7. Bölüm
Sude / Asi Kadın / 6- Geçmiş ve Yara İzleri

6- Geçmiş ve Yara İzleri

Sude
sudem_0000

Emre

Evden ayrılıp depoya geldiğimde içeri de kimse yok görünüyordu. Odama geçtiğimde ekip buradaydı. "Elfida nerede?" Hürkan'ın sorusu ile ona döndüm. Eski patronun koltuğuna oturmuştu. Diğerleri de masanın etrafında ki sandalyedelerdi. "Benim evimde. Arabalardan birini alıp geri gideceğim. Şu anlık bir sorun yok ama olursa, sorunu ortadan her zaman olduğu gibi kaldıracağız." Hürkan kalkıp yanıma geldi. Odadan çıktığında huzursuz görünüyordu.

"Sorunu her zaman ortadan kaldıramazsın dostum. Bazen o sorunla yaşamaya alışman gerekir." Hürkan'ın omzunu sıvazlayıp depodan çıktım. Sorununun ne olduğu ile ilgili daha sonra konuşacaktım onunla, iyi olmaması etkiliyordu beni ve diğerlerini.

Arabalardan birine binip yola koyuldum. Uzun bir yolun ardından arabadan inip kapının önüne geldiğimde kapıyı açık beklemiyordum. İçeri girip koridorda dolaşırken kafasına bıçak saplanmış bir adam ve yerde yaralı yatan bir adam vardı! Elfida neredeydi? Yaralı adamın yakasına yapıştım. "Nerede lan kız? Nereye götürdünüz?" Adam zar zor nefesini toparlayıp konuştu. "Mi-miran Akın." Adamı ve ceseti orada bırakıp hızla arabaya bindim. Ulan Miran eğer Elfida'ya zarar vermiş ol seni kendi ellerimle öldüreceğim!

Arabayı ne kadar hızlı kullanıyordum bilmiyorum ama hızla gelmiştim. Önemli olan da buydu. İçeri dalıp bağırdım. "Miran Akın!" İçeri göz gezdirdiğimde sandalyede bağlı Elfida'yı görünce sertçe yutkundum. Yaralı kolunu şerefsiz adam daha da çok kesmişti! Hızla içeri dalıp Miran'a yumruk geçirdiğimde diğer adamlarda bana doğru geliyordu ki Miran onları durdurdu. "Kadını alabilirsin asi adam ama bir şartla."

Yakasına yapıştım. Benimle oyun oynayamazdı. "Bilirsin, birkaç uyuşturucu ve silah istiyorum." Tekrar yüzüne bir yumruk attığımda Elfida ismimi sayıkladı. Miran'ı bırakıp yanına gittim. "Emre, çok yorgunum uykum geldi gidelim mi?" Cebimden çıkardığım çakı ile ipleri çözdüm. Gözleri ıslak ıslak bakıyordu. Elfida'yı kucağıma aldığımda Miran pis pis gülüyordu. Elfida kötü durumda olmasaydı ben ona yapacağımı biliyorum ama o Elfida'ya şükretsin!

Elfida'yı arabanın arka koltuğuna yerleştirip şoför koltuğuna geçtim. Arabayı en yakın hastaneye sürdüm. Yarı baygındı. Bilincini kaybetmeden hastaneye götürsem iyi olacaktı.

~~

2 Saat Sonra

Hastaneye son anda yetişmiştim. Elfida'yı içeri alıp serum takmışlardı. İki saattir uyuyordu. Yavaşça gözlerini açtığında derin bir nefes çektim. "Kolum, kolum çok acıyor ne oldu bana?" Acıdığını biliyorum Elfida o adama gününü göstereceğim sen hiç merak etme. "İyisin, hastaneye geldik. Seni kaçıran adam sana zarar verdi. Üzgünüm engel olamadım." Yüzüme bakmadı. Sarılı kolunu inceledi. Böyle olsun istememiştim. Ben yanımda güvende olur sanmıştım. Yanımda olan herkese ve herşeye zarar veriyorum.

"Bir şey ister misin? Su, kahve, çay? Yiyecek bir şey ya da?" Söylediklerime güldüğünde anlamsızca ona bakıyordum. Neden gülmüştü? Benim yüzümden bu haldeydi. "Sana kızmıyorum bayım. Kapının deliğine bakmadan kapıyı açmak benim hatamdı." Söyledikleri ile öfkeyle ona baktığımda tekrar güldü. "Sana da kızıyorum ama beraber gitseydik bir şey olmayacaktı bana." Yanımda güvendeydi. O sıra da tek olduğu için güvende değildi.

"Bensizde güvendesin ama birçok adamla baş edemediğini düşünüyorum. İki adamdan biri evimde ölü! Diğeri ise ağır yararlı yatıyor." Sessizce söylediklerime güldü.

"Eğer dışarı çıktığımda kimse olmasaydı halletmiştim ama dışarıda ki insanlar yüzünden bu haldeyim ayrıca ne zaman gideceğiz bu yerden. Hastaneleri sevmiyorum."

"İyi hissettiğine emin misin? Sana geçmişi hatırlatmalarına engel olamadım. Üzgünüm." Gülerek koluna baktı. Hüzünlü bir gülümsemeydi dudaklarında ki. Derin bir iç çekip yanından kalkıp hemşireyi buldum. Elfida'nın yanına dönüp son kontrolleri yaptıktan sonra çıkabilirdik.

"Bir sorun yok fakat bileğinize dikkat etmelisiniz. Hâlâ kanıyor evde değiştirmelisiniz." Bir kağıt uzattı bana. "Burada gerekli malzemeler var. Eczaneden alırken sorun oluşmasın diye reçete yazdı doktor. Geçmiş olsun." diyerek yanımızdan ayrıldı.

"İyi olduğuna emin misin?" Tekrar sorduğum soruya dudağını büzdü. "İyi olmamı istemiyor gibi halin var. İyiyim diyorum ya be adam!" Söylediklerine olumsuz anlamda başımı salladım. Fazla mızmız mı olmaya başladı bu kadın? "Mızmızlanma asi kadın. İyi olmanı istediğim için soruyorum. Kötü olmanı isteseydim seni orada bırakırdım!" Sert çıkışım yüzünden sertçe yutkundu. Benim ve piç Miran'ın ona geçmişi yaşatmamız gerçekten onun için çok büyük bir yüktü. Yarasının üzerine basmak istemezdim. Ağzımın bazen ayarı yok.

"Öyle söylemek istememiştim. Ağzımın bazen ayarı olmuyor."

"Ağzının ayarını sikeyim! Ayı!" Küfür ettiğinde ister istemez güldüm. Gözleri gülüşüme takılınca duraksadım. "Arkadaşlarımdan çok gülmeme sen sebep olursun ama çoğu zaman yutuyorum. Ayrıca küfür hiç ağzına yakışmadı."

"Sana mı soracağım?" Sinirle yanımdan geçip gitti. Peşinden dışarı çıktığımda hastanenin önünde ki bankta tek başına oturuyordu. Yanına geçip oturdum. Cebimden bir sigara çıkarıp dudaklarıma yerleştirdim. Yakıp içime çekecektim ki Elfida dudaklarımın arasında tuttuğum sigaramı aldı. "Ağzına sigara hiç yakışmadı!" Söyledikleri ile güldüğümde onunda gülümsediğini gördüm. Laf cambazlığı yapması hoşuma gitmişti.

"Uslanmaz asi kadının tekisin." Söylediklerime gülerek benden aldığı sigarayı kendisi içmeye başladı. Bende yeni biri sigara yaktım. Sigaramdan derim bir nefes alıp verdiğimde Elfida'ya döndüm. "Orada neler oldu?" Söylediklerim ile duraksayıp dudaklarının arasında ki sigarayı işaret ve orta parmağının arasına alıp bana döndü.

"Eve gittiğimizde bu konuyu tekrar aç. Tekrar açtığında söz veriyorum ki seninle konuşacağım bunu."

"Kalk o halde eve gidelim. Tabii ordan önce uğramamız gerek iki yer var." Meraklı bakışları beni bulduğunda arabayı gösterdim. Ayağa kalkıp sigarayı yere atıp üzerini ezdi. Arabaya doğru ilerlerken peşinden gittim. Ön kapıyı açıp bindiğinde bende şoför koltuğuna geçtim. "Senin evine gideceğiz ardından da depoya. Biraz işim var."

Başıyla onaylamakla yetindi. Kafasını cama doğru dönüp yolu izlemeye başladı. Derin bir nefes alıp arabayı çalıştırdım. Evimde ki ceseti ve yaralı adamı da halletmem gerekiyordu. Emir'i arayıp arabaya bağladım konuşmayı. "Ne oldu patron." Seslenmesi ile yüzümü buruşturdum. Bana böyle seslenmelerini istemiyorum. Ben onların arkadaşıyım. "Şakayı bırak, bana böyle seslenmemen gerektiğini biliyorsun dostum." Gülen sesini duydum. Arkadan diğerlerininde gülüş sesleri geliyordu. Anlaşılan hepsi benimle oynuyordu!

"Söyle, söyle ne oldu?"

"Evime gidin iki kişi. Hürkan kalsın ama depoda birazdan oraya geleceğim Hürkan ile işim var. Emir al yanına birini git işte oğlum."

"Evinde ne var, neden biz evine gidiyoruz? Ona göre eşyalarımı alacağım."

"İki iri adam var. Birisinin kafasına bıçak geçmiş birisi de ağır yaralı." Söylediklerim ile Elfida'nın kısık gülüşünü duydum. Kafasını camdan kaldırmamıştı. "Bu ne zaman oldu? Sen şimdi neredesin?"

"Kadına saldırmışlar. Birisini öldürüp diğerini yaralamış. Evden kaçarken de Miran Akın'ın dışarı da ki adamları zorla kaçırmış!" Sinirle söylediklerimle direksiyona vurdum. Daha neler yaptı kim bilir!

"Normal bir kadın kaçırmadık anlaşılan."

"Emir kapa çeneni ve işine bak."

"Öptüm."

"Manitan mıyım oğlum ben senin yürü git işine!"

"Adettendir patron." diyerek suratıma kapattı telefonu. Sinirden tekrar direksiyona yumruk yaptığımda Elfida'nın gülüşünü duydum. "Patron işçi olarak çok samimisiniz." Bana dönmüştü ona dönemiyordum gözüm yolda olduğu için ama bakışlarını hissediyordum yüzümde.

"Onlar fazla samimi. Aldanma." Söylediklerime bir şey söylemeden tekrar cama döndü. Evine az kalmıştı. Birazdan orada olacaktık.

~~

Yarım saat olmuş evin içinde Elfida'nın hazırlanmasını bekliyordum. "Biraz acele eder misin?" Koşuştururken söylediklerimin ardından öfkeyle karşıma dikilip sarılı kolunu gösterdi. "Canım acıyor bayım o yüzden hızlı olamıyorum! Yardım eden bir beyefendi de yok ki. Bir de İstanbul'da olacağız!" Söyledikleri ile gülüp yanına gittim. Bana verdiği kitapları, defterleri ve birkaç kıyafeti valizine koymaya çalıştım ama kıyafetlerden bunu yapamamıştım. "Asi kadın gel benimle." Ne oldu yine? Dercesine bana baktığında elimde ki kitapları gösterdim.

"Tek başıma gidersem ve sana tekrar bir şey olursa bu defa kendimi affetmem. Benimle geliyorsun." Söylediklerim ile ofllayarak yanıma geldi. Beraber arabanın yanına gittiğimizde Elfida bagajı açtığında bende kitapları yerleştirdim. "Valizlerin hazırsa getirelim ve gidelim."

"Hazır." diyerek içeri girdi. Bende peşinden gidip valizin birini aldım. Onları da arabaya yerleştirdiğimde Elfida ön koltuğa oturmuştu bile. Bende bindiğim de depoya gidip Hürkan ile konuşanilirdim. "Neden depoya gidiyoruz? O pislik adamın senden istediklerini hazırlamak için mi?"

"Hayır, onları sonra ayarlayacağım. Başka bir işim var."

"Ne işin olduğunu sordum bende! Söylesene."

"Bu seni ilgilendirmez küçük asi." Hürkan ile konuşacaktım kendisini de bu sırada Ali'nin inisiyatifine bırakıyordum. Çok konuşup kafasını yorarda benim değerimi anlardı. "Aynı evde yaşadığım bir adamın birkaç şeyini merak ediyorum o kadar." Masumca söylediklerine güldüm. Artık eskisi gibi ona soğuk değilim. O soğuğu hak etmeyecek kadar sıcak biriydi.

"Başka bir şey sor." Hürkan'ın özel hayatıydı bu yapacağım. Bilmesine gerek yoktu. "Annene ne oldu?" Sorduğu soru ile ani fren yapıp hızla ona döndüm. Bunu sormasını beklemiyordum. "Kızmadan söyleyeyim, başka bir şey sor dediğin içindi sorum. Cevap vermek istemiyorsan, verme. Yeter ki kızma." Arkadan gelen korna sesleri ile tekrar arabayı çalıştırıp yola devam ettim. Uzun süre düşündüm.

Annem ben on yedi yaşımdayken ölmüştü. Ondan geriye kitapları ve içine bıraktığı notlar kalmıştı. "Annem öldü, ben on yedi yaşındayken. Babam ise hapiste." Bir şey sormak ister gibi oldu ama vazgeçti. Anlamıştım ne sormak istediğini.

"Annemi öldürmekten değil. Babamı ben tıktım hapise on sekiz olduğum zaman. Sonra yapayalnız kaldım koskoca evde. Bir adam elimden tuttu. Onunla işe başladım. Arkadaşlarım oldu. Beraber işler yaptık. Elimden tutan adamın birkaç gün önce kafasına sıktım. Şimdi ise burdayım." Elini uzatıp bacağımda duran elimin üzerine koyduğunda elimi çektim. Bana acıyor olup destek çıkmasını istemiyordum. Bu çok acınasıydı. "Özür dilerim, unutmuşum." Bir şey söylemeden sürmeye devam ettim. Bir süre sonra depoya varmıştık. İndikten sonra arkamdan geliyordu.

İçeri girdiğimizde Emir, Kaan, Ömer ve Umut yoktu. İki adam kaldırmaya dört kişi gittiklerine inanıyorum! Elfida'yı Ali'nin yanına bırakıp Hürkan ile odama geçtik. "Benimle ne işin var? Elfida'nın koluna da ne oldu?"

"Seninle konuşmak için buraya geldik kardeşim. Kadına gelecek olursak, ben buraya yanınıza araba almak için geldiğimde kapıyı ben sanıp açmış ama Miran Akın'ın adamalarıymış dediğim gibi birini öldürmüş biri de yaralıydı ama yine de kurtulamamış kaçırmışlar. Kolunu da Miran yapmış."

"Neden, neden ona bir şey yapmadın?"

"Kadının halini görünce Miran'ı bırakmak zorunda kaldım dostum üzgünüm ama dediğim gibi Miran sorununu ortadan kaldıracağım. Önce senin derdin ne onu öğreneyim."

"Endişeliyim o kadar." Neden endişeliydi ki? Kim içindi endişesi. "Kime endişelisin? Suratını düşürecek kadar önemli bu endişen."

"Sen ve Elfida için endişe ediyorum Emre. Patronu öldürerek iyi yaptın evet ama başına bela aldın ve bu beladan sonra Elfida da tehlikede." Ben onu korurum diyemedim bu sefer. Çünkü geçen seferde demiştim ama kaçırılmasına sebep olmuştum. "Endişeni anlıyorum ama o kadın da boş bir kadın değil. İki kişiyi yere serdi. Eğer ona biraz daha eğitim verirsek daha iyi olacağına eminim."

"Dikkat et. Ben en çok senin için edişeliyim." Endişesini anlıyordum ama kimseye bir şey olmayacaktı. Buna izin vermeyecektim. "Başka bir şey var mı? Sen nasılsın?"

"Ben iyiyim. Sizin için endişe ediyorum sadece. Birde Ömer var. Neden bu kadar agresif davranmaya başladı anlamıyorum." Ömer bildiğimiz gibi agresif ve herkese sataşmaya devam ediyordu. Ama sanki Elfida'nın gelişinden sonra daha da agresif olmaya başladı. "Onunda içinde sorunları vardır." Hürkan elini omzuma attı. "Onunla da konuşmalısın dostum."

Ömer ile her konuştuğumuzda ikimiz de birbirmize yumruk yumruğu dalıyorduk. Ömer ile düzgün iletişim kurabilenimiz yoktu. Daha doğrusu Ömer kurmuyordu. "Konuşacağım." diyerek beraber çıktık odadan. Ali'nin yanına geldiğimizde Elfida'nın sesini duydum. "Ali susmazsan ağzını zımbalamaktan çekinmem!" Öfkeyle Ali'ye bağırşı gülmem neden oldu.

"Asi kadın bağırmayı bırakıp buraya gel." Söylediklerim ile yanıma geldiğinde Hürkan kulağıma eğildi. "Kadının bir adı var. 'Elfida' ismi ile neden seslenmiyorsun?"

"Kendisi asi olduğu için asi kadın lakabını hak ediyor." Fısıldayarak Söylediklerime güldü. Elfida ise karşıma geçip işaret parmağını salladı. "Ayıp oluyor ama toplum içinde kulaktan kulağa fısıldaşmak."

"Çok konuşma yürü, Ali ile tekrar sohbet etmek istersen bilemem tabii."

"Almayayım, kalsın." diyerek yürümeye başladı. Bende peşinden giderken Ali konuştu. "Alındım, gücendim." dediğinde ikimiz de gülerek depodan çıktık.

Elfida için zorlu bir gün olmuştu. Atlaşmış gibi görünüyordu ama öyle olmadığına eminim. Sonuçta insanlar duyguları ile kandırabilir. Sevgi dolu bütün duyguları sahte bir şekilde sana empoze edebilir insanoğlu. Nefret ile ilgili olanlarsa gerçektir. Nefret eden birisi seviyor gibi davranabilir vr ona güvenemezsin. Ama nefret gerçektir. Yalansızdır. Gözlerden de anlaşılır. Nefret tek gerçek duygudur.

Bölüm : 06.12.2024 13:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...