22. Bölüm

21.Bölüm

Sude Öngül
sudeongul

 

 

GECE'NİN GİYDİĞİ GELİNLİK

MİZGİN'İN GİYDİĞİ GELİNLİK

RÜYA'NIN GİYDİĞİ GELİNLİK

••••••••

 

Kabinden gelinlik ile çıktıktan sonra kala kalmıştım. Karşımda bana hayranlıkla bakan adam da aynı şekilde kalmış gibiydi.

Yekta. Ne işi vardı burada bunun? Dahası annemler neredeydi?

 

Az önce aldığım nefes ciğerlerimde öylece kalırken, karşımda ki adamın da benden aşağı kalır bir yanı yoktu. Beni görmeyi bekliyordu ama bu şekilde değildi. Ve gördüğü görüntü karşısında olduğu yerde öylece kalmıştı. Kilitlenmiş gibi bana bakıyordu, pardon bana değil ;gelinliğe bakıyordu. Bende öylece kalmıştım olduğum yerde. Bir eli ensesinde, diğer eli ise kulağındaydı. Telefon ile konuşuyordu sanırım. Eli yavaşça aşağı indi, ve telefonu alel acele cebine tepiştirdi.

 

İlk adımında sendelese de , diğerlerini kararlılıkla üzerime doğru attı. Az önce yanımda olan çalışan kadın neredeydi? Oysa şu an beni bu adamla baş başa bırakmamalıydı. En sonunda önümde durmuştu adımları. Adımları önümde son bulduğunda ise titreyen elini üzerime doğru uzattı. Eli usulca üzerimde ki gelinlikte dolaştı. Göğüsümden aşağı kaydı eli, yavaş yavaş indi aşağılara ve bir anda belimden kavradığı gibi kendine çekti bedenimi. Gözleri , gözlerime tırmanırken gördüğüm görüntü ile bocaladım. Gözlerinde ki parıltılar; göz yaşlarıydı. Ağlayacak mıydı? Ağlamasındı, neden ağlıyordu ki?

 

" Gecem!" İsyan eder gibi çıkmıştı ismim dudaklarından. Gözleri tekrar gözlerimden kopup usulca aşağılara doğru indi.

 

" Seni o kadar çok hayal etmek istedim ki bu gelinliğin içinde. Her aklıma geldiğinde acaba büyüdüğünde nasıl olurdu dedim. Yüzün değişirmiydi , saçların, gözlerin değişirmiydi dedim. Ya da o da her kadın gibi kıyıp boyatırmıydı saçlarını dedim. Ben seni hayal bile edemedim güzelim. Evet , bir sürü hayal kurdum. Ama hiç birinde yüzün yoktu. Bir sürü gelinliğin için de seni hayal etmek istedim ama içi hep boş kaldı o gelinliklerin. Şimdi sen bana hayallerimden de öte bir görüntü sunuyorsun. Ben seni tekrar kazanacak ne sevap işledim ?" Sevgisi kalbime o kadar ağır geliyordu ki, bazen acaba hak etmiyormuyum diye düşünüyordum. Bir adam bu kadar güzel sevebilirmiydi? Seviyordu, sevebiliyordu. Çünkü o Yektaydı. Ben daha üç yaşında iken beni kalbine kazımış adamdı. Arafın izlettiği o küçücük video da bile gözlerinde ki parıltıları görebilmiştim. En başından beri benim bu adama çekilmemi sağlayan şey geçmişimizdi. O küçük Gece'nin , Yektayı gördüğü anda ki sevinci bile her şeyi özetliyordu. Ben bu adama o küçük kalbimle bile bağlanmıştım. O zaman ki hislerim belki sadece bağlılık olabilirdi. Ama şu an o hisler kalbime sığmayacak derecede büyümüştü.

 

" Yekta, oğlum senin ne işin var burada?" Öykü teyzenin sesi ile birbirimizden uzaklaşmıştık. Annesine çaktırmamak için gülümsemeye çalıştı. İlk defa yüzünde ki o acıya ve burukluğa bu kadar yakından şahit oluyordum. Normalde gülümsemesini yüzünden eksik etmezdi.

 

" Aral , kart verecekmiş unutmuş. Benden de rica edince kartı ondan alıp yanınıza geldim. Düğün heyecanından herhalde bir tuhaftı." Aynen , düğün heyecanındandır o tuhaflık. He inandım he diyesim gelmişti . Onlar konuşurken ben yerimde huzursuzca kıpırdandım. Üzerimde ki gelinlik beni boğmaya başlıyordu yavaştan. Hayır neden gelinlikle ortada kalmıştım onu da anlamamıştım. Ben sıkıntı ile gözlerimi etrafta gezdirirken Öykü teyzenin sesi ile dikkatimi onlara verdim:

 

" Gece kızım, ne güzel olmuşsun sen öyle! Ayy maşallah benim gelinime!" Mutlulukla söylediği sözlerle tam gülümseyecektim ki son söylediğiyle durdum. Gelinim, bana mı diyordu o lafı? Burda benden başka kimse olmadığına göre bana diyordu. Hem onun gelini Yektanın eşi konumuna geldiğine göre tabiki de benden başka kimseye söyleyemezdi. Masum bir şekilde tebessüm edip ,teşekkür ettim. Daha sonra yanımızdan ayrılıp bizi baş başa bırakmıştı. Öykü teyzenin yanımızdan ayrılması ile yanımda ki adam ilk defa çekinerek bana baktı.

 

" Güzelim sen istersen üzerini değiştir. Sonra konuşuruz nasıl olsa."

 

" Tamam, o zaman ben üzerimi değiştireyim. Yekta , gidecek misin hemen?" Dün o mâlum hastane olayından sonra bir daha görmemiştim. Tabi eve geldiğimiz de öpüp kaçmıştı, orası ayrıydı. Ama yıllarca sevgisiz ve ilgisiz kalan kalbim, şu an bu insanları bulmuşken uzaklaşmak istemiyordu.

 

" Buradayım , güzelim bekliyorum seni. Hadi ne olur şu gelinliği çıkar üzerinden bana bir fenalık basıyor, kalbim kafayı yiyecek yoksa." Usulca gülümseyip kabine geri girdim. Gelinliği çıkarıp , elbiseyi üzerime geçirdim. Bana bir gelinlikle fenalık basarken, Mizgin için üzülüyordum. Üstümü , saçımı düzeltip kabinden çıktım. Benim çıkmam ile camdan dışarıyı izleyen adamın bakışları bana döndü. Beni görmesi ile gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi açılmıştı. Adamı gelinlikten değilse elbiseden ,kalpten götürecektim.

 

" Yavrum, sen bana kafayı mı yedirteceksin gözünü seveyim yaa?" Onu bilemezdim ama ben bu adamın sözleriyle birlikte ne tarafa gidecektim bilmiyordum. Aralı abi diyerek atlatmıştım da buna ne deyip atlatacaktım. En iyisi her zaman ki sert Gece olmaktı. Şu saatten sonra biraz zordu ama belki bir köşemde küçükte olsa o Geceden eser kalmıştır diyerek karşımda ki adamın üzerine doğru yürüdüm. Tabi biraz sert adımlar atmış olacağım ki eteğim her adımım da sarsılarak karşımda ki adama biraz daha zulüm ediyordu.

Ben güzel güzel yürürken bir anda elini kaldırarak beni durdurdu.

 

" Dur , Allahını seversen dur. Ben gelirim yanına güzelim sen niye zahmet ediyorsun?" Kafayı yemek üzereymişçesine iki eliyle saçlarını dağıttı. Kafasını sağa sola sallayıp olduğu yerden yanıma geldi. Önümde durduğunda ise üzerimi baştan aşağı bir kere daha süzdü. Gözleri göğüs dekoltem ve bacaklarım da uzunca oyalandı. Hele ki tam burnumun dibinden göğüs dekolteme bakınca bir an gerçekten kalpten gidecek sanmıştım. Ben ne yapacak diye bakarken bir anda elimi tutup kabine sokmuştu ikimizide. Kendimi çok ani bir şekilde , Yekta ve duvar arasında bulmuştum.

 

" Güzelim! Yemin ediyorum kafayı yiyeceğim. Bak ben karışmam, istemem de ama... Ama bu ne güzelim yaa? Kafayı sıyırayım mı ben? Hı , ne istiyorsun bebeğim sen? Ne olsun istiyorsun? Geberiyorum kadın aşkından, ölüyorum lan görmüyor musun? Geberiyorum sevdandan!!" Az önce aklımdan geçen sert Gece ol imajı vardı ya, unutun siz onu.Sikerlerdi yani. Bana karşı belki de ilk defa bu şekilde aşkını haykırıyordu. Netti , her şeyi ile yine netti. Ne diyebilirdim ki bu sözleri karşısında? Ben kimseye karşı sevgi sözcükleri kurmamıştım. Bilmiyordum böyle hisler, böyle sözler. Sussam, sadece baksam gözlerimden anlarmıydı. Ama ben susmak istemiyordum. Ona da aynı şekilde ben de seni seviyorum demek istiyordum. Hislerimi söylemek, duygularımızın karşılıklı olduğunu anlatmak istiyordum.

 

" Ye-Yekta!" Tam konuşmak için ismini dile getirmiştim ki , beklemediğim bir hamle yaptı. Kafasını ve dudaklarını dekoltemden göğüs arama bastırdı. Sikeyim! Bu adam neyi , nasıl yapacağını çok iyi biliyordu. Bir de sert olacakmışım, sikerlerdi öyle sert olmayı! Tam olarak bu şekilde sikerlerdi. Dudakları şu an işkenceden farksızdı. Ama bu işkence öyle güzeldi ki , yapma bile diyemiyordum. Kafamı eğip ne yaptığına baktım. Gözlerini bana dikmiş , tepkimi seyrediyordu. Ve bunu yaparken dudakları durmuyordu. Dekoltemden içeri sızmış , göğüsümün kenarını öpüyordu. O işkencesine devam ederken, elbisemin kolu omuzumdan sıyrılmaya başlamıştı. Eğer o kol omuzumdan düşerse bu ateş , büyük bir yangına dönüşürdü. Çünkü içimde iç çamaşırı yoktu. Elbisenin kolu düştüğü anda , sol göğüsüm bütün çıplaklığı ile karşısına serilirdi. Ve şu an bile gözleri alev topuna dönen adam , o görüntü karşısında kendini tutamazdı. En son istediğim şey ise bulunduğumuz mekanda rezil olmaktı. Heleki de annelerimizin önünde. Bu yüzden bir elimi elbisenin koluna atarak düzelttim. Diğer elimide usulca hala bana bakmakta olan adamın yanağına koydum.

 

" Bir daha , böyle elbiseler giyecek misin? Beni çıldırtacak mısın? O güzelim vücudunu benden başka birine sergileyecek misin? Ha güzelim, bu dediklerimi yapacak mısın ? Yoksa ben , sen her böyle elbise giydiğinde mekan fark etmeksizin seni kuytu köşeye mi çekeyim?" Karışmam, etmem diyen adam şu an resmen alttan alttan beni tehdit ediyordu. Ve her kelimesinde olduğu yere attığı dil darbeleriyle beni resmen öldürmeye çalışıyordu. Peki ben bu tehditlere kanarmıydım? Kanmazdım. İki öptük diye söz sahibi olabileceğini sanmıştı ama daha ilişkimize bir isim bile koymamıştık. Bu yüzden de yanağında ki elimi usulca ensesinde ki saçlara götürdüm. Saçlarını okşuyormuş gibi yaparak çekiştirdim ve kendimden uzaklaştırdım. Canının acısı ile küçük bir inilti kaçtı dudaklarından. Umursamadım, iki yakınlaşmayla beni etkisi altına almasına izin veremezdim. Yaslandığım duvardan ayrılıp, üzerine doğru adımladım.

 

" Hayırdır Yüzbaşım? İki öptük, yakınlaştık diye üzerimde söz sahibi olabileceğini mi sandın? Sana kötü bir haberim var ama. Daha ne olduğumuzun bile belli olmadığı bir adama ben söz hakkı tanımam. Bunu da böyle bil , ona göre davran." Demiş ve yanından geçerek kendimi kabinden dışarı atmıştım. Bu sırada da üzerimi düzeltmeyi unutmadım tabiki. Allahtan bir kızarıklık falan yoktu öptüğü yerlerde. Yoksa büyük sıçardık. Annemlerin olduğu tarafa doğru yürürken arkamdan sesini işittim.

 

" Ben anlayacağımı anladım güzelim. Merak etme mesaj yerine ulaştı!"

Onu orada bırakıp Mizginin yanına doğru ilerledim. Sesinde ki o munzur tonu yakalamıştım. Yine bir haltlar yiyeceği apaçık belliydi. Umarım Baybars erkeklerini çıldırtacak bir harekette bulunmazdı. Odağımı Yektadan çekip , karşımda beyazlar içinde olan kadına baktım. Sabah bir elbiseyle alt üst olan Aral abime acıyordum. Bu görüntü karşısında kesin bayılır kalırdı. Benim aksime dantelli ve prenses model bir gelinlikti. Ön kısmı ve arka kısmı v kesim iken , arka kısmında uzun sayılmayan bir kuyruğu vardı. Çok güzel olmuştu. Benim bile dilim tutulmuşken , Aral abimi düşünemiyordum.

 

" Ayy , kızım senin gelinliğin nerede yaa?" Yan tarafımdan çığlık atan Rüya'nın sesi ile bakışlarımı ona çevirdim. Bizim aksimize saten bir gelinlik giymişti. Omuzları düşük, göğüs dekoltesi vardı. Rüyaya karşı pis bir sırıtış attım. Bu sırıtışta Yektadan alışkanlık etmişti.

 

" Ooo, kızım sen Berker'e yüz vermiyorsun ama düğüne hazır gibisin." Sözlerime itiraz etmesini beklerken ,aynı pis sırıtışı takınıp bana karşılık vermesi beklemediğim bir şeydi.

 

" Ne sandın kızım? Ben kız evi naz evidir diye yüz vermiyorum. Yoksa, çoktan ikinci çocuğa hamileydim." Sözleri bana bir şok daha yaşatırken , dudaklarım da aynı saniyelerde açılmıştı.

 

"Yuh! Kızım sen de az değilmişsin. Hem kız evi naz evi diyerek adama 3 senedir mi naz yapıyorsun sen?" Dediklerime karşı bu seferde omuzunu silkmişti.

 

" E olacak o kadar. Birazcık sürünsün , öyle hemen yüz verirsen ne olur biliyor musun güzelim? Senden vazgeçmesi de kolay olur. Şimdi 3 yıldır peşimde, bir ilişkiye başladığımızda aklı karıştığında diyecek ki; ne kadar yolunu bekledim, ne zorluklar çektim. Vazgeçemem diyecek ya da hiç aklı karışmayacak bu kadar uzun yoldan sonra. Sanada tavsiye ederim canım, hemen yüz verme yüzbaşına. Gerçi az önce kabinde mercimeği fırına vermediyseniz, yap bu dediklerimi." Başında dediklerini düşünüyordum ki son dediği ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Rüya gördüyse diğerleri de görmüş olabilirmiydi? Aklımdan geçenleri görmüş olacak ki , tekrar konuştu:

 

" Korkma, korkma. Sadece ben gördüm. Yani dua et diğerlerini oyaladım. Yoksa siz mâlum olay üstündeyken yakalanacaktınız." Dediğinde ise beklemeden koluna silleyi indirdim.

 

" Pislik yapmasana kızım. Hiç öyle imalarda falan da bulunma olmadı öyle bir şey." Bilmiş bir edayla kafasını salladı.

 

" Hı aynen , aynen. Külahıma anlat sen onu. Kızım ben sana naz yap diyorum, sen dünden razı gibi adam nere çekerse oraya gidiyorsun."

 

"Naz yapayım öyle mi? O adamın ben yokken neler çektiğinden haberin var mı? 22 yıl boyunca yasımı tutup, bir kadına bakmadığından haberin var mı peki? Ya da az önce beni gelinlikle gördüğü için ağladığından. Rüya ben, ben ilk defa sevildiğimi iliklerime kadar hissediyorum. Ne olur bana bir daha Yekta hakkında , herhangi bir şey de olsa üsteleme olur mu? Çünkü ben kendimi ne kadar geri çekmeye çalışsam da yapamıyorum. Sende böyle konuşarak , güvenmeye başlayan kalbime engel olma. Lütfen."

Sözlerime karşı dudak büzdü. Yıllardır arkadaştık ve ben hiç bir zaman duygularımı belli etmezdim. Ama şu an açık açık söylüyordum. Konuşmazdık mesela. Rüya konuşur ben dinlerdim. O derdini anlatır , kısa yorumlarımla cevap verirdim. Ama bu kez ben konuşuyordum, o dinliyordu. Gözlerinin dolması ise bu sebeptendi.

 

"Güzelim ben üzerine gelmek istemedim. Yanlış anlama beni özür dilerim. Biliyorum ,yani daha doğrusu anlamaya çalışıyorum. Ama anlamam mümkün değil ne yaşadığını, ne hissettiğini. O yüzden yanında olduğumu bil olur mu? Ne olursa olsun, ne yaparsan yap yanındayım arkadaşım." Bu zamana kadar etrafımda ki insanların ne değerini bilmiştim , ne de kıymetini. Ne sevgi göstermiştim, ne de sevgi göstermelerine müsade etmiştim. Ama şunu o kadar iyi anlamıştım ki; kendimi ne kadar çevremden geri çekersem çekeyim içimde benim bile bilmediğim sevgi tohumları oluşmuş ve koca bir ağaca dönüşmüştü.

 

••••••

 

Rüya ile konuşmamızdan sonra annemlerin yanına geçmiştik. Mizgin bir sürü gelinlik denemiş ve aynı zamanda da bir çok mağaza gezmiştik. Göreve gitsem sanırım bu kadar yorulmazdım. Sadece gelinlik diye çıkılan yolda , çeyiz dizmişlerdi. Ve bundan hiç birimizin haberi yoktu. Mizgin bile kendini iç çamaşır mağazasında bulduğunda küçük çaplı bir şok geçirmişti. Sabah çıktığımız bu yolda, akşam saat onu geçerek eve gelmiştik. Gün içinde bir kez daha yemek yemeyi unuttuğumuz için geldiğimiz de küçük bir sofra hazırlayıp yemiştik. Yemekten sonra da yorgunluk kahvesi adı altında ailecek bahçede kahve keyfi yapmıştık. Şimdi de odama çıkmış ve yatağımın üzerinde ki kutu ile bakışıyordum. Büyük bir hediye paketine benzeyen kutu vardı. Etrafında kurdele ve üzerinde ise not kağıdı vardı. Bomba olduğunu düşünsem de bu kadar büyük bir pakette bombanın işi olmazdı. Notta yazanlar ise her şeyi açıklamaya yetiyordu.

 

'Merak etme içinde bomba yok. Kutuyu aç, içerisindeki elbise ile birlikte sana mesaj atacağım mekan ve saatte orada ol güzelim.

 

Çevgin olma yolunda ilerleyen adamdan.'

 

 

Bölüm : 11.01.2025 21:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...