3. Bölüm

3.Bölüm

Sude Öngül
sudeongul

Gece Kor'dan

 

Eve gelmiştim bir sinirle , neye sinirlendiğimi bile bilmiyordum. Ama sanırım kabul etmek istemesem de kırılmıştım. Her şeye umursamaz olan ben bir Yüzbaşının lafına kırılmıştım ve daha bugün tanıştığım birine kırılmış olmamı da anlayamıyordum. Düşüncelerimden çıkmamı sağlayan kapının çalmasıydı. Kim olduğuna bakmadan kapıyı açmıştım ve bunun ne kadar yanlış bir davranış olduğunu karşımda bana pis pis sırıtarak bakan üç adamdan anlamıştım.

 

" Ahmet görüyor musun senin kızı? Sen onu okut , büyüt bu hale getir o sana ihanet etsin. Demek bizi araştıracaksın he küçük hanım." O konuşurken diğer ikisi beni tutmuştu. Direnmemin bir anlamı yoktu. Ne yaparsam yapayım kurtulamazdım.

 

" Ne istiyorsunuz? Hangi yüzle geldiniz buraya?" Zaten sinirliydim bir de üstüne bunların gelmesi daha çok sinirlendirmişti beni.

 

" Ne mi istiyoruz, düşün bakalım küçük hanım. Mektupta ne yazıyordu? Ben sana söyleyim . O adamın var olduğu her şeyi kıskandığımı söylemiştim. Sonra dedim ki neden umut verip kızlarını ortadan kaldırmayayım. Bence mantıklı değil mi devrem ? Bu şekilde daha çok acı çeker o soysuz baban." Bunlar gerçekten iyi değildi. Akli dengelerinin yerinde olmadıkları gözlerine bakıldığın da bile anlaşılırken nasıl bu zamana kadar anlamamıştık aklım almıyordu.

 

" Bir şey demeyecek misin Gece ? Son bir sözün varsa ailene video çekip gönderebilirim." Dedikten sonra kahkaha atmıştı.

 

" Onlara değil ama sana tek bir sözüm var." Dikkatla bana bakarken yüzüne tükürdüm.

 

" Bu bütün Türk Milleti içindi. Adi şerefsiz köpek. " dememle suratıma inen tokat bir oldu.

Beklediğim bir şey olduğu için kafamı çevirmedim. Onlar gibi hainlerin önün de ne kafamı çevirirdim ne de başımı eğerdim. Üçü de tuğgeneraldi . Beni büyüten Ahmet şerefsizi bura da yani Mardin de görev yapıyordu. Diğerleri de Urfa ve Ankara da görev yapıyordu ama anlaşılan o ki üçü de benim için bir araya gelmişti.

 

Ben düşünmeye devam ederken onlar aileme video çekeceklerini söyledikleri için bana bir kaç kez tokat atarak yüzümü dağıtmaya çalışmışlardı. Aileme daha çok acı çektireceklermiş akılları sıra. Tabi o an hiç birinin beklemediği benim de dahil timim eve girmişti. Ama ben ne olduğunu anlamadan vücudum kas katı kesildi ve tek bir noktaya bakmaya başladım. Sanırım yine illet kriz yakama yapışmıştı. Buraya gelmeden önce eski timimden birini şehit vermiştim. Asıl sorun ise bana gelecek kurşuna siper olmasıydı. O gün de karargaha döndüğümüz de olay raporunu yazarken bu şekilde kalmıştım.

 

Sesler artık uğultu gibi gelirken olduğum yerden havalandığımı hissettim. Timin ve Yüzbaşının seslerini işitiyordum ama kimseye bir cebap veremiyordum. Sonra Rüya'nın sesi geldi bir yerlerden ona da bir tepki veremedim. Tekrar bir yere koyulduğumı hissettim ve yüzümü elleri arasına alan Yüzbaşının sesini.

 

" Gece duyuyor musun beni? Hah tepki ver hadi korkutma bizi." Kendime gelmem gerekti. Bir ailem vardı hala kim olduklarını bilmesem de benim de bir ailem vardı ve beni isteyerek bırakmamışlardı. Kendime gelip yine umursamaz gibi görünmem gerekiyordu ama hiç kimsenin beklemediği bir şey oldu ve benim gözümden ardı arkası kesilmeyen damlalar gelmeye başladı. Siktir! Ağlıyor olamazdım değil mi ? Elimi yüzüme götürüp elime gelen damlalara ters ters baktım.

 

" Rüya evinin tavanı damlatıyor sanırım." Rüya bu dediğime koca bir kahkaha atmıştı.

 

" Canım arkadaşım ben 3. Katta oturuyorum bir. İkincisi de o damlatan benim tavanım değil senin gözlerin." Şokla baktım yüzüne.

 

" Siktir ordan ağlamam ben sallama . " Rüya dediğimi takmayıp odadan kahve yapacağını söyleyerek çıkmıştı. Tekrar önüme döndüğüm de bana tebessüm ederek bakan bir adet Yüzbaşı vardı. Elini kaldırıp yüzüm de ki yaşları sildi.

 

" Ağlayabilirsin . Sen de insansın , hem anladığım kadarıyla bugün biraz fazla olay yaşamışsın . Dinlenmek istersen eğer Albayı arayıp izin isteyebilirim senin adına." Bunları söylerken çenemi okşaması ne kadar doğruydu. Elini itip yüzümde ki yaşları elimle kuruladım. Sonra da yine her zaman ki ifademi takınıp kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.

 

" Teşekkür ederim Yüzbaşım. Değer vermediğiniz birine bu kadar anlayış göstermenize de gerek yok kendim hallederim işimi." Diyerek konuşmasına fırsat vermeden evden çıktım. Aşağı kata inip kapımı kapattım. Telefonum bir yerler de çalıyordu ama nerede olduğunu bulmak biraz zamanımı almıştı. Telefonuma baktığım da kayıtlı olmayan bir numaraydı. Bekletmeden açtım.

 

" Alo."

 

" İyi akşamlar . Gece Korla mı görüşüyorum?"

 

" Evet benim buyurun."

 

" Gece Hanım ben Özel Peran Hastanesinden arıyorum. Az önce hastanemize Demir Baybars gelerek DNA testi yaptırmak istediğini belirtti. Eğer müsaitseniz yarın sabah saat 10 da sizi Mardin de ki hastanemize bekliyoruz. Sormak istediğiniz bir soru olursa bize bu numaradan ulaşabilirsiniz."

 

" Tamam teşekkürler yarın sabah orada olacağım." İyi akşamlar dileyerek telefonu kapatmıştım. Aklım allak bullak olmuştu. Ne yapmam gerektiği hakkın da hiç bir fikrim yokken bana bu kadar çabuk ulaşmalarını beklemiyordum. Bu kadar kafa yorgunluğu yeterdi. Kalkıp odama gittim. Üstüme pijamalarımı giyinerek yatağıma resmen kendimi fırlattım. Size umursuz olduğumu daha önce kaç kere dediğimi saymayı bıraktım ama şunu bilin ki sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmiştim.

 

•••

 

Sabah alarmımın çalmasıyla kendime geldim. Saate baktığım da heniz 8 olduğunu gördüm. İzindeysem 8'e kurardım alarmımı ama işe gidiceksem en geç 5.30 a kurar 6 da askeriye de olurdum. Bunları boşverip yataktan kalktım. Önce lavaboya girip ihtiyaçlarımı hallettikten sonra odama tekrar gelip yatağımı toparladım. Oda da işim bitince yönümü mutfağa çevirdim bu kez de ve kendime kısa hemen yiyebileceğim bir şeyler hazırladım. Tam yemek yiyecekken kapım çaldı. Sabırla kapıyı açtığım da karşımda Rüyayı görmek bir nebze olsun içimi rahatlattı.

 

" Günaydınn bebeğiiimm. Bugün nasılsıın." Bu kızın enerjisinin sadece 3/1 i bende olsaydı şu an daha farklı tepki verebilirdim.

 

" Biyolojikler bulmuş beni. DNA testi için hastaneye geçicem." Elin de yeni fark ettiğim poğaça poşeti yeri bulurken bayılma ihtimaline karşı kolundan tutup sandalyeye oturttum ve henüz masa da duran içmediğim suyumdan da içirdim. Tekrar bir tantana çekemezdim.

 

" Sakın bayılıyorum falan deme bu sefer timi bile çağırmadan seni burada bırakıp giderim."

 

" Ulan bana bayılma diyorsun da birazcık alıştırarak söylesen ölür müsün? Bir geliyorsun elin de mektup bir diyorsun biyolojikler lan kafa kalmadı ben de de ."

 

" Bu halime alışkınsın sanıyordum?"

 

" Valla ben dün ağladığını kabul etmeyerek tavanıma damlatıyo diyen kızın ruhsuzluğuna alışık değilim. Ayrıca ne çıkışıyorsun sen Yüzbaşıya , adam ne kadar telaş yaptı biliyor musun senin için , yakışıklı adamı kaçıracaksın elinden. Gözünü açık tutta kaçırma adamı." Bayık bir bakış attım.

 

" Ben ve ilişki. Pardon ben ve sevilmek olacaktı orası. Konuşturma beni Rüya. En son bana gazı verdiğin de ki adam hem evli hem de pavyonlarda sürten birisi çıkmıştı hatırlatırım. " dediğimle kötü kötü bakmaya başladı.

 

" Yaa ona ne bakıyorsun sen . Hem onda sana gazı ben vermedim sen adamın ısrarına sinirlenip kendinden soğutmak için tamam dedin unutma."

 

" Neyse ne ilişki falan istemiyorum. Kim ne yapsın beni. Gülmem etmem, umursamam , kırarım , dökerim kimsenin hakkına girmeye gerek yok." Diyerek son sözlerimi söyleyerek giyinmek için odama geçtim. Peşimden söylenerek geliyordu.

 

" Kızım adam sana kendini kaptırmaya başlamış bile diyorum neden anlamıyorsun. Göz göze geldiğiniz de adam nefesini tuttu. Hee bir de seni öyle görünce hemen yanına koştu. Ayyy bir de sana güzelim dediii!!" Kulağımın dibin de ciyaklamasıyla yüzümü buruşturdum.

 

" Adamı daha dün sabah kurtarıp getirdik. Hangi ara kendini kaptıracak hem abartma sen de . Öyle dış görünüşe aldanıyorsa bir de benden uzak dursun." Ulan benim de çenemi açmıştı . Zorla aklıma sokacaktı illaha birini.

 

" Benim işim var hem sen gitsene revirine. Ben de hastaneden çıkınca gelirim yanına işim var seninle."

 

" Gece , bana sakın bir kere bile pansuman yapmadım o koluma deme." Masum bir tebessümle öpücük gönderdim ona. Yine ciyakladı. Benim de ayarımı bozmuştu bu kız.

 

" Sen ne yaptın az önce? Lan ohaaa buzlar kraliçesi bana öpücük mü attın sen az önce ?"

 

" Beni de bozdun ne olacak . Hadi hadi sen işine ben de kendi işime." Diyerek evden kovdum.

 

Rüyayı gönderip altıma siyah bir bol pantolon , üstüme de yine siyah bir tişört giydim. Hava sıcaktı bu yüzden üstüme bir şey alma gereği duymadım. Silahımı da alıp belime yerleştirdim. Kafam o kadar dalgındı ki silahımı saklamak için üstüme bir şey almam gerektiğini şuan farkına varıyordum. Üstüme siyah bir kot ceket alarak evden çıktım.

 

Arabama binip telefonumdan hastanenin konumunu girdim. Telefonumu da cama taktırdığım sabit telefon tutacağına taktım. Arabayı hareket ettirerek yola çıktım. Konuma bakarak 40 dakika için de gelmiştim hastaneye. Saate baktığım da 09.50 olduğunu gördüm. Zamanın da gelmiştim anlaşılan. Hastanenin içine girip danışmaya yaklaştım.

 

" Kolay gelsin . DNA testi için dün akşam aramışlardı." Diyerek neden geldiğimi belirttim.

 

" . Hemen kontrol ediyorum.Bir dakika sizi bekleteceğim. " kafamla onayladım dediğini.

 

" 3. Kat 207. oda Dr.Atalay Tan sizi bekliyor efendim." Kafamla onaylayıp merdivenlere yöneldim.

 

3. Kata geldiğim de etrafa bakındım. İlerde tam çaprazım da ki odanın köşesinde hem oda hem de doktorun ismi yazıyordu. Buraya gelene kadar sorun yoktu da burda bir ellerim terlemeye başladı sanki. Derin bir nefes aldım sakinleşmek adına. Tekrar umursamaz ifademi takındım. Kiminle ,kimlerle karşılaşacağımı bilmiyordum o yüzden bu ifadem içeride lazım olabilirdi. Odaya doğru yavaşça yaklaştım ve kapıyı çaldım. İçeriden gelen "gir" komutuyla kapıyı açtım. Ulan bizim yemekhanede bu kadar sıkışıklık olmuyordu. Kafamla doktora selam verdim diğerlerine şuan bakamayacak gibi hissediyordum.

 

" Öncelikle Gece kızım hoşgeldin. Bu durum da ne denir bilmiyorum ama diyecek pek de bir söz yok gibi aslında. O yüzden lafı fazla uzatmadan teste geçelim." Dediklerini başımla onayladım. Dediği gibi söylenilecek söz kalmamış tükenmişti. O sıra da bir fısıltı ilişti kulağıma.

 

" Anne baksana gözleri hala aynı bakıyor. Aile de ki en güzel gözü aldığı için kıskanmıştım. Nerede görsem tanırım bu gözü."

 

Büyük bir gafletle kafamı kaldırıp karşımda ki insanlara baktım ve o an bütün gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarptı. Karşım da birbirine benzeyen bir sürü insan vardı ve benim de onlara benzediğim büyük bir gerçekti. Hele de ela gözlerim karşımda ki kadınla çarpıştığın da kalbim de büyük bir volkan patlayıp alevlerini etrafa yaydı sanki. Gözlerim , saçlarım, yüz şeklimle her türlü ona benziyordum.

 

Daha fazla bakamadan gözlerimi kaçırdım . Doktorun gösterdiği yere ilerleyip sedyenin üstüne oturdum. Kolumu sıyırıp kan almasına yardımcı oldum. Benden sonra dün sekreterin beni arayıp bilgi verirken ismini öğrendiğim Demir bey de kan verip ayaklandı. Gözlerini bana değdirmemesi daha doğrusu kaçırması kaşlarımı çatmama neden oldu ama ilgilenmedim. Derdi neyse daha sonra öğrenirdim. Doktorun sesiyle ona doğru döndüm.

 

" Test yarın sabah bu saatler de çıkar. Buraya gelmeniz- " doktorun cümlesini bölen şey dışardan gelen bağırma sesi ve peşi sira gelen tahminen havaya atılan iki el ateş sesiydi.

 

" Demir Baybars çık dışarı. Kızını buldum diye sevinme kovuşturmayacağım sizi. Hem o buzdan kütle sizi görmeye bile gelmemiştir. Onu ben büyüttüm ben . Size düşman olarak büyüttüm bunca zaman." Odada yankılanan çığlıklara aldırmadan ayağa kalkmamla önüme bir an da Baybars ordusu dizildi.

 

" Sen dur bakalım küçük hanım. Daha yeni bulmuşken nere gidiyorsun." Ters ters baktım yüzlerine. Takmadan belimden silahımı çıkartıp kapıya ilerledim.

 

" Sessizce bekleyin burada. Ben gelene kadar çıkmayın odadan." Elimde ki silahı görmeleriyle tekrar üstüme gelecekleri zaman cebimden askeri kimliğimi çıkarttım.

 

" Üsteğmen Gece Kor . Güvenliğiniz emin ellerde merak etmeyin." Hepsinin yüzünde beliren buruk tebessüm ve gururla tekrar arkamı döndüm. Tam kapıya uzandığım da arkam da bir beden ve kulağım da sesini işittim.

 

" Yüzbaşı Alparslan Baybars . Şimdi abicim şöyle yapıyoruz ya arkamdan geliyorsun ya da bu oda da beni bekliyorsun tercih senin." Dediğin de oldum yer de dikleştim.

 

" Emredersiniz Komutanım!" Dedikten sonra bana tebessüm etmiş ve saçlarıma küçük bir öpücük kondurmuştu. İçimi titretti bu hareketiyle. Kendime gelmek adına telefonumu elime alıp timin bulunduğu gruba konum attım ve toplu bir arama başlattım.

 

" Tim attığım konumda sizi bekliyorum. Büyük balıklar anlaşılan sevkden önce kaçmış. Zırhlı araçta getirin bir tane." Diyerek telefonu kapattım ve Yüzbaşı Alparslanın peşine takıldım.

 

" Ne yapıyoruz komutanım? Emriniz nedir?" Sorularımı art arda sıralamıştım. Bana kısa bir bakış attı ve tekrar önüne döndü ama yüzünde şu an ki halimiz dışında büyük bir huzur vardı.

 

" Gelenlerin kim olduğunu biliyor gibisin sen söyle bakalım ne yapmamız gerekiyor abicim."

 

" Test sonuçları çıkmadan bu kadar net konuşmanız sizce doğru mu komutanım? Ayrıca gelenler beni kaçırıp saklayan kişiler." Dememle yüzünde ki ifade anında dağılmış ve bana dönmüştü.

 

" Ne demek beni kaçıran kişiler? Bu itler mi aldı seni bizden? Ayrıca testin sonucu da apaçık orta da sen de bir an önce kabullensen iyi edersin ABİCİM." Ters ters yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamamıştım.

 

" Bunları sonra konuşuruz. Birazdan timim burada olur o zamana kadar onları buraya yaklaştırmamız gerek. Kimseye zarar gelmemesi lazım."

 

" Önce buradan çıkmamız gerekiyor. Ve buradan çıkmamız için de onların dikkatini dağıtacak bir şeyler lazım." Gözlerimi oda da gezdirdim.

 

" Atalay bey bu katta olduğumuz yere yakın kaçabileceğimiz neresi var?" Diye sorarken buldum kendimi.

 

" Karşı kapı yangın merdivenlerine çıkıyor kızım." Dediğin de üstüm de ki ceketi çıkarıp bir kenara bıraktım. Elime de az önce oturduğum sandalyeyi aldım.

 

" Komutanım izniniz olursa aklımda küçük bir plan var." Başıyla onayladı.

 

" Karşıda ki kapıdan yangın merdivenlerine çıkmam gerekiyor." Dediğimi anlamasa da şu an da ne yapacağımı anladığı için karşı kapının kilit kısmına bir el ateş etti. Ben de durmadan elim de ki sandalyeyi oraya fırlatarak kapının açılmasını sağladım.

 

Beni tutmalarına müsade etmeden kendimi karşı kapıya attım. Arkamdan Yüzbaşının bağırdığını duysam da durmadım. Tim gelene kadar bu itler durmazdı burada. Merdivenlerin cam kısmından kafamı çıkartıp camlarda gözlerimi oyalandırdım. Tam da tahmin ettiğim gibi tırmanılabilirdi.

 

Aşağı inip tekrar çıkmaya çalışırsam fazla zaman kaybedebilirdim. Kendimi aşağı sarkıtıp altımda ki camın mermerine ayağımı bastım ve kendimi bir aşağı cama bıraktım. Kolumda ki dikişleri unutarak hareket etmemle oluşan keskin sızı kesinlikle Rüya dan yeyeceğim azarın habercisiydi.

 

Şu an da bulunduğum camın açık olması da kesinlikle bugün şanslı olduğumun belirtisiydi. Camdan içeri girdiğim de duyduğum seslerse ilk defa kızarmama neden olmuştu. Ulan hastane odasın da böyle bir halt yenirmiydi. Şansımın buraya kadar olduğunu anlamam da uzun sürmemişti. Karşım da bana alık alık bakan iki beyefendinin yüzüne bakarak saçma bir tebessümle kapıya doğru ilerledim. Kafamı başka bir yere çevirirsem göreceklerimden de korktuğum açık bir gerçekti.

 

" Kusura bakmayın ben sizi bölmeyim siz devam edebilirsiniz." Diyerek saçma bir konuşma girişimin de bulundum. Evet evet yanlış duymadınız ikisi de erkekti. Takmadan katta başka merdiven var mı diye bakındım. O sırada timden bir arama gelmişti telefonuma bekletmeden açtım.

 

" Gece biz geldik neredesin?"

 

" Yüzbaşım 3. Kattalar iki grup şeklinde orta da ki merdiveni boş geçerek ayrılın ben arka tarafta ki merdivenlerdeyim , sizi bekliyorum." Beni onaylayıp telefonu kapatmıştı. Merdivenlere doğru yürüdüm. Çıkacağım kısma geldiğim de Yüzbaşının bana doğru geldiğini gördüm. Elin de benim silahım ve operasyonlarda giydiğimiz hücum yeleği vardı.

 

" Bunları giy sonra da bizi yönlendir." Bu şu an komuta sen de demekti. Başımla onaylayıp hemen elindekileri alıp üstüme geçirdim. Kafamla gideceğimiz yeri işaret ettim ve önden ilerlemeye başladım. Silahımı da çıkabilecek her tehlikeye karşı hazır bir şekilde tutuyordum.

 

Tekrar bulundukları kata geldiğimiz de Yüzbaşıya kafamla onay verdim ve timin geri kalanıyla aynı anda ortamızda kalacakları şekilde yerleştik. Merdivenleri tutmaları için işaret verdim arkama. Tam olarak bir daire çizmiştik ve ortamız da kalmıştı üçü de . Silahımı kafamdan çıkarıp Yüzbaşıya verdim.

 

İki gündür içimde oluşan öfkeyle daha fazla baş edemeyip yumruğumu karşımda ki beni sahiplendiğini düşündüğüm adama geçirdim. Benim atağımla birlikte nerden geldiğini anlamadığım Alparslan yüzbaşıyla henüz adını bilmediğim biyolojiklerden biri de diğer ikisine yumruğunu indirdi. Ben daha hırsımı alamamışken adam ellerimin arasından kayıp başka bir ele geçti.

 

" Ulan ben sana güvenip evime aldım. Ailen yok eksikliğini hissetme diye kol kanat gerdim. Lan asker olmanda bile ben yardımcı oldum. Bu mu lan bunun karşılığı bütün bunların karşılığı bumuydu!!" Adete kükreyen Demir Baybarsa baktım. Adam haklıydı o yüzden çektim elimi. Ama bu hesaplaşma burada olmamalıydı herkes bize bakıyordu.

 

" Demir bey söz veriyorum hesaplaşmanız için zaman tanıyacağım ama burada değil. Herkes bize bakıyor. Beyler tamam siz de bırakın adamları. Berker,Cem , Dursun alın aslanım bunları." Üçü de kafasını onaylayıp yıllardır komutanımız bildiğimiz insanları zırhlı araca götürmek için uzaklaştırmaya başladılar.

 

" Tim işimiz bitti gidebiliriz. Atalay bey sizden haber bekliyorum sonuçlar için. Sizinle de sonuçtan sonra görüşürüz." Tam arkamı dönmüştüm ki Yektanın sesiyle durmak zorun da kaldım.

 

" Baba , Demir Amca iyi misiniz var mı bir şeyiniz?" Amca derken pardon baba derken. Ulan doktorun soy ismi Tandı . Ben bunu nasıl göz ardı ettim.

 

" İyiyiz oğlum sorun yok. Siz de var mı bir şey? Gece kızım koluna bakalım sende odaya gelde." Atalay beyin dediğiyle koluma baktım. Dikişler sanırım birazcık zarar görmüştü o yüzden kolumdan aşağı kan akıyordu.

 

" Önemli bir şey değil. Askeriyede revir de hallederim sağolun."

 

" Kızım , yaralandın mı?" Bunu soran daha hala ismini bile öğrenemediğim annemdi sanırım.

 

" Önceden kalma bir yara önemli bir şey değil merak etmeyin. Gitmemiz gerekiyor yarın haberleşiriz iyi günler." Gitmeden önce sözlerimle onlara küçük açık bir kapı bırakmıştım. Daha fazla üstelemeyip bir şey demediler. Arkamı dönüp araca gitmek için hareketlendim. Ben ilerlerken koluma biri koluyla vurdu. Önce koluma sonra vurana baktığım da Yekya Yüzbaşıydı.

 

" Piştt oyun arkadaşım küsmüyüz?" Dediğiyle kaşlarımı çattım. Çocuk gibi bir de koluma vurmasına gülmemek için kendimi tuttum. Duruşu o kadar komikti ki , elinde çapraz tuttuğu silahı ve koluma vurarak küsmüyüz diye sorması büyük bir şakaydı bence.

 

" Komutanım kusura bakmayın da ne yapıyorsunuz?" Sırıttı dediğimle.

 

" Eski oyun arkadaşımı özlemiş olamam mı? Hem insan 22 yıl sonra gördüğü insana böyle mi davranır."

 

" Arkadaş , sizle ben ? Pek olmadı sanki komutanım bu dediğiniz yaa."

 

" Niye öyle diyorsun , küçükken ben geldiğim de abilerini bırakır benim peşimden ayrılmazdın. Hee tabi bir de benimle evleneceğini söyleyip evin erkeklerini çıldırtırdın." Gözlerim söyledikleriyle kocaman açılmıştı.

 

" Ben hatırlamıyorum bunları hem dediğiniz gibi de küçükmüşüm abartmaya gerek yok bence."

 

" Göreceğiz orasını . İlerleyen günler de yine peşime takılıp evlenmek istersen hatırlatırım sana bu sözlerini."

 

 

Bölüm : 05.12.2024 15:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...