

Elfida
Emre'nin odasının kapısının önünden ayrıldıktan sonra odama geçip uyumuştum. Yatak rahattı ve güzel bir uyku çekmemi sağlamıştı. Odadan çıkıp Emre'nin odasına sessizce girdiğimde uyuyordu. Mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Bol acılı bir kahvaltıyı beğeneceğine eminim.
Dün ona iki türlü temasta bulunmuştum. Birisi zarar vermek diğeri de teselli edip ona destek çıkmak içindi. Emre desteğimi elinin tersi ile itip zararımı kabul etmişti. Bu adam benim kadar karmaşık biriydi. Bulduğum birçok alkolü yukarı kata saklamıştım. Emre yukarı katla pek ilgilenmiyordu.
Kahvaltıyı hazırlamıştım, sırada içine bol acı katıp Emre'yi uyandırmak vardı. Hazırladığım tabaklardan birine bolca acı katıp Emre'nin odasına girdim. Hâlâ uyuyordu. Omzunu dürttüğümde homurdanarak yataktan çıktı. "Derdin ne sabah sabah?"
"Kahvaltı. Sana ve kendime kahvaltı hazırladım."
"Almayım kalsın. Evime onu güvende tutmak için aldığım bir kadın tarafından zehirlenerek ölmek istemiyorum. Bu çok ironik olurdu." Söylediklerine gülüp kolundan tuttuğumda beni itti. Bu adam ne kadar kaba! "Sana söyledim, bana dokunma. Kendim gelirim." Ona doğru yaklaşıp işaret parmağımı doğrulttum. "Bu kadar kaba olmana gerek yok. Taş devrinde değiliz!" Söylediklerime gülerek ayağa kalktığında güldüğünü görmek beni şaşırttı. Bu seferde gizleyeceğini düşündüğüm gülümsemesini saklamadı. "Gülebiliyor oluşuna sevindim."
"Alışma bir seferlikti." Omuz silkip odasından çıktım. Mutfağa geçtiğimde üzeri çıplak bir şekilde masaya oturduğunda çatık kaşlarla ona bakıyordum. "Kıyafetsiz mi kaldınız? Üzerini giyin çabuk!" Söylediklerime bir tepki vermeden tabağı alıp çatallamaya başladı. İlk lokmayı yuttuktan sonra kalkıp su aldı. "Acıyı seviyorum ama bu kadar acı katacağını bilseydim hiç söylemezdim! Lanet olası asi kadın!" Öfkeyle bana bakıyordu. Omuz silkip önümde duran yemeği yemeye koyuldum. Bu eğlenceliydi.
"Fiziksel acı geçer merak etme." Söylediklerime aldırış etmeden kalkıp tabağını çöpe attı. Ben ona uğraşmıştım! Tabağı da çöpe atmasına gerek yoktu. "Fiziksel acı da ruhsal acıda sikimde değil kadın! Bana özlü sözler verme. Bunu senden duymaya ihtiyacım yok!" Mutfaktan çıktığında öfkeyle arkasından bakıyordum. Yaptığım şey çöpe gitmişti. Acı olsa bile ona ben o kadar uğraştım. Sinirle yerimden kalkıp yanına gittim. "Ben o kadar uğraştım ve sen çöpe attın."
"Hayat toz pembe değil. Bu şekilde hayatta kalabilirsin. Beğenmediğim şeyi yiyecek birisi değilim. Boşa gittiyse bunu yapmadan önce düşünecektin." Söyledikleri ile elimi kaldırıp ona vuracaktım ki bileğimi tuttu. "Bitir kahvaltını sonra senin evine gideceğiz." Kolumu çekip odasından hızla ayrıldım. İnsanda iştah bırakmadı meymenetsiz surat!
Mutfağı toparlayıp telefonumla oyalanırken Emre geldi. "Arabayı depodan alıp geleceğim sakın evden dışarı ayrılma." Son söylediklerini tekrar edip ağzında gevelediğimde öfkeyle bakıyordu. Zaten bu adam hep öfkeli! "Tamam abi ayrılmam evden!" Elini sertçe kapıya vurup gittiğinde telefonuma geri döndüm. Yaptığı hiçbir şey umurumda değil!
~~
Uzun bir sürenin ardından kapının yumruklanması ile yerimden kalktım. Anahtarını almamış mıydı? Ayrıca kapıyı neden yumrukluyordu ki! Kapıyı açtığımda tanımadığım iki tane adam bana bakıyordu. Kapıyı geri kapatmak istediğimde ellerini sokup kapatmama izin vermediler. İçeri doğru koşup bulduğum bıçağı onlara savurdum. Silahı olan iki iri adama silah sallamak ne kadar mantıklı bilmiyorum ama!
"Beladan uzak durmaya çalışıyorum ama bela beni çekiyor!" Adamın biri silahı ateş ettiğinde ne kadar ciddi olduğunu anladım. Kaçırılmış olduğum yerden kaçırılma fikri çok gülünç! Biri beni kolumdan yakaladığımda küfür etmek istedim. Yeter artık gelen geçen koluma yapışıyor. Bende de kol var be! Kolumu tutan adama elimde tuttuğum bıçağı sapladığımda kolumu bırakıp yere düştü. Koluna sağladığım bıçağı çıkarıp diğer adamın kafasına sapladım. Bir ölü ve bir yaralı vardı. Dışarı koştuğum da arkamdan iki kişi kollarımı tutup beni zorla arabaya bindirdiğinde yine de çabalamış olduğum için memnundum.
Az önce bir kişiyi öldürdüm tabii memnun kalacaktım. Ya ölürsün ya da öldürürsün! "Beni neden kaçırdınız? Patronunuzun ailem ile meselesi mi var?" Arabayı süren adam dikiz aynasından bana bakınca sustum. Beni kaçıran herkes neden ürkütücü olmak zorunda? "Aylin Uğur! Seninle çok eğleneceğiz." Yanımda oturan adam pis pis sırıtıyor ve bacağıma elliyordu. Eline vurduğumda gülerek geri çekmesi tiksinmeme sebep oldu. Neden delikten bakmadan kapıyı açıyorsam! Bu geri zekalılar da beni ikizim Aylin sanıyordu. Ailemizin tek çocuğu Aylin değil keşke bunu bilseler!
Kaçılmanın ilk gününden sonra tekrar bir kaçırılma vakası hiç iyi olmadı! Bu pislikler benim Emre'nin evinde olduğumu nasıl biliyorlardı ki? "Benim o evde olduğumu nasıl biliyordunuz?"
Yanımda oturan adam gülerek bana doğru eğildi. Nefesi iğrenç kokuyordu acil doktora gitmesi gerekiyor! "Seni kaçıran Karaaslan evine getirerek hata yaptı! Ailenizin herkesle sorunu var. Senin için çok büyük meblağda para alacağımıza eminim." Tabii tabii bende eminim. Ailem beni hâlâ hatırlıyorsa. Onlarla görüşmeyi uzun zaman önce kesmiştim. Ne onlar ne de ben arıyordum. Ailem ne yaptı da herkes onlara düşman. "Ailem ne yaptı da siz bu kadar kinlisiniz?"
"Ailen her çeteye bela oldu! Birçok çetenin az kalsın çökmesine neden oluyordu. Eskiden bizlerle çalışırdı şimdi de bizlere ihanet ederek çökmemize neden olduğu için intikamımızı alacaktık." İntikamı benden değilde ailemden alsalar! Ben neden Aylin diye bilinerek mafya çeteleri tarafından kaçırılıp zarar görmek zorundayım ki? Lanet olsun böyle aile olmaz olsun!
~~
Uzun bir yolculuğun ardından beni arabadan zorla indirip bir eve getirdiler. En azından depo, garaj ve bodrum gibi iğrenç kokan bir yere getirilmedim. Bu evin umarım bodrumuna atılmam. İçeri girdiğimde adamlar beni bırakmış köşede bekliyordu. Geriye dönüp gitmek için hamle yaptığımda önüme geçtiler. Önüme döndüğümde karşımda tanımadığım bir adam duruyordu. "Uzun zamandır senin peşindeydim Aylin." Ailemiz ile düşman olan bu insanların ikizimi bilmiyor oluşu gerçekten tuhaf. Fakat bu adam hakkında içime sinmeyen bir şeyler var, beni Aylin olarak tanımaya devam edebilir.
"Siz kimsiniz?" Adam gülerek bana doğru yaklaştı ve saçımdan bir tutam alıp kokladığında şaşkınca ona bakıyordum. "Miran Akın. Bu kadar şaşırma güzel yıldızım. Uzun zamandır seni istiyorum." Kardeşimin isminin anlamını çarpıtarak bana söylemesi sinirlenmem sebep olsa da şu anda beni kaçıran adam bana aşık gibi görünüyordu! "Sizi anlamıyorum." Saçlarımı bırakıp karşıma geçti. Mavi gözleri şevhetle bana bakıyordu. Hiç hoşuma gitmedi bu bakışlar. "Ailen bütün şirketler tarafından sevilen kişilerdi. Daha sonra anne ve baban her birimize kazık atıp sırt çevirdi. Sen doğduktan sonra ailen bizleri suçlu göstererek polise ihbar etmeye kalkıştı. Bizler izin vermedik. Aileni seninle tehdit ettik ama nedir ki sen yine de elimizdesin!"
Çocuklar neden hep ailelerinin hatalarını çekmek zorunda kalıyor ki? Zaten bu işler yüzünden ailemden en çok zararı ben görmüşken el üstünde büyüyütülen hep Aylin olmuştu. İkiz olmamıza rağmen bir ayrımcılık vardı. Kimse kabul etmesede yaşadıklarımı unutacak değilim. "Benimle ne yapacaksınız Miran bey?"
"Sevgili Aylin sen iyi olacaksın, dediklerimi yaptığın sürece!" Beni ne için kaçırdı ki? Ben tutsak edip zarar verecek diye tahmin etmiştim. Bana zarar gelmezse her şeyi yaparım. "Emre'nin seni kaçırıp kendi patronunu öldürmesini ardından kendisinin patron olduğunu öğrendim. Seni bulmak için de buraya geleceğine eminim. Senden istediğim basit. Casusum olacaksın. Emre'nin yanında benim gözüm kulağım olman. Yapman gereken çok basit."
Emre doğru söylemişti. Kimse onun kadar merhametli değildi. Eğer bu adamın inisiyatifine kalmak gibi bir hataya düşseydim bana istemediğim şeyler yapıp işkence ederek ölmeme yol açardı. Kadınları obje olarak gören biri ile işbirliği yapacaktım. Ölmeyi göze alamam. Hem de böyle pislikler tarafından. "Kabul ediyorum. Sonuçta ölmeyi kim ister ki?" Söylediklerim onu memnun etmiş olacak ki dudakları kıvrıldı. Bu adam tahmini kırklı yaşlardaydı ve eğer bir kızı olsaydı onunla aynı yaşta veya birkaç yaş daha küçük olabilirdim. Bu adam kızı yaşında bir kadına sarkıyor. Senin icabına sonra bakacağım adam!
"Ne kadar istemesem de beni bir sandalyeye bağlamalısınız, sonuçta Emre geldiğinde beni böyle görürse şüphelenebilir." Söylediklerim ile Miran adamlarına işaret verdi. Sandalye getirdiklerinde göz devirip sandalyeye geçtim. Bağlanmak yeterliydi eğer başka türlü bir zarar da bulunurlarsa onlar için hiçte iyi olmaz!
Beni bağladıklarında Miran yanıma gelip çıplak bacağıma bıçağın keskin olmayan kısmını sürtmeye başladı. Bıçağı bacaklarımdan çekip sarılı koluma göz gezdirdi. Hayır bir daha olmaz! Ailemden kalan travmaları bana hatırlatan her bir insanın sonu olacağım. Hepinizin eceli olacağım!
Sargımı açıp yarama küçümsercesine baktı. "Bu kadar mı zarar verebildiler, yazık!" Bıçağın keskin tarafı ile yaramın üstüne birkaç defa hızlıca bıçağı bastırarak kestiğinde dolan gözlerimi kapattım.
Karanlık, beni hem koruyan hem de deli gibi korkutan...
Kesiklerden korkan kadın, insanları kesmeyi seviyordu.
Geçmişin kiri, pisliği ve pası zihnime doluşuyordu. Benden nefret eden ailemin beni karanlık bodruma kitleyişi ve her ne yaparsa yapsın yine de benim için iyi bir kardeş olan ikizimin iğrenç sözleri ve verdiği zararlar. Onlar ailemdi. Her ne yaparlarsa onlar benim ailemdi diye kendimi avutuyorum. Her seferinde zihnimi kandırıyor iyi olduğuma kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
Her ne olursa olsun onlar ailen diyen insanlardan oldum olası nefret etmişimdir. Neden biz onları her ne yaparsa yapsın sevmek zorundayken biz ne yaparsak yapalım bir türlü sevgilerini kazanamıyorduk? Biz bile isteye gelmediğimiz bu dünyada bir şeyleri karışılıklı yapıyor gibiyiz. Ailemizden yaptığımız bir şey yüzünden sevgi bekliyoruz. Oysa bu bize vermeleri gereken bir duygu.
"Miran Akın!" Bağırma sesi ile gözlerimi açtığımda Emre burdaydı. Düşüncelerimden sıyrılıp ona baktım. Öfkeliydi. Fazla öfkeli... Tek başına gelmişti. Tek başına bir şey yapamazdı ki. Burada bir sürü insan vardı. Gözlerimi kapatıp zihnimin sessizliğine gömüldüm.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |