34. Bölüm

25.Bölüm

Sude Öngül
sudeongul

Sevgi, sevmek ya da sevilmek. Hiç bir zaman tatmadığım duygulardı. Ama beklenmedik anda hayatıma giren insanlar , bana tatmadığım ne kadar duygu varsa tattırmıştı.

 

O insanlardan biriside , az önce sözlerimle şoka uğrattığım adamdı. Zaten zar zor nefes alırken, bir anda nefes almayı bırakması ile kıkırtıma engel olamadım.

 

"İyi misin?" Dedim tekrardan.

 

Yüzünün hafiften rengi gitmiş ve gözleri kocaman olmuş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Tepki vermediği için gerilsemde , sevgisinden şüphem olmadığı için sesimi çıkartmadım

Ama rahatta durmadım. Ellerim usulca yüzüne tutunurken , yüzümü sevdiğim adama doğru yanaştırdım. Dudaklarımın hedefi boynu olurken , ellerimin altındaki bedenin gerildiğini hissettim.

 

Boyun girintisine kondurduğum öpücüğün ardından aldığı derin nefesle ise tebessüm ettim.

 

Boynundan yukarıya doğru dudaklarımı sürterek yüzüne çıkarttım. Derin yutkunuşu kulaklarıma doldu.

 

Dudaklarımın rotası çenesinde son bulduğunda sert bir öpücük kondurup biraz geri çekildim. Gözleri kapalı ve hızlı hızlı nefes alan adam ise bu hayattaki en büyük şansımdı.

 

Geri çekildiğimi anladığında usulca gözlerini açarak bana baktı. Tekrar aldığı nefes ve sakince açtığı koluyla bakışlarım sorgular bir hal aldı.

 

"Ben seni sarmalayamıyorum, bu sefer sen beni sar. " dedi.

 

Söylediği her bir kelime içime işlerken , bakışlarım vücudunda gezindi.

 

"Yekta canını acıtırsam?" Diye sordum.

 

Canını yakmaktan korkuyordum.

 

"Benim canım sensin, yakmazsın hiç bir yerimi gel yanıma." Dedi.

 

Aldığım derin nefes ile birlikte ona teslim oldum. Söylediği her söz gardımı yerle bir ediyordu. Zaten bu şekilde işlememiş miydi içime?

 

Daha fazla kalbim olan adamı bekletmeden yanına yavaşça uzandım. Bir elimi usulca beline sardım. Başımı tekrar boynuna gömdüm.

 

"Kafanı kaldırsana." Diye söylenen adam ile rahatsız ettiğimi düşünüp hemen kafamı kaldırdım.

 

"Bakma öyle masum masum. Kafamı kaldıramıyorum , yaklaşda birde ben nefesleneyim boynunda." Demesi ise hiç beklemediğim bir şeydi.

 

Sözleri utanmama neden olsada itiraz etmeden boynumu dudaklarına yanaştırdım. Dudakları rotasını biliyormuş gibi anında nabzımın attığı kısıma yaslandı.

 

Aldığın derin nefeslerle birlikte burnunuda boynuma sürttü. Yaptığı hareket huylanmama sebep olsada , kendimi geri çekmedim.

 

Hatta bende burnumu onun boynuna yasladım. Hafiften çıkan sakalları yanağımı çizdi.

 

"Hım, şimdi aldım nefesimi."

 

Kalbim göğüs kafesimi tekmelemeye başladığında dudaklarımı sertçe bastırdım bulunduğum boyuna.

 

Sevgimi anlasın , duysun istedim. Hissetsin , görsün istedim. Ama bunları yapmaya fırsatım olmadı. Çünkü aniden odanın kapısı açıldı.

 

Acele ile geri çekilmeye çalışırken sargılı kolumu yatağa yaslamam ile acıyla inledim.

 

"Güzelim iyi misin?" Dedi Yekta.

 

Derin nefeslerle geri çekildiğimde ise karşımda en beklemediğim kişiyi gördüm. Babamı.

 

Kaşları çatık ve gözleri kırgın bakıyordu. Oturduğum yataktan anında kalktım. Ama bakışları altında bir adım dahi atamadım.

 

"Baba." Dedim kısık bir sesle.

 

Kaşları normal bir hal alsada , gözleri hâla kırgın bakıyordu. Bu bakışları genzimi yakarken , boynum büküldü.

 

"Baba , konuşalım mı?" Diye fısıldadım.

 

Fısıltımla birlikte onunda boynu bükülürken , başı önüne düştü.

 

"Konuşmaya gerek yok. Üzerinde söz hakkım bile yokken ne konuşacağız." Dediği gibi odayı terk etti.

 

Sözleri bir bıçak misali kalbime saplandı. Arkasından tekrar seslenip , bir kaç adım attığımda başıma vuran ağrı ile durmak zorunda kaldım.

 

Sargıda olmayan elim başımı buldu. Olduğum yerde sendelediğimde ise arkamdan yükselen ses sevdiğim adama aitti.

 

"Gece iyi misin? Hay sikeyim , kalkamıyorumda. Güzelim ses ver ne olursun!"

 

Kendimi toplamaya çalışarak , bedenimi diğer boş yatağa bıraktım. Elim köşede duran telefonuma uzanırken , bana korku ile bakan adama cevap verdim.

 

"İyiyim , endişelenme. Ama babamın yanına gitmem gerekiyor, senin için sorun olmaz değil mi ? " diye sordum.

 

Kalkamadığı için bir şeye ihtiyacı olabilirdi ve ben onu yanlız bırakmak istemiyordum.

 

"Git güzelim , birazdan annem yanıma gelir. Beni düşünme." Dedi anlayışla.

 

Telefonda gezinen parmaklarım , Aral abimin isminin üzerinde durdu. Bekletmeden aradığımda ise ilk çalışta açıldı.

 

"Ne oldu güzelim beni mi özledin? Biliyordum o Yekta sevimsizinden sıkılacağını." Diye takılmayıda unutmadı.

 

"Abi yanıma gelebilir misin?" Diye sıkıntılı bir sesle sordum.

 

Bir sorun olduğunu anlayan abim anında endişe dolu sesiyle cevap verdi.

 

"Güzelim ne oldu, sen iyi misin?" Dedi.

 

"Ben iyiyim de , sen yanıma gelsen. Yüzyüze söylerim merak etme bir sorun yok." Dedim.

 

Abim beni onaylayarak telefonu kapattı. Aradan iki dakika geçmeden ise kapı açıldı. Ve abim odadan içeri girdi. Sanırım hastanedeydi ve ben aradığım anda odaya gelmeye başlamıştı.

 

Yoksa bu kadar hızlı gelmesinin başka açıklaması olamazdı.

 

"Abicim iyi misin?" Dediğinde başımla onaylayarak koluna girdim.

 

Bir taraftan olayı açıklıyor , bir taraftanda odanın dışına yürüyordum.

 

"Biraz önce odaya babam geldi. Ve bizi çok azıcık uygunsuz bir pozisyonda yakaladı. Kırgın baktı gözlerime , çıktı gitti odadan.

 

Tek başıma gidemedim arkasından. Beni babamın yanına götürebilir misin abi?" Dedim.

 

Anlattıklarım karşısında kaşları bir hayli çatıldı.

 

"Götürürüm abicimde , sen bana söyle bakalım . Babam sizi ne kadar uygunsuz gördü?" Diye sorması ile kızardığımı hissettim.

 

Ve bu sorusuna cevap vermedim. O da üzerime gelmedi. Zaten çok sürmeden hastanenin arka bahçesine çıktık.

 

Gözlerim etrafta gezinirken , bankların olduğu tarafta durdu. Babam bir bankta omuzları çökük, gözleri yerde oturuyordu.

 

Bu görüntüsü karşısında kırk yerimden bıçaklanmış gibi hissettim. Beni öyle yaktı ki duruşu , yanına gidip ne diyeceğimi bilemedim.

 

Ama durmadım. Bizim yıllarımız ayrı geçmişken, kırgın kalmak istemiyordum. Bende hayatımızdan zaman çalmak istemiyordum.

 

Adımlarımız yanında durduğunda , kafasını kaldırıp ikimize baktı. Gözleri gözlerime öyle bir baktı ki , bir an hıçkıra hıçkıra ağlayacağım sandım.

 

"Baba." Dedim.

 

Cevap gelmedi. Bu beni daha çok yıktı.

 

"Baba özür dilerim. Yanlış bir şey yapmadım bakma öyle gözlerime." Diye sızlandım.

 

"Korkuyorum. O kadar yıldan sonra geçte olsa seni bulmuşken, tekrar kaybetmekten ölesiye korkuyorum." Dedi.

 

Sözlerinden sonra gözlerinin neden kırgın baktığını anladım. Babam kendine kırgındı. Hâla kendini suçluyor ve bu suçluluk altında eziliyordu.

 

"Baba suçlama artık kendini. Ben buradayım , size tekrar geldim. Ne olursun yapma böyle."

 

Kafası tekrar önüne düşerken , bir çocuk gibi omuz silkti.

 

"Ben kızımı paylaşmak istemiyorum!" Diye sızlandı.

 

O an anladımki babam beni kıskanıyordu. Bu duygu bana o kadar güzel hissettirdiki , kıkırtıma mani olamadım.

 

Sesim ile bana kaşları çatık bakan babam ise bir hayli alınmış gibi gözüküyordu.

 

"Birde babana gülüyor musun kızım, hem beni o sevimsiz ile aldat hemde gel halime gül. Sen git o maymun suratlıyla konuş , git yanlız bırak beni istemiyorum." Diye bir çocuk gibi sızlanması ise daha komikti.

 

Bu tepkisi karşısında Aral abimde kendini tutamamış olacak ki büyük bir kahkaha patlattı. Onun gülmesi işe bende kendimi tutamadım ve daha fazla güldüm.

 

Babam bu tepkimizede güldü ve beni kolunun altına altak tekrar hastaneden içeri girdi.

 

"Hayırsızlar bir de gülüyorlar. Yürüyün bakıyım daha sorguya çekeceğimiz gereksiz bir eleman var." Dedi.

 

Sanırım bu gereksiz Yekta oluyordu. Ama ne derlerse desinler , sevdiklerini biliyordum. Yektaya güveniyorlardı ama beni paylaşmak istemiyorlardı.

 

Birde sanırım Yektaya takılmayıda çok seviyorlardı. Hatta o kadar çok seviyorlardı ki , her cümlelerinde ayrı bir lakap takıyor ve laf sokuyorlardı.

 

Gülüşerek geldiğimiz odadan içeri beklemeden girdik. Bizi Öykü Teyze ve Atalay Amca karşıladı. Öykü teyzenin gözleri ışıl ışıl bana bakarken , Atalay amcanın ise pis sırıtışı ile babama baktığını gördüm.

 

Yekta'nın o gülüşünün nereden geldiğini anlamıştım. Çünkü karşımda gördüğüm bu adam , bana Yektanın o yüz ifadesini çağrıştırıyordu.

 

Babam sakince beni bırakarak odada bulunan komodinin üzerine ilerledi. Orada ne yaptığınu göremesemde , adımlarının diğer hedefi Yektanın boşta kalan yanıydı.

 

Yatağının yanındaki bedene endişeli gözlerle bakan sevdiğim adam ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

Babam nerden bulduğunu bilmediğim ıslak mendil ile Yektanın boynunu çitilercesine silmeye başladı.

 

Yaptığı harekete gözlerm kocaman olarak bakıyordum. Resmen adamın boynundan benim izlerimi silmeye çalışıyordu.

 

"Ya Demir amca ne yapıyorsun?" Diye sızlandı Yekta.

 

Ama babam umursamadan yaptığı işe devam etti.

 

"Sus lan sen. Ayrıca bana amca deme." Diye babamda Yektaya çıkıştı.

 

Tabi Yekta' nın gözleri bu durum karşısında haylazca parıldadı.

 

"Ne diyeyim , kayın babacım mı diyeyim?" Diye sorması ile odada bulunan herkes gülmeye başladı.

 

Babam bu söz karşısında dahada sinirlenirken , Yekta'nın kafasına bir sille indirdi.

 

"Ulan eşek , sen ne zaman kızımın etrafında dolaşmayı bıracaksın?" Diye tekrar çıkıştı.

 

Yekta tekrar babamla uğraşacakken , bu sefer devreye Atalay amca girdi. Ama onunda oğlunun yanında az kalır bir hâli yoktu.

 

"Ya bilader , asıl sen ne zaman çocukları rahat bıracaksın? Hayır senin yüzünden evlenemeyecekler." Diye isyan etmesi ile bütun vücudumun yandığını hissettim.

 

Tabi babam bu sözler karşısında dahada köpürdü.

 

"Lan!" Diye kükredi.

 

Tabi öyle bir bağırmıştıki hepimiz yerimizden sıçradık.

 

"Ne bağırıyorsun lan gelinimi korkuttun." Diye Atalay amca tekrar bir serzenişte bulundu.

 

Anlaşılan bugün utanmaktan patlıcana dönecektim. Bütün gözler bana döndü. Ama babamın aniden Atalay amcanın üzerine atılmasıyla , ilgi benim üzerimden kalktı.

 

Atalay amca sanki bu hamleyi beklercesine anında kapıya koştu. Tabi babam durur mu? Durmadı o da peşinden koşarak odayı terk ettiler.

 

Şuanda bir çocuk gibi ikiside hastanede koşturuyorlardı. Benim dışımda kimse onlaro yadırgamazken, abimin gözleri Yekta ve ben arasında gidip geliyordu.

 

"Babam sizi nasıl bir konumda yakaladıda , bu kadar öfkeli?" Diye bir soru yöneltti.

 

Ben utançla bakışlarımı önüme eğerken, odada yine o haylaz ses yankılandı.

 

"Bunu bilmek istediğine emin misin Aralcım?" Diye ima ile sordu.

 

Bakışlarım anında Yektaya çıkarken , masum masum göz kırpıştırmasına sonra takılmaya karar verdim.

 

"Yekta!"diye uyardım.

 

"Söyle canım." Diye tekrar bir ima yaptı.

 

Abimin gözler ikimiz arasında gidip gelirken , bu sefer Yektanın üzerine giden oydu.

 

"Ayy yeter , rahat bırakın oğluşumu!"diye Öykü teyze tiz çığlığını attı.

 

"Anne oğluşum ney Allah aşkına! Bütün karizmamı yerle bir ettin!" Diye Öykü teyzeye çıkıştı.

 

"Pabucumun karizması." Diye söylenen abimdi.

 

Bu vesileyle olay kapanmış oldu. Rahat bir nefes alıp kendimi yatağa bıraktım. Yorulmuş ve uykum gelmişti. Biraz dinlenmek isteyerek, gözlerimi yumdum.

 

~~~~
 

Herkese tekrardan merhabalar. Biliyorum buraya uzun zamandır bölüm atmadım. Hatta atmayacağımıda söyledim.

Ama bunları dedikten sonra aklıma düşen düşünce ile ne kadar yanlış yaptığımı hissettim.

Ben bu kararı alırken sizin düşüncelerinizi ve fikrinizi almadım. Lütfen bu yaptığımı acemiliğime ve heyecanıma verin.

Ben Zülüf'ü yazarken , kendi içimde kötü bir dönemden geçiyordum. Normalde sadece bir okurken , hiç bir yazma gibi çalışmam yada düşüncem yokken , bir anda telefonu elime alıp yazmaya başladım.

Aklımda ne bir kurgu , ne olay , ne isim yada ne bileyim kitaba dair hiçbir şey yokken yazmaya başladım.

Her şey o kadar anlık geliştiki , ne olduğunu bile anlayamadım. Bir anda kitabımın okunma sayısı on bin oldu. Resmen kitap oraya gelene kadar ben hiçbir şeyin farkında değil gibiydim.

Sonra dedimki acaba bastırsam mı falan diye düşündüm. Sanırım bu kadar okunma beklemediğim için ani kararlar aldım.

Bunları size anlatmamdaki sebep beni daha iyi anlayabilmeniz için. Ama kararımdanda vazgeçmedim, eğer olursa bastırmak istiyorum ama acele etmemeye karar verdim.

Ve bir haftadır sizi ne kadar kırdığımı düşünüyorum. Yanlış yaptığımı iliklerime kadar hissederken , sizin gönlünüzü birazcıkta olsa almak için burayada bölüm atmaya devam edeceğimi belirtmek istiyorum.

Bu bölümün yorumlarında sizlerle buluşalım. Umarım birazcıkta olsun gönlünüzü alabilmişimdir. Bu çiçekler benden sizlere gelsin.💐💐💐🌸🌸🌸

Bölüm : 12.04.2025 21:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...