
Gözüme yansıyan ışık gözüme batarken uyanmak istemesemde , gözlerimi aralamak zorunda kaldım.
Yeni açtığım gözlerim ilk olarak ışığa tepki versede bir kaç kez gözlerimi açıp kapatarak kendimi toparlamayı denedim.
Boğazımda hissettiğim kuruluk ile yutkunmaya çalıştım. Gözlerim ilk önce korku ile etrafımda gezindiğinde odamda olduğumu görerek rahatladım.
Hepsi rüyaymış. Metin'in ve Poyraz'ın şehit düşmesi , benim Yekta'ya yaptığım aşk itirafı , babamın bizi odada basması...
Her şey rüyaydı. Derin bir nefes aldım. Sanırım Yekta ile yemek fikri beni oldukça germişti. Yoksa bu şekilde bir rüya görmem normal değildi.
Rüya olduğunu hâla kabullenmeyen beynim ile yattığım yataktan kalktım. Karşımda aynanın üzerinde asılı olan elbise her şeyi kanıtlar nitelikteydi.
İçimin rahatlaması ile büyük bir nefes aldım. Gördüklerimi düşünmem bile sanki boğazımı bir el sıkıyormuş gibi hissettiyordu.
Daha fazla düşünmemek için odamda bulunan banyoya yöneldim. Kendimi hiç beklemeden ılık bir duşun altına attım.
Kendime gelmek adına neredeyse yarım saatlik bir duş aldım. En sonunda çıktığımda ise annemin benim için aldığı ve elimi dahi sürmediğim bakım ürünlerine yöneldim.
Her çeşitten olan ürünler beni bu kadar düşündükleri için duygulandırdı. Yinede ağlama isteğimi geri iterek hazırlanmaya kaldığım yerden devam ettim.
Bugün akşam Yekta ile yemeğe çıkacaktım. Ve evet albayın göreve çağırması bile benim rüyamdı.
Uzun uğraşlar sonucu yaptığım bakım ve hafif maykaj ile hazırdım. Sadece elbiseyi giymem kalmıştı. Elbiseye döndüğümde ise olduğum yerde kaldım.
Düşüncelerim, duygularım, hislerim... Hepsini tekrar aklımdan geçirdim , kalbimi dinledim, Yekta için olan bütün sesleri dinledim.
Ve tek bir karara vardım. Seviyordum , ben yıllar sonra hayatıma giren ama aslında hep hayatımda olan adamı seviyordum.
Hayatlarından çıkmak zorunda kaldığım insanlar benim mucizemdi. Onlar benim aslında dönüm noktamdı.
Beni bulmayabilirlerdi. Bu zamana kadar onsuz devam ettik , bu saatten sonra olsa ne olmasa ne diyebilirlerdi.
Ama demediler. Tam tersi , ilk önce hayatıma dahil oldular. Sonra benide tekrar eski hayatıma döndürmeye çalıştılar.
Direndim, bütün gücümle belkide hırsımla onlara direnmeye çalıştım. Ama onlar benim bütün tavırlarıma ve sert duvarlarıma aldırmadan dimdik durdular.
Gitmediler. Benim için en önemlisi bu iken onlar beni bırakıp hiç bir yere gitmediler. Gitmedikleri gibi benide yanlarına kattılar.
Şu an burada , bu şekilde gülümseyebiliyorsam onların sayesindeydi. Duvarları olan , gülmeyen , hayattan zevk almayan ya da insanlarla muhattap olmayan... o kadından şimdi sevdiği adama kavuşmak için giden kadın yine onların sayesindeydi.
Aynadaki aksime son kez baktığımda kendimden memnundum. Üzerimde siyah , kalp yaka omuzları düşük ve üzerimi saran bir elbise vardı.
Ayağıma elbiseye uyması için bordo bir stiletto ve bir kaç tane takı takmıştım. Hazırdım. Sevdiğim adama gitmeye , içimden gelenleri söylemeye hazırdım.
Adımlarım odanın dışına doğru ilerlediğinde tekrar bir nefes aldım. Rüyanın etkisinden çıkabilmiş değildim ama bu gece kafamdaki bütün düşünceleri geri itelemem gerekiyordu.
Merdivenlerden ağır adımlarla indiğimde , salonda olanların gözleri üzerime döndü. Onlar bana bakıyordu ama benim gözüm tek bir kişideydi.
Merdivenlerin başında durmuş o da bana bakıyordu. Siyah gömlek ve aynı siyah kumaş pantolonu ile kalbimi yerinden oynatan adamla kesişti gözlerim.
Bu görüntüsü karşısında yutkunmadan edemedim. O da gördüğü görüntü karşısında benim gibi yutkunduğunda bakışlarımız kesişti.
Boynunu öyle bir yana attı ki , nefesim kesildi. Gözleri üzerimde tekrar tekrar gezindi. Aynı hareketi bende yapacakken araya bir öksürük sesi girdi.
"Kızım hayırdır nereye böyle?" Dedi babam.
Ama seside biraz çekingen çıkmıştı. Sanırım yanlış anlamamdan korkuyordu.
"Baba biz Yekta ile dışarı çıkacaktıkda gidebilir miyim?" Diye sordum çekinmeden.
Çekinecek , saklayacak yada korkacak hiçbir şeyim yoktu. Asıl aramızdakini saklarsam korkmam gerekirdi. Çünkü o zaman güvenlerini kaybederdim.
Babamın sorduğum soru ile gözleri parladı. Galiba ondan izin almam onu mutlu etmişti.
"Tabi kızım gidebilirsin." Dedi anlık bir gafletle.
Bunun sebebi ise biraz önce ondan izin almamda takılı kalmış olmasıydı. Yekta ise babamın boşluğundan yararlanarak anında elimi kavradı.
Daha ben evdekilere görüşürüz bile diyemeden beni arabaya bindirdi. Bu haline tebessüm ettim.
İkimizin binmesi ile arabayı hareket ettirdi. Ben konuşuruz , sohbet ederiz dedim ama öyle olmadı. Arabada sadece nefes seslerimiz duyuldu.
Uzun bir aranın sonunda araba durduğunda etrafıma bakındım. Ormanın içinde bir evin önünde duruyorduk. Bakışlarımın hedefi yanımda beni izleyen adama döndüğünde ise göz göze geldik.
Benim ona bakmam ile eliyle ilerlemem için işaret verdi. Başımla onu onaylayarak eve doğru yürümeye başladım.
Tam üç basamaktan olan merdivenleri tamamladığımda kapıya uzanan elimle zaten açık olan kapı direkt açıldı.
Bedenlerimiz içeri girdiğinde gördüğüm görüntü ile duraksadım. Karşımda bütün ihtişamı ile duran masa ve mumlar bana göz kırptığımda bakışlarım Yektaya döndü.
"Rahat olalım istedim. Öyle kalabalık ortamlarda ya da samimiyetsiz mekanlarda yemek yerine daha sıcak ve samimi bir ortam oluşturmak istedim. Umarım beğenmişsindir." Dedi bana ne yapmak istediğini açıklayarak.
Kafamı anladığımı belirtircesine sallayarak masaya ilerledim. Masa öyle ne çok büyük ne de çok küçüktü. Üzerinde meze ve yemekler varken oldukça hoş duruyordu.
Öylece ayakta dururken belime dolanan kol ile kasıldım. Hayır bu refleks rahatsız olduğum için değildi heyecandandı.
"Gözlerine bakarak söylemek istediğim için kendimi çok zor tuttum. Çok güzel olmuşsun. O kadar güzel olmuşsun ki neredeyse aklımı yitireceğim." Dedi.
Bakışları dudaklarıma kaydığında bordo rujum ona bir selam çaktı. Ben bakışlarını çekmesini beklesemde öyle olmadı. Yüzü giderek yüzüme yaklaşmaya başladı.
Aramızda bir nefeslik mesafe bırakarak durduğunda nefesimi tuttum. O ise bana aldırmadan burnunu yanağıma sürttü. Dudakları biz yol izleyerek boynuma bir öpücük bıraktığında tuttuğum nefesimi bıraktım.
"Önce yemeğimizi yiyelim güzelim. Yoksa ben kendime engel olamayacağım." Diye kulağıma fısıldadı.
Daha sonra ise benden uzaklaştı. Ben sandalyeye oturmak için döndüğümde , bekletmeden geldi ve sandalyemi çekti. Yektaya teşekkür ederek yerime oturdum.
Ardından güzel bir yemek yedik. Her şeyi kendi elleriyle hazırladığını öğrenmek ise kalbime bir darbe daha indirdi.
Yemeklerin ardından masayı ve bulaşıkları birlikte hallettik. Eğlenceli geçen saatlerin ardında elimizde kahve koyduğumuz kupalarımız ile şöminenin önüne oturduk.
Eteğim bana zorluk çıkarsada umursamadım. Mutlu dakikalarımı engellemesine izin vermedim.
"Gece , Gece'm güzelim biliyorum zor zamanlardan geçtin. Hepimiz geçtik. Ama seni bulmuşken tekrar kaybetmek istemiyorum. Cevap vermek zorunda değilsin. Sadece bil istiyorum , bil ki düşün istiyorum.
Hep sen vardın benim için , ben hep seni sevdim. Gittiğinde küçüktüm. Ama o küçük çocuğun bile kalbinde öyle yer edinmişsinki , seni düşünmediğim gün , saat yoktu.
Öyle özlem dolu ki içim , bunu sana anlatırsam seni korkuturum diye tedirgin oluyorum. Uzun uzun anlatarak seni sıkmakta istemiyorum. Sevgimi zamanla gör istiyorum. "
Her kelimesiyle hızlanan ve acıyan kalbimle sevdiğim adamın gözlerine baktım. Dolan gözlerimle biraz daha yanına yaklaştım. Benden böyle bir hamle beklemediği için şaşırsada bir şey demedi.
Ama bütün hareketlerimi izlediğini parlayan gözlerinden anlıyordum. Yüzümü yüzüne yaklaştırarak tek kaşımı alayla havaya kaldırdım.
"Ben bunun cevabını hastane odasında gayet net bir şekilde ve yakından verdiğimi düşünüyorum." Dedim.
Cüreetkar sesimle birlikte onunda bir kaçı havaya kalktığında elini yanağıma koyarak bana biraz daha yaklaştı.
"Allah Allah , ben hiç hatırlamıyorum. Biliyorsun narkozun etkisindeydim , cevabını tekrarlayabilir misin bebeğim?" Dedi büyük bir alayla.
"Oysa ki bana hiç narkozun etkisindeymişsin gibi gelmemişti."
Her kelimede biraz daha yaklaştığım dudakların tam dibinde durdum. Burnum burnuna değdiğinde beklemeden aradaki mesafeyi sıfıra indirdim.
Anında karşılık veren adam ile dudaklarının üzerinde gülümsedim. Güldüğümü anlayan adam aynı karşılığı verirken , bir anda öpüşünü daha da derinleştirdi.
Nefeslerimiz, kalp atışlarımız, heyecanlarımız... hepsi birbirine karışırken dakikalar geçti. En sonunda nefes nefese dudaklarımız sesli bir şekilde ayrıldı.
"Seni seviyorum nefesim." Diyen adam ise hayatın bana verdiği değerli bir hediyeydi.
"Seni seviyorum hatırlamadığım her anım."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 23.77k Okunma |
1.7k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |