7. Bölüm

6.Bölüm

Sude Öngül
sudeongul

GECE KOR'DAN

 

Kulağım da ki uğultularla gözlerimi açmıştım. Beynim zonkluyordu resmen. Ama biraz daha iyi hissediyordum kendimi. Tepem de dikilerek bana bakan insanlarla revirde olduğumu anlamam uzun sürmedi.

 

" Uyan ey fani rabbin kimdir?" Bunu kimin söylediğini söylememe gerek yoktu tabi. Herkes Berkere ters ters bakarken o hiç alınmadan tekrar bana döndü.

 

" Ne bakıyorsunuz öyle ya geri bayılacak mı diye merak ettim sadece." Yekta kilitlenmiş bir şekil de bana bakarken kafamı çevirdim. Diğerleri ise Berkeri öldürme düşüncesi içine girmişlerdi sanırım yani en azından bakışları onu açıklıyordu.

 

" Sabır allahım sabır." Bunu diyen tabi ki Alparslandı. Herkesi iteleyip sedyeye oturdu ve bana doğru eğildi.

 

" İyi misin güzelim, kendini nasıl hissediyorsun miden falan bulanıyorsa Yekta' nın üzerine kusabilirsin hiç çekinme." Yüzümü buruşturdum söylediğiyle.

 

" Ulan daha yarım saat önce omuzumda ağlıyordun. Ne ara yine düşman oldun anlamıyorum ki ?"

 

" O sen benden önce koşup Geceyi kucaklamadan önceydi canım. Hem sen neden sürekli benim kardeşimin dibine giriyorsun lan ?" Alparslanın sözleriyle birlikte Yekta bana bakmış ve yutkunup kafasını çevirmişti. Oysa ki en son beni timden gönderiyordu aklı sıra ama yine en önce o gelmişti odaya anlaşılan.

 

" Kavga etmeyi kesin. İyiyim bir şeyim yok. Sağolun ilgilendiniz ama yalnız kalmak istiyorum." Sözlerimle birlikte hepsinin kaşları çatılmıştı.

 

" Yekta bu laf sanaydı haberin olsun. Ayrıca ben bir yere gitmiyorum canım kardeşim buradayım." Her lafın da Yektaya laf sokması da ayrı bir olaydı. Timdekiler geçmiş olsun deyip çıkmışlardı uzatmadan. Yekta ise yüzüme bakmış ve bakışlarımı görünce tekrar yutkunup kafasını önüne eğip çıkmıştı odadan.

 

" Lan bu dangoz nasıl tek seferde itiraz etmeden çıktı? "

 

" Keşke sen de biraz onun gibi olup beni biraz rahat bıraksan." Dediğimle sırıtarak bana dönmüştü. Anlaşılan işim zordu şu sıra bu Yüzbaşıyla.

 

" Aaa çok ayıp kardeşim. Hem senin uykun gelmiştir hadi uyu bakalım dinlen hiç merak etme başında beklicem ben seni ." Göz devirdim bu haline. Gözlerine bakılırsa neden gittiğimi biliyordu. Sanırım Yektanın sözleri yalan değildi gerçekten ağlamıştı. Onu takmayıp tekrar gözlerimi kapattım . Gerçekten yorgundum ve halsizdim. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kafam da ki seslerle uykumun açıldığını hissettim.

 

" Nasıl oldu ? Akşam rahatsızlandı mı yoksa?" Bu ses Yekta'nın sesiydi sanırım.

 

" Yok uyanmadı hiç. Yoruldu fiziken de ruhen de çok yoruldu. Doktor Rüya da psikolojikman olmuş olabilir dedi. Yekta çok üzdük çok yorduk onu değil mi ? Üzmemek için elimden geleni yapıyorum ama birileri canını yakıyor." Alparslan konuşurken onun kısık sesini duydum.

 

" Onlardan biri de benim. Ben de üzdüm tutamadım çenemi. Alparslan , abi sen hepimize abilik yaptın. Hele de Geceden sonra daha çok üstümüze düştün hiç elimizi bırakmadın. Elinden gelse Geceye zarar gelmesine izin vermezdin adım gibi eminim ama kaderimiz de bu varmış. Üzme kendini , kendini üzdükçe ona da yansıtırsın. Hadi toparla kendini sonra Geceyi de al gel kahvaltı yapalım." Hayret bu beyefendi böyle düzgün konuşabiliyormuydu. Bunların bir garezi banaydı herhalde. Kapı kapanma sesiyle gözlerimi açtım.

 

" Uyumadığının farkındaydık güzelim niye açmıyorsun gözünü?" Omzumu silktim. Bende biliyordum elbet farkında olduklarını ama açamamıştım gözlerimi. O da üstün de durmayıp ayağa kalktı ve anlıma bir öpücük kondurdu.

 

" Hadi kalk elini yüzünü yıka kahvaltıya inelim. Dün hiç bir şey yememişsin zaten küçücüksün daha da küçüleceksin." Sözlerine karşı bir şey demeden ayaklandım ve revirde ki lavaboya girdim. İhtiyaçlarımı hallettikten sonra çıktığım da beni beklediğini farkettim ama ben onu beklemeden revirden dışarı attım kendimi. Dediği gibi dün hiç bir şey yememiştim ve açlıktan midem teröristlerle çatışmaya girebilecek vaziyette hareketler yapıyordu. O yüzden hiç itiraz etmeden yemekhaneye doğru ilerledim. Üşengeç olduğum için bana da bir tabak alacağını düşünerek timin olduğu masaya oturdum.

 

" Komutanım günaydın. Nasılsınız?" Bunu diyen timde benden bile sessiz olan Poyrazdı. Kafamla herkese toplu bir selam verirken onu cevapladım.

 

" İyiyim , sorduğun için sağol Poyraz." Kafasıyla beni onaylayıp kahvaltısına devam etmişti. Kimse tekrardan bir şey dememiş ve önüne dönerek tabaklarına odaklanmışlardı. Önüme konulan tabağa baktım. Önüne ne geldiyse koymuştu anlaşılan. Takmadan tabağımdakileri yemeğe başladım. Sessizce geçen bir kahvaltıdan sonra tam ortamı terk edecektim ki albayın postası koşarak masamıza gelmişti.

 

" Komutanım Albayım sizi ve timinizi harekat merkezine bekliyor." demiş ve Yektanın onayıyla uzaklaşmıştı. Şükürler olsun ki görev vardı. Hep birlikte ayaklandık. Benim ayaklanmamla hepsi bana dönmüştü.

 

" Sakın. Sakın hasta muamelesi yapmayın. Gidip gitmeyeceğime Albay karar verir." Diyerek gelecek cümlelerin önünü kesmiştim , daha doğrusu sözlerimin ardından beklemeden yemekhaneden çıkmıştım. Harekat merkezinin önüne geldiğim de hepsi arkamdan gelmişti. Beklemeden kapıyı çalıp içeri girdik.

 

" Gelin çocuklar oturun hemen anlatacaklarım var." Albayın sesiyle hepimiz oturmuştuk. Ekrana bir fotoğraf yansıtıldı ve peşi sıra Yektanın ses duyuldu.

 

" Komutanım bu beni kaçıran terörist." Demesiyle hepimizin bakışları ona döndü. Hatırladığım kadarıyla onu almaya gittiğimiz de elimizden kaçan kimse olmamıştı. Bakışlarımızdan bunu anlamış olmalı ki tekrar konuşmaya başladı.

 

" Siz geldiğiniz de yoktu çünkü beni kaçırdıktan sonra başıma bir grup bırakıp bir köye gittiğini söylemişti. " hepimiz anladığımızı belirten bir şekilde kafamızı sallayarak tekrar Albaya döndük.

 

" Yektanın da dediği gibi arkadaşlar bu terörist lakabıyla kulaksız o gün bir köye gitmiş ama köyü rehin almış. Köyden birisi fırsat bulup ihbar etmiş o yüzden sizden isteğim oraya gidip vatandaşlarımızı kurtarmanız."

 

" Komutanım bu bir tuzakta olabilir." Diyerek düşüncemi dile getirdim.

 

" Biliyorum Üsteğmenim ama gidip bakmaktan başka çaremiz yok." Kafamla onayladım dediğini mecbur gidip bakmamız gerekiyordu. Bir kaç detay daha konuştuktan sonra tam çıkacaktık ki Yektanın sesiyle durdum.

 

" Komutanım haberiniz var mı bilmiyorum ama dün gece Üsteğmenimiz rahatsızlandı bu durum da göreve çıkmasını doğru bulmuyorum." Sözleriyle kaşlarım çatıldı. Şu an beni görevden mi alıkoymaya çalışıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu.

 

" Haberim var yüzbaşım. Reviri arayıp doktoruyla görüştüm. Bir sıkıntı olmayacağını söyledi. Daha fazla oyalanmayın 15 dakika için de hepinizi tam tekmil helikopter pistinde bekliyorum." Tek kaşımı kaldırıp buna da itiraz et hadi der gibi baktım yüzüne. Dün sabah ki sözleri hala aklımın bir köşesindeydi. Hepimiz ayaklanıp selam vererek kapıya yöneldik. Kapıdan çıktığımız da hiç durmadan hangara gittik.

 

Üniformamın üzerine ilk önce parkamı geçirdim. Onun üstüne de hücum yeleğimi giydim. Yeleğimin ceplerine yedek şarjörlerimi koydum. Belime kasaturamı ve tabancamı koydum. Çantamı da hazırladıktan sonra hazırdım. Herkes hazır olmuş olacak ki tüfeklerini boyunlarına takmış ve çantalarını alıyorlardı. Bende aynı şekilde hazırlanınca hep birlikte helikopter pistine gelmiştik. Hepimiz sıraya dizilmiş bir şekilde beklerken kısa bir aradan sonra Albayın bize doğru geldiğini görmüştüm.

 

" DİKKAT!" Yektanın sesiyle hepimiz hazır ola geçmiştik.

 

" Karan timi , bir yüzbaşı , bir üsteğmen , iki teğmen ,üç asteğmenle emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım!"

 

" Rahat aslanlarım. Önce Allaha sonra birbirinize emanetsiniz. Göreyim sizi baş üstünde baş taş üstün de taş bırakmayın!"

 

" Emredersiniz Komutanım!"

 

" Karan timi! Helikopter bin!" Hepimiz sırayla binmiş en sonunda ise Yekta binmişti. Tabi tim rahat durmayıp tek benim yanımı boş bırakmışlardı. Rahat durmayıp çantamı oturduğum kısma bırakıp cam kenarına yere oturdum. Madem beni istemiyordu ben de uzak dururdum. Zaten sinirliydim her şeye herkese birilerine tepkimi koyabilirdim bence. Yekta önce yanında ki çantaya sonra benim oturduğum yere baktı.

 

" Gece ne yapıyorsun yerde , çocuk gibi mi davranıcaksın gerçekten?"

 

" Çocuklukla bir alakası yok sadece beni timde istemeyen birinin yanına oturmak istemiyorum."

 

" Üsteğmenim yerinize oturur musunuz lütfen yoksa görev dönüşü bu hareketine karşı ceza vereceğim." Omzumu silktim sözlerine karşı.

 

" İstediğinizi yapabilirsiniz burada oturmak istiyorum." Derin bir nefes aldı .

 

" Gece , üşütürsün yer de hem zaten hastasın hadi gel sen otur ben otururum yere." Tekrar omuzumu silktim. Sözlerinden etkileneceğimi düşünüyorsa yanılıyordu. Söylenen sözleri ömrüm boyunca unutmaz affetsem bile hep bir köşe de kırgınlıklarım olarak kalırdı. Sabır dileyip önüne dönmüştü. Umurumda da değildi zaten benden uzak olması daha çok işime gelirdi. Neyse ki konu kapanmış ve operasyon üzerin de konuşmaya başlamıştık. Yolumuz da uzun sürmediği için konuşurken gelmiştik .

 

" Komutanım daha fazla gidersem dikkat çekeriz o yüzden sizi burada indirmem gerekiyor."

 

" Tamamdır aslanım sorun yok." Diyerek cevap vermişti pilota. Hepimiz çantalarımızı sırtımıza takmış ve hazır bir şekilde bekliyorduk. Helikopter yere inince hepimiz teker teker inmiş ve etrafta tehlikeli bir unsur olup olmadığını kontrol etmiştik. Helikopter tekrar havalanınca ayaklanmış ve dikkatli bir şekil de ilerlemeye başlamıştık.

 

" Dursun, ne kadarımız var aslanım?"

 

" Komitanum yaklaşuk 30 km vardur."

 

" Tempolu bir şekilde yürümeye devam ediyoruz arkadaşlar." Hepimiz onaylamış ve yürümeye başlamıştık. En önde Yekta vardı. Onun arkasın da Poyraz ve Cenk ilerlerken ben en arkadaydım. Diğer muhteşem ikili de benim önüm de ilerliyordu. Yaklaşık iki saat yürüdükten sonra Yüzbaşının sesi ile durmak zorun da kalmıştık.

 

" Tim en az bir saat daha yolumuz var o yüzden güvenli bir alan bulup beş dakika mola veriyoruz." Dediğini onaylayıp tekrar güvenli bir alan bulmak adına ilerlemeye devam etmiştik. On beş dakika sonra güvenli bir alan bulup dinlenmek adına oturmuştuk.

 

Biraz halsizliğim vardı ama abartılacak kadar değildi. Kendime biraz olsun gelmek için matarımı çıkarıp bir kaç yudum su içtikten sonra az bir şey de yüzüme su sürmüştüm. Yektanın gözlerini üzerim de hissediyordum ama dönüp bakmadım. Söylediği sözlerden sonra pişman olmuş olabilirdi ama bu söylemediği anlamına gelmiyordu.

 

" Biraz kendinize geldiyseniz toparlanıp bir an önce gidelim." Dediğiyle hepimiz ayaklanmış ve tekrar ilerlemeye başlamıştık. Moladan sonra çok sürmeden köye varmıştık. Hepimiz köyü net görebileceğimiz yerlere konuşlanmıştık.

 

" Geveze ne durumdasın?" Bu lakap tabiki de Berkerindi. Sebebi ise gerçek hayatta hiç susmazken düşmanın eline düştüğün de hiç konuşmazdı. O yüzden bu lakabı almıştı.

 

" Burası sakin komutanım."

 

" Keskin sen de durum ne?" Bu da keskin nişancımız Poyrazın lakabıydı.

 

" Köy kalabalık komutanım. Teröristler fink atıyor resmen."

 

" Bize tahmini bir sayı verebilir misin?"

 

" 25- 30 kişi şu an ama fazlası da olabilir." Yekta bana yandan bir bakış atıp tekrar dürbününe döndü.

 

"Kara bir planın var mı ?" Bu soru banaydı. Lakabım ise her şeye önde koşup gözümün kara olmasından dolayıydı. Anlaşılan Yüzbaşı timin dosyasını iyi incelemişti.

 

" Bir planım yok. Olsa da umursuz olduğumdan söylemem. Şehit veririz benim yüzümden falan beni ülkeden sildirirsiniz bu sefer de o yüzden almayım ben sağolun Yüzbaşım." Dedikten sonra önüme dönmüştüm. Şu an görev de böyle davranmam güzel bir davranış değildi belki ama tutamamıştım kendimi. Bütün lafları söyleyip bir de arsızca fikrimi sorması sinirimi bozmuştu.

 

" Üfff Gece komutanım bir Yüzbaşı sıfır."

 

" Kesin zevzekliği. Teröstlerin az olduğu kısımdan içeri sızmamız ve kılığımızı değiştirmemizi gerektiriyor. Her türlü dikkat çekicez ama bunu yine de en aza indirmemiz gerekiyor. Keskin etrafı tekrar tara ve sızabileceğimiz bir yer belirle." Dedikten sonra bana dönmüştü.

 

" Seninle de karargaha gidince konuşucaz küçük hanım."

 

" Sensin küçük. Ayrıca konuşmak istemiyorum." Son sözümü söyleyerek yanından uzaklaşmıştım. Görev de bile insanın sinirini bozmayı bir şekilde başarıyordu.

 

" Komutanım kuzey yönünden giriş yapabiliriz orası sakin gözüküyor."

 

" Tamam aslanım sen burada kalıp bizi yönlendirirsin yanın da bir kişi daha kalsın. Gerisi benimle birlikte gelsin. Köye giriş yapıyoruz." Kulaklıktan onaylayan mırıltılar yükselmesiyle hepimiz harekete geçmiştik. Çantalarımızı Cenk ve Poyrazın yanına bırakmıştık. Hep birlikte Poyrazın dediği yöne doğru gitmeye başladık. Köyden birisini bulup üstümüzü değiştirmemiz gerekiyordu. Köyün girişine geldiğimiz de Yekta arkasını dönüp hepimiz de gözünü gezdirdi.

 

" Buradan sonrasın da daha dikkatli ve sessiz ilerliyoruz. Dikkatli olun etrafınıza iyi bakın belki iyi birine denk gelip üstümüzü değiştirme şansı buluruz." Dediğin de hepimiz onaylamış ve yürümeye devam etmiştik. Ne olur ne olmaz diye silahlarımızın ucuna susturucu takmıştık. Ses çıkarmamız gerekiyordu ve tehlikenin nereden geleceği belli olmazdı. Biz ilerlerken köşeden bir adamın çıkıp Yüzbaşıyla burun buruna gelmesi bir oldu. Tam silahımızı doğrultmuştuk ki adam nefes nefese konuştu.

 

" Hah bende tekrar jandarmayı arayacaktım. Geldiniz mi sonunda, allah aşkına komutan kurtarın bizi bunlardan." Hepimiz durmuş adamı inceliyorduk. Bu bile bir tuzak olabilirdi. Ama adamın hal ve hareketleri yalan söylemediğini gösteriyordu.

 

" Jandarmayı arayan siz misiniz?"

 

" Evet ben aradım zar zor fırsat buldum bu meymenetsizlerden. Allah aşkına oğul evimize ocağımıza çöktüler. Nerden geldiler anlamadık."

 

" Evlere mi saklandılar?"

 

" Her eve girdiler . Arada bir gezip geri geliyolar ama yetti artık."

 

" Tamam amca sen bizi güvenli bir eve götür üstümüze kıyafet ver gerisini bize bırak merak etme halledeceğiz Allahın izniyle."

 

" Benim ev hemen şu köşede bu saatler de çıkıyorlar bir kaç saatte gelmezler. " Amcayı onaylayıp takip etmeye başladık. Yalan söylemediği bir gerçek olsa da yine de tetikte ilerliyorduk. Evi yakın olduğu içinde şanslıydık şuanlık. İlk önce kendisi içeri girmiş etrafı kontrol ettikten sonra da bizi davet etmişti. İçeri girdiğimiz de evin içini bir de biz kontrol etmiştik.

 

Amca hemen bize kıyafet ayarlamış ve getirmişti. Üniformanın üzerine giyinecektik. Hepimiz hızlı bir şekil de giyindik ve Yüzbaşıya baktık. Hepimizin altında şalvar ve kazak vardı. Onlar kafasına şapka takarken bana bir tane şal bulmuş ve onu kafama takmıştım. Giyim tamamdı ama bu cüsseleri nasıl saklayacaktık onu bilmiyordum. Yüzbaşı kesinlikle gözlerinden kaçmaz ve dikkat çekerdi. Boylarını saymıyordum bile. Yüzbaşının sesiyle düşünmeyi bırakmış ve ona dönmüştüm.

 

" Üç grup halin de çıkıyoruz evden. Çaktırmadan bir etrafı inceleyin. Bu saatler de çıkıyorlarsa köyden ayrılıyorlar demektir. Köylüleri ikna edip güvenli bir alana toplayalım. Onlar geri köye geldiğin de ise bu işi biriyoruz.Hava kararmadan bu işi halletmemiz lazım." Onu başımızla onaylarken Poyrazın sesi duyuldu kulaklıktan.

 

" Komutanım şu an da her evden teker teker çıkmaya başladılar. Dediğiniz gibi köyün çıkışına ilerliyorlar. Sayı dediğimin üstün de değil. " Bu bizim için iyi bir şeydi. Biz kapıdan çıkarken diğerleri camdan çıkacaklardı. Camın olduğu kısım bir arka mahalleye çıkıyordu ve aynı an da yan yana aynı sokakta gözükmeyecektik. Ben şalımı düzeltirken Yekta dışın da ki üçlü arka odaya yönelmişti bile.

 

" Komutanım bir kişi olduğunuz eve doğru geliyor." Siktir! Bu iyi olmamıştı işte. Eğer o gelen kişiyi ortadan kaldırırsak farkedilirdik. Ben ne yapacağımızı düşünürken Yüzbaşı ev sahibini arka odaya göndermişti.

 

" Tezgahta bir şeylerle ilgileniyormuş gibi yap gerisini bana bırak." Kafamla onaylayıp hemen oda da bulunan mutfak tezgahına ilerledim. Ev küçüktü ve mutfakla oturma alanı aynı alandaydı. Ben arkamı dönmüş tezgahın üstün de ki tabakları sanki yeni yıkıyormuş gibi musluğu açarak sudan geçirmeye başladım. Çok sürmeden de kapının açılma sesini duymuştum.

 

" Heval ne yaptın çıkamadın bir türlü." Sesin gelmesiyle birlikte kendimi tezgaha yaslı bulmuştum. Daha ne olduğunu anlamadan ise birinin dudaklarıma yapıştığını hissettim. Gözlerim açıldı bu hareketle. Kalbim amansız bir şekilde hareketlendi. Tam olarak dudağı dudağımda değildi tam dudağımın bitiş kısmına bastırmıştı dudaklarını ama belimi çepeçevre saran o kaslı kolları sanırım tanıyordum. Kalbim dağ bayır koşmuşçasına atarken sanki arada mesafe varmış gibi daha çok yaklaştı. Şu an da bu adama kırgınken sadece vücudundan bile bu kadar etkilenmem normal değildi.



•••••

Bölüm biraz içime sinmedi gibi ama umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum.🌸

Bölüm : 07.12.2024 18:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...