12. Bölüm
Sude / Asi Kadın / 11- Soğuk Zemin

11- Soğuk Zemin

Sude
sudem_0000

Emre 

Elfida'yı odasına bıraktıktan sonra Ömer ile mutfağa geçmiş oturuyorduk. Elfida çok bitkindi. Nasıl unuttum sargısını değiştirmeyi!

"O kadını duydum! Korumanın birine birini nasıl öldürebileceğini anlatıyordu." Ömer yine ön yargılı davranıyordu.

"Bulduğunuz ceset onun anlattığı şekilde mi ölü bulundu, hayır! Boş yargılar yapmayı bırak Ömer. Hatırlatırım, biz gelmeden önce bulunmuştu o ceset."

"Evet ama karın deşme usulü ile. Ve o kadın ölen patronun karnını demişti!"

"Ömer buraya kadını yargılamak için geldiysen git!" Ömer öfkeyle ayağa kalkıp çıktı. Ömer'in neyi doğru neyi yanlış bulduğu umurumda değildi. Elfida'nın hayatı benim yüzümden bu haldeyken onu bırakamazdım. Ona alışmıştım.

Mutfaktan çıkıp Elfida'nın odasına girdim. Yatağında uyuyordu. Yanına sessizce uzandım.

3 Saat sonra

Gözlerimi açtığımda Elfida göğsüme başını koymuş saçlarımla oynuyordu. Gülümseyerek ona baktım. Dinlenmiş görünüyordu. Saçlarına bir öpücük kondurdum. "Daha iyi misin?" Gözlerini kaçırdı. Bir süre sessiz kaldı. "İyiyim." diyerek doğrulup yataktan kalktı. Canı çok yanmıştı. "Gerçekten iyi misin?"

"Acıktım, bir şeyler hazırlayacağım yemek ister misin?" Gülümseyerek başımı salladım. Soruma cevap vermemiş konuyu değiştirmişti. Yataktan kalkıp sarıldım. "Ellerinden zehir olsa yerim!"

"Zehir değildi ama acı kattığımda yemeği çöpe dökmüştün!"

"O yemeği yiyemezdim."

"Başlarda çok acı bir insandın. Acıyı da yerdin."

"Demek tadım acıydı, şimdi nasıl tadım?" Gözlerini benden ayırıp etrafa dikti. Çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. Kaşlarını çattı. "Bir insanın nasıl bir tadı olabilir! Sen meyve misin?" Bu kadından da normal bir cevap beklenemezdi zaten. "Sana acı diyerek hata yaptım çünkü sen ne bir meyve ne de bir sebzesin. Acı insan falan değilsin!" Kendi kendine kızmazsı çok komikti.

"Eğer kokunu söylememi istersen söyleyim, kan ve parfüm kokuyorsun. Parfümünün aroması ne hiçbir fikrim yok ama hoş bir kokusu var. Kan kokusunu bastırabilecek kadar ağır değil." Öldürdüğüm insanların kanları korkuyordum. Kendi kanım bile değil diğer insanların kanlarının kokusu var üzerimde. Canice geliyor değil mi kulağa? Ama bilmiyorsunuz ki ben bu zamana kadar suçsuz hiç kimseyi öldürmedim. Bizler kiralık katil sayılabiliriz. İnsan kaçırır fidye isteriz, aldığımız esirleri öldürmeyiz. Zarar vermeyiz. Elfida istisnaydı olmaması gereken ama olandı.

Öldürdüğüm her insan kötüydü. Tecavüzcü, karısını öldürmüş kızını boğmuş veya yeğenine işkence etmiş türden insanlardı. Kötüleri öldürdüğümüz için kötü oluyoruz. Biz yedi arkadaş kötü değiliz, başımızda ki adam kötüydü ve yapmaması gerekeni yapıp bize bir kadın kaçımamızı söyledi sonra da ona zarar vermemizi. Elfida'nın ailesinden herkes nefret ediyordu. "Öldürdüğüm her bir insanın kan kokusu üzerime siniyor."

"Ne olursa olsun öldürmenin kanuna göre mantıklı bir açıklaması yok."

"Kanun işini düzgün yaparsa kötüleri imha eden kötüler olmaz. Üzerimde ki kanın kokusunun sahipleri pislik insanlardı. Hepsi ölmeyi hak ediyordu ve gerekeni yaptım. Onları öldürdüm." Kanun düzgün işlenmiyorken böyle insanların ceza çekmesini bekleyemezdik. Olan o kadar şeye sessiz kalıyorlar. "Öfkeni anlıyorum, sakin olmalısın. Doğruyu yanlış bir şekilde yaptığınız için suçlu oluyorsunuz. Suçludan kurtuldunuz diye kahraman olmuyorsunuz. Suçluyla suçlu oluyorsunuz."

"Adaleti hangi yolla sağladığımızın ne önemi var ki? Düzen ilerliyorsa bozmaya ne gerek var. Cinayetler azalıyor, tecavüz sayısı düşüyorken bu yaptığımızı bırakamayız." Ellerini belime dolayıp sarıldı. "Doğruyu söylüyorsun sevgilim ama bunlar yüzünden hapse girebilme ihtimalin var ve bunu istemeyiz."

"Doğru diyorsun." Odadan çıkıp mutfağa geçmiştik ki telefonum çaldı. Arayan Ömer'di. Telefonu açıp hoparlöre aldım. "Nerede kaldın? Katil kadın ile mi berbarsin?"

"Kapa çeneni Ömer! On dakika sonra yola çıkacağız." Ömer söylenerek telefonu kapattı. Elfida masaya yiyecek şeyler koyuyordu. "Ömer neden bu kadar öfkeli?"

"Miran Akın başımıza bela olduktan sonra endişelenmeye başladı. Sen bizimle olduğun sürece güvendesin fakat bir o kadar da tehlikedesin. İçeride casus var ve herkes tetikte." İçimizden biri casustu ve herkes korkuyordu. Ömer bundan dolayı sinirli. Korkusunu bastırmasının yolunu öfke kusmakta bulmuş. "Kendi karargahımızda güvende değiliz."

"Hackleme işini düşündün mü?" Bunu yaparsak birliklerin birleşme olasılığı vardı fakat bir o kadar da yoktu. Herkes teker teker Miran'a saldırmaya kalkışırsa geriye çok az kişi kalırdı. Planı kusursuz yapmalıyız. "Depoya gittiğimizde detaylara bakacağız." Gülümseyerek bana doğru eğildi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. "Liderliği istiyor musun?"

Eğer lider olursam sürekli tetike olmak zorunda kalacak gece huzursuz uyuyacaktım. Ben adalet istiyordum, lider olmak değil. Her gün nasıl bir suikaste uğrarım acaba düşüncesi ile yaşamak istemiyorum. "İstemiyorum, ben adalet istiyorum."

"Miran'ı öldürürsem ne olur?"

"Adamları sana hizmet etmeye başlar."

"Sonra bütün adamları da öldürsem?"

"Hepsi suçlu değil. Neden katliam yapasın ki?"

"Miran'ın adamlarını sizin adamlarınız olarak birliğe eklersek eğer daha fazla koruma ve güce sahip olursunuz."

"Miran'ı öldürme planlarını ertele bir süreliğine. Sırası geldiğinde o da olacak. Kahvaltını yap çıkalım."

Önümüzdekileri hızlıca yiyerek evden ayrılıp yola koyulduk. Bir saate yakın süren yolculuğun ardından depoya gelmiştik. "Bileğin nasıl, atış yapabilir misin?"

"Sargı dün ki sargı ve iltihap var. Değiştirdikten sonra tek elimde atış yapmayı deneyebilirim"

"Kendine çok yüklenme." Bir şey söylemeden arabadan indiğinde peşinden indim. Odama geçtiğinde sargı bezi çıkarıp ona verdiğim bıçağı belinden alıp sargıyı kestim. Tekrar sardığımda avucunu kapatıp açtı. "Atış yapalım!" Bahçeye doğru giderken mermileri alıp peşine takıldım. Mermileri silahına yerleştirip ona uzattım silahı. Tek eline silahı alıp atış yaptı. Hedefin içindeydi fakat hedefin ortasında değildi atışları. Tek eliyle zorlanıyordu.

Arkasına geçerek ona destek oldum. Daha rahat ateş edebilmesi için bende silahı tutuyordum. Bana doğru gülümseyerek dönüp çeneme bir öpücük kondurdu. "Dikkat dağıtma. Seni arsız kadın." Önüne dönüp silahı ateşledi. Diğer atışlarına göre daha iyiydi. Hedefi tam vurmuştu.

"Senin için birkaç günlük bir kadından mı ibaretim?"

"Ömer'in sözlerine aldırış etmemelisin. Aşkın günü yoktur. Sevgi beklemez. Mutlu olmana bak. Mutluysan sorun yok."

"Neden buraya koruma diktin ki?"

"Odama geç geliyorum." Hızla başını sallayıp içeri girdi. Bende içeri gireceğim sıra birkaç el silah sesi duydum. Hürkan koşarak yanıma geldi. "Korumalardan biri vuruldu!" Koşarak içeri girdiğimde hücrelerden birinde kurşunla delik deşik olmuş adama bakıyordum. Bunları kim yapıyordu? "O kadın yaptı bunu!" Yerde ki mermiyi getirip bana verdi. "Siz ikinizin kullandığı tabancaya ait bu mermi. O kadın yaptı!" Hayır bu olamazdı. Elfida'nın silahı boştu.

"Neler oluyor? Silah sesi duydum." Elfida her şeyden habersiz yanıma geldi. Adamı görünce şaşırmıştı. "İnanmayın! Casus bu kadın!"

"Ne saçmalıyorsun! Ben kimseyi öldürmedim." Hiçbir şeyden haberi yok gibi görünüyordu.

"Senin anlattığın şekilde öldü ama adam! Önce kafasına sıkılmış sonra da mermi tüm vücuduna boşaltılmış." Hayır, Elfida yapmış olamaz. Beş dakika bile olmadan bunu yapmış olamaz hayır! "Biri beni taklit ediyor. İnanmanız lazım ben kimseyi öldürmedim!"

"O öldürdü. Onu duydum, korumanın birine nasıl birini öldürebilir onu anlatıyordu! O yaptı." Ömer Elfida'yı suçluyordu Elfida da bana bakıyordu. "Bileği yaralı, tek eliyle atış yapamıyor." Herkes şaşkınca bir Elfida'ya birde Ömer'e bakıyordu. Herkes şaşkındı. Neler olduğunu anlamlandıramıyordum. Suçlu gerçekten Elfida mı?

"Atışı yine de ıskalamıyor efendim. Hedefi tam ortadan tutturamıyor olabilir ama ıskalamıyor." Korumlardan Hakan konuştuğunda Elfida'ya döndüm. Bakışlarında kırgınlık vardı ama bütün oklar onu gösteriyordu. Kanıtlar onun aleyhineyken ben ne yapabilirdim ki? Ortalık karışmamalıydı. Ortalığın karışmaması için onu bir süre hücreye götürmeleri lazımdı. Bütün gözler onun üzerinde.

"Sen! Sensin hain. Miran Akın'ın casusu Hakan Altınışık!"

"Ben dışarıda Emre beyin yanındaydım."

"Doğru söylüyor." Hayal kırıklığı ile Elfida'ya döndüm. "Hayır, hayır bana inanmalısınız! Ben yapmadım. Emre, Emre yalvarırım inan ben yapmadım!" Bütün deliller onu gösterirken bütün gözler ondayken onu savunamıyordum. Savunsam ne yazar, Elfida casus çıkmıştı.

"Kadını hücreye atın!" Miran Akın için casus olmayı nasıl kabul ederdi. Bütün her şey yalan mıydı? Aşkı yalan mıydı? Ne bekliyordum ki? Bu kadar sürede kim kime aşık olurdu.

"Hayır, hayır o soğuk zemine bir daha dönmek istemiyorum. Emre yapma!"

"Götürün!" Ömer kolundan tutup çekiştirdiğinde öfkeyle bana bakıyordu. "Bunu sana ödeteceğim. Öyle bir kıvranacaksın ki Karaaslan aklın şaşacak!" Ömer sertçe çekiştirerek bir hücreye Elfida'yı kapattığında sesi gelmiyordu. Susmuştu. "Dağılın, herkes işinin başına."

"Emre yanlış yapıyorsun." Hürkan'ın Söyledikleri ile ona döndüm.

"Bütün oklar onu gösterirken ne yapmamı bekliyordun Hürkan?"

"Git ve kızla konuş." Ne konuşabilirdim ki?

"Yüzümü görmek istediğinden emin değilim."

"Ömer'in dolduruşuna geldin. Elfida yapmadı bunu." Cesedi göstererek söyledikleri ile iç çekip Elfida'nın hücresinde doğru yürümeye başladım. Hücrenin kapısını açıp içeri girdiğimde köşeye sinmiş oturuyordu. "Asi kadın?"

"Bana şöyle seslenmeyin lütfen."

"Konuşalım."

"Sizinle bir şey konuşmak istemiyorum. Gider misiniz uyuyacağım." Ayağa kalkıp hücreden çıktım. Elfida suçsuzdu ve ben yine suçsuz yere ona haksızlık yapmıştım. "Ben onunla konuşurum." Hürkan'ın omzuma vuruşları ile onaylayıp oradan ayrılıp odama geçtim. Sabah doğru düzgün bir şey yememişti. Yarasıda berbat bir durumdaydı ve ben onu o halde içeri attırmıştım. Yalvarmasına rağmen.

"Gerçek casusu bulman lazım. Kadını hücreden çıkarmak için yapman gereken tek şey gerçek casusu bulmak Emre." Hürkan'ın uyarsına başımı sallayıp kapımı örttüm. Nasıl bulacaktım ki? Herkesin telefonu temizdi. Herkes yalan dedektörünü kandırabilecek kadar kurnazdı. Çıkmaza girdim resmen!

Saatler geçmişti. Elfida ne yapıyordu acaba orada. Aç susuz. Bir şeyler hazırlayıp hücresine girdim. "Sizin getirdiğiniz herhangi bir şeyi yemek istemiyorum!"

"Aç kalırsan bünyen düşer. Bileğin için beslenmen önemli."

"Suyunuzu bile içmem. Canın cehenme cani harif!" Elimde ki tepsiye vurup düşürdü. "Bir daha hücreme siz gelirseniz yüzünüzü parçalarım!"

"Asi kadın!"

"Acımasızsınız. Canisiniz. Ve en önemlisi siz bir katilsiniz." Öfkeyle hücreden çıkıp odama geçtim. Oradayken bile sinirlerimi hoplatmayı başarıyordu. "Hakan buraya gel!"

"Sorun nedir efendim."

"Kadın geçen gün seninle konuşmuş. Sana ne dedi?"

"Ömer Beyin de dediği gibi önce kafadan sıkacağını sonradan da mermiyi kurbanın bütün vücuduna boşaltacağını söyledi."

"Bu konu nasıl açıldı da söyledi?" Elfida birden bire bunu anlatmış olamazdı.

"Burada ki herkesin öldürme şekline hakimim. Elfida Hanımın kendisi de artık burada olduğu için silah ile nasıl öldüreceğini sordum o da söyledi."

"Gidebilirsin, birkaç şişe su da kadının hücresine bırak."

"Tamam efendim." Odamdan çıkıp kapıyı örttü. Kimdi lanet olası casus! Onun yüzünden sevdiğim kadını öfke anı ile içeri attırmıştım. "Aptalsın Emre. Aptal!"

"Katılıyorum patron." İçeri giren Emir'e göz devirdim.

"Bir sorun mu var Emir?"

"Herkesin telefonlarını tekrar topladık. En kısa sürede casusu bulmaya çalışıyoruz."

"Kafamı dinlemem lazım. Gidip işine bak Emir." Söylenerek odamdan çıktı. Bugün berbat bir gündü. Sevdiğim kadını kendim bile isteye hücreye attırmıştım.

Bölüm : 22.01.2025 11:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...