
Herkese tekrardan merhabalar arkadaşlar!
Uzun süredir kurguda beklettiğim bir kitabım vardı. Hazır Zülüf'ü düzenliyorken onuda paylaşmak istedim. Profilime girip kitabıma bir şans verirseniz çok sevinirim. Sadece giriş bölümünü yayınladım ama bölümleri de kısa zamanda gelecek. Kendisini daha tam anlamıyla yazmamış olsamda kurguyu kafamda tamamen oturttuğum için yayınlamak istedim. Kendisi çok heyecanlandığım bir kurguydu ve okursanız çok sevinirim.
••••••
Kar Üstüne Düşen Gölgeler
“Sınırın Ötesinde”
Gece, Şırnak sınırında sessiz ama tehditkârdı. Soğuk hava, nefeslerini buğulu bir perde gibi önlerine sererken Yüzbaşı, elindeki dürbünle karşı tarafa bakıyordu. İki gün önce, yakın arkadaşı ve timinden biri olan Üsteğmen Selçuk, hain bir pusuya düşürülmüş ve şehit olmuştu. Resmî kanallardan intikam almak mümkün değildi—üst rütbeliler, olayı diplomatik dengeler nedeniyle kapatmak istiyordu.
Ama Yüzbaşı ve ekibi için bu iş kapanmamıştı.
“Komutanım, hâlâ geri dönme şansımız var,” dedi Üsteğmen Aris Şahi , gözlerini Yüzbaşı’dan ayırmadan.
Yüzbaşı, dişlerini sıkarak dürbünü indirdi. “Dönmek mi? Selçuk’un kanı daha kurumadı bile.”
Birkaç saat önce, sınırın diğer tarafındaki terörist grubun saklandığı küçük bir kampın yerini öğrenmişlerdi. Ancak üstleri, herhangi bir müdahaleyi yasaklamıştı. Diplomasi dedikleri şey, arkadaşlarının katillerinin ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına izin veriyordu.
Yüzbaşı , yanındaki altı adamına baktı. Hepsi sessizdi ama gözlerinden anlıyordu: Hepsi bu göreve gönüllüydü. Hepsi Selçuk’un intikamını almak için buradaydı.
“Plan net,” dedi Yüzbaşı. “Sessiz gireceğiz, işimizi halledeceğiz ve fark edilmeden çıkacağız. Kimse bu tarafa geçmeye çalışırsa, yok edilir.”
Telsizlerini kapattılar. Artık geri dönüş yoktu.
Gece Operasyonu
Yedi asker, gece karanlığında gölgeler gibi hareket ediyordu. Sınırı geçtiklerinde, düşmanın nöbetçilerini sessizce etkisiz hâle getirdiler. Kamp, yarı terkedilmiş gibi görünüyordu ama içeride hareket vardı.
Yüzbaşı, işaret verdi. Aris ve iki asker sağ taraftan ilerledi, diğer üçü sol tarafa kaydı. Sessizlik içinde yaklaşıp çadırların arasına dağıldılar. Yüzbaşı , Selçuk’un ölümünden sorumlu olan adamın çadırına girdiğinde içeride üç kişi vardı.
Silahını kaldırdı.
“Selçuk’un selamı var,” dedi alçak bir sesle.
Ve tetik çekildi.
Dışarıda kısa süreli bir çatışma yaşandı ama Yüzbaşı ve ekibi, hiçbiri yara almadan işlerini bitirip sınırın bu tarafına geri döndüler.
Sabah olduğunda, kampın yok edildiği haberi yayıldı. Ama kimse, bunun kimin işi olduğunu bilmiyordu.
Ancak Yüzbaşı ve ekibi biliyordu. Ve en önemlisi, Selçuk’un ruhu artık huzur içindeydi.
Sürgün Kararı
Timin Ankara’da geçirdiği son akşam, yağmurlu ve kasvetliydi. Gökyüzü gri bulutlarla kaplanmış, üsse çöken sessizlik, yaklaşan fırtınanın habercisi gibiydi. Yüzbaşı ve altı kişilik timi, odada beklerken kimse konuşmuyordu. Her biri, birkaç saat önce yaşananları tekrar tekrar zihninde canlandırıyordu.
Bir sınır operasyonunda, aldıkları istihbarat, düşman unsurların saklandığı bir noktayı işaret etmişti. Ancak operasyon sırasında bir şeyler ters gitmişti. Emir-komuta zincirinin yukarısından gelen “bekleyin” talimatına rağmen, Yüzbaşı gözlerini arkadaşlarının intikamını almaya dikmişti. Karşısındaki düşmanın silahlarını doldurduğunu görmek, hareketsiz beklemekten çok daha zor gelmişti ona.
Ve kararını vermişti.
Timiyle birlikte harekete geçti. Sessizce ilerlediler, düşman mevzilerini temizlediler ve kaybettikleri arkadaşlarının intikamını aldılar. Ama bu, emirleri ihlal ettikleri gerçeğini değiştirmiyordu.
Komutanlarının odasında toplandıklarında, onları bekleyen yüz ifadesinden sonucu tahmin etmek zor olmamıştı.
“Bu tim artık Ankara’da kalamaz.”
Yüzbaşı 'nın dişleri kenetlendi, yumrukları sıkıldı ama itiraz etmedi. Kararı kabullenmişti.
“Gereğini yapın,” dedi yalnızca.
Ve böylece, sabah olmadan, yedi kişilik tim Kars’a sürüldü.
Burası Ankara’nın kalabalık caddelerinden, operasyona her an hazır olmanın alışkanlıklarından çok farklıydı. Karla kaplı yollar, keskin soğuk ve uzaklık, burayı tam anlamıyla bir sürgün noktası haline getiriyordu.
Ama Yüzbaşı ve timi, nereye giderlerse gitsinler, her zaman savaşmaya hazırdı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 23.77k Okunma |
1.7k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |