızımı saklamak? Asım ve Uzay öğrenmese söylemeye de niyetiniz yoktu belli ki!” dedi. Sesi ürpertici şekilde sakindi.

Poyraz araya girerek “aslında baba biz sana söyleyecektik ama-” diyecekken Sarp Bey sözünü kesti. “Ama ne oğlum? Aması ne? Bunun aması mı olur?”

Kendini dizginlemeye çalıştığı bir anda artıp azalan sesinden anlaşılıyordu.

“Korktunuz. İkiniz de korktunuz değil mi? Neyden korktunuz oğlum benden mi? Ne yaptım da ben size?” Cenk’e dönüp devam etti Sarp Bey. “Peki ya sen? Bunca sene kızımla yan yana vakit geçirirken, gülerken, eğlenirken hiç mi vicdanın sızlamadı?”

Bu soruların cevabını Ecem de merak ediyordu.

“Senden korkmak değil Sarp amca sadece evdeki hainin kim olduğunu öğrenmeden Ecem’i getirmenin doğru olmadığını düşündük.” dedi Cenk.

“Tamam oğlum, insan bana söyler bu adamın da bilmeye hakkı var der.”

Bu sefer bakışları Koray’a döndü. “Hadi bunlar düşünemiyor, beyinsizler. Ya sen? Demedin mi bunlara Sarp amcam da bilsin, onun da hakkı diye?”

“Aslında baba Ecem’i bebekken almadılar bizden. 4 yaşındaydı kaçırıldığında. Hepimiz unuttuk –ki buna sen de dahilsin- Asım sana söylemese bir kızının olduğundan bile bihaber yaşamaya devam edecektin.” dedi.

Ne yani ailem beni cidden unuttu mu? Beni bir an bile düşünmediler mi? Diye geçirdi aklından Ecem.

Benden nefret mi ediyorlar, yoksa beni unuttular mı? Ya da her ikisidir... Karanlığa daha mı çok çekiliyordum yoksa bu sefer güneş kendini gerçekten gösterecek miydi?

Ecem bunları düşünürken merdivenlerden Banu Hanım ağır adımlarla iniyordu. Topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok ses salonu doldururken o nihayet salona gelebilmişti.

Sarp Bey, Ecem’i herkesle tek tek tanıştırma kararı almıştı fakat bunun için Banu Hanımı bekliyordu. O da gelince kendisiyle birlikte ailedeki herkesi tanıtmaya başladı. Ecem, Sarp Bey’in söylediği her isimde kafasını sallamaktan başka bir şey yapmıyordu.

Sarp Bey, tüm aile üyelerini tanıttıktan sonra Ecem’e doğru birkaç adım atarak önünde durdu.

“Sana bundan önceki zamanlarını geri getiremem ama sana söz, bundan sonraki hayatını elimden geldiğince en mükemmel şekilde yaşamanı sağlayacağım.”

Daha önce de sizin seçimleriniz sonucunda ben bu hâle gelmedim mi? Demek istedi Ecem ama sustu. Şimdi değil diye temkinledi kendini.

Tekrar tekrar annesine değiyordu bakışları. Tandık geliyordu. Daha sonra abisinin dedikleri düştü aklına ‘dört yaşından beri bizimle değil’ demişlerdi. Belki de ondandır bu tanıdıklık dedi kendi kendine.

Bölüm : 04.05.2025 19:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...